Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.Bölüm

@ahmet5080

 

 

 

 


Karanlık Şehir

Kasım ayının soğuk ve kasvetli bir akşamıydı. Sis, şehrin sokaklarına çökmüş, neredeyse göz gözü görmez hale getirmişti. Sokak lambalarının soluk ışıkları bile bu yoğun sisin içinde kayboluyordu. İnsanlar, evlerine çekilmiş, perdelerini sıkı sıkıya kapatmıştı. Şehir, korkunun gölgesinde yaşıyordu.

Aylarca süren cinayetler zinciri, şehrin huzurunu paramparça etmişti. Fail, "Robert" olarak biliniyordu. Kimse onun gerçek kimliğini bilmiyor, yüzünü görmüyordu. Tek bilinen şey, onun her zaman sessiz, hızlı ve ölümcül olduğuydu. Polis, haftalardır onu yakalamaya çalışıyor, ancak her seferinde elleri boş dönüyordu.

Gazetecinin Cesareti

Bu karanlık şehirde bir kişi, Robert’ın hikayesini ortaya çıkarmaya kararlıydı: Lara. Lara, cesur ve kararlı bir gazeteciydi. Şehrin kirli sırlarını araştırmaktan asla çekinmeyen biriydi. Robert'ın izini sürmek, onun için bir meydan okumaydı. Ancak Lara, bu kararının kendisini bir hedef haline getireceğini bilmiyordu.

Lara, günlerini karanlık sokakları, eski kayıtları ve görgü tanıklarını araştırarak geçiriyordu. Son günlerde ilginç bir ipucu bulmuştu. Robert’ın kurbanlarını seçerken belirli bir düzen izlediğini fark etmişti. Ancak bu düzenin tam olarak ne olduğunu çözememişti. Yine de, Robert'ın dikkatini çektiğinin farkında değildi.

Planlar Çakışıyor

Robert, Lara'yı çoktan gözüne kestirmişti. Onun, gazeteci kimliğiyle bu kadar ileri gitmesi Robert'ı rahatsız etmişti. Lara’nın detaylı araştırmaları, bir gün yanlış bir kişiye ulaşırsa, tüm gizemi çözebilirdi. Robert, sessiz bir köşede, onun her hareketini izliyordu.

Lara’nın gündüzleri yoğun araştırmalar yapıp geceleri geç saatte evine döndüğü rutinini ezberlemişti. Robert, pususunu kurmak için uygun zamanı bekliyordu. Ancak bu kez, Lara’nın etrafında polislerin olduğunu fark etmişti. Bu, onun için bir sorun değildi. Robert, her zaman bir adım önde olmayı bilirdi.

Tehlike Gecesi

O akşam, Lara, ofisinden çıkıp dar ve sisli bir sokakta yürüyordu. Polis, onun etrafında görünmez bir duvar örmüş gibiydi, ama Lara bunu hissetmiyordu. Kendisine bu kadar yakın bir tehlikenin farkında olmadan, düşüncelere dalmıştı.

Robert, sisin içinde bir gölge gibi hareket ediyordu. Polislerin devriye noktalarını dikkatlice inceledi. Onların boşluklarını ve dikkatsizliklerini not etti. Adeta bir avcı gibi, sabırla bekliyordu. Lara’nın sokağın köşesini döndüğü an, harekete geçti.

Karşılaşma

Lara, evine yalnızca birkaç dakika uzaklıktaydı. Sis nedeniyle adımlarını hızlandırdı. İçgüdüsel olarak arkasına baktı, ama kimseyi görmedi. Ancak, bu sırada Robert çoktan bir sokak lambasının altında duruyordu. Yüzü görünmez, varlığı hissedilmezdi.

Birden, Lara’nın kalbi hızla çarpmaya başladı. Sanki birinin onu izlediğini hissediyordu. Durdu ve dikkatlice etrafını dinledi. Hiçbir şey yoktu; sadece sessizlik. Fakat bu sessizlik, daha da korkutucuydu.

Bir adım daha attığında, karanlık bir figür bir anda önünde belirdi. Robert, yüzünde maske, elinde bir bıçakla Lara'nın karşısındaydı. Ancak Lara, tam o an, cebindeki küçük bir düdüğü çıkarıp çalmaya başladı. Bu, polislerin onu korumak için verdiği bir acil durum düdüğüydü.

Kaos ve Kaçış

Düdüğün sesi, geceyi yırtarcasına yankılandı. Polisler, hemen harekete geçti. Robert, ne kadar hızlı olsa da bu kadar çok polisle başa çıkamayacağını biliyordu. Geri çekilmek zorunda kaldı. Lara ise, korkudan titreyerek yere oturdu.

