Yeni Üyelik
16.
Bölüm

Canın olayım...

@ahan5354

Nefesim kesilirken gel,
Beni sensiz bırakma...

..........
MERYEMCE...
Filiz yanında kendinden küçük kocasıyla avluya girerken filizi bir tek ben ve Gülcan kim olduğunu biliyorduk doğal olarak. Gülcan , Filiz'i parçalayacak gibi durunca Gülcan'a yaklaşıp;
" ya sakin olacaksın yanımda duracaksın yada hem odana git" kendine engel olmayacağını bildiği halde "bende geleceğim ama yanındaki adam kim "
"Kocası Filiz hanımın "
"Ya ben bu kadın"
"Gülcannnn"
"Tamam sakinim "
Filiz'in yanına giderken annem ve babam sedirlere çoktan buyur etmişlerdi, Mustafa ve Dağhan yan yana otururken bende Gülcan'ı yanıma alarak otururdum Filiz alay eder gibi "Ay benim güzel kızım da buradaymış" Gülcan'a fırsat vermeden hemen ağzımı açtım ama konuşan bu konağın gelini değil atmaca olan Meryemce idi. " Niye geldin filiz hanım ne yüzle geliyorsun ben sana zamanında yüklü miktar para verip yollamadı mı bu şeref... tövbe yarrabbim adam la git Gülcan'ı rahat bırak diye ne yüzle geliyorsun hiç mi utanmadın buraya gelirken " benim dediklerimle birden Filiz ayağa kalkınca bende ayağa kalktım hemen Mustafa ayağa kalkarak beni tutmuştu.
"Meryemce kendine gel ben hakkım olanı istemeye geldim ,sevgili kızım üç beş bir şey vererek susturamaz beni"
"Bana bak Filiz elimde kalırsın ama aslında hadi bütün kirli çamaşırları ortaya dökelim he ne dersin,yada ben kimi arayacağımı biliyorum ... hadi şimdi geldiğin gibi çık git" Filiz yaptığım imayı anlayınca hemen özür dileyerek gitmişti. Filiz ve genç kocası giderken ilk defa sesim yüksek çıkmıştı " Borannn hemen buraya gel" Boran şaşırmış olacak ki " buyurun gelin ağam "
"Buraya gelen kadını adamı takip et ve yurt dışına çıktıklarına emin ol"
"hemen gelin ağam " Boran çıkarken Gülcan "Arabanın anahtarlarını ver hemen"
"Nereye gidiyorsun hele bu kadın buradayken"
"Ver anahtarları, ne yapabilir ki" Gülcan 'la kavga etmek istemediğim için anahtarı vermiştim. Gülcan arabaya doğru giderken benden peşinden gitmiştim . "Nereye gideceksiniz ve şu arabayı hızlı kullanma "
"Kale gidiyorum Meryemce ve hızlı kullanmam oldu mu" Konağa girdiğimde herkes avluda bana bakarken Mustafa " demin ki o kadınla konuşan sen değildin mi deli doktor"
"Niye ki ağam ben sinirlenemez miyim" dediğime Bedirhan kahkaha atarak " Ona ne şüphe doktor toprağa ne yaptığını gördük" Minayı kucağıma alıp Mustafa ve Dağhan'ın ortasına oturarak
"Söz konusu sevdiklerim ise ben keskin gözlü yırtıcı bir atmaca olurum bilen bilir benim 5 kişilik bir ailem vardı, canımı vereceğim tahmin edeceğiniz gibi annem ve babam ölünce Dağhan ve mert vardı sonra kadir amcamın emanetti Gülcan hiç olmayan kız kardeşim sonra Mina'm girdi hayatıma sonra" avludaki herkesi bakarak en son Mustafa da gözlerim kalarak
"Sonra sizler geldiniz hayatıma tek tek yeriniz büyüdü benim kocaman bir ailem oldu şimdi Bana bir şey olsa gözümü kapasam kızıma ve sevdiklerime bakacak bir sürü insan neyse yeter bu kadar" Dağhan'a dönerek " Hadi bakalım Binbaşı Dağhan Selim Ateş önünüzde azılı uzun bir sinir geçmeyecek bir görev var nasıl sakinleştirir nasıl gönlünü alırsın bilmem ama onun siniri aynı benim sinirim gibidir ama benden daha çok inattır , zaza inadı var onda haberin olsun ve gazan mübarek olsun Binbaşı, birden şuan kendi Mardin kalesinde ." Dağhan hızla avludan çıkarken Mustafa Dağhan'a " selim abi benim arabayı versinler sana he bu arada siniri ve inadı Meryemceyi geçmişse hayırlı olsun" Dağhan sinirle Mustafa bakarken ben Dağhan'a bakarak " eee ay kişi cehennem ol get "
"ay gız bah gocana pişey de geverdecem yohsa "
"mana heç acımersen mi gocamı geverdeceksen ,meni sevmersen mi"
" Gızz olarmı heç , seni severem abu gocanı sevmerem" Dağhan gülerek çıkarken bende onun arkasından gülerek bakmıştım,Ayşegül çayları getirirken Mirza babama bakarak " Baba ne kaleymiş ya herkes soluğu orada alıyor "
"Öyledir kızım herkes orada aşkını Mardin'e söyler , zamanında Mihriban hanım bana bakmadığında benden oraya çıkardım " babam Mihriban anneye bakarak " Ama Allah'tan sonra bana vardı hatunum aman deli kızım konuşturma beni çocuklarımın önünde ben sana sonra anlatım" dediğinde hepimiz gülmüştük .
Kucağımda uyuyan Mina'ya bakarken Mustafa " anne bu gece Mina sizinle yatsa odasında yatmasa" kader " abi biz bakarız anladığım kadarıyla Dağhan abinin peşine gideceksiniz "
"Evet gelinim yaa şimdi bizim baldız kaleden atmasın koskoca binbaşıyı" Minayı alıp odaya kadir çıkarırken bende üzerimi değiştirmiştim.Mustafa benim arabayı istemişti sonra aklına Gülcan'ın aldığı gelince ,kadirin arabayı alıp sakin sakin kalenin yolunu tutmuştuk.
Kalenin oraya geldiğimizde Dağhan ve Gülcan'ı uzaktan gördük arabandan inmeden ara ara bakıyorduk . Mustafa beni kolun altına alıp göğsüne yatırınca önce başımdan öptü sonra derin bir nefes alıp " Gönlümün sultanı bir şeyi merak ettim ,Dağhan binbaşının cenazesine gitmedi mi orada görürdü yıldız görünümlü Gülcan'ı"
"Dağhan o zaman sadece asker olunca ona da Erol'un cenazesine gitmesi söylenmiş ne kadar istediyse de gidemedi. ben Gülcan'ın yanında o Erol'un biriciğim dediği karısının yanındaydı"
"Anladım güzelim peki Gülcan neye kızdı "
"Dağhan'ın geç gelmesine bence "
"Gülcan bence abartıyor ben sana hiç kızıyor muyum 38 yaşıma kadar beni beklettin diye " Mustafa'nın son dediğine gülerken gördüğüm manzaraya ile ağlamaya başlamıştım....
..............................
DAĞHAN SELİM...
Yıldız'ım , Gülcan mıydı yani benim zaza güzelim yıldız mıydı yani Allah'ım sana çok şükür boşuna değildi kalp akışlarım boşuna değildi. Ah zaza kızı baban bana demişti her şeyi yenerim ama bir tek kızımın inadını yenemem bekle gülüm ben senin inadını yenerim kalbini de kazanırım . Gülcan ya Meryemcenin dediği kadar sinirli ise aman ne kadar sinirli olabilir ki, eğer Serdara dediği kadar seviyorsa zaten hemen beni affeder benim işte ölene kadar beklerim dediği adam , o gece Meryemceye dediği toprak gözlüsü benim işte . Ben böyle düşüne düşüne gelmiştim kaleye hemen araban indiğim gibi hızla koştum kaleye merdivenleri çıkarken Gülümün hıçkırıkları bütün kaleyi inletiyordu. Onu gördüğümde kendi kendine konuşuyordu ;
" baba , babam neredesin sen bak kızın burada duy beni ,ben bu gün yıkıldım ben öldüm ben senin kahraman dediğin ay parçam dediğin adam karşıma çıktı baba benim artık vazgeçmeye başladığım zaman onu onsuz yaşamaya alıştığım zaman geldi baba , senin gidişinle gelmeliydi baba ben kimsesizliğe alıştığım zaman değil ben şu hayata vayemın başka kimsem yok dediğim zaman değil baba , sensizlik çok canımı yakarken değil baba ,şimdi değil baba geç kaldı senin ay parçan çok geç kaldı ben tükendim gelmesin artık babam gelmesin gitsin"
Gülcan'm , böyle düşünmemeliydi çok aradım çok ama bulamadım ben seni yıldız diye aradım babasının üstüne yıldız diye bir kızı yoktu kayıtlarda abisinin adı deniz yazıyordu , Oda benim Meryemceyi sakladığım gibi seni sakladı sandım. Gülcan'm ağlarken arkasından omzuna dokunduğumda hızla yerinden kalktı. Gülcan beni görünce göz yaşlarını silerek " Ne işin var burada binbaşı"
"Gül'üm, yıldız'ım sakin ol her şeyi anlatacağım " Gülcan hafif gülümseyince içim rahatlamıştı , bir adım bana doğru atarak
"Gülüm , yıldızım kendine gel binbaşı kendine ne anlatacaksın bana , ne istiyorsun benden anlatma bana bir şey git istemiyorum seni binbaşı gitt"
" Gülcan , gülüm bir dinle tekrar diyorum sakin ol "
"Ne kolay dimi iki gülüm de sonra sakinleş sonra gelip boynuna da sarılıyı mı binbaşı hee" Gülcan'ın sakinleşmeyeceğini anlayınca biraz sesim yüksek çıkmış olabilir
"Bir dinle diyorum sana Gülcan "
"Ne dinleyeceğim be ,"Gülcan parmağını sallaya sallaya " asıl sen beni dinle binbaşı sen biliyor musun ben seni ne kadar bekledim , kaç gece ağladım gel diye , babam bana benziyor dedi diye her erkeğin haram olmasına rağmen yüzüne baktım gözlerine baktım babam demişti, hiçbir şey bilmiyorsun binbaşı hiçbir şey" son söylediklerini sessizce söylemişti karşımda ağlıyordu zaza kızı bir sinirle başını kaldırıp gözlerime baktı yumruk yaptığı ellerini göğsüme vurura vurura konuşmasına devam etti
" Sen şimdi babamın bana her gece kahramanlıklarını anlattığı benim 18 yaşımda görmeden sadece göz rengini bildiğim aşk olduğum adamsın öyle mi güldürme beni ya, ben seni sevdiğimde 18 yaşındaydım babam öldüğünde 20 yaşındaydım bak şimdi 36 yaşındayım neredeydi he neredeydin. Bak sana ne anlatacağım iyi dinle binbaşım bir gece rüyamda babam geldi başımı öptü ve dedi ki korkma kızım ay parçam gelecek kimsesiz kalmayacaksın dedi ama sen yoktun sen gelmedin beni sessiz kimsesiz bıraktın anladın mı"
Gülcan yavaşça vurmayı bıraktığında sarılıyordum gülüme kulağına doğru " bahar gözlüm , uçsuz bucaksız ormanında boğulduğum güzelim, tamam bir sakin ol gel oturalım konuşalım her şeyi anlatayım sana " hızla kollarımın arasından çıkarken tam karşımda durdu boynundan bir şey çıkardı ve elinde tutarak " Binbaşı beni iyi dinle ne güzel demiş üstat necip fazlı"
Ne hasta beklerdi sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan ,bir günahı,
Seni beklediğim kadar
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni
Bırak vehmim de gölgeni
Gelme, artık neye yarar?"
