Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@adoranightt

♧♧♧

 

"Gece, Sabahtandır özür diliyorsun. Ama senin suçun değil ki bu olan biten her neyse." Dedi Emre sitemli bir tonda.

 

Gözlerimi kaçırarak dudağımı ısırdım.

 

Gece içim rahat etmediği için tam anlamıyla uyuyamamış dönüp durmuştum yatakta.

 

Sabah da üzerimi giyinip, anneme not yazarak Emre'nin yanına gelmiştim.

 

"Ama benim yüzümden oldu bir nevi. Özür dilerim Emre." Dedim tekrardan.

 

Emre'nin sağ gözü morarmış. Yanağında ezilme olmuştu. Yüzündeki yaralar baya kötü görünüyordu. Daha fazla dayanamadan gözlerimi kaçırdım.

 

Arslan denen adam çok güçlü olduğunu biliyordum ama Emre'yi iki yumrukla bu hale getirmesi beni şoka uğratmıştı.

 

"Hiç bir sorun yok ki Gece. Bak ben iyiyim. Sertaç da yanımda. Ben bir haftaya kendimi toparlarım. Ama artık üzülme tamam mı?" Dedi ciddi bir sesle.

 

Daha fazla kendini yormaması için başımı salladım.

 

"Eğer polise gidecekseniz ben senin şahitin olurum Emre." Dedim Emre'nin yüzüne bakarak.

 

Emre gözlerini kaçırarak saçını arkaya sıvazladı.

 

"Gerek yok Gece. Ben şikayetçi olmayacağım." Dediğinde gözlerimi büyüttüm.

 

"Ama sen resmen şiddet gördün Emre. Nasıl şikayetçi olmayacaksın?" Dedim hayretle.

 

Emre sıkıntılı bir nefes vererek bana baktı.

 

"Gece o adam... O adam tekin bir adam değil. Şikayetçi olsam bile onlara bir şey olmaz. Polisle birlikte çalışıyorlar. Polis onlarla birlikte. Yani gitsem bile bir şey olmaz onlara. Olan bana olur." Dedi ve pencereden dışarıya baktı.

 

Gözlerim dolarak kafamı eğdim.

 

"Ben..ben özür dilerim. Nasıl böyle bir şeyi yapar aklım almıyor." Diye mırıldandım.

 

Emre bana ciddi bir sekilde baktı.

 

"Arslan Kurtoğlu bana vururken 'Benim kadınımın yanında bir daha seni görmeyeceğim' dedi Gece. O acımasız adam neden böyle konuştu?" Dedi kaşlarını çatarak.

 

Gözlerim dolarak Emre'ye baktım.

 

"Bir yanlış anlaşılma Emre. Beni doktora götürdüğü zaman farketti." Dedim sesim titreyerek.

 

Emre'ye Arslan denen adamın bana ilgisi olduğunu söyleseydim Emre beni kurtaramak için çabalar dururdu. Benim yüzümden kimsenin zarar görmesini istemiyordum.

 

Emre bana pek inanmış gibi bakmıyordu. Ama üstelemedi de. Elini elimin üzerine koyup sıktı.

 

"Kardeşim eğer bir yardıma ihtiyacın olursa ben her zaman buradayım. Her zaman yanındayım." Dediğinde gülümsedim.

 

Beni bir kere bile suçlamamıştı. Bir kere bile kötü kelime kullanmamıştı.

 

Sertaç bana kötü kötü bakmıştı. Herhalde sevgilisi benim yüzümden zarar gördüğü içindi. Bur nevi haklıydı da. Bu yüzden bir şey dememiştim Sertaç'a.

 

"Biliyorum Emre. Yanımda olduğunu hissediyorum zaten. Ama şimdilik iyi olmaya bak olur mu?" Dedim gülümseyerek.

 

İçeriye Sertaç girdiğinde titrek bir nefes aldım. Acele ile ayağa kalkarak zoraki bir şekilde gülümsedim.

 

"Benim yetişmem gereken bir dersim var. Gitsem iyi olacak. Tekrar geçmiş olsun Emre." Dediğimde gülümsedi.

 

Evden çıktığımda beyaz kazak elbisemin üzerini sirkeledim.

 

Hemen evden çıkmıştım çünkü Sertaç beni öldürecek gibi bakmıştı. En iyisi biraz uzaklaşmaktı onlardan. Hem onların zarar görmesini de istemiyordum.

 

Üniversitenin kapısından içeriye girdiğimde Nazlı'nın ağlayarak sessiz bir ağacın altına oturduğunu gördüm.

 

Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Ve hıçkırarak ağlıyordu.

 

Ben ağlayan birini gördüğümde dayanamazdım. Ve Nazlı çok iyi ve tatlı bir kızdı.

 

Yavaş adımlarla ağacın altına giderek yanına oturdum.

 

Çantamdan mendil ve kakaolu süt çıkardım. Kaşlarımı büzüştürerek kakaolu süte baktım. Biraz çocukça mıydı acaba? Omuz silktim bence çok güzeldi.

 

Nazlı'ya mendil uzattığımda ağlayarak bana baktı. Beni gördüğünde gözlerindeki yaşı sildi.

