@ailkesandikli
|
Bölüm ve kitap hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum ve bugünlük paylaşımları bırakıyorum. Saçlarımın uçlarını düzleştiriciyle son kez düzeltirken memnun bir şekilde aynadaki aksime baktım. Elbisemin ön kısmı v kesimdi. Çok derin sayılmazdı fakat yine de dekolteliydi. Tenim çok boş kalmasın diye uzun zincirli kolyelerimden boynuma iki sıra dolamıştım. Üstüme siyah deri ceketim ve ayaklarıma da siyah bilekten bağlamalı topuklularımla kombinimi tamamladım. Elime de minik bir clutch çanta alıp evden çıktım. Çıkmadan önce Kenan abiye mesaj atmış hazır olduğumu haber vermiştim. Bahçeden çıktığımda o da evlerinin kapısını açtı. Üstünde gri uzun kollu ince bir triko, altında da siyah fit bir jean vardı. Saçları her zaman olduğunun aksine dağınıktı. Bu görüntüsü bende, duştan yeni çıktığı izlenimini yaratmıştı. Bahçe kapısını da açıp dışarıya çıktığında göz göze geldik. Kocaman gülümsedim. Tek kaşı kalkık şekilde beni baştan aşağı süzdükten sonra cebindeki araba anahtarını çıkartıp sokağın karşısında duran siyah Mercedesin kapılarını açtı. Topukluların müsaade ettiğince uzun ve hızlı adımlarla arabaya ilerlerken o da sürücü kapısına varmış içeriye yerleşmişti. Koltuğa oturup kapıyı çektim ve kucağımdaki siyah kapüşonluyu ona uzattım. " Tekrar teşekkür ederim. " Kendisine uzattığım hırkayı sağ eliyle kavrayıp yavaşça arka koltuğa bırakırken mırıldandı. " Rica ederim. " Emniyet kemerini belimden geçirirken minnetle konuştum tekrar. " Kenan abi çok sağ ol. Yardım ettiğin için. Ben zaten çok durmam. Bir iki saat takılır seni ararım. Buluşuruz barın çıkışında. " Arabayı çalıştırırken başını bana çevirdi ve siyah gözlerini yüzümde dolandırdı. Sonra bakışlarını bakışlarımda sabitleyip tok bir sesle, " Seninle bara geliyorum Duygu. " dedi. Yüzüm aniden düşmüştü. " Ne gerek var ki? Sen ayrı takıl ben ayrı. Dönerken buluşuruz işte. " Tek kaşı havaya kalkarken önüne döndü ve dikiz aynasını düzeltip arabayı park halinden çıkarttı. " Abinle anlaşmamız bu şekilde. Sen de biliyorsun. " Oflayarak önüme döndüm. " Oldu olacak tut elimden götür bari yanlarına. " Ses çıkartmadı. Başımı yeniden ona çevirdim. " Bu yaptığınız şeyin ne kadar saçma olduğunun farkındasın değil mi? Çocuk muyum ben? " Direksiyonu sağa kırıp Limon Kabuğu'ndan çıkarken bakışlarını yoldan ayırmadan sakin bir sesle tane tane yanıtladı. " Okan'ın bazı yaptıklarını ben de onaylamıyorum. Ama şu an mesele benim ne düşündüğüm değil, abine ne söz verdiğim. " Kaşlarım çatılırken kollarımı göğsümde kavuşturdum. " Tek yaptığınız beni rezil etmek. " " Merak etme, ben sizden uzakta bir yerde otururum. Yanınıza da gelmem. " Ses çıkartmadım. Aman ne şahane. Göz hapsinde bir doğum günü partisi. Kırk dakika kadar sonra Sevde'nin attığı konuma varmıştık. Kenan abi arabayı park edecek uygun bir yer bulduğunda emniyet kemerimi çözüp kapıyı açtım ve arabadan indim. O da peşimden motoru durdurup anahtarı kontaktan çıkartmış ve kapısını açıp dışarıya çıkmıştı. Kapıları kilitlerken etrafa şöyle bir göz attı ve sonra benim ilerlemeye başlamamla peşime takıldı. Birkaç adımda barın girişine varmıştık. İçeriye arka arkaya girdiğimizde gözlerimi kısıp etrafta tanıdık simalar aradım. Ve çok geçmeden de bizimkileri ilerideki masalardan birinde görmüştüm. " Oradalar. " Kenan abi gösterdiğim yere bakarken başını salladı. " Tamam ben bar kısmında otururum. Senden tek ricam arada telefonunu kontrol et. " Geçiştirircesine