@adoranightt
|
Watty ve Rumseysa'dan nefret ediorum... Bu arada kızlar yeniden yayınlıyorum bölümleri falan vpn kullanmayanlar icin falan yani Allah Wattynin belasini versin bu arada ve erkeklerin EK NOT: Eleştiriye açık değilim. Ve yazar olduğumu iddia etmiyorum. Okumak istemiyorsanız, kitabımdan çıkabilirsiniz. :)
♧♧♧ "Anne ben geldim!" Diye bağırdı Gece, ayakkabılarını çıkarırken. Bu sene üniversite ikiye gidiyordu. Anasınıfı öğretmeni olmak istiyordu. Ve istediği bölümü de emeğinin hakkıyla kazanmıştı. "Mutfaktayım güzel kızım." Dedi annesi Ela hanım mutfaktan koridora doğru, hafif bağırır şekilde. Gece annesinin sesinin mutfaktan geldiğini anladı, saçlarını yüksekten bağlayıp, hızlı bir şekilde mutfağa girdi. Annesi yere sofra ve sofra tahtası koymuş, mantı açıyordu. Gece kikir kikir gülerek annesinin arkasına yavaş ve sessiz bir şekilde yürüyerek, birden boynuna sarıldı. Annesi irkilerek kızının ellerinin üstüne ellerini koydu. Ela hanım gülümseyerek fakat azarlar tonda konuştu. "Gece'm güzel kızım, neden sessiz sessiz geliyorsun. Ödüm koptu." Dedi ama kızının kokusunu duyduğu anda huzurla gülümsedi, her zaman olduğu gibi. "Benim biricik annem o kadar dalmış ki, geldiğimi haber vermeme rağmen hemen korktu. Ben ne yapabilirim ki." Dedi omuz silkerek. Annesinin yumuşak yanağına sıkı bir öpücük kondurarak yerinden doğruldu. "Ben hemen ellerimi yıkayıp, üstümü değiştirip geliyorum. Bugün ikimiz el birliğiyle bitiririz yemekleri." Dedi. Ela hanım itiraz edecekken Gece, bir şey demesine kalmadan hızla mutfaktan çıkarak kendi odasına gitti. Ela hanım başını sağa sola sallayarak kızının arkasından baktı ve önüne dönerek hamuru açmaya devam etti. Gece odasına girerek rahat kıyafetlerini giydi. Mor bir kazak ve gri bir eşofman giymişti. Elini yüzünü yıkayarak odadan çıktı. Mutfağa girip sofraya oturdu. Ela hanım kızını gördüğünde gülümsedi. "Kızım zaten okuyorsun, geldiğinde de çalışıyorsun. Kalbinde rahatsızlığın var. Rahatsız olmanı istemiyorum. Biraz dinlen, ben hallederim yemekleri." Dedi kızına sıkıntıyla bakarak. Küçükken gittikleri hastanede kalbinde delik olduğunu öğrenmişti ailesi. Babası selim bey çok üzülmüştü lakin buna da şükür etmişti. Daha kötü hastalıkla uğraşan insanlar vardı. Gecenin babası Selim bey, kızının hastalığı için alacağı ilaçlar vardı. Bu yüzden inşaatta daha çok mesai yapmıştı. Lakin inşaattan düşerek vefat edene dek. Annesi Ela hanım harap olmuştu sevdiği adamın ölümüyle. Ama kızı için ayakta durması lazımdı. İnşaatta güvenlik almadan çalıştırdıkları için tazminat almışlardı. Bu parayla kızının masraflarını karşılamıştı. İki yıl sonra da evde yemekler yaparak geçimlerini sağlamaya başlamışlardı. Ela hanım, titiz ve eli lezzetli bir kadındı. Bu yüzden müşterisi fazlaydı. Gece annesine site açmış, orada büyük bir kitleye ulaşmıştı. Ela hanım kızı için para biriktiriyordu küçüklüğünden beri. Eğer bir gün yanında