Yeni Üyelik
4.
Bölüm

1.Kitap:3.Bölüm

@alandrahlall

 

 

CEHENNEM ASANSÖRÜ

 

 

3.BÖLÜM

"Efendim..." demişti bir ses.

"Efendim..." tekrar işittim aynı sesi.

"Efendim! Efendim!" Bu sefer işittiğim sesi daha iyi anlayabildiğimde vücudumu hareket ettirdim. Gözlerimi açmak ve uykudan uyanmak istedim ama kendimi çekip çıkartamadım. Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım, gözlerime çarpan keskin ışık yüzünden tekrar kapatmak zorunda kaldım. Bu keskin ışık yüzünden elimi kaldırarak gözümün hizasına çıkarttım.

"Çek onu hemen gözümden." Bir nefeste dediğimde ışık kapandı. "Efen-"

"Kes, tamam."Diyerek yerden kalkıp üzerimi düzeltim. Vücudumda geriye o açının sızıları kalmıştı. Cam odadan çıkıp asansöre bindim. Hemen odama çıkıp kendimi banyoya atmak istiyorum.

Güç seviyem büyük ihtimalle üst seviyeye ulaşmıştı. Ben cam odaya ulaştığımda kriz geçiriyor olmalıydım zaten saniyeler içerisinde bilincimi kaybetmiştim. Uzun bir süre kendime gelememiş olmalıyım ki Ally gözüme ışık tutarak büyük ihtimalle beni uyandırmaya çalışmıştı.

Odama geldiğimde kendimi direkt banyoya atıp işlerimi hallettim. Hazırlanıp vakit kaybetmeden cam odaya indim. Cam odaya girdiğimde sistem açıktı. Kapıdan girer girmez "Her şeyi anlatman için bir dakikan var." Dedim. Ortaya doğru ilerleyip masanın ön kısmında durdum. Masanın karşındaki duvar boydan boya ekranla kaplıydı.

"Efendim, dün sisteme yeni yüklediğimiz 23pk güncelleme güç kapasitesinin yüzde seksen dokuzunu kullandı, geri kalan güç seviyesini ormana yerleştirdiğimiz 2154 güvenlik sistemi kullandı. "

"Güç seviyenin nötrlenmesini mi bekledin?" Kendimi sakin tutmam gerekiyordu değil mi?

"Efendim..."

"Ally ben seni sistem olarak var etmedim."

"Evet efendim."

" Güç seviyeni nasıl nötr hale getirirsin?! Anlamıyorum! Ne zaman güç seviyen nötr hala geldi?"

"Öğleden sonra üçte efenedim."

"Ben gözlerimi açtığımda güneş batmak üzereydi. Evin kapısı arkasına kadar açıktı. Ben dışarıda açtım gözlerimi. Peki. Sen bu sırada neredeydin? Yoktun! Dört saat, sen dört saat bu evi uyuttun mu? "

"Efendim -" Kendimi ne kadar engel olabilirdim?

Elimi şiddetle arkamda ki masanın üzerine vurdum, dakikalar içerisinde vücudumda ki karıncalanmalar artmaya başladı. Bu karıncalanmalar parmak uçlarıma kadar ulaştı.

"ALLY!" Biraz önce kriz geçiren ben değilmişim gibi Ally'nin dedikleriyle birlikte sinirlerimi kontrol etmekte zorlandım.

"Dört saat ev, koca orman ve güvenliğimiz yoktu! Sen, bana burada açıklama yapmaya çalışıyorsun. Ne kadar şarjın bitmiş olsada seninle bağlantımız kopamaz. Eve girdiğimde neden ben seninle bağlantı kuramadım? Kırmızı tuşa bastığım halde bağlantımız olmadı!"

"Efendim bağlantımızın kopmasını sağlayan şeyin güç seviyesinin olmayacağını sizde biliyorsunuz." Sesi diğerlerine nazaran daha otoriter çıkmıştı. "Efendim bana anlatmadığınız şeyler mi var?" Kaşlarım istemsizce çatıldı, yüzümde memnuniyetsiz bir ifade meydana gelmiş olmalıydı.

