Yeni Üyelik
8.
Bölüm

1.Kitap:7.Bölüm

@alandrahlall

 

 

CEHENNEM ASANSÖRÜ

7.BÖLÜM:

İnsan bazen bazı anlar yaşar. Bu anlarda çevresinde odaklandığı tek bir nokta vardır. Soyutlanırsın andan, o andan koparsın. Şu anda ki anın içerisinde kala kalırsın. Ben bugün birinin sınırlarımdan geçişlerine sessiz kaldım. Ben özel alanımı istila eden bu adama karşı sessiz kaldım. Ormanlarına takılı kalan gözlerim, tenimde talan eden sıcaklığı beni zorluyordu.

"Belin zarar görmüş olmalı. O andan itibaren yüzünde acı çeken ifade var."

Bel boşluğumda kendini mühürlemiş olduğu parmaklarını hareket ettirdi. Canımın yandığı o noktaya doğru ilerleyen parmakları acının olduğu yeri biliyormuş gibi oralarda dolandı. Parmaklarının dolandığı, kıyafetlerimin üzerinden teninin değdiği her noktada acı mühürlenerek yok olmaya başladı. Teni bir sakinleştiriciydi sanki, tenimle bir bütün olduğunda ahenkle dans ediyorlardı. Beni uyuşturuyordu bu dansları.

Ben ne ara hayatıma bu kadar plansız giren bir adamı bu kadar yakınımda tutar oldum?

"Sırtına bakmamız gerekiyor." Bu ses tonu ile konuştuğunda sesindeki sakinleştirici tını ona parlamamı engelleyerek beni durduruyor.

Ben beni yönlendirmesini, dokunuyor olmasını ve ne yapmam gerektiğini söylüyor oluşunu daha kavrayamamışken bedenlerimizi ayırıp parmaklarını bileğime doladı. Ani gelişen her şey, kontrolümün dışında gerçekleştirilen her şey endişe duymamı sağlıyor. Üstelik bu anlarda sinirlenmemi engel olamıyorum. Onun yaptığı da bu. Konuşmak istedim, dudağımı hareket ettirdim ama kelimeler dökülemedi.

Bileğime sıkıca dolanmış parmakların sahibine baktım. Önümde ilerleyerek beni arkasından sürükleyen kişiye. Adam resmen beni arkasından sürükleyerek götürüyor. Ben buna karşılık tek bir kelime bile edemedim. Bu sırada çoktan arka bahçeden çıkıp ön bahçeye girdik. Merdivenlerden hızlı hızlı çıkarak giriş kapısının önüne geldik. Zaten boyu benden uzun olduğu için adımları bana göre genişti. Kapının önüne geldiğimizde ben Ally'e kapıyı açmasını söylemeden kapı açıldı. Biz hiç kapının açılmasını beklemeden içeriye girdik. Şaka gibi. Bu hareketin sonucunda dudağımdan bir gülüş firar etti. Sona yaklaştım artık.

İçeriye girdiğimiz an arkamızdan kapı kapandı. O anda beynimin içerisinde Ally'nin sesini duydum.

'Efendim, cam odaya inmeniz gerekiyor. Belinizde anlayamadığım şeyler gerçekleşiyor.'

Sesindeki endişe düşüncelerimin bir nebze de olsa kendisine gelmesini sağladı. Sessizce Affan'a karşı çıkmadan beni buraya getirmesini izin verdim. Artık yeter. Daha fazla Affan'ın arkasından sürüklenmek istemiyorum. Bileğimi kurtarmak için kendime doğru asıldım. Ani gerçekleştirdiğim hareketimden dolayı bileğimi kurtarabildim. Bedenini bana doğru döndürerek bakışları yüzüme ulaştı, kaşları çoktan çatık hale geçmişti bile.

"Odana çık. Ben gerisini hallederim." Odasına çıkması için gözlerim ile işaret edip, elimi merdivenlere doğru kaldırıp gösterdim. O benim gösterdiğim yerin aksine bana doğru bir adım attı.

"Bu kendi başına halledebileceğin bir şey değil. Bırak sana yardım edeyim." Sesindeki o ikna edebilecek ses tonu beni kararımdan döndürmeyecek.

"Kendim hallederim. Sen odana çık."

Sabırsız duruşum, ortamda ki ısrardan dolayı sesim yüksek ve sert çıktı. Israrlı bakışlarına karşılık sert duruşumu bozmadım. Derince soluk verdi, sol elini kaldırarak hoyratça saçları arasına daldırdı ve sertçe asıldı. Bakışlarını odanın her tarafından dolandırırken yerinde duramıyormuş gibi bir hale büründü. Bir şey söyleyecek gibi oldu ve sonra söyleyeceği şeyden vazgeçip dudağını ısırarak kendini durdurdu. Ormanlarını defalarca gözlerime iliştirdi daha sonra öfke ile çekti.

"Bak..." Hala elim ile merdivenleri işaret ettiğimden bakışları gösterdiğim noktaya değdi. Derince nefes alarak ormanları gözlerime düştü. "Sırtında ne oluyor bilmiyorum ama bir şeyler ters gidiyor. Gittikçe büyüyor, hissediyorum. Yüzündeki acıyı, bedeninin kasılışını fark edebiliyorum. Sen burada böyle beni odama göndermeye çalıştıkça canın daha çok acıyor. İzin ver." Sesinde ve kelimelerinde ki yalvarış beni rahatsız etti.

