Yeni Üyelik
10.
Bölüm
@adoranightt

 

Takip edip destek olursanız cok sevinirim💖💗

Iyi okumalar ballar🍯💕

Sınır|| 50 oy

♧ ♧ ♧

Arslan Kurtoğlu

Arabadan inerek büyük bir hızla konağa yürümeye başladım.

Murat yüzünden sevdiğim kadını bile evine Umut'la göndermiştim.

 

Sinirle soluyarak açılan kapıdan içeriye girdim. Salondaki sesleri duyduğumda hızla salona yürüyerek içeriye girdim.

 

Çatık kaşlarla salona baktım.

 

Poyraz başını ovalayarak öne eğilmişti. Annem elleri belinde camdan dışarıya bakıyordu.

 

"O piç nerede!" Dedim öfkeyle.

 

Poyraz başını kaldırarak bana baktı sıkıntıyla.

 

"Abi Murat sinir krizi geçirdi. Sakinleştirici verdik." Dedi.

 

Derin bir nefes vererek anneme baktım.

 

"Neden izin verdin Nazlı'nın o evden ayrılmasına?" Annem sitemle konuştuğunda sinirle güldüm.

 

"Ne yapsaydım? Kız gitmek istiyordu zaten. Nazlı Gece de kalmak isteyince izin verdim." Dedim saçlarımı dağıtarak.

 

"Murat delirdi Arslan. Zor Sakinleştirdik. Kendine gelince belki de Gece'ye-"

 

Önümdeki sehpaya tekme atarak bağırdım.

 

"Sakın devamını getirme anne! Eğer öyle bir şey yaparsa, kardeş katili olurum! Boynunu kırarım onun!"

 

Annem başını tutarak başını önündeki koltuğa oturdu.

 

"Abi rahat ol biliyor zaten Gece'nin yengemiz olduğunu. Öyle bir şey yapmaz. Hem abimizin sevdiği kadına asla öyle bir şey yapmaz." Dedi Poyraz.

 

Gözlerimi kısarak üstümdeki ceketimi çıkarttım.

 

"Murat uyandığında ne yapacağız Arslan."

 

Annem endişe ve üzüntüyle konuştuğunda yanına giderek koltuğun arkasından sarıldım. Başının üzerinden öptüğümde annem ellerini kolumun üzerine koyarak içli bir nefes aldı.

 

"Annem, Murat'la konuşacak ikna edeceğim. Beni dinler her zaman biliyorsun." Dediğimde annem başını salladı.

 

Poyraz ayağa kalkarak saçını kaşıdı.

 

"Abi Murat her an kalkabilir. Ben uğraşamam o manyakla. Bak çeneme ne hale geldim." Dedi çenesindeki morluğu gösterdi.

 

Kaşlarımı kaldırarak sırıttım.

 

"İyi vurmuş gerçekten. Helal olsun, bak takdir ettim o manyağı." Dedim kaşlarımı kaldırarak.

 

"Abi senin o psikomanyak kardeşin beni haşat edecekti. Senin dediğine bak." Dedi isyanla karışık sesiyle.

 

"O gün serhat denen herifin kolunu parçalayıp 'koleksiyon yapacağım' diye bağırdığını görmesem inanırdım şikayetine şerefsiz. Şimdi bana lala luga yapma."

 

Annem yüzünü buruşturarak ellerimden kurtulup konuştu.

 

"Mide bulandıran konuşmalarınıza şahit olmak istemiyorum haytalar. Ben gidip yemeklerle ilgileniyorum, Arslan sen de Murat'ı ikna et. Başımızı ağrıtmasın." Dediğinde başımı salladım.

 

Annem salondan çıktığında kaşlarımı kaldırarak Poyraz'a baktım.

 

"Murat garip bir çocuk abi. Ben Nazlı'nın yerinde olsam var ya ben de yüz vermezdim. Bazen ben de korkuyorum bu manyaktan." Dedi dudaklarını büzerek.

 

Ayağımla ayağına vurarak konuştum.

 

"Abartma, Murat biraz sinirli bir çocuk o kadar." Dedim.

 

"Abi deli o deli, bak-"

 

İçeriye hizmetli girdiğinde Poyraz sustu.

 

Hizmetli çekingen bir sesle konuştu.

 

"Arslan bey Murat bey uyandı."

 

Ayağa kalkarak Poyraz'a baktım.

 

"Ben bir gidip konuşayım." Dedim salondan çıktığımda Poyraz arkamdan bağırdı.

 

"Sana iyi şanslar abi." Elimi havaya kaldırarak savurudum.

 

Üst kata çıktığımda Murat'ın odasının kapısını açarak içeriye girdim.

 

Murat elleri başında volta atıyordu.

 

Ellerimi cebime koyarak izlemeye başladım Çatık kaşlarla Murat'ı.

 

"Murat, kardeşim."

