Yeni Üyelik
13.
Bölüm

LKS-12

@ailkesandikli

Yeni bölüm oylarınızdan sonra gelecektir keyifli okumalar dilerim 🖤

Annem kapımı tıklatıp içeriye girdiğinde yataktan yeni kalkıyordum.

" Duygu hadi Haticelerde bugün gün. "

Yanaklarımı aldığım nefesle şişirirken yorganıma sarıldım.

" Hiç keyfim yok bensiz gitsen? "

Annem yanıma kadar gelip yorganı üstümden çekerken itiraz etti.

" Olmaz hem Ceren de gelecek, kız yalnız kalmasın kalk. "

Oflayarak yatağımdan indiğimde o da odamdan çıkmıştı. Günlerdir okuldan eve gelir gelmez direkt uyuyordum. Yusuf'un ısrarlı şekilde dışarı çıkma isteğine bile karşılık verememiştim. Kenan abi her zaman olduğu gibi sessizliğini korumuştu fakat yaşadığım korku ve utanç bana yetmişti. Bir yandan da benim hayatımın üzerinde, abilerim dahi olsa başkalarının bu denli söz sahibi oluşu canımı sıkıyordu.

Ayaklarımı sürüyerek banyoya yöneldim. Bu sürede bir de kendime yeni gözaltı torbaları edinmiştim. Utancımı onlara koyup taşırdım artık. Aynadaki bitkin aksime şöyle bir bakış atıp musluğu açtım. Avuçlarıma doldurduğum suyu yüzüme çarpıp musluğu kapadım ve odama döndüm. Kapımın arkasındaki havluyla yüzümü kurularken ne giyeceğimi düşünüyordum. Çok değil on beş dakika içinde altıma siyah taytımı geçirmiş üstüme de beyaz bir crop giymiştim. Saçlarımı tarayıp salık bıraktım ve telefonumu alıp odadan çıktım. Annem çoktan hazırlanmış bir şekilde beni bekliyordu. Üstümdekileri incelerken memnuniyetsiz şekilde konuştu.

" Kızım azıcık özensene, Hatice teyzen bile takıp takıştırmıştır şimdi. "

Söylediklerini duymazdan gelerek dış kapıya yöneldim. Dedikoducu Hatice'nin evine giderken bir de süslenecek değildim. Üstelik Mualla teyze de orada olacaktı. Mehmet abi ile ilgili yaptığımız son konuşmadan sonra onunla hiç bir araya gelmemiştim. O yüzden açıkçası biraz geriliyordum.

***

Ceren, Neşe ve ben çay servislerini bitirmiş ve kendimize bahçede bir masa kurmuştuk. Allah'ı var Hatice teyzenin eli lezzetliydi ve pastasını iştahla yiyorduk. Neşe tıpkı annesi gibi dedikodu aşkıyla yanıp tutuşan bakışlarını Ceren'in üzerinde gezdirirken çayını höpürdeterek içti.

" Ee yeni kız, sen anlat var mı sevgilin? "

Ceren tedirgin bir şekilde bana baktığında ister istemez gözlerimi devirdim. Şu an Cumartesi günümü Neşe'nin yanında harcamak zorunda kaldığım için hayata biraz kırgındım. Ceren ona güvenememiş olacak ki sevgilisi olmadığını söyleyip konuyu geçiştirdi. Neşe bu kez bana döndü.

" Sende ne var ne yok kız? Yusuf ile eski sevgilin senin için kavga etmiş diye duydum. "

Yorgun ve bıkkın bakışlarımı Neşe'nin velfecri okuyan kahverengi gözlerine dikerken derin bir nefes aldım.

" Yanlış duymuşsun Neşe. Ayrıca kim söylüyor sana böyle saçma şeyleri? "

İnanmadığını belli eden bir mimikle dudağını büktü.

" Vallahi Yusuf seninkini benzetmiş diyorlar. "

Kaşlarım çatılırken etrafı kolaçan ettim, öfkelenmeye başladığımı hissediyordum.

