Yeni Üyelik
51.
Bölüm

GECİKMİŞ BALAYI DİYEDEBİLİRDİK AMA...

@ahsenkubos

 

5 gün boyunca tatil her ikisi de içinde oldukça eğlenceli geçmişti. Doya doya tatil yapmışlardı. Sabah kalkınca kahvaltı yapmış sonra da karayı çıkmış gezilecek yerleri gezmiş -tabi hepsini değil sadece hoşuna giden bir iki yeri- sonra da günün geri kalanında yüzmüş ve güneşlenmişlerdi. Güneş, Berfu’yu pek bronzlaştırmak istemiyor gibiydi. Yanmamak için biraz fazla güneş kremi kullanıyordu ama bu sefer de neredeyse bronzlaşmamıştı. Kocası renk değiştirmişti neredeyse ama kendinde tık yoktu. Bu biraz moralini bozsa da geri kalan birçok şey harikaydı. Denizde düşündüğü kadar zorlanmamıştı. Aksine biraz sevmiş olabilirdi. Tabi önce sığ olan bir koyda denemişti yüzmeyi sonra derin denize girmişti. Gemiyle biraz uzaklaşınca yunusları da görmüşlerdi. Başta mırın kırın etmiş olsa da fazlasıyla sevmişti ilerde de bu şekilde de gezebilirlerdi.

Feyyaz’ın sıkıntı çıkaracağını falan düşünmüştü koya çıktıklarında mayo ile dolaşmasına izin vermişti ama birçok yer kalabalık olduğu için suya girmesine izin vermemişti buna diyecek bir şeyi yoktu yabancı bir yerde kendini acilde bulmak istediğini zannetmiyordu zaten o yüzden hiç karşı çıkmamıştı. Hatta alışveriş yapmak istediğinde bile sesini çıkartmamış onunla gezmişti tabi sıkılmıştı hali ruhiyesinden belli olduğu için o da girdiği yerlerde aşırıya kaçmamıştı.

Feyyaz tuvaletten çıkıp yatağa yaklaşırken yatağın içinde üstünde sadece pikeyi çekerek oturan karısına baktı. Cidden şu an fazlasıyla baştan çıkarıcı gözüküyordu ama yanından daha yeni ayrılmasına rağmen tekrar istiyor, arzuluyordu. “Karıcığım güneş doğmak üzere ama biz daha uyumadık bile ve sen şu an fazlasıyla baştan çıkarıcı duruyorsun.” Berfu önce adamın ne dediğini algılayamadı sonra çarşafın altında boydan boya çıkmış bacağına baktı. Bacağını geri örtünün altına çekerken örtüyü biraz daha yukarı çekti. “Kıyafetlerimi uzatsana.” Feyyaz yerden aldığı geceliği uzattı.

“Diğerlerini de.” Feyyaz yerden aldığı iç çamaşırlarını uzattı. Berfu tek hamlede giyinip tekrar yatağa uzandı. Gözlerini ağrımaya başlamıştı. Feyyaz yatağa girerek örtüyü çekti. Lambaya basacakken aklına gelen fikirle karısına doğru döndü. “Yarın dönecektik ya.”

“Evet.” Dönmeyecekler miydi? Fazlasıyla memnundu halinden şu an için. Uzatacaklarsa bir şikâyeti olmazdı. Sınavdan önce dönseler yeterdi. “Birkaç gün daha mı uzatsak?”

“İşin yok muydu?” Yani işi varsa sonradan bunun çilesini çekecekse uzatmasalar da olurdu ama işi yoksa fazlasıyla memnun olurdu. “Ben onu ayarlarım.”

“Ne yapacağız?” Kıştan beri inatla Marsala’ya gitmeye çalışıyordu ama bir türlü gidemiyorlardı. Bir gidelim demiş ama Zerda’nın yüzünden gidememişlerdi sonra gidelim demişti ayağını kırmıştı bir de araya cenaze girmişti. Hazır denizdelerdi fazlasıyla müsait bir durumdaydılar. “Hani şu bir türlü gidemediğimiz Marsala’ya mı gitsek?”

“Marsala mı?” Aylardır adını duyduğu ama bir türlü gidemediği şehir olduğunu fark etti. Bir de orada onun adına evi de vardı. “Hmm olmaz mı? Daha evini görmedin görmüş olursun.” İtiraz etmeyecekti merak etmiyor değildi. Kocasının inatla gitmek istediği yer onda bir merak isteği oluşturuyordu.

“Olur.”

“Şimdi yatalım sabah kaptana söyleriz.”

“Tamam. İyi geceler.”

“İyi geceler güzelim.”

Berfu sabah gözünü motor sesine açtı. Bir şu sese alışamamıştı. Diğerlerini inatla rahatsız etmeyen ses onu deli gibi rahatsız ediyordu. Tam dönüyor muyuz diye düşünürken sonra aklına dün akşam pardon sabah Marsala’ya gitmeyi kararlaştırdıkları geldi. Büyük ihtimalle oraya gidiyorlardı. Midesi ağrıyordu hoş son birkaç gündür ağrı hiç geçmemişti ama şu anda bir yanma hissi vardı. En azından bir kahvaltı yapsa fena olmayacaktı. Yataktan kalkıp önce banyoya girdi. Üstünü değiştirip üst kata çıktı. Kahvaltı masası hazırlanıyordu masanın başına oturdu. Bir süre sonra altında şortla gezen kocası geldi. Hoş onun üstünde de sadece mayo ve paleo vardı. Denizin ortasında takım elbise ve abiyeyle dolaşacak halleri yoktu zaten.