olamazsa, ona bıraktığı paralarla rahat bir şekilde geçinebilirdi. "Yine Ahuzar hanım senin yemek hazırlamanı mı istedi anne? Bak artık bir lokantamız var. Ne gerek var ki özel yemek yapmana." Dedi sıkıntıyla. Evlerinin alt katında lokantaları vardı. Arkadaşı Gülçin ile beraber annesine yardımcı oluyordu. Ama Ela hanım her zaman Ahzuar hanıma özel bir şekilde yemek yapıyordu. Ahuzar hanım kolay kolay kimsenin yemeğini beğenmeyen, aslında kimsenin bir şeyini beğenmeyen bir kadındı. Ama Ela hanımın yemeklerini çok beğeniyordu. Bu yüzden davetler ve ya özel yemeklerde annesi özel bir şekilde yemek hazırlıyordu. Ama annesinin yorulduğunu biliyordu. Bu yüzden artık ağır işleri bırakmasını istiyordu. "İlahi kızım. Her zaman yaptığım şeyler. Hem ben keyfimden mi yapıyorum sanki. Ahuzar hanım yüklü bir miktar ödüyor. Ahuzar hanımın ödediği parayla, rahat bir şekilde ay sonunu getiriyoruz." Dedi gülümseyerek. Kızının kendisi yüzünden üzülmesini istemiyordu. "Ama anneciğim, lokantamız baya rağbet görüyor. Biraz daha hafiflese bu işler, daha iyi olmaz mı senin için?" Dedi naif bir şekilde. Gece çok düşünceli ve naif bir kızdı. Ona bakmaya kıyamıyordu annesi. "Zaten yapmayı düşünmüyordum güzel kızım benim. Ama Ahuzar hanımın büyük oğlu Arslan bey gelecek. Biliyorsun, Ahuzar hanım oğlunu çok sever. Arslan bey de benim yemeklerimi beğenir. Bu seferki son, tamam mı güzel kızım?" Dedi elinin tersiyle önüne gelen saçı itekleyerek. "Tamam annem. Buna sevindim işte. Artık yorulmana dayanamıyordum. Bana da izin vermiyorsun zaten, sana yardım edeyim." Dedi alıngan bir tonda. Önündeki hamura kıyma yerleştirip kapatırken. Ela hanım gülümseyerek ve içi giderek baktı kızına. "Eh be kızım. Okula gidiyorsun, oradan gelip lokantada bana yardım ediyorsun, bak şimdi de bu işlerde yardım ediyorsun. Sana bir şey olmasını istemiyorum sadece. Sen benim tek dayanağımsın." Dedi. "Ama anne ben hiç bir zaman ilaçlarımı aksatmıyorum ki. Hem sağlıklı bir şekilde yaşıyorum. Bırak da sana yardım edeyim. Bana bir şey olmaz, hadi şimdi önümüzdeki işleri halledelim yarın da götürürüm yemekleri." Dedi Gece annesinin oraya kadar gitmesine dayanamazdı. Sabah Ahuzar hanımların köşklerine gider, sonra da okuluna giderdi. Neyseki yarın ki dersleri ilerideydi. "Olmaz kızım, senin derslerin var. Hem oradan okula kadar gidersen yorulursun. Ben giderim." Dedi katı bir sesle. "Anne yarın derslerim ileride. Hem yarın lokantaya müfettişler gelebilir. Lokantanın sahibi orada olmalı." Dedi yumuşak bir sesle. "Ah ben onu unuttum bu işler yüzünden. Tamam kızım, sen git ama taksiyle git olur mu? Yorulmanı istemiyorum." Dedi Ela hanım. En azından içi rahat ederdi. "Tamam anneciğim. Dediğin gibi olsun, zaten hemen yemekleri teslim eder okula giderim." Dedi önündeki mantıların üstlerini kapatarak. Ela hanım başını sallayarak hamurları kesmeye başladı. "Tamam o zaman, şimdi ağzımız çalışacağına ellerimiz çalışsın." Dedi