@adoranightt
|
Sınır|| 70 oy ♧ ♧ ♧ ♧
Arslan ifadesiz ve katı bir suratla konuşmaya başladı. Gerçekten de benimle vakit geçirdiği gibi değildi diğer kişilere karşı.
"Annem Gece'nin saç bandajını bulmuş evde. Herhalde o gün geldiğinizde düşürdü. Gece için önemliymiş. Benim de ancak işim bitti, yolumda buraya düşmüştü getireyim dedim Ela teyze." Dedi elindeki bandajı göstererek.
Kocaman olmuş gözlerimle Arslan'ın elindeki lacivert bandanama baktım. Ben onu iki ay önce kaybetmiştim. Ve her yerde onu aramıştım. Aramadığım yer kalmamıştı. Ama şimdi Arslan'ın elinde duruyordu.
Bana o uçurum kenarında odama girdiğini söylemişti. O zaman almıştı muhtemelen bandanamı.
Arslan'ın elindeki bandanadan çekip gözlerine baktım. Bana bir bakış atarak geri anneme döndü.
Anneme baktığımda annem derin bir nefes alarak beni yanına çekti.
"Neden bana söylemedin Arslan oğlum?" Dediğinde altdudağımı ısırdım.
"Aslında kapınızı çalıp size söyleyecektim ama Gece'yi dışarıda kediye yemek verdiğini görünce ona vermek istedim." Dediğinde az kalsın ben inanacaktım. Çok profesyonel bir şekilde yalan söylüyordu.
Annem bu sefer tatmin olmuş bir şekilde başını salladı.
Arslan bana bandanayı uzattığında annem bana müsaade etmeden kendisi çekip aldı bandanayı.
"Çok sağol zahmet etmişsin buraya kadar oğlum. Annene selamlarımı ilet. İyi geceler." Dediğinde Arslan gözlerini kısarak anneme baktı fakat başını salladı.
Arslan eliyle bir isaret yaptığında son model bir araba sokağın başından hareket ederek, Arslan'ın önünde durdu.
Arslan bir bana bir anneme bakarak başını eğdi.
"İyi geceler." Dedi ve arabanın arka kapısını açarak bindi arabaya.
Giden arabanın arkasından bakmayı keserek anneme döndüm. Annem bana çatık kaşlarla bakıyordu.
"Neden kediye bir şey vermemişsin Gece." Dediğinde anlamayarak alnımı kırıştırdım.
"Ha?" Dedim.
"Kedi beslemek için dışarıya çıkmışsın ama yemek vermemişsin kedilere." Dediğinde boğazımı temizleyerek başımı kaşıdım.
"Ha o şey ya. Ben bir anlık heyecanla çıktım dışarıya. Ama sonra aklıma mamalarını almadığım gelmişti. İçeriye girecekken Arslan beyi gördüm işte." Dedim gözlerimi kaçırarak.
Annem sıkıntılı bir nefes alarak benim omzumdan tutarak beni eve yürütmeye başladı.
"Gece neden tek başına dışarıya çıkıyorsun? Türkiye eski Türkiye değil. Her an başına bir şey gelebilir. Bir daha gecenin bir vakti çıkma dışarıya olur mu?" Başımı salladım dudaklarımı dişlerken.
"Özür dilerim." Dedim dolan gözlerle.
"Ah bebeğim Özür dilemene gerek yok. Sadece sana zarar gelmesini istemiyorum." Dediğinde içimden konuştum.
Hayır anne onun için değil. Sana yalan söylediğim için özür dilerim.
"Kediye yemek vermiştim ben Gece. Vermene gerek yok bu arada."
Başımı salladım sessizce. Merdivenlerin başında yürürken birden durararak anneme döndüm. Annem merakla bana baktı.
Anneme birden sarılmamla annem de kollarını belime sardı.
"Anne seni çok seviyorum. İyi ki benim annemsin." Dedim boğuk bir sesle.
