@ahsenkubos
|
Zaman bir tufandır ne zaman başlayıp bittiğini
anlamazsın bu yüzden sadece tadını çıkar. Zaman hızla akıp ilerliyordu. Berfu o gecenin etkisini iki gün atamamıştı. Bir daha da içkiye bile dokunmama kararı almıştı. İki gün boyunca mide bulantısından bir şey yiyememişti. Feyyaz ise gerçekten eline garsonu geçirse birkaç kemiğini kırmadan bırakmayacaktı ama Fatih engel olmuştu. İki gün boyunca sarhoşluğu üzerinden atamadığı için bir an gerçekten beynini yaktığını zannetmişti. Neyse ki sonradan kendine gelmişti de rahatlamıştı. O gece saat beşe kadar uyumamıştı ertesi gün öğleden sonra kendine anca gelmişti. Aradan geçen 3 haftanın ardından Berfu kendini ders çalışmaya vermişti. Artık masanın başına oturmak da o kadar zor gelmiyordu. Arada Zerda ile görüşüyordu. Zerda ve çılgınlıklarına alıştığı söylenebilirdi. İstanbul’a da büyük ölçüde alışmıştı. Mesela en yakın mesafeye bile bir saatte gitmek sorun olmuyordu demek istese de hala bu konuya alışmaya çalışıyordu. Feyyaz’la da arası gayet iyiydi. Zorlandığı birkaç şey de vardı. Örneğin Feyyaz’ın düzensiz iş hayatıydı. Bir gün beraber yemek yiyorlarsa iki gün yemiyorlardı. Bir gün geç geliyorsa iki gün erken geliyordu. Geç saat gelmesi bile düzenli değildi bir gün saat bir de gelirken diğer gün güneş doğarken geliyordu bu da kahvaltı saatlerinden akşam yemeği saatlerine hatta uyku saatine kadar her şeyi düzensiz hale getiriyordu. Buna nasıl alışacağını pek bilmiyordu. En azından günler sadece evde koca beklemekle geçmediği için kendini daha rahat hissediyordu. Zerda’dan iki gündür ses çıkmadığı için Berfu evde oturuyordu. Akşama doğru çalan telefonla müziğin sesini kıstı. “Efendim Zerda.” “Ne yapıyorsun?” “Ders çalışıyordum.” Bu aralar yaptığı tek şey ders çalışmaktı. Hoş hiçbir şey yapmaya da bilirdi. “Sıkılmadın mı?” Eğer yapacak daha iyi bir işin yoksa sıkılmıyordun. “Birazdan bırakacaktım.” Saatlerdir çalışıyordu yorulmuştu. Başı da ağrımaya başlamıştı. “Akşama işin var mı?” “Feyyaz erken gelecek evde olurum.” “Peki bir şey önersem.” Berfu içinden geliyor gelen diye düşündü. Zerda’dan çok da mantığına yatacağı bir şey gelmeyeceğinden emindi. Hele de bu saatte. “Ne gibi?” “O sana gelmese sen ona gitsen mesela olmaz mı?” “Anlamadım.” “Feyyaz ve Fatih abi kulüptelermiş.” “Ee?” Normal değil miydi? Genel olarak orada oluyorlardı. Çalışma ofisi olarak orayı kullandıklarını öğreneli biraz oluyordu. “İşte eesi akşam kulübe gitsek hem sen de görmüş olursun.” İşte bunun geldiğini görememişti. Nereden çıkmıştı bu? “Yani içki içmiyorum ve öyle kapalı alanları da sevmiyorum zaten sen tek gitsen olmaz mı?” “Olmaz. Burak kesinlikle izin vermiyor tek gitmeme hem illaki içmene gerek yok ki biraz aşağı da oturur sonra da yukarı çıkarız olmaz mı?” “Emin değilim.” “Lütfen lütfen lütfen.” Gitmek istese bile kocasının buna izin vereceğinden pek emin değildi son yaşanan sarhoşluk olayının üzerinden daha çok fazla vakit geçmemişti. “Feyyaz da izin vermez bence.” “Ben izin alırım.” Bir an nasıl alacağını düşünmedi değil. İşe yarayacağından pek emin değildi. Feyyaz aklına geldikçe hala söyleniyordu. “En son yanlışlıkla içtiğim alkol yüzünden 3 gün kendime gelemedim.” Hatırlamak bile istemiyordu tam bir felaketti. İlk günü hala hatırlamıyordu. “Sen de içmezsin bu sefer ben kontrol ederim.” Sözde o günde kontrol ediyorlardı ama olan olmuştu ayrıca Zerda kendisi içmeye başlayınca kimseyi kontrol etmeyeceğinden neredeyse emindi. Onu kontrol edecek tek kişi kocasıydı onunda dikkati üzerinde olursa sadece. “Zerda, Seda abla ile falan gitsen olmaz mı?” “Olmaz çünkü Esra’nın uyku saatini kaçırdığı için gelmiyor hem artık kafası kaldırmıyormuş öyle söyledi.” Evli ve