Yeni Üyelik
11.
Bölüm
@ailkesandikli

Yıldızlarımızı dolduralım önce🌟

Genç kız, gergin ve hızlı adımlarla evden çıkan adamın peşine takıldığında bahçenin orta yerinde dikilen Hakan'ı görüp duraksamıştı. Hakan, birkaç metre önündeki Serhan'a çatık kaşlarının altından bakarken ilk konuşan Ecem oldu.

" Hakan? "

Hakan, kızın sesini duyduğunda iğneleyici bakışlarını adamdan ayırmış ve onun minik bedenine dikmişti.

" Ne yapıyorsunuz? "diye sordu doğrudan.

Ecem eliyle Serhan'ı işaret ederek yanıtladı onu.

" Serhan Abi... " yutkundu " Matematik çalıştırıyor. "

Hakan'ın kaşları şaşkınlıkla havalandığında Serhan burnundan güler gibi bir ses çıkartmış ve Ecem'e dönmüştü.

" Açıklama da yapıyorsun şahane... " diye homurdandıktan sonra daha yüksek bir sesle konuşmaya devam etti.

" Sen Hakan'a durumu izah ede dur. Benim kafeye uğramam gerek. " dedikten sonra hiç yanıt beklemeden Hakan'ın yanından geçip gitmişti.

Ecem onun bu agresif tavırlarına anlam veremezken kalbinin hızlı hızlı atışını göz ardı etmeye çabalıyordu çünkü aptal kalbi her an yanlış düşüncelere kapılmaya çok müsaitti. Kahvelerini Hakan'a yönelttiğinde adamın yüzündeki şaşkın ifadenin memnuniyetsiz bir hal aldığını görüp yavaşça iç çekti. Susmayacaktı şimdi.

" Ben de sana hoca ayarladığımı söylemek için gelmiştim. " dedi aksi bir tınıyla.

Ecem hafif mahcubiyetle gülümseye zorladı kendini.

" Çok teşekkür ederim ama biz baya ilerledik zaten. "

Konuların yarısından fazlasını çalışmışlardı, hoş Ecem hala berbat sonuçlar almaya devam ediyordu fakat Serhan'ın elinden geleni yaptığını da biliyordu. Sorun tamamen kendisiyle alakalıydı. Hakan bir şey diyecek gibi olsa da kendini tutup başını salladı. Sonra derin bir nefes alıp kollarını iki yanında açtı.

" Biraz konuşalım mı? "

Ecem, tüm dikkati az evvel yanlarından ayrılan adamda olsa da Hakan'ı geri çevirmemişti.

" Ne hakkında? "

" İkimiz. " yanıtıyla genç kızın kaşları çatıldı birden fakat bir şey demek yerine dinlemeyi tercih etti.

" Bekle. " deyip evin anahtarını içeriden almış ve kapıyı çekip anahtarı cebine atmıştı.

Hakan eliyle ileriyi işaret ederken sordu.

" Rıfat'ın çay bahçesine gidelim mi? "

Ecem hafifçe başını sallamakla yetindi. Sonra ikisi de yan yana fakat sessizlik içerisinde yürümeye başladılar. On dakika kadar sonra mahallenin başındaki çay bahçesine varmışlardı. Arka taraflarda boş bir masaya karşılıklı oturduklarında Hakan kendisine demli bir çay Ecem'e ise kivi söylemeyi ihmal etmedi. Kız buraya her gelişinde kivi içerdi. İkisi de siparişleri gelene kadar konuşmadılar. Nihayet garson çocuk gelip çayı ve kiviyi önlerine bıraktıktan sonra ise Hakan konuya girmişti.

" Ecem, biz ayrıldık biliyorum. Fakat nedenini hala bilmiyorum. Ne kadar zaman oldu hala pes etmedim bunu sen de biliyorsun. "

Ecem duyduklarından hoşlanmamış bir biçimde gözlerini kaçırıp kivisinin içindeki çay kaşığını karıştırmaya başlamıştı.

