Yeni Üyelik
5.
Bölüm

LKS-4

@ailkesandikli

Merhaba oylamayı unutmayın.

Dakikalardır parmak uçlarım klavyede gezinip duruyor fakat birkaç harften sonra hemen silme tuşuna gidiyordu. Bıkkın bir iç geçirirken yan koltuğumda uzanan Yusuf'a baktım.

" Ne yapacağım ya? "

Gözlerini telefonundan ayırıp benimkilere dikti.

" Kusura bakma yanlış anlamışım falan de işte. "

Yüzde yüz haksızken özür dilemekten nefret ediyordum. Bu hal beni baş edemeyeceğim bir utancın içine sokuyor tüm tadımı kaçırıyordu. Bakışlarımı bir kez daha ekrana indirdim ve parmaklarıma son kez komut verdim.

' Özür dilerim yanlış anlamışım. '

Çevrimdışı.

Çevrimiçi.

Çevrimdışı.

Birkaç dakika sadece ekrana bakakaldım.

" Resmen görüldü attı. " dememle Yusuf uzandığı yerden kalkıp yanıma sokuldu.

" Meşguldür belki. "

Kaşlarımı çatarak ona döndüm.

" Trip mi atıyor? "

Bu soruma ela gözlerini büyüterek karşılık verdi.

" Yok be kızım 30 yaşında adam sana ne tribi atacak? "

Dudaklarımı büzerken yeniden telefona baktım. Ciddi ciddi görüldü atıp çıkmıştı. Belki de gerçekten hiç umursamıyordu. Uygulamayı kapatıp telefonu elimden bıraktım.

" Ben özrümü diledim. Benden çıktı. "

Yusuf saçlarımı karıştırırken gülümsedi.

" Evet evet hadi artık çalışmaya başlayalım. "

Kaşlarım havalanırken yüksek perdeden itiraz ettim.

" Aman diyeyim beni bulaştırma doktor civanım. Hiçbir şey anlamadığım bir sürü şey söylüyorsun, doğru mu söylüyorsun yoksa sallıyor musun onu bile fark etmiyorum. Kendi imkanlarınla çalış sen. "

Kaşları çatılırken elleriyle kollarımı tutup beni kendine çevirdi.

" Oyunbozanlık etme Duygu ben sana böyle mi davranıyorum? Bu dersi vermezsem mezun olamam diyorum. "

Somurturken homurdandım.

" İyi de ben senden diktiğim elbiseleri denemeni istiyor muyum? "

Bu sorum karşılığında yalnızca gözlerini devirmişti. Ben de bıkkın bir nefes verip başımı salladım.

" Tamam getir şu zamazingoları bugün neye bakıyoruz? "

Yüzüne kocaman bir sırıtış yayılırken yanımdan kalkıp ileride yerde duran sırt çantasına yöneldi.

" Kalp."

***

Ertesi gün 11 civarında uyandığımda Yusuf'un çoktan çıkmış olduğunu fark ettim. Sınavı vardı ve tüm gece çalışmıştı. Umarım geçerdi. Yattığım kanepede doğrulurken kollarımı gerdim. Dersim 2'deydi. Rahat rahat hazırlanıp çıkabilecektim. Yine de biraz erken gidip Sevde ile laflarız diye kanepeden kalktım ve banyoya yöneldim.

Yaklaşık bir saat kadar sonra Nuni çayımı doldururken ağzıma zeytin tıkmakla meşguldüm.

" Ellerine sağlık Nuni'm. "

" Şifa olsun. "

Nuni yedirip içirdiği her şeye böyle derdi. Çayımdan da bir yudum aldığımda masanın üstünde titreşen telefonun üstüne çift tıkladım. Whatsapp bildirimini görünce belki Kenan abidendir diye umutlanıp hemen telefonu elime aldım. Fakat değildi.

'Ben çıkıyorum hadi sen de oyalanma.'

Sevde'ye tamam anlamındaki baş parmak emojisini atıp çayımı fondipledim. Ağzımın içi yanarken dilimin ucuna kadar gelen küfrü zor bastırmıştım.

" Kızım yavaş yaktın kendini. "

Gülümseyerek masadan kalktım ve tabağımı elime aldım.

" Her şey için sağ ol Nuniş. Ben derse gidiyorum akşam görüşürüz. "

" Tamam kızım Allah zihin açıklığı versin. "

***

Evden çıkmamla Kenan Abi'yle karşılaşmam da bir olmuştu. Normalde bu saate kalmazdı, duruşması falan olmalıydı.Ne yapacağımı bilemeyerek olduğum yerde durdum. Fakat bana gelişigüzel bir bakış atıp ilerlemeye devam etti. Bu kez ise utançtan ziyade sinirlenmiştim. Peşine takıldığımda üstüne çok da fazla kafa yormadığım bir kararla arkasından seslendim.

" Kenan abi. "

Olduğu yerde dururken bedenini yarım şekilde bana çevirdi.

" Efendim? "

Birkaç adımda yanına vardım.

" Mesaj attım sana. " dedim bu kez.

Keşke seslenmeden evvel ne diyeceğimi düşünmüş olsaydım.