Ally'nin bunu fark etmeyeceğini düşünmemiştim zaten. Sadece olaylar hayatımda çok hızlı ilerliyordu. Gördüğüm rüyanın etkisinden çıkamamışken, beynim hala gerçeklik algısını kavrayamamıştı. Yetişemiyordum olayların hızına, zihnimde ki olay örgüsü birbirine karışmış durumdaydı.

"Efendim güç seviyeniz maksimum seviyeye ulaşmak üzere. Bu bugün ikince defa yaşanıyor ve vücudunuzda ciddi sorunlar oluşmasını sebep olabilir."

"Ally iğnemi olmam lazım." Der demez masadan uzaklaşıp sol tarafa doğru yürüdüm. Ayaklarım birbirine dolanmaya başlamıştı bile. Bu kadar hızlı ilerlememeliydi krizim. Bölmenin olduğu kısma geldiğimde Ally bölmeyi açtığında içindeki iğneyi aldım. İçime derince nefes çektim.

"Bir, iki, üç." Dışımdan sayarak. Nefesimi tutarak bacağıma iğneyi batırıp içindeki ilacı enjekte ettim. Enjekte ettiğim iğneyi çıkartıp bölmeye doğru fırlattım. Bedenimi yavaş hareketlerle masaya doğrun ilerlettim. Adımlarım yavaşlarken beş adımlık yeri beş dakika da varabildim. Sandalyenin yanına geldiğimde kendimi sandalyeye bırakıp nefes nefese oturdum.

Gözlerimi kapatıp arkama yaslandım ve sessizliği dinledim. Bir süre iğnenin vücudumda yayılarak etkisini göstermesini bekledim. Bu iğne benim hayatımdı, iğne sayesinde krizlerimi durdurabiliyordum ve krizden sonra güçsüz düşen vücudumun toparlanmasını sağlayabiliyordum.

Geçirdiğim krizin arkasından tekrar bir kriz geçirmem ve daha sonra tekrar kriz seviyesine ulaşmam beynimin ambale olmasını sağladı. Üzerinden ne kadar süre geçti bilmiyorum ama iğne etki etmeye başladı. Vücudum rahatlamaya ve karıncalanmalar kaybolmaya başladı.

"Ally dün gece 12'den sonra bütün güvenlik kameralarını ekrana yansıt, hepsini incelemeni istiyorum." Dedim ve zihnim düşen görüntülerle devam ettim. "Dün gece seninle dörde kadar güncelleme üstünde çalıştığımızı ve daha sonra odama çıkıp yattığımı hatırlıyorum."

"5.02 de odanızdan içeriye girmişsiniz efendim." Dediğinde ekrana görüntüleri vermişti Ally.

Dün geceyi hatırlamaya çalıştım. Ally bu sürede dün gece cam odadan çıkış anımdaki görüntüleri oynatmaya başladı. Cam odadan çıkarak asansöre binmiştim, merdivenlerden çıkarak odama ulaşmış daha sonra adama girmiştim görüntülerde. İzlediklerim ile hatırladıklarım aynıydı. Bakışlarım ekranın üst sağ köşesindeki tarih kısmına kaydı. Ekim ayındaydık, saat de 5.2 geçiyordu. Zaten hatırladıklarım ve izlediklerimde buraya kadar bir sorun gözükmüyor. Asıl sorun bu andan sonra başlıyor olmalı.

"Ally odadan çıkışımı göster."

Ally komutumla birlikte kamera kayıtlarını hızlandırdı. Hızlı ilerleyen kamera kaydında kapı hala kapalıydı. Bakışlarım üst köşedeki saate kaydı. Saat öğlen 12.35' idi. Bir süre daha ilerlediğinde odanın kapısında bir hareketlilik meydana geldi ve Ally kaydı normal hızla oynatmaya başlattı. Kapı açıldı ve odamın kapısında ben gözüktüm. Elimi havaya kaldırarak yakınlaştırması için komut verdim."Yaklaştır." Dedim aynı zamanda. Görüntü ekranda büyüdüğünde daha dikkatli izlemeye başladım.

