@ahsenkubos
|
Olduğunuz kişi, olmayı umduğumuz en iyi oyuncudan
bin kat daha ilginçtir(Stanislavski) Yol boyunca elindeki kâğıdı ezberlemeye çalışmıştı. Daha iyi durumda olduğu kesindi. En azından bir iki isim unutacaktı o da büyük bir problem olmazdı herhalde. Araba durduğunda gerilmesine mâni olamadı. İlk defa böyle bir etkinliğe katılıyordu. Televizyonda gördüklerine benziyorsa aşırı bir kalabalık olmayacaktı ama yine de karşısında gencinden yaşlısına karma bir grup vardı. Arabadan indiklerinde Berfu kendine hâkim olamayarak Feyyaz’ın ilerletmesine karşı koymuştu. Feyyaz karısının kolayca sakinleşmeyeceğini fark edince arabanın yanında duran korumaya gidin der gibi bir işaret yaptı. Adam tek bakışta anlayıp diğer arkadaşını alıp ortamdan uzaklaştı. Feyyaz üzerindeki ceketi çıkartıp Berfu’nun omuzlarına bıraktı. “Şu an boşuna geriliyorsun.” “Boşuna mı?” Feyyaz her an geri dönecek gibi görünen karısını kaldırarak arabanın kaportasına oturttu omzundaki ceketi düzeltti. “Evet boşuna içeride sana gülebilecek cesarete sahip kimse yok ayrıca gerçekten yapamayacağını düşünseydim en başında izin vermezdim.” dedi. Berfu biraz daha rahatlasa da yine de tam ikna olmamıştı. Yerinde kıpırdandı. Feyyaz kaportanın üzerine elini koyup öne doğru eğildi. “Ayrıca güzelliğini izlemekten kimse konuşmanı dinlemeyecek.” Feyyaz hayatında çok fazla iltifat etmemiş bir adam olarak bu aralar fazla iltifatlar ettiğinin farkındaydı ama içinden geliyordu. “Gerçekten mi?” Maalesef öyle dememek için kendini zor tutmuştu. Bu kadar güzel bir kadına kim bakmadan durabilirdi. Yunan tanrıçalarına benziyordu. “Evet gerçekten. Sen de rahatla artık gerilmekten farklı bir boyuta ulaşacaksın şimdi.” Berfu yerinde kıpırdanırken Feyyaz daha fazla kendini tutamayarak öpmüştü. Uzaktan fazla romantik bir görüntü veriyorlardı. Kadın arabanın kaportasına oturmuş üzerinde adamın ceketi. Adam, kadını öpmek için öne eğilmiş bir eliyle kadının sırtını desteklerken diğer eliyle elbisenin açılan yırtmacından bacağını okşuyordu. Etrafta kimse yoktu. Gecenin sessizliğini sadece hafif esen rüzgâr sesi bozuyordu. “Rujumu bozdun.” “Bozmadım.” derken kenarına taşmış ruju sildi. “Bozmamışsan niye düzeltiyorsun.” “Düzgün dursun diye.” “Bozulmamışsa niye düzgün dursun ki?” “Sen bu akşam fazla mı soru soruyorsun.” “Hayır.” “Bence öyle ama neyse.” Berfu çantasından rujunu çıkartıp tekrar sürdü. Başta Feyyaz’ın dudağına bulamış ruju silmeyip salona bu şekilde göndermek geçse de sonra vazgeçti çünkü tek o değil kendisi de rezil olacaktı. Parmağını uzatıp dudağının kenarına bulaşan ruju sildi. Feyyaz dudağına değen parmakları öpmeden duramamıştı. “Hadi artık girelim yoksa ya hiç içeri giremeyeceğiz ya da sen üşüteceksin.” Berfu arabanın üzerinden inerken çantasını eline aldı. Kapıdan içeri girmeden omzundaki ceketi kocasına iade etti. Düşündüğü gibi kalabalık olmayan ama oldukça elit bir ortam onu karşıladı. Arka fonda sakin bir piyona çalınıyordu. Piyanist yumuşak tonda bir şeyler çalıyordu. İçeri girdiklerinde Seda ve Zerda onları karşıladı. “Hoş geldiniz.” derken sarıldılar. Seda ve Zerda oldukça şık gözüküyorlardır. Zerda su yeşili bir elbise giyerken Seda beyaz bir elbise giymişti. “Hoş bulduk çok güzel gözüküyor.” Berfu içten bir şekilde söylemişti ki gerçekten çok hoş bir ortam oluşturmuşlardı. Aşırı ve fazlalık olan hiçbir şey yoktu. Açık tonlarda döşenmiş salonun sağ köşesine açık büfe ve bar hazırlanmıştı. Arada dolaşan garsonlar masadan tepsileri doldurarak arada