Kaşları hafifçe çatıldığında konuştu.

" Gördüm. "

Yutkundum.

" Bir şey demeyecek misin? "

Normalde de kavisli olan siyah kaşının tekini anında havaya kaldırdı.

" Suçlamak için kapıma geliyorsun fakat özrü mesajla diliyorsun. "

Biranda içime dolan utançla gözlerimi kaçırdım. Ensemden yükselen bir sıcaklık eşliğinde tüm suratımın kızardığını hissediyordum. Neyse ki cevap vermemi beklemeden sıradaki lafını da yapıştırdı.

" Ben tamam dediysem tamamdır Duygu. Yalancılıkla itham edilmekten zerre hoşlanmam. "

Gerginlikten dudağımı yolmaya başladığımda gözlerimi kaldırıp yüzüne baktım. Kızgın görünmüyordu aslında. Yani her zamanki gibiydi işte. Ama biraz sert konuşuyordu. Bir şey demeyeceğimi anladığında konuşmayı bitirdi.

" Okula gidiyorsun sanırım. İyi dersler. "

Cılız bir sesle teşekkür ederken uzaklaşmasını izledim.

***

Patates kızartmasından bir taneyi daha ağzıma atarken konuştum.

" O kadar haklı ki. Hayır bir de kaş göz yapıp kapıya çıkarttım koca herifi. Düzgünce de konuşmadım. Dayılandım bir de. Bak bak özgüvene bak. "

Sevde elindeki patatesi ketçaba daldırırken dudaklarını büktü.

" Keşke mesajla dilemeseydin özrünü. "

Omuzlarımı önüme düşürüp iç geçirdim.

" Ne bileyim utandım işte. "

Sessiz kaldığında devam ettim.

" Çocukluk ettim dimi? Ettim tabi. Ayıpladı beni resmen. "

" Öyle olmuş ama bir iki güne unutur zaten. Düşünüp düşünüp kendini strese sokma. "

" Utançtan ölücem. "

Uzanıp kolumu sıvazlarken konuyu dağıtmak için sordu.

" Sunum için provayı kimde yapacağız, sende mi bende mi? "

" Doğru ya o var bir de. Bilmiyorum Eren abimle konuşayım da bugün. Eve dönersem bana gelirsin. "

Anlayışla başını salladı.

Ders çıkışı hiç oyalanmadan mahallenin yolunu tutmuştum. Metrobüsteyken bir yandan da Yusuf'la mesajlaşıyordum. Kenan abiyle olan karşılaşmamızı anlatmış biraz da onun başının etini yemiştim. Ama o abarttığımı düşünüyordu.

'Herkes sizdeymiş bugün. '

Mesajı gördüğümde yüzümü buruşturdum.

' Ben onu unutmuşum ya. '

Annemler haftada bir mahalle içinde gün yapar birbirlerine fiskosa giderdi. Bu hafta gün bizim evdeydi. Normalde abimle tartışıp evden kaçmış olmasam anneme yardım ediyor olacaktım. İşten kaytarmak iyiydi de börek ve pasta yiyememek baya üzücüydü. Bizim evde hiçbir yemek ertesi güne de kalmıyordu ne yazık ki. Evde iki tane ayı beslediğimiz için. Ben kendi kendime konuşurken Eren abimin araması ile dikkatim yeniden telefonuma kaydı. Hiç bekletmeden açıverdim.

" Abim? "

" Güzelim nerdesin? "

Sorusuyla etrafa hızlıca göz attım.

" Fikirtepe. "

" Tamam eve gel de konuşalım. "

Kaşlarım istemsizce çatılırken sordum.

" Okan evde mi? "

" Konuştum onunla ben. Merak etme. "

Bunu daha önce çok kez yaşamış biri olarak, revize edilen huzurumun kısa bir süreden fazla sürmeyeceğini de biliyordum.

" Abi Umut'un market kameralarına bakıyormuş. "

Abim bir süre sessiz kaldı. Sonra iç geçirerek konuştu.

" Umut söyledi dün. Merak etme onu da hallettim ben. "

Bu kez ben iç geçirdim.

" Tamam indim şimdi metrobüsten. Yirmi beş dakikaya evdeyim. "

" Tamam güzelim gelince ara evden çıkmış olabilirim. Çok kalabalık burası. "

" Tamam."

***

Bahçeye girdiğimde abimleri çay içerken buldum. Okan abime hiç bakmadan Eren abim ve Kenan abiyi selamladım.

" Hoş geldin. Gel otur şöyle aç mısın? " dedi abim direkt.

Başımı iki yana salladım. Açtım ama bir an önce konuşalım bitsin istiyordum. Ayrıca Kenan abi de beni geriyordu. Sertçe yutkunurken abimin benim için uzattığı tabureye oturdum.

" Nasıl gidiyor dersler? "

Omuzlarımı silkerken gözlerimi kucağımda kavuşturduğum ellerimden kaldırmamıştım.

" İyi. "

Daha sonra Eren abim öksürerek Okan abime işaret verdi ve Okan abim söze girdi.