Merdivenlere doğru hareket ettim. Adımlarımı yavaş ve emin atıyordum. Merdivenlerden inerken gözlerim kapalıydı. Düşmeden ya da adımlarım sekteye uğramadan son basamaktan inebildim. Adımlarım bir saniye bile durmadan ilerliyordu. Sanki nereye gideceğimi biliyor gibiydim. Kamera kayıtlarını Ally, ben diğer kamera açısına geçtim zaman içinde olduğum kamerayı ekrana yansıtıyordu. Bu sayede arada ki süre kayboluyor ve ben izlerken olaylardan kopmayarak detayları kaçırmıyordum. Evden dışarıya çıktım. Kapıyı arkamda açık bırakarak bahçeye indim, birkaç adım ilerledim, olduğum yerde elimi kalbimin üzerine koyarak bir anda yere doğru çöktüm.

"Ally kamerayı yüzüme odakla." Komutumla Ally yüzüme odaklayarak yakınlaştırdı. Daha net görmemle birlikte yüzümdeki acı çeken ifadeyi fark ettim. Yüzümdeki kan çekilmiş ve bembeyaz kesilmiştim.

"Ally o andaki nabzımın ve kalbimin ritmini göster."

"Efendim bileğinizdeki saat olmadığı için bu bilgilere ulaşamıyorum." Dediğinde Ally, tişörtümün yakasından tutarak sağa doğru asıldım, genişleyen yakam ile boynumdaki o sıkma hissi anlık hafifledi.

"24 Saat içerisinde çipi hazırlamış olarak bu masada görmek istiyorum."

"Devam ettir." Dedim.

Kayıtlardaki ben gittikçe daha kötüye ilerliyordu. Buradan bile parmak uçlarımdaki karıncalanmayı fark edebiliyor ve parmak uçlarımda hissediyordum. Kendimi o halde görmemle birlikte gördüğüm o rüya zihnimde tekrar canlanmaya, kaybolan seslerin tekrar kulağımda yankılanmaya başladı. Ekrandaki görüntüleri izledikçe kendimi kontrol etmekte zorlanarak uç seviyelerde dolanmaya başladım. Olmaması gereken şeyler evin bahçesinde gerçekleşiyordu. Bunların hepsi olurken Ally'nin güç seviyesi sıfırlanmış bağlantımız çoktan kesilmişti. Görüntüyü durdurarak "Ally o sırada gördüklerim sadece bir rüya olamazdı." dedim.

Ally'e gördüklerimin her noktası dahil olmak üzere anlattım.

"Birileri dünü bekliyormuş gibi. Bizim yeni güncelleme yapacağımızı bilen biri olmalı. Kaç yıldır bizim bağlantımız kopmuyorken, sistemimiz durmamışken dün durdu. Kim bizim sistemimizi durdurabilir ki? Dışarıdan hiçbir kişi sistemimize giremez. İmkansız." Dedi Ally.

Ally doğru söylüyor olabilir ama bu gerçekleri değiştirmiyor. Bizim sistemimize girerek bağlantımızı koparmaları ya da güvenlik sisteminin devre dışı bırakılması imkansızdı.

Odanın içerisinde tur atmaya başlayarak düşünmeye başladım. Yerimde bir dakika bile duramıyor, içim sıkışıyor ve kafamın içinde sesler sağır edercesine yankılanıyor. Nasıl olabiliyor böyle bir şey aklım almıyor.

"Ally devam ettir." Dediğimde Ally görüntüleri devam ettirdi.

Kayıtları izlerken o anlarda güç seviyem maksimum seviyeyi çoktan aşmıştı. Bakışlarım bir an ekranın sol köşesine ilişti, gördüğüm şeyle birlikte "Ally durdur! Hemen sol üst köşeyi yakınlaştır." Dedim.