Vücudumdaki değişiklikleri ona yansıtmamam gerekiyorken o her şeyin farkında. Oysa ben ona hiç bir şey yansıtmadığımı düşünüyordum. Ben duygularımı güzelce saklayabilirken onun ne hissettiğimi anlıyor olması sabrımın son kırıntılarında dolaşmamı sağladı. Kontrol edemediğim sinirim gittikçe arttı. Sırtımdaki acı artmaya başladığından kontrolümden her şey çıkmak üzereydi.

'Efendim güç seviyeniz azalıyor. Güç seviyeniz %85'den %40'a geriledi.'

Hiç bir zaman güç seviyem elli beşin altına inmemişti. %40'ın altına inmiş olması imkansız olmalıyken şuanda gücüm o seviyede geziyordu.

Her şey o kadar sıradan ve sakin ilerken hayatımın içine dalan orman gözler her şeyimi değiştirdi. Bir kaç günde yaşananlar ve her şeyin üst üste gelmesi beni bitiriyordu sanki. Ben sakin olmaya çalıştıkça işler daha da çıkmaza giriyor.

"Bana güvenmiyor olabilirsin ama gücümü biliyorsun. Sana yardım etmeme izin ver."

'Efendim Affan Bey ile gelin.' Ally! Ally! Onu cam odaya indirmeyeceğim!

'Bunu yapmayacağım. Onu cam odaya indirmeyeceğim. Bunu yapmam demek her şeyi bilmesi demek.' Ally saçmalıyordu. Hayatımıza bir kaç gündür giren birinin cam odaya girmesini izin veremem.

'Efendim başka çaremiz yok. Zaten gücünü öğrenmemiz için cam odaya indirecektik.' Bu Ally'nin her şeye bir cevabı var.

Ormanlarından bakışlarımı ayırdım. Sinir küpüne dönmüş halde merdivenin altına doğru ilerledim. Öfke dolu adımlarımla gizli bölmenin önüne geldim. Bakışlarımı saniyelik hale bıraktığım yerde duran orman gözlere çevirdim. Onunla göz göze geldiğim için kafamı çevirerek sinir dolu nefes koyuverdim. Elimi gizli bölmenin yer aldığı bölmeye doğru uzatarak açılan bölme ile birlikte şifreyi okuttum. Şifre onaylandıktan sonra asansör geldi ve kapıları iki tarafa doğru açıldı. Açılan kapı ile birlikte "Gelmeyi düşünmüyorsan seni bekleyeceğimi hiç düşünme." Dedim.

"Beni gerçekten her an şaşırtıyorsun." Sesi sessiz evin içinde yankılandı.

Onu aldırış etmeden asansörün içerisine doğru ilerledim. Sert zemine değdikçe topuklularımdan çıkan tok ses içimdeki siniri bir nebzede olsa azaltmaya yaradı. Ben içeriye geçtiğimde o karşıma geldi.

"Yardım etmekten vazgeçtin herhalde." İçimdeki öfkeyi anlık bastırmaya çalıştım. Kafasını iki tarafa doğru sallayarak asansörün içerisine geçti . O asansöre girdiğinde tuşa basıp asansörün hareket etmesini bekledim. Asansörün kapları kapanarak hareket etmeye başladı. Bu süreçte ikimizde tek kelime etmedik. Duran asansörle birlikte kapıları açıldı. Asansörden inerek direkt cam odaya doğru ilerledim. Sırtımdaki acı artık fazlaca kendini belli eder olmuştu.

'Ally bunu yapmamı sen istedin. Umuyorum sonuçlarını da sorunsuzca sen çözersin.' Orman gözlere baktığımda şaşkın bakışları her yerde dolanıyordu.

Cam odaya giriş yaptığımda " Ally!" Diye seslendim.

"Efendim hemen acil durum odasına geçin ve sedyeye uzanın." Ally benim içeriye girmemle birlikte yapmam gerekenleri arka arkaya sıraladı.

Ben hızlıca acil odaya doğru ilerledim. Acil oda, cam odanın girişinin sağ tarafında yer alan bir odaydı. Karanlık camlarla kaplı olduğundan içerisi net gözükmüyordu. Ally bana talimatları sıralarken bir yandan da acil odayı devreye soktu. Işıkları ben girmeden yanmaya başladı. Odanın kapısına geldiğimde kapı açılırken içeriye girdim.

Acil odası küçük bir oda olduğundan içeride çok fazla eşya yer almıyordu. Ortada metal bir sedye yer alırken, onun tam üstünde ameliyat ışığı yer alıyor ve bu odaya ait olan uzun ve ince robot kollar vardı. Ameliyat masasının solunda ki duvara monte olan bu robot, Ally'nin kontrolünde her hangi bir sorun meydana geldiğinde kullanılıyordu.

Kapıda durmayı keserek metal sedyeye doğru ilerledim ve üzerine uzandım. Sırtımın metal sedye ile buluşmasıyla birlikte tüm vücudumu saran bir açı ortaya çıktı. Bedenime yayılan bu acı kas katı kesilmemi sağladı. Uzanayım derken sırtımdaki açıyı daha da artırdım.

"Hoş gelmemiş bir çocuk." Dedi robot kol.

