@adoranightt
|
Oylarınızı eksik etmezseniz sevinirim💖
Sizleri seviyorum ve iyi okumalar💖😻
bugün oldukça sevgi pıtırcığıyım...
◇◇◇
4 ay sonra...
Son masayı da silerek doğruldum. Yanımda diğer masadan sipariş alan Gülçin'e baktım. Önüme dönerek bezi alarak mutfağa yürümeye başladım.
Annemi mutfakta gördüğümde elimdeki bezi tezgaha bırakarak arkasından sarıldım. Annem irkilerek arkasını dönmeye çalıştığı anda kıkırdadım. Kıkırdamamı duymuş olacak ki durdu.
"Kızım sen benim aklımı mi alacaksın?" Dedi sitemle.
"Anne bence artık seni kenarlarda sıkıştırmalarıma alışmalısın." Dedim çapkın bir edayla.
Annem gülerek karnında bağladığım ellerime vurdu.
"Sen hiç akıllanmaz mısın? Bir de nasıl konuşuyor Şebek." Dedi ama keyifli olduğu belliydi. Annem önündeki yoğurdu hazırlarken konuştum.
"Birazdan okula gitmeliyim." Dedim oflayarak.
"Kızım yemek kokuyordu üstüm. Git üstünü değiştir. Sonra da oyalanmadan okula git." Dediğinde annemden ayrılarak başımı salladım. Yanağını öperek göz kırptığımda, annem ters ters bana baktı.
"Tamam anne ben şimdi gidiyorum. Sen de kendine dikkat et." Dedim ve restorandan çıkmak için yanından ayrıldım.
Eve geldiğimde sıcak bir duş alarak saçlarımı kuruttum. Yüzüme nemlendiricimi sürdükten sonra lip balm ve göz kapaklarımın altına kapatıcımı sürdüm. Üzerime kıyafetlerimi giyerek son kez aynaya baktım.
Bu aralar uyku düzenim düzensizleşmişti. Kötü kabuslar görüp uyanıyordum. Üzerimde bir stres, bir sıkıntı vardı. Çözemiyordum ne olduğunu fakat korkuyordum. Bazen biri tarafından izlendiğimi hissediyordum. İki ay önce gördüğüm arabanın her zaman aynı saatte orada olması beni korkutuyordu. Korkuyordum. Ama neden korktuğumu bile bilmiyordum.
Derin bir nefes alarak başımı sağa sola salladım. Kuruntu yapıyordum. Hayatım iyi bir şekilde ilerliyordu. Hiç bir sorun yoktu. Sadece bu aralar biraz paranoyaktım o kadar.
Evden dışarı çıkarak yürümeye başladım. Otobüs durağına kadar yürüyerek durakta durdum. Otobüs geldiğinde boş olan koltuklardan birine oturdum. Şansıma bugün biraz daha az kişi vardı otobüste.
Üniversiteye yaklaştığımızda düğmeye bastım. Durakta indiğimde Üniversiteye doğru yürüdüm. Kapıdan içeri girerek derse girmek için sınıfa girdim. Sınıfa girdiğimde bana el sallayan Emre'ye gülümseyerek yanına oturdum.
"Merhaba. Havalar ne kadar soğuk." Dedim homurdanarak.
Emre başını salladı. "Öyle valla. Ben de geberiyorum yollarda." Dedi gözlerini devirerek.
"Eee ne yapıyorsun iyisindir inşallah. Bu aralar seni göremiyordum ortalıklarda." Dedim omzumu omzuna vurarak.
"Sevgilim Sertaç, annesi rahatsızlandı. Biz de mecburen memleketine gitmek zorunda kaldık." Dedi başını kaşıyarak.
"İyi miymiş annesi?" Dedim.
"İyi iyi. Kalp krizi, ama şükürler olsun ki bir sorunu olmadan taburcu oldu." Dedi sıkıntıyla.
Başımı salladım. Emre'nin erkek bir sevgilisi vardı. Bu yüzden çok zorbalığa uğramıştı. Zaten okulda da tek arkadaşı bendim. Bunu sorun da etmiyordu. Bana da söz hakkı düşmezdi. Onların kendi hayatıydı. Nasıl mutluysa öyle yaşamalıydı.