" Seni üzecek bir şey mi yaptım? "

Genç kız iç çekerken kaşığı çay bardağının içinden çıkarttı ve masaya bırakıp adama baktı.

" Bir önemi yok Hakan. Sana kırgın değilim. Sadece... yanlış bir karardı sözlenmemiz. " deyip omuz silkmişti.

Hakan'ın kaşları çatıldı bu defa.

" Neden böyle dediğini anlamıyorum Ecem. Nesi yanlıştı? "

Genç kız adamın ısrar edeceğini anladığında iç çekti. Kafası çok doluydu ve şu an Hakan ile neden sözlenmemeleri gerektiği hakkında konuşma yapmak istemiyordu fakat onu yanıtsız bırakıp kalkıp gidemezdi. Çünkü her şeye rağmen ona değer veriyordu.

" Hakan biz, başkalarının zorlamasıyla sözlendik. Sevmedik bile birbirimizi. " dedi dürüstçe.

Adam oturduğu sandalyede öne doğru meylederken gerilmişti.

" Sevdim Ecem. " dedi yalnızca.

Kız da şaşırmıştı bu itirafa. Kısa bir an afallasa da sonra gözlerini kaçırıp başını iki yana salladı.

" Yanılıyorsun. " dedi mırıltıyla.

Bu defa Hakan sandalyesini gürültüyle geri ittirmiş ve kalkmıştı. Ecem ona şaşırarak bakarken sandalyeyi kızın yanına sürükledi sonra da geri oturdu. Kız aralarındaki mesafenin kısalığından rahatsız olmuş ve bedenini geriye doğru yaslamıştı.

" Sevmesem ne diye dolanayım peşinde köpek gibi? " diye sordu kızgın bir sesle.

Ecem konuşmanın gidişatından oldukça rahatsız olurken başını önüne çevirdi.

" Hırs yapmışsındır belki. " diye terslemeyi de ihmal etmedi.

Şu anda konuştukları şey çok saçmaydı. Hakan kıza doğru eğilirken sinirle konuşmaya devam etti.

" Ne hırsından söz ediyorsun Ecem? Gerçekten bu kadar mı kör gözlerin? Sen gittin ben senden gidemiyorum. " dedi dişlerinin arasından.

Bu defa genç kız da aynı öfkeyle ona dönmüştü. Yüzleri arasındaki mesafenin kısalığı falan da umurunda değildi o an.

" Kafası kırık bir kızdan mı gidemiyorsun? " diye tısladı.

Hakan kafası karışmış bir şekilde yüzünü buruştururken Ecem oturduğu sandalyeden kalkmıştı. Eline cebine attı fakat yanında para yoktu. Sinirden inlememek için kendini zor tuttu.

" Para almamışım. Öderim sana sonra. " dedi adama bakmadan ve ileriye doğru bir adım attı fakat Hakan da oturduğu yerden kalkıp kızın kolunu kavramıştı.

" Ne demek o?" diye sordu.

Gerçekten de hatırlamıyordu söylediklerini. Genç kız kolunu silkmek istese de başarılı olamadı. Üstelik etraftakilerinde dikkatini fazlasıyla çekmişlerdi.

" Lütfen bırakır mısın? İnsanlar yanlış anlayacak. " diye fısıldadı.

Ancak adam bunu umursamıyordu. Ona göre Ecem hala onun helaliydi zira. Milletten çekinecek hali yoktu.

" Ne demek o dedim? "

Genç kız pes ederek döndü ondan tarafa.

" Mehmet ile Fırat'a demiştin. Duydum. İyi kız hoş kız da kafası biraz kırık demiştin. " dedi dişlerinin arasından.

Hakan'ın kaşları havalanırken Ecem kolunu bir kez daha silkti.

"Bırak. " ve bu defa başarılı olmuştu.

Uzun adımlarla çay bahçesinin çıkışına ilerlerken Hakan da hemen peşindeydi.