Sesini her duyuşumda kendimi kötü hissediyorum. Ne zaman onun sesini duysam içimde bir yerler sızlıyor, ne zaman bana çocuk dese nefesimle birlikte anılarımın içerisine gömülüyorum. Bu seferde aynısı oldu. Yine ve yine.

" Her defasında bana aynı şeyleri yaşatıyorsun." Sırtımda ki acıyı umursamamaya çalışarak içine düştüğüm duygulara gömüldüm.

"Hoş gelmemiş çocuk her zaman gülmeli." Yine aynı sözleri söyledi. Yüzümdeki ifadenin kaybolarak tebessüm oluşmasını sağladı.

"Efendim yüz üstü uzanmanız gerekiyor. Üzerinizi çıkartın lütfen." Onu ikiletmeden sedyeden doğruldum. Bunu yaparken sırtımda ki acı kendini hissettirmeyi es geçmedi. Üzerimdeki badiyi nefesimi tutarak tek seferde çıkardım. Bedenimdeki elektriği kontrol etmekte zorlanmaya başladım. İçimde dolaşan elektrik gittikçe kontrolümden çıkmaya başladı. Sırtımdaki açı artıkça güçlerimi kontrol etmekte zorlanmaya başladım. Zaten kontrolümden çıkmayı bekleyen güçlere sahiptim.

"Efendim güç seviyeniz %90,58 seviyesine ulaştı. Sırtınızda ne varsa gücünüz ile savaşıyor ve size zarar veriyor." İşittiğim sözlerle resmen kanım çekildi . Elimdeki badi parmaklarımın arasından düşerek zeminle buluştu. Bir tane daha kriz geçirmem sonu olmayan bir yola girmemi sağlardı. Biraz önce gücüm % 40'lara düşerken şimdi yükselmesi beni iyi yerlere sürüklemiyordu.

"Ally güç transferi gerçekleşsin. " Dudağımdan dökülen kelimeler tam olarak çıkamadı bile.

Parmaklarımdan metale doğru akan şeyi hissettiğim an dikkatim iyice dağıldı. Algılarım kapanırken bedenimden firar eden güç tenimin her tarafını istila edip, vücudumun her noktasında hüküm sürmeye başladı. Vücudumu zorda olsa sedyeden kaldırarak bacaklarımı hareket ettirdim. Görüşüm bulanıklaştığından nereye gitmem gerektiğini göremedim. Kendimi toparlamaya çalıştım. Bedenimi ezbere bildiğim odayı düşünerek hareket ettirdim.

"Gücümü kontrol edemiyorum. Biraz sonra hepimiz –" dememe kalmadan bedenimin dışında bir katman halini alan elektriği fark ettim.

Kontrol panelinin olduğu kısma koşarak vardığım an elimi direk güç aktarım tuşunun olduğu yere koydum. İçimde kaynayan gücün o an tenimden sisteme doğru akışını hissetmeye başladım, vücudum patlayacak gibiydi. Bir kaç saniye içinde patlayarak param parça olacakmışım gibi hissediyordum. Kriz anında tenimin yüzeyi delice bir sıcaklıkla yanıyordu ve organlarımda meydana gelen o acı nefes almamı zorlaştırıyordu.

Hep bu kriz anını yaşadığımda ben istemediğim o ölümü istiyordum. Yaşadığım o bir kaç saniyeler canımın kopmasını yalvartacak hala sokuyordu beni.

"Efendim aktarım yapmanız işe yaramıyor ve güç seviyeniz düşmüyor. Aksine gittikçe artıyor." Allah kahretsin! Allah kahretsin!

"Ally..."

Çaresizce olacakları kabullendim. Belki de yıllardır çektiğim o acı son bulmak üzereydi. Çektiğim acıların anıları arasında dudağım iki yana doğru kıvrıldı. Saniyesinde kabullenişimi umursamadan geçmişime gittim. Yaşamım bir film fragmanı gibi gözlerimin önünde canlandı. Çaresizce olacakları kabullenişim benim mizacıma tersti ama ben bugün kabullenmiştim.

Bir şey hisseder gibi oldum. Vücudumdaki elektriğin yakıcılığından farklı olarak bir sıcaklık daha hissettim. Tenime değen sıcaklıkla birlikte kapattığım gözlerimi hızlıca açtım. Geçiriyor olduğum kriz yüzünden bedenimi hareket ettiremediğim için yüzümü arkaya doğru çevirdim. Aklımdan hiç bir şey geçmiyor olsa da gördüğüm bu görüntüyü beklemiyordum.

Varlığını bile unutmuş olduğum kişiyi arkamda gördüm. Gözlerim anında yer edindiği ormanlara düştü. Onu buraya ben getirmemişim gibi şaşkınca baktım. Ben onun varlığını bile unutmuşken en olmadık anda kendisini bana hatırlattı. Narin bir şeye dokunuyormuş gibi sırtımda parmaklarının dolanıyor oluşunu hissettim. Çıplak tenime değen sıcak teni yaramın olduğu yerlerde dolandı.

"Burada farklı şeyler oluyor." Bakışlarını gözlerimden çekerek sırtıma çevirdi. Kaşları çatılarak yüzündeki ifadeler anbean değişmeye başladı. Ne yaptığını algılayamıyordum çünkü beynim ve vücudum tükeniyordu.

"Ama iyileştirebilirim." En başından beri sesindeki naiflik hiç eksilmedi. Sırtımda dolanan bakışları çoktan gözlerime ilişiverdi.

