@adoranightt
|
♧♧♧♧♧
Annemin bana sarılmasıyla ben de ağlamaya başladım.
"Neredeydin Gece bu saate kadar. Aklım çıktı sana bir şey oldu diye. Sabahtandır karakoldayım ama beni oyalayıp duruyorlar." Dedi saçlarımı öpmeye devam ederek. Annem geri çekildi ve bana uzaktan baktı.
"Kızım bembeyaz olmuşsun sen! Ne oldu sana!" Dediğinde yorgunlukla derin bir nefes aldım.
"Anne her şeyi anlatacağım. Ama şu an çok yorgunum." Dedim çantamı yere düşürerek. Annem kolumdan tutarak beni odama götürdü. Üstümdeki o adama dair kokuyu soluduğumda dayanamayarak anneme baktım.
"Anne duş almak istiyorum." Dedim mırıldanarak.
"Tamam kızım. Ben sana suyu ayarlıyorum. Elbiselerini de ben seçerim." Dediğinde başımı salladım. Üstümdeki kokudan kurtulmak istiyordum sadece.
Biraz zaman geçtikten sonra annem burnunu çekerek odadan çıktı. Onu üzdüğümü biliyordum. Ama benim elimden gelen bir şey yoktu. Annem kolumdan tutarak beni kaldırdı. Banyonun önünde durduğumuzda konuştu.
"Ben buradayım, eğer bana ihtiyacın olursa bana bağır hemen gelirim olur mu güzel kızım?" Dedi. Başımı salladım.
Banyoya girip kapıyı kapattım. Üzerimdekilerden kurtulup duşa kabine girdim. Ilık su başımdan döküldü, gözyaşlarım akmaya başladığında dudaklarımı ısırdım. Resmen kendisinden deli gibi korktuğum adam bana aşık olduğunu söylemişti. Arkadaşımı dövmüştü. Gömleğinde ki kanları düşünmek dahi istemiyordum. Ne oldu da üstü kanlandı.
Başımı sağa sola salladım. Önce Emre'yi arayacaktım. Ondan özür dilemeliydim. Suçum yoktu ama bir nevi benim yüzümden o psikopat adamdan dayak yemişti.
Beyaz bornozumu üstüme geçirerek kemerini bağladım. Odadan dışarıya çıktığımda annem yatağıma oturmuş, ellerini dizlerine koyarak avuçlarıyla yüzünü kapatmıştı.
Annem kapının açıldığını duymuş olacak ki hemen başını kaldırarak bana baktı. Ayağa kalkarak giysileri gösterdi.
"Giysilerini giy, ben de saç kurutma makinesini getireyim." Dediğinde sessizce başımı salladım. Annem odamdan çıktığında derin bir nefes alarak giysilerimi üzerime geçirerek koltukta oturmaya başladım.

Annem kapımı tıklandığında "Girebilirsin." Diye seslendim.
Annem içeriye girerek elindeki uzun kabloyu yatağımın yanındaki prize taktı. Ben ellerimle oynarken annem hafif dokunuslarla saçımı kurutuyordu.
Ben bu olanları anneme anlatmak istemiyordum. En azından şimdilik, bugün gözlerindeki acı çeken ifadeyi görmüştüm. Eğer anlatırsam annem buralardan gitmeye çalışırdı. Bizim onca emeğimizi ve alıştığımız hayatı heba etmesine izin veremezdim. Hem annemin üzüntüden kendini hasta etmesinden korkuyordum.
Annem saçlarımı kuruttuktan sonra kurutma makinesini fişten çekip banyoya bıraktı. Yorganı kaldırıp yatağın içine girerek derin bir nefes aldım. Annem banyodan çıkarak yatağımın kenarına oturdu. Saçlarımı okşamaya başladı. Tebessüm ettim.
"Bugün bana nerede olduğundan bahsedecek misin?" Dediğinde dudağımı dişledim.
"Anne bizim buradan gitme ihtimalimiz var mı?" Dedim merakla. Annem kaşlarını çattı.
"O da nereden çıktı ki kızım?" Dedi.
"Bilmiyorum öylesine sordum." Dedim.
"Kızım sen doğduğundan beri burada yaşıyorsun. Okulun, arkadaşların, iş yerimiz, hepsi burada. Hem biliyorsun, baban ölmeden önce burayı almıştık. Yani buradan gidemeyiz şimdi Gece." Dedi beyaz yanaklarımı okşayarak.