çocuklu bir kadın için ideal bir yalandı. İkisi de farkındaydı ki eğer istese gelirdi. Ne de olsa evde bakıcı vardı. “Sordun yani.” “Bu sefer değil ama yine aynı şeyleri söyleyecek.” “Haklı benim de kafamın kaldırabileceğini hiç zannetmiyorum.” Ayrıca şu an hiç içinden gelmemişti. Kalkıp hazırlanıp gidecekti. Ayrıca süper üçlü gibi gezen Hancı erkeklerinden de çok nezih bir mekan beklemiyordu. Bir gece kulübü ne kadar nezih olabilirdi orası tartışılırdı ama. “Ama senin de alışman lazım değil mi? Kısa bir değişiklik olur. Burak gelince siz çıkarsınız olmaz mı?” Buna itiraz edemezdi. Evlendiklerinden beri nereye gitseler içki vardı. Lokanta da, Fatihlerde, davet ve partilerde hepsi içkiliydi. Bir tek evde içki içilmiyordu. “Burak abi nerede?” İtiraz edemeyince farklı bir fikir öne sürmek istemişti. “Küçük bir işi varmış bir iki saate biter dedi. Sadece o gelene kadar.” Anlaşılan o da yatmıştı. “Feyyaz’ın buna izin vereceğini hiç zannetmiyorum.” Açıkçası işine de gelirdi. “Neyse ben size geldim sayılır 5 dakika oradayım. Gelince konuşuruz.” Berfu içinden geliyorsan niye arıyorsun diye düşündü ama sesini çıkarmadı. Telefon kapanırken önündeki iki soruya odaklandı. Kapı çaldığında aşağı indi. Zerda kendini koltuklardan bir tanesine atarken “Lütfen ya hem sende hiç görmedin nasıl bir yer görmüş olursun.” Çok da merak ettiği bir ortam olduğunu düşünmüyordu. “Yani daha önce hiç öyle bir yerde bulunmadım.” “Olsun her şeyin bir ilki vardır zaten hem insan kocasının çalıştığı yeri merak etmez mi?” Zerda hem ikna etmeye uğraşırken hem de aralarının nasıl olduğunu merak ediyordu. “Yani sigara ve alkol kokusu beni rahatsız ettiği için daha önce hiç merak etmemiştim.” Haklı bir gerekçesi vardı. Sadece rahatsız da etmiyordu kokularına katlanamıyordu bile. Hatta kocası sigara içtikten sonra dişlerini fırçalamadan pek yanına yaklaştırdığı söylenemezdi. O da bunun farkında olduğu için içkili bir şekilde dışarıdan geldikten sonra banyo yapmadan evin içinde dolaşmıyordu. “Gerçekten mi?” “Evet.” “Ben Burak’la tanışmamızın ikinci haftasında gitmiştim.” Hiç şaşırmamıştı. Barda tanıştık dese bile inanırdı. “Sen zaten o tarz ortamları seviyorsun.” “Ne gibi?” “Yani parti kızı diye bir tabir var ya sana göre bence.” Hatta bu tabirin Zerda’yı gördükten sonra ortaya atıldığını iddia edebilirdi. “Ahh evet kesinlikle. Bugün biraz eğlenmek ve kafa dağıtmak istiyorum ama Burak ne zaman tek gitsem olay çıkardığımı söylüyor.” “Olay mı çıkartıyorsun?” Ayrıca olaydan kastı neydi? “Hayır bence çıkartmıyorum ama bence kendisi kıskançlığından öyle söylüyor.” İki seçenekte mantıklıydı. Şu an ikisinin de olabilirliği ile pek ilgilendiği söylenemezdi. “Bilmem ki Feyyaz’ın da izin vereceğini pek zannetmiyorum.” “Arayıp öğrenebiliriz. Hem sana da alıştırma olur ister istemez hem sigaraya hem de alkolle maruz kalacaksın ne kadar çok maruz kalırsan vücudun o kadar çabuk alışır ve daha hızlı tolare eder.” Zerda ikna etmek için güzel ve mantıklı fikirler öne sürüyordu ama şansa bak ki bunlar sadece onun işine yarıyordu. “Peki o zaman soralım.” “Ben konuşurum.” Berfu daha önce gitmeyi hiç düşünmese de merak etmiyor değildi televizyonda izlediği gibi bir yer miydi yoksa farklı mıydı emin değildi. Hem daha önce böyle bir ortamda bulunmamıştı ama Zerda’nın dediği gibi ileride ister istemez bulunması gerekebilirdi. En azından bir saat kadar etrafı izlerse ileride nasıl tepkiler vermesi gerektiğini bilirdi. Berfu telefonunu çıkartırken son aramalardan kocasının numarasını bulup aradı. Zerda’ya telefonu uzatırken içinden Feyyaz’ın kızmamasını diliyordu. Zerda telefonu eline aldığında önce ekrana baktı. Arapça yazı görmeyi planlamıyordu. Cidden Arapça mı