3. Bölüm

LKS-2

Ayşenur İlke Sandıklı
ailkesandikli

Anahtarı yuvasında çevirip kapıyı açmamla annemin seslenmesi de bir olmuştu.

" Duygu sen misin? "

" Evet anne! " derken ayakkabılarımı topuklarına bastırarak ayağımdan çıkartmaya koyuldum.

" Dur girme! "

Ayakkabı çıkartma işlemimi yarıda kesip anneme dikkat kesildim. O da çok bekletmeden mutfaktan elinde üstü peçete ile örtülü koca bir tabakla çıkıp yanıma geldi.

" Karşıya yeni kiracılar taşındı, git hoş geldiniz de bunları da ver hadi kızım. "

Ayaklarımı ayakkabılarıma geri yerleştirirken elindeki tabağa uzandım. Görelim bakalım şu afeti.

" Tamam Meloşum. "

Ben arkamı dönüp bahçe kapısına ilerlerken annem de kapıyı kapatmıştı. Kapıdan çıkıp beş adımda sokağı geçtim ve karşı evin bahçe kapısına ulaştım. Tabağı tek avcuma konumlandırıp boş elimle bahçe kapısının zincirini çektim. Ben içeri girip evin kapısına vardığımda sesi duyan 50'li yaşlarının başındaki hanım teyze de kapıyı açmıştı. Suratıma en şirin olduğunu düşündüğüm gülümsememi yerleştirip konuştum.

" İyi akşamlar ben Duygu karşı evde oturuyorum. Hoş geldiniz mahallemize. Annem size bunları gönderdi. "

Kadın da gülümsedi ve mahcup bir tavırla tabağa uzandı.

" Ne zahmet ettiniz, çok teşekkür ettiğimi ilet annene. Eve davet ederdim fakat malum daha yerleşemedik. "

" Artık komşuyuz illa ki gelir gideriz."

Kadın onaylarcasına başını sallayarak,

" Bekle kızım tabağı geri vereyim. " dedi ve arkasını dönüp içeriye girdi. Çok değil beş on saniye sonra kapıda uzun boylu sarışın bir çocuk beliriverdi.

" Merhaba. "

Şaşkınlığımdan sıyrılmaya çalışarak yanıtladım.

" Merhaba hoş geldiniz. "

Mavi gözleri yüzümü dikkatlice tararken gülümsedi.

" Hoş bulduk komşu kızı. Ben Emir. "

Çocuğun bana doğru uzattığı beyaz eline kısa bir bakış attıktan sonra ben de sağ elimi kaldırıp onunkini parmaklarından yakaladım. Eli çok büyüktü.

" Ben de Duygu. "

Bunun üzerine az önceki hanım teyze geri gelmişti.

" Ah tanıştınız mı oğlumla? Buyur kızım annene çok selamlarımı ilet, Nazan teyze şimdilik boş göndermiş maalesef de. "

Kadının uzattığı tabağı alırken gülümsedim tekrar.

" Olur mu hiç öyle şey? Aleykümselam. Tekrar iyi akşamlar. "

Anne oğlu arkamda bırakıp bahçeden çıktım. Sokağa adımımı atar atmaz abimlerle karşılaşıp durdum. Okan abim önce bahçesinden çıktığım eve sonra da bana baktı. Neşe'nin karşı eve taşınan afet çocukla ilgili methiyelerinden sonra böyle yakalanmam hiç hoş olmamıştı. Konuşmasına hiç müsaade etmeden elimdeki tabağı kaldırıp gösterdim.

" Vallahi annem gönderdi. "

Okan abim bir şey diyecek gibi olduğunda Eren abim lafa girdi.

" Tamam Duygu hadi eve geç abim sen. "

Başımla hem abimlere hem de daima yanlarında takılan Kenan abiye selam verip eve yöneldim. Eve girip elimi yüzümü yıkamış, üstümdeki jean ve tişörtü çıkartıp jelibonlu pijamalarımı giymiştim ki kapım açıldı.

" Yuh abi ahıra mı giriyorsun!"

Abim bana hiç bakmadan odama daldı. Çatık kaşlarıyla etrafı kolaçan ettikten sonra pencereme yaklaşıp perdeyi araladı. O an gerçekten de karşı evdeki çocuğun benim camımdan görünüp görünmediğini kontrol ettiğini fark edip bastım çığlığı.