" Ecem! Ecem dur bir konuşalım! "

Kızı sokağa adım atmasıyla yakaladı. Elini omzuna yerleştirirken adeta yalvarıyordu.

" Ecem ben.. öyle demek istemedim. Seni daha tanımıyordum ve... ben özür dilerim. "

Genç kız omzunu silkip ilerlemeye devam ederken yanıtladı onu. Dümdüz bir sesle.

" Önemi yok. "

Fakat Hakan'ın durmaya niyeti yoktu.

" Sen o yüzden mi ayrıldın benden? " derken sesindeki pişmanlık samimiydi.

" Hakan lütfen. İkimiz de birbirimizi sevmiyorduk ve olması gereken de buydu. " dedi bu defa bıkkınlıkla.

" Ama ben öyle hissetmiyorum. " dedi adam.

Bu genç kızı şaşırtsa da durdurmaya yetmemişti.

" Yanılıyorsun. " dedi yeniden.

Ecem önden Hakan arkasından ilerlerken adam kendini açıklamaya devam ediyordu. Kızı ikna etmek istiyordu.

" Yeniden deneyemez miyiz? "

Ecem sert bir soluk verdi.

" İstemiyorum. Önceliklerim farklı. "

" Beklerim. Okulunu bitirene kadar beklerim. "

Genç kız bu kez aniden durdu ve arkasını dönüp adama ters bir bakış attı.

" Hakan lütfen. İstemediğimi söyledim. "

Adam sessiz kalırken genç kız önüne dönüp ilerlemeye devam etti. Adamın kendisine gerçekten hisleri olduğuna inanmıyordu. Karşısına uygun bir talip çıksa balıklama atlayacağına da neredeyse emindi. Yalnızca takıntı haline getirmişti aralarındaki meseleyi. Hepsi buydu. Genç kız evine dönüp sinirini üstünden atabilmek için duşa girdi, ardından kendine bir kahve yaptı ve yeniden testlerinin başına oturdu. Saatler sonra masadan ayağının uyuştuğunu hissederek kalktığında bu dersi bu kez de veremeyeceğine emin gibiydi. Ne kadar çalışırsa çalışsın olmuyordu. Üstelik aklının bir kısmını Serhan kaplıyordu ki bu işini daha da zorlaştırıyordu. Saat neredeyse on bir olmuştu ve adamdan ne bir mesaj ne de arama yoktu. Ders çalışmayacaklar mıydı? Sıkıntıyla iç çekerken salonun içinde birkaç tur atarak bacaklarını açmaya çalıştı. Dakikalar sonra yeniden testin başına oturmayı düşünse de artık beyninin almayacağını kabullenerek bundan vazgeçmişti. Üzerine ince bir hırka geçirdi ve bahçeye çıktı. Duvarın önündeki masaya ilerlerken dikkatini karşı evdeki hareketlilik çekmişti. Çiçek ve Melih tartışıyor gibiydi. Sandalyesine otururken karşıyı dikkatle izledi.

Melih seri ve öfkeli adımlarla ayakkabılarını giyerken Çiçek de kendisine çemkiriyordu. Adam, kardeşini birkaç kez terslemiş ve adeta koşar adımlarla bahçeden çıkmıştı. Bunun üzerine Çiçek de arkasından öylece bakakalmıştı. Sonra Ecem'i fark etti ve kapıyı çekip o da bahçeden çıktı. Çiçek karşı evin bahçe kapısından içeriye girerken Ecem merakla sordu.

" Noldu? "

Genç kız bezmiş bir suratla arkadaşının yanındaki sandalyeye oturdu.

" Bilmiyoruz ki. Bir şeye sinirlenmiş acısını benden çıkartıyor yine. " diye homurdandı.

Ecem'in kaşları hafifçe çatılırken sordu.

" Ne diyor? "

Çiçek sinirle anlatmaya başladı.