kaydetmişti? Feyyaz ikinci çalışta açmıştı. Zerda içinden ne kadar hızlısın abi dese de yanlış bir şey duymadan hemen seslendi. “Feyyaz abi ne yapıyorsun?” “Zerda?” Feyyaz duyduğu sesle şaşırmıştı. Hatta bir an ekranı yanlış mı gördüm diye kontrol etti. “Efendim.” “Karımın telefonu neden sende?” Cevabı az çok tahmin ediyordu. Biraz önce Burak’la konuşmuştu. “Şey ben sana bir şey soracaktım.” “Niye kendinden aramıyorsun?” Bunun cevabı da belliydi. Açmayı planlamıyordu. Bugün eve erken gitmeyi planlıyordu ve Zerda’nın çıkaracağı bir olayla bunun yatmasını istediği söylenemezdi. “Açmazdın da ondan.” “Evet.” Burak yaklaşık bir yarım saat önce arayıp Zerda gelmeye kalkarsa izin verme demişti. Burak’ın işi daha bitmemişti ve kesinlikle Zerda’ya bakıcılık yapamazdı. “Burak yetiştirdi değil mi?” “Yani.” “Ya ama bu haksızlık ilk ben söyleyecektim.” İlk kimin söyleyeceği fark etmezdi fikri aynıydı ve sonuç değişmezdi. “Söyle Zerda.” “Biz kulübe gelebilir miyiz?” Biz? Biz derken kimden bahsediyordu? “Biz?” “Ben ve Berfu.” Berfu ismini duyar duymaz hemen cevap verdi. “Hayır.” “Ama lütfen.” “Hayır.” “Ama Berfu da istiyor merak ediyormuş.” Berfu bir an dönüp öyle mi der gibi baktı. Kesinlikle Zerda söyleyene kadar gitmek bile aklına gelmemişti. “En son ki hadiseyi unutmadım.” Bir ömür de unutmayı planlamıyordu. “Dikkat ederim bu sefer.” Çocuksu ve üzgün bir ses tonuyla konuşsa da yüzünde kesinlikle böyle bir ifade yoktu. “Hem seninki hem de Berfu’nunkini de.” “O da dikkat eder.” O günde sözde dikkatliydi ama olan olmuştu. Ayrıca Zerda içince bırak dikkat etmeyi kendini kaybediyordu. Bakıcılık için bir ordu adam lazımdı Zerda için. “Olmaz.” “Niye?” Ne niyeydi? Zerda’nın kesinlikle içkili hem de kendini kaybedecek kadar içmesi tüm dünya için zararlıydı. Berfu’nun içmesi ise onun akıl sağlığı için zararlıydı. “Ne yapacaksın?” sesi bezgin çıkmıştı. “Kafa dağıtmak istiyorum.” Ne gibi bir şey olmuştu da kafa dağıtacaktı acaba? Hayatında yolunda olmayan bir şey mi vardı? Ne isterse elde ediyordu. Ailesinin tek çocuğuydu ayrıca Burak da keyfine göre takılıyordu etrafında ne derdi vardı da kafa dağıtacaktı acaba? “Evinde dağıt o zaman.” “İyi oraya gelmiyoruz o zaman.” Zerda elinde kalan son koza geçmişti. İş inada binmişti çünkü. “Oraya gelmiyoruz derken.” “Başka bir yere gideriz bizde İstanbul’daki tek kulüp orası değil ya.” Zerda tek başına isterse dünyanın bir ucundaki başka bir yere gitse umurunda olduğu söylenemezdi ama aynısı karısı için geçerli değildi. Gözünün önünden ayıramazdı hele de o tarz bir mekana. “Siz beni tehdit mi ediyorsunuz?” “Hayır.” “Kulağa öyle geliyor ama.” “Yanlış gelmiş o zaman biz bugün kulübe gitmek istiyoruz ve siz bizi orada istemiyorsunuz.” “Zerda sen fazla kaçırınca içkiyi ortalığı dağıtıyorsun Berfu bir kokteyl de bile gidiyor zaten.” Yani tamam biraz fazla kaçırınca deliriyordu ama boşuna delirmiyordu pistteki sapıkların başında sandalye kırmaya kalkmışsa ne olmuştu yani. En azından dünyadaki sapık sayısını azaltmış oluyordu. “Bu sefer ben fazla kaçırmam Berfu da içmez.” “Hayır.” Berfu neden ısrarla kabul etmediğini anlayamadı. Zaten toplasan ne kadar kalacaklardı ki hem yanlarında onlarda olacaktı. Niye ısrarla hayır diyordu? Tabi görmemesi gereken bir şey yoksa. Bu sefer kendisi konuştu görmemesi gereken bir şey yoksa kabul etmeliydi. “Neden?” “Az önce açıkladım diye düşünüyorum.” Tekrar içerse falan toptan ikisi de tımarhanelik olurdu kesin. Biraz toparlayınca kendine geliyor sevimli oluyor olsa da en başında kesinlikle büyük eziyet çıkartıyordu bir elbiseyi çıkarmak için bir buçuk saat dil döktüğünü kolay kolay unutmazdı. “Zerda da açıkladı ayrıca çok kalmayacağız.” İşi inada vurmadan