Sıkıntılı bir nefes verdim. Haklıydı annem hayatımızı heba edemezdik. Hem gidecek yerimizde yoktu.
Arslan denen adam da tehdit etmişti zaten beni. Bunun korkusuyla da anneme bir şeylerden bahsetmek istemiyordum. Ya bize zarar verirse?
Başımı sağa sola sallayarak düşüncelerimden sıyrıldım.
"Anne arkadaşım Emir rahatsızlandı. Onun yanında beklemek zorunda kaldım." Dedim titreyen sesimle. Yalan söylemeyi beceremiyordum.
"Emir iyi mi şimdi peki?" Dediğinde iç çekerek başımı sağa sola salladım.
"Bilmiyorum anne. Ben yanında kaldım ama sevgilisi gelince seni daha fazla merak etmeni istemediğim için eve geldim." Dedim başımı yastığa sürterek.
"Peki telefonun kızım? Bana haber verebilirdin." Dedi ve dudaklarını alnıma bastırdı.
"Telefonumun şarjı bitmişti anne. Ondan haber veremedim. Özür dilerim." Dedim dudaklarımı dişleyerek.
Anneme yalan söylemek her ne kadar beni üzse de içimdeki ses bunu yapmamı söylüyordu. Ve Aslan denen adamın beni tehdit etmesinden kaynaklı da olabilirdi. Bilmiyordum.
"Kızım seni kısıtlamak niyetinde asla değilim. Sadece bir yere gittiğin zaman bana haber ver, bir dahaki sefere olur mu?" Dediğinde dolan gözlerimi kapattım. Başımı salladım.
Annem derin bir nefes alarak saçlarımdan öperek ayağa kalktı.
"Ben uyumaya gidiyorum bebeğim. Sen de uykunu güzel bir şekilde al. Yarın okula gideceksin." Dedi ve yavaş adımlarla kapıdan çıktı.
Okula da gitmek istemiyordum. Ama annem bu durumdan işkillenirse üniversiteye gelebilirdi. Ben küçüklüğümden beri çok zorbalığa uğramış biriydim. Ve asla anneme bu durumu anlatmamıştım. Susmuş ve bana yapılan durumlara göz yummuştum.
Ben ürkek ve cesaretsiz biriydim. Bu yüzden beni okulda hemen sindirirlerdi.
Fakat bir gün annem kolumdaki morlukları ve çekilen kulağımdaki küpeme baktığında cinnet geçirmişti. Okuldaki bir kız kulağımdaki küpemi çekmiş ve kanamasına neden olmuştu.
Annem bana sinirli bir şekilde kimin yaptığını sorduğunda ağlayarak bülbül gibi şakımıştım.
Annem önce benden özür dilemiş, sonra okulu birbirine katmıştı.
Annem o zamanlar yeni yeni çalışmaya başladığı için mesguldü ve beni farketmesi zordu. Ben de belli etmemek için çok çabalamıştım.
Bu yüzden annemi endişelendirmek istemiyordum. Mecburen gidecektim okula.
Derin bir nefes alarak kendimi uyumaya zorladım. Zaten bugün kalbim yorulduğu için uykuya dalmam hayli kolay olmuştu.
♧♧♧
Arslan arabadan inip eve baktığında gözlerini kısmıştı.
Bugün amcası gelecekti. Onların geldiğini unutmuştu. Çünkü sevdiği kadınla ilgilenmek durumunda kalmıştı.
Arslan sabah saatlerinde şirkete giderek işlerini halletmiş, sonra da yeraltında ki masa ile ilgilenmişti. Gider kararlar alır son sözünü söyleyerek çeker giderdi.
En son işkence ettiği adamla ilgilenirken Umut'un söylediği haberle nevri dönmüştü.
Gece bir şerefsizle bir kafede oturuyordu.
Kimse Gece'nin yanında olamazdı.
O sinirle arbaya atlayıp kafeye doğru sürmüştü arabasını.
Dört aydır Gece'yi takip ediyordu. Bu geçen zamanda sevgisinin aşk değil kara sevda olduğunu anlamıştı.
Her saat, her dakika Gece'nin fotoğraflarına bakıyor, gittiği yerde onu uzaktan izliyordu.
İlk defa birini seviyordu ve nasıl davranacağını da bilmiyordu.
Gece'ye onu sevdiğini söylediğinde rededilmek kalbini sızlatmıştı. Ama bunu belli etmemeliydi. Bu yüzden onu tehdit etmişti. Korkutmuş ve ona daha büyük korkuyla bakmasına neden olmuştu. Yapacak bir şeyi yoktu. İlk defa sevdiği bir kadını kaybedemezdi.