"Daha önce hiç bu kadar büyük bir yarayı iyileştirmedim. Bu benim içinde ilk olacak. Unutun mu hem ben doktorum." Gülüşü stresin hakim olduğu odanın içerisinde melodi gibi yayıldı. Bileğimden tutup kendine doğru döndürürken ayakta zor duran vücudum onun kollarının arasına doğru yıkıldı.

"Seni hemen sedyeye yatıralım." Bir kolunu diz kapağımın altından, bir kolunu da sırımdan geçirerek beni kucakladı. Bedenlerimizi hareket ettirerek acil odasına götürüp beni hemen sedyeye bıraktı. Üzerime doğru bedenini eğerek bakışlarını vücudumda iç çamaşırımın açıkta bıraktığı kısımlarda dolandırdı, oradan boynuma ve kollarıma çevirdi bakışlarını. Bir süre sonra sonunda orman gözleri gözlerime düşebildi.

"Sırtını bakabilmem için seni şimdi çevirmem gerekiyor." Dedi.

Bedenime dokunmaktan geri kalmayan elleri benim yüz üstü uzanmamı sağladı. Tenimde dolanan parmakları canımı yaktığı için dudağımdan iniltiler döküldü. Sırtımdaki şeyi hiç bakmadım ama hemen iyileşmezsem nefesimin keseceğini hissediyorum. Açı dayanma eşiğimi sırtımdaki yara doldurmuş olmalıydı. Gözlerimin yavaştan kaydığını hissederken zor zor bilincimi toparlamaya çalıştım. Dişlerimi sıkarak dayanabilmeyi yeğledim. Gözlerimi açıp kapatarak gözlerimin önündeki o bulanıklığın kaybolmasını istedim ama işe yaramadı. Aksine gözlerimin önüne siyah bir perde gerildi. Bilincim kaybolmak üzere olduğunda konuşmakta zorlanıyor olsam da Ally'e seslendim.

"Ally iyi değ-"

"Hoş gelmemiş çocuğun film sonuçları çıktı. Ekrana yansıtılıyor." İşittiğim sesleler birlikte konuşmam bölünmüştü, ne olduğunu görebilmek için gözlerimi açtım. Hala o siyahlık kaybolmadığından net göremedim. Kafamı hafifçe kaldırdım. Bunu yapmamla birlikte sırtıma büyük bir ağrı saplandı. İstemsizce çığlığım dudağımdan firar etti.

"Hareket etmemen gerekiyor." Dedi orman gözlü Affan.

"Her hangi bir kırık gözükmüyor." Sesini işitiyor olsam da sırtımdaki acı yüzünden odaklanamıyorum. Affan önümde eğilmiş olmalıydı ki saçlarımda parmaklarının dolanışını hissettim.

"Biliyorum canın çok açıyor, iyileştireceğim seni." Kulağıma ilişen sesinden önce nefesi tenimi yalayarak geçti. O her konuştuğunda sesinde güven hissediyor olmam tam olarak bir yanılgıydı. Saçlarımda dolanan parmaklarını çekerken üzerime düşen gölge kayboldu.

Ally'nin sesini işittim. "Affan bey ne yaptığınızı bilmem için bu bilekliği takmanız gerekiyor." Ally'nin neyden bahsettiğini anlayamadım. Zihnime yavaşça düşen düşünceler yüzünden yanlış anlamış olmayı istedim.

"Ally!" Bu durumda sesim ne kadar güçlü çıkabiliyorsa o kadar güçlü çıkmasını çalıştım. Bu yaptığı hiç doğru değil ve bunu benim iznim olmadan yapıyor. Sonuçlarını bilmeyeceğimiz şeyleri bu hareketi ile fazla hızlandırmış oldu.

'Efendim benim şahit olduklarımı görseniz ona cip bile takardınız.' Sesi gergin bir yay edasıyla beynimin içerisinde yankılandı.

Yine kontrolümde olmayan her şey beni fazla geriyor ve sinirlendiriyor. Ally! Ne kadar sinirlensem de sana güveniyorum. Bu da beni sinir ediyor.

"İçeriye gelip duvardaki gözden bilekliğinizi alın." Ally'nin komutuyla birlikte Affan'ın derin nefes verişi odanın içerisinde yankılandı. Ne yapacağını bilmeyişi bu durumda onu korkutuyor olmalıydı. Sonuçta biz birbirimizi hiç tanımıyorduk üstelik üç gündür bir aradaydık.

"Zamanımız yok Affan Bey. İzel Hanım hemen iyileşmesi gerekiyor." Ally gözlerimin önünde baskıcı tarafını Affan üzerinde göstermeye başladı. Ally fazla baskıcı bir yapay zekaydı. İstediği şeyi eninde sonunda yaptırırdı. O bir şeyin olmasını istiyorsa bunun sonunda olmasını sağlardı ve siz bunu hiç bir zaman fark etmezsiniz. Onun bu davranışına hayrandım.

"Peki." Dedi.

Adım seslerini işitmeye başladım, içeriye doğru ilerlemiş olmalıydı. İçeriden birkaç sesler duyulmaya başladı ve arkasından adım sesleri. Bir süre sonra içeriye geldi, bu kadar kısa sürede hallettiklerine göre Ally ona kurulu bir bileklik vermiş olmalıydı. Bileklikler zaten Ally'nin kontrolündeydi.