Gülcan şiiri okuduğunda yıldızımın elimden kaydığını anlamıştım, elindeki babasının künyesinin yanındaki ay kolyeyi bana vererek tam gidiyordu ki sendelemeye başladı.
Gülcan'ı tuttuğumda kaleden, içeriye koşarak Meryemce girdi, Gülcan Meryemceyi görünce
"Asi deli yoruldum götür beni" Meryemce Gülcan'ı alıp kaleden çıkarken yıllarca kıskandığım asi diye bildiğim adamın bacım olduğuna mı şaşırayım yoksa, Gülcan'ın ne kadar geç bulduğuma mı üzüleyim. Mustafa " selim abi gel şurada azcık oturalım "
Ben Mustafa ile otururken Meryemce hızla önümüzden gitti son gördüğüm arabanın açık camından Gülcan'ın ağlamasıydı .
Mustafa , bana uzattığı paketten bir sigara alırken arkadan Bedirhan ve baran gelmişti.Baran yanıma otururken " Binbaşım geçmiş olsun" Bedirhan hafif gülerken " Dağhan abi sıkıntı yapma Allah kerim"
Kalede biraz daha oturduktan sonra Baran'ın arabasıyla konağa gelmiştik, diğer arabaları Mustafa ağanın adamları gelip almışlardı. Konağın kapısında Meryemceyi görünce içim bir garip olmuştu. Mustafa hemen Meryemcenin yanına giderek "Meryemce'm ne oldu niye dışarıdasın ve Boran nerede "
"Sakin ol, Boran şimdi bizim Mert'in evinin önünde birkaç gün Gülcan mert'in evinde kalacak "
"Tamam canım hadi içeri , Bedirhan görüşürüz kardeşim"
Bedirhan ve Baran giderken üçümüz konağa girmiştik.Ben odama gitmeden Meryemceye
"Güzelim bir kahve içebilir miyiz" Mustafa'ya baktı önce sonra Mustafa " size iyi oturmalar benim yarın büyük bir toplantım var"
Mustafa giderken Meryemce mutfağa gitmişti kahve yapmak için , Meryemce geldiğinde kolumun altına aldım " Güzelim niye daha önce demedin "
"Sizin yüzünüzden aslında hala söylemeyecektim, ama o ve sen evleneceğiz deyince iyice ayarım bozuldu"
"O hanım efendi kiminle evlenecekmiş pardon "
" Sana ne Dağhan, paşa sana ne, sen önce kendini afettir ispatla sevdiğini duydun mu beni"
" Yardım et sen benim bacımsın "
"AA yeter Dağhan yaaa"
Meryemcenin sesine hızla avluya çıkan Mustafa'ya gülmemek için ikimizde kendimizi zor tuttuk. Mustafa sinirle tekrar odanın kapısını kapatıp içeri girince Meryemce "iyi geceler ağabeyciğim" yandan gülerek gitmişti.
Bende binbaşı Dağhan'sam görürsünüz siz....

..............................................
BİR HAFTA SONRA......
Gülüm bir haftadır konağa gelmiyordu ve duyduğuma göre Meryemce benimle konuşmadığı gibi onunla da konuşmuyordu haklıydı, çünkü Mustafa'dan duyduğuma göre oda benim gibi ben haklıyım benim yanımda dur diyormuş ve Meryemce sinirinden geceleri bile uyuyamıyormuş.
Bu akşam bütün ısrarlara rağmen en çokta Mirza amcanın inadına yedik düşerek yemeğe gelecekti yıldızım .Yemek masasında bir tek benim yanım boştu, biraz sonra konağın kapısından hafif bitkin bir şekilde yıldızım girmişti konağa, masaya yaklaşıp tek sandalyenin benim yanımdaki olduğunu görünce ilk önce Meryemceye kaş göz yaptı Meryemce ona bakmayınca sessizce " ee vayemın sen görürsün" sinirle yanıma oturunca herkes bıyık altından bize bakarak gülüyordu.
Herkes yemeğini yerken benim dikkatim yıldızımdaydı , bahar gözlüm sevdiğim, ahh binbaşım ahh ,az anlatmışsın yıldızı bana .Kaç zamandır yanımdaydı ve ben orman gözlümü tanımadım ben nasıl bir adamın , affet beni güzelim affet.
Yemek yerken bir ara elini tuza uzatınca ben ondan önce davranıp ona vermiştim, o tuzluğa değil bileğimdeki, fularla bakıyordu, kadir binbaşımın bir operasyonda hafif bir yaralanmada bileğime sardığı fular,yıldızımın fuları. Şaşkınca bakmaya devam ettiğinde ben onun bakışlarındaki ürkekliğe bakıyordum. Tuzlu önüne koydum tam kaşığı aldığımda " O.........oo bileğindeki fular"
"Ne olmuş fulara?"
"o ....elindeki fular"
"o mu? O benim sevdiğimin, bahar gözlü bir kızın fularlı ,onun gibi bahar kokuyor huzur kokuyor"
"ne....nereden buldunuz o fularlı binbaşım"
"senin bir tek ben değildim senin binbaşın hatırlatırım zaza kızı" göz kırpıp yemeğime döndüğümde yemeğimi yemek için değil ona sarılmamak için önüme döndüm .
Gülcan kendi kendine homurdanırken birden " Meryemce, sana kahve yapayı mı" Meryemce bize kırgın olduğundan Gülcan gönlünü almaya uğraşıyordu.Meryemce hiç istifini bozmadan "İstemiyorum canım" herkes bir andan "sen mi" dediğince Mustafa herkesin içinde ateşine bakınca avluda bir kahkaha kopmuştu.
Yemek yenmişti. Mirza amca ve Mihriban teyze salonda çaylarını içmek isteyince onlar gitti biz hepimiz avludaydık Mina benim kucağımda kader ve selvi kardeşlerimin yaptıkları küçük bir oyunla Gülcan'ım yanımda oturuyordu ,çaylar içilirken Meryemce Mustafa'ya bakarak
"Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Ben sana mecburum sen yoksun"
Meryemce şiiri bitirdiğin de Mustafa hafif boğaz temizlemesiyle ;
"Özlemek için Nazım var,
Mavi için Edip......
Rakı için Can yücel,
Sevmek için Cemal süreyya,
Sevda için Ahmet arif..
Bazen özledim diyemezsin, Nazım okuyorum dersin....
{ben Nazım okuyorum , sen ne yapıyorsun?}
Mustafa ,Meryemcenin gözlerine bakarken beni bir öksürük tutmuştu yine Gülcan" ne o gıcık tuttu sizi binbaşı, yavaş bence" Meryemce ye dönerek " vayemın bir tane daha bee" Meryemce gülerek başını salladı sonra Mina'ma bakarak " Mina'm "
"Söyle annem" Mina kucağımdan inip Meryemcenin kucağına oturdu " Annem Trabzon'a giderken yaptın armağan etme oyunun oynayalım mı söyle bakalım kimden kime söylüyoruz" Mina biraz düşünür gibi yapıp " Dağhan dayımla Gülcan teyzemin olsun " benim meleğim yapmıştı yapacağını herkes gülerken Meryemce başlamıştı şiire;
"Terk etmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hain, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça.......
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terk etmedi sevdan beni"
Meryemce'nin okuduğu şiir iyice ortamı güzelleştirce güzelleştiriyordu, Emrah birden Meryemce ve Mustafa'nın önüne diz çöktü.Meryemce kafasını salladı , hafif öksürüp "Emrah da size ikinize bir şiir dedi onu okuyacağım " Meryemce hafif bir nefes alarak
"Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç
Sana diyeceklerim söylemekle bitmez
Yıllardır yaşamımdan çaldığım zamanlar,
Adına düğümlendi.
Bana yaşadığın şehirleri aç
Başka şehirleri özleyelim orada seninle
Bu evler,bu sokaklar, bu meydanlar ,
İkimize yetmez"
Şiirin verdi etkiyle mi bilinmez Gülcan bana bakıyordu,benden ona biz birbirimize bakarken birden Mustafa'nın öksürmesiyle kendimize geldik "Binbaşım bir bardak daha çay" herkes gülerken Gülcan birden "Etme bulma dünyası binbaşım"
Bu gece Gülcan da buradaki odasında kalıyordu. Bu akşam ki şiirlerden sonra sanki biraz daha iyiydi. Gece su içmek için avluya çıktığımda Meryemce ve Gülcan avluda konuşuyorlardı beni görünce Meryemce " nereye Dağhan "
"Su içmeye "
"Gelsene oturalım azcık" yanlarına giderken niye bilmem heyecanlanmıştım. Kızlarla biraz daha oturup sohbet etmiştik ama Gülcan hiç konuşmadan bize bakıyordu. Meryemce iyi geceler deyip odasına giderken Gülcan da ayağa kalkarak " Binbaşım, iyi geceler " Gülcan giderken sadece arkasından bakmıştım..
Ahhh zaza kızı yaktın beni yaktın bahar gözlüm....
................................
MERYEMCE...
Bu akşam Mustafa'mın doğum günüydü,ve herkesi ayarlamıştım. Konakta herkes şuan koşturuyordu, dün akşam ki şiir gecesinden sonra az da olsa Dağhan ve Gülcan acık yumuşamıştı, ve ben rahatlamıştım, ikisin arasında kalmaktan canımdan bezmiştim.
Gülcan ameliyatta girmişti benim de hastalarım bittiğinden masamda dosyalarla ilgilenirken kapı çaldı kafamı kaldırmadan gir dedim. Kapı açılıp birde kilitleme sesini duyunca bir den kafamı kaldırınca yavuz'u beklemiyordum. Yavuz masaya yaklaşmaya başladığında gerilmiştim birden dönen sandalyenin kol yerlerinden tutarak eğildi " Nasılsın güzelim"
"Yavuz ne işin var burada "
"Yetmedi Meryemce o kadın bana yetmedi çocukluğumdan beri seni sevdiğim için karım bana yetmedi"
" Ne saçmalıyorsun yavuz" hızla nasıl yaptım bilmiyorum ama önünden kalktım. Kapıya doğru giderken hızla iki kolumdan tutmasıyla sırtımı kapıya vurdu. Yavuz beni kapıyla kendi arasına alarak başını boynuma doğru koyup koklamaya başladığında aklıma eski yaşadığım gelince çırpınmaya başladım kollarımı başımın üzerinde tek eliyle tutarken bir eliyle ağzımı kapadı kulağıma yaklaşıp " yine çok güzel kokuyorsun biliyor musun kartal ile birlikteyken bir şey demedim çünkü üf desem korkardı onun için meryemce"
"bırak yalvarırım bırak yavuz bırak "
Kapı vurulmaya başlayınca yavuz beni bırakıp hemen kapısın arkasında saklandı, kapıyı açtığımda Boran " Meryemce abla iyi misin ?"