İlerleyen saatlerde biten derslerimle beraber dışarıya çıkarak Emre ile birer kahve içme kararı aldık. Yani ben içemezdim ama bir vişne suyu içebilirdim.
Emre ile bir kafeye girdiğimizde gelen sıcak havayla gülümsedim. Dışarısı çok soğuktu çünkü.
Cam kenarında olan bir masaya oturduğumuzda garson geldi. Emre filtre kahve istediğinde ben de vişne suyu yerine sıcak çikolata istedim. Emre'yi Sertaç aradığında biraz konuştuktan sonra telefonu bana verdi.
"Nasılmış Gece hazretleri. Bak ben aramasam senin sevgilimle kafelere gittiğini bilmeyeceğim. Bir ara hepimiz gidiyoruz, kabul etmem tek Emre ile vakit geçirmene." Dedi alıngan bir tonda. Kahkaha attım.
"Ya Sertaç alınma. Sen olsaydın hepimiz birlikte gelirdik biliyorsun." Dedim.
"Tamam kız hemen vicdan azabı yaşatıyorsun bana." Dedi.
"Ben mi vicdan yapıyor muşum? Sen kendine bak asıl." Dedim gülerek.
"Tamam kedi, köpek gibi kavga etmeyin. Hem senin işin yok muydu Sertaç bey?" Dedi Emre. Kıkırdadım.
"Mesaj alınmıştır ben şimdi gidiyorum ama gelişim muhteşem olacak. Şimdilik güle güle." Dediğinde güldüm. Telefonu kapattığında gülerek telefonu Emre'ye uzattım.
Camdan dışarıya bakarken neredeyse her gün gördüğüm araba sert bir frenle durduğunda nefesimi tuttum. Dışarıya büyük bir sinirle çıkan kişiyi gördüğümde gözlerimi büyüttüm. Arslan bey büyük bir sinirle kafeye yürüyerek geldiğinde yutkundum. Gömleğinin kollarını katlamış, gömleğinin iki düğmesi açıktı. Saçları dağılmıştı. Ama en kötüsü beyaz gömleğinde kan lekeleri vardı.
"Ne oldu Gece. Sen iyi misin?" Dedi Emre.
"Bilmiyorum." Dedim fısıltıyla.
Kapı büyük bir gürültüyle açıldığında kafedeki herkesin gözü oraya döndü. Arslan bey kimseyi takmadan bana doğru geldiğinde kalbimi tuttum. Arslan bey bana bakmadan Emre'nin yakalarını tutarak kafa atıp yerde yumruklamaya başladı.
"Bir daha seni bu kızın etrafında görürsem ecelin olurum! Anladın mı lan beni!" Diye kükrediğinde ayağa kalkarak durdurmaya çalıştım.
"Arslan bey ne olur durun! Lütfen bırakın arkadaşımı!" Dedim bağırarak.
Hızlı hızlı nefesler alarak yanımdaki sandalyeye tutundum. Kalbim ağrımaya başlamıştı. Kalbime vurarak nefes almaya çalıştım. Ama her stres olduğum zamandaki gibi kalbim yine beni yarı yolda bırakmıştı.
Arslan bey bağırarak Emre'ye bir kere daha yüzüne yumruk atarak bağırdı. Gözlerimden düşen yaşlarla Emre'ye baktım. Bana sorun yok gibisinden bakmasıyla daha çok ağlamaya başladım.
"Eğer bir daha kadınımın yanında görürsem, seni parçalar, parçalarını da akrabalarına gönderirim anladın mı lan beni?" Dediğinde ağrıyan kalbimle beraber çökmeye başladım. Neler duyuyordum ben böyle.
Arslan bey üstünden kalkarak bana baktığında endişeyle dibime kadar gelerek beni kucağına aldı.
"Güzelim iyi misin? Şimdi hastaneye gidiyoruz tamam mı?" Dedi alnıma öpücük kondurarak. Kalbim o kadar ağrıyordu ki geri çekilemedim.
"Çantamda ilaç var." Dedim kesik kesik.
"Umut! Gece'nin çantasında ilaçlar var! Çıkar arkamdan getir! Çabuk ol! Hadi!" Bağırarak konuştuğunda irkildim. İrkildiğimi farkeden Arslan bey beni kendine çekerek başıma öpücük kondurdu. Burnuma kan kokusu geldiğinde kusmamak için kendimi tuttum.