Ela hanım. Gece kıkırdayarak başını salladı. Ellerini ağzına koyarak gözlerini kıstı. "Tamam sustum." Dediğinde annesi gülerek kızına baktı. ♧♧♧♧ "Gülçin, masa beşe bakabilir misin?" Dedi Gece. Gülçin Gece'ye 'o iş bende' işareti yaptığında Gece gülerek önündeki yemeklere baktı. Hepsini Ahuzar hanımların evine götürmesi lazımdı. Derin bir nefes alarak elindeki bilekliği çekiştirdi. Sabah annesi yemekleri paketlemiş, lokantaya indirmişti. Gece de arkasından uyanmış, hazırlanarak lokantaya inmişti. Yemeğini yemiş, ilaçlarını içmişti. Bu süre içerisinde Ela hanımın gözü kızının üstündeydi. Ela hanımın bu hayatta tek değerlisi kızıydı. Ondan başka kimsesi kalmamıştı. Bu yüzden kızının üzerine fazlasıyla düşüyordu. Sevdiği kocası vefat ettikten sonra kızı için ayakta durmuştu. Bu yüzden kocasının emaneti, can paresi bu dünyadaki her şeyden değerliydi. Gülçin siparişleri dağıttıktan sonra, Gece'nin yanına geldi ve sandalyeye oturarak nefeslendi. "Huh, bu müşteri kaprisi hiç çekilmiyor çiçeğim ya." Dedi saçlarını topuz yaparak topladı. "Niye? Ne oldu ki?" Dedi Gece kaşlarını çatarak. "Mantı istediğini söyledi şu kadın, götürdüm ama yoğurdu sarımsaksız olmalıymış. Okey, tabiki sarımsaksız tercih ediyor olabilirsin ama neden söylemiyorsun ablacım. Değil mi Gece kuşum?" Dedi ve gözlerini devirerek devam etti. "Kadın bir de gözlerini devirerek 'ben sarımsaksız yiyorum, bir işi de doğru düzgün yapın' demez mi? Çıldıracaktım resmen." Dedi. "Keşke anneme haber verseydin. Annem hallederdi." Dedi arkadaşının haline üzülerek. Gülçin öyle acıklı anlatıyordu ki zavallı Gece'yi hemencecik kandırıyordu. Gülçin yandan arkadaşına baktı. Gülmemek için kendini sıkıyordu. Aslında gerçekten dediği gibi olmuştu Gülçin'in ama hemen Ela teyze müdahale etmişti. Bu yüzden sıkıntı kalmamıştı. "Ya kızım şaka yapıyorum, zaten Ela teyze hemen gelip beni gönderdi." Dedi ve ayağı kalktı. Gece kaşlarını çatarak ters ters bakmakla yetindi. "Ya kızım böyle bakarak korkunç olmuyorsun, aksine tatlı oluyorsun." Dedi yanağından makas alarak koşar adım ilerideki yeni gelen müşteriye doğru yürümeye başladı. Gece beyaz tenli olduğu için yanağı hemen kızardı. Oflayarak arkasından seslendi. "Bir daha sıkma yanaklarımı Gülçin. Biliyorsun hemen kızarıyor." Dedi. "Kızım o tombul yanakları sıkmak benim eğlencem. Bir altmış kızsın sen küçük tatlı bir bebeğe benziyorsun. Kutu gibisin." Dediğinde kaşlarını çattı. "Ne kadar kötüsün Gülçin. Ben küçük değilim bir kere, siz çok uzunsunuz." Dedi huysuz bir şekilde. Annesi ve Gülçin uzun kadınlardı. Ama ona böyle çocuk gibi davranmalarını gerektirmezdi. "Tamam, tamam insanlar sana bakıyor. Ortada duruyorsun. Hadi bak müşteri bekliyor." Dedi Gece. Onlara bakan insanlardan rahatsız oldu. Gülçin durumu farkettiğinde göz kırparak müşteriyle ilgilendi. Gece taksi durağını arayarak lokantanın önüne taksinin gelmesini bekleyecekti. Eşyaları yavaş bir şekilde