" Abuk subuk konuşma Neşe. Biri duyacak ciddiye alacak. "

Neşe bu kez kışkırtıcı sırıtışı ile Ceren'e döndü.

" Vallahi birileri benim için kıskançlıktan kavga etse cümle aleme duyururdum ayol. " dediğinde sıktığım dişlerimin arasından tısladım.

" Ne kıskançlığı ya? "

Bu kez bana döndü ve eliyle omzuna düşen saçlarını geriye savurdu.

" Saf mısın yoksa saf ayağına mı yatıyorsun bazen ben de emin olamıyorum Duygu. "

Öfke tüm bedenimi ele geçirmiş kaslarım gerim gerim gerilmişti.

" Neşe seni bir kez daha uyarmam bak. Kardeşiz biz düzgün konuş. "

Kaşları alayla havalanırken omurgasını dikleştirdi.

" Kardeş ayağı göt ayağı demişler. Çocuk sana düpedüz yanık. Kabul et sen de biliyorsun bunu. "

Kendime daha fazla hakim olamayacağımı fark ettiğimde oturduğum sandalyeden gürültülü bir şekilde kalktım ve içeriye girdim. Gerçekten akabinde annemden dayak yemeyeceğimi bilsem şu an saçını başını bir güzel yolmuştum.

Mikrop.

Ben evin anahtarını almak için hiddetli bir şekilde kadınların yanına vardığımda, Gülizar teyze ve Bahar abla Leyla'yı aralarına almış sıkıştırıyordu. Leyla iri mavi gözlerini pembeye çalan ellerine dikmiş mahcup şekilde onları dinlerken ince sesiyle araya girdi.

" Bilemedim ki Bahar abla. Kenan abi bana o şekilde yaklaşır mı? "

Gülizar teyze birden atıldı.

" Kız hala abi diyorsun! "

Leyla biraz rahatsız biraz da utangaç şekilde Gülizar teyzeye baktı.

"Büyüğüm o benim. "

Bahar abla bu kez Leyla'nın ellerini kavrayarak lafa girdi.

" Güzelim. Tamam büyük de çok da büyük değil. Hem öz abin değil ya, Kenan de artık. "

Leyla sıkıntıyla soluduğunda Hatice teyze konuştu.

" Kız hadi naz yapma Kenan'dan iyisini mi bulacaksın? "

Leyla ürkek bakışlarını bu defa Hatice teyzeye çevirmişti.

" Ne nazı Hatice teyze sadece Kenan abinin böyle bir şey isteyeceğini sanmıyorum. "

" İster ister. Sen bir meyil et. O da ister. Dünyalar güzelisin. Hanım hanımcıksın neden istemesin? " dedi Gülizar teyze.

O esnada annemin bakışları beni bulmuştu.

" Duygu? "

Gözlerimi Leyla'dan ayırıp anneme çevirdim.

" Annem ben artık eve gitsem? "

Memnun olmadığı belli olan bir tavırla konuştu.

" Ne oldu? "

" Hiç ya biraz başım ağrıyor. "

Yalan olduğunu biliyordu fakat herkesin içinde üstelememeye karar vermişti. Elini yeleğinin cebine atıp anahtarı çıkarttı ve başıyla git der gibi bir hareket yaptı.

***

Ertesi gün öğleden sonra Yusuf ile parkta oturup laflamak için sözleşmiştik.

' Ben geldim marketin önüne. ' yazıp gönderdiğimde Yusuf'un cevabı da gecikmedi.

' Tamam on dakikaya oradayım. '

Bakışlarımı telefondan ayırırken sıkıntıyla soludum. Bu güneşin altında beni on dakika bekletecekti. Normalde olsa Umut'un yanına girer onunla laflardım fakat yaşadığımız tartışmadan sonra onunla konuşasım da gelmiyordu pek.