Arslan bey beni arabaya bindirerek Umut'tan ilaçlarımı alarak içirmeye başladı. Suyu içerek geriye yaşlandığımda, kalbimin ağrısının geçmesi için beklemeye başladım.
Saçımın üzerinde baskı hissetmemle geriye çekilmeye çalıştım. Arslan bey bana ciddi bir şekilde bakıyordu.
"İyi misin güzelim şimdi?" Dediğinde gözlerim doldu. Ben bu adamın güzeli değildim ki.
Derin bir nefes alarak kemerimi bağladı. Kapıyı üstüme kapatarak, kendi de arabaya bindi. Kalbimin sızlamasıyla inledim. Arslan bey ellerimi tuttu ve öperek dizine koydu.
"Şimdi hastaneye gidiyoruz yavrum. Hiç bir şeyin kalmayacak tamam mı?" Dediğinde karşımdaki adama hayretle bakmaya başladım. Neden böyle korkunç davranıyordu. Kalbimin ağrısından odaklanamıyordum.
Beş dakika sonra araba durduğunda ağlamaya başladım. Annemi istiyordum ben. Arslan bey beni kucağına alarak hastaneden içeriye girdi. Doktorlar beni sedyeye alarak odaya götürdüler. Beni muayene ettikten sonra tahlil yaptılar. Bu sıra içerisinde Arslan bey her durumda yanımda olmuştu.
Şimdi sedyede oturmuş doktorun gelmesini bekliyordum. Sandalyede bana gözlerini dikmiş olan Arslan beye asla bakamıyordum. Ellerimle oynuyordum ki konuştuğunda duraksadım.
"O şerefsiz ibne neden yanındaydı?" Dediğinde kasılmaya başladım. Çok sert söylemişti. Kalın bir sesi olduğundan korkuyordum konuşmasından.
"Bunun sizi ilgilendirdiğini düşünmüyorum Arslan bey." Dedim yüzüne bakarak. Alnındaki damarın belli olmasıyla korkarak kafamı önüme eğdim. Ayağa kalkarak sert bir nefes vererek sedyenin iki yanına elini yaslayarak beni kafesledi. Esmer yüzü bana yakından baktığında gerilerek ellerimi göğsüne koyarak itmeye çalıştım. Ellerimin bedenine değmesiyle vücudu kasıldı.
"İlgilendirir Gece. En çok beni ilgilendirir. Beni kendine aşık ettikten sonra böyle bir şey söyleyemezsin." Dediğinde nefesimi tutarak esmer yüzüne baktım.
"Ne?" Diye fısıldadım korkuyla.
"Evet sana deli gibi aşığım yavrum. Benim kadınımsın artık. Bunu senin için daha özel bir vakitte söyleyecektim ama senin hayranın fazla olduğu için ortadan kaldırsam da yenileri çıkıyor." Dedi sinirli bir sesle.
"Şimdi söyle bana o çocuğu öldürmemem için bana geçerli bir neden söyle yoksa yazık olacak." Dediğinde telaşla konuşmaya başladım. Daha bu adamın itirafını hazmedememişken, arkadaşımla tehdit ediliyordum.
"O benim arkadaşım, hatta sevgilisi var. İsterseniz instagram hesabını söyleyeyim. Orada sevgilisiyle ilgili her şey var." Dedim hızlı hızlı konuşarak. Arslan beyin bana sarılmasıyla çırpınmaya başladım. Sırtımı okşayarak saçlarımdan öptüğünde derin bir nefes aldım.
"O çocuğu araştırdım. Ne kadar garip bir ilişki olsa da sevgilisi varmış. Seni korkuttum güzelim kusura bakma." Dedi.
"Bırakın beni nefes alamıyorum." Dediğimde hemen geri çekildi. "Lütfen bana dokunmayın." Dedim korkuyla. Doğru dürüst konuşmadığım adam bana sarılıyordu.
İçeriye doktor girdiğinde Arslan bey bir adım giderek yüz ifadesi sertleşti.
"Gece'min neyi var doktor?" Dedi sert bir sesle.
Doktor gözlüklerinin üzerinden bana bakarak soru sordu.
"Günde kaç saat uyuyorsun kızım?" Dedi.
