@ahsenkubos
|
Kabullenilmek, benimsenmek ve beğenilmek... Not: Başlığın devamını nasıl doldururdunuz siz olsaydınız. Cevaplarınızı merak ediyorum. İyi okumalar. Cumartesi görüşürüz. Sabah saat sekizi geçerken Feyyaz gözlerini açtı. İçerideki hava biraz fazla boğucuydu ve karısının açık saçları bunu biraz daha arttırmıştı onun için. Yüzündeki saçları çekerken yavaş olmaya dikkat etti. Berfu daha uyanmamıştı ki anlaşılan biraz daha da uyanmayı düşünmüyordu. Başı yastıktan kaymış ve kolunun üzerine düşmüştü, saçları yüzünü kapatmıştı. Saçları kenara çekerken bir yerlere sıkışmış birkaç tel saçı da çekiştirmişti. Berfu kıpırdansa da uyanmadı. Saçlarını kenara çekip yüzünü açığa çıkardı. Ne kadar izlediğini bilmese de bir süre sadece yüzüne baktı. Kafasında netleştiremediği şeyler vardı aralarında. Bir şeyler eksik gibiydi ama neyin eksik olduğundan emin olamıyordu. Zaman ilerlerken Berfu yerinde hareketlenmeye başladı. Uyanmak üzere olduğunu biliyordu. Feyyaz hem biraz uğraşmak hem de biraz daha erken uyansın diye uğraşmaya başladı. Önce burnunu yüzüne sürttü. Kadın pek umursamadan uyumaya devam etti. Adam karısının umursamadığını fark edince önce yanağına küçük bir öpücük bıraktı. Berfu yerinde huzursuzca kıpırdanıp arkasını döndü. Feyyaz rahat durmayı planlamıyordu. Bu yüzden hala kollarının arasında olan kadının arkasından sarıldı bu sefer boynuna bir öpücük bıraktı. Berfu’nun hiç uyanası yoktu boynundaki dudaklara hiç takılmadan uyumaya devam etti. Feyyaz kaale almamasına canı sıkılmıştı. Ayrıca o karısı biraz hareketlensin uyanıyordu ama küçük hanımı uykusundan uyandırmak fazlasıyla zordu. Uyandırmaktan vazgeçerek kafasını tekrar yastığa koydu. Tekrar sarıldı, gözlerini kapatmıştı ki kadın geri ona doğru dönerek uykusuna devam etti. Gözleri kapalı uykuya devam ediyordu sanki az önce hiç uyandırılmaya çalışılmamış gibiydi. Belki de uyku arasında hissetmemişti. Öyleyse bile hiç şaşırmazdı. Yine de geri ona dönmesi hoşuna gitmişti. Temel sebebinin sıcaktan hoşlanması olduğunu biliyordu ama sürekli kendisine doğru çekiliyor olması kendisini rahatlatıyordu. Ona karşı ilgi duyduğu anlamına geliyordu en azından korktuğu zamanları geçmişlerdi. Önceden yatakta hep sırtı ona doğru dönük olacak şekilde uyuyordu en azından bu konuda büyük ilerleme kat etmişlerdi. Alnına dudaklarını bastırmaktan kendini alamadı. Sonunda uykunun en derin kısmından uyandırmayı başarmıştı galiba ki “Yapma” demişti. “Neyi?” Bu arada alnına başka bir öpücük bıraktı. Berfu yüzünü ekşitse de seslenmedi. Feyyaz işi biraz oyuna dökmeye meyilliydi. Birkaç öpücükten sonra Berfu kafasını iyice aşağı eğerek kafasını adamın göğsüne bastırdı. Yüzünü tamamen gizlemişti. Feyyaz yaptığına gülerken “Bu şekilde kaçamazsın ama.” diyerek açılan omzuna bir öpücük bıraktı. Bu sefer Berfu üzerindeki örtüyü üstüne çekti. Feyyaz tekrar öpmeye kalktığında Berfu’yu tamamen uyandırmayı başarmıştı. “Yapma ya uyumaya çalışıyorum ama.” “Uyan diye yapıyorum zaten ben de.” “Uyanmak istemiyorum uyumak istiyorum ben.” “Ben istemiyorum.” “İyi sen uyuma o zaman ben uyuyacağım hem ayrıca geçenlerde erken kalktığım için bana kızmamış mıydın şimdi sen niye uyumuyorsun?” Feyyaz, Berfu’nun çıkışına sırıtırken “Sen de beni uyutmamıştın?” “İntikam mı alıyorsun?” “Yok rövanş istiyorum diyelim.” “Boks maçı mı bu ya, ne rövanşı?” Feyyaz, Berfu’nun uyku öfkesiyle başa çıkabileceğini düşünmüyordu. “İyi uyu hadi ben bu kadar söylenmedim.” Berfu kafasını yastığa bastırsa da uykusu çoktan kaçmıştı. Geri kafasını kaldırdığında kocasının bakışları gördü. Surat yapmak istese de vazgeçti. “Uyandım memnun musun?” “Evet.” Berfu’nun göz devirişini görmezden gelerek omzuna bir öpücük