“Günaydın kar tanem.” Feyyaz Berfu’nun yanına oturdu saçlarından öptü. “Günaydın canım.” Berfu’nun çatlak sesi bir anormallik olduğunu gösteriyordu. Gece çok geç yatmışları hatta sabah diye bileceği bir saatti. Ya erken uyandığı için uykusunu iyi alamadığı için kendine gelememişti ya da kendini iyi hissetmiyordu.

“Sese mi uyandın?” Günlerdir uyanma sebebi sesti zaten. Sabah ne zaman gemi hareket etse gözlerini açıyordu. Nasıl başa çıkacağını öğrenememişti hoş artım gerek de kalmamıştı artık. “Evet. Gidiyor muyuz?”

“Evet de senin rengin niye soluk?” Rengi de mi soluktu? Çok iyi hissetmiyordu ama o kadar kötü olduğunu düşünmemişti. Yine de bir şey demedi şu an kendini hastanede bulmak istemiyordu. “Midem ağrıyor biraz ondandır.”

“Niye?” Tam emin değildi ya yediklerinden midesi çok hoşnut değildi ya da dondurma ve soğuk kahveyi çok kaçırmıştı havalar çok sıcak diye. “Bilmem geçer kahvaltı yapınca herhalde.”

“Tamam geçmezse ilaç al.” Mide ilacı yanında yoktu ama ağrı kesici vardı olmadı ondan içerdi. Ne kadar işe yarardı emin değildi ama denerdi. “Alırım.”

Berfu hareket eden geminin içinde biraz dolaşmış sonra da kendi başına yüzmeye başlamıştı. Feyyaz, kaptanın odasında bir şeyler konuşuyordu. Kulaklığını takarak kıyıya yaklaşana kadar yatmak için şezlonga uzandı. Güneş kremini yeni yenilemişti yanmazdı büyük ihtimalle. Gözlerini kapatıp birkaç gündür problemsiz geçen hayatının devam etmesini istedi. Şu an daha fazla olayı kaldırabilecek kadar iyi hissetmiyordu.

Marinaya yaklaşırken Feyyaz, güneşin altında uyuyan karısını uyandırdı. Yat sahil güvenlikten geçtikten sonra marinaya demir attı. Berfu üzerini değiştirdi sonra da karaya indiler. İskelenin çıkışında onları bir araba bekliyordu. Arabaya binerek eve geçtiler. Eve girdiklerinde Berfu ev halkının çoktan haberi olduğunu fark etti. Ev temizlenmiş ve onlar için hazırlanmıştı. Arabanın içinde gezerken de biraz etrafı izlemişti güzeldi. Evde güzeldi deniz manzaralıydı. Ferah ve diğer evlere göre daha küçüktü. Tek katlıydı. Büyük bir kapıdan içeri giriyordun iki odası ve bir de salonu vardı. Yatak odası tam denizi görüyordu. Büyük bir yatak vardı yerde. Yukarısı yerine bu sefer daha aşağıda bir yatak tercih etmişti. Oda yeşil ve kahve tonlarında döşenmişti. Yalan söyleyemeyecekti bu ev diğer evlerden daha çok hoşuna gitmişti. Kocasının dediğine göre camlardan dışarıyı görebiliyordun ama dışarıdan içerisi görünmüyordu. Ayrıca bunun büyük bir bahçesi de yoktu. Kapıda değil arabada bekliyordu korumalar, bekleyecek kadar yer de yoktu. Yine de bu sade ve küçük evi çok beğenmişti daha huzurluydu.

Kocasının bu evi tatil evi olarak kullandığını ve yılda bir iki hafta burada inzivaya çekildiğini duyduğunda şaşırmamıştı çünkü onu yansıtır şekilde hem ferah hem de sakindi. Yattaki şef ve yardımcıları da gelmişti ama bu küçük evin içinde en azından baş başa kalıp daha sade bir şekilde yaşayabilirlerdi. Yatağa uzandı kocası karşısında üstünü değiştirdi “Bir şey istesem?” Feyyaz tişörtü çıkartarak karısına döndü. “Söyle güzelim yatağa gel diyorsan hemen.” Berfu ne diyeceğini kestiremedi başta kafasını karıştırıyordu.

“Dur ya dikkatimi dağıtma.” Feyyaz sırıtarak yatağa uzandı. Bu tatil işinden hoşlanmıştı karısı daha açık davranmaya başlamıştı eve döndüklerinde eski haline dönmesini hiç istemiyordu. Bu halinden devam etseler çok iyi olurdu. “Dikkatin dağılıyor yani.”

“Çok kötüsün.” Feyyaz üzerine gitmedi nasıl olsa yeni gelmişlerdi iki gün boyunca daha devam edeceklerdi. “Tamam söyle hadi.” Berfu tam olarak kocasına döndü. Nasıl açıklayacağını düşündü başta, ev diğerleri gibi büyük değildi ve her anlarına muvaffak olmasını pek istemiyordu.

“Şimdi diğerlerini göndersek mi?” Adam, karısının dediğini anlamadı kimi gönderiyorlardı, korumalardan bahsetmiyordu herhalde. “Diğerleri?”