dolaşıyorlardı. “Yani o kadar uğraştık biraz olsun artık.” “Değmiş o zaman.” Feyyaz yanında geçerken içki ikram eden garsonun tepsisine baktı alkolsüz içki olmadığını görünce kızları orada bırakarak bara ilerledi. Berfu alkol kullanmıyordu bu yüzden alkolsüz kokteyl de eklenmelerini söylemişti ama çoğunluk alkol kullandığı için anlaşılan çok fazla dağıtıma çıkmıyordu. Berfu ve Zerda konuşmaya devam ederken Seda hazırlıkları kontrol etmek ve misafirlere hoş geldin demek için yanından ayrıldı. Feyyaz elindeki alkolsüz kokteyl kızların yanına gelmiş ve elindeki içeceği karısına uzatmıştı. Zerda’nın tuhafına gitmişti. Yıllardır tanıdığı adamın yapacağı bir şey değildi pek. Berfu uzatılan içeceği aldı. İçeride hafif bir alkol kokusu vardı ama elindeki içecek alkollü müydü emin değildi. Zerda kendini ortaya atmaktan geri durmayarak “karına getirmişsin hani bana?” diye söylendi. Feyyaz elin yok mu alacak diyecek olsa da “Alkolsüz bu Zerda alkolsüz mü içecektin?” Berfu da aklındaki soruya cevap almış oldu böylelikle elindeki içecekten bir yudum aldı. Hafif mayhoş tadı olan limonlu aromalı bir içecekti. Ana tadı limon olsa da farklı tatlar geliyordu ama ortamda birçok koku bir araya girdiği için baskın olmayan diğer koku ve tatları çıkartamamıştı. Zerda yanından geçen garsonun tepsisinden bir içki aldı sonra da yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirip Feyyaz’a doğru kaldırdı. Zerda arkadaşlarının yanına giderken Berfu ve Feyyaz tekrar baş başa kalmışlardı. Berfu heyecandan pek yerinde duramıyordu ama pek belli etmemeye de çalışıyordu. Vakit ilerlerken Berfu konuşmayı yaparak etkinliği açmıştı. Elleri sahneye çıkana kadar titrese de sonrasında geçmişti. Düşündüğü kadar da kötü geçmemişti birkaç ismin sırasını karıştırmıştı onun haricinde gayet iyi konuşmuştu. Sahneden indiğinde çok daha rahatlamıştı sorunsuz atlatmış olmanın verdiği gururu taşıyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde 3 milyonluk bağış toplanmıştı. Gelen para yıllardır bağış için kullandıkları banka hesaplarına aktarılacak ve oradan da doğrudan ihtiyaç sahiplerine gidecekti. Berfu en azından güzel bir şey için küçük de olsa bir katkı sağladığı için mutluydu. Herkes gittikten sonra açık büfenin önünde Feyyaz, Berfu, Burak, Zerda, Fatih, Seda ve Yasemin konuşuyordu. Gecenin nasıl geçtiğinden, neler yaptıklarından falan konuşurken Berfu fark etmeden içkileri karıştırmış ve alkollü olandan içmişti ama ikisinin tadı benzer olduğu için ayırt edememişti. Feyyaz elindeki viski bardağını kenara bırakırken ayakta durmakta zorlanan karısına baktı. Biraz önce gayet iyiydi. Ya yorgun olduğu içindi ya da hastalanıyordu. İkisi de şu an pek tercihi değildi ama bu genel olarak tercihine bakmıyordu. “Biz gidelim geç oldu artık.” Feyyaz hayatında ilk defa bir yerden geç oldu diyerek kalkıyor olabilirdi, genel olarak etrafındaki insanlar bu bahane ile giderler en sona kendisi kalırdı ama bugün tam tersi oluyordu. Diğerleri bunu bekliyormuş gibi kalkmaya karar verdiler. Kapıdan çıktıklarında gece yarısı sonbahar ayında ince elbise ile dışarı çıkmak pek mantıklı değildi. Her çıkan hava soğumuş diyordu. Berfu önce soğuğun ısırıklarına merhaba dedi. Başına çok fazla geldiği bir durum değildi ne de olsa. Bu soğukta bu saatte bu elbise ile dışarıda olacağını da hiç düşünmemişti. Şu an pek bir şey düşünemiyordu genel olarak ama olsun. Feyyaz ceketini çıkartıp karısına giydirdi. Omuzlarından atmak bile korumazdı büyük ihtimalle. Bu evden çıkarken üzerine bir şey almama