"Her zaman yedi saat uyurum ama bu aralar uykularım düzensizleşti. Durmadan uykumdan uyanıyorum." Dedim ellerimle oynayarak.
"Kızımızın beslenmesi, uyku düzeni iyi fakat son günlerde uyku düzensizliği ve stres altında olması kalbini biraz yormuş. Sen kalp hastasısın kızım. Kendine hep dikkat etmelisin tamam mı?" Dediğinde başımı salladım.
"Şey ben aslında düzenli bir şekilde ilaçlarımı alıyorum. Zararlı şeyler de yiyip içmiyorum." Dedim. Arslan bey bana yine garip bir şekilde baktığında gözlerimi kaçırdım.
"Anlıyorum seni kızım tahlillerin de her şey çıktı. Kendine iyi bir şekilde bakıyorsun. Umarım dediklerimi dikkate alırsın." Dedi ve geçmiş olsun dileyerek odadan çıktı.
Arslan bey bana doğru geldiğinde aceleyle konuştum.
"Ben kendim yürüyebilirim. Lütfen bana dokunmayın." Dedim korkuyla. Üstündeki kanlı gömlek hala duruyordu ve ben onun katil olduğunu durmadan hatırlamak zorunda kalıyordum.
Derin bir nefes alarak geriye çekildi. Ayakkabıları önüme bıraktığında kısık bir sesle teşekkür ettim. Başıma öpücük kondurdu. Bir şey demedim. Çünkü korkunç bir adamdı. Önce anneme anlatmalıydım.
Ayakkabılarımı giyerek ayakta durdum. Bana bir adım attığında geriye doğru bir adım attım. Ellerini beline koyup yukarıya bakarak derin bir nefes aldı.
Daha bugün arkadaşımı öldüresiye dövmüştü. Hiç bir suçu olmamasına rağmen arkadaşım zarar görmüştü. Korkunç biriydi. Bir de bana yaklaşmaya çalışıyordu.
Bana yandan bir şekilde bakarak kenarıya kaydı. Altdudağımı ısırarak yürümeye başladım. Kapıdan çıktığımda koridorun sonunda beş adam dizilmişti. Kapının başında da Umut denen adam bekliyordu sadece.
Yutkunarak titreyen ellerimi birbirine bağladım. Daha bugüne kadar normal bir yaşantım vardı. Fakat bu adam benim hayatıma dahil olana kadar.
"Bir şey mi oldu güzelim." Arslan bey arkamda konuştuğunda irkilerek yürümeye başladım.
"Bana güzelim demezseniz sevinirim." Diye mırıldandım. Böyle şeyler söylemesini istemiyordum. Deli gibi korktuğum birinin yanında da konuşmak istemiyordum.
"Ama sen benim güzelimsin." Dediğinde bir şey demeden yürümeye devam ettim. Önumdeki adamlar bana bakmadan yana geçtiklerinde ensemi ovaladım. Çok korkuyordum.
Dışarıya çıktığımızda dizilmiş bir sürü araba vardı. Ortada duran arabaya şaşkınlıkla baktım. Bu araba her gün evimizin önünde duran arabaydı. Arslan'a doğru başımı kaldırdığımda bana bakıyor olduğunu gördüm. Elimle arabayı gösterdim.
"Siz...siz beni mi takip ediyordunuz?" Dedim dudaklarım titreyerek. Arslan sıkıntılı bir nefes aldıktan sonra kara gözleriyle bana baktı.
"Sevdiğim kadını izliyordum güzelim sadece. Bunda yanlış bir şey görmüyorum." Dedi düz bir sesle.
Geriye doğru bir adım atarak başımı sağa sola salladım.
"Şey...ımmm.... çanta... çantam nerede? Benim annemi aramam lazım beni alsınlar." Dedim gözlerimi açıp kapayarak.
Arslan sinirle nefes alarak benim yanıma kadar gelip kucağıma aldığında ellerimi yumruk yaparak vurmaya başladım.
"Bırakın beni lütfen. Sizinle gelmek istemiyorum." Dedim derin bir nefes alarak. Bana yukarıdan baktı.
"Bana sizli bizli hitap etme Gece. Ayar oluyorum. Eğer bir daha böyle hitap et, yemin ederim seni yanıma alırım." Dediğinde gözlerim dolarak etrafa baktım.