“Aşçı ve yardımcı kız var ya onu.” Bir anda ciddileşti, bir şey oldu da kaçırmış mıydı? Birden nereden çıkmıştı bu gönderme işi. “Niye bir şey mi oldu?” Berfu, kocasının bir anda ciddileşen yüz ifadesinden kurtulmak için gülümsedi.

“Hayır da en azından iki gün tek kalmış olurduk.” Feyyaz hem altından bir şey çıkmamasına hem de karısının fikrinden fazlasıyla hoşlanmıştı. Baş başa kalmak kesinlikle muhteşem bir fikirdi. “Baş başa kalmak istiyorsan orası ayrı.”

“Yani belki.” Berfu bir şeye belki diyorsa kesinlikle evet demek istiyordu. Karısını bu kadar tanıyordu en azından. “Sen belki dediğine göre evet olmuş oluyor birini gönderelim ama yemek için birisi kalsın.” Hala yemek diyordu. Ayrıca illa her gün çeşitli özel yemekler zorunda mıydı?

“İki gün özel tarifler yemesen ölmezsin bence.” Evdeki adamı gönderiyorlarsa yemeği kendisi mi yapmayı planlıyordu. “Hmm sen mi yapacaksın yemekleri aşçıyı gönderince.” Berfu son iki gününü mutfakta geçirmek istemiyordu ama basite kaçıp makarna yiyebilirlerdi ama daha rahat olurlardı daha doğrusu daha rahat olurdu.

“Hiç değilse makarna yiyebiliriz zaten İtalya’da olduğumuza göre uyumlu olur.” Feyyaz bu işin ona kalma ihtimaline karşı kendi önlemini aldı. “Yani ben anlamam yemekten de mutfaktan da eğer sen istiyorsun gönderelim yine de.” Berfu göz devirdi karşısındaki adama. Hani kitaplarda ya da filmlerde bu adamlar hamarat çıkıp spesiyal yemekleri falan oluyor da onları yapıyorlardı sevdikleri kadınlara, karşısındaki adam bırak yemek yapmayı yapılışını bile düzgün okuyamıyordu.

“Yani sen yaparsan yeriz diyorsun.” Kesinlikle öyleydi yıllardır buraya gelirdi daha mutfakta bardaklar nerede bile bilmiyordu bırak tava ve tabağın yerini. “Yani belki.” Berfu pes etti hayır dese göndermeyecekti.

“Her gün beş altı çeşit beklemezsen olur.” Pes etmesine gülmeden duramadı. Ayrıca dışarıdan da söylerlerdi ama bunu karısının pek düşünmediği aşikardı. “Beklemem ayrıca ben senin elinden zehir bile yerim.” Yemekleri kötü müydü?

“Yok o kadar da kötü yapmıyorum bence yapıyor muyum yoksa?”

“Yok güzel yapıyorsun.”

“Teşekkür ederim.”

“İyi bunu çözdüğümüze göre ben şunları kovayım geliyorum.”

“Ya düzgün göndersene nasıl olsa yatla dönmeyecek miyiz orada beklesinler işte.”

“Öyle yapacağım zaten.”

“Tamam.” Feyyaz odadan çıktığında mutfağa girdi. Adamla kadın birbirlerine bakarak oturuyorlardı büyük ihtimalle ne yapacaklarını kestirememişlerdi çünkü yemek yiyeli 1 saat olmuştu ve tekrar yemek saatine kadar beklemekten başka çareleri yoktu. Karşılarında patronlarını görünce ayaklandılar. Feyyaz yata geri dönmelerini ve gidecekleri zamana kadar orada beklemelerini söyledi. Bir an şaşırsa da pek bir şey demeden hazırlanıp çıktılar. En azından onlarda buranın tadını çıkartabilirlerdi. Feyyaz odaya geri döndü. Yatağa uzanarak “Gönderdim şimdi fantezilerinizi uygulayabiliriz.” diye ona doğru yaklaştı. Berfu geriye doğru çekilirken “Ben öyle bir şey demedim.” diye kendini savundu.

“Yoo gönder dedin gönderdim.” Fikir ondan çıktığına göre aklında bir şeyler olanda oydu. Aksi olsa kendisinden çıkardı bu fikir. “Ben sadece yemek yaparım dedim.”

“Yemeği onlarda yapardı.” Berfu kısa bir an düşündü ne diyeceğini kestirememişti. Ayrıca fanteziden kastının ne olduğunda hiç emin değildi bu fikir içinde karşı çıkma isteği uyandırmıyor değil. “Kimse bana bundan bahsetmedi.”

“Buraya gelene kadar bana da bahsetmemişlerdi. Ee?” Berfu ona doğru yaklaşan adamdan uzaklaşmak adına geri çekildi. Nereden çıkmıştı bu ee muhabbeti. “Ne ee?”

“Nasıl fanteziler düşünüyorsun?” Fantezi falan düşündüğü yoktu.

“Deli misin ya yok fantezi falan.” Biraz daha geri giderse düşüneceğini fark edince belinden tutup kendine doğru çekti. “Nasıl yok senin aklına gelmiyorsa benim geliyor uygulayabiliriz.”