Derin bir nefes alarak düşüncelerinden sıyrıldı. İhtişamlı eve yürüyerek geldi. Kapı çalmasına gerek kalmadan açıldı.
"Hoşgeldiniz Arslan bey. Misafirleriniz salonda sizi bekliyorlar." Dedi evin hizmetlisi.
Arslan bir şey demeden salona adımlayarak içeriye girdi.
Salona girdiğinde bütün gözler Arslan'a çevrilmişti. Arslan gelenlere baktığında gözleri misafirler üzerinde gezindi.
Amcası Agah, yengesi Şükran ve kızları Asude gelmişti. Amcasına ve yengesine başıyla selam vermiş, Asude'ye bakıp geri önüne dönmüştü.
"İyisindir inşAllah oğlum." Dedi Agah bey sevecenlikle. Arslan'ı severdi ve oğlu gibi görürdü.
Arslan tekli koltuğa oturarak başını salladı.
"İyiyim amca sen nasılsın? Siz nasılsınız?" Dedi hizmetlinin getirdiği kahveden bir yudum alarak.
"Ne olsun oğlum. Mardin'deki işlerle uğraşıyoruz." Dedi karşısındaki adama bakarak.
Arslan bir şey demeden başını salladı.
"Bize haber vermeden Mardin'den gittin Arslan. Haber verseydin uğurlardık." Dedi Asude gözleri parlayarak Arslan'a baktı.
Arslan ters bir şekilde Asude'ye baktı.
"Ne zamandan beri birine haber vermişliğim var benim." Dediğinde Murat dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için.
"Hayır tabiki de öyle bir şey demedim. Sadece seni seviyorum. Şey yani seviyoruz. Eğer haber verseydin ailecek seni uğurlardık." Dedi utanarak.
Murat Poyraz'ın kolunu dürterek Asude'yi işaret etti.
Poyraz Asude'ye bakarak alayla sırıttı. Asude kaç yıldır aynıydı. Arslan'a yürümez koşardı.
"Arslan'ın işi vardı buralarda Asude kızım. Yoksa size haber verirdi." Dedi Ahuzar hanım.
Ahuzar hanım Asude'nin gelini olmasını istiyordu. Hem akrabasıydı. Hem de ağır başlı ve hanım hanımcık bir kızdı.
Asude başını sallayarak Arslan'a kaçamak bakışlarla bakmaya devam etti. Arslan o kadar yakışıklı ve güçlüydü ki ona kapılmamak elde değildi.
Mardin'de Arslan'a aşık olan kızlara etmediğini bırakmamıştı.
Bazılarını evlerinde dövmüş, bazılarının ellerinden işlerini almıştı. Arslan'a yaklaşan kızlara etmediğini bırakmazdı. O sadece Asude'nindi.
Şükran hanım meraklı bir şekilde konuşmaya başladı.
"Eee Arslan oğlum evlilik yaşın da geldi. Yok mu birileri? Artık evlenip torun sevmek isteriz."
Asude rahatsızca kıpırdandı. Annesine baktığında göz kırptığını gördüğünde rahat bir nefes verdi. Muhtemelen ağzını arıyordu.
Arslan sorulan soruyla sırıtmamak için zor durdu. Zaten bu aralar Gece'yi düşündüğü vakit sırıtmaya başlıyordu. Onu sadece güldüren aytenli kadınıydı.
Bir an sevdiği kadının onunla evlenmesi canlandı gözünde. Bembeyaz gelinliği ile ona yürüyüşü. Onun karısı...
Poyraz ve Murat kaşlarını kaldırarak abilerine baktı. Resmen dalıp gitmişti. Murat sırıtarak konuştu.
"Ne o abi? Daldın gittin. Yoksa birine mi aşık oldun." Dedi alayla.
Asude bu ihtimalle kalbinin sızladığını hissetti. Eğer öyle bir şey olursa o kadını kendi elleriyle öldürürdü.
Arslan yandan bir bakışla Murat'a baktı.
"Murat sen bu aralar fazla gevşek ağızlı olmaya başladın. Dikkat et seni geçen ay gibi balkondan sallandırabilirim." Dedi gözlerini tehditvari bir şekilde kısarak.
Murat yerine sinerek önüne döndü. Poyraz göz devirdi. Burada daha fazla durmak istemeyerek ayağa kalktığında abisine bakarak konuştu.