huyundan vazgeçmesi gerekiyordu artık. Arabalar geldiğinde herkes kendi arabasına yönelmiş ve geceyi bitirmişlerdi. Berfu arabaya bindiğinde kafasını tutamıyordu. Kafası kocasının omzuna düştü. Feyyaz bir anda neden kötü olduğunu anlamamıştı. “İyi misin sen?” “Başım dönüyor ya da dünya dönüyor şu an emin değilim.” Berfu konuşurken sesler ağzından yalpalayarak çıkmıştı. Feyyaz anlık şokla kafasını çevirdi. Karısı kesinlikle hasta değil sarhoştu ve bu ne ara olmuştu? “Sarhoş mu oldun sen?” “Sarhoş mu? Sarhoş olunca böyle mi oluyoruz?” “Berfu ne ara içki içtin?” “Ben bir şey içmedim sadece verdiğin içecek dışında.” “Kesinlikle içmişsin.” “Başım dönüyor zaten hareket etmesen.” Feyyaz gecenin yeni başladığını hissediyordu. Daha önce hiç alkol almamıştı ve bünyesinin hiç de iyi tepkiler vereceğini zannetmiyordu. Kafasını arabanın arkasına yaslarken her güne bir olay diye düşünmeden de edemedi. Zerda eve geldiklerinde yatak odasına girdi. Burak da arkasından gelmişti. Uzun süredir kafasını karıştıran bir durum vardı. Yıllardır Feyyaz’ı tanıyordu ve bu aralar onu fazlasıyla şaşırtıyordu. Eldivenlerini çıkartırken “Burak sana bir şey soracağım.” “Sor aşkım.” “Sence Feyyaz abim bu aralar tuhaf davranmıyor mu?” küpelerini çıkartırken Burak’a baktı aynadan. “Ne gibi?” Burak’ın huzursuz sorusuyla doğru yolda olduğunu anlamıştı. “Yıllardır tanıyorum ve benimle ilk tanıştığında ilk bir yıl boyunca sokaktan geçen bir yabancıymışım gibi davrandı.” Burak’ın yüz ifadesinin değiştiğini görünce ona doğru döndü. Geriye yaslandı kollarını önde bağladı. Kesin bir şey vardı. Bu tür şeyleri asla kaçırmazdı ve bunun altında başka bir şey vardı. “Ee?” Burak’ın en kötü huyu sarhoş olduğunda yalan söyleyememesiydi. Şu anda deli gibi sarhoştu daha etkinlik bitmeden soluğu barda almış ve sayısını bilmediği kadar da içmişti. “Eesi hayatım Berfu ile öncesinde birbirlerini tanımıyor olduklarını düşündüğümüzde ve evleneli sadece birkaç ay olmasına rağmen Feyyaz abim kesinlikle fazla içten davranıyor.” Tek sorun içtenlik de değildi kesinlikle ondan beklenmeyecek kadar da kibar diye düşünmeden edemedi. “Ne var bunda karısı sonuçta.” Burak şu an sorulardan kaçmanın bir yolunu arasa da Zerda bir şeye elini atmışsa istediğini almadan dönmezdi. “Burakcım beni delirtme beni Feyyaz abim birkaç aydır tanıdığı herhangi birine böyle davranmaz. Berfu olayların farkında değil ama ben Feyyaz abimi tanıyorum kesin başka bir şey var. Özellikle iş yaptığı adamın kızını almışsa.” Kesinlikle öyleydi. İş için falan deseler de tuhaf gelmişti eğer iş için biriyle evlenecekse etrafında halihazırda iş yaptığı bir sürü insan vardı hem yurt dışından hem de İstanbul’dan. “Zerda sana ne?” Burak geri çıkış yaparak susturmaya çalıştı ama nafileydi bu gece kesin Zerda’nın bilmemesi gereken ne varsa öğrenecekti. “Kesin var. Öncesinde başka bir şey oldu değil mi?” “Olmadı.” Burak gömleğin düğmelerini açarken eli ayağı birbirine karışmıştı. Zerda yanına gidip gömleğini çıkartmasına yardım etti. “Feyyaz abime birden romantiklik yüklendi yani hediyeler, yüzme dersleri, hastalandığında evi beklemeler falan bir anda oluştu yani. Üniversite mevzusunu hiç açmıyorum bile.” “Ay Zerda uğraşmasana adam karısı ile ilgileniyor ne yapsın durmadan kavga mı etsin?” “Kavga bile etmezdi çünkü daha konuşma aşamasına yeni geçmiş olmaları gerekiyordu. Gittiği yerlerden hediye falan getiriyormuş ve kaç yıldır tanıyorum ben bile şaka yaptığını birkaç kere gördüm evde durmadan şaka yapıp dalga geçiyormuş.” “Berfu