 

Murat aniden durarak bana baktı.

 

"Abi bana Nazlı'yı getir! Ben bugüne kadar hep sustum! Ama Nazlı'sız yapamam!" Birden konuşmaya girmesiyle derin bir nefes aldım.

 

"Murat bak oğlum, Nazlı seninle kalmak istemiyo-"

 

"Gece de seni istemiyor! Sevmiyor! Ama sen onun peşindesin!" Dediğinde dişlerimi sıkarak başımı çevirdim sakin kalmak adına.

 

"Sesinin tanısına dikkat et şerefsiz! Karşında abin var!" Dedim hırlar gibi bir sesle.

 

"Abi ama ben onsuz yapamam. Bak delirecek gibiyim. Ben istediğim zaman onu gidip görürdüm. Ama şimdi o evde yok. Bir müddet sonra kokusu da gidecek o evden." Dedi gardını indirerek. Bana diklenmesi bu kadardı işte.

 

Beni babası yerine koymuştu. Murat daha küçükken babamız vefat etmişti. Bu yüzden babalık eden bendim Murat'a. Bana hep saygılıydı.

 

Yanına giderek başından tutarak kendime çekerek sarıldım.

 

"Farkındayım Murat. Seviyorsun Nazlı'yı. Ama uzaklara gitmedi ki Nazlı. İstediğin zaman görürsün. Hem biraz rahat bir nefes alır, düşünür bazı şeyleri. Mesafe iyidir. Aranız düzelir oğlum." Dedim saçlarını karıştırarak.

 

Murat kararsız bir şekilde gözlerime baktı.

 

"Öyle mi diyorsun abi. Ama ya benden daha da uzaklaşırsa." Dedi dişlerini sıktı ve kaşlarını çattı.

 

"Uzaklaşmaz, hatta belki sorun çıkarmazsan aranız iyi olur." Dediğimde nefesini bırakarak başını salladı.

 

"Tamam abi sen öyle diyorsan öyle olur. Ama en ufak hatasında alırım götürürüm evimize." Dediğinde başımı salladım.

 

"Olur oğlum. En ufak hatasında alırsın kızımızı." Dediğimde başını sallayarak sessiz kaldı.

 

Başına vurarak şakayla karışık konuştum.

 

"Poyraz'ı haşat etmişsin Murat. O senin abin biliyorsun değil mi?" Dediğimde gözlerini devirdi.

 

"Hak etti abi. Beni o hengamede tutmaması gerektiğini bilmesi lazımdı. Dua etsin yüzünü parçalamadığıma." Dedi sinirle.

 

Murat'dan ayrılarak derin bir nefes aldım.

 

"Murat bir sorun olmayacak değil mi? Yengen hassas biri. Ona en ufak bir şey dediğini duymayacağım tamam mı?" Dedim onay isteyerek kaşlarımı kaldırdım.

 

Murat derin bir nefes aldı.

 

"Abi her ne kadar Nazlı'ya yakın olduğu için sinirlensem de senin sevdiğin kadına bir şey demem. Yengem artık o benim." Dediğinde başımı sallayarak omuzunu sıktım.

 

"Aferin oğlum, hep böyle ol. Kadınlarımıza zarar verecek şeyler yapmamalıyız. Sevdiğimiz kadınlar başımızın tacı olmalı. Babam hep ne derdi hatırlıyor musun? Kadınlar insandır, biz insanoğlu." Dediğimde başını salladı.

 

"Ben tam hatırlamıyorum babamı ama onu çok seviyorum abi. Sen benim babam gibi oldun." Dediğinde başımı eğerek başından öptüm.

 

"Emin ol babamız sen doğduğunda çok sevinmişti." Dediğimde gözlerini kaçırarak başını salladı.

 

"Biliyorum abi, biliyorum." Dedi mırıldanarak. "Abi ben biraz tek kalsam iyi olur. Hem bir duş alır rahatlarım." Dedi yüzünü sıvazlayarak.

 

Derin bir nefes alarak başımı salladım. Murat'tan ayrılarak kapıya yürüdüm ve kapının kulpunu kavradım. Omzumun üzerinden yatakta oturmuş, dirseklerini dizine yaslamış yere bakan Murat'a bakarak konuştum.

 

"Akşam yemeği için aşağıya gel ama. Annem endişelenmesin Murat." Dediğimde esefle başını salladı. Biraz gözlerimi üzerinde gezdirerek kapıyı açtım ve koridora çıktım.

 

Merdivenlerden aşağıya ellerim cebimde indim. Salona girerek koltukta oturmuş Murat ve anneme baktım.

 

"Hallettin mi abi?" Diye sordu Poyraz kaşlarını kaldırarak.

 

"Sen benim ne zaman bir işi halledemediğimi gördün Poyraz." Dedim tekli koltuğa yönelerek oturdum.