Annem sırtımı sıvazlayarak iç çekti.
"Biliyorsun güzel bebeğim ben de seni çok seviyorum." Dediğinde başımı salladım.
"Biliyorum." Diye fısıldadım.
Eve girdiğimizde üstümdeki eşyalardan kurtularak yatağıma uzandım. Telefonuma gelen bildirimlere bakma tenezzülünde bulunmadım. Ondan nefret ediyordum. Ve kafam kaldırmazdı onun hastalıklı sözlerini.
♧ ♧ ♧
Üzerimdeki elbiseye aynadan bakarak eteğimi düzelttim.

Saçlarımı toplamıştım bugün. Yüzüme makyaj sürmemiştim. Makyaj malzemesi sürdüğüm zaman pek rahat edemiyordum. Yüzüme dokunmadan duramazdım. Hem içlerinde olan bir koku da beni rahatsız ediyordu. (Bu ben-_-)
Dudağıma bir lipgloss sürerek çantama koydum. Çantama telefonumu ve cüzdanımı koydum. Peçete ve ilaçlarımı da koydum. Elime kabanımı da aldım.
Odadan çıkarak mutfağa girdim. Mutfakta annem ve Nazlı kahvaltıyı hazırlamış beni bekliyorlardı.
Annem ayakta çayları dolduruyordu. Annemin yanağını öptüm.
Nazlı elindeki telefona kaşları çaktık bakıyordu. Muhtemelen tahmin ettiğimiz kişiydi.
"Günaydın aile bireyleri." Dedim yorgunlukla.
Annem gülümseyerek bana baktı.
"Günaydın güzellik." Dedi çayımı doldurarak.
Nazlı telefona dalmış bir şekildeydi halâ.
Nazlı'nın yanına oturarak koluna dokundum. İrkilerek bana baktı.
"Kötü bir şey mi var Nazlı?" Dedim merakla.
Derin bir nefes vererek telefonunu bana verdi.
Telefona baktım. Mesaj bölümündeydi ve bildirim geliyordu. Kişinin ismine baktığımda kaşlarımı çatarak gözlerimi kıstım. Psikomanyak Murat'tı.
Dudaklarımı büzerek yazmaya başladım. Bana artık bir şey yapamazdı. Çünkü Arslan sayesinde bana bir şey yapamazdı.
"Kızım bir şey mi oldu? Telefona bakarak gülüyorsun."
Annemin konuşmasıyla ona baktım.
"Ayy anne bir ayı videosu var da ona gülüyoruz. Değil mi Nazlı?" Dediğimde Nazlı kıkırdayarak başını salladı.
Annem kaşlarını kaldırarak başını salladı.
"Öyle olsun bakalım." Dedi gülerek.
"Şimdi bu ayıyı deli etmemiz gerek." Dedim fısıltıyla.
Murat: Nazlı orayı dağıttırtma bana
Murat: yemin ederim dağıtırım orayı
Murat: Özledim aşağıya in
Nazlı: Başka emrin??