“Hep kendini düşünüyorsun.” Herhalde tek başına zevk almıyordu fazlasıyla karşılıklıydı. “Nasıl hep kendimi düşünüyorum sanki sen…” Berfu cümlenin devamı gelmeden kocasının dudaklarına kapandı. Devamını duymak istediğini zannetmiyordu. Filmlerde ve dizilerde hep tam tersi olurdu adam kızı susturmak için öperdi şu an Berfu kocasını susturmak için öpmüştü. Adam hiç şikâyet etmeden karşılık verdi. Kısa sürede konumları değişmişti Feyyaz dudaklarını Berfu’nun göğüsleri ve boynu arasında değiştirirken kadın kafasını cam duvara doğru çevirdiğinde elinde telefonla gezen Baran’ı gördü. Şu an kendini izleniyormuş gibi hissediyordu. Kocasını üstünden attı. Feyyaz bir anda ne olduğunu anlamamıştı. “Ne oldu?”

“Ben bu camları sevmedim.” Tek güzel kısmı denizi görüyor oluşuydu. Yoksa etrafta insanlar varken berbat bir his oluşmuyor değildi. Belki de daha önce hiç zemin katta kalmadığı için böyle hissediyordu emin değildi. “Güzelim dedim ya içerisi gözükmüyor diye.”

“Emin misin ben sanki izleniyormuşum hissi veriyor.” Yani bu evi alalı bir altı yıl oluyordu aldığından beri de her yıl iki hafta dinlenmek için geliyordu ve eğer içerisi görünüyor olsa şimdiye kadar kendisi rahatsız olmaz mıydı? Ayrıca hadi şimdiye kendisi takmamıştı da şimdi de karısını… “Yok artık sence öyle olsa niye burada olalım.”

“Ama…” İçinin rahat etmeyeceğini fark edince “Çık dışarı bak da gel hadi yoksa ikna olmayacaksın ve benim sabrım tükeniyor.” diye çıkıştı. Nereden çıkmıştı bu pencere işi? “Bahçeye mi?”

“Evet.”

“Tamam.” Berfu toparlanarak kalktı. “Cidden gidiyorsun yani.”

“Sen demedin mi?”

“Dedim, dedim git bak gel yoksa ikimizden birisi çıldıracak.” Berfu kapıdan çıktığında önce ne tarafa dönmesi gerektiğini kestiremedi sonra denizden tarafa yürüdü cam duvarın önüne geldiğinde içeri baktı ama sadece düz siyah bir cam var gibiydi. İçerisi görünmüyordu. Rahatlamış hissediyordu izleniyormuş hissi bir nebzede olsa azaldı. İçeri girecekken kapının kapalı olduğunu fark etti. Arkasından çekmiş olmalıydı. Zile bastı. Kocası kapıyı açtığında içeri girdi. “Görünüyor muymuş?”

“Hayır.” En azından içi daha rahattı. Dışarıda birisini görse de içeriyi göremediğini biliyordu en azından. “Kaldığımız yerden devam edebilir miyiz?”

“Evet.” Feyyaz kapıyı kapatıp kadını kendine çekti. Tekrar öpmeye başladığında bu sefer yatak odasına gidecek kadar bile beklemek istemiyordu. Kucağına çekerek kapıya yasladı. Kapının çalmasıyla Berfu irkilerek geri çekildi. Feyyaz ağzından kaçan küfre engel olamayarak “Sikerim böyle işi” diye çıkıştı. Bir Berfu bir kapı derken ikidir bölünüyordu. Kadın kapının arkasından çekildi. Adam sinirlerine hâkim olmaya çalışarak kapıyı açtı ama tam açmamıştı yarımdı. Karşısında Baran’ı görünce “Ne var?”

“Berfu Hanımı dışarı çıkarken görmüşler ama.” Baran devamını getiremedi. Sonrasında etrafına baktı ama görememişti. Bir tur da evin etrafında gezmişti ama göremeyince hemen haber vermek istemişti. Önce onunla ortadan kaybolmuştu şimdi de onun gözetiminde tekrar ortadan kaybolursa bu sefer yaşamak için edebileceği dua sayısı azdı. “İçeri girdi geri.” Berfu şu an koruması tarafından şikâyet edilişini dinliyordu ağzı açık bir şekilde.

“Tamam efendim haber vermek için.” Feyyaz ne diyeceğini bilemedi. Bir kere evden kaçmış şimdi de herkesi tedirgin ediyordu. “Her neyse işinin başına.” Feyyaz kapıyı kapatınca “Bir evden kaçtın herkesin psikolojisini bozdun.” Yani bir kere yapmışsa sürekli yapacağı anlamına mı geliyordu.

“Ben bir şey yapmadım.” Kesin yapmamıştı bir gün saatlerce ortada kaybolunca herkesi peşinde sürüklemişti hala adamlar tedirgindi. “Tabi canım adam seni bir görüp bir göremeyince haber vermeye geliyor. Çatışmaya girse bu kadar psikolojisi bozulmazdı.”

“Deli miyim ben bilmediğim yerde evden kaçayım.” Tabi İstanbul’da yıllarını harcamış da girilmedik sokak bırakmamıştı ya burası farklı olacaktı. “Tabi İstanbul profesörü haklısın. Neyse odaya geçelim bir defa daha bölünürse benim psikolojim bozulacak.”

“Senin psikolojin zaten bozuk.”

“İyi o zaman daha da bozulmadan.”

