Yeni Üyelik
13.
Bölüm
@ailkesandikli

⭐️Yıldıza basmayanı Allah'a havale ediyorum artık shdjdjf

Genç kız telefonun ekranına bakarken serzenişte bulunmaya devam ediyordu. Çiçek, arkadaşının önüne çay dolu bardağı bırakıp yerine geri otururken sordu.

" Kaldın mı? "

Ecem cevap anahtarından başını kaldırdığında sesli bir iç çekti.

" 10 sorudan sadece 4'ünü yapabilmişim. "

Bu vize olduğu için finalde yüksek not alırsa geçme şansı hala vardı fakat imkansıza yakındı. Çiçek kendi bardağından büyükçe bir yudum çay alıp konuştu. Çayı her zaman kaynar içerdi, Ecem'in aksine.

" Ee Serhan abi seni çalıştırmıyor muydu? "

Ecem sıkkınlıkla omuz silkerken telefonu elinden bırakıp geriye yaslandı.

" Çalıştırdı biraz. "

Son günlerde görüşmemişlerdi. Serhan bir kez konuşmak ve ders çalışmak için mesaj atmıştı fakat Ecem reddetmişti. Çiçek çayından bir yudum daha içerken göz kırptı. Ecem'in bu tavırlarını iyi bilirdi. Kendisine anlatmadığı şeyler vardı ve bu çok ayıptı.

" Ne oldu? "

Genç kız arkadaşının olan biteni öğrenmeden kendisini rahat bırakmayacağını bildiğinden ve açıkçası onun da fikrini merak ettiğinden anlatmaya başladı. Bitirdiğinde Çiçek kahverengi gözlerini kocaman açmış dehşet içinde bir surat ifadesiyle kendisine bakıyordu.

" Oha. " dedi belki onuncu kez.

Ecem alt dudağını ısırırken onun cümle kuracak hale gelmesini bekledi.

" Oha bizim Serhan abi... Hani ilk aşkın Serhan abi... sana mı yanık? "

Genç kız yüzünü buruştururken elini arkadaşının ağzına götürdü.

" Şşş bağırmasana Çiçek! Ayrıca ne yanması ya bu havada? "

Çiçek onun bu haline tiz bir kahkaha attı.

" Ay utandın mı sen? " derken uzanıp yanaklarını sıkmaya çalışmış fakat Ecem ona engel olmuştu.

" Az biraz ciddi ol ya. "

" Tamam tamam. Süper ciddiyim şu an. Cipciddiyim. "

Ecem derin bir iç çekip bedenini ona döndürdü.

" Ee ne diyorsun? "

Çiçek birden şakıdı.

" Çifte düğün yapalım diyorum Allah! "

Genç kız sandalyesinden kalkıp göbek atmaya başladığında Ecem, onu bir an için dahi olsa ciddiye aldığına bin pişman olmuştu. Kolundan tutup oturtmaya çalışsa da ayı gücü vardı kızda mübarek. Sesleri duyup balkona çıkan Melih'in bariton sesi ise Çiçek'i geri oturtmaya yetmişti.

" Çiçek! "

Çiçek abisine dönüp şirince sırıttı.

" Abi, sen ne zaman geldin? "

Melih derince çatık kaşlarının altından sert bakışlarını gönderirken konuştu.

" Sen mahalleye dansözlüğünü ilan etmeden az evvel. "

Çiçek abisine masum masum cevap verirken Melih'in arkasından Hakan da çıktı balkona.

" Aman be abi ne dansözlüğü, iki coşmuşuz alt tarafı. "

" Neye coştunuz? " diyen Hakan'dı ve şüpheli bakışlarını hem Ecem hem de Çiçek'te dolaştırıyordu.

Ecem birden gözlerini kaçırdı. Günlerdir Serhan'dan nasıl kaçıyorsa Hakan'dan da aynı şekilde kaçmıştı ve bugün buraya geleceğini bilse asla da gelmezdi. En son sarhoş bir şekilde kapısına dayandığı gün görmüştü onu ve sonrasında konuşmasına fırsat tanımamıştı bile. Çiçek kıvrak bir şekilde toparladı durumu.

" Ecem Matematik'ten geçmiş de ona sevindik. "

Ecem kaşlarını çatarken Hakan homurdandı. Melih ise sessiz kaldı. O esnada Tülay Hanım içeriden seslendi.

" Çocuklar hadi yemek hazır. Sofrayı kurun, Çiçek! "

Ecem, Hakan'dan haberi olsa asla kalmazdı yemeğe fakat Tülay Hanıma önceden söz vermişti. Hatta sırf o kalacak diye en sevdiği yemeği yapmıştı Tülay Hanım. Fakat yine de bunun bir kumpas olduğunu düşünmeden edemiyordu genç kız. Omuzları öne düşerken Çiçek'in peşinden içeriye girdi.

