@ahsenkubos
|
Kayıp zamandan eksilen sayısız an var Adam eline telefonu alarak mesaja cevap yazdı. Gözü saate baktığında yaklaşık kırk dakikadır kağıtlarla uğraştığını fark etti. Bir süredir Berfu’da hareket etmiyordu, uyuyakalmıştı anlaşılan. Kırk dakika beklemesi saçma olurdu zaten. Elindeki kağıtları komodinin üzerine bırakırken Berfu kucağında hareketlenmişti. Uyanırsa geri uyuyamayabilirdi tekrar dalmasını bekledikten sonra yerine yatırdı. Üstünü örterken geceliğin içinde sütyen olmadığını fark etti anlaşılan tam vaktini bulmuştu cevap verecek. Bir şey sorabilir miyim demişti ama o da araya kaynamıştı. Neyse sabah sorar diye düşünerek yattı ama uyumak çok da kolay olmamıştı. Özellikle yatakta hareket eden karısı yüzünden. Kadın sabah gözünü açtığında yerinde yatıyordu. Kendine gelmeye çalışırken gözü saate takıldı. Saat on olmuştu. Seda bruncha çağırmıştı bugün ve saat onda başlayacaktı. Orada olması gereken saatte uyanmıştı. Yataktan hızla kalktı. Hızla lavaboya girip üstüne ne bulduysa giydi. Saçını tarayıp açık bırakmıştı ama kabarmıştı hızla üzerine sprey ve yağ sürüp tekrar taradı en azından daha düzenli gözüküyordu. Biraz allık ve ruj sürüp evden çıktı. Sözde sabah erken kalkıp güzel hazırlanacaktı. Ne saçı ne makyajı olmamıştı. Ayakkabıları araya kaynamıştı gereksiz uzun topuklu bir ayakkabı giymişti ve boşuna ayakları ağrıyacaktı. Evden çıkmıştı ki Seda aramıştı yolda olduğunu söyleyip kapattı. 20 dakikada ne hazırlanabilmişse artık onunla idare edecekti. Eve geldiğinde Seda açmıştı kapıyı. “Nerede kaldın?” “Uyuyakalmışım” dedi ama bu da çok sorumsuz gözüktü sonra hem öğrenemeyecekleri hem de kızamayacakları tek kişiyi suçladı. "Feyyaz alarmı kapatmış.” Seda bir şey demedi Feyyaz’ın böyle bir şey yapabilme ihtimali vardı. Kendisine asla yapmazdı ama etrafındaki herkese yapabilirdi. Geçen sene Esra’ya alarmı nasıl kapatacağını öğrettiği için bir hafta boyunca ev halkı olarak geç uyanmışlardı. “Olsun artık neyse gel herkes geldi zaten.” İçeri girdiğinde 15-20 kişilik bir kadın grubunun içinde kendini bulmuştu. Yani çok özenli olmamıştı saçı falan ama dolaptaki birçok kıyafetin takım olarak yerleştirilmesinin ekmeğini yemişti. Hoş fark etmeden eteği çok kısa giymişti ama artık yapacak bir şey yoktu geri alamazdı. Kalabalık olsalar ve birçoğunu tanımasa da çok da kötü bir zaman geçirmemişti büyük ihtimalle kalabalık oldukları için ilgi çok dağınıktı. Feyyaz uyandığında yatağın boş olduğunu fark etti. Sonra odanın da boş olduğunu fark etti. Bayağı dağınık hazırlanarak evden çıkmıştı karısı. Saat on biri geçiyordu. Nereye gitmişti? Telefonu eline alarak aradı. “Alo.” Berfu’nun sesini duyunca aklına dün akşam bir şey soracağı gelmişti. “Neredesin?” arkadan kadın sesleri geliyordu. “Seda abla bruncha çağırdı demiştim ya ona geldim.” Doğru, dün sabah demişti tamamen unutmuştu. “Doğru aklımdan çıkmış.” “Başka bir şey diyor musun içeriden çağırıyorlar.” “Tamam iyi eğlenceler sana.” “Sağ ol” derken telefon kapanmıştı. Nereden çıkmıştı ki bu brunch sonra aklına bugünün pazar olduğu geldi. En uygun gündü bu tür şeyler için çoğunluk evdeydi. Berfu uzun günün ardından eve gelmeyi başarmıştı. On buçukta çıktığı eve beş de dönüyordu. Ayakları ağrıyordu. Yatak odasına kendini attığında yatağa oturdu ayakkabıları çıkartırken artık bayılmak üzereydi. Ayakları ayrı ağrıyordu, seslerden başı şişmişti bir de karnına ağrı girmişti. Ayakkabıları çıkartıp kenara fırlattı zarar görseler bile umurunda değildi bir daha hiç giymeyi planlamıyordu. Kapı açılıp içeri Feyyaz girdiğinde şaşırmıştı evde olmadığını düşünmüştü. “Evde miydin?” “Yeni geldim sayılır.” Kafasını sallarken kendi geriye attı şu an tek