Not: Youmlarda kıskançlıktan mı bahsetmiştiniz sanki? 🤭 Birazcık geç oldu ama işim vardı düzenlemesi birazcık uzun sürdü. Bolca yorum bekliyorum. İyi okumalar ve iyi geceler.
Sevgi çok farklıdır ve çok fazla çeşidi vardır
belki de bu yüzden eşsizdir.
Bölüm Şarkısı: Madrigal- Seni Dert Etmeler
Sabah Berfu uyandığında boynunun tutulduğunu fark etti. Gece yorgunluktan ıslak saçla uyumuştu ve şu an boynunu hiç hareket ettiremiyordu. Yatakta kalkmaya çalışırken Feyyaz da uyandı. “Günaydın güzelim.” Kafasını yastıktan kaldırmamıştı. Uyku sersemi sesi çatlak çıkmıştı. “Sana günaydın bana şu an hiç gün aymadı.” Berfu fazlasıyla sinirliydi gece onu zorla banyoya sokmasa şu an bu acıyı çekiyor olmazdım diye düşünüyordu.
“Ne oldu?” Feyyaz sabah sabah karısının sinirli sesiyle yastıktan kafasını kaldırmış oturur pozisyona gelmişti. “Boynum tutulmuş.” İçinden bu niye benim suçum ki diye geçirdi. Boynu tutulsun diye özel bir şey yapmamıştı ya.
“Islak saçla yatan sendin.” Yatmadan kurut demişti. Yorgunum diye kurutmayan oydu. Suç nasıl ona kalmıştı acaba? “Senin yüzünden.” Berfu’nun sesi fazlasıyla sert bir şekilde cevap vermişti. Feyyaz içinden yok artık dese de dışarıdan daha sakin gözüküyordu. Zaten heyheyleri üzerindeydi bunun üstüne çıkmaya gerek yoktu. Bugün için hiç gerginlik çekesi yoktu hele de Berfu ile.
“Benim yüzümden mi niyeymiş?” Kadının sert sesine rağmen sesini sakin tutmuştu. “Ben sana duşa girmek istemiyorum dedim bir şey olmaz diye sokan sendin.” Evet ama saçından sürüklememişti ya başta mırın kırın etmiş sonra kendisi de kabul etmişti. Ayrıca sorun banyoya girmesinde değildi ki sorun saçını kurutmamasındaydı.
“Kurutmayan da sen.” Berfu yorgun olduğu için kurutmamıştı canı öyle istediği için değil. Kolunu kaldıracak hali yoktu saçını nasıl kurutacaktı acaba? “Yorgundum da o yüzden keyfimden değil.” Bir şey olmaz diye yatmasaydın da sen kurut deseydin diye çıkışmak istiyordu ama birkaç günlük huzuru hiç bozmak istemiyordu.
“Kabak bana patladı yani.” Berfu boynunu hareket ettirmeye çalışırken. “Hayır direkt senin suçun.” Hiç üzerine gidesi yoktu. Biraz sonra boynundaki ağrı geçince sakinleşecekti şimdi üzerine giderse olay uzardı. Ki uzatma eğilimde değildi.
“Tersinden kalkmışsın hiç kavga etmek istemiyorum tamam benim suçum. Kahvaltı yapınca ilaç iç.” Her şeyi ilaçla çözmeye çalışıyordu bu adam da. Oram ağrıyor ilaç iç, buram ağrıyor ilaç iç. Kendisi de hiç ilaç içmiyordu ayrıca ilaç yüzünden başına bir sürü şey gelmişti hala ilaç diyordu. Geçen sene yaşananları çabuk unutmuştu anlaşılan. “Evet tersimden kalktım çünkü boynum tutuldu sağa dönemiyorum.”
“Isı bandı yapıştıralım en azından iyi gelir.” Feyyaz çözüm odaklı giderek en azından olayı fazla büyütmeyi planlamıyordu. Kavga etmek gibi bir isteği yoktu şu anda. “Evde yok galiba.” Berfu’nun acı çeken sesi hiç de yolunda gibi gelmiyordu. Ayrıca geçen sene iyi bir şekilde anlamıştı bir yerim ağrıyor diyorsa inanması gerektiğini.
“Tamam bekle ben bakayım yoksa birini gönderirim.”
“Bugün cumartesi.”
“Nöbetçi bir yer bulabilirler herhalde.” Berfu hiç itiraz etmedi boynu kopmak üzereydi ve canı yanıyordu. Feyyaz yataktan kalktı banyoya ve lavaboya baktı. Çekmecede son bir tane kalmıştı. Son paketi eline alarak yatağa geri döndü.
“Bir tane kalmış bunu yapıştıralım yenisini alırız.” Berfu bir şey demedi. Feyyaz paketi açıp kadının boynundaki saçları topladı sonrada yapıştırdı. Bir süre idare edebilirdi. Kahvaltıya indiler sonra adam bir kas gevşetici getirdi. Berfu önce adama sonra da eline baktı. “Ben geçen sene neden hastanelik olmuştum acaba?” diye sorarken elinden ilacı aldı. Feyyaz artık sınıra geliyordu. İlla hatırlatması gerekiyordu. Sanki kendisi bilmiyordu. Karısının elindeki ilacı tek seferde çekerek aldı.
“İçme Berfu içme hastaneye gidelim iğne falan yapsınlar.” İğneden haz etmediğini biliyordu. Niye özel olarak iğne diyordu peki? “Tehdit mi ediyorsun?”
Feyyaz sabır çekerken “Hayır ciddiyim. Daha hızlı etki eder.”
“İstemiyorum ben giderim.” Diyerek masadan kalktı. Hastayken ayrı bir sorun yaratıcı oluyordu. Hemen arkasından kalkmadı kalksa kavga edeceklerdi. Aradan on dakika falan geçince o da kalkıp yukarı çıktı. Üstünü giyiniyordu Feyyaz da üstünü değiştirdi. “Hadi hastaneye gidelim sonra olmazsa masaja falan gidersin.” Berfu cevap vermedi saçlarını topladı. Feyyaz yatağı düzeltip hazırlanmasını bekledi. O hazırlanınca telefonunu eline alıp aşağı indi. Kapıda Berfu’nun gelmesini bekledi. O gelince binmesine yardım etti. En azından söylenip beni daha fazla sinirlendirmiyor diyerek o da sessizliğini korudu. Hastaneye geldiklerinde acilden girdiler. Doktor kas gevşetici iğne yaptı birde ilaç verdi. İğne biraz iyi gelmişti ama tam geçmemişti.
Feyyaz hala kıvrandığını görünce “Masaja gidelim mi en azından daha çok rahatlar.” Diye önerdi. Berfu’nun aklına gelmemişti bu fikir ama şimdi giderse ve canını daha fazla yakarlarsa ne olacaktı? Yeterince yanıyordu. “Hadi daha çok ağrıtırlarsa zaten ağrıyor.”
“Masaj rahatlaması için yapılmıyor mu zaten güzelim niye daha fazla acısın?” Daha fazla üstelemek istemiyordu. Eğer gerçekten canını yakarlarsa o zaman konuşmayı planlıyordu. “Tamam o zaman.” Feyyaz nereye gidebileceklerini sormuş sonra da oraya sürmüştü. Allahtan bir Hancı olmanın getirileri oluyordu. Sıra beklemeden hemen almışlardı. O içeri girerken Feyyaz’ın telefonu çaldı. O telefonla konuşurken Berfu’da masaj için uzanmıştı. Masaja başlamadan içeri girdi.