 

Ellerimdeki mendili işaret ettiğimde burnunu çekerek aldı ve teşekkür etti. Omuz silktim.

 

Önüne kakaolu sütü bıraktığımda bana baktı. Kıkırdadım.

 

"Ne? Bana iyi geliyor? Babam küçükken bana bundan hep alırdı. Belki de ondan." Dediğimde tebessüm ederek aldı.

 

"Neden ağlıyorsun?" Dedim üzgün bir şekilde.

 

Derin bir nefes alarak başını geriye yasladı.

 

"Neden olacak. Bütün okul biliyor neden olduğunu. Murat." Dedi sitemli bir tonda.

 

Dudaklarımı büzerek ona üzgün bir şekilde baktım.

 

Murat gibi bir psikopat bela olmuştu başına. Kim isterdi ki öyle belalı biri kafana taksın seni.

 

Sonra iç sesim acımasız bir şekilde fısıldadı.

 

Ondan daha beteri var peşinde artık Gece! Hem de mafyatik ve acımasız bir psikopat!

 

İçli bir nefes aldım. Ben de mi artık bu kötü şeyleri yaşayacaktım.

 

Ben de mi o adamın yaptıklarına göz yumacaktım.

 

Titrek bir nefes aldım. Korkuyordum, hem de çok korkuyordum.

 

"Gece sadece sıra arkadaşımla tanışmak amaçlı konuştum. Sadece buydu. Ama Murat çocuğu dövmeye başladı. O kadar kötü bir durum ki... insanlar benimle konuşamıyor korkudan. Ben sadece okuyup mesleğini almak isteyen sıradan basit bir kızdım. Ama Murat yüzünden bu okul bana zehir oldu." Dedi hıçkırarak.

 

Gözlerimden bir yaş düşerek aktığında burnumu çektim. Haklıydı Nazlı, başına gelmeyen kalmamıştı.

 

Daha fazla dayanamadan Nazlı'ya sarıldığımda daha çok ağladı. Bana sokularak ağlamasıyla sırtını sıvazladım.

 

"Ben ne demem gerektiğini bilmiyorum Nazlı. Ama senin yanında olurum. Beni de bir arkadaşın, bir kardeşin olarak gör lütfen. Her daim senin yanında olurum. Seni ilk gördüğümden beri seviyorum. Çok tatlı bir kızsın." Dediğimde benden ayrılarak gülümsedi.

 

"Çok teşekkür ederim Gece. Okuldakilerin dediği gibisin. Saf ve masum. Burada her zaman ağlardım ama bu zamana kadar bana destek olan sadece sen vardın. Ben de senin gibi iyi yürekli bjriyle arkadaş olmak isterim." Dediğinde gözlerimi kaçırdım.

 

Her burada ağladığında ona mendil verdiğimi hatırlıyordu.

 

"Gece!" On adım ötemde bana bağıran Gülçin'i gördüğümde elimle bir saniye yaptım.

 

"Kendini üzme Nazlı. Ve eğer kendini kötü hissedersen beni ara olur mu?" Dedim gülümseyerek.

 

Nazlı bana gülümsedi ve ayağa kalkarak sarıldı.

 

Yürüyerek gittiğinde arkasından baktım.

 

"Gece Nazlı ile ne konuşuyordun?" Dedi merakla Gülçin.

 

Yanına gittiğimde omuz silktim.

 

"Murat kızı yine ağlatmış. Burada okuduğundan beri başına gelmeyen kalmadı." Dedim üzgün bir tonda.

 

Gülçin sıkıntılı bir nefes alarak başını salladı.

 

"Evet, öyle. Kimse de karşı çıkmıyor." Dedi.

 

Dudağım titreyerek başımı öne eğdim. Benim de mi hayatım çaresiz bir şekilde direnmek mi olacaktı?

 

"Sen iyi misin Gece'm?" Gülçin endişeyle konuşarak yüzüme eğildi.

 

Burnumu çekerek Gülçin'in yüzüne baktım.

 

"Gülçin çok kötü bir şey oldu." Dedim dolu gözlerimle.

 

Gülçin kaşlarını çatarak bana baktı.

 

"Ne oldu canım arkadaşım? Biri bir şey mi yaptı?" Dedi kaşlarını çatarak.

 

Başımı sağa sola salladım. Keşke okuldan birisi bana bir şey yapsaydı. Buna bile razıydım. Ama o korkunç adamın bana söyledikleri hala kulağımda yankılanıyordu.

 

"Gülçin, benim bugün derse girecek halim yok. Bir kafeye gitsek olur mu?" Dedim.

 

Gülçin hemen kafasını sallayarak koluma girdi.

 

"Ne sorunu güzelim benim. Zaten benim de bugün derse girecek halim yok." Dedi önüme düşen saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

 

Derin bir nefes alarak üniversiteye on dakikalık mesafede olan bir kafeye geldik.

 

İçeriye geçerek cam kenarına oturduğumuzda Gülçin bana baktı.

 

Önümdeki sıcak çikolata ile oynamaya başladım.

 

"Evet. Önündeki çikolatayı aşkla içmediğine göre gerçekten bir sorun olmuş. Hadi anlat bana." Dedi gülümseyerek.

 

Derin bir nefes alarak Gülçin'e baktım.