bıraktı. En son istediği şey tartışmaktı. Karısının gönlünü yapıp yatakta daha uzun kalmak vardı aklında. Günlerdir bırak sevişmeyi yüzünü bile görememişti adam akıllı. Günlerin hasretini çıkartmak istiyordu. Berfu yataktan dersim var diye zor kalkmıştı ama Feyyaz ondan sonra kalksa da ondan önce işi olduğu kesindi. Kalkınca hemen banyoya girip sonra da üstünü giyinip çıkmıştı. Kahvaltı bile yapmamıştı. Yani çok kahvaltı saati sayılmazdı ama yine de aç gitmişti. Dün akşam da yememişti yani en azından evde yememişti peki bu adam nerede ve ne zaman yemek yiyordu? Kahvaltıdan sonra derse geçmişti. Ders biteli birkaç dakika olmadan Zerda aramıştı. “Efendim Zerda” “Ne yapıyorsun?” “Dersim vardı yeni bitti bir şeyler atıştırıp ders çalışacağım. Sen ne yapıyorsun?” “Hiç ben de evdeydim de müsait misin diye soracaktım?” “Ne için?” Bar olayına dönmesini istemiyordu. Şoku hala atlatamamıştı bu ara yeni bir çılgınlığı kaldıramazdı. “Önemli mi?” Zerda şansını denemek istemişti. Bar olayından beri dışarı çıkmadığını biliyordu. Tüm gün evde kalmak can sıkıcıydı en azından kendi açısından. “Değil mi?” Berfu altından ne çıkacağını merak ediyordu. “Yani.” Zerda işi dolambaçlı hale getirmekten vazgeçmiyordu. Galiba bu Hancı ailesinin geleneğiydi. Direkt bir işe girişmiyorlar da uzatıyorlardı. Zerda da yıllardır içlerinde olduğu için buna alışmıştı anlaşılan. “Zerda.” “Off tamam benimle güzellik salonuna gelir misin diyecektim.” “Bunun için mi bir saattir kıvranıyorsun.” “Her gün güzellik salonu bekleyen bir insan olmadığın kesin. Kabul etmezsin belki diye ben önceden cevap alacaktım ama yemedin.” “Zerda ya.” “Ne?” “Niye gideceksin?” “Tırnak yaptıracağım belki biraz da cilt bakımı sen de gel birlikte yaptıralım.” Ders çalışması gerekiyordu ama birkaç gündür de eve kapanmıştı belki bir iki saat dışarıda takılmak iyi gelebilirdi. Hava da fena durmuyordu. “Olur ama akşam dersim var çok kalamam.” “Yani çok kalmayız zaten. Hem masaj da yaptırırız tüm gün sandalye de oturmaktan vücudun da gerilmiştir.” Eh bu pek de yalan değildi. Boynu ağrımaya başlamıştı. “Tamam. Ne zaman gelirsin?” “Bir saat yeter mi?” “Evet.” “Tamam bir saate size gelirim.” “Tamam.” “Bay.” derken Zerda telefonu kapatmıştı. Oturduğu sandalyeden kalktı. Sabah banyo yapmıştı sadece üzerini giyinmesi lazımdı ama önce bir şeyler atıştırsa hiç fena olmayacaktı. Hayatta dayanamadığı iki şeyden bir tanesi de açlıktı. Bu ailede kendinden başka kimse yemek yemeyi takmıyor gibiydi. Mutfağa girdiğinde Semih Bey akşam yemeği için hazırlık yapıyordu. “Kolay gelsin.” “Sağ olun. Bir şey mi istemiştiniz?” “Evet. Atıştırmalık bir şeyler hazırlar mısınız?” “Tabi hemen hazırlıyorum. Nerede yiyeceksiniz?” “Salonda.” Berfu mutfaktan çıkıp kendini koltuğa bıraktı. 10 dakika geçmemişti ki Semih Bey elindeki tepsiyle geldi. Tepsiyi bırakıp mutfağa geçerken Berfu yemeye başladı. Bir şeyler atıştırdıktan sonra yukarı çıkmış ve üzerini giyinmişti. Soğuyan havalar dışarı çıkma isteğini azaltıyordu kesinlikle. Zerda geldiğinde çıkmışlardı. Güzellik salonuna geldiklerinde önce bakım yaptırmışlardı. Son zamanlarda ders çalışmaktan dağılan cildine iyi gelmişti sonra da tırnak yaptırmışlardı. Berfu çok uzun bir şey tercih etmemişti ama yine de ellerini daha düzgün ve hoş gösteriyordu. Bir sonbahar rengi olan bordo sürdürmüştü. Zerda ise siyah bordo ve beyazın kullanıldığı farklı tırnak şekilleri yaptırmıştı ve kesinlikle güzel gözüküyordu. Sonrasında masaja gitmişler ve son zamanlarda gerilen vücudunu rahatlatmışlardı ve kesinlikle iyi gelmişti. Feyyaz eve geldiğinde karısını yatakta uyurken buldu. Saat daha erkendi bu saatte niye uyumuştu ki? Hem dışarıda da o kadar uzun kalmamışlardı. Banyodan