durmadan ev akışını anlatıyor yani.” “Yok ben insanın ağzından laf almayı bilirim ayrıca neler döndüğünü bilmediği için ona normal gibi geliyor.” “Zerda insanların özel hayatlarını rahat bırak.” “Tamam bende Berfu’ya sorarım o anlatır.” “Bilmiyor anlatamaz.” derken Burak yanlışlıkla ağzından kaçırmıştı. Elindeki gömleği yatağa atıp kaçmaya çalıştı ama Zerda önünü kesti. “Yani bir şey var.” “Zerda.” “Ben hepsini öğrenmeden bırakmam biliyorsun.” “İlla başıma iş açacağım diyorsun yani.” “Neden iş açmış oluyorum ki?” “Zerdacığım, hayatım, aşkım seni ilgilendirmeyen insanların aile ilişkilerini rahat bırak.” “Niye beni ilgilendirmesin ki Berfu benim arkadaşım?” “Ne güzel benimde yengem oluyor ama ben karışmıyorum değil mi?” “Bence karışıyorsun siz üçünüz bir şeyler karıştırıyorsunuz ve biz üçlüden de saklıyorsunuz.” “Zerdacığım, güzelim bırak bu işleri gel biz duşa girelim.” “Sırayla, önce sen anlat bakalım neler dönüyor? Yoksa yarın sabah soluğu onlarda alır Berfu’yla konuşurum. Elbet o da öğrenmenin bir yolunu bulacaktır.” “Zerda ya off.” “Oflama bana dökül şimdi.” “Feyyaz abim daha önce Berfu’yu görmüşmüş beğenmiş.” “Ha, niye Berfu’nun haberi yok ki bundan? Öğrense ne olur hem herhalde Feyyaz abim onu görmüşse o da onu görmüştür.” “Görmüş de hatırlamıyor işte.” “Burak en başından anlatacak mısın yoksa sabaha kadar soru cevap mı yapacağız?” “Off Zerda ne baş belasısın var ya. Eğer tek bir kişiden bile duyarsam hiç iyi şeyler olmaz haberin olsun.” “Ağzımı bile açmayacağım.” “Geçen sene temmuz gibiydi galiba Feyyaz abim yeni oraya gitmişti. Bir düzen oturtturmaya çalışıyordu. Gündüz yanından kovduğu adamlardan bir tanesi gitmemiş aksine içmiş geziyormuş ara sokaklarda o sırada da Berfu oradan geçmeye kalkmış bizimkilerde sese gitmişler sonra bakmışlar bu. Neyse işte sonra da Berfu’yu gidecekleri yere bırakmışlar.” “Bu kadar olaya rağmen Berfu abimi hatırlamıyor yani.” “Zaten korkmuş kız bir de tanınmak istememiş olacak ki yüzünü de gizlemeye falan çalışmış zaten. Feyyaz abim öyle görmüş yani.” “Güzel ve epik bir aşk hikayesinin başı olabilirdi.” “Sen sakın gidip anlatmaya falan kalkma.” “Tamam dedim ya Burak aa, yani Feyyaz abim aşık oldu öyle mi?” “Ben öyle mi dedim.” “Evet nerdeyse. Feyyaz abim günahını vermez kimseye tutmuş yardım etmiş bir de üstüne evine bırakmış. Hadi ilkini geç adama kininden yapmıştır ama ikincisi pek onluk bir davranış değil yani daha arabaya almadan beğenmiş artık sonrasında da aşık olmuş.” “Orasını bilemem.” “Bilirsin hayatım da neyse. Yani hadi oralar tamam da ailesine rağmen kabul etmiş oluşu hala saçma geliyor.” “Zerda illa delirteceksin beni. Feyyaz abim o gece hem Berfu ile hem de abisi ile tanışmış tamam mı? Berfu’yu bırakınca alacaklı olduğu bir adamın evine gitmiş meğer adamlar Karabey aşiretindenmiş Berfu’nun abisi falan gelmiş biraz atışmışlar ertesi gün de parasını almaya konağa gidiyor kızı orada görüyor. Kim olduğunu bilmediği için üzerine düşmeyecekmiş ama orada görünce kim olduğunu öğrenmiş. Bir daha göremem falan diye düşünürken de işte Berfu’nun babası iş anlaşması önermiş beraber çalışmaya başlamışlar. Abim de evde görürüm diye kabul etmiş ama işin sonunda göremedi. Tam bu kadar yeter iş deyip işi bırakıp dönecekti Berfu meselesini de farklı halledecektik sonra da babası kızımla evlen deyince kabul etmiş.” “Ha armut piş ağzıma düş diyorsun yani.” “O kadar kolay olmadı sırf eve rahat girip çıkmak için başta tüm eserler yüksek fiyattan satıldı hatta birkaç tanesini de kendisi