@ailkesandikli
|
Bölümlerin devamının gelmesi için oylamayı unutmayın ❤️ Annemin kapıyı açması üzerine bir hışımla eve girmiş adımlarımı direkt olarak Okan abimin odasına yöneltmiştim. Tıpkı onun yaptığı gibi tıktıklamadan kapıyı sertçe açıp içeriye daldığımda üstündeki gömleğin düğmelerini çözüyordu. " Destur. " dedi tersçe. Tepkisini ya da üzerini değiştiriyor oluşunu umursamadan carladım. " Mehmet abiye yumruk mu attın! " Kaşları çatılırken gömleğindeki ellerini çekip kapıyı işaret etti. " Çık dışarı Duygu. " dedi bıkkın bir sesle. Sıktığım dişlerimin arasından tısladım. " Abi beni herkese rezil ediyorsun bıktım artık! " Abim bir kez daha aynı alçak tınıyla konuştu. " Duygu çık. " Üzerine doğru yürüdüm. " Senin yüzünden tüm mahalle öğrendi artık! " Okan abim sabrının son damlasında olduğunu ifade eden bir jestle ellerini havaya kaldırırken bağırdı. " Duygu çık dışarı! " O esnada bağrışmalarımızı duyan Eren abim de yanımıza gelmişti. Bu kez öfkeli bir şekilde ona döndüm. " Yine yaptı işte. " dedim işaret parmağımla Okan abimi gösterirken. Adeta onu en büyüğümüze şikayet ediyordum. Fakat Eren abim Okan abime hiç bakmadan başıyla dışarıyı işaret etti. " Duygu odana geç abim hadi. " Bunun üzerine çileden çıkmış gibi tepindim. " Mehmet abiyi yumruklamış, rezil oldum herkese! " Eren abim de her zamanki haline tezat bir tavırla kaşlarını çatarken sesini yükseltti. " Duygu odana geç dedim! " Onun bana bağırması Güneş tutulmasından da nadir gerçekleşirdi ve bu beni afallatmıştı. Yüzümde biraz telaş ama daha çok kırgınlık barındıran bir ifade ile son kez gözlerine baktım ve hiçbir şey demeden odadan çıktım. Ne olmuştu ki şimdi? Odama girip kapıyı sertçe örterken nabzımın yükseldiğini hissediyordum. İkisinin de bu kadar gergin olma nedeni benim bağrışlarım olamazdı. Başka bir dertleri vardı. Ciğerlerime derince bir nefes doldururken kendimi sırt üstü yatağıma bıraktım. Sözde kardeştik ama beni her meselenin dışında tutuyorlardı. Her şeyden en son benim haberim oluyordu. Sırf kızım diye mi? Bu gerçekten aşırı bağnazca. Bakışlarımı, karanlık odamın ay ışığı ile zar zor aydınlanan tavanından ayırmama neden olan şey karşı evin yanan ışığı olmuştu. Kenan abinin odası tam karşımdaki odaydı. Muhtemelen annesi ile akşam yemeğini yemiş ve odasına dönmüştü. Odamın ışıklarının kapalı olmasının verdiği rahatlıkla yatağımda doğrulup onu izlemeye başladım. Penceresinin sadece tülü çekili olduğundan odanın içini çok rahat görebiliyordum. Sırtı cama dönük şekilde odasının orta yerinde dikildi bir süre. Sonra sanki bir komut almış gibi aniden hareketlendi ve sağ elini sırtına atıp tişörtünü eteklerinden kavradığı gibi tek çekişte çıkarttı üzerinden. Meraklı irislerimi geniş omuzlarında ve sırtında gezdirmeye başladım. En son 4 sene önce tüm mahalle denize gittiğimizde görmüştüm onun vücudunu. Ve o zamandan bu yana epey geliştirmişti kendini. Bu mesafeden bile rahatlıkla görebiliyordunuz. Tişörtünü top yapıp kapısının arkasındaki sepete fırlattı. Sonra birden fark etmiş gibi arkasını dönüp bu tarafa baktı. Aniden nefesimi tutup başımı eğdim. Görünmeyeceğimi biliyordum fakat yine de tedirgin olmuştum. Yakalanırsam büyük rezillik olurdu, bu defa yüzüne hiç bakamazdım işte. Azgın ergenler gibi adamın odasını dikizliyordum resmen. Pencereye yaklaşıp güneşliği çektiğinde tuttuğum nefesimi geri bıraktım. *** Ertesi sabah yine annemin sesiyle gözlerimi açtığımda yorganım üstümden kayıp yere düşmüştü. Annem bir kez daha kulaklarımı çınlatırcasına adımı seslendiğinde