istediği şey uykuydu. Uzun uzun uyumak istiyordu. “Bu saate kadar sürmemiştir herhalde brunch.” “Hayır bire gelirken gittiler ama Seda abla oturalım diye göndermedi.” Gözünü kapatırken bacaklarını kendine çekti. Regl öncesi kramplardan hiç hoşlanmıyordu hatta regl olmaktan da hoşlanmıyordu özellikle ilk gün deli gibi ağrılı oluyordu ve ağrı kesici bile işe yaramıyordu. Feyyaz yatakta uzanan karısına baktı. Eteği kısaydı zaten bacaklarını toplayınca iyice kısalmıştı. Bu aralar Berfu’nun çıplak algısı mı değişiyor diye düşünmeden edemedi dün gece de sütyen giymeden yatmıştı. Kesinlikle dikkat dağıtıcı bir görüntüydü. Dün gece daha erken fark etmiş olsaydı kesinlikle o mesaja geri dönmezdi. Berfu’nun karşısına uzandığında uyumak üzere olduğunu fark etti. “Bu kadar yorucu muydu?” “Sabah uyuyakalmışım fark etmeden topuklu ayakkabı giymişim ayaklarım bağımsızlıklarını ilan etmek üzereler, çok kalabalıktı ve başım da ağrıyor buna istinaden karnıma da kramplar giriyor.” “Bir sor bin işit diyorsun yani.” Berfu “hmm” deyip iyice kendini yastığa gömdü aradan bir dakika bile geçmemişti ki uykuya dalmıştı anlaşılan bu gece de geç yatacaktı. Üzerini örttü o da yanına uzandı. Bir süre o da dinlenebilirdi. Berfu yanındaki hareketlilikle gözünü açtı. Hava kararmıştı oda da karanlıktı. Feyyaz uyanmış yataktan kalkmaya çalışıyordu ama kolu başının altında kaldığı için kalkamamıştı. “Uyandırdım mı?” “Olsun geç olmuş zaten.” “Lambayı yaksana.” Berfu diğer tarafa dönüp düğmeye bastı. Oda aydınlanırken ışıktan kamaşan gözlerini kapattı. “Saat yediyi geçmiş hadi kalk.” “Bana diyene bak sen de uyumuşsun benimle.” “Gece tek oturma sen diye.” “Hep iyi niyetten diyorsun.” “Evet.” Feyyaz uzun uyumamıştı aslında büyük ihtimalle uyuyalı bir saat bile olmamıştı. Yataktan kalkarken Berfu kayan eteğini düzeltti. Yemekten sonra banyo yapıp öyle değiştirmenin mantıklı olduğunu düşündü. Aşağı indiklerinde masa hazırdı. Yemeğe oturduklarında Berfu kendine gelmeye çalışıyordu. Karnındaki ağrı geçmemişti. Yemekten sonra ağrı kesici alsa fena olmayacaktı. Sessiz ve sakin bir yemekten sonra yukarı çıktılar. Feyyaz odaya girdiklerinde yatağa oturdu Berfu çantadaki telefonunu çıkartmış şarja takıyordu. “Ee nasıldı brunch?” Berfu gelen soruyla arkasını döndü, yatağa yaklaşırken “İyiydi.” Elini Berfu’ya doğru uzattı, genç kadın elini tuttu. Feyyaz dünden beri elinden kaçırdığı şansı bu sefer kaçırmaya pek niyetli değildi. Kucağına oturturken Berfu söylenmişti içinden. Günlerdir şu anı yakalamaya çalışıyordu ama o gitmiş regl olmak üzereyken denk getirmişti. “Sadece iyi miydi?” “Yani yaklaşık 20 kişi vardı o yönden kalabalıktı ama güzel geçti.” Yalan da değildi çok sıkıldığı bir ortam olmamıştı. “Sevindim.” Feyyaz bir elini beline sararken diğer eliyle karısının boynunu destekledi sonra da uzun ve tutkulu bir şekilde öptü. Berfu geri çekilirken “Karnım ağrıyor.” dedi. Yalan değildi ve ayrıca dün gece onu dakikalarca oyalamış ve sonunda da uyuyakalmıştı. Allah bilir ne zaman fark etmişti onu unuttuğunu. Sinirliydi hemen görmezden gelmek de istemedi. “Niye?” “Regl olacağım.” “Hmm.” derken burnunu boynuna sürttü. Adam kesinlikle hormonlarına oynuyordu. Teslim olmamaya çalışsa da çok kolay olmadı. Zaten duygularının ve hormonlarının üst seviyesinde olduğu bir dönemdi ve adam da şu an elini belinden aşağı indirerek de kadının aklını çeliyordu. Feyyaz birden aklına dün gece soramadığı soru gelerek “Dün gece bir şey soracaktın.” Berfu içinden çok erken aklına geldi seneye hatırlasaydın diye geçirdi. Şu an hiç bu konuyu açası yoktu. Bir de ikna etmeye falan çalışması gerekirse hiç enerjisi yoktu bunun için. “Hatırlamıyorum unuttum.” dedi. “Hatırlayınca