76. Bölüm
kübra durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / SEVEN SEVDİĞİNİ KISKANMASIN

SEVEN SEVDİĞİNİ KISKANMASIN

kübra durukan
ahsenkubos

Kıskançlık damarlarında dolanmasına izin verme

Bölüm şarkısı: Dedublüman-Çözemezsin

Feyyaz masada tek başına kaldığında bir süre karşısındaki boş sandalyeye baktı. Nereden çıkmıştı ki bu Beyza mevzusu? Ayrıca niye bu konu gündemlerindeydi ki? Yıllar önce bitmiş bir şey için kavga etmek ne kadar mantıklıydı? Adam hayatında çoğu şeyin mantıklı olmadığını bilmiyor gibi düşünüyordu oysa onun hayatında bir çok şey mantıksızdı. Nereden geldiği belli olmayan psikopat kişiliği, aşırı sabırsızlığı, kan ve ölüm gördüğünde hissettiği rahatlama, içinde her şeyi yakıp yıkmasını söyleyen canavar, değerli olan her şeye sahip olma arzusu... Bunların hiçbiri mantıklı değildi oysa. Birde diğer tarafı vardı birkaç yıl önce ortaya çıkan ve bunlara büyük bir zıtlık oluşturan: Berfu. Ona karşı kendine ihanet edecek kadar sakin ve merhametli oluşu, aşırı sabırlı hali, onu mutlu etmek için kendi sınırlarının dışına çıkacak kadar cömert oluşu, onu korumak için tüm dünyaya tehdit oluşturacak kadar korumacı olması, değerli ve ona yakışan ne varsa onun olması gerektiği düşüncesi ve kötü veya çirkin olan hiçbir şeyin yanına yaklaşmasına izin vermiyor oluşu da hiç mantıklı değildi. İki farklı kişilikle yaşaması ilginçti ama işin değişik tarafı ikisini de benimsemiş ve kabullenmiş olmasıydı. Belki de içindeki bu savaşın bu kadar güçlenmesinin sebebi buydu. Onu fazlasıyla yoran da bu içindeki savaştı. İşin kötü ve komik tarafı bu savaş sadece iki şekilde duruyordu bir tanesi Berfu’nun yanında olduğu anladı diğeri ise karşısında birinin kanının akışını izlemekti hele de o kanı akıtan kendisiyse. Normal değildi farkındaydı ama normal ne demekti ki? Normal diye bir şey var mıydı?

Eve gelene kadar akşam bugün yaptığı kendince oyun için kızmak varken aklında şimdi Beyza’nın neden ve nasıl çıkmış olabileceği düşüncesi vardı. Oysa Beyza olayında hiçbir suçu yoktu. Yıllardır hiç görmedim diyerek köşeye çekilebilirdi ama olayı didiklemek ve karısının canını sıktığı için onun canını yakmak istiyordu. Ama her zamanki gibi kendini açıklayamamıştı. Bu kelimelere hükmetmek neden bu kadar zordu ki? Her şeye ve herkese hükmedebiliyorken bir kelimelere bir de karısına hükmedemiyordu. Sebebini bulsa ya da bir çözüm bulsa çözülecek gibiydi problemi ama daha bulamamıştı. Yukarı çıkıp neler olduğunu sormak istiyordu ama Berfu içinde bazı şeylere cevap vermeden asla konuşmazdı. En mantıklısı bu aralar sürekli bela açan Zerda’yı aramaktı. Ayrıca artık sınırı aşmıştı. Yaptıklarının hesabını verme zamanı gelmişti.

Telefon çaldığında Zerda’yı bir korku kaplamıştı. Ne diye arıyordu? Ne söyleyecekti? Berfu ne anlatmıştı, ne kadarını anlatmıştı? Biliyordu bunun yaşanacağını. Ağzındaki lokmayı zorlukla yutup telefonu açtı. Açmasa daha çok sinirlenecekti nasıl olsa? Battı balık yan gider diyerek telefonu açtı, “Alo, efendim abi.” Dedi. Karşı taraftan sert ama taviz istemeyen net sesini duydu. “Beyza meselesi ne?” Bir an Zerda Beyza kim diyerek bilmezliğe vurmak istedi ama Feyyaz’ın sesi çok netti ve kızdırmak istediğini hiç zannetmiyordu ama Berfu ne kadarını anlatmıştı acaba diye düşündü. Eğer hepsini anlatsa Beyza orada ne yapıyor diye sorardı ama onun yerine mesele ne demişti. Demek ki Beyza’dan bahsetmiş ama olayı anlatmamıştı.

“Öncelikle ben Beyza’yı bugüne kadar hiç görmemiştim. Onu söylemek istiyorum. Beyza meselesi ise bugün eski bir arkadaşımın yanında gelmiş ve kim olduğunu çok sonra söyledi. Yani o söylemedi Burak’ın akrabası olan Tülay abla söyledi. O nereden biliyor bende bilmiyorum.” Feyyaz, Zerda’nın savunmasını şimdi değil olayı öğrendikten sonra duymak istiyordu şimdi yukarıda kafasında senaryolar kuran karısını kafasının içinden çıkartmak için neler olduğunu bilmesi lazımdı.

“Savunma duymak istemiyorum Zerda ne oldu onu soruyorum.” Zerda ne diyeceğini bilemedi. Neler olmuştu bugün? Bir ara stresten neler olduğunu da algılayamamıştı. Önce Berfu’yla konuşmamıştı sonra da konuşmalara müdahil olmaya başlamıştı. Tülay söyleyene kadar da kim olduğunu bilmiyordu. Ne gerek vardı ki söylemişti ki? Onun için ayrı bir tartışmıştı Tülay ile de. “Bir şey olmadı başta. Zaten Berfu en son geldi. Sonra konuşurken birden konuşmaya girdi senin hakkında yorum yapmaya başladı.” Bir insan yıllardır görmediği biri için neden yorum yapardı ki? Hele de eski sevgilinin karısına. Yani bu aralar başına bela almasa olmuyor muydu?

“Ne yorumu?” Beyza yorum yapacak kadar onu nereden tanıyordu ki? Ayrıca yorum yapmadaki amacı neydi? Bugün oraya gelmedeki amacı neydi asıl? Amacı ne olursa olsun sınırı aşmıştı. “Üniversite mevzusu, kıskançlık, hediye gibi şeyler.” Berfu sadece bunlara kızmış olamazdı başka bir şey daha olmalıydı. Hangi geri zekalı Beyza’yı onun eskisi olarak tanıtmıştı ki? Yoksa okuldan tanıyor olması yeterli değildi.

“Ee?” Zerda okun yaydan çok çıktığının farkındaydı. En azından kendini aklayabilirdi. “İşte kendini senin lise arkadaşın gibi tanıttı ama Tülay abla sadece arkadaş değillerdi dedi. Sonra olaylar bir nebze uzadı.” Tülay kimdi ki üstüne vazife olmayan şeylere karışıyordu. Aralarını bozmamak için o kadar çaba harcıyordu kadının biri kendini ortaya atıp aralarını açıyordu. Sinirlenmemek elde değildi. Bugün sakin kalmaya ne kadar çabalarsa çabalasın bir şekilde onu çileden çıkartacak şeyler yaşıyordu.