" Duygu. Tamam biliyorum çok üstüne gittim. "

Bu kez başımı kaldırıp Okan abimin gözlerine baktım.

" Ve ileri gittin bu kez. " dedim kırgınlığımı yansıtmamaya çalıştığım bir sesle.

İç geçirirken başını salladı.

" O da kabulüm. Ama biliyorsun beni işte. Bir anda parlayıp bir anda sönüyorum. Hem tek derdim iyi olman. "

Kaşlarım çatılırken bakışlarımı kaçırdım.

" İyiyim ben. Karşımda olmak yerine arkamda olursan daha iyi olacağım. Eren abim gibi. "

Bunu yapmamdan nefret ettiğini biliyordum, o yüzden yaptım. Ne zaman bir başkasıyla hele ki Eren abimle onu kıyaslasam fazlasıyla üzülüyordu. Fakat buna da mecbur bırakıyordu beni çünkü başka türlü de yaptıklarının farkına varamıyordu.

" Haklısın. " dedi sadece.

Ve ortamda derin bir sessizlik oluştu. Daha sonra Eren abim ayağa kalkarak konuyu kapattı.

" Hadi bakalım madem anlaştınız git de üstünü başını değiştir, dinlen biraz. "

Hiçbir şey demeden oturduğum tabureden kalktım ve kapıya yöneldim. Zile ardı ardına iki kez bastığımda çok gecikmeden Bahar abla kapıyı açmıştı.

" Hoş geldin Duygu naber? "

Ayakkabılarımı çıkartıp içeri girerken yanıtladım.

" Hoş buldum abla iyilik senden? "

" İyi iyi tam zamanında geldin mutfaktan bir şeyler koy kendine de gel yanımıza. " dedi ve cevap vermemi beklemeden salona girdi.

Ben de ilk iş olarak lavaboya girip ellerimi yüzümü yıkadım. Daha sonra odama geçip üstümdekileri değiştirdim. Altıma koyu bir kot şort ve abimlerin tişörtlerinden birini geçirip saçlarımı da tepede topuz yaptım. Odamdan çıkıp mutfağa yöneldiğimde annemlerin sesi tüm evi inletiyordu. Kısır tarifinden, keke düzülen methiyelerden ve yeni taşınan komşulardan sonra konu yine evliliğe gelmişti. Mualla teyze içli içli konuştu.

" Ay bana yardım edin. İşi var gücü var evlendiremiyorum ben bu oğlanı. "

Bahsettiği kişi Mehmet abiydi. Bunun üzerine Gülizar teyze de ona katıldı.

" Al benden de o kadar vallahi. Evlenmeyi düşünmüyorum diyor. O ne demekse? "

Bu kez annem aldı sözü.

" Yok yok bunlar böyle. Bizim zamanımızdaki gibi değil hiç. 30 yaşına geldiler hala benle yaşıyorlar. Kim alır böylesini? "

Gülizar teyze bir kez daha katıldı.

" Benimki de 30'unu doldurdu. Yavrum gel kız bakalım eli yüzü düzgün diyorum, sen karışma anne diyor. Sevdiğin mi var oğlum? Yok. E sen getirmiyorsun birini tutup elinden, bana da karışma diyorsun nasıl olacak bu iş? Varsa yoksa iş güç. "

Bahsettiği kişi Kenan abiydi. Elimdeki tabağı yeterince kısırla doldurduğuma kanaat getirdikten sonra ilk çekmeceden bir kaşık alıp yemeye başladım. Bu sırada Gülizar teyze devam ediyordu.

" Ama ben kararımı verdim. Evlendireceğim önümüzdeki yaz. Şimdi söyleyin var mı kefil olacağınız biri? Huyu huyuna suyu suyuna. Biliyorsunuz Kenan biraz zor beğenir. Şöyle yanına yakışacak bir kız var mı? "

Bahar abla hiç düşünmeden karşılık verdi.

" Kız bizim Leyla var. Hem güzeller güzeli hem işinde gücünde, hanım hanımcık. "

Tabağın dibindeki kısırları kaşığıma doldurmaya çalışırken dikkat kesildim.

" Öğretmendi dimi o? "

" Evet. Elinden iş güç de gelir. Hem ben sana diyeyim, evlenir evlenmez de doğurur üç tane. "

Tövbe tövbee. Kedi mi bu kız ablacım?

Gülizar teyze düşündüğünü ifaden birtakım sesler çıkarttıktan sonra onayladı.

" Aslında doğru diyorsun. Neden hiç düşünmedim? Güzel kız hem boylu boslu. "

Elimdeki tabağı ve kaşığı evyeye bırakıp arka cebime tıktığım telefonumu çıkarttım.

' Kenan abiyi Leyla'ya yapmaya çalışıyorlar. ' yazıp Yusuf'a gönderdim.

Yanıt gecikmedi.

' Kenan da ağzından düşmez oldu. '

Okuduğum mesajla afallamıştım. Bir süre ne diyeceğimi bilemeyip duraksasam da sonra sinirle sordum.

' Ne saçmalıyorsun Yusuf? '

Çevrimdışı.

Loading...
0%