" Ya anne! Anne buraya gelir misin! "

Annem sinirli bir sesle,

" Noluyor kız gece gece? " diye sorarak odama girdiğinde abim de perdeyi kapamıştı.

Kaşlarımı çatarak Okan'a baktım.

" Al şu oğlunu başımdan. "

Annem bu kez Okan abime döndü.

" Noluyor oğlum? "

Okan abim ise sinirinden gram eksilmemiş bir halde yanıtladı.

" Anne ben sana kaç kere dedim şu kızı elalemin evine gönderme diye? "

" Nereye göndermişim, karşı komşuya gitti yemek götürdü. "

" Gönderme. " dedi üstüne basa basa.

Annem de en az benim kadar sinirlenmişti.

" Okan bak beni dellendirme sen deliysen ben Allah'ıyım. Evin kızı götürcek tabi kim götürcek? "

Annemin her şeyi iyi hoştu da toksik bir cinsiyetçiliği de vardı maalesef. Fakat bu da abimi durdurmadı.

" Bana söyle, Eren'e söyle biz götürürüz. Yollama şunu, ona buna. "

Sabır dilenircesine ellerimle yüzümü sıvazlarken annem Okan'ı kolundan tutup dışarıya çekti.

" Çık hadi çık rahat bırak kızı. Saçmaladın iyice. Yeni taşınmışlar. Hoş geldiniz demeye gitti. "

" Başlatmayın hoşundan beşinden. "

Kapımı suratına çarparak kapattıktan sonra kilitledim. Gerçekten de sadece beş dakika içerisinde başıma ağrılar sokmuştu. Bununla evlenecek kadına cidden acıyorum. Ama bir yandan da keşke evlenip gitse de benle uğraşmayı bıraksa diye her gece dua etmiyor da değilim. Benim babam bile böyle bir insan değilken bu nasıl bu kadar tutucu oldu hiç almıyor beynim. Kendime daha fazla düşünüp, daha fazla sinirlenmeyeceğime dair söz verirken ışığı kapatıp yorganımın altına girdim. Sabah erkenden dersim vardı ve ben uyumak için geç bile kalmıştım.

***

Ertesi sabah tabi ki de vaktinde kalkamadım. En son işittiğim şey sıçtın alarmıydı ( bu bari taksiye bin git belki kurtarırsın alarmıma verdiğim isim). Yataktan nasıl fırladığımı ve pijamalarımı ne ara çıkarttığımı bile hatırlamıyorum. Bugünkü ilk dersimde uygulama sınavımız vardı ve ben kırk beş dakika içinde orada olmazsam kalacaktım. Dolabımdan çekip çıkarttığım acil durum kombinimi (siyah deri tayt ve siyah atlet) üzerime geçirip saçlarımı da salık bıraktım. Masamın altındaki beyaz sırt çantasını da kucakladım ve koşarak evden çıktım. 35 numara ayaklarımı beyaz Converselerime geçirmeye çalışırken onu duydum.

" Günaydın komşu kızı. "

Bağcıklarımı metrobüste bağlamaya karar verip doğrulduğumda Emir de kendi bahçelerinden bana bakıyordu.

" Günaydın! Seninle muhabbet etmeyi çok isterdim ama geç kaldım! "

" Madem çok isterdin edelim o zaman. "

Bahçeden çıkarken boş bakışlarımı ona yönelttim yeniden.

" Gel ben bırakayım. " dedi bu kez ilerideki arabayı işaret ederek.

" Yok sağ ol, ben hemen bir taksi falan bulurum şimdi. " diyerek kapıyı çektim ve ilerlemeye başladım fakat izin vermedi.

" Gel hadi taksi bulamazsın bu saatte. Ben bırakırım dersimin başlamasına daha var zaten. "

O an çaresizce bileğimdeki siyah saate baktım. Otuz dokuz dakikam kalmıştı. El mahkum kabul ettim. Ben arabaya yerleşip kemerimi bağlarken o da telefonuna okulumun konumunu girdi. Konum tam olarak 28 dakika gösteriyordu. Bir aksilik olmaması için dua etmeye başladım.

" Hadi bakalım, yetiştirelim seni. "

Dudaklarımın arasından bir teşekkür mırıldanırken ileride onu gördüm. Evlerinin kapısında, üzerinde her zamanki avukat kostümü olan siyah takım elbisesiyle Kenan abi dikiliyordu. Çatık kaşlarıyla önünden geçip gitmemizi izlerken bir küfür patlattım.