Terden yüzüme yapışan saç tellerimi parmaklarımla ayırıp kulağımın arkasına iterken bakışlarım Nuni'nin gün içerisinde daima açık bıraktığı kapısını buldu. Nuni mahallenin kedilerini evinde ve bahçesinde beslerdi. Bu yüzden yaz günlerinde, gece vakti çöküp uyuyana kadar dış kapıyı açık tutardı. Ne zamandır yanına uğramadığımı fark ederek hareketlendim. Hem belki bana yine babamdan bahsetmesini isterdim.

Babam Nuni'nin elinde büyümüş. Çocukluğunu ve delikanlılık dönemini bu mahallede Nuni'den daha iyi bilen biri yok. Ben de henüz babam hayattayken onunla ilgili merak ettiklerimi hep Nuni'ye sorardım. Şimdi ise onun hatıralarını yaşatmak için birkaç fotoğraf, unutulmaya yüz tutmuş anılar ve Nuni'nin hikayelerinden başka seçeneğimiz kalmadı.

Bahçe kapısından girip evin kapısına vardığımda ona seslenmek için dudaklarımı aralamamla seslerini duymam bir olmuştu. Kapının pervazında öylece kalakaldığımda ister istemez konuşulanlara kulak misafiri oldum.

" Bana asla o gözle bakmayacak. "

Konuşan Kenan abiydi. Sesi her zamanki güçlü tınısına tezat şekilde sarsak ve kararsızdı.

" Ah be oğlum kız seni görmüyor ki. "

Nuni'nin bu cümlesinden sonra oradan ayrılmam gerektiğini çok net şekilde anlamıştım fakat ses çıkartma korkusu ve merak ağır bastığı için dinlemeye devam ettim.

" Gözünün önündeyim. Her zaman öyleydim. " dedi bu kez boğuk bir sesle.

Sonra derin bir iç geçirdi.

" Ona asla yetmeyeceğim değil mi Nuriye Anne? "

Nuni ses çıkartmadı.

" Onun için fazla yaşlıyım. Abisi olarak görüyor beni.. ve benim şu hissettiklerime bak. "

" Şş.. sakın. Yüreğe kızılmaz. Sen kötü bir şey etmedin. Sevdin oğlum. Sevgi bu dünyayı yaşanır kılan en anlamlı şeydir. "

Duyduklarımla gözlerim kocaman açılırken Kenan abinin gerçekten de birini sevdiğini yeni idrak edebilmiştim. Haftalar önce bana daha önce hiç aşık olmadığını söylerken yalan söylemişti demek. Hoş, öyle bir soruyu cevaplamasını beklemem büyük cüretkarlıktı.

Sıkıntıyla titrek bir nefes verdi.

" Hakkım var mı buna? "

" Sevdanın hakkı hukuku mu olurmuş? "

Bir süre sessiz kaldıklarında yakalanacağıma dair şiddetli bir paniğe kapıldım ve kaçmaya meylettim. Fakat sonra Kenan abinin sesini duydum tekrar.

" O daha çok... toy. Ben ona yetişemem ki. Hem... " derin bir iç daha geçirdi.

" Beni geri kafalı biri olarak görüyordur muhtemelen. "

Tam o esnada telefonumun titremesiyle irkilerek evden çıktım.

Siktir. Allah'ım ne olur duymamış olsunlar.

Koşarak bahçeden çıkıp kendimi marketin içine attığımda Yusuf da içerideydi. Kulağındaki telefonu indirirken hayretle bana baktı.

" Ne oldu? "

Umut'a kaçamak bir bakış atıp dudağımı ısırdım.

" Olaylar olaylar. "

***

Yusuf bir yandan beni sallarken bir yandan da anlattıklarımı analiz ediyordu.

" Emin misin bundan? "

Başımı sallarken elimdeki dondurma çubuğunu son kez yaladım.

" Çok eminim. Kendi kulaklarımla duydum. "

Salıncağı durdurup önüme geçerken gözlerini şüpheyle kıstı.