aldı sırf adamın gözünü boyamak adına adam da paraya tapıyormuş resmen damladığını görünce neden akmasın diyerek bu işe girişti ama işin aslı pek öyle de değil. Baran, abimin üzerine fazla geliyordu eğer Berfu işi yatmış olsaydı çoktan Baran toprağa karışmıştı.” “Feyyaz abime bak sen ne oyunlar çevirmiş.” “Zerda!” “Şimdi Berfu o gece arabasına bindiği kişinin kocası olduğundan habersiz.” “Evet.” “Kötü olmuş.” “Niye bilse daha mı iyi?” “Evet yani belki Berfu iyi, tatlı, güzel bir kız kabul ama biraz soğuk bir tabiatı var. Ayrıca şu anda bulunduğu ortama uyum sağlamak için o kadar enerji harcıyor ki birini sevebilecek enerjisi kalır mı emin değilim.” “Onu da abim düşünsün. Ben kalkıp doğudan kızı alıp buraya getirmedim ya, o da biliyordu uyum sağlamayacağını.” “Eh nerdeyse zıt iki farklı aile yapısıyız. Ayrıca Feyyaz abimde seviyor da, tamam beklenmedik hareketler yapıyor ama pek de yeni evli gibi de davranmıyor.” “Niye?” “Niye mi? Zamanın çoğunu işine ayırıyor daha birbirlerini yeni tanıyorlar bu gidişle birkaç yıla anca tanışma işini bitirirler. En azından bir balayına falan gitmelilerdi ki baş başa kimse olmadan vakit geçirseler daha iyi olacaktı.” “İtalya’ya gidince yaparlar.” “Tüm erkekler aynısınız ya. İş işten geçtikten sonra dünyayı ayağına ser yine de yetmez.” “Niye iş işten geçsin ki ayrıca gördüğüm kadarıyla gayet iyi anlaşıyorlar.” “Öyle mi dersin?” “Evet.” “Feyyaz abim bu akşam hayatında ilk defa birini alkışladı ama bil bakalım kimin bundan haberi yok. Ayrıca onun adına alınmış kararlar var dolabının hepsini ona söylemeden değiştirdi hatta beni de alet etti değiştirdim. Berfu bunlara ses çıkartmıyor oluşu sevgiden değil yani büyük ihtimalle evliliğe adapte olmaya çalışıyor.” “Zerda nereden biliyorsun?” “Eh kadın iç güdüsü diyelim onun yetiştiği kültürde erkeğe çok fazla karşı çıkılmaz. O da bundan dolayı şimdilik ses çıkartmıyor ama ortada bir sevgi kesinlikle yok.” “Nereden anladın aşkolog hanım?” “Ya insan sevdiği insandan bahsederken gözlerinin içi güler Berfu sanki koluna taktığı bileklikten söz edermiş gibi bahsediyor. Beğenmiş takmış ama olmasa da sesini çıkartmazmış gibi. Ayrıca karşısındaki onu sevse bile bundan haberi yok ne olduğunu kendisi de anlamıyordur eminim.” “Neyse gece gece bitti mi Feyyaz-Berfu incelemen?” “Bitti hayatım az önce yaptığın duş teklifiyle devam edebiliriz.” Feyyaz eve geldiklerinde arabada uyuyakalmış karısını kucaklayarak arabadan indirdi. Eve girince doğruca yatağa yatırdı. Önce kendi üzerini değiştirmek için hareketlendi gömleği çıkartmıştı ki Berfu birden kalktı. “Ne oldu?” Berfu sarhoşluğun verdiği kafa karışıklığının farkında olmayacak ki “Akşam olmuş.” Feyyaz verdiği tepkiye gülmeden edememişti. Sanki ilk defa akşamı görmüş gibi şaşırmış ağzı o şeklini alırken eliyle ağzının yarısını kapatıyordu. “Bu gidişle sabah da olacak gibi ama neyse.” “Sabah mı? Ne zaman?” “Birkaç saate hadi kalk üzerini değiştirelim.” “Hayır.” “Saçmalama güzelim elbiseyle yatacak değilsin ya.” “Yatacağım.” “Berfu kalk hadi hatta banyoya da girelim sen ayık.” “İstemiyorum çıkartmayacağım.” “Niye?” “Çok güzel oldum çıkartırsam bozulur.” Kendini aynada görmediği kesindi. Saçları dağılmış hatta açılmıştı. Rujunun büyük bir kısmı dudağında değil arabada yattığı gömleğinin üzerindeydi. Parfüm ve alkol kokuları birbirine girmişti. Elbisenin etekleri kırışmıştı. Parmağındaki tektaş hariç geri kalan yüzüklerin hiçbiri kalmamıştı. Hatta omuzundakini bile çıkartmıştı. Ne ara yaptığını bilmiyordu. “Sen her