 

"Arslan bey." Dedim ellerimle oynayarak.

 

Gülçin kaşlarını çatarak bana soru dolu bakışlar ile baktı.

 

"Eee ne olmuş Arslan beye." Dedi öne doğru eğilerek.

 

"O adam bana aşık olduğunu söyledi." Dedim ve gözlerimi yumdum.

 

Bir dakika boyunca ses gelmediğinde korkarak gözlerimi açtım.

 

Gülçin ağzı ve gözü kocaman açılmış şokla bana bakıyordu.

 

"Ne?" Dedi hayretle. "Nasıl olur bu Gece?" Diye fısıldadı.

 

Gülçin gülerek bana baktı.

 

"Güzel şakaymış Gece. Vallahi seni tebrik ederim." Dediğinde ciddi bir şekilde ona baktı.

 

"Şaka değil Gülçin. O adam dün bana aşık olduğunu söyledi." Dedim dolu gözlerimi kaçırarak.

 

Gülçin elini ağzına kapatarak bana bakmaya devam etti.

 

O böyle yapmaya devam ettikçe ağlayasım geliyordu.

 

"Neden böyle bakıyorsun ki Gülçin. Ben daha da korkuyorum." Dedim yüzümü ellerimle kapatarak ağlamaya başladım.

 

Gülçin'in ayağa kalktığını hissettim. Bana üstten sarıldığında omzum sarsılmaya başladı.

 

"Ben ne tepki vermem gerektiğini bilemedim Gece'm." Dedi titrek bir sesle.

 

Yanımdaki sandalyeye oturarak gözyaşlarımı sildiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

"Hadi anlat nasıl oldu bu. Ben hiç bir şey bilmiyorum." Dedi yanağımı okşayarak.

 

Derin bir nefes aldım ve önüme bakarak konuşmaya başladım.

 

"Gerçekten nasıl oldu bilmiyorum Gülçin. Evine gittiğimde ilk kez karşılaştık. Sonra da işte üniversitede görmüştük. Bizi eve bırakmıştı. Ondan sonra pek karşılaşmadım onunla. Ama...ama hep takip edilme hissi vardı üzerimde. Ama pek takmadım. Ya da görmezden geldim bilmiyorum." Dedim omuz silkerek.

 

"Şey dün Emre ile okuldan sonra bir kafede oturduk. O zaman Arslan'ı gördüm işte. Geldi Emre'yi dövdü. Haşat etti çocuğu." Dedim inanamaz gözlerle. Ellerimi yere çevirdim. "Yerde o kadar kötü vurdu ki, ben..benim kalbim dayanmadı." Dedim yaşlı gözlerle.

 

"Beni..beni hastaneye götürdü. Sonra bana aşık olduğunu söyledi. Ben rededince korkunç şeyler söyledi bana. Sonra da anneme söylememem için tegdit etti beni. Çok korkunçtu Gülçin. O kadar korktum ki..." dedim başımı tutarak masaya eğildim.

 

Gülçin bana şokla bakıyordu. Hıçkırarak ağlamaya başladım.

 

"Ve ben dün anneme ilk defa yalan söyledim. Ona bir şey olur korkusuyla yalan söyledim. Ben ne yapacağımı bilemiyorum Gülçin." Dedim burnumu çekerek.

 

Gülçin boğazını temizleyerek bana baktı. Kaşlarını çatmış, ciddi bir şekilde bakıyordu.

 

"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum Gece. Bu adam çok tehlikeli bir adam. Polisler bile onlarla. Annene söylememek ile şu an iyi bir şey yapmışsın. Ne olacağı belli olmaz." Dedi düşünceli bir şekilde.

 

Ağlamam dinmiş Gülçin'i dinliyordum. Omzum düştü.

 

"Bende mi Nazlı gibi olacağım Gülçin?" Dedim sitemle.

 

Gülçin başını sağa sola sallayarak elimi tuttu.

 

"Ben varım güzelim. Annen var. Biz seni o adama yem etmeyiz merak etme." Dediğinde mutlulukla gözlerim parladı.

 

"Beni vermezsiniz değil mi Gülçin? Annem beni bırakmaz hem." Dedim kendimi inandırmak istercesine.

 

Gülçin bana üzüntüyle baktı lakin ardından gülümsedi.

 

"Seni vermeyiz kimseye. Emin ol buna tamam mı?" Dediğinde başımı sallayarak omzuna yattım. Gülçin başımı okşadığında içli bir nefes aldım.

 

Beni annem kimseye vermezdi. Bu düşünceyle rahatlayarak camdan dışarıya baktım.

 

♧♧♧

 

Arslan kafedeki kızı izlemeye devam etti. Ağladığını gördüğünde burnundan sert bir nefes vererek kirli sakallarını sıvazladı.

 

Umut abisine bir bakış atarak Gece'yi izlemeye devam etti.

 

"Abi muhtemelen dün olanları anlatıyor Gülçin denen kıza." Dedi Umut düz sesiyle.

 

Arslan alt dudağını ısırarak gözlerini kıstı Gece'yi izlerken.

 

Arslan arabanın kapısını açarak dışarıya çıktı. Kafeye doğru giderken etraftaki insanlar merakla Arslan beye bakıyorlardı.