" Ne oldu bir şey mi unuttun? "

" Hayır. Önemli bir şey değil. Devam edelim. "

Elime hemen üzerimdeki beyaz kot ceketin cebine tıkıştırdığım telefonumu aldım ve Whatsapp'a girdim. Sohbetlerde ismini bulamayınca rehbere tıkladım. Zaten pek konuşmazdık. Daha doğrusu o bizle konuşmazdı. Sadece abimlerle muhabbet ederdi. Sanırım bizi fazla çocuk buluyordu. İsminin üzerine tıkladığımda birkaç mesajlaşmadan ibaret sohbet sayfası açılıverdi. Mesajlaşmalar ise benim ona abimlerle olup olmadığını sorduğum mesajlardan başka bir şey değildi. Gergince bir nefes aldım ve yazmaya başladım.

' Kenan abi sınava gecikiyorum da Emir ben bırakayım deyince reddedemedim. Abimlere söyleme lütfen. '

Yazıyor...

Çevrimiçi.

Yazıyor...

Gergin bir şekilde bacağımı salladığımı Emir de fark etmişti.

" Endişelenme yetişeceğiz. "

Ona bakıp gülümsemekle yetindim.

' Geciktiysen abinlere söylersin abinler yoksa bana söylersin, tanımadığın etmediğin çocuğun arabasında ne işin var? '

Sertçe yutkundum.

' Haklısın abi özür dilerim vallahi bir daha olmayacak. Lütfen aramızda kalsın.'

Çevrimiçi.

Çevrimdışı.

Tırnaklarımla telefon ekranına vururken gerginlikten dudağımı yolmaya başlamıştım. Abim bu kez kesin sıçar ağzıma. Hay bin kunduz ya.

' Tamam. '

Oh... Allah'ım çok şükür.

' Çok teşekkür ederim. '

Çevrimdışı.

Kenan abi pek şakacı biri değildi o yüzden beni kandıracağını da düşünmüyordum. Tamam dediyse tamamdı. Fazlasıyla rahatlamış bir şekilde uygulamayı kapatıp telefonu cebime geri tıktım ve Emir'e bir soru yönelttim. Çocuk beni nezaketen arabasına almıştı ama ben bindiğimden beri sadece telefona bakıyordum.

" Sen nerede okuyorsun? "

" Arel Üniversitesi'nde. "

" Aa sen de mi karşıya gideceksin her gün. "

Başını salladı.

" Bölümün ne peki? "

" Eczacılık. "

Yolun devamında birbirimize sorular sorup ufak tefek tanışmaya çalışmıştık. Mesela şu an 24 yaşında olduğunu, bu fakültenin aslında ikinci üniversitesi olduğunu, 20 yaşında bir kız kardeşi olduğunu, onun da aynı üniversitede Yabancı Dil okuduğunu öğrenmiştim. Ettiğimiz sohbet eşliğinde yolu tamamladığımızda sınavın başlamasına on dakika vardı. Çantamı sıkıca kavrayıp arabadan indim ve kapıyı kapamadan önce eğilip bir kez daha teşekkür ettim. Ardından onun ayrılmasını beklemeden arkamı döndüm ve koşarak fakülte binasına girdim.

Bugün şanslı günümde olduğumu sanıyordum ta ki ders çıkışımda abimi kapıda görene kadar. Abim buraya bana haber vermeden hayatta gelmezdi. Ya kötü bir şey olmuştu, ya da kötü bir şey olacaktı. Sertçe yutkunurken Sevde'ye döndüm.

" Ben geleceğim şimdi sen git. "

Sevde bakışlarımı takip edip Okan abimi gördüğünde başını salladı. Ellerimi ceplerimden çıkarttım ve mümkün olduğunca hızlı tuttuğum adımlarımla binadan çıktım. Bahçedeki giriş kapısına vardığımda abim adeta burnundan soluyordu.

" Abi? Hayırdır? "

Çatık kaşları altından attığı delici bakışlarını gözlerime sabitleyip tısladı.

" Neyle geldin sen bugün okula? "

Siktir. Siktir. Siktir. Ve siktir.

Kenan abi gerçekten mi ya? Gerçekten yetiştirmiş olamazsın hemen. Hem de söz vermişken. Ulan madem söyleyeceksin beni neden yalvartıyorsun? Adam gibi söyleyeceğim desene!

Ne düşünüyorsunuz? Kenan neden böyle bir şey yapmıştır?

Bölüm : 19.11.2024 00:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...