Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bir deli bir asi...

@ahan5354

Merhaba tam tamına bir sene sonra sizinle yeni adresimizde tekrar bir araya gelmek beni biraz duygulandırdı. Bir deli yazarınız varken birde bana yardımcı olacak bazen işimize taş koyacak minik bir deli yazarınız var artık :):)

Fazla uzatmadan bölümlere geçiyoruz..

..............................................

MERYEMCE ATEŞ...

Sabah telefonumun sesiyle uyandığım da sinirle kimin aradığına bakmadan açıp kulağıma koydum ;

''Meryemce bu saatte hala uyuyor musun? Kalksana kızım yaa''

''Büşra ne istiyorsun? Sabah sabah ya''

"Yirmi gün sonra olacak nişanımda yanımda olmanı istiyorum. Berke yirmi gün sonra nişan yapalım diyor ve ben de arkadaşımı ,dostumu, meslektaşımı yanımda görmek istiyorum......''

Büşra'nın dediklerini anlamaya çalıştım. Ne demek istediğini anladığım da hızla gözlerimi açıp heyecanla;

''Berke .. eniştem olan berke... inanmıyorum ya. Bu günü ne kadar bekledin Büşra. Nişanda olmak için işlerimi, randevularımı ayarlamam lazım. Şimdi kalkıp hastaneye gitmem lazım. Kartal döndü bugün seminerden. İki tane de ameliyatım var. Gece de nöbetçiyim konuşuruz sonra.."

Bir anda Büşra sözümü kesti;

''Meryemce, Naci hoca sen buradasın oda gelsin diyor. Burada sana ihtiyaç varmış senin gibi cerraha ...."

Büşra'ya her seferinde hayır dedikçe bu konuyu uzatıyordu. Sinirlenmemek için içimden saymaya başladım. Mert'i canımın diğer parçasını burada bırakıp nasıl gideyim. Birde benim afff neyse hayır düşünmeyeceğim. Derin bir nefes alıp;

''Büşra canım biletimi aldığımda ararım seni. Selam söyle Naci hocaya ve Berke'ye ..

''Tamam Meryemce tamam. Kaç bakayım, ne kadar kaçabileceksen. Kendine dikkat et öptüm''

Telefonu kapatıp yataktan kalktığımda derin bir nefes aldım. Ağır adımlarla odamdan çıkıp merdivenleri inerken evin sessizliği canımı sıkmıştı. Mutfağa geçip kahvemi yaptım. Elime fincanımı alıp salona geçtiğim de adamımın gece gelmiş kanepede uyuya kalmış olduğunu gördüm.

Mert'im annem ve babam öldükten sonra yanımda olan kıymetli varlığım. İkimizde mesleklerimizde en iyisi olmak için çalışıyorduk. Mert çok tanınan bir mimar, ben ise kalp damar cerrahı.

Biraz daha hayatımı düşünmeye devam edersem hastaneye geç kalacaktım. Hazırlanıp çıkmam gerekiyordu. Dolabımdan saks mavisi boydan elbisemi, ince beyaz hırkamı, başıma da beyaz üstüne mavi desenli şalımı takıp evden hızla çıktım. Arabama bindiğim gibi hızı sevdiğim için son sürat hastaneye geldim. Danışmadaki kızlara selam verip odama geçtim. Bilgisayarımı açıp kendine gelene kadar Kartal'ın odasına gitmeye karar verdiğimde içime bir sıkıntı çöreklendi. Derin nefesler alıp ağır adımlarla odamdan çıktım. Kartal sevgilim, mutluluğum, gülen yüzüm.

Odasının önüne geldiğimde kapının aralık olduğunu fark ettim. Elimi kapının koluna uzatmıştım ki, içeriden gelen konuşma ile canımın yandığını hissetmiştim. Bu konuşan benim sevdiğim adam mı? evlenmek istediğim adam mıydı telefonda konuşan. Aralık kapıdan içeriye baktığımda Kartal içten gülüyordu ;

''Bende seni özledim ''

''.........''

''Sabah geldim''

''...........''

''Kızım nasıl ''

''......''