“Ne gibi?” Zerda nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Burak’a da anlatmıştı ama pek bir şey çıkmamıştı. Burak Tülay’la konuşacağını söylese de şu andan itibaren bir yararı olmazdı ki. Ayrıca Berfu da niye uzatıyordu ki ne vardı eve varıp da yetiştirecek. Tamam biraz gerginlik olmuştu ama abartılacak kadar da büyük bir şey yaşamamıştı. Ayrıca adam peşine pervaneydi daha ne yapacaktı ki kendini kanıtlamak için de bir de kıskançlık çıkartıyordu. “İşte Seda abla ve başka bir arkadaşım Yağmur konuyu değiştirmek için farklı bir konu açtı. Doğum günü yıldönümü falan olay sadece dalgasına dönüyordu. Gerginlikten çıkmak adına ama Beyza eskiden nasıl kutladığınızı falan söyleyince işler biraz kızıştı Berfu da gitti.”

“Niye en başında oradaydı peki?” Ses tonu giderek sertleşiyordu. Zerda nasıl açıklayabileceğini bilmiyordu. Tam olarak bilmediği bir insanı evlerine davet etmesi kesinlikle doğru bir davranış değildi. “Talya diye bir arkadaşım var annesiyle annem tanışıyor o aradı bir arkadaşım uzun zamandır Amerika’da o da gelse biraz insan içine çıkar dedi bende olur dedim ama kim olduğunu söylemedi. Seda abla da çok sonra geldi zaten o tanıyana kadar da Berfu geldi bende acaba hiç konuya girmez mi diye düşündüm ama öyle olmadı.” Ne gerek varsa kendini belli etmişti. O da fena değildi. Sessiz sakin yerinde kalsa tamamen ortalık sakinleşirdi hatta bu bahane ile de Berfu ile buzları eritebilirdi.

“Niye öğrenince çıkartmıyorsun?” Aklına gelse de olayı daha fazla büyütme potansiyelini göz ardı edememişti. Bu sefer de saklıyor gibi görüneceklerdi. Neden saklıyorlardı ki? Saklamaları için bir nedenleri yoktu. “Dediğim gibi Berfu üzerine geldi onun yanında çıkartsaydım yanlış anlaşılacaktı sanki ondan saklıyormuşuz gibi olacaktı en azından bu şekilde mevzu kapandı. O geldikten sonra çıkartsaydım bu sefer de bir şey saklıyorsunuz diyecekti sadece o da değil herkes.”

“Zerda bu ara fazla gözüme batıyorsun diye seni uyardığımı sanıyordum.” Uyarmıştı ama o yine de dolaylı yönden olsa bile ortalığı karıştırmayı başarmıştı. “Yemin ederim benim bir suçum yok ya. Hayatımda ilk kez gördüğüm bir insan nereden bilebilirim senin eski sevgilin olduğunu. Daha önce hiç mevzusu açılmadı ki adını bile bilmiyordum.”

“Neyse kapat. Ama bunun hesabını vereceksin unutma bunu da.” Zerda bir şey demeden sakinliğini korumaya çalıştı. Derin bir nefes alıp konuştu. “Tamam abi dikkatli olurum.”

“Sen bilirsin.”

Feyyaz telefonu kapatınca canı sıkılmıştı. Niye dönmüştü ki Türkiye’ye yıllarca bir kere bile gelmemişken. Hangi akla hizmet bu şekilde ortaya çıkmıştı? Cüneyt’i arayarak Beyza’nın neden Türkiye’ye geldiğini öğrenmesini istedi. Dudaklarını sıktı. Beyza olayı nereden çıkmıştı acaba? Odaya girse kavga edeceklerdi bu sefer o da sabahki olayı dillendirecek işler büyüyecekti ve hiç kavga edesi yoktu. Sakinleşmiş olduğunu düşünerek odaya girdiğinde uyuduğunu gördü. Bu şekilde uyumayı hiç sevmiyordu banyoya girdi üzerini giyinip yatağa uzandı. Yüzü ona dönüktü. Uyurken huzurlu olmasını seviyordu. Aynı zamanda çok da kıskanıyordu. Sanki hiç veremediği huzuru uyku veriyormuş gibi hissettiriyordu. Hiç hoş bir his değildi aksine içini kemiriyordu. Fotoğrafı gördükten sonra tüm gün aklında akşam eve geldiğinde üzerindekileri parçalamak vardı. Kavga etmeden bir daha aynı şeyi yapmaması için uyarmak vardı. Sonrasında ise güzel bir gece geçirebilirlerdi ama maalesef aynı şey olmamıştı. Beyza meselesi ortalığı karıştırmıştı. Bu kız hayatına ne zaman girse hayatı bir karmaşaya dönüyordu. Bu sefer aynı şeyi yapmasına izin vermeyecekti. Beyza, Berfu’nun yanına yaklaşamayacak kadar kötüydü bir daha olmasına izin vermeyecekti. Bırak aynı odada nefes almasına izin vermek aynı ülkede olmalarına izin vermeyecekti.

Feyyaz’ın, Berfu ve Beyza’ya karşı hissettiği duygular kesinlikle bir değildi. Berfu asla vazgeçmeyeceği hatta vazgeçemeyeceği biriydi. Beyza’yla aynı kefeye girmesi saçmaydı. Berfu'nun tırnağı kırılsa onun da canı yanıyordu saçma eski bir hikaye olamayacak kadar kuvvetliydi hisleri. Berfu için kimi karşısına aldığının bir önemi yoktu. Geçen sene boyunca aldığı tedavileri gördükçe içi gitmişti. Her acı çektiğini gördüğünde öleceğini zannetmişti. Tüm seneyi kendini suçlayarak geçirmişti. Ameliyat olmasına izin vermeseydi bu kadar kötü bir hal almayacaktı en azından karaciğer zehirlenmesi yaşamayacaktı. Korkunç bir gerçeklikle yüzleşmek gibiydi her gün. Şimdi her şey daha iyiyken salak saçma sebeplerle kalbinin kırılmasına izin vermeyecekti. Saçlarına öpücük bırakırken kendine çekip sarıldı. Yarın bugün kaçtığı konuşmayı yapacak ve bir daha canının sıkılmayacağını garanti edecekti.

Berfu sabah gözlerini erken açtı. Dün akşam erken uyumuştu tam olarak dinlenmiş hissetmese de daha iyiydi. Kocasının kollarının arasından sıyrılıp yataktan kalktı. Yüzünü yıkayıp aşağı indi. Dün telefonunu kanepenin üzerine atmıştı orada da kalmıştı. Telefonu eline aldı. Whatsapp’a girdiğinde Zerda, Seda, Yağmur’dan ve bazı gruplardan mesajlar vardı. Grup mesajlarına baktı sonra bireysel olanları okudu ama cevaplamadı hiç cevap yazası yoktu.

Mesajlar bölümüne girdi tanımadığı bir numaradan mesaj vardı. ‘Aşağıdaki adrese gelirsen dün olanlar hakkında konuşabiliriz ve sana kocanın gerçek yüzünü gösterebilirim’ yazıyordu altında da açık adres vardı. Gidip gitmeme konusunda bir karara varamıyordu bir türlü sonra bu şekilde kendini yemenin de bir alemi yoktu. Ne diyeceğini merak ediyordu. Ayrıca dün yaptığı şeyi yanına bırakası da yoktu. Canın zaten sıkkın olduğu bir dönemde onu bu şekilde rahatsız etmiş olması onda kafa karışıklığına sebep oluyordu. Ayrıca dün acaba içinde olsa da bugün emindi kocasının onu aldatmayacağından. İçindeki şüphe tohumları çok baş göstermeden ölmüşlerdi. Kontrolsüz bir insan olabilirdi ama durmadan peşinde pervane olan bir kocaydı aynı zamanda. Amerika’da bile hiç hastaneden ayrılmamıştı hep başını beklemişti. Onu aldattığını düşünmesi bile saçmaydı ama dün hali hazırda bir saçmalıklar yumağıydı.