 

"Haklısın abi hiç görmedim ama Murat ayrı bir olay. Seni zorlar zannetmiştim. Ama sen onu sakinleştiren Nazlı'dan sonra tek kişisin." Dediğinde derin bir nefes verdim.

 

"Seni de sakinleştirmemi ister misin Poyraz?" Diye sordum kaşlarımı kaldırarak.

 

"Yok Allah korusun." Dedi ürpermiş gibi yaptığında başımı sağa sola salladım. Bundan adam olmazdı.

 

"Sen neredeydin Arslan?" Annem ters bir sesle konuştuğunda anneme baktım.

 

"Gelininle oturuyordum." Dedim geriye yaslanarak.

 

Annem rahatsızlıkla kıpırdanarak sıkıntılı bir nefes aldı.

 

"Abim de aşık oldu ha. Bir bir masadan eksiliyor dostlar." Diye içli bir sesle konuşan Poyraz'a baktım.

 

Annem sıkıntıyla konuştuğunda anneme dikkatimi verdim.

 

"Sadece Arslan aşık oldu Poyraz. Görmedin mi Gece kızım karşısında kuş gibi titriyordu." Dediğinde derin bir nefes alarak gözlerimi açıp kapadım.

 

"Gerçekten anne, nasıl korkuyordu. Ama ben Gece'yi sevdim. Çocukken de tatlı ve kibar bir kızdı. Ama abime bakar mı o kız emin değilim. Abim deccal filmiyse, Gece hello kitty filmi. Düşün yani o kadar fark var aralarında." Diye sırıtarak konuştuğunda kaşlarımı çattım.

 

"Ne varmış lan bende vitaminsiz." Diye tısladım sinirle.

 

Poyraz bana baktı korkuyla. Ama yeniden konuşmayı tercih etti.

 

"Abi bak tamam gerçekten çok yakışıklısın hoaaayy maaşallah. Yani manken gibisin. Kız olsam ilk sana-" dedi ve anneme bakarak sustu. Annem kaşlarını çatmış ayağındaki terliği eline almış Poyraz'a bakıyordu.

 

Poyraz yutkunarak daha sakin bir sesle konuştu.

 

"Ben kız olsam ilk sana saygı duyardım. Ama sen bir yandan korkutucu bir auraya sahipsin. Bir sen bir Leonardo abi yani. Ya biz senden korkuyoruz. Gece yengem nasıl korkmasın abi. Ben ilk senin birini sevebilme ihtimaline bile inanmadım abi. Sen..birini sevmek.. ihtimal vermedim. Ama sevmişsin bir kere. Ama yani yengem sana bakmaz. Ben olsam ben de bakmazdım ya-"

 

Belimde duran silahı çıkartarak Poyraz'ın bacaklarının önüne sıktığımda küfür ederek ayağa kalktı Poyraz. Şokla salonun kapısına giderek alkış tuttu.

 

"Helal olsun abi bu evde düşünce özgürlüğü de yok. Var ya ben Gece'nin yerinde olsa-"

 

Bir daha Poyraz'ın bir santim ötedeki yanındaki duvara sıktığımda Poyraz salondan dışarı çıktı. Elimdeki silahın ucuna üfleyerek bana sinirle bakan anneme göz kırptım.

 

"Bir daha evimde silah sıkma Arslan." Diye asabi bir şekilde konuştuğunda omuz silktim.

 

"Oğluna söyle beni sinirlendirmesin o zaman." Dedim.

 

"Babası kılıklı." Söylediği şeyi duyduğumda sırıttım.

 

"Hatırladığım kadarıyla babamı çok severdin." Dedim göz kırparak.

 

"Severdim, severdim de senin gibiydi o da. Az caniliklerine göz yummadım." Dedi iç çekerek.

 

"Eğer babam öyle olmasaydı bizi yaşatmazlardı biliyorsun değil mi anne?" Dedim ve gözlerimi kıstım.

 

Annem başını salladı hüzünle.

 

"Bilmez miyim? Eğer baban böyle biri olmasaydı ailemizi yok ederlerdi." Dediğinde yutkundum.

 

"Bazen hayatta kalmak için kötü olmamız gerekiyor." Dedim mırıldanarak.

 

"Evet haklısın, ama bazen normal bir aile olmayı düşlüyorum. Ela gibi. Kendi halinde, kendi işini yapıp günü bitiren sıradan bir kadın." Dedi uzaklara dalmış gibiydi. "Ama babanı sevdim. Baban benim ailemin vermediği sevgiyi ve merhameti verdi bana. Aşık oldum babana. Ve biraz bile pişman değilim onu sevdiğim için." Dedi hüzünle.

 

"Sadece...sadece tek bir şey için kızgınım babana." Dedi gözleri dolarak. "Seni...seni o merkez denilen yere götürdüğünde ilk defa nefret etmiştim babandan." Dediğinde yutkunarak önüme döndüm.