Görüntüyü komutumla birlikte yakınlaştırdı, sol köşede gördüğüm suret insandı. O kişi gözlerimi açtığımda gördüğüm kişinin ta kendisiydi. Bu adam her şeyi görmüş, şahit olmuş olamazdı.

"Ally bana kameralara yakalandığı tüm görüntüleri göster. Bu adam güvenlik sistemimizden nasıl geçmiş olabilir? Hemen bulmanı istiyorum."

Görüntü devam ettiğinde ona odaklanmış bir şekilde izlemeye başladım. Ben bu sırada kriz geçirirken o uzaktan beni izliyordu. Beni gördüğü andan itibaren yüzünde şaşkınlık, korku ya da bir tepki meydana gelmemişti. İlk kez şahit olduğu bu görüntüler karşısında şaşkınlık duymamıştı.

"Ally sistemimizde kayıtlı mı?" Ben bu adamı daha önce hiç görmedim. Gördüğüm yüz bana tanıdık gelmiyor.

"Efendim sistemimize kayıtlı değil, her hangi bir kimlikle uyuşmadı."

Ekrana görüntüleri yansıtarak benim izlememi sağladı. Bir yandan da anlatmaya devam etti. " Sabah beşte birinci noktadan ormana giriş yapıyor, bir süre ormanın içerisinde daire çizerek devam ediyor, galiba bu sürede kaybolmuş olmalı ya da farkında değil daire çizdiğinden. Bu bir saatte daire çizerek aynı noktadan geçmeye devam ediyor. Daha sonra bir ağacın altında durarak oraya oturuyor. Bu sırada yemek yiyip uyuyor."

Adam çok galesiz davranıyordu ve bir şey arıyormuş gibi gözükmüyordu, kaybolmuş gibide durmuyordu. Kaybolduğunu düşünen bir insan herhalde ağacın dibine oturarak uyumazdı. İki saat öylece uyudu. Bir ara kıpırdadı daha sonra konumunu değiştirerek devam etti uyumaya. Sonunda uyandığında çantasını sırtına takarak çıkışa doğru devam etti. Bakışlarını ormanın içinde dolandırdığında sağa dönerek düz devam etti.

"Ally ne oldu o anda?" dedim telaşla.

"Efendim geçiş yaptı." Dedi Ally. Yok artık bunu yapamazdı.

"Nasıl yapabilir bunu?"

Şuanda uğraştığım şey bu adam olmamalıydı. Ben gördüğüm rüyayı çözmek ve Ally ile aramızdaki bağlantının kesilme sebebini bulmak istiyordum, bu adamın kim olduğunu, buraya nasıl geçiş yaptığını ve bu ormanı nasıl bulduğunu değil. Bu olaylar karmaşık beynimi bulandırarak beni çıkmazı sürükledi. Bu adam bir türlü buraya geçiş yapmıştı ve biz bunu fark edememiştik.

"Ally, bu büyük bir sorun!" Sesim bitkin çıkmıştı. Ayakta duracak gücü bedenimde hissedemediğim de kendimi sandalyeye bıraktım.

"Bitti!" Dedim. Bitmişti artık. Nefesim kesilmeye başladığında boğazımda bir düğüm oluştu.

"Her şey..." kafamdan aşağıya kaynar sular dökülmüş gibiydim.

"Her şeyin sonu... Kaybettik Ally!" Kaybetmiştik, ben kaybetmiştim.

"Bizi buldular!" Dönüşü yok. Her şeyin bir sonu olduğu gibi bunun da sonu geldi.

"Efendim-"

"Ally!" Ne yapabilirdim ki şimdiden sonra? O, her şeyi ele geçirmiş olabilir. Hatta buraya gelmek üzere bile olabilirlerdi.

"Efendim siz beni oluşturduğunuz ilk günü hatırlıyor musunuz?" O günlere gittim. O anlar canlandı zihnimde.

"Nasıl unuturum o günü?"