zaman güzelsin hadi şimdi değiştirelim.” Berfu başını hayır anlamında salladı. Midesi bulanmaya başlamıştı. “Midem bulanıyor.” Elinden tutup yataktan kaldırdı. Tuvalete girdiklerinde Berfu klozetin yanına çökmüş oturuyordu. Kusmaya çalışsa da kasılan midesinden başka bir şey olmamıştı. Kasılan midesiyle karnına bir ağrı girince kendini duvara yaslamış oturuyordu. Feyyaz bu geceyi bu şekilde geçireceklerine emin olarak yere oturdu sonra da yerde oturan karısını kucağına çekti. Berfu kısa bir süre sonra tekrar sızmıştı. Feyyaz tam hareketlenecekti ki Berfu tekrar uyandı. “Miden bulanıyor mu hala?” “Hayır.” “Kim verdi sana bu içkiyi?” “Sarhoş değilim ben.” “Tabi sen değilsin ben sarhoşum değil mi?” “Evet o kadar içtin nereye gitti uzaya mı?” “En azından konuşmam kaymadı.” “Yoksa senin içtiğin içkiler bana mı geldi yoksa?” bunu derken gözleri dolmuştu bile. “Yok artık Berfu saçmalama olur mu öyle şey?” “Ben niye kötüyüm de sen değilsin peki?” “Sen yanlışlıkla alkol almışsın da ondan.” “Almadım diyorum ya.” derken ağlamaya başlamıştı. Berfu tüm gece sadece sarımsı renkteki mayhoş tadı olan içecekten içmişti başkasını eline almamıştı. “Ağlama tamam almadın.” “Senin içtiklerin bana geldi diyorum işte.” Feyyaz bundan sonraki on beş dakikayı Berfu’ya bunun imkansız olduğunu açıklamakla geçmişti. Neyse ki sonunda aynı renkte olan alkollü bir kokteylle karıştırdığını fark etmiş Berfu’da ikna olmuştu. Biraz zorla olmuştu ama neyse. “Hadi gel bir duşa gir en azından kendine gelirsin.” “Hayır ben uyuyacağım.” “Üzerini değiştirelim o zaman.” “Hayır.” Feyyaz haline ağlasa mı yoksa gülse mi emin olamadı. Şu an aşırı derece sevimli duruyordu ama aynı zamanda onu uğraştıracak gibiydi. “Niye?” “Elbisemi çıkartmak istemiyorum.” “Şu lanet elbiseyi sahiplendiğin kadar beni sahiplenmedin.” Artık patlama noktasına gelmişti. Elbisem de elbisem, ne elbiseymiş. “Lanet deme elbiseme.” Berfu tekrar ağlamaya başladığında Feyyaz dil dökerek halledemeyeceğini anlayınca yerden destek alarak ayağa kalktı. Kalkarken Berfu’yu da kaldırmıştı. “Nereye gidiyoruz?” “Banyoya.” “Hayır ben yatacağım.” “Banyo yapmadığın sürece kendine gelmeyeceksin sen, hadi.” Feyyaz, Berfu’nun kollarından tutarak banyoya soktu. Kadın bir hamle ile kaçmaya çalıştı ama yakalandı. “İstemiyorum çıkartmayacağım ben elbisemi.” “Başlayacağım ama elbisene.” Berfu adamı itmeye çalışsa da gücü normalde yetmezdi sarhoşken ihtimaller dahilinde bile değildi. “Tamam şimdi çıkartalım sabah geri giy olur mu?” “Hayır bozulur.” “Bozulmaz bir şey olmaz.” “Olur ya.” “Olmaz olmaz.” diyerek suyun altına çekip suyu açtı. Akan soğuk su genç kadının bedenine deyip ısırınca suyun altından tek hamle de kaçmayı başarmıştı. Feyyaz suyun ısısını ayarlamaya çalışırken bir anda kaçan karısına baktı. Banyo kapısından çıkarken yakaladı ve geri çevirdi. İkisi de işi inada bindirmişti. Başka bir zaman olsa belki kazanan farklı olabilirdi ama şu an adam fazlasıyla sinirlenmişti. Hayatında ilk defa alkol alan birinin bu kadar ayakta durabilmesine mi şaşırsa yoksa kafayı elbiseye takmış olmasına mı karar veremiyordu. “O kadar kolay değil küçük hanım gel buraya. Sen ayıkmadan hiçbir yere ayrılmıyoruz.” Feyyaz, Berfu’nun kolundan tutup suyun altına geri çekti. Kaçmak için çırpınsa da fayda etmemişti. Birkaç dakika süren hırçınlaşmanın ardından Berfu sakinleşmiş daha doğrusu suyun altında uykusu gelmiş ve yere çökmüş üzerinde elbise ile kafasını duvara dayamış uyuyordu. Feyyaz da yanına oturmuş bu sakinliğin ne kadar