71. Bölüm
kübra durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / GÖNÜL YAPMAK GÖNÜL ALMAKTIR

GÖNÜL YAPMAK GÖNÜL ALMAKTIR

kübra durukan
ahsenkubos

NOT: Aralık ayının başında sizden bir aylık bir mühlet istemiştim. O süre doldu ve bugün döndüm. Yepyenği bölümlerle devam edeceğiz artık. Kafamı toparlamam zaman aldı ama artık daha iyiyim. Eleştirdiğiniz noktaları daha iyi görebiliyorum ve yakında çok istediğiniz bölümlere kavuşacaksınız. Sizi seviyorum bebeklerim. Bundan sonra birlikteyiz ❣️

Adamın hayatı roman olsa kadını

tanıdığı gün milat kabul edilir.

BÖLÜM ŞARKISI: TEOMAN- SEVDİM SNİ BİR KERE

Son birkaç hafta herkes için sakin geçmişti. Feyyaz sesini çıkartmasa bile alttan alta Burak’ın biletini kesiyordu. Son zamanlarda gelişen bir duygu ortaya çıkmıştı Berfu’ya yapılan tüm saygısızlıkları kendi üzerine alınıyordu. Açık söylemek gerekirse bu durum hem Fatih’in hem de Burak’ın gerilmesine sebep oluyordu tüm gelecekleri genç bir kızın dudakları arasındaydı. Feyyaz kimsenin işine bakmıyor ve ilgilenmiyordu kendi işlerini hallediyor ve gidiyordu. Bu sayede Berfu ile fazlasıyla vakit geçirmişlerdi.

Burak ve Zerda’nın çekim günü geldiğinde Feyyaz da diğerleri gibi çalışmamış aksine evde oturup onların attığı video ve fotoğrafları görüp üzülecek olan karısını düşünmüş ve dışarı çıkarmaya karar vermişti. Uzun zamandır aklında olan ama bir türlü doğru zamanı yakalayamadığı için götüremediği bir yer vardı. Sabah erken kalkmış ve Berfu’yu uyandırmaya çalışıyordu.

“Kar tanem uyansan mı artık?” Berfu yüzüne örtüyü biraz daha çekip kafasını yastığa gömdü. “Niye ya ne güzel yatıyoruz işte.” Feyyaz çekimin bugün olduğunu söylememişti Berfu’nun son çekim tarihinden haberi yoktu ve sonrasında öğrense en azından daha iyi olurdu. Keyfinin daha yerinde olduğu bir an gibi.

“Hava güzel dışarıya çıkabiliriz.” Biraz farklı vakit geçirebilirlerdi son zamanlarda hep evdelerdi. “Yaz mevsimindeyiz hava her gün güzel zaten.” Bazen fazla düşünüyor diye düşünmeden edemedi Feyyaz.

“İyi sen bilirsin ben teklifimi yaptım sen reddettin sonra deme bana vakit ayırmıyorsun diye.” Feyyaz da biliyordu bu blöfe geleceğini birazdan merak edip gözünü açacak nereye gideceğiz diye soracaktı. Berfu beş dakika kadar daha gözlerini kapalı tutsa da uykusu çoktan açılmıştı. Dünde geç yatmışlardı, adamın bu enerjisi nereden geliyordu acaba? Sonra aklına araba kullanmayı öğreteceğim demesine rağmen iki haftadır onu ektiği geldi aklına.

“Kalkarım ama bir şartla.” Feyyaz arkasından çok da hoşlanmayacağı bir şey geleceğini anlamıştı. “Neymiş?” Bugün kendini tutacaktı. Kavga etmek ve küsmek yoktu. Bunun içinde sinirlenmemesi gerekiyordu.

“Araba kullanmayı öğreteceksin.” Adam konunun yine aynı noktaya gelmesine canı sıkıldı. Sürekli ertelemişti ama yine de bir türlü unutmuyordu kadın. “Aklımda başka bir şey vardı.” Konuyu değiştirmek en mantıklı çözümdü Feyyaz yoksa bu araba muhabbetinden kurtulamaz akşama kadar öğretmesini isterdi.

“Ne gibi?” Karısının merak duygusuna oynamayı düşündü. “Kalkmazsan söylemeyeceğim.” Berfu önce kocasına baktı yine ne önerecekti acaba? Bazen saçma şeyler de önermiyor değildi çünkü. Sonra yatakta oturur pozisyona geldi.

“Tamam kalktım söyle hadi.” Feyyaz yanında sırtını yastığa yaslamış ona bakan kadına yaklaşıp dudaklarından bir öpücük çaldı sonra da uzaklaşmadan “Deniz kenarına gidebiliriz.” Fena fikir değildi kocasıyla sahile inecek kadar kafayı yememişti insanları tehlikeye atmanın bir mantığı yoktu ama deniz kenarında yürüyüş yapabilirlerdi en azından havası değişirdi.

“Hmm olabilir ama nereye götüreceksin ona göre.” Şimdi deli gibi kalabalık olacak bir yere gitmek istemiyordu onun yerine evde otururdu daha iyi. “Bildiğim bir yer fazlasıyla da sakin oluyor.” İşte buna hayır demezdi. Son günlerde Zerda’nın düğünü yüzünden kafası iyice şişmişti farklı bir ortam da olmak rahatlatabilirdi.

“Tamam olur.” Sonra aklına araba geldi. “Ama araba kullanmayı da öğreteceksin.” Adam artık pes etmişti en azından birkaç şey gösterebilir onu oyalayabilirdi. Sonrasında da kış gelir o da cesaret edemezdi zaten sürücü koltuğuna oturmaya hem okullarda açılacağı için çok da vakti olmazdı.

“Tamam boş bir arazide dururuz yolda.” Berfu yüzündeki gülümseme genişlerken kocasının dudağını küçük öpücük kondurup yataktan kalktı. “Bu az oldu ama” diye bağıran Feyyaz’a karşılık olarak “Fazlası olsa bu sefer yataktan çıkmama izin vermeyeceksin. Borcum olsun sonra öderim.” Diyerek giyinme odasına girdi.