“Benim gitmem gerekiyor kapıdakiler seni eve götürür. Akşam geç kalmam bir şey olursa haber verirsin.” Diyerek hızlı uzun bir cümle sıralamış ve saçlarına öpücük bırakıp çıkmıştı. Berfu zaten sinirliydi birde gitmesine sinir olmuştu. Hastayken neden işe gidiyordu ki? Yani bir insan nasıl bu kadar işkolik olabilirdi? Bir insan karısını bu halde bırakıp kaçar gibi gider miydi? Gerçekten bazen deliriyordu ve kendince haklıydı. Diğerleri böyle değildi ama bu ayrı bir vaka diye düşündü. Masajdan çıktığında çok daha iyiydi. Hala biraz ağrı vardı ama en azından boynunu hareket ettirebiliyordu. Arabaya bindiğinde Seda aradı. “Efendim Seda abla.”
“Günaydın ne yapıyorsun?” Ona gün ayalı baya olmuştu. Saatlerdir ayaktaydı ama çok yorgun hissediyordu şimdiden. “Boynum tutulmuştu da bir masaja geldim şimdi eve dönüyorum.”
“Geçmiş olsun tek misin?” kocası kaçana kadar değildi ama artık tekti. “Evet Feyyaz beni bırakıp gitti.” Her iki anlamda da söylemişti. Onu bırakıp işe gitmişti ve akşam bunun için kesin kavga edeceklerdi.
“Anladım. Gelmemi ister misin?” Gel dese ne değişecekti ayrıca işi bitmişti eve gidiyordu kendisi de. Ayrıca iki çocuklu kadını sadece boynum ağrıyor diye başına dikecek değildi ya. “Daha iyiyim masaj iyi geldi.”
“Sevindim.” Kısa bir süre sessizlik oldu. Bu saate neden aramıştı ki? Ayrıca Seda ile her gün konuşan insanlar değildi. Şaşırmıştı. “Sen neden aramıştın?”
“Zerda’ya gelecek misin diye ama hastaysan dinlen sen.” Doğru bugün Zerda evinde küçük bir davet veriyordu tamamen aklından çıkmıştı. Berfu gitmek istemiyordu bu şekilde dedikoduları durdurmak için iyi bir yoldu en azından yakasından düşerlerdi hem de bugün aşırı derece gergindi onların üzerinde de atabilirdi. “Kısa bir uğrarım.”
“Tamam.” Ayrıca orada tek kalmak istemiyordu en azından onun tarafında bir müttefik işe yarardı. “Sen geçiyor musun?” O gitmiyorsa hiç gitmezdi o zaman. Tek başına gitmek istemiyordu ayrıca Seda’da ortada olmazsa onu pek takan olmazdı. İşine de gelirdi. “Daha değil Poyraz’ın dişi çıkıyor biraz ateşi var onu yatırdım Esra bakıcı ile dışarı çıktı gelsinler öyle çıkacağım.”
“Tamam geçmiş olsun size de o zaman orada görüşürüz.”
“Sağ ol canım görüşürüz.” Berfu telefonu kapatınca eve kadar gözlerini kapadı en azından ağrı geçiyordu.
Eve geldiğinde üzerini değiştirdi. Yarım kollu krem rengi bir elbise giymişti. Saçları kabarmıştı. Önce düzleştirdi ama saçları çok uzamıştı bir ara kestirsem iyi olur diye düşündü. Kalçasının üzerine geliyordu ve kesinlikle sırtı tüm saç olarak gözüküyordu. Saçlarını maşa yapmaya başladı en azından daha toplu dururdu. Tabi toplu dediği belinin üzerine çıkmamıştı. Ortadan ikiye ayırdı ön kısımlarını geriye doğru tokaladı. En azından gözünün önü açılmıştı. Sabah yüzük takmamıştı. Yüzüklerini taktı. İnci setini taktı.
Tam çıkacakken aklına bir hinlik geldi. Onu orada o şekilde bırakmanın hesabını kavga ederek sormayacaktı aksine fazla sakin alacaktı. Hiç üşenmeden gitti dolabı açtı. Beyaz bikini üstünü ve altına sahilde giydiği eteği çıkarttı. Üzerine giyindi. Fotoğraf çekindi. Tekrar üzerini giyindi.
Son bir kez aynaya bakıp dışarı çıktı. Arabaya binince çekindiği fotoğrafı kocasına attı. Bakalım kim deliriyordu. İntikam nasıl alınırdı gösterecekti? Dün akşam şantaj yapmıştı bugün onu hasta bırakıp gitmişti hak etmişti. Hemen görmedi Zerda’ya gelince kapıyı çaldı.
Yardımcı kapıyı açınca içeri girdi Berfu. Zerda da kapıya geldi. Yüzünde telaşlı bir ifade vardı. Berfu anlam veremedi. “Hoş geldin.” Kendi çağırmamış mıydı neydi bu tavır? “Sağ ol.” Hiç sarılmasına izin vermeden içeri yöneldi. En son o kalmış olmalıydı ki oda tüm doluydu. Büyük ihtimalle Zerda’nın oturduğu ama şu an boş olan yere oturdu. Seda’nın yanındaydı en azından sohbet edecek birisi olurdu. Herkes kendi halinde konuşuyordu. Gözler kısa süreliğine Berfu’ya dönse de herkes işlerine geri döndü.
“Hoş geldin” Seda da oldukça endişeliydi. Bir beş dakika sonra gelse olmuyor muydu? Ayrıca ne ara hazırlanıp gelmişti ki en son eve bile varmamıştı. “Hoş buldum ne kadar kalabalık böyle.” Berfu etrafına kısaca bir göz gezdirdi. Bir ev partisinden çok daha fazlası gibiydi. Bu kadar kalabalık olmasını beklemiyordu.
“Evet. Öyleymiş ben de geleli on dakika oldu.”
“Sona kaldık desene.”
“Biraz öyle oldu.”
Bu arada Berfu telefonuna gelen mesaja baktı. ‘Umarım karıcım onları giymiş yatakta beni bekliyorsundur.’ Tabi bekliyordu ama yatakta değil. Vakit kaybetmeden cevap yazdı. ‘Evde değilim geç gelirim.’ Berfu şu an büyük keyif alıyordu kavga etmekten daha zevkliydi.
Seda ile sohbete geri döndü. Bu arada genel sohbete de karışıyordu. Selin yine tüm meraklılığı ile dönüp “Aa çekime neden gelmedin gözlerim seni aradı?” diye ortaya bombayı bıraktı. bilerek yapıyorlar diye düşündü. Bilerek yapıyorlardı ve bir daha aynı ortama gelmek istemiyordu. Burada bu olay kapanacaktı. Sakin olmaya çalışarak “Feyyaz’la işimiz vardı.” Dedi.
“Aa öyle mi gördüm fotoğrafınızı vallahi bravo iki sene de Feyyaz abi büyük gelişme gösterdi.” Sana ne diye çıkış yapmak istiyordu. Kocası ile fotoğraf atıp atmamasını da kontrol ediyorlardı. İlk başta hiç eklemeyecekti bunlarla uğraşıyor olmazdı şu anda. “Neden?” ayrıca gelişme gösterecek mağara adamı değildi ya sadece fotoğraflarla arası iyi değildi.