" iyim canım "
"Bembeyazsın su getiriyim mi" kafamla kapısın arkasını işaret ettiğimde benim akıllı kardeşim anlamıştı .
" Abla yanında oturabilir miyim " Boranın dediğine gülerek gel dedim ,odaya girerken boran yavuzu görünce anlam veremedi. Yavuz sinirle yerinden kalkarak " neyse yeğenim iş için gelmişti 3 saat sonra uçağım var görüşürüz"
"Tamam yavuz güle güle Meryem sultana selam söyle "
Yavuz çıkarken Boran bana bakıyordu, anlam veremez şekilde kafasını sallayınca ,
" Boşuna düşünme boş ver bir gün sana anlatırım ama iyi ki geldi he birde ne ağana ne de o hepinizi çok sevdiği asker abinize, Dağhan'a söyleme bu adamı burada gördüğünü tamam mı"
"Ama abla niye ?"
"Sonra anlatırım hadi çıkalım ağana doğum günü bu gün " Boran gülerken bende gülmüştüm Boran benim çantamı alıp çıkıyordu ki " dışarıda kapının önünde beni bekle birini arayacağım " ilk defa korkuyordum kendim için değil kocam ve Dağhan için. Gülcan'a not bırakıp konağa gitmiştim.
Konağa geldiğimde herkes hazırdı , ben Minamın yanına gidip hazırlanmasına yardım etmiştim. Mina'm ile azcık konuşmuştuk. Masa hazırdı , konağın kapısı açıldığında her şeyden bir haber kocam elinde kocam bir ayı ile geldi. Herkes bir ağzından iyi ki doğdun deyince ağamız utanmasa çocuklar gibi sevinecekti. Herkes onu öperken onun gözleri bendeydi Dağhan bir ara artık fark etmiş olacak ki
"Mustafa ağa eee 50 oldun mu"
"Yok abi ya 60 falan" herkes ona gülerken pasta kesilmiş herkes sedirlerde otururken Mina bembeyaz uçuş uçuş elbisesiyle Mustafa'nın önüne geldi elinde ufak bir kutuyla " Babacığım iyi ki doğdun iyi benim kahramanımsın ve hep öyle kalacaksın ben senin prensesinim biliyorum " yanağından öperek
"babacığım bunu annem ve ben sana hediye ediyoruz " Mustafa kutuyu önündeki masaya koyarak Minayı kucağına aldı " Benim ceylan gözlü meleğim sen benim hayatıma girdiğin günden beri bu asi ağayı mutlu ettin çok teşekkür ederim sana da seni bana getirene de Allah beni sizsiz bırakmasın"
Herkes tebessümle bakarken Mustafa kutuyu açarken Mina birden "içindeki kağıdı sesli oku babacığım" Mustafa kutuyu açtığında içinden çıkan kağıdı okudu " Ben gelene kadar ablamla birlikte bu ayakkabıları saklar mısınız baba" Mustafa şaşkındı Dağhan ise o esnada içtiği çay boğazında kalmıştı Dağhan öksürürken Gülcan onun sırtına vuruyordu , ben bu manzarayı uzaktan izliyordum. Herkes kocamı gönlümün ağasını tebrik ederken ben artık yanına gitmiştim. Mustafa annesiyle babasının yanında sadece gözüme bakarak " hayırlı olsun " dediğinde avluda kahkaha kopmuştu,Mustafa Minayı kucağına alarak " ee kızım kardeş saklayın dedi nereye saklayacağız"
"Benim odama baba orada daha güvende olur " Mustafa'nın kucağında ki Mina'mın başını okşarken Mustafa'nın gözlerine bakarak kızımın başını öpmüştüm. Mustafa ve Mina odaya giderken ben babam ve annemin yanına gittim ortalarına oturdum. Koskoca Mirza ağa ağlayarak" Allahım hep seni güldürsün kızım hiç ağlatmasın benim bir sürü torunum oldu benim gelinim yok hep kızım var ama sen bak bunu bir tek ben demiyorum hepimiz diyoruz sen bize iyi geldin hele oğluma kızınla sen çok iyi geldin can kızım ben " babam beni öperken Mihriban annem ağlıyordu.
Bir saat sonra Mustafa odadan geldi , Minamı uyutmuş gelmişti. Mustafa ,babama dönerek " Mirza ağa izin var mı gelin ağayı alsam bir dışarı çıksak "
"Tabi buyurun ama ağalık bizim ne haddimize " babamın dediğine gülerken, Mustafa Dağhan'a dönerek " sevgili binbaşı abim kız kardeşinizi götürmem de bir mahsur var mı" Dağhan tam ağzını açıyordu ki Gülcan'ım " Binbaşıı yavaş, Mustafa ağam siz çıkın " biz kapıya yönelirken arkama dönüp baktığımda Gülcan millete ne dediyse herkes gülüyordu.
...........................................
Mustafa, beni Mardin'i tepeden izleyebileceğimiz bir yere getirmişti. Mustafa yere bir örtü serip üzerine oturdu bende yanına yan oturup başımı göğsüne koymuştum gözlerime bakarak sımsıkı sarılmıştı ,
" Karım, kadınım, hayatımın anlamı beni baba etmiştin, yine ediyorsun. Sen geldin ya benim kaderim oldun ya ben sana artık ne diyeyim güzel gözlüm. Ben senden önce yaşamıyordum sevgilim ben meğerse hiç aşık olmamışım hep sevmişim"
" Beyefendi kaç defa sevdiniz?"
"Kıskanma ömrüm çok sevdim bir kere aşık oldum bir kere nefesim oldu bir kere adadım kendimi birine, seni ilk gördüğüm gün Baran'ın düğünde ne güzeldin sen hele babamın ameliyatına girerken kafa tutman aşksın kadın cansın kadın "
"Sevgilim sen benim başıma gelen en güzel şeysin , sana bir şey itiraf edeyim meğer gerçek adamım sen mişsin ama ha mert duymasın"
"Duymaz sultanım, birtanem benim, senin yüzün gülsün diye sen mutlu ol diye her şeyi yaparım güzel karım benim , sanki diğer yarım olmuşsun,sen ne hissetsen aynısını hisseder olmuşum derdinle dertlenir ,acınla ağlarım. Sen huzurmuşsun meğer sesini duymadan o gün geçmez olmuş ve her gece mırıldanarak yatakta bana sarılman bana huzur olmuş sen adın ekmeğim suyum olmuşsun. Ben ilk defa korkar olmuşum bir gün sensiz kalacağım diye "
"Canım adam , aşkım ağam, beni niye bu kadar sevdin ki "
"Bak kaç gündür bir şarkı dinliyorum onun sözlerini, söyleyeyim sana , çünkü dinlerken hep sen geliyorsun aklıma"
Ömrüm, bakışlarına ölürüm ömrüm
Üzülürsen üzülürüm yaprak gibi dökülürüm ömrüm
Benim gözümle baksaydın sana
Nasıl bir şeysin inanamazdın
Benim gönlümle baksaydın sana
Benim gönlümle aksaydın sana
Sende severdin dayanamazdın
Dünyanın kahrı çekilmez sensiz
Bir yudum su içilmez sensiz
Sırat köprüsü geçilmez sensiz
Mahşerde ismini ismime yazdım
Ömrüm bakışlarına ölürüm ömrüm
Üzülürsen üzülürüm yaprak gibi dökülürüm ömrüm..
Mustafa, bitirdiğinde çoktan sarılıp ağlıyordum. Mustafa beni sakinleştirmeye çalışırken anlımdan öptü hafif gülerek " ooo hatun daha var ya bu kadar mı çabuk girdi hormonların devreye " Mustafa'nın dediğine gülerken elimle kirli sakalarını sevdim. Mustafa masum ufak bir buse dudaklarıma koymuştu ki arkamızdan Dağhan'ın öksürüğü duyunca Mustafa arkasına bakmadan öpmüştü. Arkamıza bakınca, bedirhan ve başak , baran ve zümrüt, kadir ve kader,serdar ve selvi ve bizim yeni birlikte olmak isteyen fark inadından vazgeçmeyen ikili Dağhan ve Gülcan .
Gülcan gülerek " Vayemın yalnız kalmayın diye hepsini toplayıp geldim"
"Ah canım iyi halt ettin ,biz konaktan çıkarken dedin dimi"
"Aynen vallahi" herkes bizim atışmamıza gülerken, Mustafa arkama geçerek herkese yer açmıştı.
Mustafa kulağıma doğru " hatun eve gidince hatırlat bakalım senin nereden alarm var ben sana ne zaman yaklaşsam biz duymuyoruz ötüyor galiba , ama Allahtan çocuğu yapabildik "
"Çok kötüsün asi'm" Dağhan yine öksürerek " Mustafa yeter size bu kadar aşk kardeşimi alabilir miyim ?"
"Al selim abi al" herkes Mustafa'ya gülerken Mustafa sadece bana bakıyordu, Dağhan telefonu alıp görüntü mert'ti aradı, mert telefonu açtığında sinirliydi yanında biri vardı ve yanındaki adam sinirle bağırıyordu, Mustafa ve Dağhan adamın bağırmasından ve mert'in sinirli olmasından huylanmışlardı. Dağhan " Mert hayırdı koçum "
"Yok bir şey abi , siz hayırdır aradınız bu saate" ben görüntünden çıkmam istesem de Dağhan izin vermiyordu. Mustafa rahatsız olduğumu anlamış olacak ki beni Dağhan'ın kollarından aldı. Mustafayı öperken kulağına " sağ ol hayatım " Mustafa anlımdan öperken Dağhan mert'e " oğlum dayı oluyorsun dayı" Mert'in yanında cam sesi gelince Mustafa bile telefona baktı ama ben ne olduğunu biliyordum. Mustafa telefonu alarak " Mert'im ne oluyor "
" Mustafa abi hayırlı olsun, bir şey yok yanımdaki arkadaşım sinirliydi elindeki bardağı vitrine attı da sakinleşir birazdan "
"Tamam oğlum"
"karam nerede?
"burada Mert'im "
"Verebilir misin ? bir de özel konuşabilir miyim ayıp olmazsa"
"Tabi Dağhan da tamam dedi " Ben telefonu aldığımda ayağa kalkarak arabaya doğru gitti
"karam "
"Efendim " gördüğüm manzara canımı sıkmıştı,Mert bağırmaya başladı.