Feyyaz yataktan kalkarken “Ne zaman? Borç defterin giderek kabarıyor haberin olsun.” Derken o da arkasından odaya girdi. Berfu üzerine giyeceği kıyafetleri alıp banyoya girdi. Bu arada Feyyaz yatağı toplamış ve kıyafetlerini yatağın üzerine bırakmıştı. Dünden odanın içi dağıldığı için bir tur da odayı topladı. Berfu banyodan çıkarken kendisi girdi. İkisi de hazırlanıp aşağı indiler.

Kahvaltıyı yaparken Fatih de Feyyaz’a çekime nereye gideceklerinden falan bahsediyordu mesaj da. Açık söylemek gerekirse Zerda çekime Feyyaz’ında gelmesini istemiş ama Berfu gelemeyeceği için sormaya çekinmişti. Onun yerine Burak’a söyletmişti. Özel olarak fotoğraf çekinmek için Burak ikisini de çağırsa da Feyyaz kabul etmemişti. Tek başına kendisi gitmezdi eğer Berfu’yla gitse bu sefer de onun canı sıkılacaktı hiç gerek yoktu böyle bir şeye. Burak da Zerda da buna kırılmışlardı ama Zerda işi başta inada bindirdiği için olayların bu şekilde geliştiğini biliyordu.

Zerda elbise konusunda bu kadar ısrarcı olmasaydı bir sıkıntı çıkmazdı ama ok yaydan çıkmıştı bir kere. Zerda, Berfu’yu tekrar aramıştı ama Berfu yine açmamıştı. Balayılarının erken bitmesinin sebebi de Berfu’ydu zaten. Küsmüş ve Feyyaz’la barışmamış üzerine de grup muhabbeti açılınca işler daha kötü bir hal almıştı. Gruptan atmak yerine yeni bir grup açıp onu almasaydı her şey daha mantıklı olurdu ama o da aklına gelmemişti şimdi salaklığının cezasını çekiyordu. Yeni evli olmalarına rağmen Burak eve geç geliyordu sürekli çünkü Feyyaz tüm işleri iki kardeşin başına itmiş ve aradan çekilmişti. Hoş bu durum Berfu’ya göre etme bulma dünyasıydı. Onlar da yeni evlendiğinde Fatih’le Burak tatile gitmişlerdi o ise evde tek başına oturmuştu şimdi de aynısı onun başına geliyordu.

Çekime ikisi de gelmeyince kötü olan taraf bu sefer Zerda olmuştu. Sadece Berfu’nun gelmemesi onu suçlu gösterirdi ama ikisi de gelmeyince işler tam tersi olmuştu. Açıkçası Zerda Feyyaz’ın en azından bir uğrayacağını düşünmüştü ama onu bile istememişti. Hatta onlar çalışmıyor diye bugün kendisi de işe gitmemişti. Oysa Seda ve Fatih’in düğünlerinde sürekli onların yanında olmuştu. Canı sıkılmıştı açıkçası bu kadar tepki almayı beklemiyordu. Seda dahil herkes onu suçluyordu bu durumdan. Çekim boyunca aşırı derece agresif davranmış ve herkesin olmayan huzurunu da kaçırmıştı.

Berfu ve Feyyaz çekimden ve yarattığı tüm gerilimden uzaktan kendi hallerine takılıyordu. Yolda söz verdiği gibi Şile tarafında boş bir araziye arabayı çekmiş ve öğretmeye çalışıyordu ama işin açığı önceki cesareti çoktan kırılmıştı genç kadının. Feyyaz sürücü koltuğuna oturmuş pedalların yerini öğretmeye çalışıyordu. “Debriyaj, fren, gaz.” Berfu bugün onuncu kez duyduğu sıralamaları yine kulak arkası edip “Onu anladım da şimdi neden her seferinde ikisine de basmak zorundayız onu anlamıyorum.” Diye söylendi. Çok saçma geliyordu bir türlü mantığına yatmıyordu sistem.

“Güzelim her zaman değil sadece ayağın üzerinde duracak ani bir durum olursa hemen müdahale edebilesin diye.” Berfu bunu kesinlikle algılayamıyordu. Hukuk okumak bile daha kolaydı kesinlikle. “Tamam ama şimdi gaza basarken diğer ayağım debriyaja basacak değil mi ama fren yapmam gerekince bu sefer gazdaki ayağımı çekip frene basmam diğer ayağımın debriyaja basması gerekiyor.” Feyyaz bu işin içinden çıkamayacaklarını anlamıştı. Arkalarında iki koruma arabası onları beklerken Feyyaz oturmuş arabadaki pedalları öğretmeye çalışıyordu ama Berfu’nun hiç algılayası yoktu.

“Dalga mı geçiyorsun benimle. Son on dakikadır ben ne anlatıyorum sen ne diyorsun bana. Gazla debriyaja aynı anda basamazsın olmaz yani.” Feyyaz derin bir nefes aldı. Sesini yükseltmek istemiyordu ama sakinliğinin son anlarına geliyor gibilerdi. “Ne kızıyorsun ya işte anlamaya çalışıyorum ama hukuk okumak bile bundan daha kolay.” Bugün sakin kalmaya meyilli olsa da hiç iyi gitmiyordu durum adam için.

“Kızmıyorum hayatım, canım, bebeğim, güzelim bak gazla debriyaja aynı anda basılmaz. Frenle debriyaja aynı anda basacaksın. Ayağın her zaman debriyajın üzerinde kalacak basmayacaksın sürekli.” Feyyaz kafayı yiyecekti artık inatla anlamak istemiyordu. Bu kız nasıl bir yılda o kadar olayın içinde hukuk kazanmıştı? Alt tarafı arabayı sürecekti sanki atomu parçalamayı öğreniyordu.

Berfu dudaklarını bükerek “Ya tamam debriyaja sadece frenle basacağım anladım.” Feyyaz içinden hele şükür diye geçirse de “tamam o zaman say bakayım sırasıyla nasıldı.”

“Gaz, fren, debriyaj.” Feyyaz derin bir nefes verirken “tam tersi Berfu tam tersi.” Artık dişlerinin arasından konuşuyordu. Ne kadar zor olabilirdi ki üç şeyin sırasını aklında tutmak.

“Tamam öğrenmiyorum ben, istemiyorum öğretme.” Feyyaz’ın canına minnetti. Hemen kabul ederse de yeni bir küsme mevzusu olacaktı o yüzden hemen pes etmedi. “Tamam kızmayacağım kızmıyorum canım gel yer değiştirelim sen otur buraya.” Bunu yaparken kontağı kapatmıştı hiç belli olmazdı eli falan değerse küçük çaplı bir olay yaşayabilirlerdi. Kapıdan çıkıp Berfu’nun yanına geldi.

