Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@ailkesandikli

Merhaba yeni bölümler için oy vermeniz gerekmektedir. Keyifli okumalarr <3

Genç kadın, bacaklarını sıkıca saran deri pantolonun altına giydiği yüksek topuklularıyla zor da olsa uzun adımlar atarak babasının odasına daldığında beklediği görüntüyü görememiş ve afallayarak durmuştu. Tam, kapıdaki korumalara babasının nerede olduğunu sormak üzere başını omzundan arkaya çevirmişti ki, içeriye giren heybetli adamla kelimelerini yuttu. Nihat Bey kızını, evliliğinin ertesi günü evinde bulduğu için şaşkındı. Kaşları havalanırken olduğu yerde durmuştu.

" Cansu? "

Genç kadın beline dökülen siyah saçlarını eliyle savurup bedenini babasından yana çevirdi.

" Baba, sana koruma istemediğimi söylemiştim. Hem Evren zaten koruma değil mi? "

Yaşlı adam kızının sebebi ziyaretini anladığında başını yavaşça salladı.

" Evren yeterli değil. Üstelik işi başından aşkın. Kapıda ve arkada birilerinin daha olması şart. "

Kelimeleri her zamanki kadar net, sesi de bir o kadar otoriterdi. Cansu derin bir nefes çekti gürültüyle.

" Neden, isteklerimin senin nezdinde hiçbir önemi yok?"

Adam bunu işitmiş olmanın hoşnutsuzluğunu abartılı mimikleriyle ortaya koyarken öfkeyle konuştu.

" Bugüne kadar ne istedin ve yapmadım, nankörlük etme!"

Cansu da tıpkı babası gibi kaşlarını çatarken soluk mavilerini kendilerininkinin aynı olan mavilere dikmişti.

" Ben senden özgürlük istedim! Sen beni bir kafesten alıp başka bir kafese hapsettin!"

Yaşlı adam ağzının içinde homurdanarak odanın içine doğru ilerlemeye başladığında göz temasını kesmiş, kızıyla iletişimini kendince bitirmişti. Fakat bu Cansu'ya engel değildi.

" Ne diyorsun sesli söyle. " diye üstüne gitti genç kadın.

Karşılığında ise ters bir bakıştan fazlasını alamadı. Kollarını göğsünde kavuştururken bedenini hareket halindeki babasına doğru çevirmişti yeniden.

" Demeter gibi nankörsün mü diyorsun? " diye sınırları zorladı.

Ve o çok istediği tepkiyi almayı da böylelikle başardı. Nihat Bey gür bir kükremeyle genç kadını titretirken gözlerinden adeta ateş saçıyordu.

" Sana o ismi anma dedim! "

Cansu, babasını çileden çıkarttığı için memnun bir şekilde çarpık bir gülüş sundu ona. İstediği kadar yasaklasındı. Cansu annesinin ismini bu evde yaşatmaya kararlıydı. Hemen ardından içeriye giren korumalara fırsat vermeksizin kollarını çözüp odadan ayrılmıştı.

***

Yağız genç kadına elindeki şarap dolu kadehi uzatırken sordu.

" Gerdek kötü geçmiş galiba.. bamya mıymış? "

Cansu onun şakasına huysuzca dil çıkarttı. Bu konuşma hemen yanlarında oturan kumral çocuğun ilgisini çekmişti.

" Ne gerdeği? "

Fakat hem Yağız hem de Cansu onu yanıtsız bırakmayı tercih etti. Ev her haftasonu olduğu gibi yine fazlasıyla kalabalıktı. Cansu hemen hepsini tanısa da yeni gördüğü yüzler de yok değildi. Kadehinden büyükçe bir yudum alırken Berk'ten tarafa döndü ve parmakları arasındaki sarma sigarayı zarifçe çekip aldı. Genç kadın sigarayı dudakları arasına yerleştirdiğinde Berk ateşlemek için hamle yapmış fakat Yağız engeline takılmıştı.

" Hop hop! Bunu içmek yok. " derken kadının dolgun dudakları arasında duran sigarayı tek seferde çekip aldı.

Cansu sinirle kaşlarını çatarken Yağız sigarayı kendi dudaklarına yerleştirmiş ve cebinden çıkarttığı çakmakla tutuşturmuştu. Derin bir nefes çekip ciğerlerine göndeririken bal rengi gözleri genç kadındaydı.

" Sigara değil bu. " diye açıkladı kendini.

Cansu huysuz bir şekilde homurdandı.