Murat: Gece telefonu Nazlı'ya ver
Nazlı: Ayy psikopat nasıl anladın ben olduğumu hemen
Murat: Nazlı'ya ver
Nazlı: Vermiyorum😌
Murat: Telefonu ver Nazlı'ya bak burada deliriyorum Gece
Nazlı: canım telefonu vermek istemiyor psikomanyak
Murat: Oraya gelmeyeyim Gece
Murat: yemin ederim orayı birbirine katarım
Nazlı: Eskiden olsa deli gibi korkardım psikomanyak
Nazlı: Ama şimdi hiç korkasım gelmiyor😄
Murat: Abime güvenme Gece
Nazlı: Ama güveniyorum☺
Nazlı: Bana ve aileme bir zarar gelirse olayları abartarak Arslan'a söylemekten gecikmem😉
Murat: Abimi tanıyorsun Gece aferin
Murat: O zaman yakın zamanda seni nasıl karısı yapacağını da biliyorsundur ha (:
Nazlı: Hiç bir zaman o manyetiğin karısı olmayacağım ben Murat manyağı🤗
Nazlı: Ve evet tanımaya başladım abini
Nazlı: Eğer bana bir şey olursa o manyetik adama söylerim gerisi onda🤠
Murat: Şu sikimsonik emojileri atma Gece
Murat: Sinirlerimi bozuyorsun
Nazlı: Amaç zaten o😉
Nazlı: Sinirlerini bozmakk😁
Murat: Eğer Nazlı'yı görmezsem deliririm Gece
Murat: Bana Nazlı'yı gönder
Nazlı: omg😱 i never noticed😯thank you🙃 for this brand new😎life changing🤩information👏
Murat: Ulan senin bu cesaretin abimden geliyor değil mi?
Murat: Normalde gözlerin korkuyla bakardı bana
Nazlı: Evet ilk defa abin bir işe yaradı
Nazlı: Artık arkadaşımı sindirmene izin vermem
Nazlı: Ve sen de kendine dikkat et Murat abine her an şikayette bulunabilirim😇
Nazlı: Annem önceden anlatmıştı balkondan yine sallandırabilir😔
Murat: Sen şeytan olmuşsun Gece
Nazlı: Evet siz zebani olunca şeytan olmaya karar verdim😈
Nazlı: Dikkat et yakarım sizi🤭
Murat: Yanlışlıkla bir kedinin üzerine süt döktüğü için ağlayan kız mı şeytan
Nazlı: Sen ne anlarsın ki...
Nazlı: Duygusuzsunuz hepiniz...
Murat: Gece son kez söylüyorum Nazlı'yı aşağıya gönder deli etme beni
Nazlı: Abini arayacağım aşağıda olduğunu bilmiyordum
Nazlı: Korkutucusun
Murat: Demek korkmaya başladın ha (:
Murat: Korkman iyi olur benim için
Murat: Şimdi aşağıya Nazlı'yı gönder
Nazlı: Hayır göndermeyeceğim
Nazlı: Abini arayacağım
Nazlı: zoruma giden ne biliyor musun?
Nazlı: Zoruma giden senin gibi korkunç bir adamı polise şikayet etmek yerine abine şikayet etmek.
Nazlı: Belki de ben olmasam halâ benim kardeşimi kendine mecbur bırakacaktın değil mi?
Nazlı: Ama tahmin etmediğin şey oldu
Nazlı: Artık senden daha güçlüyüm psikomanyak
Nazlı: Oh olsun sana geber! Görüldü
"Şimdi arabasını sinirden parçalıyordur."
Nazlı'nın mırıldanmasıyla kaşlarımı kaldırarak dudağımı büzdüm.
"Gebersin." Dedim sessizce.
"Annen yok. Odasına girdi. Rahat rahat konuşabiliriz." Dediğinde kıkırdadım.
"O zaman gebersin." Dedim omzumu omzuna çarparak.
Güldü. Güldüm.
"Onu daha fazla delirtelim Nazlı." Dedim telefonumu havaya kaldırarak Nazlı'ya baktım.
"Gülümse çitlembik." Dediğimde tebessüm etti.
Keşke Gülçin de olsaydı. Daha güzel olurdu ama bununla idare edecektik artık.
Fotoğrafı çekerek indirdim ve instagrama girdim. Gizli olan instagram hesabımı gizliden çıkartarak fotoğrafı editleyerek paylaştım.

geceekorkkmazz Arkadaşım bugün ayrı bir guzelll beeee @nazlii123
*Yorumlar devre dışı*
Dudağımı ısırarak telefonu masaya bıraktım.
"Aha şimdi kudurabilir ve hiç bir şey yapamaz psikomanyak. Çünkü güç ben de artık." Dedim sinsice gülerek.