 

Herkes tanırdı Arslan Kurtoğlu'nu. Bu yüzden herkes biraz bakıp hemen önüne dönüyordu.

 

Arslan rahat bir şekilde kafeye girerek etrafa keskin bir bakış attı.

 

Herkes önüne döndüğünde sevdiği kızın masasına doğru yürümeye başladı sert adımlarla.

 

Gece'yi küçük bir kız çocuğu gibi Gülçin'e sokulmuş bir şekilde gördüğünde içinde anlamlandıramadığı bir şeyler oldu.

 

O kadar tatlı ve güzeldi ki. İçine saklayası geliyordu Gece'yi.

 

Gülçin Arslan'ı gördüğü anda yutkunarak bir kolunu Gece'ye sardı. Kendisi de bu adamdan çok korkuyordu ama kardeşini çok seviyordu.

 

Arslan rahat bir şekilde sandalyeyi çekerek karşılarına yayvan bir şekilde oturdu.

 

Gece gelen sesle beraber gözlerini kırpıştırarak açtığında doğrularak karşısına baktı.

 

Arslan'ı gördüğü anda titreyen elleriyle Gülçin'in ellerini tuttu. Gözlerini kaçırarak derin bir nefes aldı.

 

Arslan Gece'ye baktı. Beyaz yanakları ve küçük burnu ağlamaktan kızarmıştı. Üstündeki beyaz elbisesiyle çok güzeldi.

 

"Arslan bey, bizim bir işimiz çıktı. Size iyi günler." Gülçin saçma bir bahane bularak Gece'nin kolunu tuttu ve ayağa kaldırdı.

 

Arslan dişlerini sıkarak masaya vurduğunda Gece gözlerini yumarak titrek bir nefes aldı.

 

"Oturun!" Dedi sert bir sesle.

 

Gülçin tam konuşacaktı ki Gece ellerini sıkarak başını salladı. Gece oturduğunda Gülçin de el mecbur oturdu.

 

Arslan Gece'ye gözlerini dikti. Gözlerini Gece'den ayırmadan garsona bir işaret yaptı.

 

Garson titrek adımlarla masaya geldiğinde Arslan kalın sesiyle konuştu.

 

"Kafeyi boşalt!" Diye emir verdi.

 

Garson başını sallayarak Arslan'ın dediğini yaparak kafeyi boşalttı.

 

"Ne istiyorsunuz bizden?" Dedi Gülçin derin bir nefes alarak. Yanındaki kız farketmese de titriyordu. Ve bu Gülçin'i geriyordu.

 

Arslan küçümseyen bir ifadeyle Gülçin'e baktı.

 

"Senden bir şey istediğimi de nereden çıkardın." Dedi alayla.

 

Daha sonra bakışları yumuşayarak Gece'ye baktı.

 

"Benim kimden ne istediğim belli değil mi?" Dedi kendince yumuşak çıkarmıştı sesini.

 

Gece kendisine bakarak sert bir sesle konuşan adama yutkunarak baktı. Fakat hemen yere indirdi bakışlarını.

 

Gece çok korkuyordu ondan. Dün yaşadıklarından sonra yüzüne bile bakmaya korkuyordu.

 

Arslan kendisine bakmaya korkan kıza karşı kalbinin ısındığını hissetti.

 

Ellerinin titrediğini, sabahtandır gözlerindeki korkuyla yere baktığını görüyordu.

 

Arslan gidip kıza sıkıca sarılmak istiyor ve bir daha bırakmak istemiyordu.

 

Ama Gece'ye nasıl yaklaşacağını da bilmiyordu. O kadar kırılgan ve ürkekti ki zarar vermekten korkuyordu kıza.

 

Arslan Gülçin'e bakarak konuştu.

 

"Sen git. Bugün ben bırakırım evine Gece'yi." Dedi tehditkar sesiyle.

 

Gülçin yutkunarak Gece'nin elini daha sıkı tuttu.

 

"Olmaz! Yani şey, Gece'nin annesi merak eder Gece'yi." Dedi sonlara doğru sakin bir sesle.

 

Arslan'ın şakağındaki damar sinirlendiği için atmaya başladı.

 

Ne yani sevdiği kadını ona mı göstermeyecekti?

 

Arslan sinirle soluyarak ani bir hareketle doğruldu ve öne eğildi.

 

Gece ani hareket eden adamla irkilerek geriye yaslandı.

 

Arslan korkan Gece'ye bakarak sakin bir sesle konuşmaya çalıştı.

 

"Benim sevdiğim kadını benden kaçıramazsın kadın! Eğer öyle bir şey yapın! Sizinle beraber bu istanbul'u yakarım! Anladın mı?!" Dedi hiddetle. Sakin kalmamıştı. Sevdiği kadının ondan gittiğini düşündüğünde delirecek gibi olmuştu.

 

Gece gözleri dolarak alt dudağını ısırdı. Ellerini yüzüne kapatıp ağlamamak için zor duruyordu.

 

Arslan burnundan soluyarak Umut'a eliyle işaret yaptı.

 

Umut Gülçin'e yöneldiğinde Gece titrek sesiyle konuştu. Ona zarar verebilirlerdi.