çekilmeyi planlamıyordu. Neden kulübe gidemiyordu, tek başına olsa anlardı ama yanında o vardı ve çok kalmayacağız demişlerdi. “Aynen.” “İkinizle de baş edilmez.” Feyyaz daha fazla ısrar ederse kesin işi kavga çevirecekti bir şeyler saklıyorsun diye düşünecekti. Kötü bir imaj vermemek için o kadar çaba sarf ediyordu bir saatlik şey yüzünden bozulsun istemiyordu. Hem bir gelse bir daha gelmek istemeyeceğine emindi. Keşke ilk kendisi düşünüp barın daha boş bir anında çağırsaydı görürdü sonra da bir daha yaklaşmazdı bu mesele de ortaya çıkmazdı. İçeri tıklım tıklımdı ve deli gibi kötü kokuyordu. En azından Berfu için öyleydi. Yine de ısrar etmedi. “Bu tamam mı demek?” “Bir saatten fazla kalmak yok.” Feyyaz içinden en azından beni merak ediyor diye düşünmeden de edemedi. Bazen fazla küçük şeyleri bile büyük bir umutla karşılıyordu ama Berfu da bazen derin dondurucudan hallice oluyordu. En ufak atağı bile büyük bir ümit ile karşılıyordu o da. “Tamam.” “Başka bir şey var mı?” “Hayır yok gelince görüşürüz abi.” Zerda telefonu kapatırken fazlasıyla heyecanlıydı. “Sen karışmazsan az daha gidemiyorduk.” “Yani birazcık.” “Neyse hadi gel hazırlanalım.” “Sabah banyo yapmıştım üzerimi değiştirsem yeter.” Yukarı çıktıklarında Zerda önce söyle bir dolaba baktı. Kısa bir göz gezdirişin ardından eline geçen siyah deri elbiseyi Berfu’ya verdi. Berfu sessizce kabullenmişti tam olarak ne giymesi gerektiğini bilmiyordu hem de herkes böyle giyinmiş olacaktı kimsenin umurunda olmazdı büyük ihtimalle. Berfu üzerini giyinmiş, saçını kalın dalgalı yapmış sonra da hafif bir göz makyajı ve kırmızı ruj sürmüştü. Üzerine de deri ceket almıştı. Zerda halihazırda hazır olduğu için kısa bir makyajını kontrol etmiş ve saat yediyi geçerken çıkmışlardı. Uzun ve trafikli bir yolun ardından gelebilmişlerdi. İçeri girdiklerinde saat çoktan dokuza geliyordu. Allahtan ders çalışırken atıştırmıştı da açlık problemi olmamıştı. Arka kapıdan girdiklerinde önce üst kata çıktılar. Feyyaz elindeki işi sonra halletmek için kenara kaldırdı ve kızlarla aşağı indi. Üst kattaki locaya oturduklarında Berfu’nun içine acaba gelmese miydim sorusu düşmüştü bile. İçerisi yoğun alkol, ter ve birçok farklı koku birleşmiş ve çok kötü bir koku ortaya çıkmıştı. İçeriyi incelemek için göz attığında loş ışığın arasında onlarca insanı gördü. Bir hayli kalabalıktı. Çıplaklık ve ahlak dahil birçok kavramın burada yeniden şekillendiğini düşünmeden edemedi. Berfu’nun aklına kocasının içki içtiğinde buradan mı geldiği sorusu düştü. Çünkü kalabalık ve kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir ortamın içinde çalışıyor olması bile can sıkıcıyken bir de sürekli burada bir şeyler içtiğini düşünmesi içine kuşku tohumları serpmiyor değildi. Gözü barda oturan genç kızlara kaydı. Yan taraftaki erkek grubuna gülümsüyor oluşları bile kötü bir görüntü gibiydi. Aslında kötü olan tanımadığı kızların tanımadığı erkeklere gülümsemesi değildi, kötü olan aynı konumda kocasının olma ihtimaliydi. Sonra gözünde Feyyaz’ın kızlara gülümsediği bir görüntü oluştu. Gerçekten başka kadınlara gülümser miydi? Normalde iki kelam edemediği adamın barda farklı ve hiç tanımadığı kadınlara gülümseme ihtimali neydi? Kısa bir süre bunun üzerine düşündü, sonra gözünde bile canlandıramadığını fark edince düşünmeyi bıraktı. Gözünü bardan çekip içeriyi incelemeye devam etti. Dans pisti fazlasıyla kalabalıktı ve herkes çok eğleniyor gibiydi. Zerda hemen içki siparişi vermiş ve onu beklerken telefonuyla ilgilenmeye başlamıştı. Feyyaz oturduklarından beri etrafı inceleyen karısına baktı. Gözü bar kısmında biraz fazla oyalanmıştı. Bara baktığında kalabalık genç erkek grubunu gördü. Yan taraftaki