Nazlı gülerek başını salladı.
"İlk defa elinden bir şey gelmiyor Gece. Çok şaşırıyorum bu duruma." Dedi içli bir nefes alarak.
"Kız gücü." Dedim olmayan kaslarımı göstererek.
Nazlı gülerek peynir tabağını alarak tabağıma koydu.
"Arslan gücü demek daha doğru olur gibi." Dediğinde derin bir nefes alarak önüme döndüm.
Dün bandanamın onda olduğunu hatırladığımda bütün moralim bozuldu. Resmen o adam bana ait olan bir eşyayı izinsiz almıştı. Artık o adamın hiç bir dediğini yapmayacaktım.
Belli mi olurdu bana zarar bile verebilirdi. Bu korkunç düşünceyle yutkundum.
"Gece ben senin rahatsız olacağını düşünmedim. Özür dilerim."
Nazlı'nın elimi tutarak söyledikleriyle ona baktım.
"Hayır seninle alakalı bir şey değil. Aklıma bir şey geldi ona moralim bozuldu." Dedim ağzıma peynir atarak.
"Ne geldi ki?"
"Önemli değil."
"Hayır önemli gözlerinden belli. Bir şey mi oldu?"
"Evet aslında oldu. Bu Arslan'ın elinde benim iki aydır aradığım bandanam vardı. Benden izinsiz almış. Benim odama girmiş ve benden izinsiz almış." Dedim başımı tutarak dirseğimi masaya yasladım.
"Normal. Benim de Murat bazen zorla odama girip yastığımı alırdı. Kokumla mı uyumak istiyormuş. Öyle psikopatlıklar işte."
Rahat bir şekilde konuşmasıyla gözlerimi yumdum.
"Ama Nazlı bu pek normal bir davranış değil. Bu korkunç bir şey."
"Alıştım Gece. Polise gitmedim mi sanıyorsun? Gittim hem de defalarca. Ama kimse bana yardım etmiyordu. Ve ben de kabullendim bu durumu işte." Dedi derin bir nefes alarak.
Kaşlarımı çattım sinirle.
"Ben kaderime boyun eğmek istemiyorum. Eğmeyeceğim de. Ve kurtulacağım o adamdan. Sen de kurtulacaksın." Dedim ellerini tutarak.
Başını salalyarak önüne döndü. Bana inanmıyordu. Haklıydı belki de her şeyi görüp geçiren oydu çünkü.
"Kızlar kirliniz var mı? Çamaşır makinesini çalıştırabilirim."
Annem mutfağın kapısından seslendiğinde ona baktım.
"Anne benim dün giydiğim ayıcıklı pijamam kirli." Dedim.
Dün Arslan manyetiği sarılmıştı. Bence kirliydi. Hem ağır parfüm kokuyordu hafif.
"Tamam bebeğim. Nazlı senin var mı kızım kirlin?"
"Hayır yok Ela teyze."
Gülümseyerek konuştuğunda annem başını sallayarak koridordan yürüyerek gitti.
"Annemin günlük rutin soruları aşk bahçem." Dediğimde omuz silkti.
"Güzel aslında. Ne güzel annen var ve sana sahip çıkıyor. Bunun için Allah'a şükret her zaman." Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırarak sessiz kaldım. Çünkü bazı şeylerin teselli edilecek yanı yoktu. Ben de arkadaşımla sessizliği paylaşıyordum.
Yemeğimizi yedikten sonra ilaçlarımı içerek evden çıktık ve Gülçin'i de yanımıza alarak okula gittik. Benim dersim onlarla ayrı olduğu için sınıfa tek başıma gittim ve ön sıralardan birine oturarak dersi dinledim.
Notlarımı alıyor ve hocayı can kulağıyla dinliyordum.
Ders bittiğinde koridorda beni bekleyen Gülçin'in yanına gittim.