Yukarı çıktı üzerini değiştirdi, saçlarını düzeltti ve evden çıktı. Baran’a gidecekleri adresi söyleyip arabaya bindi. Arabadan indiğinde orman kenarına yakın çok da büyük olmayan tek katlı bir evin önünde duruyorlardı. Evin bahçesi bile yoktu kapının önünde bir araba duruyordu. Arabadan inip eve doğru yürürken Baran’da peşinden geldi.

“Sen kapıda bekle bir şey olursa çağırırım ben seni.” Tek başına konuşmak istiyordu. Ayrıca ne diyeceğini bilmiyordu ve bir seyirci istemiyordu. “Emin misiniz eşlik edebilirim.” Gelse bir şey değişmeyecekti nasıl olsa. Saldıracak hali yoktu ne de olsa.

“Eminim.” Baran kapıda beklerken zile bastı. Kapı açıldığında karşısında Beyza’yı gördü. Üzerinde beyaz kısa bir gecelik vardı. Bir an onu beklemiyormuş izlenimi uyandırmıştı onda nedense. Beklediği kişi belki de Feyyaz’dı. Ona söylemesini ve kapıya dayanmasını bekliyor olma ihtimalini göz ardı edememişti. “Bu kadar erken beklemiyordum geç lütfen.” Berfu cevap vermeden içeri girdi. Beyza kapıyı kapatıp peşinden geldi. Gecenin bir yarısı mesaj atan kendisiydi. Onun erken gelmesi mi sorundu şimdi.

“Bir şey içer misin?” Şu an istediği tek şey söylenecekleri dinleyip buradan sonsuza kadar kaybolmaktı. “Hayır.” Koridoru geçip odaya geldiklerinde odayı izledi. Odanın bir tanesi cam duvardan oluşuyordu. İçeride büyük odanın bir kısmı yatak odası gibi dizayn edilmişti. Daha sonra bir üçlü koltuk ve karşında büyük bir televizyon vardı. Diğer eşyalar son moda olmaktan uzaktı ama televizyon yeniydi. Gözü odanın farklı yerlerine dağıtılmış çerçevelerine takıldı. Bir çoğunda Feyyaz ve Beyza'nın gençlik fotoğrafları vardı hatta çocuk sayılabilecek fotoğrafları da. Bazıları habersiz anlık karelerken bazılarında poz vermişlerdi. Feyyaz’ın bir kameraya karşı gülümsemiş olması canını sıkmıştı sırf kamera sevmiyorum dediği için kendi evlerinde bile beraber çekilmiş adam akıllı fotoğrafları bile yoktu. “Ne anlatacaksan anlat fazla vaktim yok.”

“Şimdi nerede olduğunu merak ediyorsundur hatta ne takıntılı kadın demiş de olabilirsin haklısında öyle gözüküyor olabilir ama evi ben dizayn etmedim ev ben Amerika’ya gitmeden önceki haliyle aynı. Sadece televizyon yeni.” Bu açıklamaya gerek yoktu görebiliyordu bunu. Bazı eşyaların modası geçmeyi bırak artık üretilmiyordu. Tek derdi evi mi göstermekti? Olabilirdi. “Ee bunun için mi çağırdın?” Tek amacı baak bu ev duruyor demek olamazdı. Kendisi halihazırda mal mülk kaydı tutan birisi değildi ama kocası da bu tür işlerle uğraşmadığı için Fatih ilgileniyordu gayrimenkul işleriyle.

“Hayır ama merak ettiğim bir şey var Feyyaz’ın ne kadar takıntılı ve psikopat olduğunu bilip bilmediğin.” Dün yaptığı kısa gözlemden çıkarttıkları arasında bu da vardı. Berfu, daha sakin ve ağırbaşlı olmasının yanı sıra Feyyaz’ın pis işlerine de dahil olmadığını ilk bakışta görebiliyordu. Kendi halinde çok da kötülük beklemeyeceğin bir insana benziyordu. Feyyaz’ın pis işlerine bulaşıp onunla bu tarz işlere bakacak birisi değildi. “İki yıllık kocamı tanımıyormuş gibi mi gözüküyorum oradan.”

“Bilmem belki de hiç tanımıyorsundur.” Kötü tarafları olduğunun farkındaydı. Ağzına almayacağı işlerle uğraştığının da farkındaydı. Yanında hiçbir kötü özelliğini göstermediğinin de farkındaydı ama onu ilgilendirmediği sürece burnunu sokmaması gerektiğini biliyor ve üzerine düşmüyordu. Kocası da onu dışarıda tutmak için fazlasıyla çaba harcıyordu zaten. Bu da onun için şu anda yeterliydi. Kimse iş konusunda birbirine karışmıyordu. Belki de şimdiye kadar iyiye gitmelerinin tek sebebi buydu. “Merak etme dışarıda nasıl bir insan olduğunu biliyorum bunu da hiç saklama gereksiniminde bulunmadı ama evde ve dışarıda farklı kişiler.”

“Şimdilik. Şimdi yeni evli sayılırsınız ayrıca öyle dik başlı bir yapında yok anladığım kadarıyla. Peki ona baş kaldıracak olursan ne olur?” Dik başlı olmayabilirdi ama deli gibi inatçıydı. Kendi suçlu bile olsa karşı tarafa özür diletecek bir iradeye sahipti bu konuda. Çokça da örneğini görmüştü. Ayrıca yeni evli sayılırsınız da ne demekti. İlerleyen yıllarda değişecek miydi bu durum. Zamanla değişecek hali yoktu ya. Ayrıca değişecek olsalar şimdiye kadar olurdu. Elbette bir değişim oluyordu ama bu da insanlığın getirisiydi. Ama bu hep iyiye doğru olmuştu. İkisi de birbirine uyum sağlamayı öğrenmişlerdi ve giderek iyiye gidiyorlardı. “Hiçbir şey olmaz. Suçsuz bile olsa özür diler ve gönlümü almak için hediyeler alır dışarıda bir yemek yeriz ve mesele kapanır.” Tüm sonuçlar aynı yere varırdı. Ayrıca bunun için mi gelmişti buraya kadar? Feyyaz inadını kırmak ve barışmak için kırk takla atardı ve atıyordu. Gece de pişman olduğunu ve odaya geldikten sonra öpüp sarıldığını biliyordu. Tam olarak uyanmasa bile hissetmişti.

“Emin misin?” Fazlasıyla emindi. Birçok kere de görmüştü. Suçunun ne olduğundan emin olamasa bile bir şekilde kendi suçu olduğunu kabullenirdi. Belki de kocasında en sevdiği şeylerden biriydi. Birinin inat etmemesi gerekiyordu ve her seferinde bunu üstlenen Feyyaz olmuştu. Çünkü kendisi inadına fazla yenik düşüyordu. “Evet eminim hem de fazlasıyla sen nasıl bir Feyyaz tanıdın ve hatırlıyorsun bilmiyorum ama ben senin tanıdığın kişiyi tanımıyorum benim kocam bana karşı her zaman nazik ve kibar yaklaşıyor.”