"Abi benim biraz başım ağrıyor. Odama çıkıp uyumak istiyorum." Dedi. Arslan başını eğdiğinde odadan hızlı bir şekilde çıktı.
Murat hemen Poyraz'ın arkasından kalkmasıyla bütün gözler ona döndü. Murat ensesini kaşıyarak Arslan'a baktı.
"Abi benim yurt dışından getirttiğim bir ilaç var. Baya iyi geliyor baş ağrısına. Ama bugün vermeyi unuttum Poyraz abiye. Ben verip gelsem olur mu?" Dedi.
Arslan bu iki manyağın yalan söylediğini elbette anlamıştı. Ama bir yandan haklılardı. Zira kendisinin kafası zonkluyordu. Biraz dinlenip sevdiği kadının yanına gitmesi lazımdı.
Arslan başını salladı, elindeki pahalı saate bakarak.
Murat abisinin onaylamasıyla hızla salondan ayrıldı.
"Asude kızım da ne kadar güzelleşmiş. Bir içim su olmuş. Evlilik yaşı da geldi. Tam bir ev hanımı." Dedi Ahuzar hanım oğluna kaçamak bir bakış atarak. Lakin oğlu oralı bile olmadı.
Asude yerinde heyecanla kıpırdanarak titrek bir nefes aldı. Arslan'ın gelini olmak istiyordu. Onun karısı olmak istiyordu. Küçüklüğünden beri ona aşk besliyordu ve bir gün bunun karşılığını almak istiyordu.
"Amcamın kızıdır Asude. Eğer sevdiği biri varsa sevenleri birbirine kavuşturmak abisi olarak bana düşer." Dedi Asude'ye bakarak.
Asude ellerini yumruk yaparak bağırmamak için zor tuttu kendini. Gözleri dolmuş, yüzü kıpkırmızı olmuştu.
Arslan kendisini kardeşi gibi görüyordu. Ama Asude küçüklüğünden beri Arslan'a aşıktı. Onun için her şeyi yapardı. Bunu bir tek Arslan anlamıyordu. Ya da anlamamazlıktan geliyordu.
Ahuzar hanım imayla gülümsedi.
"Oğlum anne, babanız aynı mı Allah aşkına? Abisi değilsin Asude'nin. Hem biliyorsun ben Asude'yi gelinim olara-" demesine kalmadan Arslan sert bir şekilde kahve bardağını masaya koydu.
"Asude benim kardeşim anne. Bir daha böyle laflar duymak istemiyorum." Dedi tahammül edemeyerek. Arslan salak bir adam değildi. Asude'nin kendisine karşı hal ve hareketlerinden aşık olduğunu anlıyordu. Bu yüzden yıllardır yaklaşmazdı Asude'ye.
Asude duyduğu sözlerle dişlerini sıkarak başını önüne eğdi. Arslan'ın sözleri kendisini kırdığı için konuşmak istemiyordu. Eğer konuşursa her şey daha kötü olabilirdi.
Arslan daha fazla durmak istemediği için ayağa kalktı.
Bütün gözler kendisine çevrildiğinde son model saatini gevşeterek sert sesiyle konuştu.
"Bugün biraz yorucu geçti, ben uyumaya gidiyorum." Dedi ve bir şey demelerine izin vermeden salondan çıktı.
Asude dudaklarını büzerek annesine sarılarak göz yaşı dökmeye başladı. Arslan'sız yapamıyordu. Eğer Arslan olmazsa ölürdü.
Ahuzar hanım giden oğlunun arkasından gözlerini kısarak baktı. Bir işler vardı ama ne oldugunu çözememişti daha. Asude'ye bir bakış atarak önündeki kahveyi yudumladı.
Arslan odasına çıktığında elindeki gevşek saati tamamen çözerek masaya fırlattı.
Belindeki silahı çıkararak komidine koydu ve ceketini çıkarttı.
Dövmeli eliyle siyah gömleğinin düğmelerini çözerken, bir yandan da karşı duvarda kocaman portresi olan Gece'nin fotoğrafına bakıyordu büyük bir dikkatle.
Üniversitede çimlerde oturmuş tebessüm eden bir fotoğrafıydı.
Bütün düğmelerini çözdüğü gibi üstünden sıyırdı o sırada halâ fotoğrafa bakıyordu.
Sehpada duran viskiye uzanarak doldurmaya başladı.
Bugün sevdiği kıza aşkını itiraf etmişti. Red yemişti. Histerik bir şekilde gülümsedi.