söylersin o zaman” diyerek tekrar öptü bu sefer daha uzun öpmüştü Berfu’nun karşı koyacak gücü kalmadığında direnmeyi bıraktı. Berfu banyo yapmış saçlarını kurutup tekrar yatağa girmişti. Hemen ilaç içmek istemiyordu en azından daha geç içerse daha rahat uyuyabilirdi. Feyyaz bugün iş yerine onunla uğraşıyordu gece bire kadar beraber otursalar da adam biraz daha uyumazsa bu sabah karısının geç kalması gibi geç kalacaktı ve ondan daha erken uyanması gerekiyordu. “Uykun gelmedi mi?” “Hayır daha gelmedi niye?” “Sana eşlik etmek isterdim ama sabah erken kalkmam gerekiyor o yüzden ben yatsam hiç fena olmayacak” dedi. Karısının yanağına bir öpücük bırakıp yatmıştı. Berfu saat ilerlerken o da yatmak istedi ama karnındaki ağrı bir türlü uyumasına izin vermiyordu. Yataktan kalkmış ağrı kesici içmişti ama ağrı daha artmış ve ilaç hiçbir işe yaramamıştı. Bu gece ona uyku yoktu anlaşılan yataktan kalkmış kendine sıcak su ısıtmış ve balkonun önündeki kanepenin üzerine battaniye alıp uzanmıştı. Kendisinin yarın işi yoktu tüm gece uyumasa bile gündüz uyuyabilirdi ama kocası sabah erken kalkacağım demişti ve erkenden kastı 7-8 olmalıydı büyük ihtimalle o çıkışla akşam gelecekti akşama kadar uykusuz dolaşmasını istemezdi. Saatler ilerlese de karnındaki ağrı hafiflemedi aksine artık dayanacak gücü kalmamış her an bayılacak gibiydi. Feyyaz sabah gözünü açtığında yatakta tek olduğunu fark etti. Odanın içinde kısa bir göz gezdirince Berfu’nun kanepenin üzerinde yattığını gördü. Bu kanepe mevzusu nereden çıkmıştı gece beraber yatıyorlardı ne zaman geçmişti kanepeye ve neden geçmişti? Saat daha yediydi. Erken uyanmış da tekrar uyumuşta olamazdı. Karısını yatağa yatırmak için kanepeye yaklaştığında kadının ter içinde kalmış ve ağladığını fark etti. Yanına eğildi “Ne oldu?” ateşine baktığında biraz yüksek olduğunu fark etti. “Karnım ağrıyor.” Dün akşamda ağrıyordu ama bu kadar değildi. “Niye uyandırmadın?” Berfu hiç konuşacak enerjiye sahip değildi. “Erken kalkacaktın zaten.” “Olsun uyandırsaydın.” Kanepeden kaldırıp yatağa getirdi. Kadın yatağa yatmıştı ama içinde bir bulantı vardı. Adam yatağa uzanıp karısını kollarının arasına alıp sarıldı. Hem üşüyordu hem de terlemişti. “Ne zaman içtin en son ilacı?” “Dört gibiydi.” “Tamam sen uzan ben yiyecek bir şeyler getireyim sonra da tekrar iç.” Feyyaz yataktan kalkmış aşağı inmişti. Evde kimse yoktu. Çalışanları sekiz gibi geliyordu. Mutfağa baktı ama hazırda yiyecek bir şey yoktu. Evde her şey iki kişilik ve bir günlük yapıldığı için bir sonraki güne bir şey kalmıyordu. Dolabı karıştırırken mutfak kapısı açıldı içeri Semih Bey girdi. “Günaydın Feyyaz Bey. Bir şey mi aramıştınız?” “Berfu hasta kahvaltılık bir şeyler hazırlayıp odaya çıkartır mısınız?” “Tabi efendim isterseniz çorba yapabilirim sıcak bir şeyler iyi gelecektir.” “Olur çabuk olsun ama.” Feyyaz geri yukarı çıktı. Odaya girdiğinde Berfu kıvranmaya devam ediyordu. “Semih Bey şimdi yiyecek bir şeyler getirecek yedikten sonra ilaç içersin. Olmadı hastaneye gideriz.” Berfu çorbayı üstüne de bir ağrı kesici daha içmiş uzanıyordu ama hiçbir yararı olmamıştı. Artık bulantı dayanılmaz bir hale gelince kendini tuvalete zor attı. Zaten bir şey yemediği için safra kusmuştu. Feyyaz üstünü değiştirmesine yardım etmiş sonra da tekrar yatırmış yanına da kendisi uzanmıştı. “Senin işin yok muydu?” “Senden önemli değil başka birisi ilgilenebilir.” Ağrı azalmak yerine artmaya devam ediyordu Berfu artık dayanamamış ve kendinden geçmişti. Feyyaz bu şekilde gitmeyeceğini anlayınca eve doktor çağırmış ve serum taktırmıştı. Doktor seruma hem ağrı kesici hem de sakinleşmesi için bir ilaç katmıştı. Serum etkisiyle