Robert, geceye karışırken bir kez daha iz bırakmadan kaçmayı başardı. Ancak bu kez, Lara'nın gözlerinde bir şey fark etmişti: Korkuyla karışık bir kararlılık. Bu gazeteci, sıradan biri değildi. Robert, onunla bir daha karşılaşacağını biliyordu.

Lara, bu olaydan sağ kurtulmuştu, ama artık her şey farklıydı. Robert, onun peşindeydi ve Lara, kendi hayatı için savaşmaya hazır olmalıydı. Şehir, bir süre daha bu karanlık ve korkutucu oyunun sahnesi olmaya devam edecekti.


Korkunun Gölgesinde

Şehirde bir kez daha gece çökmüştü. Sis, sokak aralarına sızarak karanlığı daha da derinleştiriyordu. Kasvetli atmosfer, şehrin kalbinde bir korku rüzgarı estiriyor, insanlar evlerine erkenden kapanıyordu. Ancak Robert için gece, sahnesini kurmak için mükemmel bir zamandı.

Robert, kimliği belirsiz bir gölgeydi. Şehirdeki herkes onun varlığından haberdardı, ancak kimse onun nasıl göründüğünü, ne düşündüğünü veya bir sonraki adımını tahmin edemiyordu. Katilin işlediği cinayetler, sadece bir suç olmaktan çıkmış, neredeyse bir sanat eserine dönüşmüştü. Kurbanlar, belirli bir düzende bırakılıyor, her detay özenle hesaplanıyordu. Robert'ın yöntemi, korkunun ötesine geçen bir zekâ içeriyordu.

Gazeteciyle Karşılaşma

Lara, ofisinde geçirdiği uzun bir günün ardından, gecenin karanlığına karıştı. Çantasını sıkıca kavramış, sokak lambalarının aydınlatamadığı dar bir ara sokağa adım atmıştı. O sokak, evine giden en kestirme yoldu. Ama Lara’nın bilmediği bir şey vardı: Robert, bu anı uzun zamandır bekliyordu.

Robert, eski bir gazete kutusunun arkasına çömelmiş, karanlıkla adeta bütünleşmişti. Lara’nın ayak sesleri yaklaştıkça, gölgeler içinde bir yırtıcı gibi harekete geçmek için hazırlandı. Kalbi, avına odaklanmış bir avcının sabrıyla sessizce atıyordu. Lara’nın adımları birkaç metre ötesinde yankılandığında, zamanı geldiğini hissetti.

Bir anda, karanlığın içinden fırladı. Lara, gölgeden çıkan bu ani hareketi fark ettiğinde paniğe kapıldı. Çığlık atmak istedi, ancak Robert o kadar hızlıydı ki, bir elini ağzına bastırarak sesini kesti. Lara mücadele etmeye çalıştı, ama Robert’ın soğuk ve güçlü elleri ona hiçbir şans tanımadı. Lara, kısa bir süre içinde yere düşmüş ve etkisiz hale getirilmişti.

Polisin Bağlantıyı Keşfetmesi

Polis, haftalardır Robert'ın izini sürüyordu. Katilin seçtiği kurbanlar ve bıraktığı izler üzerinde çalışıyorlardı. Cinayetler arasında bir desen olduğunu fark etmişlerdi, ancak bu desenin tam olarak neyi temsil ettiğini çözmek zaman alıyordu. Her kurbanın üzerinde bırakılan küçük semboller ve olay yerlerindeki detaylar, Robert'ın sadece bir katil değil, aynı zamanda karmaşık bir zihne sahip olduğunu gösteriyordu.

Araştırmalar ilerledikçe, kurbanların geçmişlerinde belirli ortak noktalar bulundu. Hepsi, şehirdeki adaletsizlik veya karanlık sırlarla ilgilenmişti. Bu, Lara’nın hedef seçilmesinin nedenini de açıklıyordu. Polis, Robert'ın kurbanlarının sadece rastgele insanlar olmadığını, onun bu cinayetleri bir mesaj iletmek için işlediğini anladı.

Karanlık Geçitler

Robert, şehri avucunun içi gibi biliyordu. Polislerin bile farkında olmadığı gizli geçitlerden, terk edilmiş binalardan ve karanlık sokaklardan nasıl geçeceğini hesaplamıştı. Bu bilgiyi nasıl edindiği büyük bir soru işaretiydi. Polis, onun bu hareket kabiliyetini anlamak için eski haritaları ve şehrin yeraltı tünellerini incelemeye başladı. Ancak Robert, onların her adımını öngörüyormuş gibi, izlerini hızla siliyordu.

Korkunun Sanatı

Robert'ın cinayetleri, sadece fiziksel bir eylem değil, aynı zamanda psikolojik bir savaşın parçasıydı. Cinayet sahneleri, halkın zihnine kazınan birer korku tablosuydu. Her kurbanın cansız bedeni, dikkatlice düzenlenmişti. Ellerindeki notlar, olay yerindeki semboller ve kurbanların yüzündeki ifadeler, halkın ve polisin aklına kazınacak detaylardı.