oflayarak doğruldum. Uyanmaktan o kadar nefret ediyordum ki sırf uyanmamak için hiç uyumamayı tercih edebilirdim. Ayaklarımı sürüyerek odamdan çıktım ve lavaboya girip aynadaki aksime hiç bakmadan yüzümü yıkadım. Ardından tekrar odama girdim ve kapımın arkasında asılı olan pembe havluya yüzümü sildim. " Duygu soğudu her şey kalk artık! " Derince bir nefes alıp adımlarımı bu kez mutfağa yönelttiğimde annem söylenmeye devam ediyordu. " İnsanın kızı erkenden kalkar sofra hazırlar bizimki assolist gibi en son geliyor. " " Ama kimsenin kızı benim kadar mükemmel değil Meloşum. " diyerek girdim içeriye. Okan abim gözlerini devirirken Eren abim göz kırptı. Her şey normale dönmüştü anlaşılan. Her zamanki gibi iki abimin arasındaki yerime otururken gözlerim tabağımdaki sosislerdeydi. Refleksle sayım yaparken kaşlarım hızla çatıldı. " Bir dakika bir dakika. Yedi bende neden yedi tane sosis var abimlerde sekiz tane? " Aniden Okan abime döndüm ve tabağındaki sosislerden birini elimle kavrayıp ağzıma tıktım. " At ağızlı ben almadım sosisini Eren aldı. " diyerek başıma vurduğunda ileri geri sarsıldım. Omuzlarımı silkerken bir yandan da ağzımdaki sosisi çiğnemeye çalışıyordum. " Bana ne sen de onunkini al o zaman. Ben en küçüğünüzüm utanmıyor musunuz rızkıma göz dikmeye? Sizin yüzünüzden vitaminsiz kaldım. " diye mızmızlandım. Okan abim yüzünü buruşturarak karşılık verdi. " Iyy kapat şu ağzını. " Eren abim sessizce atışmamızı izlerken annem ocaktaki tavaya uzanıp tabaklarımıza birer sosis daha bıraktı. " Susun da yiyin hadi. " Okan abim iç geçirdi. " İşine gelince ben büyüdüm, işine gelince küçüğüm... " Önümdeki çay bardağını kavrayıp büyük bir yudumu mideme indirirken gülümsedim. " Abi sen onu bunu boşver de... evde kaldığının farkında mısın? " Abim ses çıkartmayınca devam ettim. " Bu saatten sonra seni alan da çıkmaz ki saçların falan seyrelmeye başladı. " elimi kaldırıp saçlarına attığımda huysuzca itekledi. " Sülalenin en güzel saçları bende zilli kıskanma. " Omuz silkerek Eren abime döndüğümde gözlerini belerterek ellerini havaya kaldırdı. " Bana hiç bulaşma küçük sıçan çok acelem var. " Sonra bir dikişte bardağın dibindeki çayı içip masadan kalktı. " Ellerin dert görmesin annem ben kaçtım. " Annem Eren abime okuyup üflerken Okan abim bana doğru eğildi ve fısıldadı. " Bak nasıl kaçırdın çocuğu. Asıl sen kalcan evde daha ailen tahammül edemiyor sana. " Gözlerimi kısıp onun halinden memnun yüz ifadesine bakarken dil çıkarttım. " Çocuk. " " İhtiyar. " " Vivivivi. " *** Son bir buçuk saattir bahçede abime akşamki doğum günü partisine izin vermesi için yalvarıyordum. " Abi nolur birkaç saat sadece. " İtiraz kabul etmeyen bir yüz ifadesiyle başını iki yana salladı. " Olmaz dedim Duygu. " Gürültülü bir şekilde iç çektim. " Abi tüm arkadaşlarım gidecek. Bana bunu yapma nolur ya? " Bu defa kaşlarını kaldırıp indirdi. " Bir başına göndermem seni gece kulübüne. " " Abim, gece kulübü değil bar. Normal kafe gibi düşün. Ama içkilisi. " Gözlerini devirip bana baktı. " Sen bana barın ne olduğunu mu öğrettin şimdi? " Bu defa kaşlarımı çatıp cırladım. " Of abi sen gençliğinde istediğini yaptın! Ben neden yapamıyorum! " " Çünkü kızsın. " dediğinde çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Annem bir ara pencereye çıkıp bize sessiz olmamızı emretti. " Annem sen izin verirsen abim bir şey diyemez. Gideyim mi nolur? " " Kendi aranızda halledin ben anlamam parti marti. " deyip pencereyi geri kapadı. Yeniden abime döndüm ve son kozumu kullandım. " Yusuf da