Bir yandan istediğimiz şeyler istemediğimiz şekilde gerçekleşiyordu.

'Tüm kontroller bende. Bu bileklik sayesinde onun bize söylemedi her şeyi öğreneceğiz.'

'Şimdi sizin vücudunuza gücünü uygulayacak. Bileklik sayesinde size ne yaptığını takip edebileceğim. Herhangi yanlış bir hareket yada ters bir davranışa geçeceği an bileklik ile onu etkisiz hale getirebileceğim. '

'Efendim kontrol edemediğimiz her şey sizi yok etmek üzere bir tehdittir. Bu yüzden size bir şeyi söylemiyor olsam da sizin zarar görmenizi sağlamam. Her zaman ve her an önceliğim sizsiniz. Bunu unuttunuz mu?'

Evet... Bunu ona ilk gün ben söylemiştim. Yalnızlığımın içerisinde beni her saniye düşündüğünü belli ediyor olması her zaman bana güven veriyor. Bazen düşünemediğim detayları Ally'nin düşünüyor olması ve gerekeni sağlaması beni güvende hissettiriyor. Bu sayede hiçbir şey kontrolüm dışında olmuyor. Kontrolümden çıkan her şey Ally'nin kontrolü altında birleşiyor. Asıl şuan kontrolleri elime almıştım.

'Ally, Affan'nın sistemle ilgili daha fazla bilgi öğrenmesine gerek yok. Benimle buradan konuşmanı istiyorum. Affan seninle irtibatımızın gücünü bilmeyecek. Seni sıradan bir yapay zeka olarak düşünsün. Daha fazlası değil, her zaman daha azı.'

'Emredersiniz Efendim.'

"Dikkatim tamamen bilekliğe gitti. Artık başlıyorum." Saniyeler içerisinde parmakları tenime ulaştı. Tenime değen yanıcı ten içimde ürperti meydana getirdi.'Ally bilekliğin ulaşımını sıfırla. Sadece bir akıllı saat özelliklerine sahip bir bileklik olarak bilmesini istiyorum. '

'Bilekliğin ulaşımı sıfırlandı Efendim.'

'Her şey kayıtta olsun, buradan kalktığımda hepsini inceleyeceğim. Gözümüzden hiçbir şey kaçmamalı.'

Sırtımda ki parmaklar işe koyulduğu için hissettiğim açının üstüne başka bir açı daha ortaya çıktı. Dişlerimi sıkmaktan artık çenemin acısını da hisseder oldum. Tenimde hissettiğim şeyler onun dokunuşuyla değişmeye başladı. Saniyeler içerisinde açı bir anda dayanılmaz bir noktaya ulaştı. Yaptığı şey beni iyileştirmektense zarar vermeye başladı.

'Efendim gücünüz onun gücüyle savaşıyor. Ona mani oluyorsunuz.'

Hiç bir zaman beni yarı yolda bırakmadan savaşan gücümü unutmuştum. Burada delicesine bir acı çekiyorken kontrol etmem gereken bir gücüm olduğunu unutmuştum. Düşüncelerim çorbaya dönmeye başladığı için kendime mukayyet oldum. Yapmam gereken şey sadece gücümü kontrol etmek. Birde her an ölecekmişim gibi çektiğim o açıyı unutmam gerekiyor. Dişimi sıkmayı keserek gözlerimi yumdum.

Yüzümün dayalı olduğu sedyede kendimi birkaç saniye hissizleştirmeye çalıştım. Hiçbir şey düşünmeden bunu başarabilmek için derin bir nefes aldım. Vücudumdaki gücümü hissetmeye çalıştım. Her şeyi göz ardı ederek, sadece onu hissetmeyi odaklandım. Kanımda, damarımda, kaslarımda ve vücudumun her noktasında dolanan bu gücü hissetmeye çalıştım. Her noktamda hissedebildiğim, darmaduman olan o gücü, var olduğu noktaya toparlamaya çalıştım. Vücudumun her noktasına dağılmış ve çıkmaya çalışan o gücü sonunda kontrolüm altına alabildim.

Sırtımda ne vardı bilmiyorum ama bu kadar beni alt üst ediyor olan acının kaynağını merak ediyordum. Düşünüyordum ve aklıma düşen tek ihtimal dövüşte sırtımın zarar görmüş olmasıydı. Buna ekstra olarak günlerdir yaşadıklarım, gücümün sürekli bir anda artışı ve azalışı, üstüne üstelik krizler geçirmem ve bu da yetmiyormuş gibi iğne kullanmam vücudumu bitirmiş olabilirdi. Vücudumdaki değişimlerin hissedilebilir seviyeye ulaşmış olsa da ben bu değişimle birlikte bir türlü kendimi iyi hissedemedim.

'Ally cam duvarları siyaha kapla ve kapıyı kapatarak kilitle. Ben bu odadan çıkmadan onun dışarıya çıkmasını asla izin verme.'

'Efendim emirleriniz yerine getiriliyor, bil-' Son duyabildiğim şey buydu. Ally'nin söylediklerini sonlara doğru algılayamamıştım. O saniyelerde gözlerimin önüne bir perde indi, kulaklarımda gürültülü bir uğultu meydana geldi. Bununla birlikte bilincimin kaydığını hissettim.

...

Büyük bir gürültü koptuğunu işitiyordum.

