@adoranightt
|
♧ ♧ ♧
Büyük ve ihtişamlı evin önüne geldiğimizde büyük ve demir kapı otomatik olarak açıldı.
Stresle dudağımı ısırarak camdan dışarıya bakıyordum.
Yolculuk boyunca Arslan gözlerini üzerimden ayırmamıştı. Arada sırada izlenilme hissiyle ona bakıyordum. Her baktığımda gözlerinin üstümde olduğunu hissediyordum ve rahatsız oluyordum.
Büyük bahçeye girdiğimizde elimi kapının kulpuna koydum. Hemen inmek istiyordum bu arabadan.
Büyük ve ihtişamlı evin önünde araba durduğunda hemen arabadan inerek eve pardon malikaneye baktım. Buraya ev demek ayıp olurdu çünkü.
Arslan da arkamdan indiğinde kaşlarını çatarak etrafa baktı.
Etrafa baktığımda bir sürü adamın ayrı yerlerde durduğunu gördüm. Baya adam vardı ve evi koruyorlardı büyük ihtimalle.
Ondan iki adım geride yürümeye başladım. Evin kapısına geldiğimizde daha zile basmadan kapı açıldı.
Evin çalışanı geriye çekilerek konuştu.
"Hoş geldiniz Arslan bey ve Gece hanım." Dediğinde gülümseyerek başımı salladım.
Arslan hizmetliye cevap vermeden içeriye girdiğinde omuz silktim.
Arslan içeride beni beklediğinde yutkunarak içeriye girdim. Ceket ve çantam alındığında teşekkür ettim. Arslan salon olduğunu tahmin ettiğim yere yürümeye başladığında alt dudağımı ısırdım.
"Gece!"
Annem seslendiğinde rahat bir nefes vererek arkama döndüm. Annem Arslan'a doğru bir bakış attı, sonra kaşlarını çatarak bana baktı.
"Kızım hadi gel mutfağa gidelim." Dedi bana sarılarak stresle.
Başımı salladım. Arslan'a baktığımda kaşlarını çatmış anneme bakıyordu. Yutkunarak annemin kolunu tuttum.
Annem Arslan'a bakarak gülümsedi.
"Kızımı getirdiğin için teşekkür ederim Arslan oğlum. Zahmet oldu sana da." Dedi bana bakarak.
Arslan ellerini ceplerine koyarak bana baktı.
"Teşekküre lüzum yok Ela teyze. Benim için bir zevkti." Dedi bana yine garip bir şekilde bakarak. Gözlerimi kaçırdım.
Annem yutkunarak bana baktı. Derin bir nefes alarak konuştu.
"Kızım Selin tabakları hazırlıyordu. Gidip yardım etsen iyi olur. Yazık kızcağız tek başına altından kalkamaz." Dediğinde başımı salladım.
Tam gidiyordum ki Arslan'ın konuşmasıyla gerilerek ayağıma baktım.
"Gece kalp hastası Ela teyze. Çalışması iyi olmaz." Dedi sert bir sesle.
Annem dudakları gerilerek derin bir nefes aldı.
"Oğlum Gece hafif işlerde bana yardım ediyor sadece. Emin ol kızımın sağlığını herkesten önde tutuyorum." Dedi beni kolumdan tutarak arkasını döndü.
"Hadi Kızım sen mutfağa git ben geliyorum beş dakikaya." Dediğinde hızla başımı sallayarak mutfağa yürümeye başladım.
Mutfağa girdiğimde Selin ve Gülten abla bana gülümseyerek baktılar.
"Ay hoşgeldin Gece. Seni nasıl özledik bir bilsen." Dediğinde Selin kıkırdadım.
İkisi ile sarılarak halimizi hatırımızı sorduk birbirimizin.
"Annem sana tabaklara yardım etmemi söyledi Selin. İkimiz birlikte yapalım da hemen bitsin." Dedim saçlarımı aşağıdan bağlayarak.
Selin kaşlarını çattı anlamayarak.
"Tabakları önceden hallettik Gece. Ela teyze neden öyle bir şey söyledi ki." Dedi kaşlarını kaldırarak.
Duraksadım. Dudaklarımı büzerek tezgaha baktım. Gerçekten annem neden böyle demişti ki?