çıktığında yatağa uzandı. Yatağın hareketlenmesiyle Berfu’yu da uyandırmıştı anlaşılan. “Erkencisin.” “Sende öyle erken değil mi uyumak için?” “Masajdan çıkınca bir rehavet çöktü galiba.” “Sana da hep bir rehavet çöküyor gibi ama neyse.” “Laf mı çarpıyorsun?” “Yok canım olur mu öyle şey? Yemek yedin mi?” “Yemiştim yatmadan. Saat kaç?” “Dokuz.” Dokuz mu? O kadar olmuş muydu? Saat yedi gibi uyumuştu ve iki saati uyuyarak geçirmişti yani. Yataktan doğruldu, üzerindeki örtüyü açtı. Tüm öğleden sonrayı salmıştı. Yetiştirmesi gereken ödevlerini de yapmamıştı. “Sen ne zaman geldin?” “Yarım saat oluyor.” Berfu ders çalışmaya başlamak için yataktan kalkmaya hareketlenirken “Nereye?” “Ders çalışacağım.” Aferin sana. Son zaman olsa yataktan çıkartamayız ders deyince gözlerin açılıyor diye düşündü. “Yarın çalışırsın.” Yani günlerdir evi otel gibi kullanıyordu bugün biraz erken gelmişti en azından ona vakit ayırabilirdi. “Yarına ödevim vardı.” Sözde erken gelip bitirecekti ama uyuyunca bu saate kalmıştı. “Gündüz niye yapmadın?” Güzel soruydu ama dışarı çıktığını biliyordu. “Sabah yapıyordum ama dışarı çıkınca kaldı.” Dersten sonra hemen başlasa bile yarılamadan Zerda arayınca kalmıştı. “Sabah yaparsın o zaman.” “Yetişmezse.” Ayrıca ne işi vardı ki şimdi? Uykusunu aldığı için yorgun da değildi boş boş oturmaktan ziyade yapıp bitirebilirdi sabah da erken kalkmak zorunda kalmazdı. “Bir şey olmaz küçük çocuk gibi azarlayacak değil ya.” Azarlamayacağını o da biliyordu ama o da sorumsuz bir çocuk gibi sorumluluklarını yerine getirmesi için birinin azarlaması gerekmiyordu. “Saat daha erken zaten ne yapacağım ki başka?” Feyyaz az önce yok sayıldığını göz ardı etmeye çalışsa da olmadı. “Ben varım ya.” diye çıkışsa da bozulmuştu. Elbisesi, dersi, ruju daha önemliydi küçük hanıma ama kendisi geri planda kalıyor gibiydi. “Sen çalışmayacak mısın?” yani eve erken gelmişse evde çalışacaktı. Berfu da bu sürede tek başına ne yapacaktı ki? Televizyon izlemekten de sıkılmıştı. “Hayır çalışmayacağım.” Berfu içinden emin misin demeyi düşündü. Bir telefon açsa en az bir saat kapatmayacaktı. “Hmm peki o zaman, önerin ne?” Feyyaz önermek istediği şey gayet belliydi ama saat daha erkendi belki biraz bir şeyler izleyebilirlerdi. “Film izleyebiliriz.” Berfu zaten yaptığımız tek aktivite o diye düşünüyordu ama karşı çıkacak da bir şey söylemedi. “Tamam.” “Sen in bende üzerimi giyinip geliyorum.” “Tamam atıştıracak bir şeyler yer misin?” “Olur.” Berfu yataktan kalkıp aşağı indi. Önce mutfağa girdi kahve makinesini çalıştırdı sonra da çekmeceleri karıştırıp yiyecek bir şeyler aradı. Başta eline geçeni tezgaha bırakmaya başladı. Sonra kafasını kaldırıp tezgaha baktığında biraz çok gibi görünse de vazgeçti şu an kendini aç hissediyordu. Ayrıca kocasını kendi yiyeceklerine ortak olacağını düşündüğünde hiç de çok gibi gözükmedi. Önce kuruyemiş, meyve tabağı sonra cips, patlamış mısır, birkaç çeşit farklı bisküvi çeşidi derken yaklaşık 10 tabak çıkartmıştı bir de tabakları ortaya koymayı düşünüyordu. Eğer birer kişilik yapsa herhalde yemek masasının üzerinde yemeleri gerekecekti. Tabakları içeri götürdü, kahveleri de sehpanın üzerine bıraktıktan sonra koltuğun üstündeki örtüyü üzerine aldı. Kumandayı eline alıp televizyonda gezinmeye başlamıştı ama içinden kocasına söyleniyordu ‘kıyafetler yeniden dikiliyor galiba’ diye. En az yarım saattir aşağıdaydı ve sadece üzerini giyinip aşağı inecekti işe giderken bile bu kadar uğraşmıyordu. Sonra birkaç site yer gezdikten daha önce gördüğü ama izleyemeye vakti olmadığı için izlemediği diziye gözü takıldı. Film demişlerdi ama dizi olsa ne olacaktı ki? Zaten izlemeyecekti bir süre sonra saçma bulacak ve eleştirecekti. O yüzden fark etmiyordu. 