süreceğinden emin olamıyordu. Bu sefer tam uyuduğundan emin olmadan hareket ettirmemeye karar vererek oturmaya başladı. Saçları açılmış, elbise üzerine yapışmıştı. Yüzü ıslak saçlarla kapanmıştı. Saçlarını geriye doğru çekti. Az önce ortalığı birbirine katmamış ve çırpınmaktan duş başlığını başına düşürmekten milimetrelik bir fark ile kurtulmamış gibiydi. Sabaha kadar suyun altında oturmak şu an makul geliyordu kendisine pek bir şey olmazdı ama aynı şey karısı için pek geçerli bir şey değildi. Yavaşça kucağına almak için elini başının altından geçirdi. Elbise toplanmış yırtmaçtan bacakları açıkta kalmıştı ama ıslanan elbise tenine yapıştığı için kolunu geçirmekte zorlansa da geçirmişti. Tam kucağına almış kalkacaktı ki Berfu gözlerini araladı bu sefer daha temkinli davranarak tekrar uyumasını bekledi. Berfu gözlerini tekrar kapattığında bir kaç saniye bekleyip ayağa kalktı ama ayağı kaydığı için yere düşmekten son anda kurtuldular. Tabi sarsıntı ile kadın uyanmıştı. Islak kıyafetlerle dışarı çıkmamak için önce Berfu’nun bir saat kadar önce çıkartmamak için direndiği elbiseyi çıkarttılar. Berfu az daha kendine gelmiş ve elbise konusunda problem çıkartmamıştı. Üzerine bornozu giyip odaya geri döndü. Yatağın üzerine oturdu uzun uzun yeri incelemeye başladı. Feyyaz banyodan çıktığında üzerinde bornozla yatağa oturmuş yeri inceleyen karısına baktı sonra da yere baktı. Bir an neden yeri incelediğini sormak istese de vazgeçti bugün başka bir tuhaflık duymak istemiyordu önce elbiseyi güzel olduğu için çıkartmak istememişti sonra alkol almadığını onun içtiği alkollerin ona gittiğini iddia etmişti sonra tekrar elbiseyi çıkartmak istememişti tuhaf bir gece geçirdikleri kesindi yenisini eklemek gibi bir niyeti yoktu. Giyinme odasına girip üzerini giyindi üzerine gecelik ve iç çamaşırı alıp odaya geri döndü. Berfu hala yeri inceliyordu. Elindekileri yatağa bırakıp bornozunu kirliye atıp geri döndü. “Sen giyinecek misin yoksa benim giydirmemi mi bekliyorsun?” Berfu duyduğu sesle kendisine geldi. Kafasını kaldırıp önce kocasının yüzüne baktı sonra kafasını geri yere döndü. “Bu oda niye beyaz?” Feyyaz bugün sınanıyorum galiba diye düşünmeden edemedi. “Beyaz iyidir.” “Sen beyazı sevmiyorsun ki?” “Nereden biliyorsun?” “Hiç beyaz giydiğini görmedim.” Hala yere bakıyordu. Gecenin ikisinde bunu mu düşünüyorsun dememek için zor tuttu kendini. “Güzelim illa bir rengi sevmek için giymek mi gerekir? Sen sadece sevdiğin renkleri mi giyiyorsun?” “Evet.” “Aferin sana o zaman ben de giyiyorum beyaz.” “Ne zaman?” “Gömleklerim var ya.” “Aa evet.” “Bitti mi soruların?” “Hayır.” “Sor o zaman 3 ayın birikmişini bir gece de çıkartalım bence sen hepsini sor bir anda.” “Anlamadım.” “Sor diyorum.” Feyyaz yatağa oturdu. Elindeki iç çamaşırlarını Berfu’ya uzattı. Berfu elindekileri giyerken fazlasıyla ağır hareket ediyordu. “Ben yeşil giymek istemiyorum.” “Anlamadım.” Berfu elindeki geceliği kaldırıp “Ben yeşil giymek istemiyorum.” Feyyaz derin bir nefes verdi. Bugün giydikleri ile bir sorunu vardı ama yine de şu an sakin halini hiç bozası yoktu. “Ne giymek istiyorsun o zaman?” “Beyaz.” “Beyaz?” “Beyazın ne olduğunu mu bilmiyorsun?” “Bilmiyorum anlat neymiş?” Berfu önce etrafa bakındı “Hiç de beyaz yok.” Feyyaz hayretler içinde izliyordu. Odanın nerdeyse hepsi beyazdı. Yerler, mobilyalar, duvarlar. Ona rağmen beyaz yok mu diyordu. Hem az önce odanın neden beyaz olduğunu sormamış mıydı şimdi beyazlar ortadan kalkmış gibi konuşuyordu? “Yapma ya cidden mi?” Berfu