"Meryemce çok mu lazımdı söylediniz zaten akşamüzeri biri aradı iyice kudurdu"
"Dağhan söyledi ben mi dedim, hem ne zaman geldi yanına "
" Hep yanımdaydı"
"Tamam kapatıyorum "
Telefonu kapattım ve yerime gitti, Mustafa bana bakarken Dağhan "ne diyor hergele, kıskandı dimi yine"
" Evet bende daha çok sevme dedi"
Dağhan gülerken ben Mustafa " Hadi gidelim sıkıldım "
Hepimiz arabalara binerken Mustafa eliyle siz gidin yapınca herkes yavaş yavaş hareket ederken o arabayı çalıştırmadı bile bana dönerek " Gül güzeli ne oldu ve mert sana ne dedi ki korkarak geldin"
"Mustafa'm seni çok seviyorum beni nasıl tanıyorsun ama inan kıskançlık yaptı sadece o yanımda yok yaa ondan "
Mustafa sarılarak başımdan öptükten sonra arabayı çalıştırmıştı . Tek eliyle arabayı kullanırken bir diğer kolun altında beni tutuyordu başını başımın üzerine koyarak
"huzursun be gelin ağam,biliyor musun ölene kadar sana sarılmak istiyorum hepsi bu birde şu Dağhan'ı evlendirelim deli baldızla görsün ,"
"Neyi görsün hayatım "
"Evliliğin aşkın nasıl bir şey olduğunu ömrüm.
Konağa geldiğimizde avluda Dağhan ve Gülcan oturuyordu. Dağhan sinirliydi hızla önüme gelerek;
" Aç kollarını çabuk" Mustafa önüme geçerek " selim hayırdır ne alaka "
"Mustafa ona kolları açtır çabuk" Mustafa bana dönerek " Açar mısın kollarını"
"Hayır Mustafa "
Dağhan hızla yanıma gelerek tamda yavuzun sıktığı yerleri sıktığında ağzımdan bir inilti çıkmıştı. Mustafa sinirle "Dağhan abi yeter " Dağhan duymuyor gibiydi feracenin kolunu yukarı sıyırdığında morluklar gözükmüştü. Mustafa sinirle "borannnnnnnn ALLAHIN belası buraya gel çabuk" Boran koşarak gelirken önüne geçtim "onun suçu yok, tamam anlatacağım " Dağhan sinirle " Anlat çabuk "
" Bu gün akşamüzeri yavuz geldi" Mustafa kudurmuştu , Boranın üstüne yürürken bende sinirlenmiştim " Onun bir suçu yok dedim sana ben yaptım ben , "
"Ben onu seni korusun diye yanında yolluyorum "
" Bende biliyorum lavaboya gitmiş çocuk orada girmiş ve kapıyı kilitledi ve evet bu çocuk beni korudu" Dağhan kudurmuş gibiydi " Nasıl korudu nasıl "
"Boran sen çık " Boran kapının önüne çıkmıştı, " Beni oda da sıkıştırmıştı"
Mustafa'nın gözleri dönmüştü resmen beni sürükleyerek odaya götürmüştü, odaya atıp kapıyı üzerime kilitlediğinde Dağhan " Mustafa yavaş çıkar kardeşimi oradan "
"Sen karışma bana, çekil önümden "
Camdan gördüğüm kadarıyla Mustafa konaktan hızla çıktığında camı açıp " Dağhan tamam sinirlenme ben biliyorum niye yaptı hadi siz odanıza o birazdan gelir"
Dağhan gülerek odasında giderken Gülcan'a " zaza kızı sende odana gece gece avluda kalma"
"Tamam binbaşı aaa aman sana ne bee belki bacımla camdan sohbet edeceğim"
"Bacın mı şuna görümcemle senin yakışıklığını konuşacağım desene "
"Hayır canım senin baldızla konuşacağım "
"He yani beni konuşacaksın her türlü "
"Evet "Gülcan son dediğiyle kıpkırmızı olmuştu ben onların haline gülerek konağın kapısı hızla açıldı. Mustafa sinirle odaya girdiğinde ben hala camdaydım, Dağhan Gülcan'a " yürü bahar gözlü odana yürü"
Ben onlara gülerek arkamı döndüğümde Mustafa üstünü değiştiriyordu.
"Ağamm" Mustafa'nın sinirli olduğu belliydi cevap bile vermedi, arkasından gidip sarılmıştım
"Ağam hatırlat demiştin alarm arayacaktık"
"o alarm bende sen değil "
"Tamam Mustafa tamam geldi ve gönderim unut"
"Unut öyle mi unut yakarım o Trabzon'u öldürürüm onu kim lan kim benim karımı sıkıştırıyor" Mustafa'nın önüne geçerek " tamam buradayım yanındayız seninleyiz tamam mı"
"Ah huzur sana bir şey olacak diye aklım çıkıyor "
Mustafa sarıldığında dünyalar benimdi kokusuyla cennetti bu adam bana ama bir bilse ki onlara zarar gelmesin diye söyleyemedim.
.......................................................
Yavuz olayın üstünden 1 hafta geçmişti ve hepimiz keyifliydi, Bu gün Dağhan, Gülcan ve Mina'mı alıp Gaziantep 'e gideceklerdi. Kahvaltı masası bu gün baya kalabalıktı. Herkes gülerken kalbime bir sızı oturmuştu. Mina koşarak yanıma gelip yanağımı öpmüştü...
"Annem seni çok seviyorum "
"Bende canım benim " bu hamilelik iyice duygusal yapmıştı beni. Bir ara babamla göz göze geldiğimizde gülüşü çok hoşuma gitmiş.
Kahveler içilirken Mustafa yanıma gelerek " benim arabayı al giderken tabi ki manevi kardeşin borandan gelecek seninle "
"Tamam bana uyar, sen ne yapacaksın"
"Senin arabayı alırım"
Bu gün urfada ki toplantıya gidecektim, sevgili kocamda kendi arabasını vermişti. Üzerimi değiştirmek için odaya girdiğimde peşimden Mustafa da gelmişti ben üzerimi giyerken beni izliyordu. Üzerime beyaz boydan elbise giymiştim. Mustafa yanıma gelip arkamdan sarıldı başını omzuma koyup elleri karnımda kulağıma " buradaki evladım sana dışarıdaki bana emanet sende Allaha emanetsin canım karım "
"sende gönlümün ağası , akşama gelirken sana ne getiriyim "
"Sen gel gül güzeli sen gel" Mustafa'nın sakallarını sevdim sonra yanağını öpüp odan çıktım, borana seslendim araba bindim . Boran yanıma oturunca yolla çıkmıştım, uzun zamandır araba kullanmadığım için Mustafa kendi arabasını vermişti kendi arabamla çok hızlı gidermişim . Boran'nın sesiyle kendime geldim " Abla çok güzel araba kullanıyorsun"
"Öyle mi ?"
"Ağamdan bile iyi yani " Boranın dediğine gülerken hız ibresin önündeki not dikkatimi çekti boran görmeden okudum < Mustafa ağa merak etme Meryemceye gözüm gibi bakarım yavuz> borana dönüp baktığımda dışarıyı izliyordu kağıdı alıp dışarı attım ama ters giden bir şey vardı araba hızlanmaya başlamıştı.Borana bakıp daha fazla hızlanmadan " Boran, ablam şimdi senden bir şey isteyeceğim, araba daha fazla hızlanmadan kapıyı açıp atlıyorsun"
"Şaka dimi abla "
"Boran arabanın frenleri tutmuyor, atla dedim sana"
"Abla hayır " sinirlenmiştim . atmaca damarım tutmuştu. " sana hemen diyorum "
Boran kendini attığında Mustafa'yı aradım , kocam hemen açmıştı "kadınım"
"asi'm seni çok seviyorum kocam hem de çok kendine dikkat et tamam mı Minamızı ağlatma hep sev tamam mı bu hamilelik başa bela"
"Anladım karım anladım ömrüm anladım nefesim kendine dikkat bende büyük bir toplantıya gireceğim seni seviyorum"
Mustafam telefonu kapattığında virajların olduğu yolla gelmiştim. Telefonu son kez elime alıp aradım. Telefonu kapalıydı ses kaydı bıraktım ve telefonu kapadım. Hem arabayı kullanıyordum hem de dua ediyordum
Allah'ım sen onları hep mutlu et, kadir amcam ben onları birleştirdim ama evlendiremeyeceğim affet, kızımın annesi sende beni affet kızımı büyütemeyeceğim ve kocam huzurum affet beni seni bensiz bırakacaklar ..........
...................................................
MUSTAFA HAMZA ...
Akşam yorgun bir şekilde konağa gelmiştim. Dağhan ve Gülcan kızımla oynuyorlardı. Ayşegül masayı kuruyordu,ama yüzü düşüktü anlamıştım Boranı arıyordu kesin , meryemce demişti evlendir onları diye bende bana açılsınlar demiştim ayy ağam öldürürsün adamı oy benim güzel hatunum tam ağzımı açıp soracaktım ki Dağhan " Mustafa ağa duydun mu urfa yolunda büyük bir kaza olmuş "
"Allah yardımcıları olsun bakmak lazım , Meryemceyle konuştunuz mu hiç " Gülcan minayı kucağına alarak " toplantı uzadı her halde telefon kapalı "
"Tamam urfada ki adamları ararım birazdan , hadi yemeğe geçelim "
Masaya geçmişti ki konağın kapısı büyük bir gürültüyle açıldı, Boran üstü başı kan içinde hızla ayağa kalktım " Boran ne oldu meryemce nerede "
"Ağam , ağam " Boran ağlamaktan konuşamıyordu. " Boran konuş lan karım nerede "
"Ağam.... Araba...... gelin ağam ...kaza .." boran kendinden geçmişti. Ben daha ne olduğunu anlamadan bedirhan ve Baran konağa geldi arkasından başak ve zümrüt. Bedirhan yanıma gelip kolumu tuttu" Mustafa meryemce urfaya giden yolda kaza geçirmiş uçur"
" SUS LAN SUS "
Gülcan'a baktığımda Minayı sakinleştirmeye uğraşıyordu " korkma canım annenin bir şeyi yoktur ağlama ben şimdi gider annemize bakarım unuttun mu o benimde annem "
Minayı ayşegülle teslim ederken Mina kucağıma çıkıp " baba annemi getir ben onsuz kimseyi istemiyorum benim kahramanımsın ya anneminde ol baba ne olur"
" tamam babam anneni getireceğim sana korkma abinleri ve ayşegülü üzme olur muu" Mina başını salladı sadece başını ayşegülün boynuna koyarak sessizce ağlıyordu. Konağın kapısına geldiğimde Emrah arkamdan " amcaaa yengemi getir biz daha seni çok sinir edemedik ne olur getir yengemi bana"
"Tamam paşam "
" amca paşam deme yengem derdi deme " Emrah koşarak Mina'nın yanına gitti.
