@ahsenkubos
|
Berfu sabah gözlerini erken açtı. Dün akşam erken uyumuştu tam olarak dinlenmiş hissetmese de daha iyiydi. Kocasının kollarının arasından sıyrılıp yataktan kalktı. Yüzünü yıkayıp aşağı indi. Dün telefonunu kanepenin üzerine atmıştı orada da kalmıştı. Telefonu eline aldı. Whatsapp’a girdiğinde Zerda, Seda, Yağmur’dan ve bazı gruplardan mesajlar vardı. Grup mesajlarına baktı sonra bireysel olanları okudu ama cevaplamadı hiç cevap yazası yoktu. Mesajlar bölümüne girdi tanımadığı bir numaradan mesaj vardı. ‘Aşağıdaki adrese gelirsen dün olanlar hakkında konuşabiliriz ve sana kocanın gerçek yüzünü gösterebilirim’ yazıyordu altında da açık adres vardı. Gidip gitmeme konusunda bir karara varamıyordu bir türlü sonra bu şekilde kendini yemenin de bir alemi yoktu. Ne diyeceğini merak ediyordu. Ayrıca dün yaptığı şeyi yanına bırakası da yoktu. Canın zaten sıkkın olduğu bir dönemde onu bu şekilde rahatsız etmiş olması onda kafa karışıklığına sebep oluyordu. Ayrıca dün acaba içinde olsa da bugün emindi kocasının onu aldatmayacağından. İçindeki şüphe tohumları çok baş göstermeden ölmüşlerdi. Kontrolsüz bir insan olabilirdi ama durmadan peşinde pervane olan bir kocaydı aynı zamanda. Amerika’da bile hiç hastaneden ayrılmamıştı hep başını beklemişti. Onu aldattığını düşünmesi bile saçmaydı ama dün hali hazırda bir saçmalıklar yumağıydı. Yukarı çıktı üzerini değiştirdi, saçlarını düzeltti ve evden çıktı. Baran’a gidecekleri adresi söyleyip arabaya bindi. Arabadan indiğinde orman kenarına yakın çok da büyük olmayan tek katlı bir evin önünde duruyorlardı. Evin bahçesi bile yoktu kapının önünde bir araba duruyordu. Arabadan inip eve doğru yürürken Baran’da peşinden geldi. “Sen kapıda bekle bir şey olursa çağırırım ben seni.” Tek başına konuşmak istiyordu. Ayrıca ne diyeceğini bilmiyordu ve bir seyirci istemiyordu. “Emin misiniz eşlik edebilirim.” Gelse bir şey değişmeyecekti nasıl olsa. “Eminim.” Baran kapıda beklerken zile bastı. Kapı açıldığında karşısında Beyza’yı gördü. Üzerinde beyaz kısa bir gecelik vardı. Bir an onu beklemiyormuş izlenimi uyandırmıştı onda nedense. Beklediği kişi belki de Feyyaz’dı. “Bu kadar erken beklemiyordum geç lütfen.” Berfu cevap vermeden içeri girdi. Beyza kapıyı kapatıp peşinden geldi. Gecenin bir yarısı mesaj atan kendisiydi. Onun erken gelmesi mi sorundu şimdi. “Bir şey içer misin?” Şu an istediği tek şey söylenecekleri dinleyip buradan sonsuza kadar kaybolmaktı. “Hayır.” Koridoru geçip odaya geldiklerinde odayı izledi. Odanın bir tanesi cam duvardan oluşuyordu. İçeride büyük odanın bir kısmı yatak odası gibi dizayn edilmişti. Daha sonra bir üçlü koltuk ve karşında büyük bir televizyon vardı. Diğer eşyalar son moda olmaktan uzaktı ama televizyon yeniydi. Gözü odanın farklı yerlerine dağıtılmış çerçevelerine takıldı. Bir çoğunda Feyyaz ve Beyza'nın gençlik fotoğrafları vardı hatta çocuk sayılabilecek fotoğrafları da. Bazıları habersiz anlık karelerken bazılarında poz vermişlerdi. Feyyaz’ın bir kameraya karşı gülümsemiş olması canını sıkmıştı sırf kamera sevmiyorum dediği için kendi evlerinde bile beraber çekilmiş adam akıllı fotoğrafları bile yoktu. “Ne anlatacaksan anlat fazla vaktim yok.” “Şimdi nerede olduğunu merak ediyorsundur hatta ne takıntılı kadın demiş de olabilirsin haklısında öyle gözüküyor olabilir ama evi ben dizayn etmedim ev ben Amerika’ya gitmeden önceki haliyle aynı. Sadece televizyon yeni.” Bu açıklamaya gerek yoktu görebiliyordu bunu. Bazı eşyaların modası geçmeyi bırak artık üretilmiyordu. Tek derdi evi mi göstermekti? Olabilirdi. “Ee bunun için mi çağırdın?” “Hayır ama merak ettiğim bir şey var Feyyaz’ın ne kadar takıntılı ve psikopat olduğunu bilip bilmediğin.” Dün yaptığı kısa gözlemden çıkarttıkları arasında bu da vardı. Berfu, daha sakin ve ağırbaşlı olmasının