"Nazlı nerede?" Dedim elinde tuttuğu ağzı kapalı kahveyi alarak. Büyük ihtimalle benim için almıştı.
"Arkadaşından not almaya gitti. On dakikaya gelir." Dedi omuz silkerek.
"Ha tamam." Dedim başımı sallayarak.
Serdar hocanın asistanı bize doğru geldiğinde kaşlarımı çattım. Benimle hiç iyi anlaşmazdı Sinem.
Aslında önceden çok yakın olmasak da karşılaştığımız zaman birbirimize gülümser ve selam verirdik. Ama bir süre sonra bana nefretle bakmaya başlamıştı. Neden olduğunu bilmiyordum ama pek de takmamıştım bu durumu. Sonuçta herkesle iyi anlaşamazdık. Hem benim açımdan bir sorun olmamıştı. Bana birden değişen oydu.
"Seni Serdar hoca çağırıyor Gece." Tedirginlikle konuştuğunda kaşlarımı çattım.
"Neden ki?" Dedim merakla.
"Ben de tam olarak bilmiyorum. Senden önce bir kaç öğrenciyi daha çağırdı. Herhalde proje ile ilgili." Dediğinde dudaklarım büzüldü.
Gülçin'e dönüp konuştum.
"Gülçin ben hemen gidip gelirim. Sen Nazlı'nın yanına gitsene. Murat şimdi yalnız diye kızın yanına gider." Dediğimde Gülçin çatık kaşlarla Sinem'e baktı. Sonra yüz hatları yumuşayarak bana döndü.
"Emin misin?" Dediğinde kafamı salladım.
"Eminim. Hem Serdar hoca çağırmış işte." Dedim omuz silkerek. Gülçin ikna olarak başını salladı.
"Çabuk git gel ama olur mu? Biz seni bahçede her zaman oturduğumuz yerde bekliyoruz." Dediğinde gülerek başımı salladım.
Sınıftan çıkarak Sinem'e döndüm. Sinem dibimde konuştu.
"Odasında bekliyor Serdar hoca." Dediğinde başımı salladım.
Alt kata inmek için merdivenlerden inmeye başladım. Serdar hocanın odasına girdiğimde Sinem de girdi.
Boş olan odaya kaşlarımı çatarak baktım.
"Eee Serdar hoca nerede? Burada kimse yok." Dediğimde Sinem alayla gülerek bana yaklaştı.
"Sevdiğim çocuğun sana aşık olmasını hazmedemiyordum ne zamandan beri Gece. Bu iyi oldu. Çok iyi oldu. Sana bu odada başarılar." Dedi kıkırdayarak ve benim bir şey dememe izin vermeden kapıdan dışarıya çıktı ve kapıyı kilitledi.
Kaşlarımı çatarak kapıya gittim ve kapının kulpunu kavrayarak durmadan aşağı indirmeye başladım. Bir yandan da kapıya vuruyordum.
"Kimse var mı? Beni buraya kilitlediler. Beni duyan kimse var mı?" Dedim bağırarak.
Bir süre daha kapıya vurarak cevap gelmemesiyle geriye çekildim. Çantamın içinden telefonumu çıkarıyordum ki kapının kilidi açıldı. Telefonumu çantama geri koydum.
Kapı açıldığında sevinçle geriye giderek gelen kişilere baktım.
Gelen kişiyi gördüğümde kaşlarımı çattım burada dönen şeyi anlamaya çalışarak.
Asude denen kız ve arkasında iki tane siyah giyimli adam vardı.
Asude bana kin ve nefretle bakıyordu. Arkasındaki adamlar ise ifadesiz bir şekilde.
"Ne oluyor burada?" Dedim titrek bir sesle.
Asude kaşlarını kaldırarak alayla güldü. Kollarını göğsünde birleştirdi ve ağırlığını bir ayağına vererek konuştu.