 

"Tamam şey, tamam ben seninle kalırım. Ama lütfen arkadaşıma zarar verme." Dedi Arslan'ın göğsüne bakarak. O kara gözlerine bakmaya korkuyordu.

 

Arslan büyük bir ilgiyle karşısındaki kızı izlemeye koyuldu. Güzel gözlerini sonuna kadar açmış korkuyla bir şeyler anlatıyordu.

 

Gülçin hayretle konuşmaya başladı.

 

"Gece hayır. Seni bırakamam bu adamla. Olmaz olamaz." Dedi Gece'nin beyazlamış yüzüne bakarak.

 

Gece stresle Gülçin'e baktı. Arslan onunla konuşmadan durmazdı gibisine geliyordu. Zaten eninde sonunda bir konuşma yapacaktı Gece. Belki bugün konuşur vazgeçirirdi Arslan'ı.

 

Arslan keyifli bir şekilde Gece'ye bakarak konuştu.

 

"Gece çok haklı bir yere parmağını bastı. Bence de gitmen iyi olacak Gülçin." Dedi kaşlarını kaldırıp geriye yaslandı.

 

Gece başını salladı Gülçin'e bakarak. Ne olursa olsun arkadaşının zarar görmesine dayanamazdı. Zaten Emre'de zarar görmüştü.

 

Gülçin başında zebellah gibi adama ters bir bakış atarak Gece'ye döndü. Gece ona korkuyla bakıyordu. Yapacak bir şeyi kalmamıştı. Hem karşı çıksa bile Gece daha da stres olacaktı.

 

Gülçin derin bir nefes alarak masada duran çantası ve ceketini alarak nefretle Arslan'a baktı.

 

Arslan Gülçin'i umursamadan Gece'ye bakmaya devam etti.

 

Gülçin çantasından çıkardığı suyu ve ilacı Gece'nin önüne koyarak yanağını okşadı.

 

"Gececim en ufak bir şeyde bizi arıyorsun tamam mı? Ben hemen gelirim." Dedi gözleri dolarak. Elinden kardeşi gibi gördüğü kız için bir şey gelmemesi çok koyuyordu ama yapacak bir şeyi yoktu.

 

Gece hemen başını sallayarak onayladı. Arslan'ın onu izlediğini biliyordu. Ve korkuyordu.

 

Gülçin sert bir nefes vererek Umut ile beraber kafeden çıktıklarında Gece arkalarından bakmıştı.

 

Önüne döndüğünde Arslan'ın kendisine büyük bir ilgiyle baktığını gördü. Gözlerini kaçırarak önünde duran bardakla oynadı.

 

Arslan önündeki manzaraya iç çekerek baktı. Eğer evlenirse her zaman bu manzara ile güne başlayacaktı.

 

"Benden korkuyor musun?" Dedi sert bir sesle. Sesini ayarlamadığı için kendine içinden bir küfür savurdu. Sevdiği kadının bazen ürkek olduğunu unutuyordu.

 

Gece irkilerek önüne bakmaya devam etti.

 

"B-ben korkmuyorum." Diye mırıldandı kesik kesik. Ki bu bile korktuğunun kanıtıydı.

 

Arslan önündeki ilaca bakarak kutudan bir hap çıkardı ve suyla beraber önüne koydu. Gece'nin hap içme saatlerini ezberlemişti. Hangi ilaca ihtiyacı varsa Arslan'da mevcuttu. Bu biraz garipti ama önlemdi işte.

 

Gece önündeki ilaca saf bir şekilde baktı. Sonra da Arslan'a baktı.

 

Arslan geriye yaslanarak derin bir nefes aldı.

 

"İlaç saatin geldi. Şimdi içmen lazım." Dedi sanki normal bir şeyden bahseder gibi.

 

Gece derin bir nefes alarak titreyen elleriyle ilaca baktı. Gerçekten şimdi içmesi gereken ilaçtı. Gece Arslan'a güvenmediği için Gülçin'in bıraktığı kutudan ilacını alarak içti.

 

Arslan gülümsedi ama dışarıdan belli olmuyordu.

 

"Benden ne istiyorsunuz Arslan bey?" Dedi Gece kolunu ovalayarak perçeminin arasından keskin çenesine baktı Arslan'ın.

 

Arslan derin bir nefes alarak karşısındaki çekingen ama masum kıza baktı.

 

"Ne istediğim belli olmuyor mu güzelim?" Dediğinde Gece gerildi.

 

Belki de şu an ikna ederse ondan kurtulurdu. Bu yüzden titrek bir nefes alarak dudaklarını ıslattı ve konuşmaya başladı.

 

"Arslan bey, bana nereden ilgi beslediğinizi gerçekten anlamadım. Ben sıradan basit bir kızım. Hatta hasta bir kızım. Sizin hissettiğiniz şeylerin aşk olduğunu da düşünmüyorum. Hem sizin etrafınızda eminim ki size uygun kadın vardır." Dedi dudaklarını ısırdı.

 

Arslan onunla konuşan kızı ilgiyle dinledi. Bir müddet Gecesine bakarak gözlerini kıstı. Bu kadar çekingen ve narin olması bazen Arslan'ın Gece'yi bir kuleye kapatma isteğine neden oluyordu.