Belki de Arslan'ın yanında nasıl rahatsız olduğumu farkettiği içindi. Annem beni her zaman anlardı çünkü.
"Ben yanlış anladım o zaman Selin." Dedim sonra Gülten ablaya döndüm.
"Abla yardıma ihtiyacınız var mı? Yardım edeyim." Dedim.
Gülten başını sağa sola salladı.
"Şu anlık yok da ama yemekleri hazırlarken bize yardım etsen iyi olur canım. Selin'in birazdan çıkması gerek. Önemli işi varmış." Dediğinde başımı sallayarak onayladım.
Annem içeri geldiğinde yanıma gelerek bana baktı.
"İlaçlarını içtin mi Gece?" Dedi kaşlarını çatarak.
Başımı salladım. Annem derin bir nefes vererek bana baktı. Yanaklarıma öpücük kondurduğunda gülümsedim.
Annem geri çekilerek konuştu.
"Aç mısın peki?"
"Hayır anne, Aç değilim. Gelirken bir şeyler yedim." Dedim. Haklıydım Gülçin'le bir şeyler yemiştik.
Annem başını salladı. Tezgahtaki tabakları alarak bana baktığında kaşlarımı çattım.
"Anne ne yapıyorsun?" Dedim kızgınlıkla. Yanına giderek elindeki tabakları aldım.
Tabakları aldığında yüzünü buruşturmuştu. Muhtemelen çok yorulmuştu. Gülten de yanıma gelerek annemin belinden tutarak sandalyeye oturdu.
Annem sıkıntılı bir nefes alarak bir tabaklara bir bana baktı.
"Kızım, bugün hizmetliler yok. Zaten fazla hizmetli çalıştırmıyor evinde Ahzuar hanım. Benim yardım etmem gerek Gülten'e. Tek başına halledemez." Dediğinde kızgınlıkla kaşlarımı çattım.
"Ben burada ne diye duruyorum anne. Gülten ve ben hemen hallederiz her şeyi. Bak gözlerinden yorgunluk akıyor." Dedim sürahiden bir bardak su doldurarak anneme uzattım. Annem suyu alarak bir yudum su içti.
"Kızım olmaz, mutfaktan gerekmedikçe çıkmanı istemiyorum." Dedi otoriter bir sesle.
Gülten çekingenlikle konuştu.
"Ama Ela abla, sen bugün yemek yaptın, bize yardım ettin. Çok yorgunsun. İzin ver ikimiz hallelim." Dediğinde Gülten'e hak verircesine başımı salladım.
"Evet anne, hadi izin ver, hemen işleri biririp gidelim eve. Bak sen de çok yorgunsun hem. Sana söz veriyorum kendimi zorlamacağım." Dedim eğilerek annemin yanaklarını öptüm.
Annem kararsız bir şekilde yere bakmaya başladı. Bir süre düşündükten sonra bana baktı.
"Tamam dediğin gibi olsun Gece. Ama kendini zorlamak yok tamam mı?" Dediğinde gülümseyerek başımı salladım.
Tezgahta duran tabakları alarak anneme baktım.
"Söz veriyorum bir şey olmayacak. Hem sanki hayatımda hiç çalışmamışım gibi davranma." Dedim gülerek. Gülten de güldüğünde oma bakarak göz kırptım.
Annem bir şey demeden sıkıntıyla bana bakıyordu.
Gülten de eline bardakla dolu olan tepsiyi aldığında mutfaktan çıktık.
"Neden biraz daha hizmetli almıyorlar ki Gülten?" Dedim homurdanarak.
Gülten de içli bir nefes aldı.
"Düşmanları bir keresinde içlerine sızmıştı. O günden beri Ahuzar hanım güvendiği kişilerin çalışmasını istiyor." Dediğinde omuz silktim.
"Bence çok zor baksana Ahuzar hanım anneme küçükken yardım ettiği için, annem ne zaman Ahzuzar hanımın bir şeye ihtiyacı olsa geliyor." Dedim sıkıntıyla. Bu evde durmak bile benim stresle dolup taşmama neden oluyor.