" Kimden bahsediyormuş peki? "

Dudağımı büktüm.

" Onu duyamadım ama güçlü bir hipotezim var. "

Tek kaşı havalandı.

Etrafı kolaçan edip işaret parmağımla yaklaşmasını ima ettim.

" Dün Hatice teyzelerdeki günde Gülizar teyze ile Bahar abla Leyla'yı ikna etmeye çalışıyordu. Kenan abi için. "

Kaşları çatılırken sordu.

" O zaten hallolmamış mıydı? "

Omuzlarımı silkerken salıncaktan indim.

" Ben de öyle sanıyordum ama meğer hallolmamış. "

Birlikte ilerideki banklara doğru yürümeye başladık.

" Leyla o benim büyüğüm, abim falan diyordu. "

Yusuf yüzündeki şüpheden gram eksilmemiş bir vaziyette bana baktı.

" Kaç yaş var ki aralarında? "

Sol elimi kaldırıp parmaklarımla gösterirken yanıtladım.

" Beş. "

Derin bir iç geçirdiğinde banka oturdu.

" Bilmiyorum. Bir gariplik var. "

Ben de yanına oturdum.

" Ben neredeyse eminim. Çünkü dün dakikalarca Leyla'yı, Kenan abiye abi dememesi için ikna etmeye çalıştılar. Bu tesadüf mü sence? "

Başını bana çevirdi ve ela gözlerini yüzümde dolandırdı.

" Bize bulaşmasınlar da. "

Kaşlarım çatılırken ne demek istediğini sormak için dudaklarımı araladım fakat benden önce davranıp lafı ağzıma tıktı.

" Senin dallama ne yapıyor? "

Afallayarak kirpiklerimi hızlıca kırpıştırdım.

" Son zamanlarda çok konuşmadık. "

Gülümserken kollarını göğsünde kavuşturdu.

" Nasıl da bildin kimden söz ettiğimi. Kabul et sen de biliyorsun dallama olduğunu. "

Gözlerimi devirirken güldüm.

" Aman Yusuf. "

***

Pazartesi sabahı gözlerimi annemin odama panikle dalması ile açmıştım. Kaşları çatık bir vaziyette başucuma kadar geldi ve elinde tuttuğu zarfı salladı.

" Duygu bu ne? "

Onun bu tavrına karşılık benim de kaşlarım çatılmıştı. Yatakta doğrulurken elindeki zarfa uzandım. Ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yazısını görmemle gözlerim faltaşı gibi açıldı. Zarfı açmaya çalışırken adeta elim ayağım boşalmış, uzuvlarım bana itaat etmez olmuştu. Annem zarfı açamayacağımı fark edince elimden çekerek aldı ve yırtmak sureti ile bir çırpıda açtı. O içinde yazılanları okumaya çalışırken ben de ayağa fırlamış ve elinde tuttuğu kağıda bakmaya başlamıştım.

" Duygu ne bu ne işin olur senin savcıyla hakimle? " diye sordu bu kez annem.

Sertçe yutkunurken bakışlarımı anneme kaldırdım.

" Vallahi hiçbir şey yapmadım. Bir yanlışlık olmalı. "

Annem çatık kaşları ile kağıdın arkasını çevirdi.

" Kerim Akar kim? "

Alt dudağımı dişlerken zarfı elinden aldım.

" Anne şey. Yusuf biriyle kavga etmişti. Muhtemelen tanıklık şeysi bu da. " diye geveledim.

" Abinlere gösterelim bir onlar anlar. " demesiyle ellerini sıkıca kavradım.

" Annem. Yapma şimdi büyütecekler, hem Şermin annem duyarsa tansiyonu fırlar. Kadın hasta biliyorsun. "

Annem sıkıntılı bir ifadeyle yüzüme bakarken başını iki yana salladı.

" Bu Yusuf niye böyle bir çocuk oldu, çok yazık. "

" Annem Yusuf'un da bir suçu yok ki. Sonra anlatırım sana ben biraz karışık. "

Derin bir iç geçirdi.