lokantanın önündeki masanın üzerine koyarak, taksiyi beklemeye başladı. Kısa bir süre sonra gelen taksiyle beraber annesiyle vedalaşarak yola çıktı Gece. Neyseki şoförün yemekleri taşımasına yardımcı olmasıyla sevinmişti. Annesi zaten yorgundu, müfettişler geleceği için de bugün erkenden kalkmış, etrafı toplamıştı. Camdan dışarıya bakarak derin bir nefes aldı. Ahuzar denen kadından pek hoşlanmıyordu Gece. Aslında o aileden pek hoşlanmıyor denebilirdi. Ahuzar hanım Mardin'li bir kadındı. Kocası öldüğünden beri siyah giyinir, siyah sürme ve fistanlar giydiği için bazen bakmaktan çekinirdi. Zaten hepi topu iki kere gitmişti o büyük eve, hiç sevmemişti. Ahuzar hanımın üç oğlu vardı. Poyraz kurtoğlu, Murat kurtoğlu ve Arslan kurtoğlu. Murat ve poyraz'ı tanıyordu ve asla gözlerine bile bakmamıştı. Çok korkmuştu, zaten annesi de onlarla gerekmedikçe konuşma diye uyarmıştı. Gece'nin canına minnetti. Bu yüzden konuşmamıştı ikinci gidişlerinde. Arslan kurtoğlu denen adamı tanımıyordu lakin evin hizmetçisinin anlattıklarıyla kanı donmuştu. "Çok acımasız bir adam. Korkunç biri. Zaten görüntüsünden bile insan korkar. Bir kere evin bahçesinde bir adamın kollarını kesmişti. Annesi Ahuzar hanım büyük bir gururla izlemişti oğlunu. Arslan bey mafya olduğu için polisler bile onlarla. Kimse karşı çıkamıyor Arslan beye." Bir diğer hizmetçi bu sefer korkarak anlatmaya başlamıştı. "Çok güçlü bir adam, hatırlamıyor musun Gülten? Bir keresinde arkasından atıp tutan güvenliği boğazından keserek bizim önümüze atmıştı. O kadar korkunçtu ki bir hafta kendime gelememiştim." Demişti titreyerek selin. "Adam çok güçlü bir adam. Babası öldükten sonra liderlik ona kalmış. Mafya masası mı neymiş ben de çok bilmiyorum. Orada yeni lidermiş. Adam korkunç bir kişilik." Demiş sonra eline limonata kasesini alarak mutfaktan çıkmıştı. Daha Arslan denen adamı tanımadan korkmuştu. Umarım onu görmem diye içinden geçirdi, Gece. "Kızım geldik Kurtoğlu konağına." Taksicinin seslenmesiyle düşüncelerinden sıyrılarak taksici abiye döndü. Gece taksiden inerek büyük kapıya baktı. Kapı açılarak dışarıya siyah giyimli bir adam çıkarak taksiye doğru gelmeye başladı. Koruma Gece'nin yanına gelerek kaşlarını çatarak baktı. Gece adamın bakışlarından gerilerek konuşmaya başladı. "Şey ben Ela korkmaz'ın kızı Gece Korkmaz. Ahuzar hanım annemden yemek yapmasını istemiş. Yemekler hazır, ben getirdim. Annemin işleri vardı." Dedi kolunu sıvazlayarak. Korumanın kaşları gevşeyerek başını salladı. "Anladım Gece hanım. Kusura bakmayın sizi fazla görmediğimiz için tanıyamadık. Siz daha fazla zahmet etmeyin lütfen. Çocuklar!" Arkasına doğru bağırarak geri önüne döndü. İki tane koruma taksideki eşyaları alarak içeriye girdiler. Koruma taksinin parasını ödeyerek geri gitmesini söylediğinde, Gece panikle konuşmaya başladı. "Benim burada işim bitti abi. Dersim var gitmem gerek." Dedi çekingen bir sesle. Koruma ondan