2 sezondu hem çabuk biterdi. Saat on olacaktı neredeyse ne zaman gelecek acaba diye düşünürken merdivenlerden gelen ayak seslerini duyunca geldiğini anlamıştı. Feyyaz küçük bir telefon konuşması diye başladığı konuşmayı yarım saat uzatacağını düşünmemişti. Çalışmayacağım dese de yine de çalışmıştı. Aşağı indiğinde önce masanın üzerindeki tabaklara baktı, alt tarafı atıştırmalık diye düşündüğü için olur demişti ama bu kadar yiyeceği bir ayda tüketiyordu insanlar o sadece birkaç saat için mi hazırlamıştı? Kendini koltuğa attı sonra da yerine yerleşmeye çalışırken “Çok olmamış mı?” “Yani bana da öyle geldi ama artık hazırlamış bulundum.” Canın istediklerini koymuştu ama bu kadar çok olacağını planlamamıştı. “İyi öyle olsun.” “Başlatıyorum.” “Tamam.” Kumandaya basıp sehpaya bıraktı sonra da eline artık ılıklaşmış kahveleri aldı. Birini kocasını uzatırken diğerini de kendi aldı. “Gece gece uykun açılmasın.” “Yok, kahve benim uykumu açmıyor.” Feyyaz içinden senin uykunu bölecek bir şey yoktur zaten diye düşündü. “İyi öyleyse. Bu ne?” “Dizi.” “Yapma ya hiç belli olmuyor.” “Ne biliyim ben de ilk defa izliyorum.” “Tamam bir şey demedim.” Çok diye başladıkları tabakları birer ikişer bitiyordu. Feyyaz da sessiz sakin bir şekilde izliyordu. Berfu biraz sonra sıkılır diye düşünse de sıkılmamıştı. 3. bölüm bittiğinde saat geç olmuştu. “Geç olmuş.” “Evet yatalım.” Fazlasıyla uykusuzdu. Aşırı derece de yorgun hissediyordu. Anlaşılan Berfu’nun üzerine çöken rehavet onu da bulmuştu. “Sıkıldın mı?” Feyyaz’dan birkaç kötü yorum hatta sıkıldım diyerek kapattırmasını bekliyordu ama hiçbir şey yapmamıştı o yüzden tepkisini merak etmişti. “Yok sıkılmadım ama erken kalkmıştım ya uykum geldi.” Yalan değildi dizi fena değildi. En azından doğrusunu bildiği yalanları izlememişti. “Cidden mi?” Berfu şaşkınlığını gizleyememişti. Şimdiye kadar ne izleseler hep bir şeyler bulurdu olumsuz. “Evet. Niye?” Feyyaz, Berfu’nun şaşkınlığına şaşırmıştı. “Ne bileyim genel olarak saçma diyerek eleştirirdin.” Yalan da değildi ne izleseler bir nokta da saçmalıyordu. “Kötü değildi.” “Beğendin yani.” Berfu altını deşmeden durmayacaktı. Olumsuz bir şey demiyorsa olumlu bir şey söylemeliydi. “Evet. Niye tuhaf mı?” kesinlikle tuhaftı. Evlendiklerinden beri ne izleseler Feyyaz’ın tepkisi netti ‘saçma’, ilk defa seçtiği bir şeye saçma dememişti. “Bilmem çok beğenmezsin.” “Bu iyiydi.” Berfu’nun hoşuna gitmişti. Seçtiği bir şeyi eleştirmeden beğenmiş oluşu keyfini de yerine getirmişti. Daha önce beğenir diye polisiye, aksiyon, bilim kurgu gibi şeyler açmıştı ama adam gitmiş fantastiği beğenmişti. “Eleştirmeyeceksin yani?” “Görsel efektleri fena değildi, konusu da iyi işlenmiş şimdilik, oyuncuları da iyiydi.” Berfu yandan bakış atmadan duramamıştı. “Ne? Eleştiri illa olumsuz mu olur?” “Hayır da sen genel olarak iyi eleştiri yapmazsın.” “Abartma Berfu hadi yatalım.” Üzerindeki örtüyü çekerken koltuktan kalktı. Gözü ortadaki masaya kaydı. İlk geldiğinde fazla mı demişti? Tabakların hepsi boştu bildiğimiz. İşin komik tarafı kendisi bazılarının tadına bile bakmamıştı. Kafasını çevirip karısına baktı. Üzerine dökülen kırıntıları temizliyordu. Neresine yemişti o kadar şeyi? Galiba ileride batarlarsa bu yüzden batabilirlerdi. 