Ancak Robert, sadece korkutmayı amaçlamıyordu. Soygunlar ve psikolojik manipülasyonlarla kurbanlarının hayatlarını daha da altüst ediyordu. Evlerine giriyor, değerli eşyalarını çalıyor ve geride onları daha da savunmasız bırakacak izler bırakıyordu. Bu, onun sadece bir katil değil, aynı zamanda bir kuklacı olduğunu gösteriyordu.

Sonraki Hamle

Lara’nın kaybolması, polisin alarma geçmesine neden oldu. Lara, şehrin önemli bir figürüydü ve onun ortadan kaybolması, sadece polis için değil, halk için de büyük bir darbe olmuştu. Polis, Robert’ın izlerini sürmek için her zamankinden daha kararlıydı.

Ancak Robert, her zaman olduğu gibi, bir adım önde olmayı başarıyordu. Şehrin sokaklarında, tünellerinde ve sisin ardında bir gölge gibi hareket etmeye devam etti. Her yeni cinayet, polis için bir bilmece, halk için ise bir kabus haline geliyordu.

Robert, sadece şehirde değil, insanların zihinlerinde de yaşıyordu. Her köşe, her karanlık sokak, onun varlığını hissettiriyordu. Ve bu, son değildi. Çünkü Robert, sadece öldürmek için değil, korkunun hüküm sürdüğü bir dünyayı yaratmak için yaşıyordu.


Gölgelerin Misafiri

Kasvetli bir gecenin ayazı, şehrin sokaklarına sinmişti. Sis, lüks villaların çevresini örterek karanlık ve huzursuz bir atmosfer yaratıyordu. Şehrin varlıklı kesiminin yaşadığı bu semtte, ışıkları henüz söndürülmüş bir ev, Robert'ın dikkatini çekmişti. Yüksek duvarlarla çevrili, güvenlik kameralarıyla donatılmış bu ev, Robert için yalnızca bir hedef değildi; aynı zamanda zekâsını ve kurnazlığını sergileyeceği bir sahneydi.

Evin etrafında birkaç tur attı. Kameraların kör noktalarını belirledi, giriş ve çıkış yollarını dikkatlice inceledi. Karanlık, Robert’ın en sadık yoldaşıydı. Her adımını sessizce atıyor, çevresinde hiçbir hareketin fark edilmesine izin vermiyordu. Evde yaşayanların geceleri erken yattıklarını, tüm ışıkların düzenli olarak 23:30’da kapandığını öğrenmişti.

Gizlice İçeri Giriş

Saat tam gece yarısını vurduğunda, Robert, evin arka tarafına yöneldi. Güvenlik sistemini devre dışı bırakmak, onun gibi bir profesyonel için yalnızca birkaç dakikalık bir işti. Eldivenlerini giydi, ceketinin cebinden küçük bir elektronik cihaz çıkardı ve birkaç tuşa basarak sistemi devre dışı bıraktı. Alarm sistemi sessizce devre dışı bırakılmıştı.

Robert, arka kapının kilidini dikkatlice açtı ve ayaklarının yere temasını neredeyse hissedilmez hale getirerek içeri girdi. İçeri girer girmez, loş mutfakta bir an durdu, dinledi. Ev halkının derin bir uykuda olduğuna emin olduktan sonra, yanında getirdiği çantayı yere bıraktı.

Kılık Değiştirme

Robert, hazırlığını önceden yapmıştı. Çantasından, bir otel garsonunun kıyafetini çıkardı. Siyah pantolon, beyaz gömlek ve kırmızı bir yelekten oluşan bu kıyafeti hızla giydi. Üzerindeki maskeyi çıkararak, evin banyosunda bulduğu saç fırçasını ve birkaç kozmetik ürünü kullanarak yüzüne masum bir ifade ekledi. Artık, Robert değil, bir otel görevlisi gibi görünüyordu.

Kılık değiştirme işini tamamladıktan sonra, sessizce evin koridorlarında dolaşmaya başladı. Yatak odalarının yerini tespit etti. İlk olarak, çocukların odasının kapısını araladı. İki küçük çocuk, derin uykularındaydı. Daha sonra ebeveynlerin odasına yöneldi. Yatakta, huzur içinde uyuyan çiftin yüzüne baktı. Bu huzurun birazdan nasıl bozulacağını düşündüğünde, yüzünde kısa süreli bir gülümseme belirdi.

Tuhaf Uyandırma

Robert, ebeveynlerin odasındaki komodinin üstünde duran bir masa lambasını çevirdi. Işığı açmadan önce, yatağın üzerindeki battaniyeyi düzeltti ve onları örttü. Ardından, ışığı birden açtı ve neşeli bir ses tonuyla, “Size kahvaltı servisi!” diye bağırdı.