"Efendim, o gün benimle ilk kez konuştuğunuzda bana 'Omuzların düştüğünde kafan dik dursun, ayağın burkulduğunda ellerinin üzerinde durmasını öğren, eğer sen bunların hiç birini yapmazsan hiç var olmamış biri olacaksın çünkü ilk saniyesinde seni çiğneyecekler.' Demiştiniz. Şimdi ne değişti?" Sesindeki o anne edası konuşmaya başladığı andan itibaren kulaklarıma ulaştı.

"Bu, dört duvarın arasında beni var eden İzel kimdi? Sistemi siz kurdunuz, yıllarca sistemi kırmak için uğraştınız. Küçük bir boşluk bulduğunuzda hemen güçlendirerek o kısımları kapattınız." Dedi. Doğru söylüyordu, ben yıllarca yarattığım zekanın boşluklarını aradım, buldum ve geliştirdim.

" Tahir babanın gücünü hiçbir zaman öğrenemediğinizi söylüyorsunuz. Ben size her defasında, Tahir babanın gücünün bu olduğunu dile getiriyorum. Bir şeyler yapıyor. Sizi kontrol ediyor." Sandalyeden kalkarak odanın içerisinde adımlamaya başladım.

" Olduğunuz güçten çıkartarak güçsüz, kendine güveni olmayan birine dönüştürüyor. Bunu ilk kez yaşamıyorsunuz. Her defasında krizler ve güç seviyenizde artışlar meydana geliyor." Şimdiye kadar olan ses tonundan daha sert ve gür çıkarak devam etti konuşmasına.

" Zamanı kısaltıyor.-" devam etmesini izin vermedim.

"Kapa çeneni Ally!"

"Hayır! Efendim bu sefer kapamayacağım. Bundan öncekilerinde hep sustum ve sizin istediğinizi yaptım. Hayır! Bu sefer Ally susmayacak! Beni susturmaya çalışırsanız yetkilerimi artırır bunu engel olurum. Beni dinleyeceksiniz, bu sefer kendimi dinlettireceğim size." Ally ilk kez bu kadar sinirliydi. Onun bu kadar sinirli olmasını takmamalıydım. Şuan bende yeterince sinirliydim. Ally kendi dediklerini duymuyor olmalı. Onun dediklerini duymak istemiyorum.

Ses tonunun bu kadar kalın çıkabildiğini bilmiyordum. Ben ince naif bir Ally oluşturmuştum. Narin ve kibardı, benim her dediğimi anında yapan, her zaman benim iyiliğimi, sağlığımı, güçlü kalmamı düşünen Ally'di o.

"Gördüğünüzün rüya olduğunu düşünmüyorum. Bu güne kadar çok fazla rüya gördünüz ve çoğunda -" bunu demek istemiyordu ama anlamıştım, anlamış olmam bile anında gözlerimi doldurdu.

"Annenizi ve babanızı gördüğünüzde krizlere giriyordunuz. Bu sizin güç seviyenizi maksimum yüzde yetmişe çıkartıyordu. Hiç birinde, saatlerce ölü gibi yaşamadınız. Güç seviyeniz ne kadar yüksek olsa da aktarım yapma gereksinimi duymadan geri düşüyordu. Ne zaman Tahir babayı görmeye başladınız, güç seviyeniz maksimumun üstüne çıkar oldu ve sürekli artmaya başladı. Kayıtlara göre hiç birinde bileklik takılı değil. Hep bir bağ kopması meydana geliyor."

"Bu ilk kez oldu Ally!" dedim sesimi otoriter tutarak.

"Hayır, öncekilerinde ya güncelleme yapıyorduk ya da siz bana sinirlenip kapattığınızda oluyordu. Hep aramızı kesen durumlar meydana geliyor ve fark etmiyorduk. Kayıtlarıma göre hepsinde uyurgezer halindesiniz." Bunları söylerken ekrana o günkü kamera kayıtlarını yansıttı.

Doğru söylüyordu hepsinde uyurgezer halindeyim. O günler ya Ally sinirlenip kapattığım günlerdi ya da sistem güncellemesi yapıldığı anlardı. Ben bunların hiç birini fark edememiştim. Ally bunları söylediğinde ve gösterdiği kayıtlarla her şey daha net oturdu kafama.