“Hadi geç sen oraya.” Berfu koltuğa geçse de fazlasıyla canı sıkılmıştı kendisi de nasıl bu kadar salak olabilirim diye kendine kızıyordu ama bir türlü olmuyordu tüm şevki kırılmıştı. Koltuğa oturunca çok geride kalmıştı. Feyyaz koltuğa oturmadan önce Berfu’nun koltuğunu düzeltti. Sonra ayaklarını pedalların üzerine getirdi.

“Çalıştırırken gaza basacaksın. Vites atman gerektiğinde ben söyleyeceğim onu düşünmene gerek yok.” Yani hem pedallara basacak hem direksiyonu tutacak hem de aynaları nasıl kontrol edecekti ki? Çok yorucu bir şeydi. “Tamam önce gaza basacağım. Sonra da ayağımı kaldıracak mıyım yoksa kaldırmayacak mıyım?” Bu büyük bir soruydu çünkü ayağını ne zaman kaldırmasını bilmesi lazımdı.

“Sonra araba hızlanana kadar basacaksın ama sonrasında ayağını çok bastırmayacaksın. Üzerinde basılı kalacak. Yeteri kadar hızlıysan ayağını tüm kaldırabilirsin.” Böyle bir açıklama olur muydu ya? Nereden anlayacaktı ki onu Berfu? “Mesela ne kadar hızlıysam?” Feyyaz kısa bir düşündü. Araba alarak kesinlikle büyük bir hata yapmış gibi hissediyordu.

“Yol ne kadara izin veriyorsa artık 50 70 kaç olursa tamam mı?” Bunu anlamıştı akılda tutması daha kolaydı. “Peki onu nereden anlayacağım?” Evet de nerede hangi hızda gideceğini nereden bilecekti değil mi? Sürekli aklında bunu tutamazdı.

“Yol kenarındaki tabelalarda yazıyor ayrıca sen trafiğe çıkacak kadar öğren de onu sonra öğrensen de olur.” Yani hiçbir zaman diye düşünmeden edemedi. Ayrıca bu kadar zor olacağını düşünmemişti. Berfu salak bir insan kesinlikle değildi üç dille büyümüş üçünü de öğrenmiş, çok fazla çaba harcamadan hukuk kazanmış ve bir yılda akıcı bir şekilde İtalyanca konuşmaya başlamış hatta şimdi Rusça ve İngilizceyi aynı anda götürüyordu ama bir arabanın nasıl çalıştığını anlamamıştı ya bugün onun sabrını sınıyordu ya da bugün cidden anlama sorunu yaşıyordu.

“Tamam.” Çabuk kabullenmesi adamı rahatlattı. Çabuk kabullenmeye başlamışsa sıkılmaya başlamış demekti daha ilk dersten sıkılmışsa sonrası gelmezdi. “Hadi in artık yan tarafa geç de nasıl çalıştıracağını göstereyim.” Arabadan inmek yerine yan koltuğa kaydı. Bu kadın niye dikkatsizdi ki? Korumalar arka tarafta görmüyordu ama yine de insan kısa bir etek giydiğinde dikkat etmezdi ki.

“Berfu kısa etek giymişsen hayatım daha mı dikkatli olsan.” Etek iyice açılmıştı. Üstünde çorap da yoktu. Tüm bacakları ortadaydı. “Kimse yok ki görecek.” Feyyaz koltuğa oturmadan koltuğu geriye itip oturdu. Karısını kolundan çekip kendine yaklaştırıp öptü.

Kısa bir ara geri çekilip “Ben görüyorum ve yeterince tahrik edici.” Tekrar öpmeye başladığında genç kadını kucağına çekmişti. Berfu geri çekilirken adamın elini bacağında çekti. “Şimdi olmaz.” Adamda farkındaydı ama uzak durması da fazlasıyla zordu. Ayrıca arabanın camları filmli değildi ve içerisi gözüküyordu. Gözü bir arka taraftaki arabalara takıldı. Arabanın arka tarafında konuşuyorlar ve etrafa bakıyorlardı. Berfu kucağından çekilmiş ve yan koltuğa oturup eteğini düzeltmişti.

“Sende dikkatimi dağıtmazsan fena olmaz hani.” Dikkati dağılacak yer arıyordu ve karısı kesinlikle bu konuda hiç yardımcı olmuyordu. Hele de giydiği bu etekle. “Tamam dikkat ederim nasıl çalıştıracağımı gösterecektin?”

Feyyaz zorda olsa dikkatini toplayıp birkaç küçük şey daha göstermişti işin açığı küçük bir test sürüşünün ardından Berfu pes etmiş ve sonra devam edelim demişti. Çünkü küçük bir drift atmıştı ve aklı çıkmıştı. Feyyaz da kızın cesaretinin kırıldığını görüp üstüne gitmemiş ve oradan ayrılmışlardı. Bu kadar kolay olacağını bilseydim daha erken getirir hızlı bir şekilde soğuturdum diye düşünmeden de edemedi. İki haftadır vazgeçirmeye çalışıyordu çünkü. Deniz kıyısına giderken bir ara Berfu telefonla oynamak istemiş ama Feyyaz engel olmuştu. Onun sırası değil benimle ilgilen demişti. Sonrasında telefonunu arka koltuğa atmıştı.

Deniz kıyısı deyince Berfu’nun aklına kıyı şeridi ya da marinaya yakın yerler gelmişti ama daha çok sahil benzeri bir yere gelmişlerdi. Bir deniz fenerinin yanındaydı. Etrafta kimse yoktu neredeyse. Biraz ileride suyla oynayan birkaç çocuk ve aileleri vardı ama onlarda uzaktaydı. “Niye kimse yok?”

“Suyu yüzülemeyecek kadar sığ, yüzmek için denizin içinde bir yirmi metre falan yürümen gerekiyor.” İstanbul’da böyle bir yer olduğunu bilmiyordu. Çok az bilinen bir yer olmalıydı. En azından Berfu böyle düşünüyor. “Yaa ama güzelmiş.” Sonra aklına burayı nereden bildiği sorusu geldi. Feyyaz’ın bu tarz yerler bilme ihtimali ona düşük geliyordu.