Ara ara gelen bu gürültü bilincimin uyanmasını sağlıyor olsa da ben gözlerimi açamadım. Sadece hafifçe yüzümü hareket ettirebildim. Yapabildiğim sadece yüzümü hareket ettirebiliyor oluşumdu. Tahmin edemediğim bir zaman dilimi geçti. Bu sürede ben hala aynı sesleri duymaya devam ettim. O gürültüyü anlayabilmek için çabaladım, konuşabilmek ve en azından hareket edebilmek için uğraştım. Ben çabaladıkça o gürültü daha bir netlik kazandı. Beynimde ki o perde kalkmıştı sanki. İşittiğim seslerin sonunda ne olduğunu algılayabildim.

'MOR KOD!' 'MOR KOD!' Bu sağır edici alarm sesi güvenlik sisteminin mor kod 'a geçerek bunu bildiriyor olmasıydı.

Duyuyor olduğum bu yüksek ses benim sinirlenmemi sağlıyor. Ally neredeydi de bu sesi duyup kapatmıyordu? Olduğum yerde öfke dolu nefes koyuverdim. Beynimin bu süre zarfında uykudan çıkmaya başla, o perdenin kakmasıyla ambale olmuş algılarım açıldı, dakikalarca duymuş olduğum ses karmaşasını net algılayabildim. Biraz önce söylemiş olduğum ve hala duyduğum bu iki kelime beynimde yankılandı. Bunu istemsizce sesli dile getirdim.

'MOR KOD!'

Mor kod mu?

Uzandığım yerden nasıl kalktığımı anlayamamışken kendimi ayakta buldum. Birden ayağa kalkışım başımı döndürdü ve gözlerimin kararmasını sağladı. Tutacak yer aradım anlarda parmaklarım metal sedyeye değdi. Arkamdaki sedyeye tutunarak dengemi sağladım. Kendime süre vererek toparlanmayı ve algılarımın tam olarak yerine oturmasını bekledim. Bir kaç saniye sonra bedenimi doğrultarak odanın içerisinde dolanmaya başladım. Yerde, duvara dayalı halde uzanan Affan'ı fark ettim. Ormanları çoktan gözlerime ilişirken yeni uyandığı belli olan bakışlarıyla karşılaştım. Onun bakışları altında nerede olduğumu ve son olan şeyleri düşündüm. Aklıma düşen görüntüler arasında beynimde aynı kelimeler tekrar yankılandı.

Mor kod mu?

Odanın içerisinde kırmızı ışıklar yanıp sönüyorken 'Mor kod!' çağrısı sürekli tekrarlanıyor.

"Ally!" Kod çağrısı içerisinde sesim kayboldu.

"Efendim!" Onun bana ulaşan sesindeki şaşkınlığı hissettim.

Adımlarım çoktan acil odasından çıkarak cam odaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Karanlık odanın içerisinde kırmızı ışıklar yanıp sönüyor, karşımdaki kocaman ekranın ışığı odayı aydınlatıyordu. Ekranın açık olmasından dolayı ekranda açık olan pencereleri görebiliyordum. O kadar çok pencere açıktı ki, biri kapanırken biri daha açılıyor ve üst üste bir sürü pencereler yer alıyordu. Bunların hepsi saniyeler içerisinde gerçekleşiyordu ve ben bu yüzden kısa sürede açılıp kapanan pencerelerin içeriğini göremiyordum

Kontrol panelinin olduğu kısma geçtim. Hemen panelden kontrolü sağlayabilmek için tuşlara bastım ve tuşlar üzerinden sistemi kontrol etmeye çalıştım. Ne yaptıysam açılan pencereleri durduramadım. Ben daha sistemi bile kontrol edemiyorum. Kahretsin! Kontrol bende değildi, ne oluyorsa bu pencereleri açan şey sistemi kontrol etmemi engelliyordu.

"Ally kontrol sistemde." Öfke dolu sesim sistemin sesinin arasında yankılandı.

"Efendim, 6.30'dan itibaren ekranda kontrolüm dışı dosyalar ve pencereler açılıyor. Ben sistemdeki hareketliliği fark ettiğim anda kontrol sağlamaya çalıştım ama sistem kendini kilitlemişti. Benim girişimi izin verm-"

"ALLY!' Daha fazla devam etmesini izin vermeyerek sesimin tonunu kontrol etme çabasına girmeden ismini telaffuz ettim.

"ALLY! DİNLE!"

"Orman ve evin güvenliği dahil evi kırmızı koda getir." Kendimi kontrol altında tutarak ilk önce güvenliğimizi sağlamaya odaklandım.

"Güvenlik kırmızı koda getirildi efendim."

"Daha fazla şu sesi duymak istemiyorum. Mor kodu kapat ve sistem güvenliğini sustur derhal. Bu ses beynimi patlatmak üzere." Ally sistem güvenliğini susturup mor kodu kapattı.

"Sistemi kontrol edemediğini biliyorum, bende yapamıyorum. Bana sistem kayıtlarını aktar."

"Efendim 6.30 gibi sistemde hareketlilikler olmaya başladı. İznim dışı sistem kendisini gizli kısma aktardı. Benim kontrolüm sıfır, sistemdeki dosyalar şifrelerini açarak dosyaları harekete geçirdi."