Arabaya bindiğimde şoför koltuğunda Dağhan oturuyordu yanına geçtiğimde " Ağam bir şey olmayacak benim atmacama hadi gidelim de o sana bakacak ben kıskanacağım hadi"
Hastaneye geldiğimizde Meryemce ameliyatta almışlardı, Naci bey yanımıza gelip "Gülcan hazırlan ameliyatta gireceksin"
"Tamam hocam "
Gülcan giderken herkes koridor da dua etmeye başlamıştı . Gülcan ameliyatta girerken Dağhan " zaza kızı , bahar gözlüm, güzeli mi bana getir olur mu ben ne onsuz ne de sensiz yaşayamam"
"Tamam binbaşım benden meryemce olmadan bir hiçim "
Gülcan ile Dağhan'ı böyle görünce hafif bir gülümse oldu içimde kendi kendime ''' gülüm abin ve Gülcan birleştirdin beni mi tek bırakacaksın ,ahh deli doktor asi ağanı yarım bırakma ne olur '''
.............
Meryemce ameliyatta gireli iki saat olmuştu. Aşiretin bütün ağaları gelmişti, Gülcan ağlayarak ameliyattan çıktığın da, Dağhan hızla yanına gidip " Gülcan ne oldu ağlama gülüm ne oldu söyle"
"Dağhan vücudun da çok kırık var, çok kan kaybetmiş birde bebek " Daha fazla dinlemek istemediğim için oradan uzaklaşmıştım.
Hastanenin bahçesine çıktığımda dedemi beklemiyordum, dedemle hastanenin bahçesinde bir banka oturup öylece boş baktık etrafa , daha 25 yaşındaydım dedem böyle etrafa bakıyordu bu bahçede babannem mizgin öldüğünde oda böyle bakıyordu. Ben Mustafa Hamza işte o günün ağa oldum ben burada ağalık babadan oğlu geçer ama bizim aşirette dedemden bana geçmişti ben Hamza ağanın ilk torunu ben böyle düşünürken dedem omzuma elini koyup " evlat nasıl gelinim?"
"Bilmiyorum Hamza ağa ameliyatta hala"
"oğlum sen taş mısın niye ağlamıyorsun "
"Sen ağladın mı mizgin sultanın arkasından "
"Mizgin hanımlar dan bir hanım , ben ağladım tabi ama kimse görmedi"
"Tamam dede gel hadi içeri girelim " Hastaneye girdiğimizde herkes koskoca Hamza ağayı beklemiyordu, babam hemen dedemin önüne geldi elini öperek " babam hoş geldi, "
"Hoş bulmadım benim gelinim iyi olmadan iyi olmam ben"
"Baba Meryemce aynı annem gibi güçlü biri merak etme "
Babamla dedem dinleme odasında otururken bütün ağalar yanımdaydı ,Meryemce içeride nefes alamazken ben dışarıda boğuluyordum. Herkes bana bir şeyler söylüyor ama hiç birini duymuyordum. Peri hamile haliyle per perişan önce Meryemce'nin yapacağı gibi bütün hamile olanları bizim konağa yolladım, tabi kaderi ve selviyi de annem inat etmişti ona karışmadım.
Gün aydınlanmaya başladı ama hala ameliyattaydı Meryemce , koridorun başında Mert göründüğünde Dağhan bile çenesini sıkıyordu, benimde ondan kalır yanım kalmamıştı. Mert hızla gelip bize sarıldı
" Mustafa abi , Dağhan abi ablam karam " Dağhan önce sıkıca sarıldı sonra omuzlarından tutup " kendine gel sen o atmacanın kardeşi olmazsın" biraz daha sonra Mert kendine gelirken Gülcan yanımıza gelmişti. Biz Dağhan ile yan yana oturuyorduk Mert karşımızda oturuyordu ,Gülcan ,Mert'in yanında oturuyordu ameliyathanenin önü oldukça kalabalıktı . Mert'in gözü bir anda koridorun başına takılınca Gülcan bir anda yerinden kalktı , Mert'e döndü "onun burada ne işi var, burayı kan gölüne çevir bu adam hele kollarında dövmeler yeter "
"Gülcan abla ne yapayım sanki bilmiyorsun"
Gülcan yanımıza gelip " Size yalvarıyorum sakin olun tamam mı eğer Meryemce'nin hatırı varsa "
Simsiyah giyinmiş bir adam Mert'in yanına geldi,yanına oturduğunda bana düşmanı gibi bakıyordu. Adam birden Gülcan'a bakıp " Gülcan Sinan ve naci burada mı?" gülcan bizim yanımızdan adam dönerek
"Davut abi Sinan odasındaydı naci hoca ameliyatta "
" atmacanın, durumu nasıl" Gülcan bir şey dememesiyle adam oturduğu yerden ceketini çıkardı, gömleğinin kollarını kıvırırken bir kolunda Meryemce bir kolunda atmacam yazıyordu. Şuan Dağhan Mert'i öldürecek gibi bakıyordu. Gülcanın niye sakin olun dediğini anlamıştım .ah güzelim bir uyan konağa kilitleyeceğim seni, ama bir iyileş
Sinan yanımıza geldiğinde birden geri geriye gitmeye başladı. Davut dedikleri adam hızla yerinden kalktı , Sinan'ı yakaladığı gibi bir yumuk çaktı yüzüne "O şerefsiz bu araya geliyor benim kızımı sıkıştırıyor ama sen neredesin ben seni buraya boşuna mı yolladım lan "
"Davut abi izinliydim vallahi"
"çık git karşımdan " daha fazla dayanamadan adamın karşına dikildim " birader hayırdır "
"Mustafa Hamza alibeyoğlu , ben Davut kara senin karının en büyük dostuyum sen yokken ben onu uzaktan koruyordum "
"Bana ne bundan şimdi adamlarını al ve git buradan "
"Dinle beni ağa senin çöplüğündeyim eyvallah ama beni dinlemen lazım "
" tamam Gel o zaman meryemcenin odasına gidelim ne diyeceksin çok merak ettim"
" Güvendiğin birkaç kişi al sakin olman lazım "
"Davut bey beni tehdit mi ediyorsun"
" Sen dediğimi yap"
Dağhan, Bedirhan, Baran, Mert, hepsini Meryemce'nin odasına çağırdım, Odaya ilk ben girdiğimde yüzüme karımın kokusu vurdu. Nefesim kesildi.
Bedirhan odaya girdiğinde çocuk gibi ağlıyordu " Mustafa Meryemce senin eşin bizim bacımız lan ona bir şey olmasın o seni severken bizi evlendirdi lan herkes mutlu olsun isteyen insan niye ölür , beni bilirsin gülşahımdan sonra bacım olmadı onu kendi ellerimle toprağa koydum bunu koyamam lan"
" Tamam kardeşim sakin ol Meryemce kahvesiyle gezecek yine bu koridorlar da"
Bedirhan sakinleşirken Odaya giren Baran " Mustafa Hamza, bacıma bir şey olur mu bizi iyileştiren oydu lan "
"üzülmeyin benim karım güçlü daha beni tamam delirtmedi gitmez hiçbir yer deli doktor"
Odanın kapısı açıldığında Mert ,Dağhan ve Davut denilen adam ,Ben Meryemce'nin yerine oturdum, masada dikkatimi çeken bir kağıt vardı. Kendi el yazısı ile " yüreği kocaman adam seni ne kadar seviyorum bir bilsen bu gün senin doğum günün ve ben sana kızımızlar en güzel hediyemizi vereceğim hamileyim senden bir parça .. seni seviyorum"
Davut ağzı açmıştı " Mustafa , Meryemce bir hafta önce bu gün beni aradı dinleyin " Adama bak karımın sesini kaydetmiş ya sabır ya birden odanın içi meryemcenin ağlamaklı sesiyle dolu
"Davut, yeter artık yeter yavuz geldi , Dağhan'a demek istemiyorum askerliği yanacak mert garibim hiçbir şey bilmiyor, ya kocam, Mustafa'm ona bir şey olursa yaşayamam ben Davut ne olur "
" Mustafa, atmacanın sesini ben kayıt etmiyorum telefon kayıt ediyor"
Davut hepimize bakarak "bu ses kaydını benim telefon kapalıyken aradığında bırakmış dayanabilecek olan dinlesin" Dağhan iyice sinirlenmişti, " aç sunu hadi "dedi birden
Odanın içinde hıçkırıklar doldurdu karımın hıçkırıkları
" Davut, bu son galiba ben gidiyorum birazdan öleceğim ,Davut ,yavuz Mustafa'nın arabasının frenleriyle oynamış arabayı durduramıyorum, arabada bir kağıt buldum Mustafa'ya , yanımdaki Boranı arabandan attım , sonra Mustafa'yı aradım sesini duydum Dağhan'ı aramak istemedim iki kıymetlim de onun yanında , Davut bana bir şey olursa "yavuz'un ve kartal'ın kanı sana helal , birde son bir şey olur da bana olursa Mustafa'ma onu ne kadar sevdiğimi söyler misin , Davut ben ona doyamadım"
Karşımdaki herkes kin ve nefret ile dolarken ben bitmiştim, ah ömrüm ah gül güzelim sen beni bu kadar mı seviyordun, yaşa gülüm beni sensiz bırakma hadi ben gülüm, ben yine sarılayım sen heyecandan kekele ..
Hepimiz tekrardan ameliyathanenin önüne geldiğimizde, uzun bir ameliyatın sonunda doktorlar çıkmaya başladı, Naci bey " Mustafa bey , Meryemce'nin ameliyatı baya sorunlu geçti vücudunun çok kırık vardı, Allahtan kafada hiçbir sorun yoktu kafasını yüzünü korumuş Meryemce ama çok kan kaybetmişti 48 saat uyutacağız bakalım birde Mustafa bey bebeği kaybettik"
Hiçbir şey demeden oradan uzaklaştım hastaneden çıkıp konağa doğru gittim kızıma bakmaya, Meryemcemin emanetine. Konağa geldiğimde Mina'm Meryemcenin tülbetini almış sedirde oturuyordu. Mina'm beni görünce koşarak yanıma gelirken hemen diz çöktüm ona sarıldığımda Dağhan'a bir defa hak verdim kızım annesi gibi okuyordu , kokusunu içime çekerken Mina'm " baba annem nerede gelmeyecek mi "
" Gelecek kızım biraz işi varmış onları halledecekmiş sonra birde hastanede biraz uyumak istedi ben izin verdim"
" Baba, annemi getir bir daha gelirken "
"Tamam kızım hadi sen kader yengene söyle seni alıp parka götürsün"
"Tamam kahraman babam"
Mina koşarak kaderin odasına giderken bende odamıza girdim. Odamız Meryemce kokuyordu , ah be gülüm ne yaptın bana nefes alamıyorum be sensiz, üzerimi değiştirirken Meryemcenin tarafındaki çekmeyeceği açıp kırmızı tülbetini alacaktım ki gözüme siyah karbon bir defter ve benim resmim takılmıştım her gece yazdığı defterdi sorduğumda kısa kısa notlar alıyorum derdi ,Defteri hızla açtığımda Meryemce'nin el yazısıyla karşılaştım yazısının üzerinde elimi gezdirip okumaya başladım
İlk sayfa ;
Ey Mardin ben geldim bana yuva olur musun ?
Ben yalnız kaldım bana yoldaş olur musun?