“Sen nereden biliyorsun burayı?” Kiminle gelmişti buraya ya da kim öğretmişti burayı? Çünkü böyle yerler kendiliğinden öğrenilmezdi. Ya arayıp bulman lazımdı ya da birilerinin öğretmesi. “Yakınlarında oturuyorduk eskiden.” En azından kimseyle gelmemişti diye düşündü. Etrafına göz gezdirdi. Eskiden bu civarda yaşadığını bilmiyordu.

“Tamam yukarı çıkabiliyor muyuz?” Uzatmanın alemi yoktu. Tüm manzaranın oradan göründüğüne emindi. “Boş kullanılmıyor zaten çıkabiliriz.” Berfu’nun elinden tutup fenere doğru yürüdü. Merdivenler uzun zamandır kullanılmadığı için harabeye dönmüştü. Gençler duvarları boyamış, içeride boş içki kutuları vardı. Yukarı çıkarken zorlansalar da yani Berfu zorlansa da çünkü Feyyaz hiç zorlanmadan çıkmıştı. Manzara çok güzeldi. Hafif dalgalı deniz dümdüz önlerinde duruyordu.

“Çok güzel gözüküyor.” Genç kadın manzaraya hayran gözlerle bakıyordu. Denizi bu şekilde hiç görmemişti. Yukarıdan bakmak çok hoşuna gitmişti. Feyyaz Berfu’nun arkasından sarılarak “Çok güzelde kokuyor” derken boynundan öptü.

“Yaa ciddiyim ben.” Derken gülüyordu. Feyyaz da fazlasıyla ciddiydi. “Bende ciddiyim” Berfu bir an manzaranın fotoğrafını çekmek istedi her istediğinde gelemeyeceğini biliyordu. Telefonuna bakındı ama arabada kaldığını fark etmişti.

“Ne oldu?”

“Telefonumu arabada unuttum.” Bu telefon aşkı nereden çıkmıştı bugün? Normalde de elinde olsa açıp bakmazdı. “Boş ver ne yapacaksın telefonu şu an.”

“Fotoğraf çekecektim.” Adam bir şey demeden kendi telefonunu verdi yoksa gider aşağıdan telefonu alır gelirdi kesin. Berfu elinden telefonu alırken yüzüne çocuksu bir gülümseme yayılmıştı. Birkaç kareden sonra kendisi de çekinmek istemişti uzun zamandır fotoğraf atmamıştı ve burası fotoğraf atmak için fazlasıyla güzel bir yerdi. Selfie çekindi ama manzara istediği gibi çıkmıyordu. Feyyaz sonunda çabasına bir son vermesi açısından telefonu eline alarak fotoğrafını çekmişti.

Berfu kocasının bu konuda biraz yeteneksiz olduğunu fark etti çoğu kötü çıkmıştı ama bir iki tane güzel vardı onları kullanabilirdi. Sonra aklına beraber çok fazla fotoğrafları olmadığı gelmiş ve beraber de çekinmek istemişti. Feyyaz mırın kırın etse de kabul etmişti. Fotoğraf çekinmeyi çok sevmiyordu.

Yukarıda biraz kaldıktan sonra aşağı inmişlerdi hava sıcaktı ama yukarısı esiyordu. Aşağı inince sahil boyunda yürümüşlerdi. Berfu kıyıda yürümek yerine denizin içine doğru yürümeye başlamıştı. Feyyaz geri döndürmek için “Dubalar ne kadar uzakta görüyorsun değil mi oraya kadar mı yürüyeceksin?”

“Oraya kadar yürüyemem zaten yüzmem gerekir.” Aferin dahi demek istese de kendini frenledi. Kıyafetleriyle gidiyordu da suyun boyu eteğinin sınırlarına gelmişti neredeyse. Kıyafetle devam etmeyecekse sudan çıksa iyi olacaktı. “Yüzmeyi planlamıyorsun herhalde.”

“Mayo giyinmiş olsaydım olabilirdi ama sen sahil demedin.”

“Sahil deseydim ne yapacaktın?”

“İçime mayo giyecektim.”

“İyi ki dememişim o zaman.” Bunu biraz sessiz söylemişti. “Buranın suyu diğer taraflara göre daha soğuk oluyor artık gelir misin hayatım?” Su da çok büyük bir fark yoktu ama Berfu’nun da hiç sudan çıkası yoktu. “Soğuk değil ama.”

Sabır çekerken “Sen fark etmiyorsundur güzelim ayrıca diz kapağını geçti kıyafetlerin ıslanacak ıslak kıyafetle mi gezeceksin?” Bu işe yaramıştı galiba ki yerinde durdu bir kıyıya bir de denize baktı. Islak kıyafetle gezmek gibi bir niyeti yoktu aksine acıkmıştı ve yemek yemek istiyordu. Islak kıyafetle restorana giremezdi. Kıyıya doğru yürümeye başladı. Kıyıya geldiğinde Feyyaz’ın yanına oturdu.

“Vazgeçtin galiba.” Üzerini kum olacaktı ama kum ıslak değildi en azından. “Evet ama şimdilik başka zaman gelip dubalara kadar yüzeceğim.” Merak ediyordu derinliğini. Feyyaz’ınsa buna hiç izin veresi yoktu.

“Hayır öyle bir şey olmayacak.” Etrafta kimse yoktu zaten ama sorun da buydu büyük ve kalabalık bir mekanda birinin bakma olasılığı küçük ve kalabalık olmayan bir mekanda daha yüksekti. “Evet olacak.” Berfu’nun işi inada dökme huyundan haz etmiyordu. Ne zaman sıkışsa buna sığınıyordu.

“Bir daha getirmem ben de.” Berfu’yu taklit etmişti söylerken. “Bende tek gelirim.” Genç kadın burnunu havaya dikerek demişti. Tek gelemezdi çünkü araba kullanamıyordu birilerinin getirmesi gerekiyordu. “Tek gelemezsin kapıdan bile çıkamazsın.” Feyyaz söylerken gözlerini kısmış ve kaşlarını çatmıştı.

“Bende korumalarla gelirim zaten araba kullanamıyorum daha.” Niye uzatıyordu ki anlaşılır değildi. Evde havuz vardı istediği zaman yüzebilirdi yani niye illa burası. Getirdiğine pişman olacaktı illaki. “Bir de korumalarla gelip sahilde seni beklemelerini isteyeceksin yani insanların hayatlarıyla oynama bence.” Berfu bu aralar aşırı kıskanç davranan kocasını anlamıyordu nereden çıkmıştı birden anlaşılır gibi değildi.