biraz da olsun rahatlamış ve uyuyakalmıştı. Berfu 3 gün boyunca yataktan çıkmadan yatmıştı neredeyse. Mide bulantısı ve karın ağrısı bir türlü geçmemişti. İlaçlar da fayda etmiyordu sanki içtikçe daha kötü hale getiriyorlar gibi. Feyyaz üç günü evde geçirmişti. Berfu’yu evde bu şekilde bırakmak içine sinmemişti. Berfu üç günün sonunda artık ayaklanmak zorunda hissetmiş ve kalkmıştı. İki ders kaçırmıştı. Dersler için yeni bir ayarlama yaptı. İtalya’ya gitmelerine az kalmıştı maksimum 2 ila 3 ay içinde gideceklerdi ve o daha adam akıllı birkaç kelimeyi zor bir araya getiriyordu. Ayrıca üniversite işini de konuşamamıştı. Aslında aklına hastalığından faydalanmak gelmişti ama ters tepme olasılığını göz ardı edememişti. Sen daha regl olduğunda yataktan çıkamıyorsun, biraz üşütünce yataklara düşüyorsun üniversiteye nasıl gidip de insan içine çıkacaksın birde o okulu bitireceksin diyebilme ihtimalini göz ardı etmemişti. Feyyaz sabah işe gitmiş üç gündür ortada gözükmediği için de bitmemiş işleri yüzünden geç dönmüştü. Berfu yatakta hissettiği hareketlilikle gözünü araladı. Feyyaz’ın gün içinde arasa da aklı evde kalmıştı. İyiyim demişti ama endişelenmemesi için de öyle söylemiş olma ihtimali de vardı. Ne de olsa tüm gece boyunca kıvranmasına rağmen onu uyandırmamıştı. “Nasıl oldun?” kollarını kadının bedenine sararken. Berfu uyku sersemi “iyiyim.” derken halihazırda tam olarak açılmamış gözleri geri kapandı ve uykusuna devam etti. Berfu sabah erken uyanmıştı. Dünü günlerdir bir şey yapmadığı için fazla yoğun geçirmişti. Hocası derse gelmişti ayrıca yüzmeyi de ihmal ettiğini düşünmüş kendi başına biraz yüzmeye çalışmıştı. İçerideki havuzun derinliği dışarıdakine daha az olduğu için ayakta durunca suyun altında kalmıyordu. Kısa kısa yüzmüş en azından günlerdir hareket etmeyen vücudunu hareket ettirmeye çalışmıştı. Yorulunca da erkenden uyumuştu. Gözünü açtığında saat daha sekizdi. Biraz yatakta oyalansa da yataktan kalkmış aşağı inmiş biraz atıştırmış ve güzel bir banyo yaptı. Günlerdir basit duşlarla geçiştiriyordu bugün işi yoktu en azından bugünün yarısını kendine ayırabilirdi. Banyodan çıktığında iç çamaşırlarını giyinmiş sonra da vücuduna nemlendirici ve bakım yağı sürmediğini fark edip makyaj masasına ilerledi. Tam kremleri alacaktı ki arkasındaki sese döndü. “Günaydın.” Feyyaz sabah sabah gözlerini araladığında hala uyuduğunu düşündü. Çünkü karısı karşısında kırmızı ve kesinlikle ince tülden yapılmış içini gösteren bir iç çamaşırı takımıyla odanın içinde dolaşıyordu. Daha düne kadar ayağa kalkamıyorken bugün bu şekilde görmeyi kesinlikle beklemiyordu. “Günaydın ben mi uyandırdım?” Feyyaz dikkatini toplasa cevap verecekti ama oldukça güç ve irade gerektiriyordu. “Keşke uyandırsaydın. Bir yere mi gidiyorsun?” sabahın köründe ki saat ondu. Feyyaz’a göre daha oldukça erken bir saatti. Neden erkenden uyanmış ve hazırlanıyordu ve neden içine bunu giymişti? “Hayır.” Feyyaz duyduğuna memnun olmuştu onunda işi yoktu akşama kadar ve kesinlikle şu an yataktan hiç çıkası yoktu. “Erkencisin o zaman.” “Erken uyandım ben de banyo yapayım demiştim.” Hayatında aldığın en iyi kararlardan ilk ona girer diye düşünmeden edemedi. İlki zaten belliydi. O gece o saatte dışarıda olmasıydı. Sabah gözünü böyle bir güzelliğe açmak kesinlikle alışkanlık yapardı. Uyurken izlemeyi seviyordu da bu da ayrı bir seyir keyfi veriyordu. “İyi yapmışsın beni de kaldırsaydın beraber yapardık.” Berfu kocasının tepkisine gülerken bir taraftan da çekmeceden kullanacağı ürünleri çıkarttı. “Saçında bir şey kalmış.” Aslında kalmamıştı ama dikkatini çekmek istemişti. “Nerede?” Berfu saçını karıştırsa da bir şey bulamamıştı. “Gel ben