 

"Anne babam mecburdu. Beni götürdüğü zaman ilk defa gözleri dolmuştu. Beni oraya bırakmak istemedi ama mecburdu." Dedim anneme bakarak.

 

"Biliyorum onun suçu değildi. Eğer sen şimdiki halin olmasaydın, başımıza gelmeyen felaket kalmazdı." Dediğinde başımı salladım.

 

Annem aniden bana döndü ve başını sağa sola salladı.

 

"Bazen doğacak olan torunumun da oraya gidecek olduğunu hatırlıyorum ve.." dedi yüzünü buruşturarak, gözlerini yumdu. "Ve gelinim ve torunum için kalbim çok ağrıyor." Dediğinde yutkunarak önümdeki sehpaya bakmaya başladım.

 

Eğer Gece ile çocuğumuz olursa ilk erkek evladımızı o merkeze götürmek zorunda kalacaktım. Götürecek miydim? Bunu da bilmiyordum.

 

"Sahi Arslan eğer çocuğun olursa götürecek misin?" Dedi kısık bakışlarla.

 

Boğazımı temizleyerek dikleştim.

 

"Daha bu konuyu konuşmanın zamanı değil anne. Zamanı geldiğinde konuşuruz." Dediğimde annem başını sağa sola sallayarak önüne döndü.

 

"Gece'ye çok üzülüyorum." Diyerek iç çektiğinde kaşlarımı çattım.

 

"Neden Gece'me üzülüyorsun?"

 

"Neden mi üzülüyorum? Gece bu hayata uyum sağlayamaz. Allah yukarıda normal bir hayatımız olsa Gece'nin gelinim olmasını isterdim. Hem saf ve masum kalpli, hem de hanım hanımcık. Ama maalesef böyle tehlikeli bir hayatı yaşıyoruz ve bildiğin üzere bu tehlikeli hayatta dayanmaz. Zaten seni de sevmiyor." Dediğinde ellerimi yumruk yaparak derin bir nefes aldım. Annem konuşmaya devam ettiğinde ters ters annemi dinlemeye devam ettim.

 

"Hem Gece kalp hastası. Hem de senden ödü kopuyor. Ki bazen Allah yukarıda ben bile korkuyorum orası ayrı. Ela'da sana belli etmese de senden rahatsız oluyor. Az biraz bir şeyler sezdi ama dur bakalım. Bunca olumsuzluğa rağmen o kızı zorlamak istemiyorum Arslan." Dediğinde sinirle güldüm.

 

"Peki ben anne. Herkes Gece'yi düşünüyor. Peki ben? Ben Gece'siz yaşayamam. Eğer onu benden ayıran tek bir kişi olsun o kişiyi dünya'dan silerim." Dedim sert bir sesle.

 

"Belki de şimdiden bu işin peşini bırakmalısın Arslan. Seni Asude ile evlendirmek en doğrusu olur gibime geliyor. Bak sakın beni yanlış anlama Arslan. Ben sadece Gece'yi düşünüyorum. Onu zorlayacağına unutmak ve Asude ile evlenmek en iyisi." Dediğinde ayağa kalkarak bağırmaya başladım.

 

"Ben nasıl bırakırım anne Gece'yi! Onu görmeden dayanamıyorum ben! Sen gelmiş Asude ile evlen diyorsun!" Dedim bağırarak.

 

Benim Gece'den başkasını gözlerim görmezdi. Hoş onceden kadinlarla ilgim dahi yoktu. Benim gözlerim Gece ile açılmıştı, Gece ile kapanacaktı. Ondan başkası bana haramdı.

 

"Babam nasıl seni aldıysa ben de sevdiğim kadını alacağım. Ulan..ulan ben bugüne kadar ne zaman mutluydum anne! Ne zaman? Ben küçüklüğümden beri o merkezde işkence gördüm. Geldim babam yoktu. Başına geçtim bu işlerin, babamın yerini aldım. Anne bir gün bile mutlu oldum mu? Bir kere lan anne! Ama Gece'yi gördüğüm an..." dedim sakinleşerek düşündüğüm an bu öfkeyle dolup taşan ruhumu sakinleştiriyordu.

 

"Kalbim ısınıyormuş gibi oluyor. Hiç bir zaman hızlı atmayan şu kalbimi hızlandırıyor. Benim bile unuttuğum kalbimin yerini hatırlatan kadın. Onu seviyorum, ona değer veriyorum. Bir an olsun aklımdan çıkmıyor. Ben nasıl ondan uzaklaşayım anne sen söyle." Dedim anneme bakarak.

 

Annem gözlerini kaçırarak derin bir nefes aldı. Bur şey demeden ayağa kalktı ve yanıma geldi. Yanağımı okşayarak bana dolu gözlerle baktı. Ve salondan çıkarak gözden kayboldu.