“Off önceden böyle değildin sen yaşlandıkça bir agresiflik gelişti sende.” İlk evlendikleri zamanlar hiçbir şeye karışmazdı ama şimdi sürekli bir bahane buluyordu. “Ben her zaman agresiftim zaten.” Eh pek yalan değildi ama önceden pek görmediği için mi artmış gibi geliyordu emin değildi.

“Ama bu kadar kıskanç değildin.” Adamda biliyordu ama bu ani değişime engel olamıyordu. Bunda tek suçlu kendisi değildi. Berfu da bu konuda hiç yardımcı olmuyordu. Kıyafetlerinin açıklığına dikkat etmiyor, erkekli kızlı arkadaş gruplarıyla takılıyordu. “Kıskançtım ve sen de önceden böyle değildin daha çok söz dinliyordun.” İlk evlendikleri zamanlar bir şeyler yaparken hep ona soruyordu öncesinde ya da yapma dediği konuda inatlaşmıyor kabul ediyordu ama şimdi işi illa inada dökecekti.

“Niye ben çocuk muyum?” Konu ne hızlı değişiyordu öyle. Çocuk dememişti ki. Söz dinliyordun demişti. Bunun çocuklukla alakası neydi şimdi? “Söz dinlemek için çocuk mu olmak lazım? Ee ben senin sözünü dinliyorum çocuk mu oluyorum şimdi?” Feyyaz üste çıkmak için söylemişti eğer evet dese ortalık tekrar karışacak ve küsecekti. İşi kendine çevirmek mantıklı gelmişti. Berfu kocasının çıkışına hayran kalmıştı. Kesinlikle söz dinlemiyordu ve her şeyi kendine göre ayarlıyordu ama devam etmedi güzel bir gün geçiriyorlardı ve kavga etmek istemiyordu.

“Neyse bir şey demedim say.” Diyerek kalktı yürümeye başladı. Hiç olayı büyütesi yoktu. Feyyaz yürümeye başlayan karısının peşinden gitti. Bir süre sessizlik eşliğinde el ele yürüdüler. Ortamdaki tek ses rüzgâr ve kıyıya vurmaya çalışan minik dalgaların sesiydi. Sakin ve huzurlu bir ortamdı. İkisi de huzurluydu. Günlerce aralarında gezen kara bulutlar tamamen ortadan kalkmıştı.

Berfu acıkmaya başlamıştı. Sessizliği bölerek “Dönsek mi ben acıktım?” Feyyaz da bunu bekliyordu zaten saatlerdir hiçbir yemeden durmuş olması bile büyük mucizeydi. “Dönelim.” Arabalara doğru yürümeye başladılar Berfu ayakları üşüyünce biraz daha toprakların üzerinde yürümeye başladı.

“Ne oldu?”

“Ayaklarım üşüdü.”

“Ayakkabı mı ıslandı?” Yürümeyi bırakıp karşısında geçti.

“Evet.”

“Çıkart o zaman hastalanacaksın.” Berfu adamın elini bırakıp eğilmeye kalkınca adam durdurdu eğilirse eteği toplanacaktı ve arabalara doğru yaklaşmışlardı. Adamlar birebir bakmasa bile etrafı izliyorlardı.

“Sen eğilme ben çıkartırım.” Dizinin üzerine çöktü önce ayakkabının birini sonra da diğerini çıkarttı. Birkaç yıl önce bir kadının önüne eğilip ayakkabısını çıkartacaksın deseler hayatta inanmazdı adam ama şu an sırf ayakları üşüdü ve eteği toplanmasın diye eğilip ayakkabı çıkartıyordu. Koca Feyyaz Hancı küçük bir kadının önünde diz çökecek kadar aşıktı. İnanılır gibi değildi. Ayakkabı çıkınca eliyle ayaklarına baktı. Buz gibi olmuşlardı. Çorapları ayakkabının içine bıraktı ayakkabıları eline aldı.

“Bu kadar üşüyene kadar aklına gelmedi mi çıkartmak?” Yani zaten hızlı hasta oluyordu neden dikkatsiz davranıyordu ki birde. “Sıcak kurur zannettim ama kurumadılar.” Ama ayakkabının için pamuklu olduğu için suyu tutmuş ve kurutmamıştı.

“Berfu bayağıdır hasta olmadım olayım diye mi düşündün acaba?” Berfu içinden evet nasıl kısa yoldan hastanelik olurum onu düşünüyordum diye geçirmeden edemedi. “Hayır ne alakası var ayrıca bir şey olmaz.” Feyyaz kadını kucağına aldı ıslak toprağa basmaya devam ettikçe daha da üşüyecekti. Berfu ağzından çıkan küçük çığlığa engel olamadı.

“Ya gerek yok yürürdüm ama bakıyorlar.” Geri inmek için hareketlenmişti. Bacaklarını çırpınca etek iyice toplanmıştı. “Bakmazlar sen çığlık atıp bağırmazsan ve bacaklarını sabit tut.” Bacaklarını salladıkça kısa olan etek toplanıyordu.

“Ama...”

“Ama yok asıl sen hastalan o zaman görüşürüz.” Berfu bir şey demedi arabaya kadar adamın kucağında geldi Baran kapıyı açtı kocası koltuğa bıraktı. Elindeki ayakkabıları arka koltuğa bıraktı. Kendisi de koltuğa oturduğunda arabayı çalıştırdı.

“Ne yemek istersin?” Arabayı döndürürken sormuştu bir gözü aynadaydı. Arkadaki arabaları kontrol ediyordu. “Eve de gidebilirdik.” Dışarıda yemek yeme alışkanlığı edinememiş olması da ayrı bir komikti Berfu için. 2 yılda birçok şeye alışmış ama dışarıda yemek yemeye alışamamıştı.

“Trafik vardır eve en erken 3 saatten önce dönemeyiz beklerim diyorsan sorun yok.” 3 saat çoktu asla o kadar bekleyemezdi. “Tamam o zaman dışarıda yiyelim.” Bugün üzerinde bir hemen kabullenme huyu vardı. Sık görülen bir şey değildi kadın için.