10 çeşit şeyi birkaç saatte yemişti ama çok yedim diye söylenmemişti bile. Bu kadar yerken nasıl kilo veriyordu acaba? Berfu’nun elinden uykusunu ve yemeğini alma kuralı diye bir kural koymaları gerekiyordu bence. Yine de bir şey demedi gece gece küçük de olsa bir atışma istemiyordu. Eline kumandayı alıp televizyonu kapattı. “Hayırdır bu aralar çok televizyon izlemiyorsun?” “Derslerden vakit kalınca izliyorum.” Ders ders ders diye düşündü. Nereden çıkmıştı da olur demişti bu üniversite işine. “Nasıl gidiyor?” Kötü gitse hiç fena olmaz. Ciddi ciddi bu konu üzerine bir şey yapması gerekecekti galiba yoksa bu gidişle Berfu üniversiteye gidecek gibi duruyordu. “İyi sayılır. Uzun zamandır çalışmayınca bazılarını unutmuşum onları uzaktan ders alıyorum.” Aferin sana. Kazan sen bu sene beni de krize sok. Toptan girerlerdi krize de. Berfu onu delirtecek o da başkalarını ayrıca okuldaki diğer çocuklara da yazık olacaktı. “Hocayı kim buldu?” “Kendim.” Yasemin bulmuş olsaydı ona söylerdi zaten. Nereden aklına gelmişti özel ders acaba? Haber bile vermemişti. “Sorun yok yani.” “Hayır yok.” Bir sorun çıkartması gerekiyordu yoksa cidden gidecekti bu üniversiteye. “Olmasında.” Kesinlikle içinden gelmemişti ama elinden gelen bir şey yoktu. “Diziyi bitirmek için seni bekleyim mi yoksa ben izleyim mi?” Berfu’nun derdi şu an dersler değil ilk defa kötü bir şey demeden izlemiş hatta beğendiği diziydi. “Olur.” “Olur ne?” Öyle cevap mı olurdu? Sorunun cevabı olurluk değildi ki? Cevabın bekle ya da bekleme olması lazım değil miydi? “Beklemek istersen bekle.” Feyyaz’ın canı sıkılmıştı derdi şu an dizinin devamı değil durmadan sınava hazırlanan karısıydı. “Tamam.” Berfu’nun keyfi yerindeydi, çok da uykusu yoktu ve enerjisi de yerindeydi. Hoplaya zıplaya merdivenleri çıkmaya başlamış ve Feyyaz’dan önce çıkmıştı. “Çok yavaşsın.” “Öyle mi küçük hanım acaba kim uyanalı birkaç saat oluyor?” tüm gün boyunca bir şeylere koşturmuştu kesinlikle iyi hissetmiyordu. “Yani yaşlılıktan değil.” Berfu kurduğu cümle ile sırıtarak kocasının yüzüne baktı. “Yaşlılık mı?” Nereden çıkmıştı bu konu? “Evet.” “Bana yaşlı diyene bak. Acaba aşağı da uyuyakalınca seni yukarıya kim taşıyor?” “Artık uyuyakalmıyorum.” “Ee?” “Ee’si artık uyandır bence.” “Niye?” “Sonra fıtık falan olma.” Berfu cidden eğleniyordu. Feyyaz’ın homurdanmaları keyfini daha da yerine getiriyordu. “Berfu!” “Efendim ya ben senin iyiliğin için dedim.” “Deme, sen kendine bak bence bozuk batarya gibi iki saate bir enerjin tükeniyor.” “Ha ha çok komik ben hastayım bir kere.” “Benim de uykum geldi bir kere.” Konuşurken karısını da taklit etmeyi unutmamıştı. “Tebrikleri Sefa Bey yakında şovlara çıkmaya başlarsınız.” Gece gece nereden çıkmıştı bu erkek ismi? “Sefa kim?” “Ünlü bir adam ünlü insanların taklidini yapıyor.” Gecenin bir yarısı aklına hemen geliyor oluşunu sevmedi. Bazen fazla kıskanç davranıyordu galiba. “Gece gece eğlenmeniz bittiyse yatsak mı artık?” “Tamam söylenme ya.” Tam arkasını dönmüş üzerini giyinmek için odaya giderken aklına gelen hinlikle “yaşlılar gibi.” diye ekledi ve hızlı adımlarla odaya girdi. Arkasından homurdandığını duyuyordu ama gülmekten kendini alamadı. Üzerindekileri çıkartıp üzerine geceliklerden bir tanesini giyinip yatağa geldi. Feyyaz yatağa girmiş yatmıştı. Küsmüş müydü diye düşünse de bir şey demeden yatağa girdi. Küsüp küsmediğinden emin olamamıştı. “Lamba?” “Kapatıyorum.” Lambayı kapatıp kafasını yastığa bıraktı. Berfu gözlerini kapatırken “İyi geceler” demişti. Karşılık verecek mi diye merak etmişti ama yine ki kocasının öyle küsme huyu yoktu da “iyi geceler” demişti. Yerine iyice yerleşirken adamın kollarının arasına girmişti. Ayaktayken çok uykusu olmasa bile kafası yastıkla buluştuktan sonra derin bir uykuya dalmadan kendini alamadı. Sabah gözlerini önce Berfu açmıştı. Normalde erken uyanmazdı ama nasıl olmuşsa bugün uyanası tutmuştu. Sessizce yataktan kalkıp masanın başına oturdu öğleden sonra dersi vardı ödevlerini yetiştirse hiç fena olmayacaktı. Saat ona kadar çalışmıştı bu arada ödevlerini bitirmişti. Yatakta hareketlilik olduğunu fark