" Tamam ama git Kenan abine göster. Ne yapılacağını bilir o. "

Başımı hızlıca salladım.

" Tamam. "

***

Altıma kotumu geçirip dağınık ev topuzumu açtığım gibi kendimi dışarıya attım. O esnada Yusuf da bahçe kapısından girmek üzereydi. Gergin yüz ifadesi beni gördüğünde daha da gerildi.

" Özür dilerim. Benim hatam. "

Çatık kaşlarımın altından ona bakarken başımı iki yana salladım.

" Senin hatan değil. Kerim'in orospu çocukluğu. "

Yanına vardığımda sıkıntıyla konuştu.

" Kenan'a söylemek zorunda mıyız? Artistlik yapacak şimdi. "

Derin bir iç geçirdim.

" Yusuf farkındaysan annemi abimlere söylememeye ikna etmemin tek yolu buydu. "

Ellerini havada açarken baş salladı.

" Tamam bir şey demedim. "

Gülizar teyzelerin bahçesine girip kapılarına vardığımızda onun henüz evden çıkmamış olması için dua ediyordum. Zile basıp bekledim. Beş on saniye içerisinde Gülizar teyze uykulu bir şekilde kapıyı açtı.

" Günaydın Gülizar teyze Kenan abi evde mi? "

" Evde. "

" Gelebilir miyiz bir şey danışmamız gerek? "

Başını sallayarak geri çekildiğinde biz de peşi sıra eve girdik.

" Odasında. "

Hızlı adımlarla holü geçip odasının kapısına vardım ve tıkladım. Ses gelmediğinde bir kez daha tıkladım. Ben üçüncüye de tıklamaya niyetlendiğimde kapıyı açmıştı. Beni görünce yüzündeki uykulu mahmurluk şaşkınlığa dönüşüverdi.

" Duygu? "

Ve bakışları hemen arkamdan gelen Yusuf'u buldu.

" Ve Yusuf? "

Mahcup bir tavırla parmaklarımın arasında sıkıştırdığım zarfı Kenan abiye uzattım.

" Bu sabah geldi. "

Kaşları çatılırken elimdeki zarfı aldı ve geri çekilip bizi odasına davet etti.

İçeriye girdiğimizde gözlerim direkt olarak yatağımı gören penceresini bulmuştu. Odamın içi gün ışığında dahi görünüyordu. Hay bin kunduz ya. Gündüz vakti nasılsa görünmem diye rahatça kaç kez soyunmuştum kim bilir? Sıkıntıyla Kenan abiye döndüm.

" Sana da geldi mi? " diye sordu Yusuf'a.

Yusuf başını sallamakla yetindiğinde iç geçirdi.

" Ne bekliyordunuz ki? "

Yanaklarım yaramazlık yaparken yakalanmış bir çocuk edasıyla ısınırken Yusuf'a kaçamak bir bakış attım. O benim aksime utanmak yerine sinirlenmişe benziyordu. Sıktığı dişlerinin arasından konuştu.

" Ne yapsaydım? "

Kenan abi gayet ciddi bir tavırla karşılık verdi.

" Çocukluk etmek dışında herhangi bir şey Yusuf. Ben bilmiyor muydum ağzını burnunu dağıtmayı? "

Yusuf sertçe yutkunduktan sonra alayla gülümsedi.

" Çocukluk. "

" Evet. Çocukluk. " diye üstüne gittiğinde Yusuf daha fazla dayanamayarak üzerine doğru uzun bir adım attı. Fakat yüzündeki muzip ifadeyi koruyordu.

" Ne yapacaksın? Ben fazla Duygu'sal biriyim. Söz konusu Duygu olunca gözüm hiçbir şeyi görmüyor. "

Yaptığı kelime oyunu her zamankilerin aksine bu defa beni germekten başka işe yaramazken Kenan abi de etkilenmişe benzemiyordu. Başını iki yana salladıktan sonra elindeki zarfı kaldırıp Yusuf'un göğsüne dayadı.