"Lütfen beni bırak." Dedim burnumu çekerek.
"Olmaz önce seninle konuşmam gerek. Beni yanlış tanıdın. Tabi ben de anlamadan dinlemeden arkadaşını patakladım. Ama senin yanında erkek görsem dayanamam kızım ben." Dedi sinirle nefes aldı. Saçlarımın üzerinden kokumu çektiğinde çırpınmaya başladım.
"Rahat dur." Diye tısladı. Yerime sindim. Öyle korkunç söylemişti ki titrek nefes aldım.
Beni arbaya bindirirken konuştum.
"Gömleğinde kan var. Lütfen değiştirir misin? midem bulanıyor." Dedim yüzümü buruşturarak.
Arslan üstüne bakarak kısık sesle küfür etti. Kemerimi bağladı. Başımın üstüne öpücük kondurarak kapıyı kapattığında elimle yüzümü kapatarak nefeslendim.
Annemi istiyordum. Hem annem şimdiye kadar delirtmiştir. Ben asla haber vermeden gecikmezdim. Sürücü kapısı açıldığında Arslan'a baktım. Üstündeki gömleği değiştirmişti. Siyah bir gömlek giymişti, kollarını katlamış, önündeki bir düğmeyi de açmıştı. Ellerindeki dövmeler çok garipti. Bir şey demeden önüme döndüm.
Arabayı sürmeye başladığında derin bir nefes alarak ona yandan bir bakış attım. Kaşlarını çatmış yola bakıyordu. Bana baktığında gözlerimi kaçırdım. Doğru dürüst tanımadığım bir adamın arabasında tek başımaydım.
"Beni nereye götürüyorsunuz. Yani götürüyorsun?" Dedim ürkerek. Doğru dürüst tanımadığım bir adamla aynı arabadaydım. Ve adam tehlikeli biriydi.
"Biraz sabret güzelim. Sana zarar vermem, veremem. Sakın korkma olur mu?" Dedi benim ellerimi tutarak dudağına götürerek öptü. Ellerimi çekemeye çalıştığımda bana sert bir bakış attı. Derin bir nefes alarak durdum.
Bir uçurumun kenarına geldiğimizde etrafıma baktım. Bütün İstanbul görünüyordu buradan. Çok güzeldi.
"Seni seviyorum." Birden ona bakmamla dudağını yalayarak elini kirli sakallarında gezdirdi.
"Seni ilk gördüğümde buz olmuş kalbim eridi sanki. Hayatta asla böyle bir şekilde atmamıştı bu lanet organ. Seni takip ettim, bazen odana girdim ama sadece izledim. Senin gülümsemen bile bu dünyadaki en güzel gülümseme. Seni düşünmekten doğru düzgün uyuyamıyorum. Seni unutmayı denedim. Seni hayatıma almamak için ama olmadı. Unutamadım seni, beceremedim. Tamam bitti dedim geçti artık." Bana iç çekerek baktı. "Ama sonra rüyalarıma giriyorsun. Gülümsüyorsun bana. Ve ben yine en başa döndüm Gece. Bana bir şans ver. Sadece bir şans, beni sevmeyi dene." Dediğinde susarak önüme döndüm.
Ben onu sevmiyordum. Tabiri caizse karşısında kuş gibi titriyordum. O acımasız bir adamdı. Bugün yaptıkları bile korkunçtu. Benim daha hayatımda değildi fakat yanımdaki kişiyi dövüyor. Bana hesap soruyordu. Ben böyle bir adamla olamazdım. Ki ben hayatımda şu an aşk da istemiyordum. Derin bir nefes alarak sessizliği bozdum.
"Sevgine saygı duyuyorum Arslan. Beni sevmeyi sen seçmedin. Umarım bir gün karşına seni hak eden biri çıkar. Ama o kişi ben değilim. üzgünüm." Dedim dudaklarımı birbirine bastırarak.
Arslan'ın esmer yüzüne baktığımda korkarak cama yapıştım. Çok kötü bakıyordu. Sanki ailesinden birini ölürmüşüm gibi.
Muhtemelen gözleri sinirden kızarmıştı. Alnındaki damar atmaya başlamıştı.