edince arkasını döndü. Kocası yeni uyanıyordu. Bugün yetişmesi gereken ödevlerini bitirmişti yarınkileri de akşama kadar yapabilirdi. Sandalyeden kalkıp yatağa yaklaştı kocasının yanağına küçük bir öpücük bırakıp “Günaydın.” dedi. Feyyaz sabah sabah kesinlikle beklemediği bir şekilde uyanmıştı. “Günaydın kar tanem de erkencisin.” “Erken uyandım ben de bari ödevleri bitirdim.” İyi bir öğrenci olma yolunda adımlarını yavaşlatsan dememek için kendini zor tuttu. “Bitti mi bari?” “Evet bitti.” “Hmm. Çalışma masasına her zaman bu kadar seksi mi oturuyorsun sen?” derken belinden kendine çekmişti. Cevap beklemeden dudaklarına bir öpücük bıraktı. “Hayır.” “Hmm bugüne özel yani.” Belindeki elini çekmeden iyice sardı diğer koluyla yan dönerken karısını kendiyle beraber götürmüştü. Berfu birkaç salise içinde kendini yatakla kocasının arasında sıkışmış olarak buldu. “Sayılır.” Berfu dudaklarına kapan dudaklarla susmuştu. Aralarındaki örtü kalktığında Feyyaz aslında akşam aklında olan ama diziye sardıkları için bir türlü gerçekleştiremediği planını gerçekleştirmek vardı. Feyyaz evden çıkmadan son kez karısının saçlarına bir öpücük bıraktı. “Akşama çok geç kalmam. Diziyi bitirebiliriz.” Berfu ağzındaki lokmayı yutarken başını salladı. Berfu kahvaltıdan sonra derse geçmişti ama üzerinde bir halsizlik vardı. Tüm gün boyunca halsizliği göz ardı etmişti. Keyfi yerindeydi ve hastalanmak pek istediği bir şey değildi sonuçta. Feyyaz akşam yemeğine yetişmişti. Beraber yemek yemişlerdi Berfu kendini yorgun hissediyor oluşunun aksine neşesi yerindeydi. Berfu, yemek masasından kalkan kocasının arkasından kalktı. Sonra aklına gelen fikirle küçük bir muziplik yapmak istiyordu ama kızıp kızmayacağından emin olamadı. Yine de vazgeçmedi çok kızarsa hastalık kartını oynayabilirdi. Birden sırtına atladı. Feyyaz bir anda arkasından gelen atakla şaşırmıştı. Berfu’nun keyfi dün akşamdan beri bayağı yerindeydi. Hal ve hareketleriyle de göstermekten de geri kalmıyordu. Boynuna sarılan kollarla yerinde durdu. “Hayırdır gece gece gelen bu enerji yüklemesini neye borçluyuz?” “Enerji değil enerjisizlik diyebiliriz.” “Niyeymiş?” “Sen nasıl olsa yukarı çıkıyorsun beni de çıkartabilirsin bence?” “Tabi ben asansör görevi görüyorum.” Bu arada boynunda duran kollarını tuttu. Bu tutuşla ya onu boğacaktı ya da yere düşecekti. Ayrıca daha dün akşam ona yaşlı ve yavaş diyen o değilmiş gibi. “Niye yoksa belin mi ağrıyor?” Feyyaz yine işi yaşlılık işine vuracağını anlayınca bu sefer ona ayak durmaya başladı. Ciddi olmadığının farkındaydı ama küçük hanımın onu sinirlendirmek için dalga geçtiğini biliyordu. O, onun hastalığı hakkında şakalar yapıyordu o da ona karşılık veriyordu. “Hayır ama senin enerjin yerinde duruyor bence.” “Hayır yok.” “Öyle mi çenen iyi çalışıyor ama.” “Yürüsem çalışmazdı ama” “Öyle mi? Kim demiş?” “Ben.” “Boş ver konuşmayı yürü o zaman.” derken kollarını bırakacak gibi yapsa da hala bırakmamıştı. Hem bacakları hala belindeydi. “Ya düşeceğim.” “Düşmezsin.” “Emin misin?” “Evet.” “Ya kollarının gücü mü kalmadı senin? Hani hasta olan bendim. Daha sıkı tutabilirsin bence.” “Bence ben şimdi bırakayım sen yürü.” “Bırakırsan düşerim.” “Hayır ayaklarının üzerine inersin.” “Hayır inmem düşerim hatta başımı vururum.” Feyyaz konuşmaya devam etse de merdivenleri yarılamıştı. “Vurmazsın sadece dengeni kaybedersin.” “Hayır başımı vururum.” “Vurmazsın hem bana yaşlı demiyor muydun ben düşmüyorsam sen de düşmezsin.” “Evet diyorum ama sen de şu an oyunbozanlık yapıyorsun?” “Hayır yapmıyorum.” Feyyaz adımlarını dikkatli atıyordu çünkü karısı kesinlikle adamın sırtında olduğunu düşünmeden hareket ediyordu. Açık saçlarını umursamadan kafasını öne eğiyordu