" Sen de içme o zaman. "

Yağız sigarasından bir nefes daha çekerken kadına çapkın bir tavırla göz kırptı.

" Ben senin gibi kıçı baş dağıtmıyorum. "

Hemen sonra ise yanlarından ayrıldı. Bu gece için gözüne sarışın bir kızı kestirmişti ve açıkçası daha fazla burada durup zaman kaybetmek istemiyordu. O, avına doğru usulca yaklaşırken Cansu bileğindeki lastik tokayla saçlarını tepesinde bir at kuyruğu yapıverdi. İçerisi çok havasızdı. Kadehinde kalan şarabı tamamen kafasına diklerken oturduğu yerden doğrulmuş ve insanları ite kaka mutfağa yönelmişti. Şarap kesmiyordu, daha sert bir şeye ihtiyacı vardı.

Mutfağa girer girmez ezberden hareket ederek tezgahın sol altındaki dolabın kapağını açmış ve elini uzatıp derinlerde saklı duran viski şişesini bulup çıkartmıştı. Önce onu dökmek için gözleriyle bardak aradı fakat sonra bundan vazgeçip şişeyle birlikte içeriye döndü. İçerisi tam anlamıyla dumanaltıydı. Havada çeşitli aromalara ait boğuk bir koku vardı ve bu kesinlikle soluyanı bile sarhoş edecek cinsten yoğundu. Gözlerini kısıp kendine oturacak yer ararken şişeyi dudaklarına dayamış ve su içer gibi kana kana içmeye başlamıştı. Viski boğazından aşağıya kayarken geçtiği yerleri cayır cayır yakıyor, gözlerinin yaşarmasına sebep oluyordu.

Ona kalsa daha diklemeye devam ederdi fakat hemen yan tarafından uzanan bir el şişeyi indirdiğinde soluklanmak zorunda kaldı. Fakat bu ani müdahaleden de hiç hoşlanmamıştı. Çatık kaşlarının altından attığı bakışlarını viskiyi elinden çekip alan adama yönelttiğinde bıkkınlıkla soludu. Bu adamın ismini anımsayamıyordu fakat zamanında kendisiyle sevişmek için kırk takla attığını biliyordu. Kendininkilere nazaran çok daha canlı mavilerle bakışları kesiştiğinde viskinin de getirdiği kafa ile gülümsedi.

" Yine sen. " dedi mayışık bir sesle.

Sarışın adam şişeden koca bir yudum almadan önce başını salladı. Cansu adamın elindeki şişeye uzandı aniden.

" Bitirme. "

Adam güldü.

" Hepsini içebilecek misin? Fazla gelmesin? "

Cansu bunu kendine edilmiş bir hakaret gibi algılarken ciddiye bürünen ifadesi ve çocuksu inadıyla şişeyi parmaklarının arasından çekip almış ve kafasına dikmişti. Viskinin sonunu soluksuz içerken, adamın eğlenen bakışları kadının fazlasıyla seksi olan bedeninde geziniyordu. Hemen sonra ise iri parmaklarını genç kadının incecik beline sarmış ve bedenini kendininkine yapıştırmıştı. Cansu sarsılarak sarışın adamın gösüne yapıştığında, elindeki şişe parmakları arasından kayıp yere düşmüştü. Ortamda yayılan kırılma sesi çok kısa bir an için etraftakilerin dikkatini kendilerine çekse de, hemen sonra herkes yeniden kendi haline geri dönmüştü.

Adam kadının balık gibi aralık şekilde duran dudaklarına tüy hafifliğinde bir öpücük bırakıp tepkisini ölçtü. Cansu başta buna şaşırsa da sonrasında gülmüştü.

" Nihayet istediğini alacaksın bu gece desene. "

Bu cümlesi üzerine adam da güldü ve dudaklarını bu defa daha büyük bir baskıyla kadınınkilerle buluşturdu. İkili kanlarındaki alkol ve bilumum maddenin etkisi ile oldukça ateşli bir öpüşme başlattıklarında etrafındaki birkaç kişiden ıslıklar eşliğinde destek tezahüratı almışlardı. Kısa süre sonra kadın uzun ince bacaklarını adamın beline dolamış, adamın kontrolünde evin içerisinde boş bir oda bulmak üzere yola çıkmıştı. Fakat umduklarını bulamadılar. Tuvaletler bile doluydu. Adama kalsa herkesin içinde birlikte olurdu fakat Cansu buna sıcak bakmamıştı. Birden yüzü düşüverdi.

" Hadi ama yine mi? " diye isyan etti.