" Gelinliğim çok açıkmış. Ya neresi açık? Sen biliyorsun ne kadar zorlandığımı, kapalı bir şey bulabilmek için! "

Doğruydu. Haftalarca tüm İstanbul'un altını üstüne getirmişlerdi Melih'in onaylayacağı bir gelinlik bulabilmek için.

" Belki neye sinirlendiyse ona siniri geçince mantıklı düşünüp abarttığını fark eder. " dedi elini teselli etmek istercesine omzuna koyarken.

Çiçek derinden bir of çekti.

" Neyse karın ağrısı günlerdir geçmek bilmedi. Birine mi aşık oldu bu acaba? "

Ecem dudak büktü hafifçe. O da bir insandı sonuçta, birini sevmesinden daha doğalı yoktu. Fakat durum böyleyse bile bunu bilmelerine imkan olmadığı ortadaydı.

" Babana falan da anlatmaz mı hiç? " diye sordu genç kız.

Arkadaşı ise omuz silkti.

" Aman babamı bilmiyorsun sanki. Nerede yakalayıp da anlatacak? "

Çiçek'in babası evde pek durmazdı. Tülay Hanım ile çok iyi anlaşamadıklarından geç saatlere kadar kahvehanede oturur 101 oynardı. Tülay Hanım da hiç değilse kadına gitmiyor diye teselli bulurdu. Ecem iç çekerek arkadaşına sarılırken mırıldandı.

" Üzme kendini hallederiz. " dese de nasıl halledeceklerine dair en ufak bir fikri bile yoktu.

Melih hayatında gördüğü en sabit fikirli adamdı. Çiçek içli içli solurken bahçe kapısı sertçe açıldı ve ikisi de oturduğu yerde adeta sıçradı. Serhan oldukça mutsuz bir suratla içeriye girdiğinde Çiçek şaşırarak Ecem'e bakmıştı. Belli ki arkadaşının anlatmadığı bir şeyler vardı. Bunun hesabını sormayı aklına not ederken genç adam kendisine seslendi. Görüntüsünün aksine sesi nazikti.

" Çiçek bizi yalnız bırakır mısın? "

Ecem arkadaşına gitme dercesine bakarken Çiçek hızla başını sallayıp sandalyeden kalkmış ve koşarak bahçeden çıkmıştı. Genç kız bu kez de Serhan'a çevirdi şaşkın kahvelerini ve alt dudağını yaladı. Serhan kendisine doğru üç uzun adım attıktan sonra tam karşısında durmuştu. Boyunun fazlasıyla uzun olması bir yana, Ecem sandalyede oturduğu için tepeden bakıyordu ona.

" Sana kafeyi göstermek istemiştim. Benimle gelmedin ve gidip onunla çay bahçesinde mi oturdun? "derken sesinde saf bir öfke vardı fakat öfkesi kimeydi anlayamadı genç kız.

Ecem sandalyenin kollarını sıkıca tutarken titrek bir sesle konuştu.

" Konuşmak istediği bir şey olduğunu söyledi. " derken sesinin zavallı gibi çıkmasına mani olamamıştı.

Adamın bu hali onu ürkütmüştü. Serhan birden hah diye bir ses çıkarttı ve tek elini saçlarının arasından geçirdi.

" Bu defa neymiş? " diye sordu dayanamayarak.

Tahammül edemez olmuştu Hakan'ı sürekli Ecem'in bahçesinde bulmaya. Genç kız sertçe yutkunurken kaşlarının arasında minik bir çukur oluşuverdi.

" Serhan Abi ne oluyor? "

Serhan dişlerini sıkıca kenetlerken tısladı.

" Yine abi... " derken sabır dilenircesine başını havaya kaldırmıştı.

Ecem kafası son derece karışmış bir vaziyette oturduğu yerden kalkarken kararsız bir sesle konuştu.

" Çok garip davranıyorsun. Ne istediğini anlayamıyorum. "

Adam aniden başını indirmiş ve bal rengi gözlerini karşısındaki kızın kahvelerine dikmişti. Bir süre sadece baktı fakat sonra fısıltıya dönük bir sesle sordu.