'Efendim Affan bey her şeyi şahit oluyor.' Odaklandığım kısımdan koparak işittiğim isme odaklandım. Affan yine benim aklımdan çıkmıştı. Artık çoğu şeyi şahit olmuş birini cam odadan çıkartarak üst kata göndermemin bir anlamı yok. Aksine yakınımda durması gerekiyor.

"Yüklenen belgeler dosyaların ortaya çıkmasını ve şifrelerin açılmasını sağladı." Düşüncelerimi bir tepki vermemiş olmam üzerine Ally konuşmasını kaldığı yerden devam etti. Bakışlarım yan tarafımda duran Affan'a düştü. Kaşlarını çatmış, ellerini ceplerine iliştirerek bana bakıyordu.

'Görmemesi gereken ve bilmemesi gereken şeyleri şahit oldu. Neleri söylememen gerektiğini biliyorsun .' dedim. Sessizliğimi sonlandırarak. Komutum üzerine Ally sesli devam etmeye devam etti.

"Açığa çıkan dosyalar sisteme yüklenmeye başladı."

"Hangi belgeler bunlar?" Bakışlarımın odağı hala orman gözlerdi. Onun ormanları bir gözlerimde birde ekranda dolanıyordu.

"Affan Beyin belgeleri." Ally'nin sesi odanın içerisinde defalarca yankılandı. Kurduğu cümlenin içindeki Affan kelimesi cam odanın içerisinde yankı oluşturdu.

"Ne yaptıysam ona dair hiçbir şey bulamadım. Affan bey cam odaya giriş yaptığında sistem onun belgelerini erişti. Dünyada onun adına dair bilgiler yer alırken biyografisi ve hayatına dair hiçbir şey yer almıyor. İnternet ağında bir tane bile fotoğrafı yok." Artık çağımızda internet ağına düşmemiş insan var mıydı?

Hem de hiç fotoğrafı olmayan biri.

Bakışlarım hala üzerindeyken konuşması gerektiğini fark etmiş olmalı ki "Tahir dede hiçbir yere fotoğrafımın yüklenmemesi gerektiğini söyledi." Dedikleriyle birlikte istemsizce dudağımdan gülüş firar etti. Tahir dede böyle bir şeyi neden izin vermemiş olabilirdi?

"Zaten ben sevmem öyle şeyleri." Kaşımı kaldırarak kafamı salladım. "Ne? Sosyal medya kullanacak vaktim yok. Ayrıca vakit kaybından başka bir şey değil."

"Aptal!" Dedim kendimi tutamayarak. Yanına hızlıca ilerleyerek yumruğumu omzuna geçirdim.

"Ben seni yıllarca aradım. Ben her saniyemi seni bulmak için harcarken sen, seni bulmamı mı engelliyordun? Sen! Nasıl beni ararken benim seni bulmamı engel olabilirsin?" Omzuna tekrar bir yumruk geçirdim. Bu sefer diğerine göre daha sertti. Bu yüzünden bedeni hafifçe sarsıldı. Elimi avcunun arasına hapis ederek bedenimi hafifçe kendine doğru asıldı.

Bu adamla gözlerimiz her kesiştiğinde ormanlarındaki bu ifade hep ortaya çıkacak mı?

"İşte!" Dedi sesindeki o itici ses tonu ile. "Efendim size kaç kere söyledim. Bizim bunca yıldır bulamamızın tek sebebi Tahir dede." Ally'nin öfke dolu sesiyle bedenlerimizi ayırdım. Ondan uzaklaşarak aramıza mesafe koydum.

"Tahir dede sadece beni korumak istedi." Dedi Affan. İstemsizce kaşlarım kalkmış ve yüzümde gülümseme oluşmuştu. Sonunda aramızda benim gibi düşünen biri daha vardı.

"Hayır! İzel'in seni bulmasını zorlaştırdı."

"Beni, İzel'i bulmam için eğitti."

"Hayır İzel'in karşısına çıktığında Tahir dedenin eğittiği kişi olduğunu bilmesi için eğitti."

"Gücümü ortaya çıkardı, güçlü biri olmamı sağladı."

"Hayır Affan bey! Tahir dede İzel'in yerini biliyordu, sadece senin gücünü kullanmanı sağladı. Sen gücünü kullanmalıydın ki her geçen gün İzel kadar güçlü olabilesin. Kolye seni zaten İzel'e getirecekti. Ya sağ ya da ölü. Sadece bu süreci hızlandırdı."

"Ne dediğinin farkında mısın?" Evet benim dışımda biri Ally'i ile tartışmaya girdi.

"Bizim sistemimizi en başından beri bilen bir kişi senin neden fotoğraf koymanı izin vermesin?" Güzel soru. Bayılıyorum Ally'e! Tam hayran olunası.

"Çünkü İzel'in gün geçtikçe daha da güçleneceğini ve zekasının bu sistem üzerinde ne kadar çok etki yaratacağını biliyordu."

"Neden bunu yapsın? Bak ben Tahir dedeyi kısacık süre içerisinde biliyor olabilirim ama anlatmak istediklerin çok mantıksız. "

"HI!" dedi Ally. Yapay zekanın bu sesi çıkarıyor olması gerçekten komik.

"Siz gerçekten de eşsiniz. Sizinle uğraşmayacağım." Dedi Ally bağırarak. Sesindeki tribi iliklerime kadar hissettim.

"Ally!"

"Özür dilerim Efendim, haddimi aşmak istemedim ama dediklerimde sonuna kadar haklıyım."