“Peki şimdi eve gidip boşanmak istediğini söylesen ne yapar?” Ne saçma soruydu bu ki? Niye boşansınlar ki? Hele de ortada bir şey yokken. Boşanmak için sebepleri yoktu ayrıca ilk evleneceklerini öğrendiği gün kabullenmişti boşanamayacağını. Hala da aynı fikirdeydi. Şimdi ise daha da emindi. Kendisi istese bile Feyyaz istemezdi. “Neden böyle bir şey yapayım ki?”

“Soruma cevap ver.” Cevabı belliydi. Feyyaz öyle boşanalım deyince hemen kabul edecek birisi değildi. Boşanmamak için elindeki tüm kozları oynayıp onu vazgeçirmek için elindeki her şeyi kullanacaktı. Ayrıca bir süre sonra kendisi de yumuşardı ve vazgeçerdi. “Büyük ihtimalle nedenini merak edecek sonra da ortada bir problem bile olmasa boşanmamak için kırk takla atacaktır.”

“Bu kırk taklanın içine bir inan neler girebilir biliyorum.” Zamanında ayrılmış olmaları onlarında başına geleceği anlamına gelmiyordu. Ayrıca o zamanlar çocuk sayılırlardı. Şimdi ise ikisi de yetişkindi. Bir de üstüne evlilerdi. Sevgili bile değil. 12 yıl öncenin olaylarını sürekli gündeme taşımak gereksizdi ne olduysa olmuş ve bitmişti. Yaşananlar geçmişte kalmıştı. Ne o Beyza’ydı ne de kocası 12 yıl önceki ergen Feyyaz. “Sıkıldım kelime oyunlarından ne söylemek istiyorsan söyle de kurtulalım.”

“Kızlar senden korkuyorlar dün sen gittikten sonra bembeyaz olmuşlardı.” Korkma sebepleri kendisi değildi. Sorun onun canını sıkmalarıydı. Berfu canı sıkılınca direkt evin içine yansıtıyordu çünkü ve bu da otomatikman Feyyaz’a yansımış oluyordu. Ama bundan şu an için pişman değildi. Zerda bu aralar sürekli ona saygısızlık yapıyordu ve bunu telefi etmeye bile çalışmamıştı bile. Biraz da onun canı sıkılabilirdi. “Benden değil benim canımı sıkmaktan korkmuşlardır onlar.”

“Neden?” Nedeni basitti. Onun canını sıkarsan Feyyaz’ın da canını sıkardın. 2 yılda her şeye eyvallah etmişti ama buna devam etmek gibi bir niyeti yoktu.

“Ben inatçı bir insanım akşam tüm yaşananları ve bana herkesin içinde söylediğin sözleri Feyyaz’a söyleseydim birde buna küsmüş olsaydım karşılaşmamızın biletini onlara kesecekti Feyyaz da o yüzden. Kolay affedici bir yapım yoktur. Kolay kolay barışmam dün kızların saydığı iki araba falan da barışmak için denediği yollardan birkaç tanesiydi bunu merak ediyorsan. Ha şunu da söyleyeyim aranızda ne yaşandı en ufak bir fikrim bile yok çünkü benim yanımda bırak konunun açılması adının geçmesine bile izin vermezdi. Aradan geçen 12 yılın sonunda sanki her şey eskisi gibi olacakmış gibi çıkıp gelmende ayrı bir salaklık mı yoksa enayilik mi emin değilim. Bir daha karşıma çıkmazsan iyi olur. Çünkü olay daha fazla büyüsün istemiyorum ve sonun kötü bittiği bir aşk masalına çevirmeni hiç istemiyorum. Var mı eklemek istediğin bir şey.” Beyza, karşısında konuşan kadının fazla kendinden emin hali dikkatini çekmişti. Süslenmiş küçük bir vitrin bebeği gibi gözüküyordu ama içinde bir de deli tarafı olduğu kesindi. “Kendinden eminsin.”

“Fazlasıyla. Çünkü emin olmamam gereken bir durum yok.” Eve gidince kavga edeceklerinden emindi. Hatta bu evi bu şekilde burada bıraktığı için burnundan da getirecekti ama aldatılmadığını biliyordu. Eğer aldatılmış olsaydı bu kız burada eski fotoğraflar göstermek yerine yenilerini gösterirdi. Yenileri yoksa aldatılma da yoktu ortada demek ki. “Sende o zaman daha dikkatli olursun çünkü gerçekten beni unutmuş olsaydı ne bu evi bu şekilde bırakırdı ne de şifresi hala benim doğum günüm olurdu.”

“Bu kadar mı?” Bunun için bu kadar yolu mu gelmişti yani. Ne gerek vardı ki arayıp da söyleyebilirdi. Kadının ana amacı belliydi: huzur bozmak. Dünden beri de bunu gayet iyi başarmıştı. “Evet”

“İyi bir daha karşılaşmazsak makbule geçer.” Arkasını dönüp evden çıktı. Beyza mevzusu bu şekilde kapansa iyi olurdu. Psikolojisi ne kadarını kaldırırdı emin değildi. Koca tarafının problemleri bitmediği için kendi ailesiyle de ilgilenememişti. Abisi hapisten çıkmış ve Feyyaz’ın adamının yanında çalışıyor olması Karabeylerin adını lekeliyordu abisiyle son yaptığı hareket yüzünden konuşmuyor olması ailesinin küçük duruma düşmesine göz yumacağı anlamına gelmiyordu.

Eve girdiğinde derin bir nefes verdi. Sabahtan akşama kadar yürüse bu kadar yorulmazdı herhalde. Elindeki çantayı kanepenin üzerine bıraktı ve kanepenin üzerine çöktü. Kafasını geriye yasladı bir süre o şekilde kaldı. Ayak sesi duyunca ayaklandı merdivenlere yaklaştı. Merdivenlerde karşılaşmışlardı. “Neredeydin sen?” Sabah uyandığından beri tüm evi aramıştı ama bir türlü bulamamıştı. En son Cüneyt’e sorduğunda ise yolda olduklarını eve döndüğünü öğrenmişti. “Burada.”

“Evde değildin. Nereden geliyorsun?” Berfu kelime oyunu yapası yoktu. Direkt konuya girecekti. O evi olduğu gibi bırakmışsa sonuçlarına da katlanması gerekiyordu. Hele de şifresi bile değişmemişse. “Eski sevgilinle kullandığınız evden.”

“Ne?” Feyyaz anlamamıştı. Ne evinden bahsediyordu? Sabah sabah ortadan kaybolduğu için kafayı yedirmişti evde şimdi de bulmaca gibi konuşuyordu. “Eski sevgilin eski evinize çağırdı diyorum oradan geliyorum.”

“Berfu sabah sabah kafayı mı yedin? Ne evi?” Berfu derin bir nefes verip adamın yüzüne baktı. Bazen neden bu ilişkide salak olduğunu anlamıyordu. Şu an bence tekrar düşünülmesi gereken bir mevzu idi. “Hangi kısmını anlamadın?”

“Ne evinden bahsettiğinden başlayabilirsin?”

“Beykoz taraflarında ormanın girişine yakın tek katlı müstakil bir ev. Tek odası ve mutfağı var. Yatak ve kanepeden oluşuyor. Tanıdık geldi mi?” Feyyaz küçük bir düşünmenin ardından evi hatırlamıştı. Yıllar önce Beyza ile ayrılmadan önce kullanıyorlardı. Lise sona geçtiklerinde almıştı. Buluşmak için kullanıyorlardı. “Sen nereden biliyorsun o evi?”