***

Ethem elindeki kadehe duble rakı doldururken başını iki yana salladı.

" Dökül. "

Serhan dalgın bakışlarını kareli masa örtüsünden ayırmış ve arkadaşının ciddi yüzüne bakmıştı. Onu ciddi yakaladığı tek andı rakı sofraları. Rakıya saygısından mıdır bilinmez hiç olmadığı kadar aklı başında bir adama dönüşüverirdi. Adam havaya kalkan kadehe parmaklarının arasında emaneten tuttuğu kadehi tokuştururken iç çekmeden edemedi.

" Çok mu belli oluyor? "

Ethem rakısından bir yudum aldıktan sonra kadehini masaya bırakmış ve çatalını önündeki roka salatasına daldırmıştı.

" Oğlum dakikalardır masayı izliyorsun. Hayır bakıyorum ilgi çeken bir şeyi de yok. Normal dikdörtgen masa işte amına koyayım. "

Serhan burnundan güler gibi bir ses çıkarttı önce. Sonra ise sandalyesinde geriye yaslanıp iç çekti yeniden.

" Kafam karışık. "

" Kafe mi? "

" Yok. Ecem. "

Doğrudan söylemişti. Kaç yıllık arkadaşıydı, ondan bir şey gizleyecek hali yoktu. Hem zaten hiç de sevmezdi edebiyatı, lafı evirip çevirmeyi... Düz adamdı Serhan. Gamze ile ilişkisinin çok sürmemesi de bundandı belki.

" Ha şu tatlı kız? " dedi Ethem rakısından bir yudum daha almadan önce.

Serhan belli belirsiz tebessüm etti, sonra yavaşça başını salladı.

" Tatlı. " diye mırıldandı.

" Ee nolmuş ona? " diye sorarken masaya hafifçe meyletmişti.

Serhan gözlerini arkadaşınınkilere kaldırırken kendi kadehine uzanıp bir yudum içti.

" On sene önce bana aşık olduğunu söylemişti biliyor musun? "

Ethem minik bir kahkaha attı.

" On sene önce mi? Kaç yaşındaydı lan o zaman üç mü? "

Serhan gözlerini devirdi.

" Abartma. "

" Tamam tamam. Ee? "

Omuz silkti ve bir yudum daha almak için dudaklarına yasladı bardağı.

" Ben de aynı senin gibi sik sok karşılık vermiştim. Çocuk diye. Sanki ben neydiysem? " deyip ağzının içinde bir küfür geveledi.

Ethem, arkadaşının ciddiyetini görünce daha da meraklanmıştı. Tek kaşı havalanırken sordu yeniden.

" Ee? "

Omuz silkti Serhan yeniden.

" Çocuktu, hayranlık besliyordu demiştim. Hiç de ciddiye almamıştım işin aslı. Ama ben giderken çok ağlamış. Annem söylemişti. Üzülmüştüm o zaman. Ara sıra Amerika'dayken sorardım anneme ne yapıyor diye. Çok olmasa da bilgi alırdım. Sırf meraktan. Sonra tabii annem rahatsızlanıp yanıma taşınınca bir süre haber alamadım. Aklıma da gelmedi açıkçası. Zor günlerdi biliyorsun. "

Ethem başını sallayarak onayladı arkadaşını. Annesinin tedavi sürecinin ne kadar sancılı geçtiğinden haberdardı. Hatta sırf bu sebepten, kadının vefatı onun kurtuluşu oldu diye düşünmeden de edememişti fakat bunu asla dile getirmemişti. Serhan bir süre daha kırmızı beyaz masa örtüsünü seyretti. Sonra yeniden girdi söze.

" On yıl kaldım Amerika'da. Bir sürü şey gördüm. Bir sürü abartılı ve sahte şey. Gamze ile tanıştım. Beni sevdiğine inandım. Onu sevmeye çalıştım. İyi de anlaştık. Dedim e tamam oğlum daha ne zaten? Filmlerdeki gibi aşık falan olmayacağını biliyorsun... "

Ethem başını bu defa iki yana salladı. Serhan kesinlikle aşk adamı değildi. İnanmazdı öyle şeylere. Ona göre sevgi vardı, güven vardı, arkadaşlık vardı. Serhan ona aldırış etmeden devam etti konuşmasına.