Aldatıldım ben yaralandım sarar beni iyileştirir misin?
İkinci sayfa;
Biliyorum çok oldu yazmayalı ama
Ey Mardin sevdin mi beni ki burada kalmamı sağladın.
........................
On beşinci sayfa;
Asi ağa sen hoş geldin gönlüme sen benim................
Utandım galiba
Seni seviyorum eyy yar başkasına aitte olsan
........................
Son sayfa;
Kocam nefesim her şeyim
Sen yokluğun ölüm, varlığın yaşama sebebim
Bilmiyorum ama bunu yazarken içimde kötü bir his çöreklendi
Olurda bir gün senden önce ölürüm arkamdan ağlama tamam mı
Kızımı sana emanet ediyorum onun benden başka kimsesi yok ona iyi bak olur mu
Dağhan , yıldızını buldu
Mert zaten deli ama sen onlara da iyi bak olur mu
Bizim odamızda ufak sandığımın içinde bir mektup var onu gülcan ve dağhan'a ver onlar evlenirken
Koca adam seni seviyorum
Seni seviyorum ömrüm
Defteri kapattığımda ben bitmiştim. Oda beni boğmaya başlamıştı. Ben çok nadir ağlarım en son ağlamam ciğeri beş para etmez Hazal içindi ama şimdi karım canımın yarısı gidiyor neden hani gitmem demiştin, bırakma be kadın , ben sana doymadım ki ben sensiz ölürüm. Yeter ben seni geç buldum, ben seninle doğdum , eğer beni bırakırsan yakarım Mardin'i yakarım . Meryemcem hadi gel arkamdan sarıl asi'm de gel.
...................
Hastaneye gitmek için arabanı istediğimde boran karşıma çıktı " ağam özür dilerim , orada benim yatıyor olmam lazımdı"
"Boran tamam gelin ağanız gelecek "
"Ağam gelin ağam seni............."
"Tamam biliyorum hadi bana ağanın arabasını getir" Boran hızla Meryemce'nin arabasını getirdiğinde hızla arabaya bindiğimde araba ötmeye başladığında hız ibresinin önünde kendi el yazısıyla "kocam şifreyi gir" yazıyordu .şifreyi girdiğimde ekrandan " asi'm" yazıyordu. Yolda girerken çalan şarkı fena içimi yakmıştı.Ne diyordu adam "canın olayım" ah be gülüm.....( medyadaki şarkı)
Yargısız infazın eşiğindeyim bu gün
Ve sensiz irticanın son demindeyim
Ya kirpiklerinde asacağım sensizliği
Ya da, ya da ölümü öldüreceğim ayaklarının ucunda...
Kader vurdu şu canıma, ciğerim yandı
Gidişinle güneş söndü, günüm karardı
Doyamadan çekip gittin, hatıran kaldı
Sen gidince yer, gök, deniz, dağlar ağladı
Anam ağladı gülüm, bacım ağladı
Hasretin çekilmiyor dön, yürek dağlandı
Sensiz geçen şu ömrümü söyle neyleyim?
Ölümden ağır bu derdi kime söyleyim?
Uzaktan da olsa bir tek sesin duyayım
Olan oldu, geçen gitti, gel de sarayım
Canın olayım gülüm, kahrın alayım
Seni son kez görem sonra yalan olayım
Göz yaşlarım görüş alanımı etkilemeye başladığında arabayı sağ çekip kafamı direksiyona koyarak ağladım çocuk gibi ağladım, annesini kaybetmiş bir çocuk gibi ...
Hastaneye geldiğimde annemler yoğum bakımın önündeydi, Meryemce'nin odasının önüne geldiğimde içeride Dağhan ve Gülcan'ın olduğunu anladım. Sessizce içeri girdim dağhanın elinde meryemce'nin bonesi başı Gülcan'ın omzunda hem ağlıyor hem de anlatıyordu.
Dağhan, beni görünce başını kaldırarak " Mustafa sen taş mısın oğlum bir ağla lan hiç mi sevmedin güzelimi"
"Ben mi sevmedim, Dağhan ben ölüyorum, sizi bana emanet edip giden bir karım var, doyamadığım karım sevdiğim var , bana bak binbaşı ben bir kere aşık oldum ve şimdi nefes bile alamıyorum "
"Mustafa söz lan uyansın sana bir daha kereste demeyeceğim"
"Selim abi söz uyansın bir daha sizi kıskanmayacağım
Biz odada sarılıp ağladığımızda Gülcan fazla yanımızda durmadan yanımızdan ayrılmıştı.
İlk yirmi dört saat geçmişti, Meryemce'm ilaçlarla uyutuluyordu sadece cam mekandan görebiliyorduk. İlk önce doktorla konuşmuştuk Dağhan ve mert gireceklerdi yanına Dağhan mert ile Meryemcenin yanına girince dışarıdan, izliyordum. Birden kulağıma gelen sesle arkamı döndüğümde Davut bey yanımdaydı yalnız Meryemce değil bana bakıyordu " Ben senin karına başı açık bakmam merak etme hadi gel gidiyoruz seninle ,yavuzu getirdiler"
"Tamam Hadi Davut bey "
"Yalnız öldürmek yok onu büyük bir zevkle Meryemce uyansın onun gözünün, önünde yapacağım "
Hastaneden çıkarken kimseye görünmek istemedim, Arabaya geçerken Davut bey " vay asi getirdiler mi Meryemceye "
"Gülcan getirdi ,"
"Bu araba binbaşı kadirin hediyesiydi "
" sen nereden biliyorsun "
" yanlış anlama cümlemi ama Meryemce 18 yaşından beri benim avucumdaydı taki sen onu benden alana kadar "
Ben ya sabır çekerken " Mustafa ağa şu yavuzu görelim sonra sana gerçek meryemceyi anlatayım olur mu "
"olur"
Depo gibi bir yere geldiğimizde, geldiğimiz yeri tanımıştım, azad'ın deposuydu " Başka yer yok muydu"
"oo Azad dimi sıkılma artık benim veya senin sen nasıl istersen "
"Gerek yok "
Davut , yavuzu iyice ezince ben sadece baktım , düşündüm şimdi ben ona bir şey yapsam karım bana gelmeyecek ama o beni bırakırsa ne Mardin ne de Trabzon kalırdı. Depodan çıkarken " niye bir tane sen vurmadın"
"Davut ben ona vursam karım hemen ayağa kalmayacak ama ona bir şey olursa herkes yerini iyi bellesin "
" Ne kadar benziyorsunuz karınla"
"Nasıl yani "
"Meryemce hayatta sonuca ulaşmadan bir şey yapmazdı "
" Biliyorum , ben meryemce ile ilgili her şeyi biliyorum "
"Peki bir dövüşçü olduğunu zamanında beni bile ezdiğini biliyor musun "
"Sen onun uzman hoca dediği adam değil misin"
"evet oyum "
"Bak Davut bir gece sadece bir gece odada ikimizde bağdaş kurup sabaha kadar anlattı, ben karımı tanıyorum hatta senin ona aşık olduğunu ama seni bir abi gibi gördüğünü söylediğinde ortalığı yıkıp geçtiğini biliyorum ,şimdi ne midesi geniş bir adamsın diyeceksin dimi, değilim seni şuan öldürebilir yavuzu kartalı ve mehmeti ama benim karım şuan önemli, bak beni iyi dinle, sen huzur nasıl kokar bilir misin "
"Hayır bilmem "
" Meryemce benim olduğu günden beri huzur Meryemce kokar ve sen bile dua et karıma bir şey olmasın ve son kez diyorum işini halet ve git bundan sonra karımı ben korurum"
Arabayı çalıştırdım, yolda giderken sabah dinlediğim şarkı yine çalmaya başladı canın olayım. Kendimi toplamaya çalıştım bu adamın yanında ağlamayacaktım. Hastaneye geldiğimizde yoğum bakımın önü karışmıştı, annemler bir taraftan ağlıyorlar bir taraftan dua ediyorlardı, gülcana baktığımda hızla yoğum bakıma giriyordu .
Kadir ve serdarın yanına gittiğimde göz yaşlarını siliyorlardı
" Kadir ne oldu "
"Ağam.. abim yengemin kalbi durmuş"
.............................................
DAĞHAN SELİM ...
Yoğum bakıma girdiğimizde, güzelim üzerindeki kabloları saymazsak sanki uyuyordu. Mert bir tarafına ben bir tarafına geçtik. Mert daha fazla dayanamadan diz çöküp elini öpmeye başladı " abla kalk ya kalk ben sensiz ne senin bu abini çekerim ne de kocanı kalk yaa vallahi minaya hiç bakmam" Mertin dediklerine sinirlenmiştim, çünkü biliyordum bir gece Meryemce bana demişti " Dağhan yoğum bakımda da olsa o an bilinç altı açıksa duyar hasta demişti"
"Düzgün konuşsana lan ya duyuyorsa "
"duyar mı ki baksana her yeri yara"
"Lan bi sus"
"Sen konuş o zaman" mert , susarken. ben elini tutup anlından öpmüştüm. Saçlarını sevdim
"Güzelim, bak ben buradayım korkma tamam mı, canın acıyor mu? , Meryemce'm burada herkesin sana ihtiyacı var güzelim en çokta kocanın asi ağanın adam herkese destek vereceğim diye duygularını yaşayamıyor, Güzelim biliyor musun biz anlaştık kocanla o kıskanmayacak benden ona kereste demeyeceğim , Gülüm kalk da senden Gülcan'ı isteyeceğiz daha ben Mirza amcayı alıp geleceğim konağın avlusuna ,canım hadi bizi fazla bekletme tamam mı"
Mert ağlamaya başlamıştı, Ben güzelimin saçlarını okşarken yoğum bakıma özel kıyafetlerle Gülcan girmişti benim yanımda durup "Vayemın kalk bak bu binbaşı çocuk gibi ağlıyor vallahi bak" Gülcan'a baktığım da sessizce ağlıyordu. Yoğum bakımda normalde 10 dakika durulur bizim deli doktor sayesinde baya durmuştuk ama bu gün daha kimse giremeyecekti. Gülcan yoğum bakımdan bizden önce çıkmıştı, Biz tam çıkarken Mert'e " Ağa nerede keşke oda girseydi, "
"Mustafa abiyi , Davut abi bir yere götürdü" tam kapıdan çıkıyorduk ki Meryemce'nin bağlı olduğu makineden ses gelmeye başladı hızla dışarı çıkıp doktor çağırdık, doktorlar girerken biz dışarı çıkmıştı. Mert ne olduğunu anlamamıştı, ama ben anlamıştım Mustafa'nın Davut' la birlikte olduğunu anlamıştı, hissetmişti. Gülcan içeri girerken koridorun başından Mustafa gözüktü yanında şu adamla birlikte, Mustafa kadir'in yanına gittiğinde Kadir'in yengemin kalbi durdu demesiyle Hiç bir şey demeden hızla hastaneden çıktı.