başımı salladım ve önüme döndüm fakat dirseğimi kavrayıp ilerlememe engel oldu. Yeniden ona baktığımda ekledi. " Ve çok içme. " Tekrar başımı salladım ve parmaklarından kurtulup ilerlemeye başladım. Bizimkilerin olduğu masaya vardığımda hepsi birden bana dönmüştü. " Oo hoş geldin güzellik! " diyen Eda'ya öpücük attım. " Selam. " Sevde hemen yanındaki sandalyeden çantasını aldı ve gelmemi işaret etti. Tek kelimeyle muhteşem görünüyordu. Yanına otururken göz kırptım. " Selam kutu bebek. " Kıkırdadı. Ve sonra sırayla masadaki herkesle ufaktan selamlaştım. " Sima nerede? " Sima doğum günü kızıydı. Sevde elindeki renkli kokteylden içerken gözleriyle ileride bir noktayı işaret etti. Gösterdiği yere baktığımda Sima'nın pembe bir elbiseyle bize doğru geldiğini görüp gülümsedim. Birkaç saniye sonra yanımıza gelmişti. " Hoşgeldiniz. " " Yeni yaşın kutlu olsun fıstık! " Sima sırıtarak bana teşekkür ettikten sonra hemen arkasında duran çocuğun koluna girip onu bize takdim etti. " Arkadaşlar Cem, kuzenim. " Hepimiz birden Cem'i selamlarken Cem de gülümseyerek karşılık veriyordu. Kısa süre sonra herkes yerlerine oturmuş arka fonda çalan hareketli müzik eşliğinde siparişlerini beklemeye başlamıştı. Sevde hemen yan tarafında oturan Efe'yle muhabbet ederken gözlerim birkaç metre ilerimizde bar alanında tek başına oturan Kenan abiyi buldu. Bizi rahatlıkla görebilecek fakat ne konuştuğumuzu duyamayacak bir yerde oturuyordu. Gözlerimiz buluştuğunda ceketimin cebinden telefonumu çıkartıp Whatsapp'a girdim. ' Sürekli buraya bakıp beni germeyi keser misin? Bir yere gittiğim yok gözünün önündeyim işte. ' yazıp gönderdim. Önündeki bar tezgahında duran telefonunun ışığı yandığında gözlerini benden ayırıp telefonuna çevirdi. Sonra mesajımı okudu fakat bir şey yazmadı. Barmene dönüp içki siparişi verdi. Dakikalar birbirini kovalarken ilk içkilerimizi bitirmiş ikincilere başlamıştık. Ortam çoktan ısınmıştı. Hatta Sevde de dahil olmak üzere birkaç kişi daha şimdiden çakırkeyifti. Elimdeki kokteylin de etkisiyle sıcakladığımı fark edip ceketimi üstümden çıkarttım ve oturduğum sandalyenin sırt kısmına asmak için döndüm. Ben daha ceketi yerleştirmeye kalmadan cebindeki telefonum ardı ardına titreşmeye başladı. Telaşla ve merakla elimi ceketin cebine sokup telefonumu çıkarttım. ' Duygu ' ' Abinin bu elbiseden haberi var mı? ' Kaşlarım çatılırken gözlerimi ona kaldırdım. O da kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Derin bir iç geçirdikten sonra yanıtladım. ' Söylemezsen olmaz. ' Mesajıma aynı ciddi ifadeyle bakıp başını onaylamaz bir tavırla iki yana salladı. O esnada hemen karşı çaprazımda oturan Cem bana seslenmiş dikkatimi üzerine çekmişti. " Sen de mi Moda Tasarım öğrencisisin Duygu? " Gülümseyerek ona bakarken başımı salladım. " Evet Sima'yla sınıf arkadaşıyız. Sen ne okuyorum demiştin? " Kahverengi gözlerini benimkilerde ilgiyle sabitlerken yanıtladı. " Mimarlık. " " Aa şahane. Seviyor musun bölümünü? " O esnada müzik değişmiş daha hareketli ve gürültülü bir parça çalmaya başlamıştı. Sesini duyurabilmek için masada bana doğru eğildi. " Evet baba mesleği. " Elimdeki telefonu masaya bırakıp önümdeki kokteyl bardağını kavradım. Sonra kocaman bir yudum alıp mırıldandım. " Güzelmiş. " Cem de çok geçmeden katıldı. " Ben de sevdim. Bir tane daha ister misin? " Başımı olumlu anlamda hızlıca sallarken yanımda olan hareketlilikle başımı sağıma çevirdim. Sevde Efe ile birlikte