Çift, ani ışık ve garip bir sesle uykularından sıçradı. Karşılarında duran garson kıyafetli adamı görünce, önce bir otel rüyasında olduklarını sandılar. Ancak bu garip figürün, hiç tanımadıkları biri olduğunu fark ettiklerinde, korku ve şaşkınlık yüzlerine yayıldı.

Robert, sakin ve kendinden emin bir şekilde konuşmaya devam etti. “Bu gece, sizin için çok özel bir menü hazırladım. Kahvaltıdan önce değerli eşyalarınızı toparlayalım, olur mu? Şimdi beni salona kadar takip edin.”

Değerli Eşyaların Toplanması

Çift, korkunun etkisiyle hareketsiz kalırken, Robert onları harekete geçirmek için elindeki küçük bir bıçağı gösterdi. “Sizden yalnızca iş birliği istiyorum. Eğer benimle çalışırsanız, hiçbir şey olmayacak.”

Ebeveynler, çaresizlik içinde Robert’ın talimatlarına uymaya başladılar. Robert, çifti evin salonuna götürdü ve onlardan, evdeki en değerli eşyaları çıkarmalarını istedi. Çift, dolaplardan mücevher kutularını, nakit paraları ve elektronik cihazları çıkararak, Robert’ın önüne koydu. Bu sırada, Robert’ın her hareketi sistemli ve soğukkanlıydı.

Robert, birkaç dakika içinde topladığı eşyaları büyük bir çantaya doldurdu. Çocukların uyanmaması için odalarına dönmemeleri konusunda çifti uyardı. Gözlerinde korku ve çaresizlikle Robert’a bakan aile üyelerine, “Bu gece, benim bir anımdan ibaret. Sizin içinse bir uyarı. Yaşadığınız hayatı düşünün,” dedi ve ardından evin arka kapısına yöneldi.

Kaçış

Robert, çantasıyla birlikte sessizce arka kapıdan çıktı. Sokaklara adım attığında, sisli hava onu bir kez daha gölge gibi sakladı. Kendine belirlediği kaçış rotasında hızlı ama dikkatli bir şekilde ilerledi. Kaçış planında, sokak lambalarının olmadığı karanlık köşeleri seçmişti. Her hareketi önceden hesaplanmıştı.

Sabah olduğunda, aile, evin içinde dağılmış eşyalara ve kaybolan değerli mücevherlere bakarken, bir travmanın izlerini taşıyordu. Hemen polisi aradılar. Polis, Robert’ın bu kadar sistematik ve sessiz çalışmasını bir kez daha hayranlık ve dehşetle karşıladı. Her seferinde olduğu gibi, geriye yalnızca çözülemeyen bir bilmece ve korkutucu bir hikâye kalmıştı.

Robert’ın Mesajı

Bu soygun, Robert’ın sadece para ya da değerli eşyalar için değil, aynı zamanda psikolojik bir üstünlük kurmak için hareket ettiğini bir kez daha gösterdi. Her soygun, her cinayet, onun zekâsının ve tehlikesinin bir yansımasıydı.

Robert, şehrin karanlığında bir gölge olarak varlığını sürdürüyordu. Ama her yeni eylemi, halkın yüreğine bir başka korku tohumu ekiyordu. Şehir, onun için yalnızca bir av sahasıydı ve o, bu sahada hüküm süren sessiz bir kraldı.


⭐❌
Şehirdeki küçük bir mahallede, gizemli bir ev vardı. Bu ev, görünüşte sıradan bir ev gibi dursa da, içinde yaşananların hiç de öyle olmadığını bilenler vardı. Ev, büyük bir güvenlik duvarıyla çevrilmiş, pencereleri demir parmaklıklarla kapatılmış ve cephanelik kadar silahlarla donatılmıştı. Evin sahibi Robert, komşularıyla neredeyse hiç iletişim kurmazdı ve onunla ilgili şehirde birçok söylenti vardı.

Robert, takıntılı bir kişiydi ve komşularıyla herhangi bir teması kabul etmezdi. Kendisini yalnızlık içinde yaşamayı tercih ederdi ve insanların huzurunu bozmak, onun garip bir eğlencesi haline gelmişti. Robert'ın bu tuhaf huyları, onu çevresindeki herkesin gözünde hem merak uyandıran hem de korkulan bir figür yapmıştı.

Robert, özellikle komşularına rahatsızlık vermekten hoşlanıyordu. Onların sinirini bozmak ve onları huzursuz etmek için çeşitli çirkin numaralar yapardı. Bir gece, komşularının elektrik sistemini keserek karanlık içinde kalmalarına neden oldu. Sokakta elektriklerin sönmesi, mahallede büyük bir panik yarattı. Komşular, evlerinde karanlıkta çaresiz bir şekilde dolaşırken, Robert sessizce gülüyordu.