“Ne istiyorsun?” Tüm gün denizi görünce aklına balık gelmişti pek sevmezdi ama şimdi canı istemişti. “Hmm balık olur mu?” Feyyaz başta bir şaşırdı evde ne zaman pişse biraz didikler sonra da bırakırdı. Balık yedirme çalışmasına bile son vermişti. Hatta evde bile artık çok nadir pişiyordu.

“Balık? Sen evde zor yiyorsun dışarıda balık mı yemek istiyorsun?” Berfu da farkındaydı çok balık yemediğinin ama canı istemişti şimdi. Ayrıca balık yememe huyu yeni başlamamıştı ki yıllardır vardı bu huyu. Annesi bile zorla yedirirdi. “Canım istedi şimdi.” Derken dudaklarını büzmüştü. Tuhaf bir istek olmuştu ama bir an canı istemişti.

“Peki yiyelim ama sonra mırın kırın etmek yok.” Ben bunu yemem diyerek çıkma ihtimali yüksekti. Doktor haftada bir balık ye demesine rağmen yemediği için balık yağı kullanmaya başlamıştı. Şimdi gidip kendi isteği ile balık yemesi göz yaşartıcıydı. “Tamam etmem.” Derken tam eminde olamamıştı ama ağzından bir kere çıkmıştı artık.

Feyyaz arabayı deniz kenarındaki balıkçıların oraya sürerken Berfu’nun çıplak ayaklarını gördü. Ayakkabılar ıslaktı ve geri giyemezdi. Mağazaların önünden geçerken bir ayakkabıcının önünde durdu. “Neden durduk?”

“Ne yapacaksın çıplak ayak mı dolaşacaksın hayatım?” Berfu çıplak ayaklarını sallarken “hayır.” Dedi. Kapının önüne korumalardan bir tanesi geldi. Feyyaz adama 37 numara bir spor ayakkabı getirmesini istedi. Berfu kapısını açtı beklemeye başladı.

Adam içeri girip spor ayakkabıyı istedi satıcı biraz şaşırmıştı dışarıya bir bakış attı. Karşısında Rolls-Royce marka son model siyah arabaya baktı. Türkiye de bunu alabilecek sınırlı sayıda kişi vardı. İçinde bir kadınla adam oturuyordu. Arabanın kapısı açıldı içindeki kadın beklemeye başladı. Satıcı şaşırsa da hemen en pahalı ayakkabılarını çıkarttı. Elindeki ayakkabıyı adamın eline verdi koruma dışarı çıkarken o da çıktı. Berfu adamın elindeki siyah ayakkabıya baktı.

“Bunun beyazı yok muydu?” Siyah ayakkabı kıyafetlerinin altında çok sırıtacaktı. Satıcı arkadan hemen “Var efendim ben hemen getiriyim.” Adam içeri hızla girdi. Feyyaz arabadan çıktı, açık kapının önüne geldi.

“İlla beyaz olması lazım değil mi?”

“Tabi ki o zaman kombinime uymaz.”

“İyi bakalım kombinine uysun.” Satıcı elinde beyaz ayakkabı ile çıktı. Koruma hemen adamın elinden alıp Feyyaz’a uzattı. Berfu’ya verebilecek kadar cesaret yoktu hiçbirinde. Ayakkabının birini karısına uzattı. Kadın başta ayakkabıyı giymek için öne eğilmeye kalktı ama etek de toplanarak yukarı kayıyordu. Ne biçim etek bu diye düşünmeden edemedi. Eve gittiklerinde kesinlikle çöpü boylayacaktı. Elindeki ayakkabıyı öne eğilerek kadına giydirdi. Araba yüksekti en azından da dizlerinin üzerine çökmesine gerek kalmamıştı. Diğer ayakkabıyı da giydirdi. Berfu önce ayaklarına baktı yani bir önceki kadar hoş değillerdi ama idare ederlerdi. Hoş bu yolda herhangi bir ayakkabıcıdan alınmıştı ama önceki ayakkabı adını telaffuz edemediği bir Fransız markasına aitti ikisini kıyaslamak saçmaydı.

“Uydu mu bari kombinine?”

“Uydu kocacığım şimdi gidebiliriz.” Feyyaz cebindeki kartı uzattı. Koruma alarak içeri girdi. Adam ne fiyat yazsa dışarıdaki adamın problem etmeyeceğini biliyordu ayrıca kendi parasının hesabını bile tutmuyordu büyük ihtimalle. Ayakkabının fiyatının üç katını yazdı çok fazla abartmaya gerek yoktu. Koruma kartı alırken fişi bırakıp çıktı. Feyyaz arabaya binmiş karısıyla konuşuyordu. Adamın açık pencereden kartı uzatıp kendi arabasına yöneldi.

Yakındaki oldukça pahalı bir balık restoranına çekti. Oldukça şık bir yerdi. Masalardan bir tanesine oturdular. Berfu balık istese de burun kıvırmaya başlayınca “Mırın kırın etmek yok demiştim başta.”

“Etmiyorum ki.” Yani ediyordu ama sorun balık değildi. Sorun onu yemekteydi. Ayrıca balıkları birbirinden ayırt da edemiyordu hangisinin tadı daha iyi olur kestiremiyordu. “Bu etmemiş halin mi?” Feyyaz yüzünü buruşturarak menüyü izleyen karısına bakarak.

“Evet sadece ne yiyeceğime karar veremedim.” Gerçekten verememişti. Yanlış bir şey seçip balıktan sonsuza kadar soğumak istemiyordu. Bir de kılçıklı falan bir şey olursa çok daha kötü olurdu. “Tek sorun o yani.” Yani biraz.

“Evet.”

“Tamam ne tür bir şey istiyorsun peki?” Tüm balıklar parçalanmamış hatta kafalarıyla birlikte servis ediliyordu ama işin açığı kılçık temizleme işinde hiç iyi olmamıştı hep içinde bir tanesi boğazına takılırdı kolay kolay da gitmezdi. Bu hissi hiç sevmiyordu. “Kılçıksız.”

“Kılçıksız balık?” Feyyaz dudaklarını bastırarak gülmesine mani olmaya çalıştı ama kolay değildi. “Evet komik mi?” Berfu bozulmuştu o da biliyordu kılçıksız balık olmadığını ama servis etme şeklinden bahsetmişti.