“Daha önce hiç fotoğraf atmadınız da o yüzden.” Sanki görende her gün fotoğraf ekliyordu da bir kocasıyla fotoğrafı yoktu sanırdın. Ayda yılda bir fotoğraf atarsa atıyordu atmazsa o da yoktu. “Zaten çok fazla fotoğraf paylaşmıyorum ki ben.”
Seda olaya el atarak “Evet bizimle de bir tane fotoğrafı var.” Bu arada telefona mesaj gelince telefona baktı ‘Şaka yapıyorsun herhalde.’ Berfu dudaklarını birbirine bastırarak gülmemeye çalışsa da kendini tutamıyordu ‘Hayır yapmıyorum istersen Baran’a sor.’ Cevap hemen geldi. ‘Lan bunlarla çıkmayacak kadar zekisindir umarım.’ Cevap vermeyerek telefonu kenara bıraktı biraz telefon başında delirebilirdi. Yağmur ve Seda konuşuyorlardı Berfu da onlara döndü. “Kimle konuşuyordun yüzünde güller açtı bir anda” Gülümsemesini durduramıyordu ki. Elinde değildi yani. Onu gülümseten mesajın kimden geldiği değildi aldığı tepkiydi.
“Sen de ilahi kimle konuşacak.” Seda’ya kısa bir bakış attı. Herhangi biri olabilirdi. Tanıdığı herkes bu odada değildi ki. Kendi arkadaşları burada bile yoktular. “Feyyaz’la.”
“İyi bakalım daha sabah görüşmediniz mi?” Ay sanki gören insanlar kocalarını günde sadece bir kere görüyorlardı. Belki özel bir konu konuşuyorlardı. İlla her şeye bir nane olma huyları vardı. Zerda ile arkadaş oldukları belliydi. “Evet de sabah biraz rahatsızdım da onu soruyor.”
“Ya geçmiş olsun ne oldu?” Önemli bir rahatsızlık sayılmazdı ama sabah uyandığında boynu gerçekten çok ağrıyordu. “Boynum tutulmuştu.”
“Aa niye? Klima mı açık kalmış?” Hayatında hiç açık klima ile yatmamıştı ama bunu diğerlerinin bilmesine gerek yoktu. “Aa yok ıslak saçla uyumuştum o da çarpmış anlaşılan.” Hala biraz daha ağrı vardı ama idare edilebilirdi.
“Geçmiş olsun.”
“Sağ ol.”
Üst üste mesaj gelmeye başlayınca tekrar telefona döndü ‘Berfu beni delirtecek misin?’ ‘Neredesin?’ ‘Katliam yaptırma bana?’ ‘Zerda da kim var erkek yoktur umarım.’ Feyyaz cidden telefonun ucunda deliriyordu. Tam cevap verecekken aradı. “Telefona bakıp geliyorum.” Telefonu açarken tuvalete girip kapıyı da kapattı. “Efendim.”
“Berfu sinirlendirmeye mi çalışıyorsun kızım beni?” Şu an kıs kıs gülmemek için kendini zor tutuyordu. Sevmişti bu sinirlendirme işini. Küsmesinden daha eğlenceliydi kesinlikle. Küs olduğunda kendi kendini yiyordu şimdi kocası deliriyordu o da eğleniyordu. “Hayır bunu sormak için mi aradın kapatıyorum işim var.”
“LAN DELİRTME BENİ!” Karşıdan gelen yüksek ses ile kaşlarını çattı. “Bağırma vallahi kapatırım.” Delirtmeye çalışırken delirmese iyiydi. Ayrıca karşısında sağır mı vardı da bağırıyordu. Ne vardı alt tarafı sahil kombiniyle dışarı çıkmışsa.
“Bağırttırma o zaman.” Bağırtacak bir şey yapmamıştı. En azından kendi bildiği gerçeklikte kocasının gerçekliğine göre olmayabilirdi bu. “Ben bir şey yapmadım.” Feyyaz derin bir nefes verip kendini frenlemeye çalıştı. Ama fotoğraf gözünün önünden gitmiyordu.
“Bu mu yapmadığın şey. Kızım çıplak çıkmışsın dışarı.” Berfu söylenilenler arasında kızım kelimesine takılmıştı. “Ben senin kızın mıyım?” Feyyaz kendini frenlemeye çalışsa da karısı hiç yardımcı olmuyordu. Sırf onu delirtmek için yaptığını biliyordu ama bu oyuna gelmeden de duramıyordu.
“Berfu!” Sesi uyarır gibi çıkmıştı. Eğer oyun oynuyorsa bir son vermeliydi yoksa bunun sonu hiç iyi bitmeyecekti o zaman pişman olan kişi telefonun arkasındaki kadın olacaktı. “Hatırladığında ararsın kapatıyorum.” Berfu telefonu kapatıp tuvaletten çıktı kızların yanına geri döndü.
Yağmur “İkna olmadı galiba iyi olduğuna” diye laf atmadan duramadı. “Yani öyle sayılır.” İkna olmamıştı ama iyileşip iyileşmemesi değil giydiği kıyafetti.
Seda kulağına eğilip “kavga mı ettiniz?” diye sormadan kendini alamadı. Berfu huzursuz gözükmüyordu ama emin olamamıştı. Kavga etmiş gibi gözükmüyordu ama Feyyaz’ı da tanıyordu yeni evliyken bile mesajlaşmamışlardı şimdi bu mesaj ve arama trafiği nereden çıkmıştı. “Sence kavga etsek bu kadar arayıp mesaj atar mı?” Seda da farkındaydı ama ne olduğunu anlamlandıramıyordu.
“Ne oldu öyleyse?” Berfu açısından eğlenceli ama kocası açısından çok da eğlenceli olmayan bir şeyler oluyordu. “Küçük bir intikam diyelim.” Seda anlamaz bir şekilde karşısında oturan kadına baktı. Bir şeyler dönüyor gibiydi ama ne olduğunu anlamıyordu.
“Ne intikamı?” Şimdi oturup bunu konuşacak hali yoktu ya. Konuyu değiştirmek adına “Sonra anlatırım. Neyse Paris’e de geliyorum.” Dedi. Bu gezi yapılacaktı.
“Konuştunuz mu?” Konuşma sayılırdı. Küçük bir anlaşma ile halletmişlerdi ama bu anlaşmayı ortadan kaldıracak bir şey bulurdu kesin. Boşuna inatçı demiyorlardı ona. Bu anlaşma meselesinden haz etmemişti. Onu ortadan kaldıracak bir şey bulurdu yakında. “Evet.”
“İyi ben zor izin verir diyordum ama yine de kolay olmuş.” Kolay mı olmuştu? Hiç de kolay olmamıştı. Berfu daha bunun tartışmasını yaşıyordu ama iş bir kere inada binmişti. “Eh çok da kolay olmadı.” Tabi bir de bunun yatak boyutu vardı.
“Ne fısıldaşıyorsunuz hayırdır?” Zerda’nın lafa atlamasıyla ona döndü. Onun yerine Seda cevap verdi. “Önemli bir şey değil ya Paris’e gidelim demiştik de onu.” Zerda ya öyle mi der gibi bakış attı. Önceden böyle planları kendisi yapmaz mıydı? Artık onsuz yapılıyordu anlaşılan.
“Moda haftasına mı?”
“Evet.”