sandalyelerinden kalkıp oynamaya başlamıştı. Onlara gülerek bakarken Sima da yanlarına geldi ve bize bakıp, " Hadi kalkın kalkın! " diye haykırdı. Çok geçmeden tüm masa ayağa kalkıp masaların arasındaki boşlukta dans etmeye başlamıştık. Bir ara garson üçüncü kokteylimi de getirip elime tutuşturmuştu. Bir dikişte içtim ve dördüncüyü sipariş ettim. Bu esnada Tarık tüm gruba votka shot sipariş etmişti. Hep birlikte shot bardaklarını tokuşturup aynı anda kafamıza diktiğimizde yüzümüz de aynı hızla buruşmuştu. Ve ben kesinlikle sarhoş olmuştum. Alkole karşı Sevde'den daha dirençliydim fakat votka shotlar beni her zaman mahvediyordu. Ve o dakikadan sonra inanın bana size ne getirirlerse içebileceğinize inanıyorsunuz. Dördüncü kokteyli yarıladığımda başımın feci şekilde döndüğünü hissedip masaya geri döndüm. Kaslarım inanılmaz gevşemiş artık sırıtışıma engel olamaz olmuştum. O esnada yanımdaki sandalye çekildi ve biri oturdu. O tarafa döndüğümde Cem'in gülümseyen suratını gördüm. " Çarptı mı? " dediğini işittim ve kahkahayı bastım. Neye güldüğümü ben de bilmiyordum artık. " Telefonun çalıyor. " dediğinde irkilerek masanın üstündeki telefona bakakaldım. Kenan abi arıyordu. Açmadığımda arama sonlandı. Telefonu elime alıp mesajlara girdim. Onlarca mesaj atmış ben görmeyince de aramıştı anlaşılan. Mesajlara şöyle bir göz attım. ' Çok içtin yeter Duygu. ' ' Duygu telefonuna bakmanı söylemiştim. ' ' Mideni bozacaksın. ' Gibi bir sürü mesaja göz ucuyla bakarken yeni bir mesaj geldi. ' Yanındaki çocuğu gözüm hiç tutmadı. ' Gözlerimi abartılı şekilde devirip yanıtladım. ' Tamam abiii. ' Telefonu geri bırakıp avuçlarımla masadan destek alarak yerimden doğruldum. " Nereye? " " Yüzüme su çarpacağım. Başım çok feci... " Cem de kalkıp koluma girdi. " Gel götüreyim. " " Gerek yoktu sağ ol. " " Ağırlığını bana ver. " Tek kolunu belime doladı ve beni kendine çekti. Birlikte kalabalığı deşerek lavaboya kadar vardığımızda duvara tutunup durdum. Sıra vardı. " Tamam sen bekleme, ben iyiyim. " " Emin misin? " Başımı hafifçe salladım. Kolumu yavaşça bırakıp arkasını döndü ve uzaklaşmaya başladı. O esnada önümdeki kızlara dönüp tuvaleti kullanmayacağımı sadece yüzüme su çarpacağımı söyleyip önlerine geçtim. Bir dakikadan kısa süre içerisinde lavaboya girmeyi başarmıştım. Aynadaki aksime bakarken güldüm. " Gerçekten dağıtmışsın kızım. " Sonra lavaboya tutunup musluğu açtım. Önce bir süre suyun akışını izledim. Başım öylesine dönüyordu ki dengede zor duruyordum. Ve açıkçası musluk da yerinde durmuyordu. " Lan bir dursana! " Kapının sertçe tıktıklanması ile kızların beklediğini anımsayıp aceleyle ellerimi öne uzattım. Ellerimi gelişi güzel yıkadıktan sonra avuçlarıma doldurduğum suyu yüzüme çarptım. Musluğu kapatıp aynaya yeniden baktığımda uyku bastırmıştı ve gözlerim kendiliğinden kapanıyordu. Yavaşça arkamı dönerken benimle birlikte dönen duvarlara kaşlarımı çattım. " Hepinizi şikayet edicem! " Bakışlarımı kapıya odaklamayı başardığımda kolu kavrayıp indirdim ve yüzüme bakan sinirli kız sürüsüne sırıtıp dışarıya çıktım. Sonra işaret parmağımı havaya kaldırıp konuştum. " Duvarlara dikkat edin. Musluğa da edin. O da az değil. " diye uyararak yanlarından ayrıldığımda kolumun sertçe kavranması üzerine sarsılarak durmuştum. Başım birinin göğsüne çarptığında küfrettim. " Hop noluyor ya? " Başımı kaldırıp bana bakan siyah çekik gözleri gördüğümde gülümsedim. " Kenan abicim. " Gözleriyle üstümü