“Bilmiyordum sabah öğrendim.” Peki nasıl öğrenmişti? Sabah sabah bir anda zihninde böyle bir bilgi ile uyanmamışsa birisi söylemişti. “Nasıl öğrendin?” Sabahtan beri ne anlatıyordu burada. Söyledikleri kulağına ulaşmıyor muydu? Haber verdi demişti ya.

“Feyyaz bana diyorsun da sen iyi misin asıl? Ne dedim başında eski sevgilin çağırdı dedim. Kaç tane eski sevgilin varsa artık hatırlayamadın galiba Beyza’dan bahsediyorum.” Gergin olan sinirleri giderek hararetleniyordu. En sonunda büyük bir kavgaya tutuşacaklardı o olacaktı. “Senin ne işin vardı Beyza’nın yanında.” Berfu ciddi misin der gibi baktı. Sorun onun yanında olması mıydı? Ev için ya da ona ulaşmasına izin verdiği için bir açıklama yapması gerekmiyor muydu?

“Sabah mesaj atmış gel konuşalım diye. Kusura bakma sen uyuyordun haber veremedim.” Berfu’nun alaycı ses tonuyla bir adım geri çekilmeye çalıştı ama duvarın hemen önünde duruyordu ve geri gidememişti. “Bugün benimle dalga geçmeye fazla meyilli gibisin ne diye görüşüyorsun ki sen.”

“Niye duyguların mı incindi? Korkma bir şey yapmadın sevgiline?” Dünden beri konuşmaktan kaçınmanın ceremesini çekiyordu şu an. Beyza’nın ne dediğini ya da kafasına neler soktuğunu merak ediyordu. “Berfu sinirlendirme beni sevgilim olmadığını gayet iyi biliyorsun.” Ne demişti peki bunu düşünmesini sağlayacak.

“Öyle mi o zaman olmasını umuyorsun.”

“Berfu!”

“NE? Feyyaz ne? Ne dememi bekliyorsun ki evi o şekilde bırakmışsın dokunmamışsın bile. Şifresini bile değiştirmemişsin şifresinin ne olduğunu da biliyorsun sen şimdi.”

“Beyza’nın doğum günü.” Bir anlık gafletle ağzından kaçmıştı. İçinden koca bir siktir çekti. Tam kavganın ortasında yanlış şeyi söylemişti. “Aferin hatırlıyormuşsun da evde şimdi gidersen açar kapıyı ya da şifreyi girip sen de açabilirsin.”

“Berfu!”

“Ne adımı mı ezberliyorsun? Bana gelince Berfu da Berfu arkası yok onun hakkında bir şey soruyorum şakıyorsun maşallah.”

“Konuşmama izin versen söyleyeceğim ama lafı ağzıma tıkıyorsun ayrıca öyle olmadığını gayet iyi biliyorsun.”

“Evet az önceye kadar öyle zannediyordum ama şimdi hiç emin değilim.”

“Abartılı tepki veriyorsun.”

“Tabi sen de haklısın sen eski sevgilinle yaşadığın eve dokunma yıllarca aynı kalsın. Kapının şifresini hatırla. Niye görüşüyorsun diye sor ama ben abartırım hiç sorun değil.”

“Unutmuşum bile evin hala durduğunu o yüzden. Ayrıca bir tek o kapının şifresi farklıydı o yüzden aklımda kalmış. Kızın doğum tarihini hatırlamıyorum sadece şifrenin o olduğunu hatırlıyorum.”

“İyi.”

“Saçmalama istersen olmayan bir şeyi kafanda kuruyorsun şu anda.”

“Hmm ben kafamda kurup saçmalıyorum öyle mi? Peki aynısı benim başıma gelmiş olsaydı bir yerlerden eski sevgilim çıksa gelse sen ne diyecektin olur öyle şeyler mi yoksa adamın kafasına mı sıkmaya kalkardın.” Sinirden gözü dönmüştü herhalde. Ağzından çıkanı da kulağı da duymuyordu. Bırak sevgiliyi platonik aşık olsa bile yine gözü dönerdi. “Berfu ne dediğine dikkat et istersen öyle bir şey olamaz.”

“Oldu ama oldu yani baksana seninki gayet çıktı geldi karşıma oturdu benimle konuştu sabah eskiden yaşadığınız eve çağırdı şimdi de sen karşıma çıkmış onu savunuyorsun.”

“Savunmuyorum kimseyi. Ben mi çağırdım ayrıca? Haberim bile yok Türkiye’ye geldiğinden.”

“Haber vermeyi unutmuştur öğrendin artık nerede olduğunu da biliyorsun gidebilirsin yanına eski aşkının.”

“Eski aşkım falan değil.”

“Niye yeniden mi alevlendi?”

“Lan delirtme beni dalga mı geçiyorsun şu anda.”

“Bağırma bana.”

“Bağırtma o zaman sende.”

“Ben mi bağırtıyorum acaba?”

“Yok bir şey dedikçe üsteliyorsun.”

“Hayır hiç öyle bir kelime kullanmadın ne dün akşam ne de az önce.”

“Tamam o zaman ilk ve son kez söylüyorum Beyza’yı 12 yıldır ne gördüm ne konuştum ne de bir haber aldım. Ne olduğu umurumda bile değil ona. Aramızda hiç bir şey yok. O ülkeyi terk ederken de yoktu şimdi de yok olamaz da. Tamam mı? Hayatımda olan tek kadın sensin ilerde de değişmeyecek gerçek bu tamam mı? Onu gördükçe senin sinirlerin bozuluyor görüşme dememin ana sebebi de bu.”

“...”

“Cevap vermeyi planlamıyor musun?”

“...”

“Tamam özür dilerim dün akşamdan konuşmam lazımdı hatta hiç karşına çıkmamalıydı ama bir daha karşına çıkmasına izin vermeyeceğim o yüzden lütfen artık bu Beyza olayı kapatabilir miyiz? Bunu konuşuyor olmamız bile gereksiz öyle bir insan için ne kendini üzmeye değer ne de vakit harcamana.” Berfu az da olsa rahatlamıştı. Dün akşam bu konuşmayı yapsa olay hiç bu kadar büyümeyecekti ama konuşmaktan kaçınmıştı ve olayın büyümesine sebep olmuştu. Birde konuşmaktan çekinen o oluyordu ama kocası bazen lal olup kalıyordu. “Tamam bir daha karşıma çıkmayacak ama.”

“Çıkmayacak hatta ona dair bir şey kalmayacak söz veriyorum. Bugün o evi sattırıyorum sonrada onu geldiği yere geri gönderiyorum. Bir daha gündeme gelmemesini sağlayacağım.”

“Tamam daha önce yapılması gereken şeyleri sona attığın böyle yüz buldu.”

“Evi daha önce satmam gerekiyordu ya da başka bir şey yapmalıydım ama o ülkeyi terk ettikten kısa bir süre babam kalp krizi geçirdi ve tüm işlerin başına geçmem gerekti bırak Beyza’yı evi ben bazen kendi evimin yolunu unutuyordum.”

“Bir daha tekrarlanmayacak ama.”

“Hayır tekrarlanmayacak güzelim şimdi bu konuyu kapatsak olur mu?” Berfu bir şey demeden kafasını salladı. Feyyaz sarılırken saçlarına bir öpücük bıraktı. Gereksiz insanlara vakit ayırmaktan nefret ederdi ve Beyza ondaki şansını çoktan kullanmıştı. En yakın zamanda icabına bakacaktı. Huzurunu kimsenin kaçırmasına izin vermezdi hem de Beyza gibi birinin asla. “Şimdi gelelim dün sabah yaptığın şeye?”