 

♧ ♧ ♧

 

Komidinin üzerine ben, Gülçin ve Nazlı ile olan fotoğrafımızı da yerleştirdiğimde bana gülümseyerek bakan Nazlı'nın yanına gittim.

 

Fotoğrafı okuldayken çekmiştik ve ben çok beğendiğim için fotoğrafçıda çıkarttırmıştım.

 

 

(Temsilidir)

 

"Ve son dokunuşu da yaptığıma göre odamız hazır artık." Dedim sevinçle Gülçin ve Nazlı'ya bakarak.

 

"Evet hazır Gece." Dedi Gülçin omzumdan sarılarak.

 

Nazlı odasının içini inceleyerek iç çekti.

 

"Bana ailem bile aile olmamışken sizin yaptıklarınız..." Bize dönerek dolu gözlerle baktı.

 

Dudaklarımı büzerek yürüyerek Nazlı'ya sarıldım.

 

"Öyle söyleme kardeşim. Senin ailen biziz artık. Yanında ben varım, annem var, Gülçin var. Artık kimse seni yalnızlığınla vurmayacak." Diye kısık sesle fısıldadım.

 

Üstümüze Gülçin sarıldığında mutlulukla gülümsedim.

 

"Beni ailenizden biri gördüğünüz ve beni ondan kurtardığınız için teşekkür ederim." Dedi boğuk bir sesle.

 

Burnumu çekerek sessiz kaldım. Eğer konuşursam ağlayabilirdim ve Gülçin yine benimle uğraşabilirdi.

 

"Sen artık bizim kardeşimizsin Nazlı. Artık teşekkür etmeni de istemiyorum. Aileler teşekkür etmezler birbirine tamam mı?" Diye konuştuğunda hak verircesine başımı salladım. Nazlı da başını salladı.

 

"Hem bak bizim süslü ağlamaya başladı bile. Biraz daha böyle konuşursak hıçkırarak ağlamaya başlayabilir." Dediğinde aglayarak başımı kaldırdım.

 

"Ben süslü değilim Gülçin! Hem ağlamıyorum tamam mı?" Dedim hıçkırarak.

 

Gülçin gözlerimdeki yaşları silerek başını salladı.

 

"Tamam süslü değilsin bal böceğim. Hem bak ağlamıyorsun bile." Dediğinde burnumu çekerek başımı salladım.

 

"Evet ağlamıyorum. Süslü de değilim. Ama kızlar size bir şey söylemem lazım." Dedim ciddi bir sesle.

 

Gülçin ve Nazlı birden ciddiyetle dikkat kesildiler.

 

"Kaç gündür cildimize bakım yapmıyoruz. Bir maske yapalım da cildimiz kendine gelsin." Dediğimde Gülçin homurdanarak benden ayrıldı ve elindeki kırmızı sepeti alarak banyoya girdi.

 

"Sonra neden süslü diyorum diye ağlıyorsun Gece. Var ya sınavımsın, sınavım. Az mı cektiriyorsun."

 

Nazlı bana kıkırdayarak baktı ve sarılarak konuştu.

 

"Çok tatlısın ya Gece! Hem ben seninle maske yaparım. Gülçin de yapar. O seni zaten çok seviyor." Dediğinde ciddiyetle başımı salladım.

 

"Evet o benimle hep yapıyor ki zaten. Bence bana ölüyor ama belli etmiyor." Dedim kaşlarımı çattım ve gözlerimi kıstım.

 

Nazlı benden ayrılarak güldü.

 

"Kızlar hadi gelin yemek hazır!"

 

Annem mutfaktan bağırdığında gözlerimi büyüterek Nazlı ve banyodan çıkan Gülçin'e baktım.

 

"Ya! Sabahtandır çalışıyoruz ve ben ayı gibi açım. Hadi gelin yemeklerimizi yiyelim. Sonra da cilt bakımı yaparız." Dedim ellerinden tutarak odadan çıktım.

 

İkisi birden kıkırdadığında ben de güldüm.

 

"Ay mutfaktan ne güzel kokular geliyor." Dedim sevinçle. Kesin mükemmel yemekler yapmıştı canım annem.

 

Mutfağa girdiğimde ellerimi Nazlı ve Gülçin'in elinden çekerek tezgahta salatayı karıştıran annemin yanına giderek yanaklarını sulu bir şekilde öptüm.

 

"Oysa düşlerin başkaydı, birden bire yarım kaldı, yaşanacak çok şey vardı." Dedim beline sarılarak yanaklarına öpücük kondurarak. "Bu kalp seni unutur mu? Bu kalp seni unutur mu? Kalbim seni unutur mu?" Dedim annemden ayrıldığımda annem kaşlarını kaldırmış ama gülümseyen gözlerle beni izliyordu.

