Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@alara.mrglu

Sevda mahallesinde gün aydığında mahallenin sakinleri işlerine, okullarına ve başka nedenlerden evlerinden çıkmak için hazırlanırken elinde bavuluyla mahallede hızlı hızlı yürüyerek ilerleyen düz sarı saçlı bir kız vardı. Düz sarı saçlı kız heyecanlı bir şekilde bavulunu çekiştiriyor hem de mahallesine uzun zaman sonra gelmenin mutluluğunu yaşıyordu.

Bir kaç dakika sonra mor renkli bir evin önünde durarak evi ve etrafını incelemeye başlamıştı. Evin bahçesine doğru gözlerini çevirdiğinde ağaca bağlanmış olan salıncağı gördü. O salıncakta ne çok anıları olmuştu. Salıncakla ilgili olan anılarına dalacaktı ki evin en güzel manzaraya açılan camından 45li yaşlarında olan saçları ağarmış, gözlerinde özlemin, hasretin izleri olan bir kadın bakıyordu. Elindeki borcamda olan tatlıyı soğuması için camın önüne koyarak işine geri döndü.

Sarı saçlı kız kadının yaptıklarını izlediğinde gözleri dolmuştu. Burayı o kadar özlemişti ki. Neredeyse şuracıkta oturup hüngür hüngür ağlayacaktı. Kendini tutarak evin kapısına doğru ilerlemeye başladı.

Bir süre sonra kapının önüne geldiğinde elini zile götürdü. Tam çalacaktı ki elini geri çekti. Neden çalmakta zorlanıyordu ki?

Kendini sakinleştirmeye çalışıp tekrar elini zile götürüp düşünmeden zile bastı. Zildeki elini çekip kalbine götürdü. Sarı saçlı kız heyecandan bayılma noktasına gelmişti. Evin kapısı yavaşça açıldığında evin içinden burnuna gelen o koku gözünden bir damla yaş düşmesine sebep oldu. Ev hala aynı kokuyordu. Elini yanağına götürüp gözünden yanağına doğru akan yaşı sildi. Evin kapısı tamamen açıldığında saçları ağarmış olan kadın sarı saçlı kızı gördüğü anda şaşırıp kaldı.

"Almilamm! canım kızım sen mi geldin?"

Sarı saçlı kız artık diğer gözyaşlarını da tutamayıp ağlamaya başladı. Saçları ağarmış olan kadın kıza sarıldığında tam da o an bir anne ve evladın yıllar sonra kavuşması meydana geldi.

Almiladan

Evime döneli iki saat oluyordu. Annemle hasret giderdikten sonra odama gitmiştim. Üç buçuk senedir buralardan ayrı kalmıştım.Buraya bir tek ilk atandığım sene yaz tatilinde gelebilmiştim. Sonraki yaz tatillerinde sürekli bir iş çıkınca evime gelememiştim. Düşüncelerimden sıyrılıp bavulumdaki eşyalarımı artık kalıcı olarak dolabıma yerleştirmeye başladım. Kıyafetleri yerlerine yerleştirirken pantolonumun arka cebinde olan telefonum titremeye başladı. Elimi arka cebime götürüp telefonu aldığımda arayanın Ayşen olduğunu gördüm. Ayşen benim çocukluk arkadaşımdı. İlkokulda, ortaokulda, lisede ve üniversite de bile ayrılmamıştık. Fakat sonra kendisi buradaki okulda çalışmaya başlayınca ve ben buradaki okula giremeyince ayrılmak zorunda kalmıştık. Benim atandığım şehir Gaziantepti. Oradaki anılarım çok güzeldi. Güzel arkadaşlıklar yapmış ve onlarıda geride bırakmıştım.

Ayşenin çağrısını cevapladığımda cıvıl cıvıl sesiyle benimde enerjimi yükseltmeye başlamıştı.

"Canımm arkadaşım sen dönmüşsün ve bana haber vermedin öyle mi?"

"Ayşenim canım benim sürpriz yapmak istedim. Hem anneme bile söylemedim geleceğimi. Kadın beni görünce şaşırıp kaldı."

"Ee tabi şaşırır evine geldiğin mi vardı?"

"Ayşen bu konuları şimdi açmayalım canım. İstersen bir iki saat sonra buluşalım olur mu?"

"Olur buluşalım ben sana buluşacağımız yerin konumunu atarım. Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz Ayşen."

Telefonu kapattığımda annemin aşağıdan bana bağırmasını duydum.

"Almilaaa baban geldi kızım."

Tüh be babama da sürpriz yapacaktım. Annem dayanamadı söyledi hemen demek ki. Bavulumda kalan son birkaç kıyafeti de dolabıma yerleştirdikten sonra bavulu dolabın üstüne koyup odamdan çıktım. Aşağıya indiğimde babam hazır olan yemek masasına oturduğunda annemde babamın tabağına yemek koyuyordu. Masaya geldiğimde babam beni farkettiğinde gülümseyerek bana baktı.