kızlarla flörtleşiyorlardı. Peki Berfu bunun neyine bakıyordu? İçlerinden birini beğenme ihtimali neydi peki? Yirmilerinin başlarında olan erkek grubunun içinde dikkat çeken tiplerde vardı ve karısının içlerinden birini beğenme ihtimalinden hoşlanmamıştı. Neyse ki daha uzun bakmamıştı, ki biraz daha uzun baksa kendisi inip grubu kendi dışarı çıkartacaktı, dans pistine dikkatini verince sadece ortamı anlamaya çalıştığını düşündü. İçine ayrı bir kurt düşüyordu daha okula başlamadan başka birini beğenme ihtimalini göz ardı edemezken bir de okula başlayınca aynı sınıfta olduğu başka erkekleri beğenir de bir de konuşurlarsa neler düşünürdü emin bile değildi. Şimdi oturup bunu düşünmek bile istemiyordu okula gitmemesi için bir şeyler düşünecekti. Dikkatini mekânın içinden çekip oturdukları yere yönlendirdi. Fatih gelmiş ve elindeki içkiyi içerken Zerda ile konuşuyordu. Berfu da ortamı izlemeyi bitirince Zerda ve Fatih’in konuşmasına dönmüştü. Zerda hızlı başlamasa da sonradan hızlanmıştı. Burak ortama dahil olana kadar Berfu dahil herkes konuşmuştu. Burak gelince Zerda Feyyaz’ın radarından kurtulmuş ve kendini dans pistine atmıştı. Burak da peşinden gitmişti. Berfu içerideki kokudan etkilenmeye başlamış ve içerideki havalandırmaya söylenmeye başlamıştı ne vardı biraz daha iyi havalandırılsaydı. Burak, Zerda’yı sonunda pistten çıkartıp oturdukları locaya getirdi. Burak ve Fatih, Zerda ile ilgilenirken oturduklarından beri inatla bakmamaya çalıştığı yere gözlerinin kaymasına mani olamamıştı Feyyaz. Berfu üzerindeki deri elbisenin içinde kesinlikle afet-i devrandı. Elbise hem kısa hem de askılıydı kafasını eğse bacaklarıyla yüzüne baksa göğüsleriyle bakışıyordu ve biraz uzun bakarsa işler farklı bir noktaya kaçacaktı ve kimsenin ne düşündüğü umurunda olmaz ve yukarı çıkarlardı ama bu sefer de büyük ihtimalle yarına hastanelik olurdu Berfu, bu da can sıkıcı bir gerçekti en azından eve kadar beklemeye çalışıyordu. Omzuna yaslanan kadına doğru döndüğünde yüzünde mayhoş bir ifade vardı. Anlaşılan küçük hanım içerideki içki kokusundan etkilenmeyi başarmıştı. Ayrıca burada olması bile ne kadar güvenliydi emin bile değildi. Ortam fazlasıyla kötü kokuyordu ki ona bu koku gelmese bile karısı fazlasıyla fark etmiş olmalıydı alkol ve sigara kokusunu sevmiyordu ama içerisi ikisinden de bolca kokuyordu. “Ne oldu?” ne olduğunu biliyordu ama bilinç seviyesini merak etmişti. En son sarhoş olduğu gibi ortalığı birbirine katacak mıydı merak ediyordu. “Başım ağrıdı.” “Sesten mi?” “Hem sesten hem de kokudan. Niye bu kadar kötü kokuyor burası havalandırma diye bir şey duymadınız mı?” “Berfu, hayatım burası bir gece kulübü insanlar buraya bunun için geliyor.” “Kötü koku için mi?” “Alkol için.” “Ee? Ter kokusu üstüne bedava mı veriliyor?” “Eh eğlenirken içerideki kokunun farkında olmuyor ayrıca loş bir ortam ve içki kokusu insanları daha fazla içmeye teşvik ediyor.” “Yine de bir havalandırma kötü olmazdı.” “Var zaten çalışıyor.” “Çalışıyor hali buysa çalışmayan halini düşünmek bile istemiyorum.” “Kalkalım mı? Zaten bir saat diye geldiniz ama saat kaç oldu?” “Olur.” Feyyaz sorgusuz sualsiz kabul edince işi inada vurmadığı için rahatlamıştı ayrıca gerçekten çok da iyi gözükmüyordu. “Tamam 5 dakika bekle Fatih gelsin kalkalım.” Berfu onaylarken gözlerini kapatmış kafasının adamın omzuna iyice yerleştirmişti. Burak artık içmekten fazla coşan nişanlısını yerinde tutmakta zorlanıyordu. Feyyaz içinden Zerda bir olay çıkartmadan geceyi bitirseydi diye düşünmeden kendini alamadı. Omzunda başa doğru döndüğünde Berfu’nun düzenli nefesi uyumaya başladığını gösteriyordu. Şu an kucağında taşımak için kesinlikle üzerindeki elbise hiç uygun