ve yüzünün yarısı kapanıyordu. “Yemek yedin spor olur sana da kilo almak iyi bir şey değildir.” “Tamamen iyilikten yani.” “Evet.” “Yapma ya.” “Evet.” “Spor yapmak için daha iyi seçeneklerim var.” Tuttuğu kolları havaya kaldırarak “Bundan daha iyi seçenekler hem.” “Ne seçeneğiymiş?” “Odaya girelim ben sana göstereceğim.” “Yok merak etmiyorum şu anda.” “Olur mu o kadar sordun göstermezsem olmaz.” “Olur olur.” Bu arada odanın kapısını açtı içeri girince “Bak geldik zaten.” Berfu bacaklarını açtı ama Feyyaz kollarını bırakmadığı için hala aşağı inmemişti. Yatağın yanına gelince bıraktı. Yatağın üzerine düşerken Feyyaz da ona doğru dönmüştü. Berfu yatakta geri geri giderken Feyyaz bacaklarından tutup kendine doğru çekti. “Spor mu demiştin?” “Hayır.” Feyyaz’ın kaşları öyle mi der gibi kalınca Berfu başını sallayarak “Yok demedim.” diyerek savunmaya geçti. “Dedin dedin. Hem bu saatte ağırlıktan çok kardiyo daha çok işe yarar bence.” “Kardiyo ne?” “Boş ver sen şimdi kardiyoyu. Ben sana uygulamalı olarak anlatacağım birazdan.” “Yaaa!” “Ne!” “Hani dizi izleyecektik.” “Sonra izleriz.” “Oyunbozanlık yapıyorsun.” “Asıl sen oyunbozanlık yapıyorsun o kadar taşıdım yukarı bir karşılığı olmalı.” “Her şey karşılık mı?” “Değil mi?” “Değil.” “Kim demiş?” “Ben.” “Sen mi?” “Evet, diyemez miyim?” “Dersin, dersin iyi hadi önce dizi izleyelim ama bu kardiyo olayına geri döneceğiz.” “Tamam dizi bitince.” “Film değil ya bu dizi. Kaç bölüm.” “Toplam 16. Birinci sezon 8, ikinci sezon 8.” “Sabaha kadar oturacağız o zaman.” “Ben dayanamam.” Sanki az önce dizi bitince diye kendisi dememiş gibi üstüne hemen de pes etmişti. “O zaman niye dizi bitince diyorsun?” “Lafın gelişiydi o.” “Bir de bu lafın gidişi var ya hani.” “Ee?” “Eesi 3 bölüm sonra yukarı çıkarız geri kalanını sonra izleriz.” “Saat sekiz ama.” “Ee?” “Sezonu bitirelim o zaman.” “Kaç bölüm var?” “5.” “Her bölüm 1 saat, 5 saat televizyon karşında oturduktan sonra uykum geldi diyeceksin küçük hanım olmaz 3 bölüm. Yarın da devamını izleriz.” “Tamam ama yarın izleyeceğiz.” “Tamam.” Berfu yataktan kalkarken Feyyaz da oturur pozisyona geçti. “Hem sen niye yukarı çıktın ki en başta?” “Telefonum burada kalmıştı onu almaya.” “Deseydin ben getirirdim.” “Sen gittin mi gelmiyorsun?” Feyyaz göz devirirken Berfu şarjdaki telefonunu eline aldı. “Ben aşağı iniyorum sen de gel.” “Tamam.” Sonra dün akşamki masa aklına gelince “yine atıştırmalık hazırlayacak mısın bari.” “İstiyor musun?” “İstemesem hazırlamayacak mısın?” “Hazırlayacağım ama bu sefer iki kişilik olacak.” Feyyaz bir an Berfu’nun iki kişilik anlayışını düşündü dün de sözde iki kişilikti ama bazılarının tadına bile bakmamıştı. “İki kişilik.” “Evet.” Feyyaz bir an içinden ‘hayatım sen iki kişilik diye 10 kişilik hazırlıyorsun bir de üstüne hepsini yiyorsun’ diyecekti ama küsme ihtimalini göz ardı etmeyerek bir şey demedi. “İstiyorum o zaman, geliyorum birazdan.” Nasıl olsa benimkileri de sen yiyeceksin diye düşünse de sadece gülümsemekle kaldı ama ciddi ciddi bir ara araştırılması gerekiyordu bu kadar yemesine rağmen neden kilo almak yerine verdiğini çünkü bu kadarı normal değildi. Acaba annesi kilo aldırmak için ne kadar yediriyordu ya da ne yediriyordu? Merak etmiyor değildi. Tıbba yeni bir araştırma konusu bile olabilirdi bu konu çünkü. “Tamam.” Berfu odadan çıkıp aşağı indi. Semih Bey daha çıkmamıştı. Mutfağa girince “Bir şey mi istemiştiniz Berfu Hanım.” “Evet atıştırmalık bir şeyler hazırlayacaktım.” “Ben hazırlayım.” “Siz isterseniz çıkın, geç kalmayın.” “yok sorun değil hazırlar öyle çıkarım. Özel olarak istediğiniz bir şey var mı?” Berfu kenardaki sandalyeye oturunca etrafına bakındı sonra da “Mısır patlatabiliriz