"Kızım hoşgeldin hangi rüzgar attı seni buraya?"

Babam hiçbir zaman sevgisini tam yansıtmazdı. Değişik cümleleriyle ya da iğneleyici laflarla konuşurdu. Benim başka şehire gitmemi de istememişti. O yüzden bu şekilde konuşmasını normal buluyordum. Senelerdir de gelmeyince iyice bana darıldığını anlamıştım.

"Baba artık evime döndüm. Oradaki öğretmenliğim bitti. Bizim mahallede ki okulda öğretmenlik yapmaya başlayacağım."

"Ah be kızım keşke zamanında buradaki okulda işe başlasaydın."

"Yusufff kızımı rahat bırak. Daha yeni geldi. Yol yorgunudur hem. Bu konuları şimdi bir kenara bırakalım."

Anneme gülümsedikten sonra yemeklerimizi yemeye başladık. Yemekleri yiyip masayı kaldırdıktan sonra saatin daha erken olduğunu gördüğümde biraz mahallede dolaşmaya karar verdim. Evden çıktığımda aklıma gelen kişiyle olduğum yerde kaldım. Demir...

Demir acaba şu an ne yapıyordu. Buradan ayrılırken lokanta açma girişimlerindeydi. Şimdi siz demirin kim olduğunu merak etmişsinizdir. Demir benim bebeklik arkadaşımdı. Aslında bizimkisi arkadaşlıktan da öteydi. Onunla aramda anlamlandıramadığım özel bir bağ vardı. Bu bağ ben gidince biraz bozulmuştu. Demir ben gideceğim gün bana küsmüştü. O gün ki bakışları aklıma geldiğinde hala çok üzülüyordum.

Düşüncelerimden sıyrıldığımda acaba o lokantayı açmış mıdır diye merak edip bunu birilerine sormaya karar verdim. Evden uzaklaşıp alt mahalleye doğru ilerlerken Demirlerin evinin önünde durdum. Başımı kaldırıp eve baktığımda birkaç anım gözümde canlandı.

7 yıl önce

Demirin matematiği çok iyiydi bu yüzden hep onun evine gidiyordum. Bugün de yine Demirlerin evine gidecektim. Matematik test kitaplarımı ve kalemlerimi alarak yola koyuldum. Demirlerin evinin önüne geldiğimde içim kıpı kıpırdı. Nedenini bilmiyordum fakat Demirlerin evi bana çok güzel geliyordu. Kapının yanındaki zile bastım ve beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra kapı açıldığında karşıma bir adet atletli Demir çıkmıştı. Demir kapıları hep bu vaziyette mi açıyordu?

"Hoş geldin Almila."

"Hoşbuldum da..."

"Noldu Almila?"

"Atletli bir şekilde kapıyı açtığının farkındasındır umarım."

Benim dediğim şeyle gözlerini vücuduna çevirdi.

"Ah pardon unutmuşum ya. Sen geç içeri ben tişort giyinip geleyim."

Demir'e gülerek içeri girdiğimde Demir kapıyı kapattı. Ben salona doğru ilerlediğimde Elif teyzenin sesini duydum.

"Demir oğlum kim gelmiş?"

"Ben geldim Elif teyze."

"Aaa Almila kızım hoş geldin. Gel otur kızım."

"Hoşbuldum Elif teyze. Nasılsınız iyi misiniz?"

"İyiyiz canım benim siz nasılsınız?

"Bizde iyiyiz Elif teyzem sağ olasın."

Elif teyzeyle salondaki koltuklarda oturduğumuz sırada içeriye Demir'in 11 yaşındaki kız kardeşi girdi. Demir'in kız kardeşi Buse beni baya seviyordu. Benim ne abim, ablam ne de kardeşim vardı. Fakat Buseyi kız kardeşim olarak görüyordum. Buse annesinin yanına doğru ilerlerken beni farkettiğinde bir anda durdu. Adımlarını bana doğru yöneltip kollarını açarak bana sarıldı.

"Almila sen kesinlikle bu evin kızı olmalıydın. Seni bu evdeki herkes çok seviyor. Seni biz alsak mı ne yapsak?"

Buseye sarılarak karşılık verdiğimde Elif teyzenin söylediklerini gülümsedim.

****

Anılarımdan çıktığımda Demirlerin evinin kapısının açıldığını farkettim. Kapıyı açan kişi orta boylarda kıvırcık saçlı bir kızdı. Bu kız kimdi acaba? Kızın ardından Elif teyzeyi de gördüğümde gözlerim yine dolmuştu.

"Buse dikkatli git güzel kızım. Oraya varınca beni aramayı unutma tamam mı?"

O kıvırcık saçlı kız Buse miydi? İnanamıyorum Buse ne kadar da değişmişti. Saçları düzken kıvırcığa dönmüştü. En çok da saçlarına şaşırmıştım. Sonra bi anda ağaç gibi dikildiğim aklıma gelince onların yanına doğru ilerlemeye başladım.