" Okudun, işe girdin, sırada ne var? Evlenip aile kurmak. Gamze'den olur gibi geldi başta. Ama tabi kız ona verdiklerimle yetinemedi. Ben de son zamanlarda biraz ilgisiz davrandım. Ama ne bileyim... Bu muymuş yani bana olan aşkı? En zor zamanımda bana sırtını dönmek miymiş? Tamam kolay bir adamım demiyorum. İdeal bir adam hiç değilim de... Neyse işte... onla yürümeyeceğini de görmüş olduk. " omuz silkti.

Ethem onun her şeyi bu kadar mantık çerçevesinde ve duygusuzca anlatışına alışık olsa da her seferinde hayret etmeden duramıyordu.

" Amına koduğumun robotu. " dedi bu kez ve elindeki kadehi arkadaşınınkine vurup kafaya dikti.

Serhan onun bu tepkilerine alışıktı, belki de haklıydı da. Annesini kaybettiğinde dahi ağlamamıştı. Evet çok üzülmüştü. Ama babası gibi kendini kaybetmemişti. Belki de güçlü kalması gerektiğinden... Bu hayatta kendisine biçilen rol buydu ve kendini bildi bileli bundan başka bir şey oynamamıştı.

" Şimdi bakıyorum da... annemle babamın ilişkisine falan... hiç görmedim oğlum ben böylesini. Ama Ecem. Öyle sıcak, öyle samimiymiş ki... yeni anlıyorum. Çocuk kalbiyle sevmiş beni. Hiç de karşılık beklemeden üstelik. Hiçbir çıkarı olmadan. Baksana. Şimdi karşısına geçiyorum, söylemiyor ama biliyorum be hala içinde bir yerlerde yerim olduğunu. Heyecanlanmasından sonra ansızın durgunlaşmasından anlıyorum. Belki eskisi gibi değil ama hiçten iyidir. "

Ethem sessizce onu dinlemeye devam etti.

" Öyle aklı başında, öyle kendini bilen biri ki. Hayran kalırsın. Bunca yıl tek başına ayakları üzerinde durmuş. Tüm zorlukları göğüslemiş ve inanamazsın ama bunları yaparken kimseyi kırmamak için kendini paralıyor Ethem. Ben biliyorum mahalleliyi. Okuyacağım dediğinde az laf yapmamıştır onlar. Ama onlara bile direnmiş üstelik nezaketle. Söylesene hiç böyle bir kadın gördün mü sen? "

Ethem boşalan kadehini doldururken omuz silkti.

" Görmedim herhalde. "

" Onu böyle karşıma oturtup, saatlerce dinlemek istiyorum biliyor musun? Anlatsın bana bensiz geçen on yılını. Tek bir dakikasını dahi atlamadan... "

Ethem bu kez şaşırmıştı çünkü Serhan işine yaramayacak şeylerle pek ilgilenmezdi. Başkalarının gününü nasıl geçirdiği gibi...

" Aşık mı oldun lan? " dedi birden.

Serhan sessizleşti bu kez. Sonra rakısını içti ve boş kadehi uzattı arkadaşına, doldurması için. Ethem ona rakı doldururken yeniden konuşmaya başlamıştı.

" Aşk ne bilmiyorum ki. Sadece, onun gibi biri tarafından sevilmek istiyorum ben yine. Hesapsız kitapsız. Koşulsuzca sevilmek. Belki hiç öyle biri çıkmadığından karşıma... bugüne kadar herkesin anlatmaya bayıldığı aşk hikayelerinden birini yaşayamamışımdır. Olamaz mı? " deyip güldü.

Ethem dolu bardağı masanın üstünde ona doğru ittirirken dudak büktü.

" Oğlum açık konuşalım. Aşık olmak zor hele bu devirde. Bir de sen Amerika'da nelerle karşılaşmışsındır. Türk kızları yine iyi. Bizim kızlar... Ama hiçbiri Ecem gibi de değildir tabii. Kız çok masum lan bakışlarından bile belli. Yaptığım şakalara nasıl kızardı. Böyle kız görmedim lan ben yıllardır? "

Serhan, arkadaşının boş boğazlık ettiği günü hatırladığında kaşlarını çatıp kadehinden bir yudum aldı.

" Salak herif. " diye homurdanmadan da duramadı.

Ethem bu kez sırıtarak devam etti konuşmaya.

" Pişt. Bana baksana sen. Kıskandın mı lan yoksa? O gün de bir morarmalar efendime söyleyeyim gözümün ferini siken bakışlar atmalar falan... "

Serhan sertçe yutkunurken kaşları daha da çatılmıştı.

" Salak salak konuşuyorsun hala Ethem ne kıskanması? Yapma dedik yaptın ona kızıyorum. "

Ethem gevşek bir gülüş sundu arkadaşına sonra ciddileşti yeniden.