“Değil, değil de o zor biraz tüm balıklarda kılçık oluyor biliyorsun değil mi?” Feyyaz, Berfu’nun bu bilgiye sahip olduğundan emindi ama öğlende araba mevzusunda yaşadıkları gibi bir algı problemi yaşama ihtimali de vardı şimdi. “Dalga geçiyorsun ama.” Gülmemek elde değildi ama. Berfu’nun suratı düşünce adam kendini topladı.

“Geçmiyorum hayatım kılçıksız olmaz ama az kılçıklı söyleyelim olur mu?”

“Tamam da şimdi bunu neden kılçıklarından ayırmıyorlar ki?” Berfu’nun derdi balığın cinsi değildi kılçıklı olmasıydı. “Hangi biriyle uğraşacaklar?” Feyyaz da bir ağzından çıkan cümleye şaşırmıştı. Genel olarak tüm işlerini başkalarına yaptıran biri olarak.

“Bunu sen mi diyorsun?” Berfu sesinin şaşkın çıkmasına mani olamamıştı. Ne de olsa kocası ona çiçek gibi basit bir şey için bile adam gönderiyordu bu şekilde bir çıkış beklemiyordu. “Tamam gelsin ben ayıklayacağım.” Berfu bugün fazla centilmen davranan kocasına bakmadan duramadı. Yani her zaman nazikti ama bugün sanki bir ekstraydı sanki.

“Söz mü?”

“Tamam söz.” Feyyaz içinden tek sorunun kılçık olduğunu bilseydim sana haftada bir o balığı yedirirdim diye düşündü. “Tamam o zaman sen ne yiyeceksen ben de aynısından alabilirim.” Şimdi bir balık söyleyecekti ya çok kılçıklı falan olacaktı ya da ilginç pişecekti yiyemeyecekti ve iş tartışmaya dönecekti en iyisi o seçerse yemezse bir bahanesi olurdu.

“Emin misin?”

“Evet ne de olsa pek anlamıyorum ve ayırt edemiyorum.” Yalan da değildi. Hiç yakından incelememişti bu balık ne balığı diye. Feyyaz menüyü kapatırken garson yanına geldi.

“Ne arzu etmiştiniz?” Menüden bir balık gösterdi ve iki tane istedi.

“İçki olarak ne isterseniz?”

“Siz masayı hazırlayın onu sonra söylerim.” Garson giderken “Ne içersin?” Berfu masalara göz gezdirdi herkes içki içiyordu. Kendisi içki içmiyordu ve menüde de içki dışında pek bir şey görmemişti.

“Emin değilim sen ne içeceksin?” İçki alacaktı ama yine de sormuştu.

“Şarap büyük ihtimalle.”

“Araba?”

“Birisi kullanır giderken.” Mantıklıydı arkalarında iki araba insan vardı bir tanesi kullanırdı.

“Peki ben bir şey içmeyeceğim galiba” Şu an canı bir şey içmek istemiyordu.

“Emin misin? İçki dışında bir şey sipariş edebiliriz.”

“Evet canım bir şey istemiyor sadece su.”

Masa hazırlanırken kendine kırmızı şarap ve su söylemişti Feyyaz. Balıklar gelince önce Feyyaz kendi tabağındaki balıkları ayıkladı sonra da Berfu’ya uzattı. Berfu kendi tabağı ona uzatırken adamın elindekini aldı. Yemek bitene kadar şakalaşarak oturmuşlardı. Açık söylemek gerekirse evlendikleri günden beri en iyi gün listesi yapsa ilk beşe girerdi bugün kesinlikle. Yemekten sonra arabaya bindiler. Feyyaz sadece iki kadeh içmesine rağmen işini şansa bırakmayarak arabayı korumalardan bir tanesine verdi.

Eve geldiklerinde banyo yapmış üstlerini değiştirmiş balkona oturmuşlardı.

“Telefonunu verir misin?”

“Niye?” bu arada telefonu uzatmıştı.

“Fotoğrafları alacağım.” Çekindikleri tüm fotoğrafları kendine attı. Sonra İnstagram’a girdi. Fotoğrafları seçti atacakken sonra aklına “Bir tane de beraber fotoğraf atsam olur mu?” Feyyaz pek sevmiyordu bu tür şeyleri ama en azından bir tane fotoğrafları olursa profili daha güvenli olacak gibi geldi. Hem profili de açık değildi gören de olmazdı.

“Tamam.” Berfu elinde çok fazla iyi fotoğraf olmadığı için incelerken adamın sırtından sarılıp kafasını boynuna gömdüğü fotoğrafı beğenmişti. Hafif kaymıştı ama doğal duruyordu. Zaten anlık çekilmişti bir an öpmüştü o anda yanlışlıkla parmağı değmiş çekmişti. Çok hoş duruyordu. Bunu atabilirdi. En sona ekledi. Sonra da paylaştı. Eğlenceli bir gün olmuştu en azından bir hatırası kalmalıydı. İnstagram’a girdiğinde Zerda ve arkadaşlarının attığı fotoğraf ve videolara denk geldi. Çekimden haberi yoktu.

“Burak abiler çekimi bugün yapmışlar haberin var mı?” Bugün o yüzden mi dışarı çıkmışlardı? Tüm gün ekstra bir iyi davranmıştı adam zaten.

“Hayır yok.” Feyyaz evet demek istememişti yoksa bugün bilerek onu oyalamış gibi görünecekti zaten öyleydi ama bunu karısının bilmesine gerek yoktu. Bu sefer sanki zoraki iyi davranmış gibi görünecekti ama öyle değildi. Bunu karısında kanıtlamak bayağı güç olacaktı. Ayrıca ana amacı onlardan uzak tutmak değil görünce evde tüm gün oturup üzülmesini istememişti.

“Emin misin?” Berfu’nun içine bir şüphe düşmüştü bile. Sırf çekimi görmesin diye mi onu oyalamak istemişti acaba? “Evet Berfu, her adımlarını kontrol mu ediyorum?” Belki biraz öyle olabilirdi ama onlarda sürekli yer bildirimi yapıyorlardı zaten.