gelse peki? Onla gidip gelirim, bana göz kulak olur hem. Ha? " Abim bakışlarını yeniden telefonuna indirirken cıkladı. " Olmaz. " Ellerimle yüzümü sıvazlarken haykırdım. " Of ya of! Erkekse erkek işte, Yusuf neden olmaz!" Kaşlarını çatıp bakışlarını benimkilere diktiğinde ürperdim. " Olmaz dedim Duygu! Bitti. " Kollarımı göğsümde kavuştururken olduğum yerde tepindim. " Gerçekten bencil, düşüncesiz, kaba bir... ayısın! " " Ayılara haksızlık etme. " dedi alayla. " 21 yaşındayım 21. Reşit olalı 3 yıldan fazla oldu. Hala yasak koyuyorsunuz bana. " Sessiz kaldığında üsteledim. " Abi. Telefonum açık olacak istediğin zaman ararsın? " " Duygu maçta olacağımı biliyorsun. Ne araması? Sana dedim. Başında Eren ya da ben olmadan gidemezsin. " Eren abim bu gece de yine geç vakitlere kadar fabrikada olacaktı. " Ben götürürüm. " arkadan gelen pürüzsüz sesle radarlarım anında açılmış ve bedenimi hızla ona çevirmiştim. Kendi bahçeleri ile bizimkini ayıran duvarın arkasından bize bakıyordu. Bir umut abime döndüm. Abimin yüzü aydınlanırken oturduğu yerde dikleşti. " Oo kardeşim, gelsene. " Kenan abi ikiletmeden kendi bahçelerinden çıkıp bizimkine girdiğinde kurbanlık koyun gibi ikisinin benim hakkımdaki son kararını beklemeye koyulmuştum. Kenan abi başıyla kısa bir selam verip abimin yanındaki sandalyeye oturdu. Abim bana bakıp başıyla içeriyi işaret ederek konuştu. " Git de bize çay doldur abim hadi. " Hızlıca başımı salladım ve telaşla eve girdim. Kenan abi bir kez daha imdadıma koşmuştu. Okan abim olur derse ona büyük bir teşekkür borçlu olacaktım. Mutfağa girip alelacele iki bardak çay koydum ve hızla dışarıya çıktım. " Kenan sen olmasan hayatta koyduramazdım o çayı şuna bak ışınlanmış. " diyen abimi umursamadan çayları uzattım. Doğruydu, koymazdım. Kenan abi çay bardağının içindeki kaşığı tepsiye bırakırken konuştu. " Kulak misafiri oldum da ben müsaitim bu akşam cidden. Çok gitmek istiyorsa ben götüreyim. Geç olmadan getiririm. " Umutlu gözlerle abime döndüm. Bana şöyle gelişigüzel bir bakış attı ve iç geçirdi. " İyi tamam. Kenan abine dua et. " Mutlulukla ellerimi çırptım ve yanına gidip abimi yanaklarından sulu sulu öptüm. " Teşekkür ederim! " *** Abim evden çıkalı yaklaşık iki saat olmuştu ve ben gardırobumun başına çökmüş kara kara ne giyeceğimi düşünüyordum. Bir yandan da telefonda Sevde ile görüntülü konuşma yapıyordum. Elindeki bebek mavisi elbiseyi bana doğru uzatırken sordu. " Bunu giyeyim diyorum. Nasıl sence? " Başımı hafifçe sağa yatırırken onayladım. " Çok güzel. Of ama sen böyle giyinirken ben yanında etek tişörtle duramam. " Elindeki elbiseyi kucağına bırakırken konuştu. " Göster bakalım elbiselerini. " Derin bir iç geçirirken askılıklarımdaki elbiseleri çıkartmaya başladım. Benim elbiselerim genelde çiçekli şirin şeylerdi. Pek parti elbisesi gibi değillerdi. Çünkü iddialı elbiselere abim asla izin vermiyordu. Kıyafetlerimi karıştırırken bir yandan abime sövüyor bir yandan da Sevde'nin yorumlarını dinliyordum. Tüm elbiseleri dolaptan çıkarttığımda ofladım. "Yok işte." Bakışlarım sonbaharda yapraklarını dökmüşçesine çırıl çıplak kalan dolabımda gezinirken gözlerim en arkaya tıktığım siyah saten kumaşa gitti. Tabi ya. Bunu geçen sene mahalleden Nazlı'nın düğünü için almış fakat abimden korkuma giyememiştim. Bu olurdu. Hem de çok güzel olurdu. Elbiseye uzanıp açtığımda Sevde de beni onaylarcasına wow dedi. Siyah mini, ip askılı bir elbiseydi. Sırtı tam bel oyuntuma kadar açıktı. Aşırı seksi bir parçaydı ve bu gece bunu giyecektim. |
0% |