Salona geldiğimizde mecburen sustum. İçeriye girerek hazır olan masaya geldik. Elimdeki tabakları düzenli bir şekilde dizmeye başladığımda Gülten de bardakları diziyordu. Kafamı kaldırdığımda Arslan'ın bana bakıyor olduğunu gördüm.
Yutkunarak gözlerimi kaçırdım. O kara gözlerinden korkuyordum. Ne zaman aynı ortamda olsak gözleri üzerimde oluyordu ve bu benim korkmama yetiyordu. Bu kadar korkak olmaktan nefret ediyordum.
Annemin beni bu kadar korumasını ve üzerime titremesine bazen bu yüzden üzülüyordum.
Gülten bardakları ve çatalları yerleştirdiğinde son tabağı baş köşeye koyarak ortadaki mumları yerleştirdim.
"Gece kızım ne yapıyorsun, seninle hiç konuşmadık." Ahzuar hanımın bana seslenmesiyle dudaklarıma yapay bir tebessüm kondurarak Ahuzar hanıma döndüm.
"İyiyim Ahuzar hanım, siz nasılsınız?" Dediğimde gülümseyerek konuşmaya başladı.
"Ay kızım gelsene yanımıza, hizmetli değilsin sen. Öyle uzaktan uzaktan konuşmayalım." Dedi kızar tonda. Yerimden doğrularak yutkundum. Arslan'a kaçamak bakışlarla baktığımda bütün dikkatinin bende olduğunu görmemle ellerimi ovaladım.
Gülten'e baktığımda beni başını sallayarak onayladı. Derin bir nefes vererek Ahuzar hanıma doğru yürüdüm.
Üçlü koltukta Ahuzar hanımın iki oğlu oturuyordu. Murat ve poyraz ellerindeki telefonu masaya bırakmış bana bakıyorlardı. Aslında hepsi bakıyordu.
"Ne kadar güzelleşmişsin Gece. Ama sen her zaman güzeldin." Dedi beni imcelemeye devam ederek. Yutkunarak gözlerimi kaçırdım.
"Çok teşekkür ederim. Siz de hala çok güzelsiniz." Dediğimde bana ilgili bir şekilde baktı.
"Öyle miyim? Bizden geçti artık." Dediğinde sessiz kaldım.
"Anne Gece bu kız mı?" Dedi Poyraz bana bakmaya devam ederek. Rahatsız bir şekilde kıpırdandım.
Ahuzar hanım başını sallayarak onayladı oğlunu.
"Evet, Ela'nın kızı. Ama bu zamana kadar doğru dürüst göremedik seni." Dediğinde Ahuzar hanıma baktım.
"Şey ben okuyorum. Annemin iş yeri ve dersler derken kendime bile vakit ayıramıyorum. Kusura bakmayın." Dedim ellerimi önümde bağladım.
Yalan! Ben sizden özellikle kaçıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri sizden hiç hoşlanmıyorum. Küçükken kocanız arka bahçede bir adamı gözlerimin önünde vurduğunda yaşamadığım korkuyu sizin ailenizle yaşadım diyemedim tabiki.
Arslan tekli koltukta oturmuş gözlerini bana dikmişti. Derin bir nefes aldım.
Murat bana bakıyordu. Üniversitede kendisini tanıyordum. O da ailesi gibi cani ve acımasızdı. Nazlı'ya yaptıkları için ondan nefret ediyordum.
"Bugün seni Nazlı ile gördüm Gece." Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Evet, bugün çok zor bir gün geçirmişti. Zaten okula geldiğinden beri başına gelmeyen kalmadı. Bugün de ona destek oldum. Zaten arkadaşım olduğu için artık her zaman onun yanındayım." Dediğimde alayla gülümsedi. Ama sinirlendiği belliydi.
Bu evde herkes psikopattı. Murat Nazlı'nın hayatında sadece kendisinin olmasını istiyordu. O kadar hasta bir ruha sahipti ki kızın hayatını mahvettiğinden haberi yoktu.
"Sen kim oluyorsun da Murat'la bu şekilde konuşuyorsun?"
Adını dahi bilmediğim bir kadın konuştuğunda o kadına baktım.
"Farkedersiniz cümlemin içinde bir hakaret ve ya yanlış bir kelime kullanmadım. Sesimi dahi yükseltmedim." Dediğimde sinir bozucu bir şekilde baktı.