“Etmiyorsun ama durmadan da konuşuyorsunuz.” Yalan sayılmazdı bazen Hancı erkeklerinin masasındaki dedikodu gün evlerinde dönmüyordu. Evdeki her şeyi birbirlerine aktarmada üstlerine yoktu. “Çoğu iş için oluyor.” En azından o şekilde başlıyordu. Ayrıca kocasına da zorla bir şey yaptırmak oldukça zordu. Kendisi bazen çok fazla dil dökmesi gerekiyordu.

“Peki bir şey demedim.” Berfu daha fazla görüp sinirlerini zıplatmak istemedi. Telefonu kenara bırakırken elindeki kahveden bir yudum aldı. “Yarın ne zaman gideceksin?” Konuyu değiştirmek istemişti Zerda’nın daha fazla gündemini tutmasını istemiyordu.

“Sabah erken işim var sonra gelirim.” Kendinin bir işi yoktu. Tüm günü de evde geçirmek istemiyordu. Aklında birkaç şey vardı ama emin de değildi. “Tamam.”

“Sen çıkacak mısın?” Aklında birkaç bir şey vardı ama en ağır basanı at binmekti. Kar Çiçeğini özlemişti. Okullar açılınca sık göremeyecekti zaten yazın ne kadar çok görebilirse o kadar iyiydi. “Aslında at binmeye gitmek istiyorum ama emin değilim.” Üşenmezse giderdi.

“Beklersen öğleden sonra gidebiliriz.” Berfu aklına gelen hınzır soruyla kocasına doğru döndü. “Hmm sen de binecek misin?” Feyyaz at binmekten çok fazla haz etmiyordu ama ona eşlik etmek için bazen sürüyordu. Bu bazenler etrafta başka erkek varsa oluyordu.

“Emin değilim.” Eğer tek sürecekse etrafında kimse olmayacaksa hiç atların yanında yaklaşmayı planlamıyordu. “Bineceksen giderim.” Berfu bilerek üstüne geliyordu hoşlanmadığını biliyordu.

“Benim binmemle senin alakan ne?” Berfu omuzlarını silkerken kahvesini içti.

 

Bölüm : 04.01.2025 19:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
kübra durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / GÖNÜL YAPMAK GÖNÜL ALMAKTIR
kübra durukan
GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1)

55.94k Okunma

2.74k Oy

0 Takip
76
Bölümlü Kitap
GECELERİ SADECE KÖTÜLÜK MÜ DOLAŞIRDI SOKAKLARI?BAZEN GÖRMEK İÇİN KÖR OLMAK GEREKİRGÖVDE GÖSTERİSİ YAPMAK İÇİN NE GEREKİR?BİRİSİNİ NASIL TANIRSIN?ŞEYTANDA BİLİR KİMDEN KORKACAĞINIKORKULAR BAZEN GERÇEĞİ GÖRMEMİZİ ENGELLERGERÇEKLERİ İNKAR ETMEK ONLARI GİZLER Mİ?BİLİNMEZLİĞE SÜRÜKLENMEKHER ŞEY SENİNLE BAŞLARKORKULARDAN KORKU BEĞENEN BÜYÜK KORKUN NE?İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİRKAYBETMEK İÇİN ÖNCE NE KAYBETTİĞİNİ BİLMEK GEREKİRYENİ HAYATA KÖTÜ BİR MERHABAVAR OLMAYA ÇALIŞMAKYENİ ORTAMLAR YENİ BAŞLANGIÇLAROYUNBOZANLIK YAPMASOSYETEYE İLK BAKAMAYIŞUYUM SAĞLAMANIN İLK KURALI EKSİK LİSTESİ YAPMAKTIRPLANLAR BAZEN İŞE YARAMAZGÖRDÜN MÜ DÜNYA ETRAFIMA PERVANEÜZÜLMEK İÇİN BAHANE ARAMAK...ELEŞTİRİLMEDEN SEVİLMEK...KORKULAR SEVGİMİZİ BESLERDİNLEYEN YOKSA KONUŞMANIN ANLAMI YOKTURÖneri başlığıBİTMEK BİLMEZ GECELERÖLÜM SENSİZLİĞİBİLEN BİLDİĞİ GÖREN GÖRDÜĞÜ KADARNotGERÇEKLERİN EN KÖTÜ HUYUDERİN GÖKYÜZÜ HİZAYA GELSEVME KİMSEYİ YAKARSIN CANINIKÜÇÜK SÜRPRİZLERGülüş kurşun olamaz mı?İNTİKAM YEMİNİHERKES KENDİ MERAKININ KÖLESİDİRSevmekDEDİKODU MALZEMESİ10.000 Okunma OldukYALITILMIŞ BİR HAYAT MI YANILTILMIŞ BİR HAYAT MI?Yeni bölüm duyurusuKALBİM BUZDAN TUZAKırılganBİLİNMEZLİKTE KAYBOLMAKSIĞINILACAK LİMAN BUL KENDİNEYeni bölüm geldiDÜŞÜNÜLECEK ÇOK ŞEY VARAÇIKLAMA !!!!!!!Yalnızlığı DenemekGECİKMİŞ BALAYI DİYEDEBİLİRDİK AMA...Yeni bölüm zamanlarıÖLÜMLE YÜZ YÜZE GELMEK KORKUTUCUDURKARANLIK GELECEĞİN KARANLIK GEÇMİŞİAcep Değil Deli OlsaGelecek bölümlerden bir kesitGELECEK HAKKINA BİR ŞEYLERTeknik sorunlarORTAYA DÖKÜLEN DUYGULARKIŞ ORTASINDA ÇİÇEKLENECEĞİZAcılar DeniziGelecek bölümlerden bir kesitBİTMEK BİLMEZ BİR YOLCULUKTUR HAYATEVCİLLEŞMİŞ ERKEK EN İYİSİDİRKARANLIK GÖKYÜZÜNDE PARLAYAN KUTUP YILDIZIKAR ÇİÇEĞİ'NİN ASIL SAHİBİZERDA'NIN TATLI(SIZ) SÜRPRİZLERİHER GÜZELİN BİR SORUNU VARDIRAçıklama ve DuyuruGÖNÜL YAPMAK GÖNÜL ALMAKTIRYENİ BÖLÜM GÜNLERİ BİLGİLENDİRMEKISKANIYOR MUYUZ NEYeni bölüm geldiSEVGİNİN BİNBİR TÜRLÜ HALİSEVEN SEVDİĞİNİ KISKANMASINYeni bölüme destek amaçlı
Hikayeyi Paylaş
Loading...