alıyım.” Feyyaz’ın derdi karısını kısa yoldan yatağa çağırmaktı ama şu an kesinlikle yapması gereken işleri merkeze alacak ve gelmeyecekti o da bir yalanla işleri hızlandırmıştı. Berfu bir anlık boşluğuna mı geldi ya da durumu kavrayamamış olacak ki bu yalana inanmış ve yatağa yaklaşmıştı. Feyyaz yanına gelmiş olan karısının belinden tutarak aşağı çekti ve öptü. “Burada.” “Ya yalan mı söyledin?” “Çağırsam gelmeyecektin.” “İşim vardı çünkü.” “Sonra halledersin.” diyerek iyice kucağına çekti. Dudakları kadının boynuna inerken eli sırtında geziniyordu. Daha önce böyle bir iç çamaşırı giydiğini hatırlamıyordu ya da bu seriye benzer. “Yeni mi?” diye sormadan kendini alamadı. Berfu neden bahsettiğini anlayınca “Evet.” dedi. Feyyaz sırtını dikleştirirken öpmeye devam etti. Berfu günlerdir beklediği fırsatı elde etmişti. Kocasının dikkati fazlasıyla dağınıktı. Dikkatini toplamasına izin vermemek adına karşılık vermeye başladı. Sonra da kafasını karıştırmak için konuşturmaya başladı. “İşin yok mu senin?” “Akşama doğru.” “Hmm erken gidersin diye düşünmüştüm.” “Niye?” “Günlerdir evdesin ya ondan.” “Dün hallettim.” derken Feyyaz oldukça dikkatsiz ve bezmiş söylemişti. Şu an derdi kesinlikle konuşmak değildi. Berfu daha da uzatmamak adına “Bir şey sorabilir miyim?” Feyyaz cevap vermek yerine onaylar şekilde sesler çıkarttı. “Bu sene üniversite sınavına girebilir miyim?” demişti artık sonrasına Allah kerimdi. “Sınava mı?” Feyyaz sorunun sadece sınav kısmını anlamıştı ama takılmadan anlamış gibi devam etti. Bu arada eli sütyenin kopçasının açtı. “Evet lise sonda şansımı denemek istemiştim ama hasta olduğum için girememiştim.” Yalan değildi sınava girip şansını denemek istemişti hem abisinin düğününe denk gelmişti hem de düğün sürecinde fazla yıpranmış uzun süre hasta yatmıştı. “Gir.” Berfu önce ne duyduğunu anlamlandıramadı. Kabul mu etmişti yani? Fazla kolay olmuştu sanki. “Teşekkür ederim.” derken dudaklarına bir öpücük bırakmıştı. Adam bununla yetinmemişti bu sefer sırtı yatakla buluşmuş sonrasında da konuyu kapatmıştı. Halihazırda kabul etmişti şu an hiç şansını zorlamadan konuşmanın devamını sonraya bıraktı. Kahvaltıya oturduklarında Berfu az önce yaptıkları konuşmanın devamını yapmak istiyordu. “Sabah üniversite sınavına girebilirsin demiştin ya.” Feyyaz kafasını tabaktan kaldırmadan bir düşündü önce üniversite sınavı mı diye. Sonra söylediği cümlenin sonun anladığını onda da sınav ve girebilir miyim kelimeleriydi. Onu da kabul etmişti anlaşılan yine neyi kabul ettiğini fark etmeden kabul etmişti. “Ee?” “Şimdi eğer kötü bir puan almazsam yani iyi bir bölüme girebilecek puan alırsam üniversiteye gidebilir miyim?” Nereden çıkmıştı ki bu üniversite konusu? Daha önce gündemlerinde yoktu birden nasıl bomba gibi ortaya düşmüştü ve kim düşürmüştü? Hangisininki aklına düşürmüştü bu konuyu aklına Fatih’inki mi yoksa Burak’ınki mi? Eğer onlardan birinin fikriyse kesinlikle bir konuşma yapması gerekecekti. Şimdi hayır derse küsecekti ya da en azından kötü ve anlayışsız bir insan gibi görünecekti. (Sanki yalan bir görüntü gibi) evet derse bu sefer üniversiteye gitmeye kalkacak ve bu sefer karısını bir avuç ergenin arasına atmış olacaktı. Peki şimdi git dese sonrasında zaten adam akıllı ders çalışma alışkanlığı olmadığı için belli bir düzen oturtmakta zorlanacak sonrasında da bu da aldığı puanı etkileyecekti. O da yüksek puanlı bir yeri önüne baraj koyarsa birebir gitme demeden istediğini elde edecekti. Sınav zamanına kadar belki de kendi pes edecekti. Şimdi kalbini kırmaya ve aralarını bozmaya gerek yoktu. “Olur o zaman bakarız.” Berfu'nun keyfi iyice yerine gelmişti. Uzun süre cevap vermeyince kabul etmeyecek