“Gelmeyelim.” Şu an hiç yeri ve zamanı değildi dün yaparken eğlenmişti ama kocasının eğlenmediğinden biraz fazla emindi. “Gelelim gelelim.”

“Gelmeyelim.” Gelirlerse bir daha çıkamayabilirler gibi geliyordu. Dün istediğini elde ederken biraz fazla sinirlendirmiş olabilirdi ama istediğini elde etmede bunun da bir yöntem olduğunu çok iyi öğrenmişti. Bir sonrakine daha iyi organize ederse çok iyi şeyler elde edebilirdi. “Gelelim hatta öyle bir gelelim ki bir daha aklından çıkmasın. Sen aklını mı kaçırdın yoksa benimkini mi kaçırmaya çalışıyorsun?” Berfu kendi aklının yerinde olduğundan fazlasıyla emindi ama Feyyaz için aynı şeyi söyleyemiyordu.

“Hayır.” Bu cevapta istediği verimi elde edememişti çünkü aklı başında olan hiç kimse o şekilde İstanbul sokaklarında yürümeye kalkmazdı. “Öyle mi o kıyafet neydi ya.”

“Sadece seni sinirlendirmek için yaptım.” Sinir mi? Sinirlenmekten çok daha fazlasını yapmak üzereydi. Hatta gerçeği öğrendikten sonra bile sakinleşmemiş ve iki kişiden bu sinirin acısını çıkartmıştı. “Aferin çok başarılı bir çalışma oldu o zaman hatta o kadar sinirlendim ki elime geçen herkesi öldürmek üzereydim.” Olabilirdi ama onunda mantıklı bir açıklaması vardı.

“Sende dün niye beni orada bırakıp gittin.” Berfu bu cümlenin kafasının içindeyken daha iyi olduğunu düşündü. Masaj salonuna bırakıp gitmişti ıssız bir yerde tek başına değil ki? Neyse dedi içinden geri adım atmak yoktu. Nerede olursa olsun dün o şekilde ortada kalmaktan hiç hoşlanmamıştı. “Hayatım işim var dediğimi çok net hatırlıyorum ayrıca erteleyebileceğim bir şey olsa yapardım.” Feyyaz Berfu’nun üzerine gitmemeye çalışıyordu ama karısının deli damarı kendini göstermek üzere olduğunun da farkındaydı.

“Biraz bekleselerdi o zaman masaj ne kadar sürebilirdi ki?” Sadece masaj salonunda beklemediği için böyle bir oyuna girmesi de Feyyaz’ın kesinlikle canını sıkıyordu. Berfu’nun içinde her şeyi oyuna dökebilecek küçük bir çocuk var gibiydi ve büyümeyi reddediyordu. “Yani sana da ayrı inanamıyorum artık insanın işi çıktı diye aklı alınır mı?”

“Alınır.” Yani o aldığına göre alınabiliyordu. Büyütmenin alemi yoktu ayrıca. Küçük bir oyun oynamıştı o da elinde patlamıştı Zerda yüzünden. “Belli dün aldın bana katliam çıkartıyordun İstanbul’un içinde.”

“Sende düzgünce lafı ağzıma tıkmadan anlatsaydın ayrıca son zaman koskoca Feyyaz Hancı diye havalanıyorsun ama karşı tarafı bekletemedim.” Berfu sinirlenmişti bu kadar abartmanın alemi neydi? Olan olmuştu işte kimseye de bir şey olmamıştı kendisi de o kıyafetle dışarı çıkmamıştı artık mevzunun kapanması gerekiyordu. “Evet diyorum ama büyükelçiyi mi bekletseydim zaten ben toplantıya gidene kadar bekledi. Senin çıkmanı bekleseydim en az bir saat daha bekleyecekti. Önemli bir görüşmeydi.”

“Büyükelçiydi yani.” Feyyaz dışarıdan ikna olmuş gibi gözüken ama içinden ikna olmayan kadına baktı. Bazen onu şaşırtmayı nasıl beceriyordu bilmiyordu. “Evet.”

“İyi öyle olsun o zaman bir dahakine düzgün anlatırsın çok önemli bir işin olduğunu söylersin ve cevap beklersin.” Anlaşması da hazırdı. İki yıldan sonra bile onu şaşırtmayı başarabiliyor oluşu kesinlikle normal gelmiyordu ona. İki yıl önce işim var dediğinde bile ne işin var diye sormayan kadın şimdi hesap soruyordu. “Yapmazsam?”

“O fotoğraftaki gibi giyinir dışarı çıkarım hem de Taksim’e falan giderim.” Tehdit işinde giderek kendini geliştiriyordu. Önceden olsa sonunu bile getiremezdi ama şimdi bülbül gibi şakıyordu. Bir anda kendini kimin karısı derken buldu ama bunu dışarıya yansıtmamakta kararlıydı. “Bende gider Taksim de bomba patlarım öyle bir şey yaparsan.”

“Yapamazsın.” İşin iddia kısmına girdiklerini biliyordu. Berfu kocasının bunu yapabilme kapasitesi olduğunu biliyordu. Yine de hemen pes etmek pek de kitabında olan bir şey değildi. “Yaparım.”

“Yapamazsın.” Feyyaz mı yapamayacaktı? Öyle bir yapardı ki kimin yaptırdığını bile bulamazlardı. Ayrıca ilk defa bir bombalama işinin içine karışmış olacak değildi ki. “Yaparım sana da izletirim.”

“Ben oradayken mi patlatacaksın?” Tabi ki bunu hesaba katmayacak kadar aptal değildi. Karısını oradan bulup çıkartması dakikalarını alırdı. “Seni oradan çıkartmak dakikalarımı bile almaz biliyorsun.”

“Bende çıkmam.” İsteyerek olmazsa istemeyerek olurdu ama bir daha böyle bir şeye kalkışırsa kesinlikle yapardı. “Ben bir yolunu bulurum.”

“Sen beni bir daha zorla uyut o zaman görürsün neler oluyor.” Uyutma işine bir daha girmemesi gerektiğini bilecek kadar olay yaşamışlardı. Berfu yine de olay çıkartma konusunda kendini yenilemeyi ihmal etmiyordu. “Sende mecbur bırakacak şeyler yapma.”

“Mecbur mu bırakıyorum seni? Asıl sen ayağının altında olmayayım diye bilerek yapıyorsun.” Başına bir şey gelmediğini iyi olduğunu bile bile uyutmuştu geçen sene. Sırf ortada olmasın da rahat rahat intikam işleriyle uğraşabileyim diye olmuştu hepsi. “Evet çünkü olay çıkartma potansiyelini giderek arttırıyorsun. Geçen sene bana tüm İstanbul’u arattırdın.” Berfu içinden aramasaydın diye düşündü. Aranmak da bulunmak da istememişti bir süre zaten sonrasında kendi isteği ile eve dönecekti. Sokakta kalacak hali yoktu ya.

“İyi yapmışım sende bir şeyleri benden saklamaya kalkma.” Ailesinin olayını o zamanda anlatsa belki de bunlar hiç yaşanmayacaktı. O inadına yenilip neden diye sorabilecekti. Hatta belki de o olay çözülecek ve konuşmaya devam edeceklerdi. Bunu haftalar sonra öğrenmesi birçok şeyi değiştirmişti. “Senin iyiliğin için olabilir mi?”