Marsala tatili diyebilecek kadar uzun kalmamışlardı küçük bir kaçamak sayılabilirdi ancak çünkü cuma günü öğleden sonra gelip pazartesi sabah dönmüşlerdi. Marsala’yı pek gezdiğini söyleyemezdi hoş İtalya’dan döneli zaten iki ay kadar oluyordu farklı bir yer olsa da gezmek gibi bir isteği olmamıştı. Onun yerine evlerinin karşısından denize girmişlerdi. Herkes kendi evinin önünde denize girdiği için kalabalık değildi. Aslında deniz halka açıktı ama bölge tam bir zengin bölgesi olduğu için kalabalık olmuyordu hoş bir sahil gibi de değildi zaten. İnsanlar buraya gelmek yerine daha güzel plajları tercih ediyorlardı. Bu da evlerinin olduğu bölgenin fazlasıyla sakin olmasına sebep oluyordu ve kimse kimseyle ilgilenmiyordu.

Havalar sıcak olduğu için akşam ya da sabah demeden sahil kıyısına gidebilmişlerdi. Belki günde iki kere makarna yemişlerdi ama en azından fazlasıyla rahat olmuştu. Hemen kapının önünde adamlar olmadığı için yine rahat davranabilmişti. Bu kısa kaçamağı da sevmişti. Çok sevmişti bu gezi işini. Deniz, kum, güneş üçlüsünün abartıldığı kadar vardı. Ne kadar bitmesini istemese de maalesef sonu gelmişti. Bir daha ayarlayabilirse geleceklerdi ama açık söylemek gerekirse Berfu’nun bu konuda pek bir ümidi yoktu.

Eve geldiklerinde Berfu kendini yatağa attı birçok güzel yer görmüştü ama itiraf etmeliydi hiçbir yatak bu yatağı kadar davetkar ve rahat değildi. “Özlemişsin bakıyorum.” Feyyaz sanki yıllardır yatak görmemiş gibi yatağa sarılmış karısına baktı. “Evet.”

“10 gün oldu sadece.” Biraz daha uzun kalsalardı dönünce kendini yatağa bağlayacaktı herhalde. Sanki gittikleri yerlerde yerde yatmışlardı. “12.”

“Sen gittiğin ve döndüğün günü niye sayıyorsun ki?” Gittikleri gün yataktan kalkıp gitmişlerdi bugün de yataklarında yatacaklarına göre saymanın manası neydi? “Olsun yol giriyor içine.” Oho bu mantıkla sen daha çok özlersin diye düşündü ne de olsa İstanbul’da yaşıyorlardı.

“Oo yani bu İstanbul trafiğinde sen bir gün karşıya geçip gelsen kendinden geçersin büyük ihtimalle.” Hele de trafiğin yoğun olduğu zamanlarda. Berfu bunu denemeye bile kalkmamıştı. Avrupa yakasından memnundu şu an karşıyı hiç çekemezdi. “Büyük ihtimalle o yüzden hiç denemiyorum.”

“Aferin o zaman.” Berfu yaptığı şeyden fazlasıyla gurur duyuyordu hem gereksiz trafik yaratmamak hem de gereksiz trafiğe girmeye gerek yoktu. “Teşekkür ederim.”

“Geçti mi midenin ağrısı?” Hafiften vardı ama sabahki kadar yoktu yol çarpmıştı büyük ihtimalle. Ayrıca günlerdir makarna yemişlerdi onun da etkisi olabilirdi. “Daha iyi. Ne oldu da?”

“Hala ağrıyorsa hastaneye gidelim diyecektim.” İlk günden hastaneye gitmek istemiyordu. Her gittiğinde başka bir şey çıkıyordu hiç gereği yoktu şu anda. “Daha iyi gitmeye gerek yok bence.”

“İyi o zaman.” Yatakta uzanırken karşısında cüzdanını ve telefonunu masanın üzerine bırakıp kemerini açan adama baktı, gidecek miydi? “Gidecek misin?” O da onu soruyordu ya nereye gidecekti?

“Nereye?” Feyyaz soruyu anlamadı bir yere mi gidiyordu? Hastaneye gitmeye gerek yok demişti ya az önce. “Bilmem onu soruyorum ya ben de üstünü değiştiriyorsun da.” Her üstünü değiştirdiğinde bir yere mi gidiyordu.

“Üstümü değiştirmiyorum banyo yapacağım katılmak istersen gel.” Berfu yastığa biraz daha sarılırken “Yok ben biraz yatmayı planlıyorum.” diye sızlandı. Ayrıca ne zaman bir yerden gelseler geldikleri gün bir yere gidiyordu fazla alışmış olacak ki aklına tekrar işe gidiyor zannetmişti.

“Üstünü değiştir o zaman.” Feyyaz kemeri sandalyenin üzerine bırakırken banyoya yürüdü. Berfu sürekli onu tembihleyen kocasıyla annesini karıştırıyordu bazen. İkisi de birbirinden hiç hazzetmeseler de benzer davranıyorlardı ama farkında değillerdi. Annesi aklına gelince içini bir burukluk kapladı yine. “Tamam an…” devamını getiremedi hem kocası duyunca sinirlenecekti ama en önemlisi dili varmamıştı herkese kırgındı ama annesine çok daha fazla kırgındı bir kere bile aramamıştı.

“Ne?”

“Bir şey demedim tamam dedim.”