Berfu telefona gelen mesaja baktı. ‘Cidden o kıyafetle pardon o iç çamaşırıyla dışarı çıkmışsan seni gören herkesle vedalaşmanı öneririm.’ Berfu gelen tehdit mesajına cevap verdi. ‘Tehdit ederek sadece beni kışkırtıyorsun.’ ‘Ben birazdan geliyorum seni almaya o zaman görürüz kim kimi kışkırtıyor.’ ‘Niye işin yok mu senin önemli?’ ‘BERFU!’ ‘Ne! Yalan mı sabah beni bırakıp gittiğine göre kaçarak çok işin olmalı.’ ‘Onun intikamını alıyorsun yani.’ ‘Hayır niye intikam alayım. İntikam almam gereken bir durum mu?’ ‘Cidden giymedin değil mi, bana oyun oynuyorsun.’ ‘Sorabilirsin korumalara isimlerini vereyim getirenlerin.’ ‘Lan çileden çıkıyorum Berfu bir de sor diyorsun’ ‘Evet fotoğraf iste eğer inanmazsan dışarı çıkabilirim.’ ‘Lan bir de telefonlarında çıplak fotoğrafın mı olacak?’ ‘Çıplak değilim bir kere.’ ‘Geliyorum ben oraya sen biraz bekle bakalım neler oluyor?’ ‘Gel işim var gelemem oturursun burada.’ ‘Ben geleyim de sen gelme benimle oluyormuş muymuş öyle bakalım.’ ‘Sayemde klavye becerilerin gelişti artık daha hızlı yazıyorsun.’ ‘Görüntülü Arama’ ‘Arama açamam müsait değilim.’ ‘Deli olacağım kadın şimdi.’ ‘Sen zaten delisin.’ ‘Sen görmedin nasıl deli oluyorum biraz sonra göreceksin.’ ‘Bir şartla değiştiririm üstümü’ ‘GİYDİN YANİ!’ ‘Ne istiyorsun başımın belası?’ ‘Doğru konuş önce.’ ‘Berfu!’ ‘Ne Berfu Berfu!’ ‘Tamam karıcığım, hayatım ne istiyorsun?’ ‘Özür dile.’ ‘Ne için?’ ‘Hem dün gece ıslak saçla yatmama sebep olduğun için hem de sabah beni bırakıp gittiğin için.’ ‘Özür dilerim. Oldu mu?’ ‘Olmadı.’ ‘Dün akşam içinde sabah içinde özür dilerim bir daha yapmayacağım. Oldu mu?’ ‘Evet oldu bir de bu borç defterini sileceksin.’ ‘Olmaz.’ ‘Sen bilirsin’ ‘Akşam kulübe geliyorum.’ ‘Gelemezsin.’ ‘Bak bakalım gelebiliyor muyum gelemiyor muyum?’ ‘Berfu sinirlerimle oynuyorsun ayrıca bir daha böyle bir şey yap yalan dahi olsa seni görme ihtimali olan herkesi öldürürüm duydun mu beni. Sakın bir daha oyun oynama benimle.’ Kim söylemişti sonra gözüm Zerda’ya takıldı elinde telefon vardı. O yetiştirmişti ne güzel gidiyordu. ‘Sen bilirsin sen eve gelme kulüpte görüşürüz.’ Sonra da telefonu kaldırdı. Zerda neden üzerine vazife olmayan şeyleri yapıyordu ki?
“Ee üniversite ne zaman açılıyor?” Yağmur’un sorusuyla ona döndü. “Ekimin ilk haftası.” Beyza konuya dahil olmak için Talya’yı dürttü. Buraya kadar gelmişken bir şeyler yapmasa olmazdı.
“Aa kaça geçmiş oldun şimdi?” Berfu karşısında soru soran kıza baktı. Daha önce hiç görmemişti. Nereden çıkmıştı bu samimiyet peki. Kim olduğunu bile bilmiyordu. Sadece düğünde görmüştü ama uzaktan. “İkinci sınıf.”
“Daha üç yıl varmış.” Yani içinde bulunduğu yılı sayarlarsa öyle oluyordu ama zamanla alakalı bir problemi yoktu. Okula gitmesine mani bir şey de yoktu hayatında. Zaten uğraşabileceği başka bir işi de yoktu. “Evet.”
Beyza içinde oluşan kıskançlıkla “Feyyaz problem etmiyor galiba üniversiteye gitmeni.” Dedi. Yüz ifadesini daha profesyonel tutmaya çalışıyordu. “Hayır etmiyor.” Berfu karşısındaki kızın kim olduğunu bilmiyordu ama kocası hakkında lakayt konuşmasını sevmemişti. Nereden tanıyordu da yorum yapıyordu? Ayrıca ona neydi ki problem edip etmemesi. İkisinin arasındaki bir olaydı ne de olsa.
Seda ortamı toplamak adına “Evet aksine destekliyor değil mi?” dedi. Beyza nereden çıkmıştı birden emin değildi ama kesinlikle Berfu ile konuşmaya çalışması iyiye işaret değildi. “Evet.”
“Ne okuyorsun?” Berfu kendini bozmadan gelen soruya cevap verdi. “Hukuk.” Tanımıyordu ama burada olduğuna göre burada olan insanlar tanıyordu. Kocası hakkındaki konuşmasına bakılınca da kocası da tanıyordu anlaşılan.
“Zor bölüm.” Herkese göre değildi. Berfu çok zorlanmıyordu derslerde. Sınavlarda bazen ecel terleri dökse de alttan ders bırakmadan bitirmeyi başarmıştı bu yılı. Ayrıca sözel bir bölümdü. Yapması gereken tek şey okumaktı ve okumayı seviyordu. “Pek sayılmaz.”
“Feyyaz abi iyi kıskanmıyor?” Tuğçe her zaman ki gibi kendini ortaya atmıştı. Yorum yapmadan duramıyordu. Bu sefer Aslı geri dururken Tuğçe yürüyordu ona doğru ama. Bugün Berfu’nun sabrı çok yoktu. “Neden ki?”
“Hayatım gençsin güzelsin yani neden kıskanmasın ki?” Her kıskanan kısıtlıyor muydu? Kocası kesinlikle kıskançtı elinden gelse dışarı da çıkartmazdı ama bu ona engel olmuyordu. Ayrıca Feyyaz kıskanıyor diye bir şeyler yapmayacaksa liste baya uzun olurdu. “Yani kıskanıyor ama kısıtlayacak kadar değil. Vahşi değil.” Berfu bilerek vahşi demişti Tuğçe’nin sevgilisinin aşırı kıskanç ve kısıtlayıcı olduğunu biliyordu. Sorunlu bir tip olmasına rağmen inatla ayrılmamışlardı.
“Değişme göstermiş o zaman.” Beyza’nın lafa atlamasıyla kafasını ona doğru çevirdi Berfu. Bu yorum nereden çıkmıştı. Nereden tanıyordu ki bu yorumu yapıyordu. Bu kızdan kesinlikle haz etmemişti Berfu. Bir şeyler vardı ve her konuşmasında ne olduğu daha çok ortaya çıkmaya meyilliydi. “Anlamadım.”
“Eskiden senin tabirinle vahşiydi de.” Eskiden? Ne kadar eskiden bahsediyordu. Eski halini nereden biliyordu? Ne kadarlık kısmını biliyordu peki bu eskinin? Bu eskide ne olarak tanımıştı kocasını? Bir sürü soru vardı aklında ama hiçbirinin cevabını bilmiyordu. “Orasını bilemem ama şimdi değil.” Seda da Zerda da ortamın gerilmek üzere olduğunu anlamıştı Beyza susmayacaktı. Zerda başına büyük iş aldığını düşünüyordu. Berfu zaten onunla konuşmuyordu bu da üstüne tuz biber ekleyecekti. Feyyaz’ hiç hesaba katamıyordu. Son zamanlarda üstüne gittiğinin farkındaydı ama bu üzerine mum dikecek gibiydi.