küçük kıza bakarak gülümsedi. "Buraya kadar tek başınıza hallettiniz. Sizi bizim çocuklardan biri götürecek okulunuza kadar." Dedi. Küçük kızın ondan çekindiğini hisseden koruma bir iki adım geriledi. Kızın korkmasını istemiyordu. Koruma eliyle bahçeyi gösterdiğinde, el mecbur başını sallayarak bahçeye ilerlemeye başladı. Gece mecbur kalmıştı. Dersi yarım saate başlayacaktı. Eğer arabayla giderse yetiştirdi üniversiteye. Büyük olan bahçeye girdiklerinde, Gece kocaman olan eve baktı. Ev çok güzeldi ama kendi evleri daha güzeldi bence. Çünkü evde güzeller güzeli annesi vardı. "Birazdan araba gelecek Gece hanım. Bir sorun oluşmuş halledicekler." Dedi koruma mahçup bir şekilde. "Hiç sorun değil ama biraz acele edebilirler mi? Benim derse geç kalmamam lazım." Dedi önündeki saçları arkasına alarak. "Sadece on dakika bekleyin lütfen. Sonra sizi okulunuza bırakıcağız." Dedi. Gece başını sallayarak etrafına baktı. Kenarda ayağının dibindeki yavru köpeği itekleyen kadını gördüğünde oraya doğru adımladı. Yere eğilerek köpeği aldığında karşısındaki hizmetli kadına kaşlarını çattı. "Neden köpeğe kötü davranıyorsunuz?" Kadın gözlerini devirerek karşısındaki kıza baktı. "Annesi ölmüş gitmiş enik. Ne yapayım? Başımıza bela mı olsun? Atacaktım şimdi zaten ver onu bana." Dedi ellerini köpeğe uzatarak. Gece iki adım kadından uzaklaşarak gerilmiş suratıyla kadına baktı. "Hayvanlara bu şekilde davranmanız hiç hoş bir davranış değil hanımefendi. Onlarda bizim gibi canlılar. Kucağımdaki dostumu ben alıyorum, size vermektense barınaktaki dostlarıma yeni bir arkadaş götürürüm. Lütfen siz de, sizden başka canlılara bu kadar gaddar ve acımasız olmayın." Dedi sert bir sesle. Kadının köpeğe vurduğunu da görmüştü. Böyle insanlarla konuşmaya bile değmezdi, ama bazen konuşuyordu işte. "Sen kime acımasız diyorsun kızım?! Gebertirim seni!" Dedi. Tam üstüne yürüyordu ki sert sesle durmak zorunda kaldı. "Eğer bir adım daha atarsan senin için her şey çok kötü olur." Sert ve tok olan sesiyle dışarıdaki herkes gerilmişti. "Arslan bey, ben çok özür dilerim." Dedi kadın gerileyerek. Kekelediği için korktuğu haylice belli olmuştu. Gece Arslan'ın sesini duyduğunda yutkunmakta zorlanmıştı. Sesi çok korkutucuydu. Yavaşça dönerek sesin sahibine baktı. O an gözleri birbirine kenetlenen gözlerde bir çok duygu vardı. Birinin gözlerinde parlaklık ve ilgi, birinde korku ve kaçma isteği. Gece karşısındaki adama baktı. Bir doksan boyu vardı. Üstüne geçirdiği siyah takım elbisesiyle daha da büyük ve korkutucu gözüktü Gece'nin gözüne. Siyah kirli sakalları, esmer teni, siyah gözleriyle yakışıklı bir adamdı, çok yakışıklı bir adamdı. Fakat Gece'nin gözünde korkutucu ve ondan kaçma isteği bulunan bir adamdı. Gece'nin aklına hizmetlilerin sözleri geldiğinde, yutkunarak geriye bir adım attı. Hemen buradan gitmek istiyordu. Arslan gördüğü kadınla yutkundu. Karşısındaki kadın çok masumdu. Masum bir yüzü