 

"Öncelikle kendine basit ve hasta demeni istemiyorum bir daha Gece. Sen benim gözümde nasıl göründüğüne baksan.." dedi gülen gözlerle öne eğildiğinde Gece geriye çekildi.

 

"Hem bana yakışan sadece sensin. Başka kadınlardan banane. Ben gönlümün sultanını bulmuşum. O kadınlar gözümde ne ki." Dedi omuz silkerek. Gece yüzüne baktığında geriye yaslandı.

 

"Ben 27 yaşındayım Gece. Sence duygularımın ne olduğunu anlamayacak kadar salak mıyım? Emin ol bu hayatta duygularını en iyi şekilde yöneten bir adam var karşında. Ben sana aşık değilim. Sana kara sevdalıyım. Senin aşkın kalbimi sarmaşık gibi sardı. Emin ol sevdama laf eden başka biri olsaydı.." dedi ama duraksadı. Şimdi Gece'nin ondan daha da korkmasını istemezdi.

 

Gece sitemle konuşmaya başladı.

 

"Siz de kendi ağzınızla daha demin dediniz. Sizin ve benim aramda yedi yaş var. Siz benim abim yaşındasınız. Size abi demem gerekir-" Dediğinde Arslan masaya sert bir şekilde vurdu.

 

Gece irkilerek korkuyla sandalyeye yapıştı.

 

Arslan burnundan soluyarak kaşlarını çattı.

 

Sevdiği kadın abi demem gerekiyor diyordu. Bu bile delirtmeyi sağlardı Arslan'ı.

 

İşaret parmağını havaya kaldırarak korkunç bir şekilde tısladı.

 

"Bir daha sakın Gece! Bir daha sakın! Bana abi deme!" Dedi çatık kaşlarla.

 

Gece derin bir nefes alarak eteğini sıktı.

 

Arslan sinirlendiği için sigara yaktı. Sigarayı İçine çektiğinde yanakları içe çöktü.

 

Gece yüzünü buruşturdu. Sigara kokusuna dayanamazdı. Küçüklüğünden beri astımı olmamasına rağmen nefesi daralırdı.

 

Gece elini burnuna götürerek mırıldandı.

 

"Sigarayı dışarıda içer misin? Ben sigara kokusundan hoşlanmam." Dedi Gece çekinceyle.

 

Arslan küçük bir siktir çekerek anında sigarayı söndürdü.

 

"Şey küfürden de hoşlanmam." Dedi rahatsızlıkla kıpırdanarak.

 

Arslan derin bir nefes verdi. Gece çekinerek lila ve bez olan çantasından naneli şeker çıkardı.

 

Arslan kaşlarını kaldırarak Gece'yi izliyordu.

 

Gece beyaz ellerinin arasında duran nane aromalı şekeri çekingenlikle masaya bıraktı.

 

"Şey bu sigara kokusunu giderir. Ama hala üstünüzde sigara kokusu var." Dedi gözlerini kaçırarak.

 

Arslan büyük ve dövmeli elleriyle soft duran şeker kutusunu eline aldı. O kadar tezat duruyordu ki elindeki şeyle Arslan, alayla sırıttı.

 

Elinde silah tutan Arslan Kurtoğlu, ayıcık şekilli ve pembe bir kutudan şeker çıkararak ağzına attı.

 

Gece dayanamayarak çantasından parfümünü çıkardı. Sigara kokusu çok kötüydü.

 

Arslan parfüme bakarak kaşlarını çattı.

 

"Çok mu rahatsız oluyorsun hayalim?" Dedi Arslan masadaki gri ama ayıcık şekilli parfüme bakarak.

 

Gece saf saf başını salladı.

 

Arslan derin bir nefes alarak homurdandı.

 

"Sigarayı bırakmam lazım, senin rahatsız olmanı istemiyorum." Dedi gözlerini kısarak masadaki parfüme baktı düşünceli bir şekilde.

 

Murat ve Poyraz bu şekilde görseydi Arslan'ı, muhtemelen gülme krizlerine girerlerdi. Ama ondan önce şaşırır ve şok olurlardı.

 

Arslan eline parfüm şişesini alarak elinde döndürdü.

 

"Sen lavanta kokuyordun Gece. Bunun yüzünden mi?" Dedi kaşlarını çatarak. Parfüm şişesini elinde salladı.

 

Gece altdudağını ısırarak camdan dışarıya baktı. Kokusunu bile biliyordu. Sonra zaten odasına girdiğini söylediği aklına geldi. Bu adam psikopat ve tehlikeliydi.

 

Arslan boynuna iki fıs parfümden sıkarak masaya bıraktı. Resmen Gece rahatsız olmasın diye kokusu değişik olan koku sıkmıştı.

 

Sevdiği kadının yanında baya değişiyordu.

 

Gece masadan parfümünü alarak çantasına koydu.

 

Arslan kendi kendine konuştu.

 

"Hayır bu senin kokun değil. Sen lavanta kokuyorsun." Dedi ipek gibi saçlarına bakarak.

 

Gece başını kaşıyarak etrafına baktı.

 

"Ben artık eve gitmek istiyorum. Gidebilir miyim?" Dediğinde Arslan sıkıntılı bir nefes aldı.