Yağmur konuyu değiştirmek için “Aa kolyen çok hoşmuş set mi?” dedi. Ortamda oluşan gerginlikten pek haz etmemişti. Bir sorun çıkmasını istemiyordu. Zerda ile yıllardır arkadaşlardı Berfu'yu da yaklaşık Ayrıca diğer kadını tanımıyordu ama yanında oturan kadını kesinlikle tanıyordu. Kocası ile ilgili dışarıda çok konuşmazdı üstüne konuşulmasını da sevmiyordu. Konuyu değiştirirse ortamın yumuşayacağını düşünüyordu. “Evet.”
“Çok şık ama nereden almıştın ya da kimin?” Berfu elini kolyenin üzerine attı. Kendisi almamıştı. Feyyaz’ın iş seyahati sonrası hediyelerinden bir tanesiydi. İki günlük seyahat de ne ara almıştı emin değildi ama. “Bilmiyorum onu Feyyaz nisan gibi Japonya’ya gitmişti o zaman getirmişti.”
“Ya çok düşünceli.” Yani çoğunlukla öyleydi buna pek bir şey diyemezdi ama olmadığı zamanları da biliyordu. Olmadığı zamanda kesinlikle 100 yıllık ağaçtan daha odun olduğunu da biliyordu. “Evet, tek gittiği yerden elinde hediye ile dönüyor şimdiye kadar hiç es geçmedi.” Bilerek söylemişti. Derdi övünmek değil laf çarpmaktı. Hem Aslı’ya, Tuğçe’ye ve karşısındaki adını bilmediği kıza karşı. Ayrıca bu kadar değişik kadının içinde kocasını yeremezdi.
“Çok şanslısın.” Şansın onun yanında olduğu çok fazla bir zaman dilimi olduğunu düşünmüyordu ama yine de bazı zamanları da görmezden gelemezdi. “Teşekkür ederim.”
Tuğçe az önce sanki ona laf çarpılmamış gibi “Geçenlerde bir haftada iki araba almış Feyyaz abi senin adına.” Berfu acaba mal varlıklarımdan sana ne diye düşündü. Almıştı. Barışma hediyeleriydi. Alınma sebebi de tam karşısında oturuyordu. “Evet. Öyle oldu.”
“İkisi de sana mı?” Onun adına karşı komşuya alınacak hali yoktu ya. Ayrıca gören sanki çok büyük bir şeyden bahsediyor zanneder diye düşündü Berfu. Kocası için iki araba falan büyük şeyler değildi. Galeriyi satın alsa ona dokunmazdı. O kadar zengin olduklarını biliyordu. “Evet.”
Beyza araya girmekten kendini alamayarak “Ehliyetin var mı?” diye sordu. Berfu bu soruların sonunu merak ediyordu ama ortamdaki tek merak edenin kendisi olmadığında kesinlikle emindi. “Hayır yok yeni öğreniyorum.”
“Ya tek sürmene izin vermez büyük ihtimalle.” Berfu derin bir nefes aldı. Yeterince gergindi ama bu gerginlik katlanarak artacak gibiydi. Sabah yeterince gergin uyanmıştı zaten bir de bu geliyordu üzerine sanki bugün hiç bitmeyecek gibi bir hali vardı. “Neden?”
“Korumasız dışarı adım atmaz da ondan.” Ortam iyice gerilmişti sırf bu gerilimden haz alanlarda vardı bunlardan bir tanesi köşe de oturmuş Burak’ın anne tarafından akrabası olan Tülay’dı. İçinde bulunduğu durumdan kesinlikle zevk alıyordu. Bu tarz olayları izlemek her zaman seyir zevki veriyordu ona. “Aa siz tanışmıyorsunuz galiba.”
“Tanışmamız mı lazım?” Berfu’nun iğneleyici sorusuyla Zerda araya girdi. “Aynen Tülay abla tanışmaları mı lazım.” Kesinlikle tanışmalarına gerek yoktu. Kim kocasının eski olaylı sevgilisiyle tanışmak isterdi ki? Kimse.
“Ben Feyyaz’ın liseden arkadaşıyım oradan biliyorum.” Liseden? Berfu kocasının hiç de arkadaş yanlısı birisi olmadığının farkındaydı. Bunun eskiden de farklı olmadığını bilecek kadar da tanıyordu. Ayrıca liseden bir arkadaşı falan olsa şimdiye kadar görmez miydi? Görürdü. En azından düğünde görmese şimdiye kadar gittikleri davetlerde görürlerdi. “Liseden?”
“Evet.” Tülay istediği verimi elde edememişti. Ortamın biraz daha gerilmesi lazımdı. Ayrıca tam bir cevap vermemişti arkadaştan çok daha fazlasıydı. Feyyaz’ın yıllarca aşamadığı eski sevgilisiydi. “Sadece o mu hayatım.” Sanki sır veriyormuş gibi öne eğilip “Feyyaz’la Beyza’nın mazisi var.” dedi. Berfu içinden kayıp eski sevgili sensin demek diye geçirdi.
“Olabilir ne de olsa eski.” Seda, Zerda’ya şimdi faka bastın bakışı attı. Berfu bunu asla yutmazdı kesin eve gidince bir tur Feyyaz ve Berfu kavgası ardından da kızlar araya girecekti. Berfu kıskanç değildi ama kesinlikle sorunlu bir yapısı vardı bu konuda. “Öyle.” Berfu dikkatini başka tarafa vermek adına Seda’ya döndü ama içinden konuşmak gelmiyordu aksine sinirlenmişti.
Seda yanında oturmuş ve içine çekilmiş kıza baktı. Pimi çekilmiş bombaya dönmüştü. Gözü Beyza’ya kaydı. Niye ortaya çıkmıştı ki şimdi? Çok büyük salaklık yapmıştı. Feyyaz bunu onun yanına asla bırakmazdı. Çok fazla tanımıyordu sadece ayrılmadan bir iki hafta önce görmüştü kızı sonrasında da ülkeyi terk etmişti. 12 yıldır ortada yoktu. 12 yıl sonra neden ortaya çıkmıştı ki?
İki kadın ne kadar farklıydı öyle. Beyza omuzlarında sarı saçları olan uzun boylu, kadınsı bir seksiliği olan birisiydi. Yanında oturan kadın ise simsiyah ve kalçalarına kadar gelen uzun saçları olan çocuksu bir güzelliğe ve çekiciliğe sahipti. Belki de aradaki 8 yaştan kaynaklıydı. Berfu daha 22 yaşındaydı Beyza ise 30 olmuştu. Yaptırdığı botokslar bile bunu saklayamamıştı.