vardı. Beyaz teni, masum bakan gözleri, kucağındaki köpeğe şefkat ile sarılışı... Hayatında iş ve çevresi yüzünden bir çok kadın tanımıştı. Lakin bu karşısındaki kadın bambaşkaydı. Buraya geldiğinden beri bu güzel yüzlü kadını izlemişti. Herkese karşı çekingen ve narindi. Fakat köpeğe kötü davranan birini gördüğünde nasıl koruduğunu görmüştü. Onca kişi köpeğe bakıp önüne dönerken, karşısındaki kadın köpeği savunmuş ve sorumluluğunu almıştı. Ama kadının gözlerindeki duygular genç adamı rahatsız etti. Korku vardı kadının gözlerinde. Çok uzun baktığını, karşısındaki kadının rahatsızlıkla kıpırdandığını gördüğünde anladı. Boğazını temizleyerek hizmetli kadına umursamaz bir bakış atarak Umut'a el işareti yaptı. Umut yanına geldiğinde konuştu. "Bu kadının işine son verilsin. Evimde hayvanlara zarar veren birini görmek istemiyorum. Gerekeni yaparsın." Kadını işaret ederek almasını emretti. "Emrin olur abi." Dedi ve kadının konuşmasına izin vermeyerek koruması kadının kolundan tutarak sürükledi. Gece kadını umursamadı. Köpeğe vuran insan, kimseye merhamet göstermezdi. Bu yüzden sesini çıkarmadı. Eğer evde çocuk ve ya başka bir hayvan varsa onlara da şiddet uygulanmıştır diye düşündü. Evet, evet iyi olmuştu. Gece daha fazla burada durmak istemeyerek konusmaya başladı. "Hayvanlara verdiğiniz değer için size teşekkür ederim. Ama dersim var gitmem gerek." Dedi. "Köpek burada kalabilir. Ona en iyi şekilde bakacağımdan kuşkun olmasın." Dedi. Belki ileride köpeği görmek için gelirdi bu karşısındaki peri kızı. Gece başını sallayarak köpeğin başını öptü. Yanında götürmek isterdi lakin hem zamanı, hem de karşısındaki adamın ne tepki vereceğini kestirememişti. Çünkü çok sert bakıyordu. "Lütfen ona iyi bakın. Hizmetli kadın annesi ölmüş demişti. İlgiye ihtiyacı var onun." Dedi eğilerek köpeği sevmeye başladı. Başından son kez öperek ayağa kalktı. Arslan sevgiyle köpeğe bakıp, seven kadına bakarak iç çekti. Bu kadına bakmak onu mutlu ediyordu. Köpeğin yerinde olmak istedi, belki o zaman onu da böyle severdi. Bu saçma düşünceyle kaşlarını çattı. Gece kaşlarını çatan adama bakarak derin bir nefes aldı. Katil bir adamla konuşuyordu. Köpek sayesinde kiminle konuştuğunu daha yeni farketmişti. Gece arabanın hazır olduğunu görüp derin bir nefes aldı. Ona dikkatle bakan adamın bakışlarından rahatsız olarak gözlerini kaçırarak konuştu. "Size iyi günler ama benim gitmem lazım. Dersime geç kalıyorum." Dedi. "Adın nedir?" Dedi. İsterse bu masum yüzlü güzelin bütün hayatını tek bir tuşla öğrenirdi lakin bu kadının sesinden duymak istemişti. "Adım Gece." Dedi mırıldanarak. Adamın gözleri parladı. İsmi de kendi gibi çok güzeldi. Ellerini ceplerine koyarak başını salladı. Gece daha fazla bu kötü adamın yanında kalmak istemiyordu. Bu yüzden başını sallayarak baş selamı verdi ve arabaya giderek bindi. Arkasındaki adam dilini alt dudağında gezdirerek mırıldandı. "Gece" ♧♧♧♧
|
0% |