Kısa bir süre sonra Gülcan ağlayarak çıktı yoğum bakımdan hızla Mihriban teyze sarıldı " Mihriban anne kızın , benim bacım döndü geri geldi onun hep yaptığını yaptım konuştum onunla "
Herkes sevinçten ağlarken , benim aklıma Mustafa geldi Gülcan'a dönüp " zaza kızı Mustafa Meryemce yi öldü biliyor ne yapacağız "
"Konağa gidelim binbaşı oradadır Minanın yanındadır bence "
Hastaneden hızla çıktık ikimiz ,Boran bizi kapıda görünce hemen arabanın anahtarını verdi. Hızla konağa gelince hemen odalarına gittik kapıyı çaldık ses gelmeyince yavaşça önden ben girdim ama oda odalık dan çıkmış her yer her yerdeydi, Gördüğüm manzarayla gözlerime inanmadım, Gülcan birden kulağıma " Allah'tan ağa bizim kızı hiç seviyor"
"Zaza kızı gerçekten seviyormuş ya , "
"Gör ne aşklar var Binbaşı 1 sene olmadan yanmış kavrulmuş adam "
Orman gözlümün dediğine içimden gülerken birden kendime geldim,Gülcan'a dönerek
"hadi gidelim"
Avluya çıktığımızda bedirhan ve Baran buradaydılar, bedirhan " Dağhan abi Mustafa'yı bulamıyoruz"
"Bizde onu arıyoruz"
Ne yapacağımızı konuştuktan sonra biz hastane onlar da arayacakları yeri arayacaklardı. Hastaneye geldiğimizde Mirza amca gelen ağaları yolcu ediyordu.
Akşam olmaya başlamıştı hala Mustafa dan haber yoktu, her yere de ağamız aranırken hastanede sadece ben mert Davut gülcan mirza amca ve Mihriban teyze vardık diğerleri konaktaydı , çünkü Mina meryemce yok üstüne Mustafada olmayınca iyice huysuz olmuş kimseyi dinlemiyormuş, Mihriban teyzeye dönerek " Mihriban teyzem amacım sizi göndermek değil ama acaba siz konağa gitseniz Minayı sakinleştiremez misiniz zaten sabah karşı inşallah kızımız uyanacak ilacı kesmeye başlayacaklar"
Mihriban teyze, annemin bile çok nadir şeyi yaptı başımdan öptü ve ayağa kalkarken " Mert oğlum hadi sende mirza bey hadi senden kızımız uyandığında hepimizi ayakta bulsun zaten konağa gidelim Mustafa ağa yok hala hadi"
Mihriban anne herkesi toplayıp giderken, bende Davut'tu yollamıştım yoğum bakımın önünde ben ve Gülcan kalmıştık. Yan yana otururken birden yanımızda bir öksürmeyle Boran geldi " Dağhan abi ,Gülcan abla siz dinlenin ben Meryemce ablamı beklemek istiyorum "
Boran'a başımızla tamam dedikten sonra Gülcan önde ben arkada Meryemce'nin odasına gittik, odaya girdiğimizde aynı anda " Meryemce kokuyor " dediğimizde anlık göz göze geldik. Odadaki uzun koltuğa bakarak " sen uzan bahar gözlüm " Gülcan bana bakarak " sen uzan binbaşım benim azcık işim var dosyalarla " tamam der gibi başımı salladı, ben koltuğa giderken oda Meryemce'nin masasına gitti.
Masa oturduğunda o çoktan dosyalara bakmaya başlamıştı. Ona baktığımı hissetmiş olacak ki hafif bir tebessümle " Binbaşım, niye uyumuyorsun haberi aldığın dakikadan beri uyanıksın babam bile bu kadar uykusuz kaldığını söylemedi yani şey uyanık kaldığınız yani ikinizin aman yatsana binbaşım "
Meryemce'ye anlatmıştım bizi birkaç günlük bir eğitime almışlardı 4 gün uykusuz ayakta durmuştum, Kadir binbaşım sadece 2 gün durabilmişti, demek ki binbaşım onu anlatmış yıldızımıza. Gülcan'a baktığımda yanakları kıpkırmızı başını yine dosyalara gömmüştü.
"zaza kızı kafam da o kadar ses düşünce gürültü var ki uyutmuyor hele ki eğer Meryemce uya-" sözümü Gülcan kesmişti..
"Ağzını hayır aç binbaşı,"
"Doğru dedin ."
Koltukta arkamı dönüştüm Gülcan'a yoksa uyuyamayacaktım. Biraz zaman geçtikten sonra "AH.....Kadir binbaşın ay parçası " dedikten sonra;

" SEN BAHARSAN BENDE YAZIM
BASKASINA GEÇMEZ NAZIM YAR,
SEN MIZRAPSAN BENDE SAZIM,
BEN SENSİZ CALAMAZSIN YAR
DAĞLARINA KAR OLURUM YAR
AŞKINA BAHAR OLURUM YAR
İSTER İSEN YAR OLUR YAR OLURUM YAR
AĞAÇ OLSAN DAL OLURUM ,
ÇİÇEK OLSAN BAL OLURUM YAR
GURBET OLSAN YOL OLURUM YAR
SENİ BENDEN ALAMAZSIN YAR
DAĞLARINA KAR OLURUM YAR
AŞKINA BAHAR OLURUM YAR
İSTER İSEN YAR OLUR YAR OLURUM YAR
SEN ZİRVESİN BENDE BULUT,
AL BENİ KOYNUNDA UYUT YAR,
BİLKİ SENDEN VAZGEÇEMEM
SENDE BENSİZLİĞİ UNUT YAR...
DAĞLARINA KAR OLURUM YAR
AŞKINA BAHAR OLURUM YAR
İSTER İSEN YAR OLUR YAR OLURUM YAR
Gülcan kendini türküye o kadar kaptırmıştı ki ona döndüğümü fark bile etmemişti. Gözlerinin içine bakıyorum hala bana bakıyordu...
"Bahar gözlüm gelip yanımda uyuyabilirsin ,benden vazgeçmeyeceğini de biliyorum , ben seninle varım sensizlik yok benim lügatımda "
"Binbaşım uyuyun "
"Gülcan"
"Efendim Binbaşım"
"Gerçekten yar olur musun?"
"Şeyyyy binbaşım uyuyun benim azcık dışarıda işim var "
Gülcan kıpkırmızı bir şekilde odan çıkarken arkasından gülümseyip ,kendimi uykunun kollarına bıraktım. Odanın kapısı yavaşça açılınca yanıma yaklaşan biri olduğu hissettim azcık daha yaklaşınca hemen bileklerinden kavradım " Binbaşı ne yapıyorsun"
"Yıldızım manyak mısın bir askerin yanına sessizce geliyorsun, unutmuşsun galiba babanı kadir binbaşı"
"Şey özür dilerim aman ya ne diyorum al üzerini örtersin "
Gülcan Hızla odadan çıkarken , ben kendime onu korkuttuğum için kızıyordum . Tekrar uyumak için koltuğa uzandığım da uyuduğum zaman yetmişti asker dediğine az uyku yeter ama uzanmak istemiştim uzanırken tekrardan kendimi uykuya teslim etmiştim yine kapı açılma sesi gelince hafif gözümü açtım gelene bakmak için Gülcan bana doğru geliyordu. Gülcan tam üzerimdeki pikeyi düzeltirken hızla kollarından tutup koltukla kendi arama almıştı " Binbaşı" diye cırlayınca emin olmuştum bunlar Meryemce ile kardeştirler.
" Sana ilk geldiğinde de dedim sessiz gelme"
"şşşeeyy be.ben üzerin yani üzerinizin aman ya üzerin açılmıştı ve bırak beni "
"Sen burada yat ben çıkıyorum bahar gözlüm "
Gülcan'ı odada bırakıp Yoğum bakımın önüne gittim Boran başını cama koymuş Meryemce ile konuşuyordu biraz daha yaklaşıp dinledim " Meryemce abla ilacı kesmişler senden uyansana ablaya hem bak sözün var unutma benim annem babam yok gidip ağamdan Ayşegülü isteyeceğiz hem dağhan abiye de diyecektin hadi be meryemce abla , bak uyanmaz san sana gelin ağam oda olmadı seni yaşlandırırım hanım ağam derim "
"Merak etme aslanım ,Meryemce uyansın gider isteriz Ayşegülü"
"Şey dağhan abi özür dilerim"
"Niye koçum "
"Gelin ağama bakıyorum ya "
"he tamam bak başında bone var ve o sizin de ablanız kardeşiniz"
"Dağhan abi siz nasıl insanlarsınız "
"Niye ?"
"Bak yanlış anlama Mustafa ağa var ya Mardin'in yarısı onundur, Mustafa ağa gelecek kadın bize kök söktürür derdik ama senin bu bacın bir melek hele sen ve Mert bey siz üç kardeş çok iyisiniz, ama sen ve Meryemce ablam ikiz gibisiniz sizin hiç egonuz yok mu"
"Bak biz öyle yetişmedik ben askerim unutma sizleri koruyorum ben sevmediğim insanları niye koruyayım, Meryemce yapısı gereği öyle "
"Sağ ol abi ben gideyim sen geldin"
"Yok sen kal ben üstümü değiştirip geleceğim ,he birde Gülcan ablan Meryemce'nin odasında uyuyor arada ona da bakarsan "
"Tamam emrin olur abi"
"Rahat asker"
Boranı arkamda bırakıp hastaneden çıkmıştım. Mert'in evine geldiğimde yoktu mecbur konağa geçtim, sabahın 5 olmasın rağmen herkes ayaktaydı mert'e baktığımda üzerini değiştirmiş sedirin üzerinde başı Mihriban teyzenin dizinde uyuyordu, Mihriban teyzenin eli Mert'in başında gelinleriyle konuşuyordu.Mihriban teyze beni görünce yerinden hiç kıpırdamadan " Bir şey mi oldu Dağhan paşam, kaderim kalk da Dağhan abine bir şeyler hazırlayın yesin" kader hızla yerinden kalkarken benden yanına doğru gidiyordum. Sedire geldiğimde mert'i uyandırmak için seslenmiştim ki Mihriban teyze " elleme oğlum yatsın bırak "
"Ama dizin ağrır Mihriban teyze"
"Bana bir şey olmaz oğlum , sen niye geldin oğlum kızıma bir şey mi oldu"
"Yok iyi güzelim ilacı kestiler uyanmasını bekliyorlar "
Yemeğim gelince azcık yedikten sonra odama geçtim az daha uyumak için. Gördüğüm güzel rüyanın etkisiyle yataktan kalktım , odamdaki banyoda kısa bir duş alıp üzerimi değiştirip avluya çıktığımda Mustafa'nın odasını topluyorlardı kırık eşyalar çıkarılıyor yerine yenileri koyuluyordu. Avluda Mirza amcayı görünce " ağadan bir haber var mı Mirza amcam "
"Yok oğlum , sen hastaneye mi gidiyorsun bizde birazdan geliriz"
"Tamam ağadan haber alırsanız haber verin olmadı benim arkadaşlara diyeceğim"
"Tamam Deli oğlan hadi kızımın yanına git"
...................................