diye düşünmüştü. Yüzündeki gülümseme büyürken kahvaltısına devam etti. Feyyaz işini sağlama almış hem aralarını bozmamış hem de canını sıkabileceği bir olaydan kaçınmayı başarmıştı. Günün geri kalanı ve önlerinde birkaç günde Berfu’nun keyfinin yerinde olması evin neşesini de yükseltmişti. Seda ve Zerda günlerce kanserle mücadele eden insanlar için bağış gecesi düzenlemek için uğraşmışlardı. Yıllardır yani Burak ve Fatih’in annesi kanser yüzünden öldüğünden beri her sene düzenliyorlar en yüksek bağış her sene Feyyaz’dan yani Hancı ailesinden gelmiş oluyordu. Her sene Seda, Hancı ailesinin resmi tek kadın üyesi olarak geceyi düzenliyor ve açılış konuşmasını yapıyordu ama bu sene başka bir resmi bir kadın üyeleri vardı: Berfu. Seda, Berfu’nun açılış konuşmasını yapabileceğini pek düşünmüyordu ama kesinlikle kocası öyle düşünüyordu. Ailenin başını Feyyaz çektiği için en azından ilk senesinde Berfu’nun geceyi açmasını ve konuşma yapmasının doğru olduğunu söylemişti. Seda anlıyordu sebebini hem Feyyaz’ın gönlünü yapmaktı hem de Berfu’yu resmi olarak sosyeteye tanıtmaktı ana amaç. Feyyaz açılışı kim yapmış diye çok düşünmezdi ama Fatih bu konuda fazla ısrarcı olarak sadece resmi olarak Hancı olmayan birisine açtırmayı düşünmüyordu bu yüzden Zerda daha önce hiç açmamıştı hatta nişanlı olmalarına rağmen. Başta surat asacak gibi olsa da buna ailenin kendi içinde verdiği bir karar olduğu için sesini çıkartmamıştı. Seda’ya göre Feyyaz fazla takılmazdı Berfu’nun konuşma yapmasına ya da bir rolünün olmasına hatta bu yüzden hazırlıklara dahil etmemişti. Fakat Fatih konuşmayı Berfu yapacak demişti. Seda olayların iç yüzünü bilmediği için saçma gelmişti ne de olsa Feyyaz’ın evlenme sebebi sadece bir anlaşmaydı ama Fatih ve Burak olayın iç yüzünü bildikleri için Berfu’yu dışlamanın sadece onlara zarar vereceğini biliyorlardı. Kendi çıkarları adına Berfu’nun yaptıklarına göz yummak, seslerini çıkartmamak ve geri plana atacak hareketlerde bulunmamaya özen gösteriyorlardı. Kimse Feyyaz’ın gözü dönmüş halini görmek istemiyordu en açığı. Feyyaz odaya girdiğinde karısını ayakta masanın önünde duruyordu. Siyah uzun saçları dağınık bir şekilde toplanıp topuz yapılmıştı. Önünden çıkan birkaç tutam saç yeni kesilmiş olmalıydı ki daha önce öndeki saçları bu kadar kısa değildi. Çenesinin altında bitiyordu yuvarlak yüzüne yakışmıştı. Kulağından sarkan ince uzun pırlanta küpeler saçlarının arasından parlıyordu. Tek kollu açık lila tonlarında bir elbise giymişti. Açık kolunun üst tarafına gümüşi tonlarda bir aksesuar takmıştı. Kapalı olan omzunun üzerinde yine gümüşi tonlarda taşlarla bir işleme yapılmıştı. Çember şekilde olan taşların iç kısmı boştu ve küçük bir dekolte gibiydi. Elbisenin ön kısmı kapalı olan omzuna çıkarken bir çapraz şekilde uzandığı için kolye için fazla kapalı kalmış bu yüzden de kolye takmamıştı. Kapalı olan omzundan aşağı doğru inen şifon kumaş kolunu çoğunlukla kapatıyordu buna rağmen içine küpelerle aynı setten olan bir bileklik takmıştı. Şifon elbisenin sağ tarafında oldukça derin olan ama aşırı hareketler yapmadan ya da karşından kuvvetli bir rüzgâr esmeden açılmayan bir yırtmaç vardı. Açık tonlardaki makyajı gözünün hemen altına yerleştirilmiş minik iki taş ile tamamlanmıştı. Çok güzel gözüküyordu. Ayrıca tam yaşını gösteriyordu ne fazlası ne de azı. Feyyaz’ın içine küçük bir kıskançlık düşmüştü. Bu kadar güzel gözüktüğü için ondan etkilenen birileri olacağından emindi. Yine de yanına yaklaşabilecek cesarete sahip hiç kimse bugün oraya gelmeyecekti. Hoş yanına farklı niyetle yaklaşan herkesin sonu belliydi. Alacakları nefes sayılıydı. Berfu üzerindeki elbisenin eteklerini düzeltti. Makyaj