tararken bakışları göğüslerimde duraksadı ve kaşlarını daha da çatarak yeniden gözlerime baktı. Göz bebekleri alev alevdi. " Duygu sutyen giymedin mi? " Kaşlarımı kaldırıp indirdim ve kolumu sıkıca kavrayan parmaklarının müsaade ettiğince arkamı dönmeye çalıştım. " Sırt dekoltem var. Giyemezdim. " " Sikicem böyle işi. " diye küfretti. Bir anda yüzüne bakıp somurttum. " Şş küfretme. Sana yakışmıyor. " Gözlerime bakarken sabır dilenir gibi derin bir soluk çekti. " Yürü gidiyoruz. " Bu defa kaşlarını çatan bendim. " Yaa hayır daha yeni geldik. Pasta bile kesmedik. " Sıktığı dişlerinin arasından konuştu. " Duygu ayakta zor duruyorsun. " " Tamam. İçmem daha. Nolur bırak uslu uslu durcam. " Kedi miyavlamasına benzer sesim işe yaramış kolumu kavrayan parmakları yavaşça çözülmüştü. " Şimdi sen git. Görmesinler seni. " dediğimde derin bir iç geçirdi ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Ben de üstümü başımı düzeltip masaya doğru ilerledim. Bizimkiler hep birlikte ayağa kalkmış çılgın gibi eğleniyordu. Hızlı adımlarla içlerine karışıp Eda'yı buldum ve onunla dans etmeye başladım. Sevde de hemen arkamda Tarık'la dans ediyordu. Ve o kadar komik görünüyorlardı ki. Tarık kendince mezdeke yapıyor, Cem ona para sayıyor, Sima kameraya çekiyordu. Eda kalçasını benimkine vurup bağırdı. " Kıvırrr! " Ben de kollarımı havaya kaldırıp kalçamı sallamaya başladım. Bu şekilde ne kadar dans etmiştik bilmiyorum fakat en son hatırladığım Ekin Beril'in Körkütük parçası çalmaya başlamış ve ortam iyice kızışmıştı. -şarkı multide var- Bugünden tekrar tekrar çıkarttığım iki ders şuydu. 1. Alkole sandığım kadar da dirayetli değildim. 2. Şarap kesinlikle libidomu arttırıyordu. Olduğum yerde yılan gibi kıvrılırken Cem'in ensemde nefesini duyup ürperdim. Zaten gecenin başından beri bana iş attığının farkındaydım ve açıkçası bu hoşuma gitmişti. Başımı yana çevirip gülümsedim ve tam önünde salınmaya başladım. Elleri önce omzumu buldu, sonra yavaşça ama kuvvetli bir şekilde sırtımı okşayıp belimde durdu. Kolları arasında bedenimi ona doğru döndüm. Gözleri dudaklarıma inerken o da gülümsüyordu. Kollarımı kaldırıp boynuna doladım ve belimi kavrayan ellerinin arasında müzikle uyumlu şekilde bedenimi kıvırmaya başladım. Bir yandan şarkıyı mırıldanıyor bir yandan da artık arzudan uyuşan vücudumu Cem'in kollarına teslim ediyordum. Ben kesinlikle libidosu yüksek bir kızdım. Fakat aynı zamanda çok utangaçtım ve bunu gizlemeyi çok iyi başarıyordum. Şarap içmediğim zamanlarda. Kasıklarımda nükseden huzursuzluk beni iyice sıkıştırmaya başladığında kıvrak bir hareketle ona yeniden arkamı döndüm. Ve o an Kenan abinin ateş saçan gözleriyle karşı karşıya kalıp olduğum yere çakıldım. Az önce vücudumu baştan aşağı sarıp sarmalamış olan arzu bir anda vücudumdan çekilip gitmiş, yerine büyük bir utanç bırakmıştı. Kenan abi hiçbir şey demeden kolumu kavradığı gibi beni Cem'in kollarından ayırdı ve masaya doğru çekiştirmeye başladı. " Sevgilin mi? " diye bağıran Cem'e dönüp başımı iki yana salladım. " Abim! " Cem biraz rahatlamış biraz ise gerilmiş bir ifadeyle bana bakıp gülümsedi. O esnada Kenan abi ceketimi, çantamı ve telefonumu almıştı. Ceketimi bana uzattı. " Giy şunu. " " Çok sıcak. " diye itiraz ettim. " Duygu giy şunu! " diye kükrediğinde irkilerek ceketi elinden aldım ve üzerime geçirdim. Önüme geçip ceketin fermuarını en yukarıya kadar çekti ve elimi sıkıca kavradı. " Yürü. " Ben onun peşinden