 

Arslan ayağa kalkarak ceketini çıkarttı. Bunalmıştı. Sigara içemediği için de biraz sinirleri gerilmişti.

 

Gece ceketini çıkaran Arslan'a baktı. Arkasını döndüğünde gördüğü şeyle yutkundu.

 

Silah vardı belinde! Yutkunarak ayağa kalktı.

 

Eline çantasını alarak korku dolu gözlerle belindeki silaha bakıyordu Gece. Karşısındaki adamı tanımıyordu. Belki en ufak harekette kendisini bile öldürebilirdi.

 

Ayağa kalkarak geriye doğru bir adım attı.

 

Arslan Gece'ye bakmak için arkasına döndüğünde kotkuyla beline baktığını gördü.

 

Kaşlarını çatarak beline baktığında silahını gördü. Hızla geri çıkardığı ceketi yendien giyerek Gece'ye baktı.

 

Gece stresle ellerini önünde bağlayarak dudağını ısırdı.

 

"Ben gidebilir miyim artık?" Dedi mırıldanarak.

 

Arslan anında cevap verdi.

 

"Olmaz seninle vakit geçirmek istiyorum." Dedi ilgiyle.

 

Gece titrek bir sesle konuştu.

 

"Ama ben istemiyorum."

 

"Ama ben istiyorum."

 

"Ama sadece siz istiyorsunuz. Benim ne istediğim önemli değil mi?" Dedi beyaz kazağının eteğini sıktı.

 

"Önemli, senin ağzından çıkan her şey önemli benim için. Ama bu hayatta benden gitmek istersen dediklerin benim için önemli olmaz anlıyorsun değil mi?" Dedi sert bir sesle.

 

Gece gözlerini kaçırarak sessiz kaldı.

 

Arslan Gece'ye büyük adımlarla dibine girdiğinde Gece tedirginlikle geriye adımladı.

 

Arslan Gece'nin belinden tutarak geriye gitmesini engelledi. Gece titrek bir nefes vererek Arslan'ın kaslı kollarına ellerini koyarak kurtulmaya çalıştı.

 

Arslan kendinden baya kısa olan kıza baktı. Başından gelen yumuşak kokuyla delirecek gibi oldu.

 

Gece korkarak titremeye başladı. Hizmetlilerin söylediği şeyler aklına geldiğinde gözleri doldu. Katil, insanlara zarar veren bir adam şu anda ona yaklaşmıştı.

 

"Çok güzelsin Gece. O kadar güzel ve masumsun ki, bu güzelliği sadece ben görmek istiyorum. Sadece beni gör, beni sev istiyorum." Dediğinde Gece'nin vücudu baştan sona ürperdi.

 

Arslan'ın düşünceleri hastalıklıydı. Ve şu an o kadar çok korkuyordu ki, sadece evinde yorganının altına girip saklanmak istiyordu.

 

"B-bırakın beni lütfen." Dedi ağlamaklı bir sesle.

 

Arslan Gece'nin saçlarının üstüne sıkı bir öpücük kondurarak kokusunu içine çekti.

 

Kokusunu duyduğu an gözlerini yumdu. O kadar güzel kokuyordu ki. Huzur kokuyordu.

 

"Tanrım, kadınlar kutsaldır Gece. Kadınlar değerlidir. Ama sen...sen nasıl bu kadar mükemmel olursun." Dedi saçının üstüne bir öpücük daha kondurarak Gece'nin çenesini tutarak kendisine bakmasını sağladı.

 

Gece'nin gözleri dolmuş, burnu kızarmış ve korkuyla bakan gözlerini gördüğünde yutkundu.

 

Gece o gece karası gözlerine korktuğu için bakamıyordu. Bu yüzden Arslan'ın kaslı göğsüne bakıyordu.

 

Arslan'ın telefonu büyük bir gürültüyle çaldığında Arslan cebinden kaşlarını çatarak telefonunu çıkardı.

 

Telefona baktığında annesinin aradığını gördü. Arslan bir eli halâ Gece'nin belindeyken aramayı cevapladı.

 

"Ne oldu anne?" Dediğinde annesi sinirle konuştu.

 

"Deyyusa bak hele. İnsan ilk önce annesinin halini hatırını sorar." Dedi kızgın bir sesle.

 

"Anne işim var. Ne yapıyorsun?" Dedi Gece'nin yüzüne bakmaya devam etti.

 

"Ela geldi bugün bizim eve. Kadından o kadar rica ettim. Kırmadı sağolsun. Ama Gece Gülçin'leymiş. Sen alsana Gece'yi. Gece herkesin arabasına binmez biraz ürkektir. Sen onun abisi sayılırsın." Dediğinde Arslan burnundan soluyarak kaşlarını çattı.

 

"Anne Gece benim kardeşim falan değil. Bir daha duymak istemiyorum bu lafı." Dedi hafif yüksek sesle.

 

"Ula deyyus ne dedim ki ben şimdi? Bak benim sinirlerimi bozma Arslan. Kafanı kırarım senin. Kızın yanında da böyle konuşma. Hemen kırılır, üzülür tamam mı?" Dedi sinirli bir sesle.

 

Arslan burnundan soluyarak telefonu kapattı. Gece'ye baktığında kızın titrediğini gördü. Gerçekten çok ürkek bir ceylandı.