" Sevmiyor musun artık beni? "

Genç kız duyduğu soruyla buz keserken parmaklarını avuçlarının içine kıvırmıştı. Gözlerini kaçırdı aniden ve birkaç kez öksürdü. Gıcık tutmuştu.

" B-ben ne demek istediğini anlamıyorum. " dedi sonra göz temasından kaçınarak.

Aynı zamanda birkaç adım atıp masadan da uzaklaşmıştı. Fakat Serhan uzanıp tuttu kolundan ve yeniden kendisine bakmasını sağladı.

" Anlıyorsun Ecem. " dedi dümdüz bir sesle.

Genç kız adamın gergin çehresine bakarken sertçe yutkundu sonra nefes alamıyormuş gibi kaçırdı yeniden bakışlarını ve derin bir soluk çekti ciğerlerine.

" Kafamı bulandırıyorsun. " diye itiraf etti mırıltıyla.

Tüm bu tavırları aklını karıştırıyordu. Neden yapıyordu ki bunu? Serhan sessizce ona doğru bir adım daha attığında ise kız geriye doğru sendeledi.

" B-bak... yanlış anlamama neden olacak şeyler söylüyorsun. Söyleme. " dedi bu kez adeta çırpınırcasına.

Serhan ise yüzünü kızın yüzüne doğru eğerken fısıltıyla konuştu.

" Yanlış anla beni. "

Ecem daha işittiği cümlenin ne anlama geldiğini sorgulayamadan adamın yüzünü okşayan nefesini hissetmiş ve adeta taş kesilmişti. Serhan kızın şaşkınlığını gördüğünde devam etti konuşmaya.

" Abin olmaya tahammül edemiyorum. "

Her bir cümlesi daha da büyük şok etkisi bırakıyordu kızda. Neler diyordu bu adam böyle? Gözlerini kaçırdı ve kolunu onun parmaklarından kurtarmak için çekti fakat Serhan izin vermedi gitmesine.

" Karşılaştığımız ilk andan beri, merakımı celbediyorsun. "

Ecem bir kez daha çekti kolunu. Bu konuşma hiç iyi gelmiyordu şu an ona. Zavallı kalbi duracak gibiydi sanki. Kesin yanlış anlıyordu söylediklerini. Kesin aptal zihni oyun oynuyordu ona. Başka bir şeyler ima ediyor olmalıydı. Fakat anlayamıyordu şu an.

" Lütfen. " dedi fısıltıyla, bırakması için.

" Ecem... " diye seslendiğini işittiğinde ise panikledi aniden.

Hiç duymak istemediği, duymaya hiç hazır hissetmediği bir cümlenin gelişinden korkmuş ve engellemek için araya girmişti hızla.

" Serhan Abi... " derken adama bakmıştı gayriihtiyari.

Ve yüzündeki ifadenin nasıl da hızla öfkeye dönüştüğünü de görmüştü. Burnundan solurken sıktığı dişlerinin arasından tısladı genç adam.

" Ecem gözünü seveyim bilerek mi yapıyorsun? " derken dikleşmişti karşısında.

Genç kız adamın parmakları arasında serçe gibi titredi. Ağlamak istiyordu sadece. Konuşacak takati yoktu. Dinlemeye de gönlü dayanamayacaktı daha fazla. Kafası allak bullak olmuştu. Midesi tepetaklak dönmüştü sanki. Gözleri hızla dolarken acıyla inledi.

" Anlamıyorum seni. "

" Ama ben şimdi anlıyorum seni ufaklık. " diye fısıldadı kızın yüzüne doğru.

💜Merhaba nasılsınız? Nasıldı bölüm?

🧡Hakan ve Serhan'dan birtakım itiraflar okuduk. Sizce samimiler mi?

Sizden bir ricam olacak Instagram'dan beni takip eder misiniz?
-->@ailkesandikli

 

Loading...
0%