Beni büyük bir hızla kolumdan tutarak kendine çektiğinde korkuyla derin nefesler almaya başladım. Burnumuz birbirine çarptığında yüzümü geri çekmeye çalıştım fakat beni kendine daha çok çekerek dudaklarıma baktı. Gözlerini gözlerime kenetleyerek korkutucu cümlelerini söylemeye başladığında titredim.
"Gece en çok kendime kızgınım. Tüm bunlara ben izin verdim. Sana yumuşak davrandım. Ama bak yine olmadı. Beni sevmeyeceksin biliyorum. Ama biliyor musun?" Dedi kulağıma eğilerek konuşmasına devam etti.
"Seni asla bırakmam. Sen benimsin. Her zaman bir adım arkandayım. Her zaman gölgenim Gece. Beni reddet ve ya etme ben zaten seni alacaktım. Senin gönlün olsun istedim sadece. Gelecekte karım olmaya hazır ol Gece. Çünkü yakında bir Kurtoğlu olacaksın." Dediğinde korkudan ağlamaya başladım. Kendinden öyle emin konuşuyordu ki sanki gerçekten de öyle olacaktı.
"Beni sevmeni ben istemedim ki. Hem ben de seni zorla sevemem." Dedim hıçkırarak. Büyük ve dövmeli eliyle saçlarımı yüzümden çekip yanaklarımı okşadı.
"Seni çok seviyorum Gece. Bir gün sen de anlayacaksın. İşte o gün geldiğinde çok mutlu olacağız." Dediğinde burnumu çekerek başımı sağa sola salladım.
"Ben seni istemiyorum. Lütfen bu yanlıştan dön. Ben sana göre biri değilim hem." Dedim geri çekilmeye çalışarak.
"Yanlış dediğin benim sevdam lan! Sen bana göresin! Bir daha ağzından abuk subuk şeyler duymayacağım! Anladın mı Gece!" Dediğinde beni bıraksın diye başımı salladım.
"Bırak daralıyorum. Nefes alamıyorum." Dedim derin bir nefes alarak. Arslan hemen beni koltuğa bırakırken ustume doğru eğildi.
"İyi misin yavrum?" Dediğinde başımı salladım.
"Bugün kalbim çok şey yaşadı. Uykum var, muhtemelen yorgun olduğum için. Lütfen beni evime bırak." Dedim kesik nefeslerimin arasından. Bir süre yüzüme baktıktan sonra başını sallayarak arabayı sürmeye başladı.
Başımı cama çevirerek gözlerimi yumdum. Ben bu adamdan nasıl kurtulacaktım bilmiyordum. Bana nasıl aşık olduğunu da bilmiyordum. Ben hiç bir şey bilmiyordum. Burnumu çekerek gözlerimi kısarak yola bakmaya başladım.
Evin önüne geldiğimizde çantamı yanından aldım. Arslan başımı ellerinin arasına alarak alnımı öptü.
"Ağlamana dayanamıyorum Güzelim. Ben sadece seni seviyorum. Kendini yorma tamam mı?" Dediğinde bir şey demeden gozlerine bakmaya devam ettim.
"Ve şu an annene bir şey anlatma Gece'm. Ela teyzeyi tanıyorum. Seni kaçırır, ve ben çok sinirlenirim. Sizi bulmam on dakikamı almaz. Böyle bir hata yaparak anneni tehlikeye atma olur mu?" Dedi kara gözlerini gözlerime kenetlemiş, beni uyarıyordu herhalde.
Bunu defalarca herkesten duymuştum. Karşımdaki adam çok güçlüydü. Anneme anlatırsam sadece huzursuz olacak ve beni buralardan götürecekti. Ama Arslan kaçmama fırsat vermeden beni bulurdu. Her yerde adamı vardı. Evin hizmetli ablası Gülten abla söylemişti. Bu yüzden şu an başımı sallamayı tercih ettim.
Derin bir nefes alarak alnımdan bir daha öperek beni bıraktı. Hemen arabadan çıkarak eve gitmeye başladım. Arkama baktığımda beni arabanın içinden izlediğini hissediyordum. Daha bana aşık olduğunu hazmedememişken, bana uçurumun başında söyledikleri yüzünden ağlayasım geliyordu.
Annem kapıyı dağılmış saçlarıyla açtığında ve ağlayarak bana sarıldığında, ben de ağlamaya başladım.
◇◇◇ |
0% |