Beyza karşısında oturan kadına baktı. Siyah saçları en çok dikkat çeken yeriydi. Yeşil gözleri beyaz teni şekilli ama çok büyük olmayan dudakları, yüzüne yakışan bir burnu vardı. Çok zıddız diye düşünmeden edemedi. Üzerindeki elbise yaşına yakışsa bile çocuksuydu. Hoş daha 22 yaşında diye düşünmeden edemedi. Feyyaz’ın kendinden bu kadar küçük bir kızla evlenmiş olduğuna şaşırmıştı duyduklarına göre fazlasıyla da değer veriyordu. Belki benden de fazla diye düşündü. Hiç ona çiçek bile almamıştı ama karşındaki kadın için gittiği yerlerden hediyeler getiren, bir haftada 2 araba alan adam kesinlikle yıllar önceki sevgilisi değildi. Bu kız fazla narindi, kırılgandı, nahifti. Kendisinin tam tersiydi yani. Kendisi sert, intikamcı, istediğini alana kadar asla bırakmayan bir yapısı vardı. Oysa şu an kıza ait ne varsa onun olması gerekiyordu Feyyaz’ın en deli zamanlarını çekmiş, üstüne yıllarca ülkesinden uzaklaştırılmıştı. Tüm suç babasınındı. Eğer zamanında araya girmemiş olsaydı şimdi onlar evli olacaktı ama şimdi uzaktan izliyordu.
Tülay ortalığı karıştırmamış gibi “Berfucuğum iyi gördüm seni.” Diyerek hiçbir şey olmamış gibi devam etti. Berfu içinde bulunduğu durumdan zevk alan kadına baktı. Bir şeylere seyirci olmayı seviyordu. Düğün hazırlıkları sürecinde görmüştü. “Evet iyiyim.”
“Kışın durumu kötü Amerika’da demişlerdi.” Kim dedi diye soracak olsa da vazgeçti Berfu. Bu kadına daha fazla laf vermek istemiyordu. Ortalığı karıştırmak istediği ortadaydı. Bir de eline laf vermenin alemi yoktu. Yeterince dedikodu malzemesi vermişti zaten. “Yani tedavi aldım ama ölümcül bir hastalığım yoktu.”
“İyi iyi sevindim.” Berfu gülümsedi ama cevap vermedi. Konuşmalar devam etti. Beyza ilk zamanlardaki gibi gizliden değil açıktan konuşmaya başlayınca Berfu daha fazla kendini tutamayarak artık kalksam iyi olacak diye düşünmeden edemedi. Birkaç dakika bekledi sonra da “Ben kalksam iyi olacak başka işlerim de var bugün halletmem gerek.” Diye ayaklandı.
“Aa bugün cumartesi ne işi?” Tüm işler hafta içi mi oluyordu? “Cumartesi ile alakası ne ki?”
“Yani tüm resmî kurumlar kapalı.” İş deyince niye akıllarına resmi kurumlar gelmişti ki? Belki başka bir işi vardı. “İşim resmî kurumlarla değil zaten kocamla. Size iyi günler.” Ne salak insanlarla muhatap oluyordu. Çantasını alıp dışarı çıktı. Zerda arkasından çıktı.
“Berfu kusura bakma gerçekten bilmiyordum.” Bilmediğin bir insanı evinde neden ağırlardın ki? Bilerek yapmıştı işte. Balayını erken kesmesinin intikamını almıştı resmen. Çağırdığı kadar vardı. “Zerda cidden seni dinlemek istemiyorum şu an. Yani sırf yakamdan düşsünler diye geldim ama daha çok dedikodu malzemesi olarak geri dönüyorum.”
“Gerçekten daha önce hiç görmemiştim. Bende şaşırdım.” Berfu cevap vermeden çıktı. Cevap verse ne olacaktı ki? İçeride o kadar insan varken kavga da edemezdi.
Zerda sinirlenmişti, hiçbir suçu yoktu kızı tanımaz etmezdi. Talya’da bir tanıdıklarının kızıydı bir arkadaşım daha gelebilir mi diye sorunca aklına Feyyaz’ın eski sevgilisi ile geleceğini hiç düşünmemişti. Seda peşinden giderek “Gitti mi?” diye sordu. Berfu’nun sinirle gittiğini bilecek kadar tanıyordu. “Evet ama çok sinirliydi bu da beni bulacak.” Bu ara ne yapsa onu buluyordu zaten. Yapmasa da onu buluyordu da neyse.
“Sadece seni değil beni de bulacak kızı tanıyordun niye dışarı çıkartmadın diyecekler.” Fatih’ten bunun azarını yiyeceğini biliyordu. Feyyaz’ın da bir şeyler diyeceğinden emindi ama ne olacağını tam kestiremiyordu. Yeni barışmışlarken araları tekrar bozulursa Feyyaz bu sefer kesin kafayı yerdi. “Off.” Onlar içeri girmeden Talya ve Beyza içeriden çıktılar.
“Bizde kalkalım artık. Bir gerginliğe de sebep olduk galiba ama kusura bakmayın.” Beyza’nın sesi söylediklerinin tersini söylüyordu. Ortalığı karıştırmak için geldiğini yeterince belli etmişti. “O gerginlik sizi de bulacak siz merak etmeyin.” Hem Berfu bulmasını sağlardı hem Zerda bunun altında kalmazdı.
“Ben gelmeyeceğini düşündüğüm için davet etmiştim.” Berfu’nun gelmeme ihtimaline karşılık Feyyaz’ın eski sevgilisini getirmek de neyin nesiydi. Ayrıca Berfu ile küs olabilirlerdi ama bu gelmeyeceği anlamına gelmiyordu. Hem belki de araları çoktan düzelmişti nereden çıkartmıştı bu yorumu acaba. “Talya’cım artık onu benimle değil şimdi eve gidince tüm olayı öğrenecek olan Feyyaz abime anlatırsınız o da dinlerse tabi.”
“Tehdit mi ediyorsunuz?” Beyza’nın sesi su götürmez bir gerçekten bahsediyor gibiydi. Feyyaz’ın burada olduğunu duyacağını çok iyi biliyordu zaten. Şu an derdi acaba sonrasında ne olur değildi. “Ben etmiyorum seni tanımıyorum zaten bundan faydalandınız ama Feyyaz abimi hiç tanımadığın belli ya da unuttun.”
“Hiçbir şey olmadı liseden arkadaşıyım diye tanıttım ben kendimi asıl sen o akrabanıza söyle o söyledi çünkü.” Gelmesi bile hataydı. Ne işi vardı ki burada? Hala devam eden bir iletişimleri yoktu. En azından onun bildiği kadarıyla. “Onunla da ayrı konuşacağım.” Birkaç kere daha buna benzer durumlar yaşamıştı ama artık bu sonuncuydu. Kendine oyun arıyorsa ondan uzak bir yerde bulabilirdi.
“Ayrıca Berfu daha küçük bir kız çocuğu gibi aradan yıllar geçmiş böyle bir şeye takılacak değil ya.” Adı gibi emindi Berfu’nun buna takılacağına. Eğer öncesinde küs olmamış olsalardı belki çok da umursamazdı ama şu anda kesinlikle üstüne düşeceğinden emindi. “Berfu buna takılacak gidecek söylemekten de geri kalmayacak.”
“Ne korktunuz ya? Ne yapabilir ki?” Zerda aklına bin bir çeşit seçenek gelirken “Orasını da artık Berfu belirleyecek.” Tam evden çıkacakken Beyza’nın kolundan tuttu. “Eğer aklın varsa kaç git çünkü iş basit bir şekilde kapanmayacak. O tanıdığın Feyyaz gitti. İçeride dinlediğin kişiye sakın kanma o sadece evdeki hali. Dışarıdaki Feyyaz 12 yıl önceki adamın 100’le çarpılmış hali.” Beyza kolunu kurtarırken onu da öğreneceğiz diye düşündü.