Bir diğer akşam, Robert, komşularının kapılarının önüne ölü fareler bırakmaya başladı. Fareler, hem korkutucu hem de iğrençti ve komşular, kapılarına her geldiklerinde bu ölü hayvanları buluyorlardı. Robert, her gece bu fareleri yerleştirirken, kendi evinin karanlık köşelerinden bu manzarayı izliyor, komşularının tepkilerini keyifle izliyordu.

Bir gün, mahalle sakinlerinden biri, Robert'ın bu garip ve ürkütücü davranışlarından bıkmıştı. Bu kişi, mahalledeki diğer insanları toplayarak, Robert'ın evinin önünde toplandı ve bu durumun sona ermesi için bir çözüm aradı. Ancak Robert, evinin güvenlik duvarlarının arkasından bu gösteriyi gülerek izledi ve komşuların ne kadar çaresiz olduğunu görmekten hoşlandı.

Komşular, Robert'ın evinin kapısına kadar gelerek onunla yüzleşmeye çalıştı, ancak kapıyı açan olmadı. Robert, sadece gölgelerden ve pencerelerden onları izleyerek, içindeki korkuyu ve huzursuzluğu arttırdı. Her gece, Robert'ın sinsice planladığı bu küçük eziyetler, komşuların yaşadığı endişeyi daha da derinleştirdi.

Sonunda, şehirdeki yetkililer Robert'ın garip ve tehlikeli davranışlarını araştırmaya başladı. Mahalle sakinleri, Robert'ın yaşadığı evi ve içindeki silahları bildiklerinden, Robert'ın güvenlik önlemlerinin aşılması gerektiğini düşündüler. Ancak, Robert'ın evinin etrafındaki karmaşık güvenlik sistemleri ve karanlık geçmişi, onu yakalamayı zorlaştırıyordu.

Robert, hem tehlikeli hem de akıllıca planlar yaparak, komşularını huzursuz etmeye devam etti. Onun gizemli evi ve garip huyları, şehrin en korkulan ve merak edilen konularından biri haline geldi. Mahalledeki herkes, Robert'ın oyunlarından ne zaman ve hangi şekilde vazgeçeceğini merak ediyordu, ama bir gerçek vardı: Robert, kaotik yaşam tarzını ve korku yayma zevkini sürdürmeye kararlıydı.

Şehirdeki huzursuz mahalle, Robert'ın sinsice hareketlerine alışmıştı. Ancak, Robert'ın en son hedefi, komşulardan biri olan Tony oldu. Tony, Robert'ın korkutucu ve rahatsız edici davranışlarından artık bıkmıştı. Bu nedenle, bir gün cesaretini topladı ve Robert'a karşı açıkça uyarıda bulundu.

Tony, Robert'ın evinin önüne gelerek kapısını çaldı. Robert, kapıyı açtı ve Tony'i görünce suratında bir alaycı gülümseme belirdi. Tony, "Yeter artık, bu yaptıkların sınırı aştı! Evimize ölü fareler bırakmak ve elektriğimizi kesmekle yetinmiyorsun, artık seni durdurmanın zamanı geldi!" dedi.

Robert, Tony'nin bu çıkışına soğukkanlılıkla yanıt verdi. "Sana ne olduğunu söyleyemem, Tony. Seninle bu şekilde konuşmak benim işime gelmiyor. Belki de ne kadar sinirli olduğun konusundaki tavrını biraz değiştirmelisin," dedi.

Tony, Robert'ın bu küçümseyici tavrına daha fazla tahammül edemeyerek, "Artık seni gerçekten durduracağım. Bu yaptıkların kabul edilemez!" diyerek sesini yükseltti. İki adam arasında sözlü tartışma hızla alevlendi ve kısa sürede kavga etmeye başladılar. Robert, Tony'nin tehditlerine karşı soğukkanlılığını korumaya devam etti, ancak Tony'nin öfkesi gözle görülür şekilde artmıştı.

Kavga sona erdiğinde, Tony sinirli bir şekilde evine döndü. Robert, Tony'nin tehditlerini ve bu sinir bozucu tartışmayı düşünerek oldukça rahatsız oldu. Tony'yi bu duruma getiren, kendisinin kurduğu psikolojik oyunlar ve zorbalık değilse de, Robert, Tony'nin tavrını kesinlikle unutmadı.