''Meryemce'ye bugün anlatacağım ayrılmak istediğimi, onunla yapamadığımı. Hem kapalı nasıl doktor olmuş ona bile şaşırıyorum. Aslında doktorluktan başka yaptığı işleri olmasa. Neyse sevgilim akşam geleceğim ''

İçeri girmeden geriye odama geçtim. Bir şey yapmam lazımdı, hemen istifa mektubu yazıp başhekime verdim. Baş hekim yüzüme garip baksa da yerime yarın bir başkasını göndereceğimi söyledim. Hastanede daha fazla durmak istemediğim için, hemen odama gidip eşyalarımı topladım. Hiç kimseyle vedalaşmadan hastaneyi terk ettim. Eve geldiğimde Mert mutfaktaydı. Beni görünce gözleri güldü adamımın ;

''Karam , Meryemcem senin bu saatte ne işin var evde. Hani ameliyatın vardı. Bir şey mi oldu hadi söyle ''

''Adamım ....şey....ben Mardine gidiyorum. Büşra'nın nişanı var yirmi gün sonra biraz da tatil yapacağım"

"Tamam ama sanki sende başka bir şey var ablam"

"Mert ben hastaneden istifa ettim.''

''Niye karam ne oldu? ''

''İyi değilim Mert. Kartal beni aldatıyormuş. hem.. hemde çocuğu bile varmış. Bugün odasında telefonla konuşurken duydum."

Mert hızla beni kollarının arasına aldığında, sessizce ağlıyordum. Adamım başımın üstüne bir öpücük kondurup, yüzümü iki elinin arasına aldı. Gözlerine bakarken anlıma da bir öpücük kondurup hafif bir tebessümle;

"Ne zaman gidiyorsun Büşra ablanın yanına. Bu arada iyi yaptın, hem istifada hem de ayrılmakta zaten sevmiyordum hastaneyi de o .. adamı da''

''Yarın sabaha biletimi ayırttım. Büşra'ya sürpriz yapacağım. Sen gelirsin dimi nişana yirmi gün sonra ayarla işini de gel. Hadi adamım odama çıkayım, sende şirkete geç kalma ''

''Seni seviyorum karamm''

Mert'in kollarından çıktığımda, biraz geriye çekilip yüzünü ellerimin arasına alarak sakalları yüzünden elmacık kemiklerini öptüm.

Mert evden çıktığında bende odama çıktım. Valizimi iki saatte hazırlamıştım. Bir türk kahvesini hak ettiğimi düşünerek kendime kahve yapıp, terasa çıkmıştım. Terasta ki sallanan sandalyeme oturup karşımdaki orman manzarasına bakıp çoktan dalmıştım geçmiş, gelecek muhasebesine..........

..............................

MUSTAFA HAMZA ALİBEYOĞLU...

"Koskoca dört sene oldu yine geldim yanına Hazal'ım. Yetişebilseydim, olmasaydı o kaza evlenecektik biz. sevdiğim sana sarılmak varken toprağına sarılmak çok acı''

Mezarlıktan çıkarken içimden ne kadar ''erkek adam ağlamaz'' desem de ağlıyordum. Hazal'ım için ağlıyordum. Arabaya binerken telefonumun sesiyle arabayı çalıştırmadan açtım.

''Ağam Kenan bey parayı da dediğiniz malları da getirmiyor''

''Tamam Kamil, üç saat sonra uçağım var geliyorum. ''

'' Tamam ağam''

Arabamla mezarlıktan çıkmıştım ki yine telefonum çalmaya başlamıştı. Bluetooth kulaklığımı kulağıma takarak ;

''Efendim Kadir ''

''Ağam Mardin'e ne zaman gelmeyi düşünüyorsunuz ''

Her zaman ki gibi keyifliydi kardeşim Kadir'im. Mutluydu hem amcamızın oğlu Baran'ın düğünü olduğu için hem de küçük kız kardeşimizin bebeği olacağı haberini almıştık. Bir an geçmişi ve geleceği düşünmeye başlamıştım. Hazal'ı ve ailemi, yuvamı düşünürken kulağıma Baran'ın sesi gelmeye başlamıştı;

''Ağam, ağam beni duyuyor musun? Amcaoğlu geliyorsun dimi. Bitmedi mi işlerin ''

'' Geliyorum Baran geliyorum. Üç saat sonra yola çıkacağım hadi Allah'a emanet ''

Ben Mustafa Hamza, Mardin'in en büyük aşiretin asi ağası. Her ne kadar istemesem de herkesin korktu, çekindiği Azrail ağa. Artık uzun bir süre gelmeyecektim İstanbul'a. Son kez Hazal ile gittiğimiz yere, sahile çekmiştim arabamı. Cebimden çıkardığım paketten bir dal sigara alıp acılarımı, geçmişi düşünme başlamıştım .

...............................

UMARIM BEĞENİRSİNİZ ........

ALLAHA EMANET OLUN.......

Sizi seven deli yazarınız...

Loading...
0%