meyve, kurabiye falan.” “Tamam hemen hazırlıyorum. Mısır nasıl olsun?” “Baharatlı olabilir. Bir de şeyy yapabilir miyiz acaba?” “Ne?” “Karamelli.” “Karamelli patlamış mısır mı?” “Evet, olmaz mı?” “Olur ben sadece doğru anladım mı diye tasdik ettim.” “Evet hazır paketlenmiş olanlar oluyor ama evde kalmadı.” “Evet ben hallediyorum siz içeriye geçebilirsiniz.” “Tamam teşekkürler.” Berfu kendini koltuklara atınca üzerine örtüyü çekip kafasını koltuğun sırtına dayadı. Elindeki telefonla uğraşmaya başladı. Önce yengesinin mesajına cevap verdi sonra Sema’nın mesajına döndü. Onlar konuşurken Semih Bey tabakları getirmeye başlamıştı. Semih Bey kesinlikle Berfu’nun yeme alışkanlığı fazlasıyla çözmüştü iki kişilik adı altında koca bir gruba yetecek kadar hazırlıyordu. En son mısırlarla kahveleri bıraktı hatta ekstradan meyve suyu da getirmişti. Berfu önce önündeki tabakların bütününe baktı. Fazladan bir şey istemediğini fark etti. “Teşekkürler.” “Önemli değil başka bir isteğiniz var mı?” “Hayır yok siz çıkabilirsiniz.” “İyi geceler, afiyet olsun.” “Sağ olun, size de iyi geceler.” Semih Bey salonu terk ederken merdivenlerde kocasının sesini duydu, telefonda konuşuyordu tabi ne konuştuğunu ya da kiminle konuştuğunu anlamadı çünkü Türkçe konuşmuyordu. Yanına yaklaşırken telefonu kapattı. Berfu öne eğildi, Feyyaz kendisini koltuğun sırt kısmına yaslandı. L koltuğun en iyi tarafı buydu galiba. Birisi bir tarafa diğeri öbür tarafa uzanmalarına rağmen ortada buluşabiliyorlardı. Berfu sırtını kocasının göğsüne yaslamıştı. Kumandayı alarak diziyi başlattı. Yine 3 saatlik dizi boyunca önlerindeki tüm tabakları yemişlerdi hem bu sefer yemekten kalkalı çok olmamıştı bir de. Üçüncü bölüm bitince bu sefer Feyyaz kumandayı elinden alarak “3 demiştik bitti.” “Tamam.” Berfu dudaklarını büzse de kabul etmişti. Anlaşma anlaşmaydı. Feyyaz dizi boyunca hiç bir şey yapmamış sadece diziyi izlemişti, kötü bir yorumda bulunmamıştı ya da dikkatini dağıtmamıştı. Aksine büyük bir ilgi ile izlemişti. Toplanarak üstündeki kırıntıları temizledi. Başı ağrıyordu ve gözleri acımaya başlamıştı bir an önce dinlense hiç fena olmayacaktı. Sırtını esnetirken aklında gözünde giderek büyüyen merdivenleri nasıl çıkacağı vardı. Sonra aklına yürüyerek çıkmak zorunda olmadığı gelince yüzüne sevimli bir gülümseme koyarak “bacaklarımın ağrıyor.” dedi. Yani yalan değildi üzerinde bir kırgınlık vardı ve bacaklarının hiç hali yoktu. “Oturmaktan mı?” Feyyaz’ın alaycı sesine dudaklarını büzdü. “Belki.” “Bence senin canın yürümek istemiyor.” Cevap vermek yerine omuzlarını havaya kaldırarak kafasını yana eğdi. Feyyaz önce karısının yüzüne baktı sonra pes etti. Bu aralar fazla üşengeç davranıyordu ayrıca en başta sürekli yukarı taşımaya alıştıran da kendisiydi zaten. Onun yerine yanına giderek kucağına aldı. Dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp “Yukarıda da aynı üşengeçliğiniz devam etmez umarım küçük hanım.” “Yani düşünmem lazım.” “Neyi düşüneceksin acaba?” “Üşengeçliği?” Feyyaz başını sağa sola sallarken merdivenleri çıktı. Odaya geldiklerinde yere bırakmak yerine yatağa bıraktı. Nasıl olsa üstlerini çıkartacaklardı şimdi değiştirmeleri gereksiz gibi görünmüştü. Feyyaz yüzüne gelen saçları çekerek yüzünü açığa çıkardı. Alnına küçük bir öpücük bıraktı. Hafif sıcak gibi gelmişti. “Biraz ateşin var galiba gözlerin de kızarmış.” “Kırgınlık var zaten üzerimde sabahtan beri.” “İlaç almadın mı?” “Aldım. Şimdi tekrar içerim.” “Tamam.” Dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp kenara çekildi. Berfu üzerini giyinmiş sonra da ilaç alıp uyumuştu. Gözleri iyice acımaya başlamıştı. Gözlerini kapatırken bu kadar uzun olacağını düşünmemişti.
|
0% |