değildi kısa deri elbise yeterince kısaydı ve kucağına alırsa iyice yukarı toplanacaktı. Üzerinde cekette yoktu üzerine örtecek en azından buradan çıkana kadar yürürse yeterdi sonrasında ise kucağına alabilirdi. Sarhoş ve kendinden geçmiş birkaç serserinin laf atması burada küçük bir katliama sebep olabilirdi ve şu ara yeni bir problemle uğraşası yoktu. “Uyumanın sırası mı şimdi?” “Uykum geldi ama.” “Geleceğim diye ayak direyen sen değil miydin?” “Evet ama...” “Ama ne? Hem bu elbiseyle sabrımı yeterince sınadın bence eve gidelim ben nasıl üzerinden çıkartıyorum bak gör.” Berfu hafif gülümsese de çok fazla tepki vermemişti. Anlaşılan tek derdi uyku değildi kesinlikle içki kokusu bile kafayı bulmasına sebep olmuştu. En son ki gibi olursa sabaha kadar otururlardı tabi önce bir olay çıkartmadan buradan çıkmaları gerekiyordu. “Uyuyarak kurtulamazsın küçük hanım bu gece o elbiseyi ben çıkartacağım.” “Hıhı.” “Tek hıhı mı yani?” “Hım.” “Berfu ciddiyim uyumanın sırası değil.” “Uyumuyorum.” “Emin misin bana öyle gibi gözüküyor ama.” “Evet.” “Öyle olsun.” Fatih yerine oturmuş ve elindeki ekranı Feyyaz’a gösterdi. Uzun süredir bekledikleri ödeme gelmişti. Feyyaz pek memnun olmamıştı eğer ödememiş olsalardı çok daha fazlasını alabilirdi ama onlarda bunu fark etmiş ve ödemişlerdi. Tam bu sırada bir ses geldi. Feyyaz sesi duydu ama içeridekilerin dikkatini çekmemişti. Önce algılayamadı sesin ne olduğunu daha sonra ses giderek arttı. Feyyaz gelen sesin silah sesi olduğunu algıladığını fark eder etmez elini beline atsa da silahının yanında olmadığını fark etti. Burak ve Fatih de sesi duymuşlardı. Saniyeler içinde iki koruma yanlarına gelmiş ve saldırı olduğunu haber vermişti. Feyyaz korumanın elindeki silahı alırken Berfu ve Zerda’yı masanın altına çekti. Kızlar sesler ve karmaşa ile kendilerine gelmişti. Fatih kapıya doğru bakarken Burak’a dönerek “Kızları yukarı çıkart.” “Tamam. Geliyorum. Hadi.” Burak masanın altına girmiş olan Berfu ve Zerda’nın elinden çekerek masanın altından çıkartmış ve hızla üst kata giden merdivenlere doğru çekmişti. Bir elinde silah diğer eliyle üst kata çıkan kızların arkasını kolluyordu. Üst kata çıkınca odalarından bir tanesinin kapısını açtı kızları içeri soktu. “Masanın altına girin bizden biri gelene kadar da çıkmayın.” Kızlar ne cevap vereceğini düşünmeden Burak odadan çıktı. Kızlar masanın altına girdi. Zerda bir süre kendinde kalsa da kendinden geçmişti. Berfu ise Zerda’dan 5 dakika fazla dayanmış sonrasında o da kendinden geçmişti. Hancı erkekleri meseleyi kapatmaya çalışmışlardı ama yaralanan birkaç müşteri ve koruma olmuştu. Olayın magazin boyutunu kapatmak ise Yasemin’e kalmıştı. Feyyaz saldırıyı yapanları araştırmak için kalırken kızları eve götürmek Burak’a kalmıştı. Odaya çıkarken arabayı hazırlamalarını istemişti. Odaya girdiğinde ikisi de masanın altında sızmıştı. Önce Zerda’yı masanın altından çıkartmaya çalıştı. Bu sırada Zerda kendine geldi. “Ne oldu?” “Çözdük meseleyi hadi gidiyoruz.” “Berfu?” “Onu da eve bırakacağız.” Zerda kendi haline ayağa kalkarken Burak masanın altında uyuyan diğer kızı masanın altından çıkarttı. Berfu kendine gelmeye çalışsa da pek başarılı olduğu söylenemezdi. Arabaya binince önce Berfu’yu eve bıraktılar. Hiç uyanası olmadığı için onu yatağına yatırıp oradan çıkmış sonra da Zerda’yı eve bırakmış ve geri mekana geri dönmüştü. Feyyaz delirmişti. Gecenin bir yarısı mekanına baskın yapmalarının yanı sıra bir de üstüne içeride karısı da vardı. Hangi akla hizmet böyle bir şeye kalkışmışlardı. Ölü ya da ağır yaralı yoktu, amaçları sadece korkutmak ve olay çıkartmaktı ama Feyyaz şu an da içeride ki herkes ölmüş gibi bir tepki veriyordu. İki saat