" Tamam. Anladık benden kıskanmadın. E hiç mi düşünmüyorsun bu kız tazecik bir genç kız. Okulda falan gönlüne giren eden olur diye? Hiç sevgili de yapmamıştır he değil mi? "

Serhan farkında olmadan sıktığı dişlerini gıcırdatırken kadehini kaldırıp dudaklarına yasladı ve büyükçe bir yudum içti. Sonra sinirli bir tınıyla konuştu.

" Söz atmış. "

Ethem birden yükseldi.

" Ney? Oha! Ecem'e bak be! Hızlı çıktı bizim kız. "

Serhan öldürücü bakışlarını arkadaşına dikerken adeta tısladı.

" Salak salak konuşma. Mahallenin zoruyla denemişler. Yürümemiş işte ne var? Ben de nişan attım. "

Ethem alt dudağını yalarken mırıldandı.

" İlk öpücüğünü de vermiştir o zaman... "

Ve bu cümlesi amacına ulaşmasına yetti. Serhan birden buz kesmişti. Kısa bir an donakalmasının hemen ardından öfkeyle soludu.

" Sikicem şimdi bak."

Onun bu halini gören Ethem karşısında kahkaha atmaya başlamıştı.

" Hiç düşünmemiştin değil mi? Ne kadar ileri gittiklerini... " diyerek beynine nifak tohumları ekmeye devam ederken oldukça keyif alıyordu onu bu halde görmekten.

Serhan birden kendi kalıbına sığamaz gibi dikeldi sandalyesinde. Elbette kızın ilk öpücüğünü vermiş olmasına değildi öfkesi. Kendisi sanki daha ileri gitmemiş gibi buna laf edecek hali yoktu. Ama aklına üşüşen düşünceler ve Hakan'ın hala rahatça onun evine girip çıkıyor oluşu... Tüm bunlar rahatsız ediyordu onu. Ecem'in yakınlaştığı adamın kim olduğunu dahi bilmek istemezdi oysa. Ecem de bir daha görüşsün istemezdi. Çatık kaşlarının altından mekanın içine gelişigüzel bakışlar attı ve sonra sertçe soluyarak arkadaşının pişkin suratına yeniden baktı.

" Amına koyayım senin. " diye tısladı.

Bugüne kadar hiç düşünmediği şeyleri sokmuştu aklına. Şimdi kendi kendini yiyene kadar düşünecekti. Ethem ise bıyık altından gülerek içmeye devam etti. Robotların da kalbi varmış diye mırıldandı fakat Serhan'a sesini duyurmadı. Zira şu an bağırsa dahi duymayacağına emindi.

***

Tülay Hanım elindeki mantı dolu tabağı Ecem'e uzatırken konuştu.

" Ver yavrum şunu Hakan'a. "

Ecem önce Tülay Hanım'ın elindeki tabağa sonra da, hemen kadının yanında oturan Hakan'a baktı. Derin bir iç geçirdiğinde Hakan ondan önce davranıp tabağı almıştı.

" Sağ ol Tülay Teyze. "

" Afiyet olsun oğlum. Ye de güçten düşme. Bize lazımsın sen. "

Melih, annesinin çevirdiği tiyatroyu umursamayarak aklında Gülfem ve gördüğü yabancı ile mantısını ağır ağır yerken Çiçek konuyu değiştirmişti. Arkadaşının evlenmesini annesi kadar çok istiyordu ve Hakan'ı da hep desteklemişti fakat şimdi eğer Serhan Ecem'e yanıksa Hakan da avcunu yalasındı.

" Anne İbrahim haftaya askerden dönecek ya. "

" Hee.. "

" Gider miyiz ziyarete? "

Melih ağzındaki yemeği çiğnerken homurdandı. İbrahim ile özel bir derdi yoktu. Kim olsa sevmeyecekti. Piyango zavallı İbo'ya vurmuştu.

" Gideriz. "

Çiçek derince gülümsedi. İbrahim'i çok özlemişti ve kavuşmalarına da sayılı gün kalmıştı. Derin bir nefesi ciğerlerine doldururken parmağındaki alyansa baktı. Mutluydu Çiçek. İbrahim ile evleniyor olmaktan. Seviyordu onu ve açıkçası başka bir hayali de olmamıştı hiç. Ecem gibi okumak ya da meslek edinmek gibi dertleri yoktu. Kendi evi olsun, çocuk yapsın istiyordu bir an evvel.

" Sizi hayırlısıyla yaza everelim de sonra da sizin işe bakalım. " derken gözlerini Ecem ve Hakan'da gezdirdi orta yaşı geçkin kadın.