Fakat Cansu'nun aklına son anda gelen fikir ikisinin de yüzünü gülümsetmeye yetmişti. Adamın elinden tuttuğu gibi bu kalabalık ve gürültülü parti ortamından çıkartmış ve kendi evine doğru yola koyulmuştu. Nihayet adresini hatırlamayı başarmış ve taksiden inip kapının önünde duran korumayı türlü laf cambazlıklarıyla atlatmıştı. Bir yandan çantasından çıkarttığı anahtarı kapının deliğine sokarken bir yandan da adamın elini sıkıca tutmaya devam ediyordu. Saniyeler sonra kapıyı açmayı başardığında sevinçle kahkaha attı.

" İşte burası benim evim! " diye de haykırdı dili döndüğünce.

Adam ona gülümseyerek baksa da söyledikleriyle zerre ilgilenmiyordu. Kadının ardından içeriye girip kapıyı çarparak kapattığında üstündeki deri ceketi çıkartmaya koyulmuştu bile. Cansu onu kolundan tutup odasına doğru çekiştirdi. Tüm bunlar olurken Evren ise kendi odasında laptopunun başında çalışmaktaydı. Holde yankılanan sesleri işittiğinde ne olduğunu anlamak için kamera görüntülerine bakmış ve Cansu'yu yanında hiç tanımadığı bir adamla eve girerken görmüştü. Kaşları kavislenerek çatıldığında oturduğu sandalyeden hışımla kalktı ve odasının kapısını açıp kendini dışarıya attı.

O esnada karşı odanın kapılı kapısının ardından devrilme sesleri, onları takiben de gülüşme sesleri geliyordu. Derin bir nefes alıp kadının odasına iki uzun adımda varmış ve adeta kırarcasına kapıyı yumruklamaya başlamıştı.

" Açın kapıyı! "

Bu baskına hem Cansu hem de yanında getirdiği adam şaşırarak tepki verirken Evren daha fazla beklememiş ve kapıyı açıp içeriye dalmıştı. Kahveleri, loş ışık altında daha da karanlık gözüküyor yüzündeki ifadeye ekstra bir sertlik ekliyordu. Odanın içerisine doğru birkaç adım attı ve adamı kolundan kavradığı gibi çekiştirerek dışarıya sürükledi.

" Kimsin lan sen! "

" Ne oluyo amına koyayım? "

Cansu ikisinin peşinden odadan çıktığında Evren sarışın adamın ceplerini yokluyordu. Kısa süre içinde de cüzdanına ulaştı ve kimliğini çıkartıp baktı. Bu esnada elinin altındaki adam kolunu silkiyor ne olduğunu sormaya devam ediyordu.

" Kes sesini! " dedi tehlikeli bir tınıyla.

Okuduğu bilgileri telefonundaki uygulamaya girerken kaşları bir an olsun normale dönmemiş, bedeni gevşememişti. Öyle ki, biraz daha sıkarsa adamın kolunu kangren yüzünden ampute etmek zorunda kalacaklardı. Telefonda istediği bilgiyi bulduğunda adamı ensesinden tuttuğu gibi dış kapıyı açıp dışarıya doğru ittirdi.

" Esat! "

Esat diye seslendiği adam ön kapıda duran korumaydı. Evren'in hiddetli sesini duyar duymaz panikle yanlarına varmıştı.

" Kim lan bu? " diye bir de ona sordu Evren.

Esat ne diyeceğini bilemeyerek telaşlı bakışlarını Cansu'ya çevirdi.

" Cansu Hanım arkadaşım dediydi. "

Evren aldığı yanıtla daha da öfkelenmişti.

" Lan kafasız herif! Sana demedim mi kapıya gelen herkesi kontrol edeceksin diye! Defol git kovuldun! Git şirkete söyle seni işe kim soktuysa onu da kovdum lan! " derken sarışın adamı da onun üzerine doğru ittirmişti.

" İkinizi de görmeyeceğim burada bir daha. " diye tehdit savurmayı da ihmal etmedi.

Cansu olan biteni şaşkınlıkla izlerken Evren sinirden seğiren gözünü ovalayıp içeriye girmiş ve kapıyı da kapatmıştı. Genç kadın açık kalan ağzını kapatmayı akıl ettiğinde Evren, onun şaşkın bakışlarının öfkeli ve sitemkar bir hale bürünmesine müsaade etmeden konuştu.

" Evimde yabancı istemiyorum demiştim. "

Hemen sonra ise odasına geri girdi.

Nasıl gidiyor, sevdiniz mi kurgumu?

Loading...
0%