 

Nazlı artık bizimle olduğu için ve o Murat denilen adama mecbur kalmadığı için çok mutluydum. Nazlı bize geldiğinden beri hep gülümsüyordu ve huzlurlu ifade vardı yüzünde. Eskisi gibi değildi. Mutsuz ve huzursuz değildi. Ve bu yüzden ben de mutlu oluyordum.

 

İlk defa Arslan mafyatiğine içimden teşekkür ettim. Ne de olsa o olmasa Nazlı'yı o mafyatikten pat diye alamazdık.

 

"Ne oldu sana birden Gece. Birden çok mutlu görünüyorsun."

 

"Çünkü Nazlı artık bizimle kalıyor. Bu yüzden çok mutluyum." Dediğimde annem saçlarımdan öperek beni masaya doğru itekledi.

 

"Ama bugün benim kızlarım çok yoruldu. Hadi hepiniz sofraya doyurun karnınızı. Gece sen yemeğini yedikten sonra ilaçlarını içeceksin ona göre." Dediğinde başımı sallayarak sofraya oturdum. Nazlı ve Gülçin de masaya oturduğunda dirseklerimi masaya yaslayarak yanağımı elime koyarak huzurla gülümsedim.

 

Nazlı gülerek annemin doldurduğu yemeğe bakıyordu. Annem Nazlı'nın saçını okşayarak öptüğünde Nazlı yutkunarak dudaklarını birbirine bastırdı. Eline kaşığı alarak sıcak çorbaya daldırdı.

 

Ailesi asla sahip çıkmamıştı Nazlı'ya. Tek başına her şeyin üstesinden gelmeye çalışıyordu. Ama artık biz vardık. Onun artık bir ailesi vardı.

 

Annem önüme çorbamı koyarak göz kırptığında gülümsedim.

 

Annem yemekleri doldurduğunda yemeklerimizi yemeye başladık.

 

Annem önündeki çorbadan bir kaşık alarak Nazlı'ya baktı.

 

"Nazlı kızım, içine sindi mi odan?"

 

"Evet Ela teyze içime sindi. Çok teşekkür ederim."

 

"Ne teşekkürü Nazlı. Duymamış olayım. Sen de benim kızımsın artık." Dedi gülümseyerek. Nazlı gülümseyerek anneme baktı.

 

"Bak eğer ihtiyacın ve ya istediğin bir şey olursa bana söyle olur mu? Benim kızlarımın benden çekinmesini istemiyorum. Yoksa gerçekten üzülürüm." Dediğinde başımızı salladık.

 

"Gerçekten hiç bir şeye ihtiyacım yok Ela teyze. Eğer olursa söylerim merak etme." Dediğinde annem memnunca gülümsedi.

 

Yemeklerimizi yemiş, çaylarımızı içtikten sonra salonun ortasına oturmuş cilt bakımı yapıyorduk.

 

Gülçin'in yüzüne maskeyi sürdükten sonra uzaklaştım.

 

"Şimdi bu kuruyana kadar bekle Gülçin. Çok güzel oldun he." Dedim gülerek.

 

Gülçin homurdanarak bana baktı ve kollarını göğsünde birleştirdi.

 

Nazlı'nın yüzündeki maskeye baktım. Siyahtı. Kendi sürmüştü ve beni hiç uğraştırmamıştı.

 

Kendi yüzüme pembe maskeyi sürdüğümde gülümsedim.

 

"Nasıl oldum Gülçin!"

 

Gülçin bağırdığım için irkilerek bana baktı. Gözlerini devirerek başını salladı.

 

"Çok güzel olmuşsun Allah'ın cezası. Bırak peşimi artık. Annemle konuşuyorum." Dediğinde omuz silkerek Nazlı'ya baktım. Elindeki ojelere bakıyordu.

 

"Ya bana kiraz rengi gibi olandan sürsene Nazlı. Onun rengi çoksel." Dediğimde bana bakarak başını salladı.

 

"Ben sadece parlatıcı süreceğim büyük ihtimalle." Dedi mırıldanarak.

 

"Niye ki." Dedim merakla.

 

Omuz silkerek sessiz kaldı.

 

Ojemi sürdüğümde uzaktan ellerime baktım. Rengi çok güzeldi.

 

 

"Çok güzel oldu Nazlı." Dedim hayranlıkla.

 

Nazlı da başını salladı.

 

"Evet çok güzel görünüyor." Dedi mırıldanarak.

 

Gülçin ayağa kalktığında ona baktım. Salak çok komik görünüyordu.

 

"Ne oldu Gülçin?"

 

"Annem çağırdı ya. Biliyorsun babamı." Dedi gözlerini devirerek.

 

Evet babası baskıcı bir tipti. Evlerimiz dip dibe olmasına rağmen kızardı. Ama annemi tanıdığı için bir şey de demiyordu.

 

"He tamam." Dedim ayağa kalkarak yanına gittim. Koltuğa çıkarak yüzündeki maskeyi çıkardım. Elimdeki nemlendiriciyi yüzüne yedirdiğimde salak salak yüzüne baktım.