Robert, Tony'nin kendisine karşı olan tutumunu kişisel bir hakaret olarak algıladı. Gece olduğunda, Tony'nin arabasını gözüne kestirdi. Robert, Tony'nin evine sızarak, arabasının çeşitli kısımlarını tahrip etmek için plan yaptı. Arabanın motoruna, fren sistemine ve yakıt deposuna gizlice zarar verdi. Bu tahribatları yaparken, arabanın içinde ve dışında herhangi bir iz bırakmamaya özen gösterdi. İki gün sonra, Tony arabasını kullanmak istediğinde, aracın bazı kısımları anlaşılmayacak şekilde bozulmuştu. Tony, neyin yanlış olduğunu anlamakta zorlandı ve arabanın tamiri için uzun bir süre uğraşmak zorunda kaldı.

Ancak Tony, bu durumu polise bildirmekten kaçındı. Evinde yasaklı maddeler bulunduruyor ve bu nedenle polisle başının belaya girmesinden korkuyordu. Bu yüzden, Robert'ın yaptıkları karşısında kendi başına mücadele etmek zorunda kaldı.

Robert, Tony'nin zayıflığından ve korkusundan faydalanarak, ona daha fazla zarar vermeye devam etmek istiyordu. Tony'nin arabasını hedef alarak verdiği zarar, Robert'ın ne kadar sinsice hareket edebileceğini ve düşmanlarını nasıl daha da zor durumda bırakabileceğini gösterdi.

Robert'ın davranışları, mahallenin geri kalanında huzursuzluk yaratmaya devam etti. Tony, Robert'ın yapabileceği bir sonraki eylemi sürekli olarak düşündü, ama aynı zamanda evindeki yasaklı maddeler nedeniyle sessiz kalmayı tercih etti. Robert ise, Tony'nin zayıflıklarından faydalanarak, sürekli bir korku ortamı yaratmaya devam etti. Mahalledeki herkes, Robert'ın korkutucu eylemlerinin ne zaman ve nasıl devam edeceğini merak ederek, endişeli bir bekleyiş içinde yaşadı.

Robert'ın şehirdeki korkutucu ünü, sadece evdeki garip alışkanlıklarıyla sınırlı değildi. Eski bir aracı vardı ve bu aracın içinde, insanları rahatsız etmek için her şey mevcuttu. Aracının içi, neredeyse bir laboratuvar gibi düzenlenmişti; arka koltuklarda çeşitli araçlar, ses sistemleri ve dikkat çekici diğer eşyalar bulunuyordu.

Robert, bu aracı şehirde gezinirken bir araçtan çok daha fazlası olarak kullanıyordu. Eski aracının altına özel olarak yaptırdığı boru sistemi sayesinde, yolda giderken yağ bidonları dökerek insanları sinir etmeyi bir tutku haline getirmişti. Yağ, yol üzerinde kaygan bir tabaka oluşturuyor ve araçlar bu kayganlık nedeniyle kaza yapma riski taşıyordu.

Bir akşam, Robert eski aracını çalıştırdı ve yola koyuldu. Şehir merkezine yakın bir ana yolda sürerken, yanına getirdiği birkaç yağ bidonunu aracının arkasına yerleştirdi. Robert, aracı hızla sürerken, yağ bidonlarının ağzını açtı ve boru sistemi yardımıyla yağı yola boşaltmaya başladı. Yol, hızla kaygan bir hale geldi ve araçlar, kaygan yolda zorlanarak, sürücüler paniğe kapıldı.

Yağla kaplı yolda araçlar, sık sık kaymalar yaşadı ve bazı sürücüler aracını kontrol etmekte zorlandı. Robert, bunun yanı sıra aracının klaksonuna sürekli basarak, bu kaosun içinde sinir bozucu bir gürültü yarattı. Gereksiz yere kornaya basmak, Robert'ın insanları daha da sinirlendiren bir alışkanlığıydı. Klakson sesi, şehirdeki huzuru bozan bir başka etken haline geldi.

Robert, yolda ilerlerken araçları dikkatlice izledi ve kaosun içindeki insanların tepkilerini keyifle izledi. Aracını, birçok kişi tarafından dikkatlice seyredilecek şekilde hareket ettirerek, kornayı gereksiz yere çaldı ve yolda oluşturduğu kaygan tabakayı daha da yaydı. Her geçen dakika, şehirdeki sürücüler daha fazla sinirleniyor ve Robert'ın eylemleri, şehirde hızla yayılacak bir korku hikayesine dönüyordu.

Robert, bu eylemlerinden büyük bir zevk alıyordu. İnsanları sinir etmek ve kaos yaratmak, onun için bir çeşit eğlence haline gelmişti. Ancak, bu hareketleri şehirdeki huzuru ciddi şekilde tehdit ediyordu. Yolun kayganlaşması ve gereksiz kornalar, birçok sürücüyü endişelendirdi ve olayın ardından polis, Robert'ın eylemlerinin şehrin güvenliğini tehlikeye attığını fark etti.