Berfu yataktan kalkıp üzerini değiştirdi. Tekrar yatağa uzandı. Dediği gibi uyuyakalmıştı. Gözünü açtığında havanın kararmak üzere olduğunu fark etti. Gözü saate takıldığında sekize geldiğini fark etti. Başının altındaki koldan ve karnının üzerinde hissettiği ağırlıktan anlaşıldığı üzere kocası da onun arkasından uyumuştu. Kıpırdanınca onu da uyandırmış oldu. O kendine gelirken yataktan kalıp tuvalete gidip geldi. Sonrasında Türk yemekleri yemeği özlediğini fark ederek aşağı indiler. Yemeği yedikten uzun bir süre film izlediler.

Berfu günlerdir yataktan çıkamamıştı. Mide bulantısı ve karın ağrısı ile yatıyordu. Günlerdir biraz derslere bakmak istemişti ama geçmeyen bulantı ve halsizlikten yataktan zor kalkıyordu. İki gündür Zerda iyileştin mi diye aramaktan sıkılıp eve geldi. Abisinin olmadığını duyunca doğruca yatak odasına girdi. “Daha mı yatak döşek yatıyorsun?” Ona kalsa çoktan kalkmıştı ama çok halsiz hissediyordu ayakta duracak hali yoktu. Feyyaz aile hekimini aramıştı adam bahardan kaynaklı olduğunu düşünüp birkaç ilaç yazmıştı ama onlarda daha işe yaramamıştı. “Midem çok kötü.”

“Niye geçmedi hala?” Emin değildi o da. Malta, İtalya ve İstanbul derken havaları hem benzeyen hem de benzemeyen üç yerde kalınca yoğun hava değişiminden feleği şaşmıştı galiba. “Bilmiyorum ki galiba hava değişimden oldu.”

“Ne havası kızım abartma istersen.” Geleli günler olmuştu. Hava değişimi dediğin iki gün olur geçerdi. Ayrıca bulantılı halsizlikli hava değişimi mi olurdu. Hava değişimi dediğin öksürüklü burun akıntılı ateşli olurdu. “Alışkın değildim bu kadar deniz havasına bir de döndüğümüz gün pasaport kontrolünde çok uzun süre güneşte bekledim onun acısı çıkıyordur.”

“Emin misin?” Yani belki açık deniz havasına alışkın değildi ama denizden değil de eve gelince ortaya çıkmış olması da pek normal değildi ayrıca artması değil azalması lazımdı öyle olsa bile. “Yani öyle olduğunu düşünüyorum.”

“Benim aklıma başka bir şey geldi.” Başta şüphelenmemişti ama geçmeyen bulantı ve kusması kafasının içine bir soru düşürmüştü. Anlaşılan o soru karşısında yatağın içinde oturan kadında oluşmamıştı. “Ne geldi?”

“Hamile olabilir misin?” Bir an Berfu ne duyduğunu kestiremedi. Nereden çıkmıştı birden? Belki birkaç gündür geçmeyen bulantısı ve halsizliği vardı ama bunlar yeterli miydi? Ayrıca korunmuştu. “Yok değilim, değilim ya.”

“Son kararın mı?” Emindi daha dün banyo yapmıştı regli bittiği için. Regl olduğuna göre hamile değildi. Regl bunun için yok muydu doğal hamilelik testi. “Evet reglim daha dün bitti.”

“Bazen vücut anlayamıyormuş hamile olduğunu o yüzden regl oluyormuşsun.” Öyle saçma şey olur muydu? Regl olmak zaten hamile olmadığın için yumurtanın vücuttan atılması değil miydi hamile olursan nasıl regl olacaktın? “Onun öyle olduğuna emin misin? Ayrıca korunuyorum ben.”

“Tam değilim ama sen emin misin asıl? Tatilden yeni döndünüz yani baya baş başa vakit geçirdiğinizi düşünürsek atlamış da olabilirsin arada ayrıca onlar yüzde yüz koruma sağlamıyor.” Nereden çıkmıştı bu konu? Gerçekten hamile olabilir miydi? Ama korunmuştu. “Niye aklımı karıştırıyorsun?”

“Ben soruyorum.” Sormasa olmuyor muydu? Şimdi hastalığını da bırakmış bunu düşünüyordu? Hasta olsa da en azından biraz huzuru vardı şu an o da kaçmıştı. “Sorma benim aklımda hiç yoktu böyle bir düşünce.”

“Test mi yapsak ya da doğrudan hastaneye gitsek?” Hastane mi? Günlerdir kaçıyordu nereden çıkmıştı bu hastane işi? Ayrıca Feyyaz sorunca ne diyecekti hamile olduğumdan şüphelendik de hastaneye test yaptırmaya gittik mi? Sevememişti bu açıklamayı. “Ortalığı velveleye vermesen olmaz mı? Feyyaz soracak neden gittiniz diye falan hiç açıklayamam.”

“Belki de açıklaman gerek başka bir şey çıkar.” Çıkmasa olmuyordu muydu? Çıkmasın. Şu an hiç kendini hazır hissetmiyordu. Anne olmak çok farklı bir şeydi ve şu anda kendinde o özellikleri görmüyordu. Daha yapmak istediği birçok şey vardı. Evliliği bile yeni yoluna giriyordu biraz daha düzelmesi gerekiyordu. “Çıkmasın.”

“İstemiyor musun?” Sanki kendisi istiyordu. Evliliği bile erteliyordu bırak çocuğu. Üstelik ondan 4 yaş daha büyük olmasına rağmen. 21 yaşında anne olmak istemiyordu. Daha erkendi. “Sen istiyor musun şu anda.”