"Hizmetçinin kızı olarak bu kadar özgüvenli konuşmak-"
"O çeneni kapat Asude!" Arslan kükrediğinde istemsiz bir şekilde iki adım geriye gittim.
Asude ağzı açık bir şekilde Arslan'a baktı. Hafif korku ve hayal kırıklığı ile bakıyordu.
"Arslan haklı Asude. Gece ve annesi bu evde hizmetli değiller. Hizmetli olsalar bile böyle konuşamazsın. Benim evimdeki her bir çalışanım benim için değerli. Bir daha böyle kelimeler duymayayım senden." Dedi Ahuzar hanım korkunç bir şekilde bakarak.
Arslan burnundan bir nefes vererek bana baktığında geriye bir adım daha attım. Arslan çok korkunç bir şekilde bakıyordu.
Asude denen kız ayağa kalkarak bana nefretle baktıktan sonra salondan hızlı bir şekilde çıktı.
Ahuzar hanım giden Asude'nin arkasından bir süre baktıktan sonra bana döndü.
"Sen ona bakma Gece. O biraz şımartılarak büyüdü. Bu yüzden biraz nazlıdır." Dediğinde sorun yok dercesine başımı salladım.
"Hiç sorun değil Ahuzar hanım. Ben artık gitsem iyi olacak, arkadaşıma yardım edeyim." Dedim.
"Ela ve sen bizimle yemeğe eşlik edersen beni çok mutlu edersin Gece." Dediğinde redetmek için konuşacaktım ki Arslan konuştuğunda susmak zorunda kaldım.
"Sofra zaten hazır, Gülten Ela teyzeyi çağır! Sen de inat etme bizimle oturacaksın." Dediğinde bir şey diyemedim.
Murat homurdanarak ayağa kalkıp bana kötü bir bakış attıktan sonra masaya doğru yürümeye başladı.
Poyraz ayağa kalkarak benim yanımdan geçti.
"Sen bizim ailenin bu durumuna bakma Gece. İşte hepsi ayrı psikopat. Bir ben öyle değilim." Dediğinde ne demem gerektiğini bilmediğim için sessiz kaldım.
Herkes masaya geçtiğinde Arslan yanıma geldi. Belimden destekleyerek beni baş sandalyenin yanına oturttuğunda annemin hemen gelmesi için dua etmeye başladım.
Annem salona büyük bir hızla gelip gözlerini etrafta gezdirdi. Gözlerimiz buluştuğunda annem hemen yanıma geldi.
"Kızım iyi misin sen? Bembeyaz olmuşsun." Dedi endişeyle.
Arslan ayağa kalkarak elinde tuttuğu suyu bana uzattı. Annem sinirle elindeki suyu Arslan'ın elinden alarak ağzıma götürdü. Sudan bir yudum alarak anneme baktım.
"Anne ben iyiyim. Gerçekten. Kalbim ağrımıyor." Dedim gülümseyerek.
Annem başımdan öperek başını salladı. Yanıma oturarak önümdeki perçemi kulağımın arkasına sıkıştırdı.
Ahuzar hanım oğluna anlamadığım bir şekilde bakarak anneme döndü.
"Ne güzel Arslan Gece'ye abisi gibi davranıyor." Dediğinde Arslan annesine hışımla döndü.
Annem başını ovarak kolumu tutarak beni kendine çekti.
Ahuzar hanım boğazını temizleyerek konuştu.
"Afiyet olsun." Dediğinde yemeğe başlandı. Annem çekingenliğimi fark ettiğinde tabağıma yemek koymaya başladı. Bu evde hiç bir şey yemek istemiyordum. İştahım yoktu.
Arslan önündeki etten keserek ağzına attı.
Önümdeki yemekten bir parça alarak ağzıma attım. Zorlukla yutkundum.
"Sen okuyorsun değil mi Gece?"
Poyraz konuştuğunda ona bakarak başımı salladım.
"Ne olmak istiyorsun?" Dediğinde gözlerim ışıldadı.
"Anasınıfı öğretmeni olmak istiyorum. Şey ben çocukları çok severim." Dedim hevesle.
"Ne güzel, çocukları ben de severim ama uzaktan." Dediğinde Murat gözlerini devirdi.