Polis, Robert'ın eski aracını ve yaptığı eylemleri araştırmak üzere harekete geçti, ancak Robert, her zaman olduğu gibi dikkatlice izini kaybettirerek kaçtı. Şehirdeki insanlar, Robert'ın bu tür tehlikeli oyunlarının devam etmesinden korkuyordu ve her an dikkatli olmaları gerektiğini düşündüler.

Robert'ın eski aracı ve onunla yaptığı rahatsız edici eylemler, şehri huzursuz eden ve insanların yaşamını zorlaştıran bir korku unsuru haline geldi. Robert'ın bu tür eylemleri, şehirdeki kaosu artırdı ve onun sinsice planladığı tehlikeli oyunları, şehirdeki herkesin aklında uzun süre iz bıraktı.

Robert, soğukkanlı ve kindar bir adamdı. Dışarıdan bakıldığında sıradan bir insan gibi görünüyordu; işine gidip gelen, toplum içinde fazla dikkat çekmeyen biri. Ancak içindeki karanlık taraf, yıllar boyunca onu sessiz bir şekilde beslemişti. İçinde büyüyen nefret ve kontrol etme arzusu, günün birinde patlayacak bir volkan gibiydi. O gün, eve dönüş yolunda benzin istasyonunda gördüğü güzel bir kadın, bu volkanın fitilini ateşledi.

Kadın, istasyonda arabasına yakıt alırken dikkatini çekmişti. Robert, onu izlerken içindeki o karanlık dürtü yeniden ortaya çıktı. Gözlerinde bir ışık parladı; kadın, sahip olması gereken bir nesne gibi görünüyordu artık. Arabasını kadınınkine yaklaştırdı, ve bir şekilde konuşmaya başladı.

"Merhaba, tanışmak istedim. Biraz konuşabilir miyiz?" dedi Robert, sahte bir nezaketle.

Kadın, zarif bir şekilde gülümsedi fakat onun içindeki huzursuzluğu fark etmek zor değildi. "Teşekkür ederim ama acelem var. İyi akşamlar," diyerek kibarca onu reddetti.

Bu reddediş, Robert'in kafasında bir çığ etkisi yarattı. Onu derinden sarstı, içindeki soğukkanlı psikopatın uyanmasına neden oldu. Hiçbir zaman hayır cevabını kabul edemeyen biri olarak, bu reddedilişi kişisel bir hakaret olarak algıladı. Kadını takıntı haline getirmeye başlamıştı bile.

"Senden kaçamayacaksın," diye mırıldandı kendi kendine, kadının arabasını hızla uzaklaştığını izlerken.

Robert için o andan itibaren, kadın bir saplantıya dönüştü. Onun nerede yaşadığını, ne iş yaptığını öğrenmek için günlerce kadını takip etti. Her hareketini, her adımını gözlemledi. Kadın farkında bile olmadan, hayatı Robert'in elinde bir oyuna dönüşmüştü. Onunla tekrar karşılaşacağı anı sabırsızlıkla bekliyordu; bu kez kadın hayır diyemeyecekti.

Bir gece, kadın evine dönerken Robert arkasında belirdi. Onun yüzündeki korkuyu görür görmez, içindeki kontrolcü ruh iyice açığa çıktı. "Sen benim olacaksın," dedi karanlık bir gülümsemeyle. "Kaçmak yok artık."

Kadın çaresizce çantasına sarılırken, Robert ona yaklaştı. Korku dolu bakışları Robert'in içindeki nefret ve saplantıyı daha da güçlendirdi. Bu onun zafer anıydı; reddedilmişti ama sonunda istediği her şeye sahip olacaktı. Kadın, onun kaçamayacağı bir tuzağa düşmüştü, ve Robert için bu hikaye daha yeni başlıyordu.

Robert, arabasıyla uzaklaşırken kafasında tek bir düşünce vardı: intikam. Kadının kendisini reddetmesi ve marketten gelen iki adamın onu tehdit etmesi, öfkesini daha da körüklemişti. Bir plan yapmaya başladı, soğukkanlı bir şekilde. Sakin görünen yüzünün arkasında, kafasında sürekli bir hesaplaşma vardı. O kız ona ait olacaktı, ve kimse bu durumu değiştiremezdi.

Ertesi gün, Robert tekrar benzin istasyonuna gitmedi. Bunun yerine, kadını takip etmeye başladı. Kadının evini, işe gidiş saatlerini, günlük rutinini öğrendi. Onun hakkında her şeyi bilmek istiyordu. Kadın, normal hayatına devam ederken, farkında olmadan bir gölge tarafından izleniyordu.

Bir gece, kadın evine dönerken karanlık bir sokaktan geçiyordu. Robert, sokak lambalarının altında sessizce bekliyordu. Kadının arabası bir köşeyi dönerken önüne çıkıp onu durdurdu. Kadın ilk başta Robert'i tanıyamadı, ama gözlerindeki delice bakışı fark edince geriye doğru çekildi.