Hayatında ilk defa aşık olmuştu. 27 yaşında kocaman adamdı. Duygularını ayırt edemeyecek kadar saf değildi.
Hayatında hiç bir kadınla olmamıştı. Hiç bir kadınla birliktelik de yaşamamıştı. Zaten bugüne kadar o taraklarda bezi de olmamıştı.
Ama o kızı gördüğünde, her zaman tekdüze atan kalbi ilk defa hızlı bir şekilde atmıştı.
Dört ay boyunca takip ediyordu. Dört ay boyunca bu kıza daha da bağlanmış, daha da aşık olmuştu.
Derin bir nefes alarak boynunu kaşıdı ve fotoğraftan gözlerini çekti.
İlk defa aşık olduğu kadına aşık olduğunu söylemiş, ama red yemişti.
Gece'nin kendisinden korktuğunu gözlerinden anlıyordu. Bu durum canını sıkıyordu. Gece Arslan'ın yanındayken gözlerine bile doğru dürüst bakmıyordu.
Arslan biliyordu Gece'nin kendi hayatına uyum sağlayamayacağını. Narin ve kalp hastası bir kızdı. Stresli hayatı yaşayamayacağını biliyordu.
Ama aşık olmuştu. Çok büyük aşık olmuştu. Bu yüzden sevdiği kadını bırakmazdı.
Acımasız bir adamdı Arslan. Ama aşık olan Arslan daha da acımasızdı.
Elindeki viskiyi kafasına dikerek cam masaya bıraktı.
Damarlı ve kaslı kollarıyla saçını karıştırarak banyoya girerek duş aldı.
Altına siyah havlusunu sararak banyodan çıktı.
Odasına girdi ama gördüğü kişiyle duraksadı.
Asude kendisine parlayan gözleriyle bakıyordu. Derin bir nefes aldı.
Komidine yürüyerek uzaktan kumandayı alarak Gece'nin portresini kapattı.
Şimdilik kimsenin sevdiği kadını görmesine gerek yoktu.
Asude yutkunarak Arslan'a baktı. Kaslı ve esmer vücudundan akan sularla o kadar çekiciydi ki...
Arslan kendisine farklı gözle bakan kadınla sinirlenerek alnını kaşıdı.
Daha fazla çıplak kalmamak adına giyinme odasına girerek üzerine siyah eşofman ve siyah sporcu atleti giydi.
Normalde üstüne bir şey giymezdi uyurken ama içeride Asude vardı. Bu yüzden atlet giymişti.
İçeriye girerek soğuk bir ses tonuyla konuştu.
"Neden geldin Asude? Gecenin bir vakti odaya gelinir mi?" Dedi sert bir sesle.
Asude yutkunarak gözlerini kaçırdı. Arslan ile konuşmak, göz göze gelmek için her şeyi yapardı.
"Şey ben Asude anne dedi ki, telefonun aşağıda kalmış. Getirmemi istedi benden." Dedi kesik kesik.
Arslan kaşlarını çattı. Yine annesi bir şeyler deniyordu. Dişlerinin arasından konuştu.
"Sehapaya bırak Asude. Sonra da çık. Bir daha da girme odama." Dedi sinirle.
Bu kat sadece kendisine aitti ve kimsenin girmesini istemezdi. Sadece orta yaşlı hizmetli haftada iki kez temizler çıkardı.
Ama şimdi Asude'nin rahat rahat bu kata gelip odasına kadar girmesine ayar olmuştu.
Asude saçını kulağının arkasına sıkıştırdı ve basini salladı. Şimdi Arslan'ın üstüne gitmek tehlikeliydi. Sinirli gibiydi.
"İyi geceler Arslan." Diye mırıldandı.
Arslan halâ tepkisiz bir şekilde ona bakmaya devam etti.
Asude hemen odadan çıkarak merdivenlerden büyük bir hırsla inmeye başladı.
"Benim de adım Asude ise Arslan Kurtoğlu, ben de senin karın olacağım." Dedi hırsla.
Arslan üstündeki atleti çıkararak kendini yatağa attı. Kaslı kollarını başının altına alarak Gece'yi düşünmeye başladı.
Gece o kadar iyi kalpli ve saf bir kızdı ki, Arslan geceyi kalbine sokup herkesten korumak istiyordu.
Bir gün Gece de anlayacaktı Arslan'dan başka yolunun olmadığını.
Arslan buna emindi. Eninde sonunda Gece, Arslan'ın gelini olacaktı.
♧♧♧♧ |
0% |