Ecem sinirden kızarırken elindeki çatalı tabağına bırakmıştı.

" Tülay Teyzeciğim. Bizim iş diye bir şey yok. Kaç kere konuşacağız bunu ya? "

Sesi sitemli çıksa da üslubuna dikkat etmeye çalışıyordu.

" Şimdilik yok. Zaman ne getirir bilinmez. " derken kaşığına doldurduğu mantıları ağzına tıktı kadın.

Ecem kendini tutamayıp sesli bir şekilde ofladığında Hakan konuşacak olmuş fakat Çiçek yine herkesten önce davranıp arkadaşını kurtarmaya çalışmıştı. Fakat çalışmasa daha iyiydi...

" Ecem'in hayatında başkası var ki anne. "

Tülay Hanım birden çığırdı.

" Ney? "

O an masadaki herkes Ecem'e dönmüştü. Melih'in kaşları gergince çatılırken Hakan girdi söze.

" Ne demek başkası var? "

Çiçek dudaklarını kemirirken Ecem ona sinirli bir bakış attı.

" Yok öyle bir şey ya. Çiçek! "

Tülay Hanım elindeki kaşığı bırakmış öne doğru eğilmişti.

" Kız var mı yok mu? Varsa kim? Kimlerden? Mahalleden mi? Neci? "

Çiçek yarattığı kaosu gergince izlerken bu defa Hakan başlamıştı sorularına.

" Okuldan mı? Ne zamandır var? Neden söylemedin? "

Ecem birden sandalyesini ittirip ayağa kalktı.

" Aa yeter! Yok kimse falan. Evlenmeyeceğim ya. Rahat bırakın beni. " dedikten sonra bakışlarını Hakan'a çevirmişti.

" Üstelik var olsaydı da sana ne Hakan? Bitti diyorum ya nesini anlamıyorsun? Bitti. "

Sonra hışımla arkasını dönüp evden koşarak çıkmıştı. Tak etmişti canına artık. Keşke Çiçek haklı olsaydı da gerçekten bir sevgilisi olsaydı. O zaman bırakırlardı yakasını belki... Kaşları çatık ve burnundan solur vaziyette adımlarını kendi evinin bahçesine yönelttiğinde içeride, masanın önünde oturan yabancı bir delikanlı görmüş ve olduğu yerde durmuştu.

" Sen kimsin? "diye sordu nezaket gözetemeyerek.

Kendi yaşlarındaki çocuk sandalyeden mahcup bir tavırla kalkarken hafifçe gülümsedi.

" Ecem değil mi? "

Ecem çatık kaşlarını düzeltmeden çocuğa doğru iki adım attı.

" Evet de... sen kimsin? "

Çocuk kıza yaklaşırken ilgili bakışlarını üzerinde dolaştırıyordu.

" Deniz ben, kuzeninim. "

Ecem işittiği cümleyle dumura uğrarken peşinden evden çıkan Hakan ve Çiçek bahçedeki ikiliyi görüp olduğu yere adeta çakılmıştı. Hakan birden Çiçek'e dönüp sordu.

" Bu mu sevgilisi? "

Çiçek ise şaşkın bakışlarıyla bahçedeki yabancıyı inceliyordu. Kimdi lan bu? Boş atıp dolu mu tutturmuştu? Yok yahu, öyle olsa Ecem muhakkak söylerdi. Okuldan arkadaşı falandı belli ki. Ama zaten iki arkadaşı vardı ikisini de biliyordu. Kimdi bu? Çiçek merakla çocuğa bakarken Hakan sabırsızca yineledi sorusunu.

" Çiçek bu mu diyorum? "

Çiçek yavaşça ona dönüp ellerini havada açtı.

" Ben de ilk kez görüyorum valla. "

Hakan sertçe yutkunurken olduğu yerde durmuştu. Ne gidip de hesap sorabildi ne de oradan uzaklaşabildi. Sevgilisi oysa bile, kızın da dediği gibi ona ne oluyordu ki? Ne yapabilirdi yani? Eş zamanlı olarak sokağa giren ve hemen çapraz köşede duran taksiden ise zil zurna sarhoş Serhan inivermiş ve tıpkı Çiçek ve Hakan gibi Ecem'i akşamın bu saatinde bir yabancıyla görünce olduğu yere çakılıvermişti. Kaşları gayriihtiyari çatılırken çocuğun kıza doğru şevkle bir adım atıp ona sıkıca sarılması da olaya noktayı koydu.

 

❤️Merhaba nasılsınız? Bölüm nasıldı?

💛Serhan'ın hisleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Loading...
0%