 

"Ehehe şimdi oldu. Bebek poposu gibi oldu." Dedim yanağını sıkarak.

 

Gülçin tip tip yüzüme baktığında başımı salladım 'ne var' dercesine.

 

Nazlı kıkırdayarak yere yattığında ikimiz de ona baktık.

 

Ben de kahkaha attığımda Gülçin de sinir bozukluğuyla gülmeye başladı.

 

"Millet deliye biz akıllıya hasretiz." Diyerek homurdandı.

 

Koltuğa çökerek kahkaha atmaya devam ettiğimde Gülçin başını sağa sola sallayarak salondan çıkarak gitti.

 

Nazlı'ya baktığımda bana baktığını gördüm. Kahkahalarla gülerken annem geldi ve ortalığı toplayarak uyumaya gittik.

 

Mutlulukla yatağa yattığımda gelen bildirimle beraber sarjda duran telefonumun ekranını açtım.

 

Arslan'dan mesaj geldiğinde oflayarak mesaji açtım.

 

Arslan bey: Dışarı çık, seni gormem lazım.

 

Kaşlarımı çattım. Ölsem bu soğukta dışarıya çıkmazdım.

 

Siz: Ölsem bu soğukta dışarıya çıkmam ben bir kere.

 

Siz: hasta olurum🤒

 

Arslan: Ben hasta olmana izin vermem gül yüzlüm.

 

Siz: Hayır gelemem uykum var.

 

Arslan: Ulan Gece adam öldüren biriyim ama seni ikna etmeye çalışıyorum ya||

 

Arslan: Gelmezsen ben gelirim.

 

Siz: Senden nefret ediyorum Arslan bey.

 

Arslan: bu geliyorum demek sanırsam.

 

Siz: Evet geliyorum demek Arslan abi.

 

Arslan: GECE.

 

Arslan: Ne abisi amına koyayım deli etme beni bak!.

 

Siz: Benden büyüksünüz saygı bakımından söylemem gerekli değil mi?🤔☺

 

Arslan: ULAN GECE DELI ETME BENI AMINA KOYAYIM.

 

Siz: yaşınız bakımından bence sinirlenmeyin. Tansiyonunuz düşebilir😟

 

Arslan: Gece!

 

Siz: Tamam iki dakikaya geliyorum ama sizden nefret de ediyorum bunu unutmayın olur mu?😒

 

Arslan: Unutturduğun mu var amına koyayım.

 

Siz: küfür etme rahatsız oluyorum.

 

Arslan: küfür etmeden duramam. Şiir mi okuyayım amına koyayım.

 

Siz: Olabilir. Hem belki böylece medeni biri olabilirsiniz.

 

Arslan: Gece bak deli etme beni.

Görüldü (23.12)

 

Oflayarak civciv desenli pijamalarımın üzerine siyah uzun montumu giydim. Başıma siyah şapkamı takarak aynaya baktım. Cüce penguene benzemiştim. Sinirden dişlerimi sıktım.

 

Cebime biber gazını koyarak telefonumun ekranını açtım. 112'yi tuşlayarak ekranı açık bırakarak cebime koydum. Çalışma masamın üzerinde duran kalemimi alarak onu da cebime koydum. Eğer bana zarar verirse zarar verebilirdim.

 

Sessizce kapımı açarak koridora çıktım. Elime anahtarları alarak kapıya gittim. Kapıdan çıktığımda yüzüme vuran soğuk havayla beraber titredim. Merdivenlerde inerek lokantanın yanında durdum fakat kimse yoktu etrafta.

 

Birden belime sarılan kollarla korkuyla çığlık atacaktım ki ağzıma kapanan kollarla susturuldum.

 

Kokusundan anladığım kadarıyla Arslan'dı bu. Kokusu pahalı bir erkek kokusuydu işte.

 

Sırtım Arslan'ın sert göğsüne değdiğinde nefes nefese kaldığım için sessiz kalarak sakinleşmeye çalıştım. Boşlukta serbest kalan ayaklarımı iki kere sallayarak durdum.

 

Arslan kulağıma eğilerek konuştu.

 

"Geldin yavrum. Bana geldin." Dediğinde hala nefesimi dengelemeye çalışıyordum.

 

Arslan başını saçlarıma gömerek derin bir nefes aldı.

 

"Kokun benim cennetim." Dedi boğuk bir sesle.

 

"B-bırak beni." Diye kekeledim kesik kesik.

 

"Hayır bırakmam. Sen benimsin." Diye sert ve sinirle konuştuğunda korkuyla bekledim. Çok sert konuşmuştu ve açıkçası karşı çıkmaya korkuyordum.

 

Omzuma çevirerek Arslan'a baktım. Kafasını saçlarımdan çekerek bana baktı. Simsiyah gözlerine ilk defa bu kadar uzun bakıyordum.