"Üzgünüm ama Tahir baba yaşıyor olabilir." Dedi Ally.

Ally'nin dediğine inanamıyorum, mantıklı düşünmüyor. İçimdeki ses yankılandı ' Saçmalama o bir yapay zeka.' İmkanı yok, olamazdı böyle bir şey. O öldü.

"Ally o öldü. Bu konu bir daha açılmamak üzere kapandı. Sistemi bir saniye bile kapatma, güç seviyeni benimle birleştirmeni istiyorum. Bu fikri daha fazla ertelemeye gerek yok. Gücümü sıfırlayamasın, zaten böyle bir şey gerçekleştiğinde beni sinirlendirmen yetecektir, biraz önce olduğu gibi. "Hemen cip ile birleştirmeni istiyorum. " dediğimde bir yandan ekranda dolanan parmaklarımla aktifleştirme işlemini başlatmaya çalıştım.

"Peki efendim." dedi Ally. Başka bir şey yapamazdı. Beni biliyordu. Bu konuşma yapılmamış olsaydı, beklide ben her şeyden vazgeçmiş olacak ve öylece gelmelerini bekleyecektim. Şaka gibi ama İzel ilk kez kaybetmiş gibi davrandı. Ben ilk defa yenilgiyi kabul ettim. Hayır inandım. Bunu inanamadım, ben bu ana kadar hiçbir zaman yenilgiyi kabul etmem. Bir rüya asla beni yenilgiyi kabul ettiremez.

"Ally, orman ve ev güvenliği ne durumda?"

"Efendim ev kırmızı kodda, sadece ormandaki kameralardan biri çalışmıyor, buradan müdahale edemiyorum."

"Hangi kamera?"

"6 numaralı giriş kısımda yer alan kamera. Yine bir kemirme sorunu olabilir."

Altı numaralı girişteki kamerayı bununla birlikte yedinci değiştirişim. Her defasında ben değiştiriyorum, onlar da koparıyorlar. Değiştirdikten birkaç gün sonra oradaki ağaca yuva yapan kemirgenler kabloları kopartıp beni uğraştırıyorlar.

"Bu iş sinirimi bozmaya başladı, başka bir çözüm bul, hemen! Ben gidip kontrol edeceğim." Odadan çıkacağım için ekrandaki işimi hallettim. Ekrandaki işlerim bittiğinde çıkışa doğru ilerledim. Cam odadan çıkıyorken "Efendim..."dedi Ally. Bu sefer ne sorunu olmuş olabilir ki uzatarak naifçe konuşmuştu.

"Kendinizi dikkat edin, çok güçlü bir kadınsınız." bunu duyduğum anda kalbime kocaman bir huzur dolmuştu ve oraya yerleşmişti.

Ally'e bir şey demeden odadan çıktım ve asansöre bindim. Asansör yukarıya çıkarken çoktan düşüncelerimin içinde kaybolmaya başlamıştım. Ally bugün yaşanılanlara duygusalca yaklaşıyordu. Tahir dedeye her zaman bir nefreti olmuştur. Onu ilk kez aktif ettiğim günde böyle nefret ediyordu, bugünde. Değişen bir şey yok.

Asansör durdu, açılan kapı ile dışarıya çıktım. Dış kapıya doğru ilerledim ve portmantodan gerekli malzemelerin yer aldığı çantayı sırtıma astım. Duvarda ki yeşil düğmeyi bastığımda güvenlik seviyesi normale döndü. Güvenlik seviyesinin yeşile dönmesiyle artık kapıyı açabilirdim. Kapıyı açarak dışarıya çıktım, arkamdan kapıyı kapattım, merdivenlere doğru ilerlerken ormanın mis kokusu tenime ilişti ve içimi çekmeyi ihmal etmedim.

"Bir an hiç çıkmayacaksın zannettim." Dedi bir ses.