 

"Ceylan gözlüm, annen bizim evdeymiş. Yani bu demek oluyor ki sen de benimle geliyorsun." Dedi yanaklarını okşayarak.

 

Gece yanağını elinden kurtararak geriye adım attığında Arslan derin bir nefes alarak Gece'yi hiç istemese de bıraktı.

 

Gece rahat bir nefes alarak geriye doğru adım attı. Masaya baktığında çantasını alarak krem rengi paltosunu koluna taktı.

 

"Ben sizinle gelmesem olur mu? Gülçin'e bırakır mısınız beni?" Dedi narin bir sesle.

 

Arslan kaşlarını kaldırarak bir elini cebine attı.

 

"Sözlerimin tekrar edilmesinden hiç mi hiç hoşlanmam Gece'm." Dedi korkutucu bir sertlikle.

 

Gece derin bir nefes aldı ve omuzları çökerek başını salladı. Bazen bu kadar korkak olmaktan nefret ediyordu.

 

Arslan Gece'ye yürüdüğünde Gece irkilerek geriye adımladı. Arslan burnundan soluyarak durdu. Arslan her zaman bu kızın elini tutmak, o güzel yanaklarını öpmek, sarılmak istiyordu. Ama Gece o kadar ürkekti ki zarar vermekten korkuyordu.

 

Gece önden yürümeye başladığında Arslan da arkasından yürümeye başladı.

 

Gece dışarı çıktığında gördüğü arabalar ile yutkundu. Bir duzineye yakın araba ve adam vardı. O kadar önemliydi demek ki Arslan.

 

"Güzelim." Arslan konuştuğunda Gece irkilerek daldığı arabalardan gözlerini çekti.

 

Arslan Gece'nin sırtına elini yönlendirdiğinde Gece derin bir nefes alarak kasılmamaya çalıştı. Ama bu adamın yanında durduğu zaman kalbi korkudan çok hızlı atıyordu.

 

Gece ortadaki arabanın arka koltuğuna oturduğunda Arslan da yanına bindi. Gece kapıya yapışarak stresle parmaklarıyla oynamaya başladı.

 

Araba çalıştığında Arslan önündeki bölmeyi kapattı. Şoförün Gece'yi görmesini istemiyordu.

 

Hem bundan sonra Gece'sini artık sadece kendi görebilirdi. Ona kimse yan gözle bakamazdı. Yaşatmazdı ona başka bir niyetle bakan adamı.

 

Gece kıpırdanarak altdudağını ısırdı. Normalde şoför olduğu için yani gördüğü için rahattı ama bu cani herif bölmeyi kapatmıştı. Bu yüzden diken üstündeydi.

 

Çantasını sıkı sıkı tuttu. Eğer yanlış bir hareketi olursa çantasının dış cebinde biberi gazı vardı. Acımaz sıkardı.

 

Bir anlığına düşündü, bu mafyatik adam etkilenir miydi bilmiyordu. Ve ya sonradan zarar da verebilirdi. Olsun dedi içinden, en azından onurumla ölürüm. (Ya Gecem çok tatlı ya. Keske gercek hayatta olsa da isirsaydim.)

 

Gece çalan şarkıyı duyduğunda dudakları aralandı. Çok severdi bu şarkıyı. Küçükken babası annesine bu şarkıyı söylerdi. Hatta hayali sevdiği adamın bu şarkıyı söylemesiydi kendisine.

 

Şarkı çalmaya başladığında Arslan yanındaki kadına bakarak sözleri söyledi.

 

 

"Acılı bir bakış yerleşirse eğer

Kirpiğinin ucundan gözbebeğine

Herşeyin bedeli var, güzelliğinin de

Bir gün gelir ödenir, öde Firuze"

 

Gece yutkunarak yandan bir şekilde Arslan'a baktı. Önüne düşen saçı kulağının arkasına sıkıştırdı. Parmaklarıyla oynamaya devam etti.

 

Eğer o gün gözlerindeki acımasızlığını görmeseydi Gece, kesinlikle Arslan'ın acımasız bir adam olduğunu düşünmezdi. Çünkü Arslan kendisinin yanında çok değişiyordu.

 

"Kıskanır rengini baharda yeşiller

Sevda büyüsü gibisin sen Firuze

Sen nazlı bir çiçek, bir orman kuytusu

Üzüm buğusu gibisin sen Firuze" gözlerinin içine aşkla bakarak iç çekti. Gece gözlerini cama bakarak duymazdan geldi.

 

Arslan bu güzelliği ömür boyu izleyebilirdi. O kadar güzel ve masumdu ki...

 

Biliyordu Gece ondan korkuyordu. Herkesin kendinden korkması hoşuna gidiyordu. Ama Gece'nin korkmasını istemiyordu. Gece'nin sadece sevgiyle bakmasını istiyordu kendisine.

 

Gece gözlerini yumarak başını cama yasladı. Bir an önce bu adamın yanından kurtulmak istiyordu.

 

O evde neler yaşayacağını bile bilmiyordu. Rabbinden tek dileği annesiyle hiç bir sorun yaşamadan evine gitmekti.

 

♧♧♧

Loading...
0%