içinde kimin organize ettiğini bulmuş bir de üstüne gitmiş mekânlarını basmış ve adamı öldüresiye dövmüştü. O kısımdan pek emin değildi aslında adam ölmüş de olabilirdi kontrol etmemişti. Eve geldiğince güneş doğuyordu. Yatak odasına girdiğinde o ana kadar unuttuğu karısını hatırlamıştı. Neyse ki uyuyakalmış ya da sızmıştı, pek emin değildi, en azından kendine gelmemişti. Üstü açık bir şekilde yatağın üzerinde yatıyordu. Üzerindeki elbisenin etekleri toplanmıştı. Askılar kaymıştı. Gecenin sonu için yaptığı plan ve sonrasında gelişen olaylar fazla tersti. Gece kulübünde bir an önce kalkıp eve gelmek istiyordu, üzerindeki elbiseyi de bir daha giyemeyeceği hale getirecekti ama işler bir anda çığırından çıkmıştı. Bu elbiseyle dışarı çıkıyor olması yetmiyor gibi bir de üstüne kendinde olmadığı için Burak taşımıştı kucağında. Tekrar delirmeden kendini banyoya attı. Üzerini giyinip geri döndüğünde üzerinde hala rahatsız deri elbise ile uyuyan karısını gördü. Giyinme odasına geri dönüp bir gecelik alıp yatağın üzerine oturdu. Çok şanssız bir gece geçirdiği kesindi. Elbisenin fermuarını açarken saçı fermuara takılınca Berfu’yu da uyandırmış bulundu. “Ahh.” Feyyaz saçını fermuardan kurtarmaya çalışırken Berfu kendine geldi. “Acıtıyorsun.” “Dur saçın takılmış.” “Acıttın.” “Özür dilerim şimdi şu elbiseyi çıkartalım rahat uyu.” “Tamam.” Feyyaz, Berfu’nun elbisesini çıkartmasına yardım etti. Çıkan elbise ile kadın da rahatlamıştı. Deri elbise üstüne yapışmıştı, rahatsız ediyordu. Yüzündeki makyajı silmeden yattı. Nasıl olsa sabah temizlerdi. Feyyaz’ın ise şu an hiç Berfu’nun uykusunun açılmasını ve sabaha kadar oturmasını kaldıramazdı. Zaten sabah olmuştu ama neyse. Fazla sinirliydi ve ona karşı yansıtmayı hiç istemiyordu. Bu yüzden uykusu açılmadan geri uykuya dönmesine bir şey demedi aksine iyi olmuştu. Berfu birkaç gecedir tek uyumaya alışmıştı. Feyyaz geç geliyor üstüne bir de erken gidiyordu. O da evde tek kalmanın verdiği boğuculukla ders çalışarak başa çıkıyordu. Saat dokuza gelirken odadan çıktı. Akşam yemeğini yiyeli iki saat oluyordu ve acıkmıştı ayrıca masa başında oturmaktan sıkılmıştı. Sırf can sıkıntısından ders çalışmaktan ülke birincisi olacaktı bu gidişle. Unuttuğu tüm konuları kendi başına çalışamadığı için online dersler almaya başlamıştı. Bunlarla birlikte bir de İtalyanca vardı. Onu geliştirmeye başlamıştı. Önceden zor gelmesinin sebebini de masaya oturmakta zorlandığı için öğrenmek istemiyordu bu da kendini tekrar etmesine sebep olmuştu. Şimdi ise haftalardır ilerlediğinden daha hızlı ilerlemişti. Ne de olsa gün içinde yaptığı birkaç küçük şey vardı ailesi ile konuşmak, yemek yemek, ders çalışmak ve kişisel bakım ve gün 24 saatti ve bunun sadece 8 saatini uyuyarak geçirdiği düşünülürse hiç problem olmuyordu zaman. Alt kata indiğinde evin boş olmasından kaynaklı olarak biraz rahatsız olmuştu. Bahçede adamlar olduğunu biliyordu ama yine de pek güvenli gelmiyordu. Geçenlerde kulübe silahlı saldırdıklarından beri de pek uyuyamıyordu zaten. O kadar gün varken içinde onun olduğu güne denk gelmesi de ayrı bir olaydı. Hayatında ilk defa gece hayatını görmek istemişti onda da silahla baskın olmuştu. Bir daha böyle bir şeye kalkışacağını pek düşünmüyordu. Bahçe de her hareketlilik olduğunda tedirgin olmaktan kendi alamıyordu. Sürekli birileri olduğu için başka birileri gelecek olsa fark etmeyecekti. Bazen kimse olmasa diye düşünse de vazgeçiyordu. Kimse olmasa ve gerçekten eve birileri saldırmaya kalksaydı ne olacaktı? Kendini savunamazdı bile. Hayatında eline silah almayı bırak birine el bile kaldırmamıştı. Kötü düşüncelere son vererek mutfağa girdi. Kahve makinesini çalıştırırken yiyecek de bir