"Sen benim olacaksın," dedi Robert tekrar, bu sefer daha kararlı ve tehditkar bir şekilde. Kadın korku içinde çantasına uzandı, ama Robert ondan önce davrandı ve kadını kolundan sertçe çekerek arabasına doğru sürüklemeye başladı.

Tam o sırada, geçen bir araba durdu ve içindeki bir adam arabadan inip, ne olduğunu anlamadan Robert'e bağırdı. Robert geri adım atar gibi yaptı ama içinde taşıdığı nefretle bıçak çekip adama saldırmaya hazırdı. Ancak adamın yanında birkaç kişi daha vardı. Kadın onlara doğru koştu, yardım çağrısı yaparken Robert bir anda olay yerinden kaçmak zorunda kaldı.

Fakat bu, onun geri adım atacağı anlamına gelmiyordu. Robert, kadına olan saplantısını daha da derinleştirmişti ve bir dahaki sefere her şeyin çok daha karanlık bir yöne evrileceğini biliyordu. Geri çekilmesi sadece bir süreliğindi; kadının peşini bırakmayacaktı. Bir sonraki hamlesi çok daha acımasız olacaktı...

Robert, karanlık planını adım adım gerçekleştirirken soğukkanlılıkla hareket etti. Kadını yakaladı, ellerini ve ayaklarını güçlü bir ip ile bağladı. Kadın, panik içinde çırpınsa da Robert'in gücüne karşı koyacak durumda değildi. Gözyaşları yüzünden süzülürken, bir anlık çaresizlik içinde boyun eğdi. Robert, onu zorla arabanın bagajına koydu. Kadın, bagajın içindeki ağır metal kokusunu hemen fark etti; burası ölülerin saklandığı bir mezar gibi kokuyordu. Robert'in daha önce burada kimleri sakladığını hayal bile edemiyordu, ama bildiği tek bir şey vardı: kurtuluşu yok gibiydi.

Arabanın motoru çalıştığında, kadının umutsuzluğu daha da derinleşti. Robert, onu kendi evine götürmek için yola çıkmıştı. Yol boyunca bagajda sessizce titrerken, aklında sadece bir şey vardı: Kaçmak. Ama nasıl? Elleri ve ayakları bağlıydı, kaçmak neredeyse imkânsız görünüyordu. Robert'in soğukkanlılıkla sürdüğü araba, karanlık orman yollarında ilerlerken her viraj kadının içinde daha da büyüyen bir dehşete dönüşüyordu.

Robert, bir yandan arabayı sürerken bir yandan da kadının çaresizliğinin tadını çıkarıyordu. Kafasında, ona yapacaklarının birer senaryosunu yazıyordu. Onu nasıl kontrol edeceğini, nasıl boyun eğdireceğini düşünüyordu. Daha önce öldürdüğü insanlardan farklı olarak, bu kadın üzerinde bir tür güce sahip olmak istiyordu. Bu onu sadece bir kurban değil, saplantılı bir fanteziye dönüştürüyordu.

Yolculuk birkaç saat sürdü, sonunda Robert'in izole bir orman evine vardılar. Evin dışı harabe gibiydi, kimse burayı yaşam alanı olarak düşünemezdi. Robert, arabadan indi ve bagajı açtı. Kadının gözleri dehşetle doluydu ama yorgunluk ve korku içinde sesini bile çıkaramıyordu. Robert, onu güçlü elleriyle bagajdan çıkardı ve eve sürüklemeye başladı.

Eve girdiklerinde, içerisi dışarısından daha korkunçtu. Etraf dağınık, duvarlar kirli ve yerlerde eski kan lekeleri vardı. Kadın, dehşet içinde bu evde daha önce neler yaşandığını tahmin edebiliyordu. Robert, onu bir sandalyeye bağladı ve karanlık bir köşede ona bakarak konuşmaya başladı:

"Artık benimlesin," dedi, buz gibi bir sesle. "Kimse seni benden alamaz. Kaçmaya çalışırsan, seni kimse bulamaz. Burada ölen insanlar gibi yok olursun."

Kadın çaresizce başını salladı, kurtulma umudu giderek tükeniyordu. Robert ona dokunmaya çalıştığında, gözleri doldu ama direnemeyecek kadar bitkindi. Robert'in saplantısı artık sınır tanımıyordu. Onunla "oyun" oynamaya başlamıştı ve bu oyunun sonunda kazanan sadece Robert olacaktı.

Ancak bilmediği bir şey vardı: Kadın içten içe bir fırsat kolluyordu. Robert'in her hareketini izliyor, küçük bir hata yapmasını bekliyordu. Çünkü biliyordu ki, en karanlık anlarda bile bir kaçış yolu bulunabilirdi. Ve o an geldiğinde, hayatını geri almak için her şeyi yapacaktı.

Loading...
0%