"Ne mi oluyor?" Dedi dudaklarını büzerek. "Benim sevdiğim adama yaklaşmaman için sana ders vermem gerekiyor o kadar." Dedi başını aşağı yukarı sallayarak.
Kaşlarımı çattım ve yüzümü buruşturdum.
"Neden bahsediyorsun sen?" Dedim anlamayarak.
"Neden mi bahsediyorum?!! Benim sevgilimi ayartarak benden uzaklaştırdın ya ondan bahsediyorum seni aşufte!!" Diye birden sinirle bağırdığında geriye bir adım attım.
"Neden bahsettiğini anlamıyorum." Dedim titrek bir sesle.
"Arslan. Arslan'ı ayartarak sevgilisinden uzaklaştırdın kaltak!!" Dediğinde şaşırarak ağzımı araladım.
Pislik adam. Bir de sevgilisi varken benim başıma bela olmuştu. Böyle karaktersiz ve iğrenç bir adamdan bir kez daha nefret ettim. Resmen sevgilisi olduğunu düşünmeden benim peşime düşmüştü.
"Ben o dediğin iğrenç şeyi yapmadım. Benim peşime düşen ve beni rahat bırakmayan kendisi." Dedim derin bir nefes alarak kalbim ağrımaya başlamıştı.
Asude sinirle kahkaha attığında yutkunarak geriledim.
"Senin gibi kaltakları iyi bilirim. Sizin gibiler ancak metres olmayı bilirsiniz." Dediğinde kaşlarımı çatarak sinirle bir nefes aldım.
"Laflarına dikkat et. Benimle ilgili böyle konuşamazsın. Eğer bir suçlu arıyorsan sevgiline sor. Çünkü o benim peşimdeydi. Beni rahat bırakmayan o. Ben o pisliğe hiç bir zaman umut vermedim." Dediğimde dişlerini sıkarak üzerime geldi.
"Seni sadece zevkleri için kullanıyor Arslan. Sen sadece onun zevki için yanındasın. Onunla evlenecek olan benim." Dediğinde midem bulandı. Yüzümü buruşturdum.
Bir kadın, bir kadına nasıl böyle şeyler söylerdi. Hiç mi gururu ve ahlakı yoktu bu kadının.
"Daha fazla bu mide bulandıran konuşmalarınıza şahit olmak istemiyorum. Bu kadar saçmalık yeter ben gidiyorum." Dedim ve yanından geçecektim ki Asude'nin eliyle işaret yapmasıyla anında kollarımdan iki adam tuttu.
Sinirle Asude'ye döndüm.
"Bırakın beni. Benim bir suçum yok diyorum sana. Benim etrafımda dolanan o karaktersiz sevgilin." Dedim dişlerimi sıkarak.
Kollarımı sıktıkları için kolum çok kötü ağrıyordu. Çok sıkı ve sert tutuyorlardı.
"Olmaz gerizekalı aşufte. Seni burada misafir etmeden olmaz." Dediğinde sinirlenerek bağırdım.
"Beni burada zorla tutamazsınız. Bırakın beni." Dedim bağırarak. Belki sesimi duyan biri gelirdi buraya.
Asude alayla sırıtarak konuştu.
"Tutarım metres bozuntusu." Dediğinde gözlerimi yumdum ve geri açtım.
Asude dibime kadar girerek saçlarıma asılarak çektiğinde bağırdım nefretle.
"Dokunma bana!!!" Dedim.
Sinirlenmiş olacak ki saçlarımı bırakarak yüzüme tokat attı.
Acıyla dolan gözlerimle nefretle ona baktım. Dudağımın patladığını hissediyordum. Çünkü dudağımdan akan kanın boğazıma kadar aktığını hissediyordum.
Bana sinirle bakarak karnıma sert bir şekilde yumruk attı. Acıyan karnımla beraber nefesimi tuttum. Çeneme gelen darbeyle beraber çığlık attım.