Hastaneye geldiğimde Gülcan danışmada arkası dönük kağıtlarla uğraşırken gördüğümde birkaç saatte ne kadar özlediğimi fark ettim. Sadece bir kez dolmuştu kokusu ciğerlerime, sadece bir kez hediye etmişti kokusunu bana o gece kalede ama o bile yetmişti bana, gittikçe adımlarım ona çekilirken, kokusunun yaptığı bağımlılıkla arkadan başımı omzuna koyduğum da sanki önündeki dosyalara bakar gibi yaptım.
Ama o yaptığım şeyi hiç yadırgamadı iç çekişini duyabiliyordum.
"Çok yoruyorsun kendini. Sen bize lazımsın zaza güzeli, Meryemce uyandığında çok kızacak bize ne yaptınız bacıma diye"
Usulca arkasını döndüğünde burunlarımız neredeyse birbirine değecekti. Biz transa geçmiştik ki ufak bir öksürük sesi duydum arkamda
Sonra da Gülcan çevik bir hareketle benimle masanın arasında kaldığı yerden çıkıp yanıma geçti.
"Süreyya hocam, bir şey mi var?"
" Hasta yakınları ile çok samimisiniz, hatırlatayım burası hastane hastane"
Gülcan'ın sinirle soluduğunu duyduğumda onu zor durumda bıraktığımı anladım, durumu hem kurtarmak hem de kendi lehime çevirmek için araya girdim.
" Hasta yakını değilim ben Süreyya hanım, Gülümün sözlüsüyüm "
Gülcan ters ters yüzüme baktığında, Süreyya hanım da bizi izliyordu.
"Ne sözlüsü be, ne ara sözlendik biz, Benim haberim yok"
"Dün gece burada , Meryemce'nin odasında hanımefendi"
Gülcan kızarmaya başladığında, yanımızda dikilen Süreyya hanım lafa girdi;
" Ne odası gülcan? Hastaneden Meryemce'nin odasından yalnız ne yaptınız siz?"
Süreyya hoca kıskanç bir tavırla bizi süzdüğünde ben merakla gülümün diyeceği şeyi bekliyordum. Önce elini koluma koydu Gülcan, sonra da bana ters bir bakış atıp yapmacık bir gülüşle Süreyya hanıma dönerek
"Ne odası hocam ya ? benim sözlüm çok şakacıdır,takmayın onu siz"
"peki öyle olsun, ama siz yinede hasta yakınlarıyla fazla samimi olmayın "
"Süreyya hocam, Meryemce her şeyden önce buranın bir doktoru, ona hasta diyemezsiniz, siz"
Gülcan, son cümleyi kullanırken bu kadar sinirleneceği aklıma gelmezdi, Süreyya hanım şeytanı bir gülüşle zafer kazanmış edasıyla karşısındaki kızı savunmasız bir ceylan gibi yakalayan çakal gibi yanaşması canımı sıktı ve ne olacağını merak ettim ,Gülcan da benim kolumu bırakarak,karşısına dikildi. Süreyya hanım işaret parmağını sallayarak ;
" O şuan bebeğini yeni kaybetmiş yaşamsal fonksiyonları bile stabil olmayan bir doktor yaşayacağı bile bir ihtimal, hem yaşasa doktorluk yapabilecek mi ? koc-" Süreyya hocanın cümlesini saniyelik bir tokatla Gülcan'ım kesmişti. Ben Gülcan'ı tutmaya niyetlendiğim anda arkasını dönüp " sakın Dağhan sana yumruk olarak döner bu tokat" hızla tekrar Süreyya hanıma dönerek " bu dediklerinizi seve seve meryemceye ileteceğim uyanınca şimdi gidebilirsiniz"
Süreyya hanım dışarı Gülcan sinirle oda başka tarafa giderken ben arkasından baktığımda bir şey fark ettim, güzelim ile bahar gözlümün aynı mayadandı ikisi de harbi deliydi. Ve ben bu iki deliyi de onlar olmadan yaşayamayacak kadar çok seviyorum...
Yoğum bakımın önüne geldiğimde Gülcan kapısın önünde donmuş gibi bakıyordu, koşarak yanına gittiğimde baktığı yere bakınca gördüğüm manzara beni bitirmişti....
..............................................................................
MUSTAFA HAMZA ...
Sabaha karşı gördüğüm rüyanın etkisiyle kalktım, arabada uyuyordum. Arabayı çalıştırmadan Boranı aradım cenaze ne zaman diye ama ağlayamıyordum.
"Boran ne yaptınız?"
"Ağam neredesin sen herkes seni arıyor"
"Geleceğim neredesiniz konakta mısınız "
"Hastanedeyiz ağam, gelin ağamın başında "
"Tamam durun......Bir dakika nasıl başında lan...."
" EE ağam, gelin ağamın uyanmasını bekliyoruz ilacı kestiler"
"Ne diyorsun oğlum sen "
"Ağam ge-" telefonu kapatmıştım son gaz hastaneye gidiyordum benim ömrüm yaşıyordu, hala bir umudu vardı
Hastaneye geldiğimde hızla yoğum bakımın önüne geldiğimde Boran gülerek bana bakıyordu. Yoğum bakıma girmek için Süreyya hanımla konuştum ve özel kıyafetlerle içeri girdiğimde ilaç kokusu gülümün kokusunu bastırmıştı. Yanına gidip durdum önce anlından öptüm, sonra gözlerini öptüm ve en son dudaklarından öptüm. Yanındaki sandalyeye oturduğumda konuşmaya başladım;
" Gülüm; bak ben geldim asi ağan geldi, gerçek adamın geldi. Bak kalkmazsan mert'e derim onun adamı bendim diye, kalk gözlerinin karalığında boğulduğum kalk da huzur bulsun içim, beni 38 sene bekletip bu kadar kısa zamanda gidemezsin anladın mı ?, Ben sensiz ölürüm karam , gül güzelim. Benim sana çok ihtiyacım var gönlümün şenliği hadi kara gülüm"
Meryemcenin yavaşça başındaki boneyi çıkardım saçlarını öpmeye başladım,sonra başımı yavaşça elin üzerine koydum, alyans olan parmağında yüzüğü yüzünden beyazlık vardı orayı öptüm önce sonra konuşmaya başladım;
"Kadınım, kızın bile senin gibi kokuyor, uyan güzel deli doktor uyan hem daha Gülcan'ı evlendirmeden gidemezsin rüyamda ki gibi. Bana bak deli doktor gidersen kızıma ben bakarım sonra Dağhan ile Gülcan'ı evlendiririm üstüne birde Mert'i evlendiririm. Sonra...... sonra ben evlenirim "
"Bende senin kafa kırarım "
"Hiçbir şey yapamazsın gülüm "
"Nasıl yapamam, asi'm"
"Sen gitmiş olaca-"
Kafamı kaldırıp baktığımda zor da olsa elini kaldırıp yüzü sevdikten sonra hafif göz kırptı benim karım güzelim beni bırakmamıştı. Bana bakıyordu o zeytin gözleriyle, kendime geldikten sonra yüzünü sevmeye başladım, öptüm doya doya ,ben öperken can yanmış olacak ki ağzından bir inilti çıktı
" Yavaş Mustafa'm, yeni uyandım "
"Doktor çağırayım mı?"
"Yok iyim birazdan çağırsın , sen şu evlenme işini de bakayım nasıl hemen evleneceksin"
"Kim ben mi yok ya ne evlenmesi gülüm "
"evlenme ben ölsem bile evlenme kızıma bak"
"Olur sultanım "
"Hiç uyumadın galiba gözlerinin altı mor"
"Sen gittin zannettiğimde, senin kalbin durdu"
"Tamam asi'm buradayım gel koy başını şu omzuma "
"Ama sen "
"Bana bir şey olmaz kokunu özledim asi'm gel "
"Gül güzelim biliyor musun be-"
"Biliyorum Mustafa oğlumuzu gitti, düşünme bunları gel"
"Bu kadar güçlü olma ne olur be kadın"
Ben başımı omzuna koyduğumda başını bana doğru yapabildiği kadar çevirdi, burnu başıma geldiğinde gözlerimi kapadım göz yaşım onun omzuna düştüğünde sessizce " ağla adam ama sadece benim yanımda ağla benim yanımda benim yanımda güçlü olma diz çök ve ağla ben seni sarıp sarmalarım, uyuyordum,rüyamda Dağhan'ın sesini duydum bana dedi ki kocan herkese destek vermekten kendi acısını yaşayamadı. Uyu koca yürekli kocam uyu"
Onun kokusuyla kendimi uykuya teslim ettim, Uykumun içinde "şştt sessiz ol Dağhan uyuyorlar işte" gözümü açtığımda Dağhan sinirli, Gülcan ise gülerek bakıyordu.
Dağhan " Kereste ağa niye bacımı rahatsız ediyorsun " uyanmaya başlayan karım " sensin kereste hani demeyecektin kocama kereste "gülcan gülerken dağhan şaşkınca bakarak;
"Nasıl kız sen nereden biliyorsun "
"Gülcan, ben iyim hadi beni normal odaya alın kocam da eve gitsin kendine gelsin kızımı getirsin"
"Ya kızım hastayken doktorluğu unut yada unutma kalk da şu Süreyya cadısını hakla"
Hepimiz gülerken bir taraftan Meryemce'nin kontrollerini yapıyordu Gülcan. Bir düğmeye basıp bir hemşire çağırdı ve Meryemce'yi özel odaya aldık.
.........................................................
Meryemce özel odaya aldığında hepimiz odayı doldurmuştuk, tabi ki karımı uzaktan izliyordum. Mina'm sık sık annesini öpüyor herkes ona bakar gülüyordu rahattık,biz sohbet ederken mert içeriye girip " karam Davut abi sen görmek istiyor" Meryemce ani bir hareket yapınca canı yanmış olacak ki yüzünü buruşturdu, benimle birlikte Dağhan da fark etmiş olacak ki Mert'te " şimdi sırası değil sonra Mertim"
"Bırak Dağhan ,mert söyle gelsin kimseden bir şey saklamayacağım "
Davut içeri girerken herkes ona bakıyordu, gömleğindeki kan dikkatimi çekmişti tek benim değil galiba herkes ona bakıyordu, Davut, Meryemcenin önünde durdu başını önüne eğdi,
" Atmaca, hiçbir şey yapmadım ama bir temiz"
"Tam sus Davut , gideceksin galiba Allaha emanet ol bir daha gelme biliyorsun "
"Biliyorum Meryemce "
Davut tam çıkarken Meryemce arkasından " aldığınızı yerine koymayı unutmayın" dediğinde göz kırpmıştı. Hiç kimse bir şey anlamamıştı ama ben biliyordum yavuzdan bahsediyordu....
AHH karım sen hep yanımda ol.........
.........................................................................................
YAZIM HATALARIM VARSA AFF OLA
ALLAHA EMANET OLUN
OY ATMAYI UNUTMAYIN EN ÖNEMLİSİ BENİ YORUMSUZ BIRAKMAYIN

Loading...
0%