masasının üzerinde duran kâğıda bir kez daha göz attı. Bir türlü ezberleyememişti hep bir yerlerini atlıyordu. Seda açılış için yapacağı konuşmayı bir kâğıda yazmış vermişti aslında daha çok kendisi istemişti. İlk defa böyle bir şey yapacaktı ve kesinlikle çok korkuyordu. Daha önce hiç kalabalık bir topluluk önünde konuşmamıştı. Feyyaz karısının hala kağıda endişe ile baktığını gördüğünde rahatlatmak adına “Sakin ol halledeceksin gerilme bu kadar.” dedi. Feyyaz’a göre konuşması kolaydı. Genel olarak bu tür konuşmalar yapmazdı topluluk önünde yaptığı en büyük konuşma tehdit etme ve laf sokmaydı. İş konuşmalarını ise küçük gruplarla yapar büyük gruplara kendisi başkanlık etmezdi. “Senin için demesi kolay bir türlü aklımda tutamıyorum.” Feyyaz karısının endişeli halini görmekten küçük bir haz almıyor değildi. Günlerdir ona vakit ayırmıyor ya ders çalışıyor ya da bu konuşmaya çalışıyordu. Yanına yaklaşıp kendisine çevirdi dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. “Bu kadar korkmana gerek yok güzel olacak.” Dedi. Berfu nefes verirken suratını asmıştı “Bir türlü aklımda tutamıyorum herkes gülecek halime.” Dudaklarını büzerken bakışları yere düşmüştü. Hiç neşesi yoktu. “Kimse gülmeyecek.” Birinin ona gülme ihtimali bile yoktu. Buna izin vermezdi hem buna cesaret edebilecek birileri de yoktu. “Gülecekler.” Berfu fazlasıyla emindi dalga konusu olacağından. Sürekli olarak çalışmasına rağmen bir türlü ezberleyememişti. Rezil olmak istemiyordu. “Gülemeyecekler gülen olursa ben hallederim.” Feyyaz kendinden fazlasıyla emindi ne de olsa karısını dalga konusu haline getirmelerine izin vermezdi. Ona kalsa konuşma işini de yaptırmazdı ama yine de dışlanmış hissetmesini istememişti ayrıca Seda’nın tüm gücü elinde tutma isteğini biliyordu. En azından ona da küçük bir ders olurdu. “O zaman arkamdan gülerler.” Kesin güleceklerdi de nasıl ve ne zaman olacağı belli değildi. Lise mezunu bir kızın yüksek kesimden bir kitleye hitap etmesini daha doğrusu edememesini komik bulacaklardı. “Kimse gülmeyecek sakin olur musun gülemezler sen merak etme ayrıca günlerdir çalışıyorsun halledersin.” Feyyaz zaten bunu ezberleyemediyse sınavda da yapamaz diyordu. Bu da bir taraftan içini rahatlatıyordu. “Günlerdir bir türlü ezberleyemediğim için çalışıyorum.” Berfu küçük bir çocuk gibi mızmızlanmaktan kendini alamıyordu. Hiç yapmak istemiyordu ama eline bir kağıt tutuşturup bunu ezberle oku yeter demişlerdi, tamam kağıda yazmalarını o istemişti ama daha önce bir konuşma yazmamıştı ne yazacağını bilmediği için istemişti, oysa o kağıdı ezberlemek ve kalabalık bir topluluk önünde konuşmak hiç de kolay bir şey değildi onun için. Diğerleri bu tür şeylere alışkın olabilirlerdi yıllardır bu tür etkinliklerin içindeydiler ama onun için daha ilkti ve ilk sefer de böyle bir şey istemiş oluşları birazcık abartı gibi geliyordu ona. “Güzelim sadece birkaç cümle halledeceksin eminim. Ayrıca kendini bu kadar kasmasan bir şey olmaz. Daha önce söylemiş olsaydın bu kadar zorlanacağını Seda’ya yaptırırdım konuşmayı.” Berfu bu kadar kasılacağını düşünmemişti başta günlerce onu hiçbir işe dahil etmeden hazırlamışlar konuşma işini verdiklerinde ise geri çevirmek istememişti. Yıllardır konuşmayı Seda yapmıştı evli olmadıkları için Zerda bile hiç yapmamıştı şimdi Seda’nın yerine yapabilecek kendisi vardı. Eğer kabul etmeseydi kendisi dışlanmış hissetmese bile onun dışındaki herkes onu dışladıklarını düşüneceklerdi. Hiçbir şeye de yardım etmemişti bir de bunu geri çevirerek kendini kötü hissetmemek adına olur demişti ama göründüğünden daha zor olacaktı. Ayrıca sahne de yapacağı sakarlık sadece kendini değil kocasını da etkileyecekti. Küçük