"Bana sesini yukselteme bir daha kaltak. Yoksa seni doğduğuna pişman ederim iğrenç metres." Dediğinde sinirle bağırdım.
"Ben metres değilim! Manyak kadın!" Dedim bağırarak.
Sinirle boğazımı kavradı ama sıkmadı lakin her an sıkacak gibiydi.
"Evet manyağım! Arslan'a yaklaşan herkesi öldürürüm! Eğer sen de ölmek istemiyorsan, Arslan'dan uzak duracaksın!"
Deli gibi bağırması ile korkuyla geriye gitmeye çalıştım. Ama beni tutan adamlar yüzünden aynı yerde durmak zorunda kaldım.
Yanımda beni tutan adama baktım. Düz bir ifadeyle bakıyordu.
"Yardım edin lütfen." Dedim dolu gözlerimle. "Yalvarırım." Dedim yutkunarak. Adam halâ düz ifadeyle bakmasıyla omuzlarım çökerek bana alayla bakan Asude denen kadına döndüm.
"Sen de annen de para için her şeyi yapan sürtüklersiniz. Belki de Akif amca yaşasaydı annen ona yamana-"
Ayağımı bacak arasına bağırarak vurdum.
"Annem hakkında doğru konuş!! Eğer bir daha annemin adını ağzına alırsan seni mahvederim!! Gücün ancak bana böyle yetebilir!! Beni adamlarına tutturarak!! Ama bilmediğin şey, senin sevgilinin benim peşimi bırakmaması!! Sen de o iğrenç adam da benim peşimi bırakın!!" Delirmiş gibi bağırdım. Ama çok korkuyordum.
Ama kimse anneme laf edemezdi. Laf ettirmezdim.
Asude acıyla yere eğilerek inledi. Beni tutanlar ayağıma sert bir biçimde vurduklarında yere çöktüm hissettiğim acıyla.
Ben acıyla inlerken Asude kendine gelerek ayağını karnıma vurdu.
Ben nefessiz bir şekilde kendimi kasarak durdum sadece. Elimden bir şey gelmiyordu.
Asude yüzüme dizini geçirdiğinde bayılacak gibiydim.
Beni tutan adamlar bıraktı ve onlar kenardan ifadesiz bir şekilde izlediler.
Asude saçlarımdan sürükleyerek beni odanın ortasına getirdiğinde ağrıyan kalbim zonklayarak atıyordu sanki.
Asude çenemi tutarak yere eğildi ve tıslayarak konuştu.
"Eğer bir daha seni Arslan'ın yanında görürsem ecelin olurum Gece kaltağı." Dedi ve beni büyük bir kuvvetle serbest bıraktı.
Başımın yere çarpmasıyla yüzümü buruşturarak inledim. Asude alayla gülerek dışarıya çıktı ve kapıyı kilitledi.
Ağlayarak sıkılmaktan moraran bileklerimi ovdum. Her yerim çok ağrıyordu.
Odanın duvarları üzerime geliyordu. Korku, vücudum ve kalbimin ağrısıyla daha çok ağladım. Korkuyla bir nefes aldım.
İlk defa böyle şiddet görüyordum ve bu daha çok ağlamamı sağlıyordu. Derin bir nefes aldım. Canım o kadar çok ağrıyordu ki yorulmaya başlamıştım.
Arslan'dan bir kez daha nefret ettim. Beni bu hale getiren bir nevi oydu. Ve benim hiç bir suçum yoktu.
Sevgilisi vardı karaktersiz pisliğin. Sevgilisi olan bir erkeğin yaptığı şey yüzünden bedelini ben ödüyordum. Gözlerimden düşen yaşlarla birlikte titrek bir nefes aldım.
Gözlerim kapanmaya başladığında beni bulmaları için dua ettim.
En sonunda kendimi karanlığa bıraktığımda en son hissettiğim kalbimin feci derecede ağrıdığıydı.
♧ ♧ ♧ |
0% |