“Hayır.” Berfu yine başkası üzerinden duygularını ortaya döküyordu. Zerda bu şekilde düşündüğünü bilmiyordu. Beklediğinden daha çok tepki vermişti. “İyi ben de aynı şekilde istemiyorum daha erken değil mi?” Yani erken olduğunu düşünüyordu kendi açısından ama kendisi çocuk istemiyordu ki en başında ama Berfu’nun isteyebileceğini düşünmüştü.

“Haklısın ama bence bir test yapmalıyız.” İşi şansa bırakmak olmazdı gerçekten istemiyorsa ve hamileyse aldırmak için zamanı olmalıydı. Kimse zorunluluktan anne olmamalıydı çok ağır bir yüktü herkes açısından. “Testi nereden bulacağız?”

“Tabi evde yok.” Yani hobi olarak hamilelik testi yapmadığı için tabi ki evde yoktu. Nasıl saçma bir soruydu bu? “Sen evinde yedek hamilelik testi mi bulunduruyorsun?”

“Hayır.”

“Ee o zaman mantıken.” Berfu’nun kendini onun üzerinden açıklamasından hiç hazzetmemişti. Hasta değilken en azından daha çekilebilirdi. “Öff tamam ya şu an hiç çekilmiyorsun ben eczaneye birini gönderelim.”

“Olmaz.” diye tepki gösterdi. Gitmeleri problem değildi ama onlarda hemencecik kocasına yetiştireceklerdi ve şu an için olmazdı. “Ne olmaz?”

“Ya onlar da direkt Feyyaz’a yetiştirecekler.” Zerda durup durup önüne Feyyaz mevzusunun gelmesinden rahatsız olmuştu. Tamam belki istemiyorlardı ama duysa ne olacaktı ki en fazla aldırırlardı. Ayrıca isteyerek hamile kalmamıştı ya sır gibi saklamanın mantığı neydi? Görende zorla hamile kaldı zannederdi. “Seni niye bir Feyyaz korkusu sardı?” Korku değildi sadece bu konunun gündemlerinde olmasını istemiyordu. Ayrıca kocasının da çocuk istediğini hiç zannetmiyordu.

“Korku değil ya şu an bebek gibi bir gündemimiz yok ve üniversite mevzusu ortadayken ne hamilelik ya da başka bir sorun olmasın istiyorum sadece.” Zerda kısa bir gözüne baksa da Berfu’dan başka bir açıklama gelmedi. Sonunda pes ederek “Peki ben alıyım.” dedi.

“Alır mısın?”

“Alırım ama yarın gelirim o zaman yaparsın.”

“Tamam sağ ol.”

“Neyse sen tatiliniz nasıldı ondan bahset.” Bundan sonraki tatil boyunca yaptıkları vardı tabi sansürlenmiş şekilde neler yaptıklarını anlatmıştı. Zerda bir süre daha oturmuş ve kalkmıştı. Berfu’nun içine bir kurt düşmüştü. Gerçekten hamile olabilir miydi? Midesi bulanıyordu, iştahı biraz kaybolmuş gibiydi, arada baş dönmeleri oluyordu. Belki de hamileydi. Sadece kendisi korunmuştu çoğunlukla, hiç dikkat etmemişti ki. Hadi hamileyse kocası nasıl bir tepki verecekti. Gerçekten evlendiklerinden beri hiç çocuk konuşmadıklarını fark etti. Zaten isteyip istemediğini bile bilmiyordu ki. Kendisi istiyordu ama ileride şimdi değildi. Daha 21 yaşındaydı hamile kalıp çocuk yapmak için önünde fazlasıyla zaman vardı. Zerda kucağına bir bomba atıp gitmişti şimdi yarın olmasını beklemek zorundaydı.

Feyyaz eve geldiğinde Berfu’nun tuhaf yüz ifadesinden bir şeyler döndüğünü fark etti ama sorduğunda bir cevap alamamıştı. Hastalığına verip geçti. Sabaha kadar dönüp durması da aklındaki şüpheyi destekliyordu ama sorsa da aynı cevabı alacağı kesindi konuşacak olsa şimdiye çoktan anlatırdı diyerek geçti. Nasıl olsa anlatacaktı o yüzden üstüne düşmedi.

Ertesi gün olduğunda Berfu, Zerda’yı dört gözle beklemeye koyuldu. Hatta kocası ne zaman gidecek diye gözünün içine bakmıştı resmen. Öğlen Zerda geldiğinde üstüne biraz daha ağırlık binmişti. Genç kadının elindeki testi alıp tuvalete girdi. 10 dakika resmen dolmuyordu. İki kadın bir ileri bir geri süre doldurmaya çalışıyordu. 10 dakikanın sonunda ekranda sadece tek çizgi vardı. Berfu o ana kadar içinde tutmakta zorlandığı nefesi verdi. Üstünden bir yük kalkmış gibi hissediyordu. Plansız hamile kalmak istememişti, istemiyordu da hayatı plansız yaşamak için fazla uygun değildi. Üstelik şu anlar planları farklıydı anne olmak geleceğin planları arasındaydı hem de kocasını da baba olmak için ikna etmesi gerekebilirdi. “Negatif.” Zerda’nın sesi içindeki düşünce yumağının sesini kıstı. “Demiştim.”