yanı sıra Feyyaz’ın pis işlerine de dahil olmadığını ilk bakışta görebiliyordu. “İki yıllık kocamı tanımıyormuş gibi mi gözüküyorum oradan.” “Bilmem belki de hiç tanımıyorsundur” Kötü tarafları olduğunun farkındaydı. Ağzına almayacağı işlerle uğraştığının da farkındaydı. Yanında hiçbir kötü özelliğini göstermediğinin de farkındaydı ama onu ilgilendirmediği sürece burnunu sokmaması gerektiğini biliyor ve üzerine düşmüyordu. Kocası da onu dışarıda tutmak için fazlasıyla çaba harcıyordu zaten. “Merak etme dışarıda nasıl bir insan olduğunu biliyorum bunu da hiç saklama gereksiniminde bulunmadı ama evde ve dışarıda farklı kişiler.” “Şimdilik. Şimdi yeni evli sayılırsınız ayrıca öyle dik başlı bir yapında yok anladığım kadarıyla. Peki ona baş kaldıracak olursan ne olur?” Dik başlı olmayabilirdi ama deli gibi inatçıydı. Kendi suçlu bile olsa karşı tarafa özür diletecek bir iradeye sahipti bu konuda. “Hiçbir şey olmaz. Suçsuz bile olsa özür diler ve gönlümü almak için hediyeler alır dışarıda bir yemek yeriz ve mesele kapanır.” Tüm sonuçlar aynı yere varırdı. Ayrıca bunun için mi gelmişti buraya kadar? “Emin misin?” Fazlasıyla emindi. Birçok kere de görmüştü. Suçunun ne olduğundan emin olamasa bile bir şekilde kendi suçu olduğunu kabullenirdi. “Evet eminim hem de fazlasıyla sen nasıl bir Feyyaz tanıdın ve hatırlıyorsun bilmiyorum ama ben senin tanıdığın kişiyi tanımıyorum benim kocam bana karşı her zaman nazik ve kibar yaklaşıyor.” “Peki şimdi eve gidip boşanmak istediğini söylesen ne yapar?” Ne saçma soruydu bu ki? Niye boşansınlar ki? Hele de ortada bir şey yokken. “Neden böyle bir şey yapayım ki?” “Soruma cevap ver.” Cevabı belliydi. Feyyaz öyle boşanalım deyince hemen kabul edecek birisi değildi. Boşanmamak için elindeki tüm kozları oynayıp onu vazgeçirmek için elindeki her şeyi kullanacaktır. “Büyük ihtimalle nedenini merak edecek sonra da ortada bir problem bile olmasa boşanmamak için kırk takla atacaktır.” “Bu kırk taklanın içine bir inan neler girebilir biliyorum.” Zamanında ayrılmış olmaları onlarında başına geleceği anlamına gelmiyordu. Ayrıca o zamanlar çocuk sayılırlardı. Şimdi ise ikisi de yetişkindi. Bir de üstüne evlilerdi. Sevgili bile değil. “Sıkıldım kelime oyunlarından ne söylemek istiyorsan söyle de kurtulalım.” “Kızlar senden korkuyorlar dün sen gittikten sonra bembeyaz olmuşlardı.” Korkma sebepleri kendisi değildi. Sorun onun canını sıkmalarıydı. Berfu canı sıkılınca direkt evin içine yansıtıyordu çünkü ve bu da otomatikman Feyyaz’a yansımış oluyordu. “Benden değil benim canımı sıkmaktan korkmuşlardır onlar.” Neden?” “Ben inatçı bir insanım akşam tüm yaşananları ve bana herkesin içinde söylediğin sözleri Feyyaz’a söyleseydim birde buna küsmüş olsaydım karşılaşmamızın biletini onlara kesecekti Feyyaz da o yüzden. Kolay affedici bir yapım yoktur. Kolay kolay barışmam dün kızların saydığı iki araba falan da barışmak için denediği yollardan birkaç tanesiydi bunu merak ediyorsan. Ha şunu da söyleyeyim aranızda ne yaşandı en ufak bir fikrim bile yok çünkü benim yanımda bırak konunun açılması adının geçmesine bile izin vermezdi. Aradan geçen 12 yılın sonunda sanki her şey eskisi gibi olacakmış gibi çıkıp gelmende ayrı bir salaklık mı yoksa enayilik mi emin değilim. Bir daha karşıma çıkmazsan iyi olur. Çünkü olay daha fazla büyüsün istemiyorum ve sonun kötü bittiği bir aşk masalına çevirmeni hiç istemiyorum. Var mı eklemek istediğin bir şey.” Beyza, karşısında konuşan kadının fazla kendinden emin hali dikkatini çekmişti. Süslenmiş küçük bir vitrin bebeği gibi gözüküyordu ama içinde bir de deli tarafı olduğu kesindi. “Kendinden eminsin.”
Not: Gelecek bölümlerden bir kesit ama kaç bölüm ileriden tam olarak emin değilim. Ayrıca severseniz haftada bir yapabilirim böyle bir şey. İyi akşamlar. Öpüldünüz 🥰 |
0% |