 

İç çekerek duygu yoğunluğu ile bana bakarak konuştu.

 

"Gözlerim, gözlerinde esir kaldı yavrum." Dediğinde titrek bir nefes alarak önüme döndüm.

 

Ayaklarımı salladım beni bırakmasını isteyerek.

 

Arslan saçlarımın arasına sıkı bir öpücük koklayarak öptü ve beni yere bıraktı. Önümü dönerek geriye iki adım attım.

 

Kafamı yukarıya kaldırarak çatık kaşlarımla Arslan'a baktım.

 

"Neden geldin?"

 

Arslan dişlerini sıkarak burnundan sert bir nefes verdi.

 

"Çok tatlısın ulan. Sen nasıl bir şeysin kızım?" Dediğinde ağzım açıldı.

 

Her iltifat aldığımdaki gibi Kızaran yanaklarım ile ona baktım.

 

"Ha? Ne?" Dedim afallayarak.

 

"Çok tatlısın, çok güzelsin, çiçek gibisin, gece kadar güzelsin, ay kadar temizsin." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Ciddi olun lütfen." Dedim gözlerimi kaçırarak.

 

Belindeki çıkıntıyı gördüğümde geriye bir adım daha attım. Katil ve korkunç bir adamdı.

 

"Kimsenin yanında senin gibi değilim naif kızım. Herkesin yanında ciddiyim ama konu sana geldiğinde böyle bir herif oluyorum işte." Dedi omuz silkerek. "Ha bu arada pijamaların çok tatlı." Dedi parlayan gözlerle.

 

Başımı eğerek pijamama baktım. Bence dalga geçiyordu. Gülçin de geçmişti çünkü.

 

"Size ne benim pijamamdan. Hem bir kere çok güzel." Dedim homurdanarak. "Hem siz hep siyah giyiniyorsunuz mafya gibi." Haince sırıtarak kaşlarımı kaldırdım. "Ah siz zaten mafyasınız." Dedim elimi cebime koydum.

 

"Bunu inkar etmedim Gece. Ben zaten karanlık işleri olan bir adamım." Dedi.

 

"Madem tehlikeli bir adamsın o zaman neden beni de karanlığına çekiyorsun." Dedim kızgınlıkla.

 

"Benim karanlığımdan korkmana gerek yok Gece. Ben o karanlıkta seni aydınlığıma istiyorum. Bunu anlamayan sensin sadece." Dedi rahat bir tavırla.

 

"Ama ben istemiyorum o karanlıkta yaşamak. Ben sevmem karanlığı, boğulurum yapamam ben. Sen de bunu anla o zaman." Dedim sinirle.

 

Arslan dislerini sıkarak derin bir nefes aldı. Bana dönerek konuşmaya başladı.

 

"Senin gölgenin ben Gece. Hiç bir zaman senden ayrılmam, peşini de bırakmam. Bunu o güzel aklına sok benim de asabımı bozma."

 

"Senin asabının bozulası var zaten. Her neyse ben üşüyorum. Gitmek istiyorum iznin var mı. Hem yarın okulum da var." Dedim moralim bozuk bir şekilde.

 

Arslan derin bir nefes alarak göğsünü şişirdi. Dibime kadar girmesiyle geriye bir adım attım.

 

Arslan belimden tutarak beni kendine yasladığında korkuyla titrek bir nefes aldım.

 

"Haklısın yavrum, yarın seni okuldan alırım zaman geçiririz." Dedi düz bir sesle.

 

Başımın üzerinden öpüp geri çekildi.

 

"Hayır ben seninle beraber-"

 

"Gece!" Aniden sinirlenerek baktığında anında susarak geriye çekildim.

 

"Tamam ben eve gidebilir miyim?" Dediğimde başını salladı.

 

Hızla merdivenlere yöneldiğimde merdivenin başında bana soruyla karışık bir şekilde bakan annemi gördüğümde nefesimi tuttum.

 

"Gece sen bu saatte Arslan oğlumla burada ne yapıyorsun?" Annem sert bir ifadeyle konuştuğunda gözlerimi büyüterek Arslan'a baktım.

 

Arslan anneme düz bir ifadeyle bakıyordu.

 

Yutkunarak anneme baktım. Çok sert bakıyordu.

 

Aha şimdi anyayı konyayı göreceksin seni salak manifesçi

 

Sen sus salak!

 

777 de belki düzelir hahaha

 

"Bir kere bazen işe yarıyor tamam mı? 777." Dedim kızgın bir şekilde. "Gruba gönder, toplu mesaj ve story at, tweet at." Dedim dudaklarımı büzerek.

 

Annem ve Arslan bana kaşlarını çatarak baktığında şirince sırıtarak canavar ev terliklerime baktım.

♧ ♧ ♧

Loading...
0%