Berfu eve geldiğinde fazlasıyla gerilmişti. Hatta eli ayağı titriyordu. Tek derdi dedikodulara son vermekken üstüne rezil olmuştu. Zerda da o akrabası da rezil etmişti. Nasıl o kızla onu aynı odaya sokarlardı ki? Birde bilmiyorum demişti Zerda oysa Burak’ın akrabası net bir şekilde biliyordu. Deli gibi evin içinde fink atıyordu. Niye şimdi ortaya çıkmıştı? Nasıl onunla aynı odaya girecek cesareti bulmuştu ve asıl önemlisi bu cesareti kim vermişti ona? Feyyaz’a mı güveniyordu? Peki Feyyaz’ın döndüğünden haberi var mıydı? Belki de vardı. Belki de o getirmişti Türkiye’ye. Amerika’da yaşadığını bile bilmiyordu. Tedavi için Amerika’ya gittiklerinde gidip o kızı görmüş müydü? Belki de o zaman karşılaşmışlar sonra da onu Türkiye’ye getirmişti. Bir tarafı saçmalama dese de bir türlü hazmedemiyordu. Önce Zerda’nın düğünün de rezil olmuştu üstüne çekim için olan gruptan atılmıştı bir de bu gelmişti üstüne.
Feyyaz gelene kadar tüm evi dolaşmıştı ama bir türlü sinirine hakim olamıyordu. Birkaç gündür aşırı romantik hali bu yüzden miydi? Aklına gelen düşüncelere mani olamıyordu. Derin nefes alıp verirken kanepede oturmaya çalışıyordu. O kadar gergindi ki oturmakta zorlanıyordu. Boynu da tekrar ağrımaya başlamıştı kendini kasmaktan. Kapı açıldığında kanepede oturmaya zorladı kendini. Sinirine hakim olmaya çalıştı yanlış bir şey demek ya da yapmak istemiyordu.
Feyyaz eve girdiğinde kanepede oturan karısına baktı. Bugün ona oynadığı oyun yüzünden fazlasıyla sinirliydi. Bir ara gerçekten evden öyle çıktı zannetmişti. Eğer Zerda’ya sormasa onu oyuna getirmeye devam edecekti. Eğer Burak’a sormayı akıl etmeseydi kesinlikle evi basmaya geliyordu. Evden çıkarken gören korumalardan yoldan geçenlere kadar hepsinin cesedini üst üste yığacaktı. Bu konuda hiç şaka yapmamıştı. Fotoğraf aklına geldikçe delirecek gibi oluyordu.
“Yeniden nasıl delirtirim diye mi düşünüyorsun yoksa nasıl kısa yoldan katliam çıkartırım diye mi?” Berfu adamın cümlesine takılamadı şu an aklı ona daha kötü oyunlar oynuyordu. Gerçek olmadığını biliyordu ama içindeki şüphenin ortaya attığı iddialar giderek büyüyordu ve duyguları farklı yerlerden isyan edip gün yüzüne çıkmak istiyordu. Bir kıskançlık kavgası çıkartmak istemiyordu. Haksız çıkmak istemiyordu çünkü eğer kadınla gerçekten görüşüyor ya da hala bir şeyler hissediyorsa ne yapacağını bilmiyordu veyahut kadınla hiçbir iletişimi yoksa boşu boşuna içine kuşku tohumları ekecek ve istese de eskisi gibi güvenemeyecekti. Yani her türlü haksız çıkıyordu.
“Duymuyor musun beni?” Feyyaz’ın sesi sertti. Berfu’nun bugün yaptığı şey için bir açıklama bekliyordu ve susmaya devam ettikçe sinirleri bozuluyordu. “Duyuyorum” Berfu söylerken hiç kafasını çevirmemişti. Önünde açık olan ama neden bahsettiğine dair en ufak bir fikri bile olmadığı videoyu izlemeye devam etti. Film miydi yoksa dizi mi ne zaman açmıştı ki bunu? Sinirden ne yaptığını da hatırlamıyordu.
“Niye cevap vermiyorsun o zaman?” Feyyaz odaya girdiğinden beri tam olarak fark edilmediğinin farkındaydı. Dikkatinin kendi üzerinde olamayışına iyice sinirleniyordu. “Farklı bir şey düşünüyorum ondan. Yemek yiyecek misin?” Berfu inatla adamın suratına bakmıyordu. Ne göreceğinden korkuyordu aslında onu seven bir adam mı yoksa onun yerine ihanet eden bir adam mı? Gözlerindeki şüphe ona ne gösterecekti emin değildi.
“Tek derdimiz yemek mi sence bugün yaptığın neydi öyle?” Feyyaz bu konuyu hemen ve basit bir şekilde kapatmak istemiyordu. Neden yaptığını merak ediyordu. Sabah ki olay için kızmışsa doğrudan söylemeliydi ayrıca işi olmasa ya da erteleyebilse yapardı. Sürekli yaptığı bir şey değildi hasta olduğunda işlerinin çoğunu erteliyor ya da başkalarına devrediyordu. Bugün yapmamış olmaması öncekileri silmiş olamazdı herhalde.
“Evet benim için öyle.” Berfu şu an bir tartışmaya başlarlarsa konunun kolaylıkla kapanmayacağını bilecek kadar beraber yaşamıştı bu adamla. Feyyaz, Berfu’nun kafasında bir şeyler döndüğünü görüyordu ama ne olduğunu anlayamamıştı bir türlü. Konuşmadıkça da anlayamayacak gibiydi. Bir şey demeden yukarı çıktı.
Berfu yemek masasına oturmuş önündeki tabakla oynuyordu. Tüm iştahı kaybolmuştu. Korkuyor ama neden korktuğunu da bilmiyordu işin açığı. Ne düşünmesi gerektiğini biliyordu ama içine düşen şüphe tohumları birden filizlenmeye başlamış gibiydi. Tek sorun Feyyaz değildi o kadının hangi cesaretle onunla aynı eve girdiğini ya da kızların onları nasıl karşı karşıya getirebildiklerini de bilmiyordu. Derin bir nefes verirken önündeki püreyi artık atomlarına kadar ayırmaktan vazgeçip ete yöneldi sanki uğraştığı şey değişince cevaplar önüne gelecekti. Tüm cevaplar karşısında oturmuş büyük bir merakla ona bakan adamdaydı ama şu anda alacağı cevaplardan korktuğu için konuşamıyordu. Gözü bir an Feyyaz’ın telefonuna gelen bildirimle birlikte açılan ekranına takıldı. Bu da son damla olmuştu. Artık içinde tutamıyordu.
“Bugün Zerda’ya Beyza’da gelmişti.” Feyyaz sonunda konuşmaya karar veren karısına baktı. O ne konuşmak istiyordu açılan konu ise tamamen bağımsızdı. Bahsettiği kişinin kim olduğunu bile bilmiyordu. Gözlerini dikmiş onu izliyordu ama adam ne tepki vereceğini bile bilmiyordu. “Beyza kim Berfu? Neden şu anki gündemimize oturdu?” Dün ne konuşuyorlardı bugün ne konuşuyorlardı konuya bak dedi içinden. Eğer yine sırf dün akşamki yaptıkları anlaşma için olay çıkartıyorsa kesinlikle olay büyüyecekti.
“Eski sevgilin olan Beyza.” Bir anda masa buz gibi olmuştu. Sadece masa değil tüm oda soğumuştu. Eğer yazın en sıcak günlerini yaşadıklarını bilmeseler dışarıda kar yağıyor ve ısıtıcılar çalışmıyor zannederlerdi. Feyyaz ne diyeceğini bilemedi önce. Beyza konusu nasıl açılmıştı? Beyza neden Zerda’ya gitmişti ki hiç tanışmamışlardı en azından onun açısından? Berfu, Beyza’yı nasıl tanımıştı? Beyza hangi cesaretle karısının karşısına çıkmıştı? Asıl önemli olan son soruydu.