" Bu edebi becerilerin seni hakim karşısında kurtarmaz çocuk. "

Üstüne basa basa söylediği kelime Yusuf'u daha da delirtirken araya girmek zorunda hissettim.

" Ne yapacağız peki? "

Kenan abi Yusuf'un ela gözlerine diktiği göz bebeklerini benimkilere çevirdi ve daha sakin bir tınıyla yanıtladı.

" İfade vereceksiniz. "

Alt dudağımı dişlerken miyavlamaya benzer bir sesle sordum.

" Abimler öğrenecek mi? "

Bakışlarındaki bıkkınlığı gördüğüme yemin edebilirdim. Öyle ya o kadar çok abimler ve benim aramda kalmıştı ki kim olsa bıkardı.

" Kerim'i şikayetini geri çekmesi için ikna edebilir misin? " dedi bu kez.

Yutkunurken göz ucuyla Yusuf'a baktım. Başını iki yanına salladıktan sonra tavana kaldırdı.

" Denerim. " diye mırıldandım.

Ve cebimdeki telefonu çıkartıp numarasını aramaya koyuldum. Bulduğumda arama tuşuna basıp beklemeye başladım. Üçüncü çalışta açıldı. Hoparlöre aldım.

" Alo? "

" Kerim? "

" Oo Duygu Hanım. Siz beni arar mıydınız ya? "

İç geçirmemek için kendimle savaşırken konuştum yeniden.

" Kerim zarar görmeni istemedim. Özür dilerim. " derken Yusuf'a bakmaktan imtina ediyordum.

Kısa bir an sessiz kaldı.

" Nasılsın? " dedim bu kez.

" Şikayet evraklarım mı ulaştı elinize? " diye sorduğunda panikle yanıtladım.

" Kerim kaç yıllık hukukumuz var konuşarak halledemez miyiz? "

" Konuşmak için gelmiştim Duygu! Ama sen önce o ne olduğu belirsiz herifi sonra da yalakanı saldın üstüme! "

Yusuf işittiği kelimelerle yumruklarını sıktığında Kenan abi eliyle sakin kalmasını işaret etti.

" Bak, yanlış bir şekilde iletişim kurmak istedin. "

" Söylesene hangisi sevgilin? O kabadayı kılıklı herif mi yoksa yıllardır götünü yalayan Yusuf mu? "

Yusuf bir anda öne atıldığında Kenan abi iri elini ağzına kapatıp diğer eliyle de kolunu kavramıştı. Sözleri beni de çileden çıkartmanın eşiğindeydi fakat yusuf yusuf atan götüm nedeniyle alttan almaya çabalıyordum.

" Bak. Kerim. Sen çok yanlış anlamışsın. Kenan abi benim abim. Yusuf'u zaten biliyorsun. " dediğimde alayla güldü.

" Biliyordum. Yusuf ibnesinin sende gözü olduğunu biliyordum. Ama artık eminim. "

Kenan abi artık Yusuf'u tutamamış ve Yusuf adeta uçarak yanıma varmıştı.

" İbne sensin götveren! "

" Tabi ki sen de buradasın. Duygu'nun kıçının dibinde. " dediğinde artık içimdeki öfkeyi tutamayıp patladım.

" Kerim bak düzgün konuş ashabımı bozuyorsun! "

Kerim ikimizi de çileden çıkartan kendisi değilmiş gibi sakin bir şekilde konuştu.

" Şikayetimi geri çekerim ama bir şartım var. "

Hepimiz dikkat kesilip ne diyeceğini beklemeye başladığımızda çok gecikmeden söyledi.

" Benimle barışacaksın. "

Gözlerim önce öfkeden kudurmak üzere olan Yusuf'u sonra da eşit derecede sinirli gözüken Kenan abiyi buldu ve sertçe yutkundum.

Instagram: ailkesandikli

Loading...
0%