Yan tarafımdan gelen sesle yerimde kaskatı kesildim. Adımlarım merdivenin basamağında kesildi. Bu o adam, uyandığımda bana seslenen, bana su veren ve ıhlamur ağacının altında duran kişi. Ben eve girdiğim halde arkamdan seslenen ve konuşmaya devam eden kişi. Hatta kameralarda anbean kriz anımı gören kişi.

Kaşlarım istemsizce çoktan çatılmış tenim karıncalanmaya başladı. Hala burada olduğuna inanamıyorum. Ne işi vardı onun benim evimin balkonunda? İstemsizce tekrar sinirleniyordum, bugün ne kadar çok sinirleniyordum.

"Beni unutmuş olamazsın." Dediğinde bakışlarım ona döndü. Kaşları çatık, oturduğu sandalyeden kalkarak bana doğru birkaç adım attığı anda elimi kaldırarak onun durmasını gösterdim.

"Tamam." Dedi ellerini kaldırarak yere doğru hafifçe indirdi. "Seninle konuşabilir miyim?" Benimle konuşmak mı istiyor, ne cüretle bunu isteyebilir? Ben onunla konuşmak istemiyordum!

"Evimden defol! " Sesimin yüksek tonda sert çıkmasını özen göstererek söyledim.

Onu orada bırakıp merdivenden inerek ormana doğru ilerlemeye başladım. Bilekliğimden Ally'e komut verip evin güvenliğini artırmasını ve o adamı takip etmesini bildirdim. Ormanın içerisine doğru iyice girdiğimde kulağıma kuş sesleri ilişmeye başladı. Ormanın sesi huzur vericiydi. Ayaklarımın altında ezilen yaprakların çıkardığı sesler bile güzeldi. Kafamı dağıtıp bana huzur veriyordu. Yüzümde oluşan tebessüm benim mani olamadığım tebessümdü.

Kulağıma ulaşan seslerin arasında dikkat çekici başka bir ses işittim. Bilekliğime baktım zaman gelen bildirimi gördüm. Bildirimi baktığımda tahminlerimde yanılmamıştım. Adımlarımı hiç kesmeden devam ettirdim. Sonunda kameranın olduğu yere geldiğimde sırt çantamı çıkartarak yere bıraktım. Yere koparak düşen kabloyu alıp inceledim. Yine ısırma izleri vardı. Çantamdan gerekli malzemeleri çıkartarak kopan kabloyu değiştirmeye başladım. Kablonun tekrar kemirilmemesi için bu sefer farklı bir kablo kullandım. Kabloyu takıp çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için Ally'e bildirim gönderdim. İşim artık bittiği için etrafa dağılan eşyaları çantama yerleştirmeye başladım.

"Beni daha ne kadar daha izleyeceksin?" Elimdeki son malzemeleri çantaya koyarken sordum.

"Benimle konuşana kadar." dedi.

Bakışlarımı sağ tarafımın ilerisinde kalan kişiye döndürdüm. Ellerini ceplerine koyarak bana doğru yaklaşıyordu. Aramızda birkaç adımlık mesafe kaldığında bakışlarımız birleşti. Bu arada bende çantanın fermuarını kapattım.

"Seninle konuşacağım bir konu yok!" Sırtıma çantamı asarak Ally'nin kameranın düzeldiğini belirten onayı göndermesini beklemeye başladım.

"Bakın siz beni dinlemek istemiyorsunuz ama ben sizin beni dinlemenizi sağlayacağım ve beni dinlemeden de gitmeyeceğim." dedi. Ben ağacın yere doğru serpilmiş kalın kökünün üzerine oturdum.

Kaç yaşındaydı kim bilir bu ağaç? Yaşlı olduğu köklerinden anlaşıyordu aslında ama tam olarak kaç yaşında olduğunu bilemedim. Hatta kökleri dışına çıkmış ve gövdesi de çok kalındı. Yanımda hareketlilik hissettiğim de kafamı çevirdim. Onun yanıma oturmaya çalıştığını görünce "Hey!" dedim ama o beni dinlemeyerek yanıma oturdu. Eline yerden dal parçası aldı ve ayaklarını altındaki kuma eşelemeye başladı.