“Ben kendi iyiliğimi kendim düşünsem mesela. Bak bu da bir fikir yani aklında bulunsun.” Kendi iyiliğini düşünüyor muydu da? Hayır. Cevabı netti. Ne o zaman ne de şimdi kendi iyiliğini hesaba katmıyordu. Sırf bu sene Zerda ile iyi anlaşıyor diye gitmiş tüm düğün hazırlığına yardım etmiş sonra da olay çıkartabileceğini bile bile o elbiseden bozma şeyi giymişti sebebi de Zerda’nın istemesiydi. Peki sonunda ne olmuştu? Zerda kendi hayatına devam etmesine rağmen canı sıkılan Berfu olmuştu. “Sen kendi iyiliğini düşünürken kendini de hırpalamayı da eksik etmiyorsun.”

“Öyle mi nasıl oluyormuş o?” Zerda olayını açmak istemiyordu konu tamamen kapanmamıştı ve tekrar ısınıp önüne gelebilirdi. “Yalnız kalacağım diye tüm sahil boyunu yürüdüğün için tam olarak iyileşmemiş ayağını çok yordun."

"Tabi sen benim iyiliğimi istediğin için istemediğim bir ameliyata zorlayarak ya da sırf ayak bağı olmayayım diye uyutarak düşünüyorsun değil mi?” Ne zaman tartışsalar konu bir şekilde onun hatalarına geliyordu. Bu konuda yeterince kötü hissediyordu zaten bir de üstüne eklemeye ne gerek vardı ki? “İlla ameliyat mevzusunu her kavgada önüme getireceksin değil mi?”

“Evet getireceğim ben sana söyledim değil mi eğer bu ameliyat işe yaramazsa dilimden kurtulamazsın demiştim işe yaramamasını geç işleri daha da zor bir duruma hatta daha acılı bir hale getirdi benim için. Uykusuz geçirdiğim geceleri daha unutmadım ben.” Unutmadığı gibi unutturmuyordu da. Daha Berfu ile baş edemiyordu bir de başka kadınlar mı bakacaktı. Daha önündeki kadına kendini tam gösteremiyordu başkasıyla uğraşamazdı. “Sayende bende hiç unutmuyorum Berfucuğum.”

“İyi sevindim unutma. Hatta daha sık tekrar etmeliyim ya da ayağımın kırık olduğu fotoğrafları evin dört bir tarafına bırakayım ben unutsam bile resimler hatırlatır.” Bu kadar inat keçide falan yoktu. Hatta keçi görse önünde saygıdan eğilirdi. “Hayatımda senin kadar inatçı bir insan tanımadım ben.”

“O zaman daha sık aynaya bakmalısın.” Başka şeyler için olabilirdi ama inat konusunda eline su bile dökemeyeceğinden o kadar emindi ki düşünmesine bile gerek yoktu. “Cidden merak ediyorum ya o kafanın içini.”

“Bende seninkini hiç merak etmiyorum işte hayat hiç belli olmuyor.” Berfu, kocasının kafasının içindekileri merak etmese bile biliyordu, öğreniyordu. Pek hazzettiği bir şey değildi aksine bundan ölümüne nefret edebileceği zamanlar bile vardı. “Canımı sıkıyorsun ve konuyu o kadar hızlı değiştiriyorsun ki sana hayran kalıyorum olayı nereden nereye taşıdın.”

“Kendisi ilerledi.” Özel olarak bir şey yapmamıştı yapmaya da kalkmamıştı aslında. Ama konuşulmayan sorunlar bu tür zamanlarda kendini ortaya dökülmekten alıkoyamıyordu. “Tabi öyle olmuştur.”

“Evet öyle oldu senin gitmen gereken bir toplantı falan yok mu bekletmemen gereken bir büyükelçi, bakan falan.” İlla bu konuda da diline düşmüştü daha uzu süre bundan da kurtulamazdı artık. Ne zaman canı sıkılsa buna başvurup onun da canını sıkmanın bir yolunu bulurdu. Bu tür zamanlar da eline koz vermiş gibi hissetmiyor değildi. “Yok Berfu yok.”

“Allah Allah öyle oluyor muymuş?” Dün kaçar gibi gidebiliyordu da bugün niye gitmiyordu. Eğer başka bir zaman olsa büyük işlerle ve büyük kişilerle iş yaptığı için gururlanabilirdi ama şu an hiç bunu yapası yoktu. “Cidden senin diline düşmek de ayrı bir problem.”

“Tabi eskilerin bu kadar konuşmuyorsa demek ondan öyle geliyordur.” Berfu’nun bu huyundan nefret ediyordu. Bir konu ne zaman kapansa ya da konu istemediği bir noktaya gitse en baştaki konuya geri dönüp konuşmayı başa sarıyordu ve birbirini tekrar ediyorlardı. “Konu geri başladığı noktaya getiririm diyorsun yani.”

“Demiyorum.” Dese yine başlamadan önlem alabilirdi bazen o kadar hızlı yapıyordu ki konuların gidişatını bile takip edemiyordu. Özellikle köşeye sıkıştığında yapıyordu bunu. “Pardon direkt icraata geçiyorsun beni de şaşkına uğratıyorsun.” Berfu artık ne yapacağını şaşırmıştı ne yapsa hep bir şikayet oluyordu.

“Konuşmuyorum konuşmuyorsun, konuşuyorum konuşuyorsun; yemesem yemiyorsun, yesem yiyorsun; bir şey söylemesem sen bana bir şey anlatmıyorsun, anlatsam sürekli şikayetleniyorsun ama sen de bir karar ver de ona göre davranayım.” Ne yapsa sürekli tam tersi isteniyordu ve bundan iyice sıkılmıştı. Bu kararsızlık iyice kafasını karıştırmaya başlamıştı. “Tamam nasıl biliyorsan öyle davran tamam mı? Hiç bir şey söylemiyorum ağzımı bile açmayacağım.”

“İyi aynı şeyleri tekrar edersen daha da sessizlik yemini eder ağzımı bile açmam.” Feyyaz bundan o kadar emindi ki altına imzasını atardı. Berfu da bu inatçılık olduğu sürece de devam ederdi bu durum. “Açmazsın hayatım o kadar eminim ki uygulayacağına şüphenin ş’si gelmiyor aklıma öyle yani.”

“Güzel sadece ben değil sende ona göre davranırsın beni Taksim’i bombalayıp bana izlettirmekle tehdit ediyorsun ya bombalasan bile izletebileceğin birini bulamazsın.” Feyyaz bu tehdidin altını deşmek istemedi. Bu tür konuşmaların gidişatını sevmiyordu. O yüzden konuyu değiştirdi “Çok iyi yani tehdit konusunda o kadar ustalaştın ki yakında birini tehdit etmek istediğimde direkt seni konuşturacağım.”

Berfu cevap vermeyerek yatağa uzandı sonra aklına abisinin durumu geldi. Acaba düzelir mi diye haftalardır bir şey dememişti ama sabrı taşmıştı. “Ayrıca abimin meselesini unuttum zannetme.” Feyyaz anlamaz bir bakış attı. Abi mi? Nereden açılmıştı bu Baran Karabey mevzusu? “Ne meselesi?”

“Hapisten şartlı tahliye ile çıkartıp sonra da Arslan’a yardım etmesi için yanında çalıştırmandan bahsediyorum.” Feyyaz kısa bir bakış attı yatakta yatan kadına. Ağzından bir küfür çıkacak gibiydi konuşmadan önce dilini ağzının içinde bir tur çevirip dilinin ucuna gelen küfürleri yuttu. “Sen bu haberleri nereden alıyorsun bir öğrensem.”