"Hayal ettiğin çalışmak istediğin bir şehir var mı mezun olduğunda?" Dedi ellerini çenesine yaslayarak.
"Evet ben köy yerlerinde çalışmak istiyorum. Oradaki çocukların daha çok ihtiyacı var eğitime." Dedim.
Arslan geriye yaslanarak kaşlarını çattı.
"Annen ne olacak peki?" Bağırır gibi konuşmasıyla yutkunarak ona döndüm.
Annem sakin bir şekilde cevapladı Arslan'ı.
"Bu hayat kızımın hayatı. İleride pişman olmaması için şimdi istediği ve ya hayal ettiği ne varsa yapmasını istiyorum." Dediğinde anneme gülümseyerek baktım. Elimi sıktı.
Arslan alayla güldü.
"Ne yazık ben istemiyorum. O benim dibimden hiç bir sikime gidemez." Homurdanarak konuşmasıyla anlamadım dediği şeyi.
"Ne kadar güzel bir düşünce Ela teyze. Keşke benim annemde böyle düşünse." Dedi poyraz.
Ahuzar hanım Poyraz'a ters bir bakış atarak önüne döndü.
"Kusura bakma oğlum. Senin o arabanın içinde ölünü bulmak istemiyorum." Dediğinde Poyraz ofladı.
"Anne ben bir elimi yüzümü yıkayıp geliyorum." Dedim.
Annem başını sallayarak beni onayladı.
Sandalyeden kalktığımda bütün gözler bana döndü.
"Şey ben bir lavaboya gidip geliyorum." Dediğimde başlarını saladılar. Arslan bana kaşlarını çatarak baktı.
Salondan çıktığımda bu katta olan tuvalete girerek elimi yüzümü yıkayıp kuruladım.
Dışarıya çıktığımda Arslan koridordaki duvara yaşlanmış elleri cebinde beni bekliyordu.
Yutkunarak ona bakmaya başladım. Vücudunu duvardan ayırarak bana gelmeye başladı.
Geriye giderek duvara yaslandım. Arslan önümde durduğunda siyah pahalı duran ayakkabılarına çevirdim.
"Demek öğretmen olduğunda izbe bir köye gidip, orada egitim vereceksin." Dedi sinirle.
"Sana mesleğini yapacağını düşündürten ne Gece?" Dedi alayla. "Ben senin çalışmana, hele benden uzak bir yerde çalışmana izin verir miyim?" Dediğinde gozlerim sinirle kızardı.
"Bana ne yapıp ne yapacağımı söyleyemezsiniz Arslan bey. Siz benim hiç bir şeyim değilsiniz. Ki öyle olsanız bile benim hayatıma karışma hakkınız olmazdı." Dedim sinirle kaşlarımı çatarak.
Arslan kaşlarını kaldırarak bana baktı. Esmer teni kızarmaya başlamıştı. Şu an da çok korkunç görünüyordu. Ellerini iki yanıma yerleştirerek beni kafesledi.
"Yakında senin kocan olduğumda ve benim kadınım olduğunda karışıp karışmayacağımı anlarsın." Dedi fısıltılı ama sert bir sesle.
Düşüncesi bile korkunçtu. Düşüncesi bile titrememi sağladı.
"Hayır. Öyle bir şey olmayacak, olamaz. Ben senin gibi korkunç biriyle olmam." Dediğimde sinirle bir nefes aldı. Sanki söylediklerim canını sıkmıştı. Ama tabiki de belli etmedi. "Sen de kardeşin de bir şeyleri zorla yapamazsınız. Sizden nefret ediyorum. Hatta nefret de etmiyorum. Nefret de bir duygudur." Dedim sinirle. Bugün Nazlı'nın ağlayarak bana sarılmasını hatırladığımda bu aileye daha da nefret duydum.
Elini duvara vurduğunda irkilerek durdum. Korkuyla gözlerine baktığımda yutkundum. Gözleri sinirle parlıyordu.
"Benim karım, benim kadınım olmaya hazır ol Gece. Sensiz yapamam. Sensiz olmaz. En kısa zamanda bu eve benim gelinim olarak gireceksin. İşte o gün..." dedi burnunu saçlarıma dayayarak derin bir nefes aldı. "İşte o gün sana bu sözlerini hatırlatacağım." Dedi kendinden emin bir sesle.