ciddi ciddi etrafı inceliyordu. Anlaşılan duş bile onu kendine getirtememişti. Sonra gözü yatağın nevresimine kaydı hazine bulmuş gibi örtüyü yukarı kaldırarak “Bak bu beyaz.” dedi. “Sana içki vereni bir buluyum kırılmadık kemiğini bırakmayacağım beynin yandı galiba.” “İçki mi?” “Yok, ben getiriyorum beyazı sen bir yere kıpırdama.” Berfu yerinde oturmak yerine ayağa kalkıp koltuğun üzerine gidip uzandı. Feyyaz odaya döndüğünde önce yatağın boş olduğunu görünce etrafa bakındı koltuğun üzerinde görünce “Yataktan kovdular mı?” “Kim?” “Boş ver. Hadi şunu giy saçını kurutup bugünü bir sonlandıralım artık.” Berfu ikiletmeden gelmiş ve geceliği üzerine geçirmişti. Sonrasında saçını kuruttu. Yatağa uzansa da hiç uyuyası yoktu daha tam kendine gelmemişti. Feyyaz lambayı kapatmaya kalkınca “Kapatma.” “Kapatayım da uyuyalım olur mu?” “Hayır.” “Niye?” “Ben karanlıkta olmayı sevmiyorum.” “Ben varım tek değilsin tek olduğunda kapatma.” “Kapatma yaa.” “Tamam kapatmıyorum sakin ol.” Kafasını yastığa gömüp yatmaya çalışsa da Berfu’nun gözlerini üzerinde hissediyordu. Saat üçü geçiyordu ve kesinlikle yorgunluktan değil ama sinirden olduğu yere düşecekti. Sinirini çıkartamıyor oluşu daha da sinirlendiriyordu sonra sinirlendiği kişinin karısı olmadığını fark edip içkiyi veren garsona ve ne içtiğine dikkat etmediği için kendisine küfrediyordu. “Uyusan mı artık güzelim uykun gelmedi mi?” “Hayır gelmedi.” Feyyaz yan döndü. Gözleri mahmurlaşmıştı ama uykudan mı yoksa içkiden mi emin değildi. Oldukça masum duruyordu. Beyaz nevresimin içinde kaybolmuştu. Saçları renk kontrastını bozan tek şeydi. Bu görüntüyü dünya üzerinde görebilecek tek kişiydi. Galiba bu onu fazlasıyla şanslı kılıyordu. Kendini şanslı sayabileceği binlerce şey vardı ama ilki kesinlikle karısıydı. İlk gördüğünde vazgeçmediğine oldukça mutluydu. Eğer hislerine ket vurmuş olsaydı her şey çok farklı olacaktı şu an kendisi boş eve yeni gelmiş yatmış olacaktı karşısındaki kadın ise belki de başkasıyla evli olacaktı. Sonra kendi düşüncesine sinirlendi. O senaryonun gerçekleşme ihtimalini ortadan kaldırmıştı düşünmesi sadece onu gerecek ve sinirlendirecekti. Berfu’nun kendisine doğru dönmesiyle kafasının içinde kurduğu senaryolardan kurtulmuştu. Tekrar gözleri kadının üzerinde gezindi. Saf ve nadirdi ve tüm dünya da buna sahip olabilecek tek kişi oydu. Aynı adının anlamı gibi. Kar tanesi. Var olmuş ve var olabilecek diğer tüm kar taneleri gibi biricikti. Aynı şekilden iki tane olmazdı. Berfu da öyleydi ikincisi olamazdı. “Ne düşünüyorsun?” Feyyaz gelen soruyla dikkatini ona verdi. “Nasıl uykunu getirebiliriz onu?” “Uyumak istemiyorum.” “Onu anladım zaten.” Yüzünü karısının yüzüne yaklaştırarak burnunu burnuna sürttü. “O zaman farklı bir şeyler yapabiliriz kar tanem.” Berfu en sonda duyduğu kelimeyi anlamlandıramamıştı. “Kar tanem mi?” Adam elini kadının beline sararken “Hmm kar tanem.” “Nereden çıktı?” “Biricik ve özelsin bir kar tanesi gibi hem de sadece benim için.” Berfu kendinden eşya gibi bahsedilmesinden pek haz etmemişti ama bu yeni takma adı diğerlerine göre daha çok sevmişti. Feyyaz yeni bir soru gelmeden karısının dudaklarına kapandı. Uyumuyorsa daha hoş şeyler yapabilirlerdi. Berfu’nun zaten kendine gelmek gibi bir niyeti yoktu. Tam iki gün boyunca kendine gelememişti. Feyyaz bir ara sinir krizi geçirecekti. Uyusa uyanmıyor, uyumadığında ise saatlerce uyutmak için dil dökmesi gerekmişti. Bir daha bırak eline içki almayı içilmiş boş bardağı bile vermeyi planlamıyordu.
|
0% |