bir kız çocuğu gibi görünecek ve bir daha kimsenin onu kaale almamasına sebep olacaktı. Feyyaz Hancı’nın karısı olarak anılması yetmiyor gibi bir de Feyyaz Hancı’nın ‘beceriksiz karısı’ diyeceklerdi. Berfu böyle bir isimlendirmeyi kendine yakıştırmadığı için uzun süre ayak diremişti pes etmemek adına ama bir türlü tam olarak konuşmayı ezberleyememişti. Berfu Hancı olarak anılmak adına bir şeyler yapsa da onlar hayata geçirene kadar herkes onu Feyyaz Hancı’nın karısı olarak bilecekti en azından kötü bilmesinler diye uğraş vermişti. “Pişmanım artık versek olmaz mı?” O da farkındaydı bu saatten sonra Seda’ya vazgeçtim diyemeyeceğini ama yine de şansını denemek istemişti. “Sence biraz geç olmadı mı bunun için? 2 saate başlayacak etkinlik ve bu sürede ezberleyebilir mi?” “Her sene yapıyor zaten.” Söylerken omuzlarını silkmeden kendini alamamıştı. Şu an ayağında 8 santimlik topuklu ayakkabı ve üzerinde özel tasarım ve dekolteli elbise olmasa çocuk gibi yere çöküp mızmızlanacaktı ama kıyafetleri kesinlikle izin vermiyordu. Zaten elbisenin kumaşı fazla inceydi ve ayakkabının altında kalmasından ve yırtılmasından korkuyordu bir de bunu riske edemezdi. “İsimler her sene aynı kalmıyor ama.” İstese şu an Seda’ya yaptırtırdı ama Berfu’nun kendine güvensizliği yüzünden de kötü hissetmesini istemiyordu ayrıca kendi karakterine fazlasıyla aykırı bir durumdu. Hayatın bir kere bile öz güvensiz hissetmemişti karısının da hissetmesine izin verecek değildi. “Doğru keşke elime yazsaydım bakardım şaşıracak olursam.” Yani söylerken fazla ciddi değildi ama kocasını güldürmüştü bu serzenişi. “Berfu basit bir konuşmayı yapmaya korkuyorsun da üniversiteye gitmek istiyorsun o nasıl olacak?” Yani hem üniversite için hevesini ölçmek istemişti hem de alttan alta gaz vermek gibi bir niyeti vardı. “Onun konuşma ile işi ne tüm sınıfı karşıma alıp dersi ben mi anlatacağım?” En azından o öyle düşünüyordu. “Bazen ayrıca hiç sunum falan yapmayacağını mı düşünüyorsun ön alıştırma gibi düşün bunu da.” Berfu suratını asmadan duramadı. Sürekli karşısına üniversite mevzusunu getiriyordu bu aralar. Sonradan bir sorun çıkartabilir gibiydi sırf bu yüzden bile kazanabilirdi Berfu. Ne de olsa anne ve babasından geçen bir inat damarı vardı. Hem de ne inat. “Peki.” Feyyaz kabullenmesine sesini çıkartmadı rahatlamadığını da biliyordu ama en azından kabullenmişti. “Çıkalım o zaman geç kalacağız ya da hiç çıkmayacağız.” Kesinlikle çok güzel gözüküyordu ve evden çıkmak yerine yatağa girmek daha mantıklı gözükmeye başlamıştı gözüne. Feyyaz elini beline yerleştirdikten sonra kendine çekip öptü. Topuklu giymesinin en çok bu yönünü seviyordu daha çaba sarf ediyordu öpmek için. Aralarındaki boy farkı azaldığını eğilmek için sarf ettiği çabayı öpmeye kullanıyor ve kesinlikle daha uzun öpüyordu. Berfu kocasının dediğini kendi şansına kullanmak isteyerek “Biraz daha vakit var aslında.” demişti. Bu aralar cinselliği biraz kendi isteğine göre şekillendiriyordu kocası da biraz fazla müsaitti buna zaten zorlanmıyordu ama bu sefer yememişti. “Hmm öyle mi, Küçük hanım bana daha çok kaçmak istiyor gibi geldi.” Elini belinden çekmemişti. “Fark eder mi?” Feyyaz’a göre fark etmezdi ama şu an için ediyordu maalesef. Hem bu kadar güzel olduğu için saklamak istiyordu hem de tüm dünyaya karşı benim demek istiyordu. “Eder ayrıca bu elbiseyi benim çıkartacağıma göre bir iki saat daha üzerinde kalabilir.” Elini belinden çekmişti. Berfu masanın üzerindeki çantayı aldı. “Gerek yok ben çıkartırım.” diyerek kapıya doğru yürüdü. Şimdi lazımdı o, akşam hiç gerek yoktu. Feyyaz sesini çıkartmadan peşinden ilerledi. Şimdilik küçük tribini görmezden gelebilirdi.
|
0% |