“İçimiz rahatladı.” Kesinlikle rahatlamıştı. Bir de üstüne Feyyaz’da işkillenmişti. “Dünden beri yerimde duramıyorum sana demesi kolay.” Yani Zerda’da acaba mı diye düşünmeden duramamıştı açıkçası. Sonucu görene kadar da içindeki şüphe kaybolmamıştı.

“Aklında kalsa daha kötüydü.” Aklında hiç yoktu ki. O sadece yine hastalandığını düşünerek yatıyordu. “Aklımda hiç olmasaydı daha iyiydi şimdi bir de Feyyaz’ı inandırmak var.”

“Niye?” Söylemiş miydi? Dün hiç söyleyecek gibi durmuyordu. Ayrıca Zerda abisini tanıyorsa kesinlikle bu çocuk işine şu anda olumlu bakmazdı. “Ben öyle huzursuz dolaşınca o da ne oldu diye beni sıkıştırıyor.”

“Neyse bugün sakin olacağına göre o da bir şey olmadığını anlar.” Herhalde diye düşündü Berfu. Bir şey çıkmadığına göre söylemesine bile gerek yoktu. Birkaç güne kadar da iyileşirdi bu konu da kapanırdı. “Aynen neyse bunu da böyle atlattım.”

“Hadi bakalım.”

“Dedim ben sana hava değişiminden oldu orası çok sıcaktı burası o kadar değildi ondan.”

“İyi öyle olsun da o geçer.” Berfu testi ve kutusunu peçeteye sararak eline aldı. “Neyse ben bunu atayım bir süre de görmek istemiyorum.”

Berfu testi ve kutusunu çöp kutusuna atıp üzerine de başka şeyler atarak üstünü örttü. Şimdi midesinin ağrısı bile fazla gelmiyordu. Bir süre Zerda ile oturdular. Zerda gittikten sonra Berfu günlerdir üzerinde olan ölü toprağından kurtulmak adına küveti hazırlayıp uzunca bir banyo yaptı sonrasında da güzel bir bakım yapıp yatağa uzandı. Uzanmadan önce ilaç almayı ihmal etmemişti. Şimdi gece uyuyamadığı uykuyu gönül rahatlığı ile uyuyabilirdi.

Zaman hızla geçiyordu. Mayıs ayının ortasına doğru ilerliyorlardı. Berfu bitirdiği konulardan deneme çözüyordu. Sonrasında çözdüğü soruları hocalarıyla kontrol ediyordu. Neredeyse eksiği yoktu. Her konuda muhteşem değildi ama ortalama bir puan alabileceğini düşünüyordu. Sınava az kaldıkça kaygı düzeyini kontrol etmekte giderek zorlaşıyordu. Midesinin ağrısı artık yanmaya dönmüştü ve yemek yemekte zorlanıyordu. Yaz geldikçe soğuk dondurma ve kahveyi giderek arttırmıştı ve midesinin ağrımasında bunun da etkisi de vardı büyük ihtimalle. Çünkü bulantıları artıyordu hatta arada kusuyordu. Allahtan sınav iki gün üst üstüneydi de tek seferde bitecekti. Feyyaz’a çok şikâyette bulunamıyordu çalışmayı bırak diyecekti büyük ihtimalle. Zaten sürekli söyleniyordu kendini ihmal ediyorsun kilo verdin yemek ye diye bir de hastalığından dem vurursa işler onun içi daha fazla kötü hale gelirdi.

Berfu sabah yataktan kalktığında kendini çok da iyi hissetmiyordu. Ayağa kalkacak hali yoktu. Bugün daha kötüydü belki de dinlenmeliydi. Hocasına mesaj attı dersi iptal etti. Biraz bahçeye inip temiz hava almalıydı belki de. Aklına Zerda’nın öğleden sonra aldığı randevu geldi çok iyi denk gelmişti çünkü hiç kendini iyi hissetmiyordu.

Ayağa kalkarak banyoya girdi. Ayaklarının üzerinde pek duramıyor gibiydi. Feyyaz elindeki parfümü masaya bırakırken aynadan ayakta zor durduğu belli olan karısına baktı. “Berfu iyi misin?” Hiç iyi gözükmüyordu zaten. Günlerdir ben iyiyim diye gezmesi hiç hoşuna gitmiyordu iyi olmadığını görüyordu. “Çok değil.” Hatta hiç iyi değildi aksine çok kötü hissediyordu.

“Uzan yatağa.” En azından kahvaltı yapsaydı ilaç içerdi. “Kahvaltı?” Tek sorun o muydu odaya gelirdi ne olacaktı aşağı inmesinden daha iyi ve kolay görünüyordu şu an için. “Ben getiririm sen uzan.” Berfu biraz daha konuşursa kusacağını düşünüyordu. Makyaj masasından kalktı. Sonrasını ise tam hatırlamıyordu. Feyyaz kemerini düzeltirken aynadan gözüyle karısını takip ediyordu. Bir anda dizlerinin üzerine düşen kadını görünce hemen gelip yakaladı.

“Berfu!” Kafası yere çarpmadan tutmuştu. Bilinci tam yerinde değildi, bir anda kafasını öne atıp kusmaya başladı. Daha hiçbir şey yemediği için sadece safra kusuyordu. Öksürerek durdu. Feyyaz kafasını geriye yatırıp yüzüne baktı. Yüzündeki saçlarını geriye çekti. “Berfu kendine gel bana bak.” Cevap yoktu aksine tamamen kendinden geçmişti.

 

Loading...
0%