Dudaklarım büzüldüğünde gözlerim doldu. Burnumu çektim.
"Hayır." Dedim fısıldayarak. "Hayır. Seninle asla evlenmem." Dedim ellerimi omzuna koyarak itmeye çalıştım. Bir milim bile kıpırdamadı. Lakin kendi isteğiyle geri çekildi.
Ona son kez nefretle bakarak mutfağa koşarak gittim ve mutfak dolabına sırtımı yaslayarak ağrıyan kalbimi sıvazladım.
O psikopatla asla evlenmezdim. Asla!
♧ ♧ ♧
Arslan evinden koruması Umut ile giden Gece'ye baktı. Arabaya binene kadar yüzüne bile bakmamıştı. Bu Arslan'ı sinirlendirse de bir şey demedi. Zaten fazlasıyla korkmuştu.
Derin bir nefes alarak eve yürümeye başladı.
Arslan eve girdiğinde annesinin kapıda kendisine kaşlarını çatarak baktığını gördü.
Arslan sıkıntılı bir nefes alarak annesine baktı.
"Anne bak bugün hiç havamda değilim." Dedi sıkıntıyla.
Ahuzar oğluna başını sallayarak baktı.
"Gece'ye nasıl baktığını gördüm." Dediğinde Arslan duraksadı. Fakat merdivene yöneldi.
"Gece'nin de sana nasıl baktığını gördüm." Dediğinde Arslan dişlerini sıkarak annesine döndü.
"Nasıl bakıyor muşum?" Dedi alayla.
Annesi ciddi bir şekilde cevap verdi.
"Aşık gibi, sevdalı gibi." Dedi. "Ama Gece senden korkuyor oğlum. Gözlerindeki korkuyu silmen mümkün değil gibi. Çünkü bazen ben bile senden korkuyorum." Dediğinde Arslan annesine sinirle baktı.
Arslan alayla gülümsedi.
"Anne gelinin olacak Gece. Ona göre hareket et. Kendine gelin aramayı da bırak. Bu eve Gece'den başka kimse giremez." Dediğinde Ahuzar derin bir nefes aldı.
"Gece'yi ben de severim Arslan. Ama o kızın on metreden bile seni istemediği belli. Ne yapmayı düşünüyorsun? Zorla mı karın yapacaksın?" Dedi çatık kaşlarla.
Arslan rahat bir şekilde omuz silkti.
"Gerekirse. Gece benim. Benim kadınım. İster istesin, İster istemesin. Benim olacak. Ve kimse de karşı çıkamaz. Hem Ela teyzeye de söyle canımı sıkmaya başladı." Dedi sinirle.
Ahuzar hanım ters ters oğluna baktı. Babası gibi psikopattı bu çocuk da.
Ama Allah'a şükür kocasını severek evlenmişti Ahuzar.
"Ela her anne gibi kızını koruyor. Senin hayatında yapamaz Gece. O kız narin ve ürkek, bu hayatta yapamaz Arslan. Ela bir şeyler hissediyor. Senden zaten hoşlanmaz. Ama Ela'yı hafife alma Arslan. Gece için her şeyi yapar Ela." Dediğinde merdivenleri tırmanarak korkunç bir şekilde kahkaha attı.
"Sen de beni hafife alma Ahuzar hanım! Lakin ben de tehlikeliyim! Aşık halim daha da tehlikeli! Kim benden sevdiğim kadını uzaklaştırırsa ecel olurum! Azrail olurum! Yakarım o kişileri! Sen de hazırlık yapmaya başla! Yakında Gece Kurtoğlu bu evin gelini olacak!" Dedi bağırarak.
Ahuzar hanım başını tutarak derin bir nefes aldı. Arslan'ın yapacaklarından korkuyordu. Babasından daha beterdi.
Konuşmaları duyan Asude ellerini ağzına kapatarak ağlamaya devam etti. Demek ki o kızı ondan koruyordu. O kızı öldüresiye dövecekti. Bir daha asla Arslan'ın yanına yaklaşamayacaktı.
Gözlerindeki nefretle aynaya baktı. En kısa zamanda gebertecekti o kızı.
♧ ♧ ♧ |
0% |