Onların tartışması yüzünden asıl meseleden uzaklaştık. Ally ve her zaman haklı olduğunu söyleyen haykırışları alışkın olduğum şey. Asıl konumuza dönmek için odağımı ekrana çevirdim. Biraz önce arka arkaya açılan ve kapanan pencereler kaybolmuş ekranda sadece bir pencere açık kalmıştı.

"Ally ekranda sadece tek pencere açık. Hemen uzantılarını söyle ."

"Efendim, bu Affan beyin belgelerini yüklediğimde açığa çıkan dosya. Şifresi açılmış olduğu için içerisine girebiliyorum. İçinde iki dosya yer alıyor. Ekrandaki pencerede yer alan dosya bu."

"Dosyanın güvenliğini kontrol ederek bana dosyayı aç."

Birkaç saniye içerisinde ekrandaki dosyanın içerisine girerek içindekileri görmemizi sağladı. Açılan dosya ile erkana resmim düştü. Bu benim çocukluk resmimdi. Üzerimde pembe bir elbise vardı ve saçlarım iki tarafımdan at kuyruğu yapılmıştı. Renkli çiçek toklar saçlarımın arasından sarkıyordu. Bir süre sonra bu resim değişerek birkaç yıl önce çekilmiş olduğum fotoğrafım gözüktü.

Kendi resmim değişerek ekranda Affan'ın resmi gözüktü. Ekranda yer alan adamın gözleri yan tarafımda duran ormanları kadar canlıydı. Resmi ilk gördüğümde gözlerim o ormanlarına ilişirken zihnimde tek şey Affan diyordu. Ekranda ki görüntüde gülümseyen, gözlerinin içi parlayan Affan hiç değişmemişti. Ekranda ki resimdeki Affan 14-15 Yaşlarını anımsatıyor bana. O olgunluğu yerine genç ve toy duruşu resme yansırken değişmeyen şey ormanlarının parıldayışıydı galiba. Fotoğraf değişerek bir kaç yıl önce çekilmiş resmi açıldı. O genç halinden eser kalmamış, güçlü duruşuyla daha belirginleşen vücudu ben spor yapıyorum diyordu. Yüzündeki gülümseme hala orda dururken yine ormanları cam gibi parlıyordu. Gözlerine baktıkça ormanlarına düşüyordu insan.

Ekrandaki orman gözler kayboldu.

Yerine ekranda yeni bir resim açıldı.

Bedenim kasılarak parmak uçlarım karıncalanmaya başladı. Daha önce görmediğim bu kişi ekrandaki fotoğrafta gülümsüyordu. Mutluluğunu buradan bile hissedebiliyor, görebiliyordun. Mavi gözleri beyaz teninin üzerinde parlıyor, bebeksi yüzü dikkat çekiyordu. Sarı saçları onu oldukça genç görünmesini sağlamıştı. Ekrandaki fotoğraf değişti ve yeni bir fotoğraf geldi. Bu sefer fotoğrafta elindeki mikrofonu havaya doğru kaldırmış bedenini geriye doğru bükmüştü.

Bu mavi gözlü çocukta kimdi?

Fotoğraf kaybolarak ekran siyaha döndü. Bakışlarım istemsizce yan tarafımda duran orman gözlere ilişti. Ona baktığımda bakışlarının üzerimde olduğunu gördüm. O da bu kişiyi tanımıyor olmalıydı ve benim tanıdığımı düşünmüş olmalı.

Günler önce bir anda değişen hayatım yine bir bilinmezliğin içinde kaybolmamı sağlıyordu.

Ekrandan yüzüme beyaz bir ışık yansıdığında bakışlarımı orman gözlerden çekerek ekrana çevirdim. Ekranda tekrar benim resmim açılmıştı. Bu sefer farklı olarak ekranın üst kösesinde yer alan resmimin yan tarafında yazılar açılmaya başladı.

İzel ERKIRAN

Doğum tarihi: 02.02.1999

Gücü: Elektrokinezi

" Beyin gücü ile elektriği hükmedebilir.

Vücudunda elektrik açığa çıkar ve bunu dışa aktara bilir."

Benim gibi Affan'nın fotoğrafı yer aldı ekranda.

Affan DUMAN

Doğum tarihi:18.09.1994

Gücü: Biyokinezi

" DNA'lar üzerinde değişiklik yapabilir.

Yüksek süratte koşabilir.

Reflekslerini hızlandırabilir.

Eski hücrelerini yenileyebilir.

Kaslarını güçlendirebilir, kalıcı hasarlardan kurtulabilir."

İçimde tarif edemeyeceğim duygular açığa çıkmaya başladı. Benim yıllardır, her an aradığım kişiler orman gözlerin hayatıma girmesiyle tüm detayları ile avucuma bir nimet olarak sunuluyordu. Ben kaybedişlerimi orman gözlerin gelmesiyle kazanılmışlığa çeviriyor olmalıydım.

Çağın VAROL

Doğum tarihi: 04.06.2000

Gücü: Telekinezi

Cisimleri düşünce gücü ile hareket ettirebilir.

Üçümüzün de yan yana getirilmiş fotoğrafları ekranı kapladı.

Ben,

Affan

Çağın

 

Alandrahlall

Bölümün Wattpad de yayınlanış tarihi:21.10.2022

04.09.2024

Loading...
0%