“Ne işi varmış?” Berfu içinden söyleyeceğin ilk şey bu mu diye düşündü. Demek ki biliyordu burada olduğunu. Belki de görüştüğü için biliyordu. Bunu saklama gereksinimi bile duymuyordu anlaşılan. “Bilmem sormadım.” Feyyaz sonrasını anlamamıştı Berfu ne sonuç çıkartmıştı da şimdi bu konuyu açmıştı?
“Bir şey mi söyledi?” Sorarken ciddiydi. Elindekileri bırakıp karşısındaki kadına baktı. İnatla yüzüne bakmıyordu. Yemek tabağında duruyordu adam akıllı yememişti bile ama sürekli oynanmaktan masaya gelişlerinden çok daha farklı gözüküyordu. “Söylemesi mi gerekiyordu?” Neydi bu kelime oyunu ne oluyordu bir türlü anlamıyordu. Anlamlandıramıyordu.
“Bende onu soruyorum söyledi mi?” Berfu, bu sefer kafasını kaldırıp adamın gözünün içine baktı. Ne gördüğünden emin değildi. Ne görmek istediğinden emin değildi çünkü. “Senin hakkında mı yoksa sizin hakkınızda mı?” Feyyaz gidişatı beğenmemişti. Öğleden sonra mesajına geri dönmemesinin sebebini yakalanması olduğunu düşünmüştü ama olay çok farklı ilerlemişti. Anlaşılan karısı bundan kendince bir çıkarımda bulunmuştu.
“Ne ima ediyorsun?” Berfu bir imada bulunmuyordu en azından şimdilik bulunmuyordu. Eğer konuşma bu şekilde ilerlemeye devam ederse bulunmayı planlıyordu ama. “Bir şey ima etmiyorum bir soru sordun ben de doğru cevaplayabilmek adına başka bir soru sordum.” Kadının sesindeki kafa karışıklığı netti. Feyyaz nasıl devam etmesi gerektiğini kestiremiyordu yine. Çok spontane gelişmişti. Düşünmeden devam etmek istemiyordu.
“Hiç öyle gelmiyor sesin.” Berfu da farkındaydı ses tonundaki değişikliğin ama elinde değildi. Şu an bir şeylere saldırmakla saldırmamak arasında gidip geliyordu. “Nasıl geliyormuş?” Feyyaz köşeye sıkıştırılmış gibi hissediyordu. İşlerin onun planladığı gitmemesinden hiç hoşlanmıyordu.
“Bir şeyler ima ediyormuşsun gibi.” Berfu da farkındaydı bu imanın ama kendini bu konuda durduramıyordu. “Eskiden nasıl olduğundan bahsetti, vereceğin ya da verebileceğin tepkilerden falan.” Feyyaz bir an ne dediğini anlayamadı. En son imadan konuşuyorlardı ama bu neydi.
“Ne?”
“Ne söyledi diye sordun ya onu söylüyorum.” Basit bir kıskançlık krizi miydi yoksa farklı bir şey mi duymuş da tepki veriyordu anlamıyordu. Beyza ne söylemiş olabilirdi onu bile bilmiyordu görmeyeli on iki yıl oluyordu nasıl gözüktüğünden bile emin değildi. Ne diyeceğine dair en ufak bir fikri olması saçma olurdu zaten. “Berfu doğrudan sonuca mı ulaşsan artık çok uzadı.”
“Çok uzayan ne?” Ne uzamıştı ki daha yeni başlamış gibi hissediyordu oysa. Kafasının içindeki sorulara daha tam olarak cevap alamamıştı. Yoksa almıştı ama istediği cevaplar bunlar değil miydi? “Bu tavrın.”
“Tavrım nasılmış?” Daha hiçbir şey dememişti ki. Bir de konuşmaya başlasalar herhalde masayı falan terk edecek diye düşündü Berfu. “Bir şey yapmışım da kendim itiraf edene kadar sıkıştırmaya devam edecek gibi.” Feyyaz derdini anlamıyordu. İkisini aynı odaya o koymamıştı ki? Bunda kabak ona niye patlıyordu anlamamıştı.
“Yaptın mı da ayrıca bir şey demedim niye sıkıştırılıyormuş gibi hissettin ki?” Vardı işte bir şey yoksa niye bu şekilde gerilecekti. En başından beri kafasının içindeki sorular cevap bulmuş gibiydi. Aldatılıyordu. Bir şey olmasa ne o kız karşısına çıkardı ne de kocası böyle bir tepki veriyordu. “Berfu!”
“Sana afiyet olsun.” Berfu masadan kalkarken Feyyaz arkasından bakakalmıştı. Eve geldiğinde ki amacı neydi şimdi olay nereye gelmişti? Her gün farklı bir olayla uyanmasalar olmuyor muydu acaba?
Berfu odaya çıkınca banyoya girdi. Uzun uzun banyoda kalıp tüm günün stresini atmak istiyordu. Ayakta kalacak gücü olmadığı için küveti hazırlayıp içine girdi. Banyoda ne kadar kaldığını bilmiyordu ama derisi büzüşmüş, gözleri kızarmış ve çökmüştü. Eline geçen ilk pijamayı giyip yatağa girecekken dün akşam ıslak saçla uyuduğu için tutulan boynunu hatırlayıp saçlarını kuruttu. Tepeden sıkı bir topuz yaptı. Yatağa girip örtüyü kafasına kadar çekti. Lambayı kapatsa daha iyi uyuyacaktı yataktan hiç kalkası hiç yoktu yatağın öbür ucuna ulaşıp düğmeye bastı. Lamba kapanırken gece lambası açıldı. Tekrar kafasını yastığa koyarak gözlerini kapattı. O an aklında telefonuna gelen sayısız mesaj ve aramayı görmek istemiyordu. Feyyaz’ın cevap vermediği sorularını ise hiç düşünmek istemiyordu.
O an sadece uzun bir hiçlikteymiş gibi uyumak istiyordu. Kendini uykunun güvenli ve güçlü kollarına bırakmak ve sanki hiç uyanmayacak gibi uyumak istiyordu. Uzun zamandır tam olarak güvende hissettiği tek yer uykuydu, en iyi sırdaşı ve arkadaşı olmuştu. Uyku gözyaşlarını, korkularını, üzüntülerini ve şüphelerini ortadan kaldırıyordu. Annesiyle olan bağı koptuktan sonra elinde sadece o kalmıştı onu da kaybetmek istemiyordu. Bir insan uykusunu nasıl kaybeder diye sormayın. Eğer o uykular size kabuslar getiriyorsa, huzursuzluk veriyorsa, kaybettiğiniz ve kaybedeceğiniz şeyleri gösteriyorsa, güvende hissettirmiyorsa siz çoktan uykularınızı kaybetmişsinizdir. Uykular sadece güzellikler getirmeliydi o zaman insan kendini güvende hisseder ve ertesi güne huzurlu ve umutlu uyanabilirdi. Berfu yarına bugünü hiç yaşamamış gibi uyanmak istiyordu. Gerçekleşmeyeceğini biliyordu ama umutta insanın ayrılmaz ve inkar edilemez bir parçasıydı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
55.94k Okunma |
2.74k Oy |
0 Takip |
76 Bölümlü Kitap |