şeyler hazırladı. Mutfaktan çıkıp kendi büyük kanepeye attı. Televizyonu açıp bir komedi dizisi açtı. Saat on ikiye gelirken televizyon karşısında uyuklarken kapı açıldı. Berfu kapının sesini duyunca irkilerek kafasını yastıktan kaldırdı. Kocasını görünce rahatlamıştı. Feyyaz elindeki ceketi koltuklardan birinin üzerine attı. “Uyumadın mı daha?” saçına bir öpücük bırakırken gömleğin düğmelerini açmaya başladı. “Hayır, erken geldin bugün.” “Evet.” “Aç mısın?” “Değilim. Yatmıyor musun?” “Yatacağım.” Berfu kanepeden kalkerken Feyyaz da ceketini alıp yukarı çıktı. Adam kendini banyoya atarken Berfu da üzerini değiştirdi. Yatağa uzandı. En azından bu gece tek uyumayacaktı. Eline tableti alıp birkaç gündür girmediği sosyal medyada gezmeye başladı. Feyyaz banyodan çıktığında yatakta uzanan karısına bir bakış attı. Elindeki tablet ile oturuyorsa uykusu daha gelmemiş sayılırdı. Birkaç gündür göremiyordu sürekli geç geliyor ve erken çıkıyordu, evli oldukları ve aynı evde yaşadıkları halde insan nasıl birinin yüzüne hasret kalırdı ki? Üzerini giyinmeden yatağa oturdu. Dağılan masaya bir bakış attı. Etrafta atıştırmalık yediği şeylerin ambalajları, buruşturulmuş post-itler, silgi ve uç kalıntıları vardı. Anlaşılan masada uzun saatler geçirmişti. Omzuna bir öpücük bırakırken “gözün ağrımadı mı ekrana bakmaktan?” “Biraz, şimdi bırakacağım.” “İyi olur.”Berfu elindeki tableti komodinin üzerine bırakıp bir bardak su aldı. Aklındaki suyu da içip yatmaktı. Kocası haklıydı sabahtan beri ekrana maruz kalıyordu ve başına ve gözüne ağrılar girmeye başlamıştı. Bardağı yerine bırakıp başını yastığa koydu. Feyyaz uyumak üzere olan karısına baktı. Tüm günü evde tek başına geçirmenin sıkıcı olduğunu biliyordu ayrıca her gece eve geldiğinde masayı dağınık buluyordu. Kesinlikle bu kadar çalışırsa istemese bile o üniversiteye gidecek gibiydi. Tüm gün evde can sıkıntısına ders çalışarak üniversite kazanan sayılı kişiler arasına girecekti bu gidişle ve bu sondan pek haz ettiği söylenemezdi. Ayrıca bu eve geç gelme işinden de haz etmiyordu her geldiğinde uyumuş bulmak ve tüm gün özlemesine rağmen sadece uyurken görmek kesinlikle yetmiyordu. İnsanoğlu ne de değişik varlıktı böyle. Geçen sene acaba görür müyüm diye her hafta evine gidiyor birçoğunda ise eli boş dönüyordu buna rağmen aylarca pes etmeden denemişti. Şimdi ise evli, aynı evde olmalarına ve aynı yatakta yatmalarına rağmen sadece uyurken görmek yetmiyordu. İlginç bir olaydı. Kafasını yastığa gömmüş ve gözleri kapalı ona dönük olarak yatan kadına baktı. Biraz zaman alsa da gece evde tek başına kalmaktan korktuğunu anlamıştı. O Rusya’dayken de aşağıda yatmasının sebebi de buydu büyük ihtimalle. Şimdi de geceleri tek olduğunda lamba açık uyuyordu. Sırf bu yüzden bile eve erken gelebilirdi ama içinde bulunduğu koşullar gündüz değil geceye daha uygundu. Ne de olsa gündüz vakti etrafta o kadar göz varken bu tür işler yapılmazdı. Eğer yapabileceklerine güvense Burak ya da Fatih’e yönlendireceklerdi bazı işleri ama Fatih’in bazen aşırı soft oluşu ve Burak’ın tutarsız halleri kesinlikle daha büyük bir soruna sebebiyet verme ihtimali yüksekti. Bazı şeyleri yine de gündüz halletmeye çalışıyordu ama geçen günkü saldırı başına bir sürü sıkıntı açmıştı. İçerideki herkesi susturamamışlardı aradan kaçanlar polise falan gitmiş işin daha da büyümesine sebep olmuştu. Bir süre daha iyice uykuya dalmış kadına baktı. Yarın biraz daha geç gidebilir ve en azından biraz vakit geçirebilirlerdi. Lambayı kapattı sonra da kollarını genç kadının bedenine sardı. Gözlerini kapatırken saçlarına bir öpücük bıraktı. Kollarındaki kadın sıcaklığa ve daha rahat bir uykuya dalarken yerine iyice yerleşti.
|
0% |