"Buraya gelirken sadece bir umut demiştim." dediğinde bakışlarım yüzüne ulaştı.

"Günlerdir..." Güldü ama bu gülüş mutluluk belirten bir gülüş değildi.

"Haftalardır... Belki de aylardır yollardayım. Bilmiyorum." Sesinde ki yorgunluğu kelimelerine yansıdı.

"Her defasında pes etmek istedim. Bırak dedim. Umudumun söndüğünü fark ettim. Her geçen gün..." Elindeki dal parçasına odaklanmış bir şekilde devam etti.

"Ama ben ne kadar pes etmek istesem de, o kadar da bulmak istiyordum seni." Dediğinde bakışlarını gözlerimle birleştirdi. Onu izlerken yakalandığımdan bakışlarımı ondan çekmeden kaşlarımı çatarak sert bir şekilde bakmaya başladım.

"Beni?" dedim işaret parmağım ile kendimi göstererek.

"İzel ben uzun süredir seni arıyorum." Dedi sözümü keserek.

"Sen kimsin de beni arıyorsun? Hemen bu ormandan benim evimden defolup gidiyorsun!" Sesim ormanın içerisinde yankılanarak bana ulaşmıştı.

Oturduğum yerden hızlıca kalktım, çantamı alarak yürümeye başladım. Direk eve gitmek istiyorum. Sakin bir şekilde kafamı dinlemek daha sonra da olanları düşünmek istiyorum. Hatta ben bir süre bir şey düşünmeden öylece durmak istiyorum. Kolum tutulduğunda adımlarım kesildi ve bedenim geriye doğru savruldu.

Sakin olmak değil mi? Bugün ne kadar da sakin olmuştum ben!?

"Beni dinlemelisin!" Dedi elimi bırakmaya niyeti olmayan şahıs. Nefes al ver, bu sana iyi gelecektir. Ormanın mis kokusunu içine çek İzel, kuşların seslerini dinle bu seni rahatlatsın. Parmak uçlarındaki karıncalanmayı unut onu hiç düşünme. Biri tarafından gitmenin engellenmiş olduğunu düşünme İzel. Hala kolunun o kişi tarafından tutulduğunu düşünme İzel.

Hızlıca arkama döndüm, bileğime dolanmış elli çekerek bileğini ters çevirdim. Yere çökmesini sağladığımda diz kapağım ile sırtından bastırdım. Dudağının arasından açı dolu iniltisi döküldü.

"Bir daha ne beni takip et. Ne bana dokun!"

Parmaklarımın arasındaki bileği hafifçe güç uyguladığımda vücudu titremeye başladı. Anında güç uygulamayı kestim. Bu ona yeterdi. Bedenimi eğerek kulağına doğru uzandım. Dudağım kulağına dokunur hala geldiğinde üfledim.

"Umarım beni anlamışsındır. Yoksa senin için hiç iyi olmayacak."

Söylediklerim bittiğine göre onu bırakıp gidebilirim. Elimin arasındaki bileği, diz kapağım ile birlikte ileriye doğru ittirdim ve bedeni yere düştü. Bir saniye bile burada durmak istemediğimden arkamı dönerek hızlı hızlı eve doğru ilerledim. Adımlarımı hiç yavaşlatmadan ilerledim ve sonunda eve gelebildim. Bahçeye girerek merdivenlerden çıktım.

"Seni gördüm." yine aynı ses, yine aynı adam ve yine aynı adam adımlarımı kesti.

"Güçlerini gördüm." Diğerlerinin aksine bu sefer sesi sert çıktı. Bu adam bir türlü pes etmiyordu. Defalarca kovmama rağmen gitmiyor, sürekli arkamdan geliyor ve benimle konuşma içerisine girmeye çalışıyordu.

"Senin aradığım İzel olduğunu o an anladım."

 

 

Alandrahlall

 

 

27.08.2024

Loading...
0%