“Ne yaparsın yengeme yapmaya kalktığın gibi dilini mi kesmeye kalkarsın.” Az bile kalırdı böyle arada laf taşıdığı için önce o dilini keser sonra da ona geri yedirirdi. Sonra da o ağzını iyice diker sonra da bir daha iletişim kuramasın diye ellerini bileklerinden keser sonra da yavaşça ölüme terk ederdi. “Az bile kalır.”İyi o zaman aklının ucuna bile gelmeyecek kişilerden öğreniyorum o yüzden düşünmen bile gereksiz onu bulsan yerine ben yenisini bulurum.” Bu konuda kimle konuştuğu kişiyi ve kişileri gizli tutmazsa başına ayrı bir dert alacağını biliyordu bu yüzden sır gibi saklamaya devam edecekti. Bu bilgi kaynağını kesmeyi düşünmüyordu çünkü. “Pes artık.”

“Değil bir daha da aynı şeyleri duymak istemiyorum bende bir Karabey’im ve onları her rezil edişinde beni de rezil ediyorsun sayende tüm İstanbul’a rezil oldum bir ay içinde iki kere, aynı şeyi orada yapmazsan iyi olur.” Feyyaz ağzı açık karısının tehditlerini dinliyordu. Cidden bu cümleleri kuruyor muydu? Bugün gerçekten ciğer falan yemiş olmalıydı hem de aslan ciğeri falan yani yoksa bunun başka bir açıklaması olamazdı. Dili biraz fazla açılmıştı cesaretini ayakta alkışlamak istiyordu çünkü küstüğünde ağzını açmıyordu ama bugün tehdit üstüne tehdit savuruyordu. Ne olmuştu böyle? Erken kalkmak galiba balatalarını yakmış ve fazladan adrenalin yüklemişti anlaşılan. Şimdi de sanki az önce onu tehdit eden o değilmiş gibi kafasına kadar örtmüş yatıyordu. Yaz sıcağında.

Kim ailesinden haber verebilirdi ki bir türlü anlamıyordu telefonuna baktığında anormal birisi ile de konuşmamıştı. Arkadaşının bunları bilme ihtimali yoktu ona anlatacak kimse yoktu. Ailesinden kuzenleri dahil kimse arayıp sormuyordu peki kim bu haberleri vermişti. Bir eline geçirse o dilini kökünden kesecekti köpeklere yem edecekti. Odadan çıkarken derin of çekti. Baran’ı kendine köle yapmak hoşuna gitmişti şimdi hiç vazgeçmek istemiyordu. Şimdi ne olacaktı pat diye azat mı edecekti? Yok artık asla böyle bir şey yapamazdı yapmazdı. Bir şekilde bunun içinden çıkmalıydı önce bu haberleri ona kimin verdiğini bulmalıydı sonra da yalanla kapatabilirdi en azından olayı kapatana kadar.

 

 

Bölüm : 11.01.2025 20:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
kübra durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / SEVEN SEVDİĞİNİ KISKANMASIN
kübra durukan
GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1)

55.94k Okunma

2.74k Oy

0 Takip
76
Bölümlü Kitap
GECELERİ SADECE KÖTÜLÜK MÜ DOLAŞIRDI SOKAKLARI?BAZEN GÖRMEK İÇİN KÖR OLMAK GEREKİRGÖVDE GÖSTERİSİ YAPMAK İÇİN NE GEREKİR?BİRİSİNİ NASIL TANIRSIN?ŞEYTANDA BİLİR KİMDEN KORKACAĞINIKORKULAR BAZEN GERÇEĞİ GÖRMEMİZİ ENGELLERGERÇEKLERİ İNKAR ETMEK ONLARI GİZLER Mİ?BİLİNMEZLİĞE SÜRÜKLENMEKHER ŞEY SENİNLE BAŞLARKORKULARDAN KORKU BEĞENEN BÜYÜK KORKUN NE?İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİRKAYBETMEK İÇİN ÖNCE NE KAYBETTİĞİNİ BİLMEK GEREKİRYENİ HAYATA KÖTÜ BİR MERHABAVAR OLMAYA ÇALIŞMAKYENİ ORTAMLAR YENİ BAŞLANGIÇLAROYUNBOZANLIK YAPMASOSYETEYE İLK BAKAMAYIŞUYUM SAĞLAMANIN İLK KURALI EKSİK LİSTESİ YAPMAKTIRPLANLAR BAZEN İŞE YARAMAZGÖRDÜN MÜ DÜNYA ETRAFIMA PERVANEÜZÜLMEK İÇİN BAHANE ARAMAK...ELEŞTİRİLMEDEN SEVİLMEK...KORKULAR SEVGİMİZİ BESLERDİNLEYEN YOKSA KONUŞMANIN ANLAMI YOKTURÖneri başlığıBİTMEK BİLMEZ GECELERÖLÜM SENSİZLİĞİBİLEN BİLDİĞİ GÖREN GÖRDÜĞÜ KADARNotGERÇEKLERİN EN KÖTÜ HUYUDERİN GÖKYÜZÜ HİZAYA GELSEVME KİMSEYİ YAKARSIN CANINIKÜÇÜK SÜRPRİZLERGülüş kurşun olamaz mı?İNTİKAM YEMİNİHERKES KENDİ MERAKININ KÖLESİDİRSevmekDEDİKODU MALZEMESİ10.000 Okunma OldukYALITILMIŞ BİR HAYAT MI YANILTILMIŞ BİR HAYAT MI?Yeni bölüm duyurusuKALBİM BUZDAN TUZAKırılganBİLİNMEZLİKTE KAYBOLMAKSIĞINILACAK LİMAN BUL KENDİNEYeni bölüm geldiDÜŞÜNÜLECEK ÇOK ŞEY VARAÇIKLAMA !!!!!!!Yalnızlığı DenemekGECİKMİŞ BALAYI DİYEDEBİLİRDİK AMA...Yeni bölüm zamanlarıÖLÜMLE YÜZ YÜZE GELMEK KORKUTUCUDURKARANLIK GELECEĞİN KARANLIK GEÇMİŞİAcep Değil Deli OlsaGelecek bölümlerden bir kesitGELECEK HAKKINA BİR ŞEYLERTeknik sorunlarORTAYA DÖKÜLEN DUYGULARKIŞ ORTASINDA ÇİÇEKLENECEĞİZAcılar DeniziGelecek bölümlerden bir kesitBİTMEK BİLMEZ BİR YOLCULUKTUR HAYATEVCİLLEŞMİŞ ERKEK EN İYİSİDİRKARANLIK GÖKYÜZÜNDE PARLAYAN KUTUP YILDIZIKAR ÇİÇEĞİ'NİN ASIL SAHİBİZERDA'NIN TATLI(SIZ) SÜRPRİZLERİHER GÜZELİN BİR SORUNU VARDIRAçıklama ve DuyuruGÖNÜL YAPMAK GÖNÜL ALMAKTIRYENİ BÖLÜM GÜNLERİ BİLGİLENDİRMEKISKANIYOR MUYUZ NEYeni bölüm geldiSEVGİNİN BİNBİR TÜRLÜ HALİSEVEN SEVDİĞİNİ KISKANMASINYeni bölüme destek amaçlı
Hikayeyi Paylaş
Loading...