yaramazlık yaparken yakalanmış çocuk gibi giderken Cem arayacağını ima eden bir el hareketi yapmıştı. Kalabalığı yararak bardan çıktığımızda serin hava yüzüme çarptı ve bu o kadar iyi geldi ki olduğum yerde durup gözlerimi yumdum. Ben durunca Kenan abi de durmuştu. Elimi kavrayan koca elini aynı sertlikle geri çekip sordu. " İyi misin? " sesi buz gibiydi. Sessiz kaldım. Baş dönmem bir nebze azalmıştı fakat midem kaynıyordu. " Arabaya gidelim. " dedi bu kez. Ve sonra kolumu kavradı. Birlikte ileride park halinde duran arabaya ilerlemeye başladık. Önüne geldiğimizde kapımı açtı ve beni yavaşça oturtup emniyet kemerimi bağladı. Daha sonra kapıyı kapatıp önden dolandı ve sürücü kapısını açıp içeriye girdi. Tüm bunlar olurken gözlerim sık sık kapanıyordu. Çok pis uykum gelmişti. Arabayı çalıştırıp benim camımı yarıya kadar açtı. " Miden mi bulanıyor? " Başımı hafifçe salladım. " Kusacak gibi olursan söyle. " Sessiz kaldım. Ve yola çıktık. Yol boyu bakışları sık sık beni bulmuştu fakat bir şey dememişti. Ben de yüzüme çarpan serin hava ile epey açılmıştım. Midem hala biraz kötüydü fakat kusacak kadar değildi. Oturduğum yerde dikleşip camı hafifçe kıstım. Ve tam o an Kenan abi konuşmaya hazır olduğum kanaatine varmış olacak ki bana seslendi. Sesi hala buz gibiydi. Güçlü, tok fakat duygusuz. " Duygu. " Başımı ona çevirdim fakat bana bakmıyordu. " O yaştaki erkeklerin tek derdi cinsellik olur. " dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Başını çevirip bana kısa bir bakış attı. " Ciddi şeyler düşünmezler. " diye ekledi sonra. " Hah. " dedim alayla. Ve sonra gülümseyerek konuştum. " 21 yaşındayım ben Kenan abi bu yaşta evlenecek halim yok. Takılıyorum ben de sadece. " Yüzü sinirle gerilirken sessiz kaldı. Fakat beni de sinirlendirmişti ve ne yazık ki susmaya niyetim yoktu. " Ne yani? Erkek olduğu için takılmak istemesi normal. Ama kız olduğum için evlilik düşünmeliyim? " dediğimde parmaklarını direksiyona geçirdi. " Ben öyle bir şey demedim. " Durmadım. " Kadınlar yalnızca aşık olduğu, evlendiği adamla sevişmeli değil mi? Erkekler ise istediklerini yapabilirler. Bu çok normal. " Direksiyonu kavrayan parmaklarının boğumları bembeyaz kesilirken sıktığı dişlerinin arasından konuştu. " Sus. " " Evlilik çağı gelen sizsiniz. Ben daha çok gencim. " dediğimde burnundan soluyarak bana baktı. " Sus artık Allah'ın cezası! " O an ne kadar yanlış bir şey yaptığımı fark ettiğim ilk andı. Sertçe yutkunurken gözlerimi gözlerinin hapsinden güçlükle kurtarıp başımı cama çevirdim. Abimin en yakın arkadaşına bahsedilecek şeyler miydi bunlar Allah aşkına? Abim duyarsa başıma gelebilecekleri tahmin dahi edemiyordum. Sadece bu toksik cinsiyetçilikten o kadar bunalmıştım ki... Gözlerimi sıkıca yumarken yüzümü buruşturdum. Alkol gerçekten tüm kötülüklerin anasıydı. Yol boyu bir daha ikimizden de çıt çıkmadı. Evin önüne geldiğimizde kemerimi çözüp teşekkür mırıldandım ve kapıyı açıp arabadan indim. Ondan tarafa hiç bakmadan hızlı adımlarla bahçeye girdim ve kapıya vardım. Annem bu saatte uyumuş olurdu o yüzden çantamın içinden anahtarımı çıkartıp sessiz olmaya özen göstererek kapıyı açtım. İçeriye tıpkı bir hayalet gibi süzüldüğümde ev kapkaranlıktı. Demek ki annem uyuyordu ve abimler henüz gelmemişti. Çünkü gelmiş olsalar beni beklerlerdi. Kapıyı kapadım ve sessiz adımlarla banyoya yöneldim. Diğer kitaplarım ve duyurular için beni Instagram'dan takip edin. Instagram: @ailkesandikli |
0% |