Beni ilk farkeden Elif teyzeydi. İlk baktığında başını tekrar Buseye çevirip tekrar bana çevirdiğinde şaşırıp kaldı.

"Buse benim gördüğümü sende görüyor musun?"

"Neyi anne?"

Busede beni farkettiğinde ağzı açık kaldı. Onlara gülümseyerek daha da yaklaştığım.

"Almila kızım sen misin bu? Ne kadar güzelleşmişsin yavrum. Ne zaman geldin hiç de geleceğini haber etmedin kırılıyorum artık."

"Sürpriz yapmak istedim Elif teyze."

Bakışlarımı Buseye çevirdiğimde bana kırgın bakıyordu.

"Almila abla sana çok kırgınım. Ama şu an seni gördüğüme o kadar sevindim ki kırgınlığımı unutabilirim."

Buseye gülerek baktığımda birbirimize sıkıca sarıldık. Buse hüngür hüngür ağlamaya başladığında bende gözyaşlarımı tutamayarak sessizce ağlamaya başladım.

"Yeter kızlar beni de ağlatacaksınız. Buse kızım hadi sen git geç kalacaksın artık. Döndüğünde Almila ablanı görürsün."

"Almila abla tekrar gitmeyeceksin değil mi?"

"Yok ablacım temelli döndüm buraya. Bizim okula da tayinimi aldırdım. Bundan sonra benden kurtuluşun yok."

Bu dediğime üçümüzde güldüğümüzde aklıma Busenin şu an nereye gidecek olması takıldı.

"Sahi Buse şu an nereye gidiyorsun?"

"Almila abla İstanbul Bilgi üniversitesinde Radyo televizyon ve sinema bölümünü kazandım. Okul Eyüpsultan da o yüzden gidip gelmektense yurtta kalmayı tercih ettim."

"Buse tebrik ederim canım güzel bir bölümü kazanmışsın. Doğru canım gidip gelmektense yurtta kal daha iyi."

Bizim oturuyor olduğumuz yer Tuzla olduğu için her gün o yolu çekmemesi daha iyi.

"Arada haftasonları gelde bi sohbet ederiz Buse."

"Olur Almila abla. Neyse gideyim artık görüşürüz anne görüşürüz Almila abla."

Buse ikimizede el sallayarak yanımızdan ayrıldığında artık merak ettiğim şeyi Elif teyzeye sormalıydım.

"Elif teyze Demir şu an ne yapıyor? Nerede şu an? En son buradan gitmeden önce lokanta açıyordu."

"O lokanta şu an da ne kadar meşhur oldu biliyor musun? Demir'in yemeklerini yemek için hep bizim mahalleye geliyorlar."

"Sahii mi diyorsun Elif teyze? Çok iyi bir şey bu. Peki bu lokanta nerede artık geldiğimi bilmeyen bi Demir bir de Mehmet amca kaldı. Onları da hemen görmek istiyorum."

Elif teyze bu heyecanıma karşılık gülerek bana baktı.

"Bizim ahmetin kırtasiyesi varya onun çaprazındaki ara yoldan içeri giriyorsun hemen solda kızım."

Ahmet dediği kişi de Elif teyzenin kardeşinin çoçuğu oluyordu. Elif teyzeye sarılıp benden bir kahve içme sözü de aldığında, yanından ayrılarak lokantaya giden yola doğru ilerlemeye başladım.

20 dakika sonra

Demir'in lokantasının önüne geldiğimde heyecanlanmaya başlamıştım. Yıllar sonra Demiri ve babası Mehmet amcayı görecektim.

Lokantanın kapısını açtığımda kasada duran Mehmet amcayı gördüğümde o da kimin geldiğine bakmak için başını kaldırıp bana baktı. Mehmet amcanın gözleri şaşkınlıktan sonuna kadar açıldığında ona gülümseyerek baktım. Mehmet amca yanıma gelerek kollarını açıp bana sarıldı.

"Almila yavrum hoşgeldin."

Birbirimizden ayrıldığımızda Mehmet amcanın gözlerinin yaşardığını farkettim.

"Hoşbuldum Mehmet amca. Nasılsın iyi misin Mehmet amca?"

"İyiyim kızım sen nasılsın? Sen bir hafta sonra gelecektin erken geldin. Bir sorun yoktur inşallah."

"Yok Mehmet amca ordaki işim bitti artık zaten. Tayinimi de bizim mahelledeki okula aldırdım."

"İyi bakalım kızım çok sevindim ama iyi ki erken gelmişsin. Ha bu arada otur sana yemek söyleyeyim seni görünce yemek aklımdan çıktı."

"Sağ ol Mehmet amca."

Mehmet amca bir masanın önündeki sandalyeyi geriye doğru çektiğinde bende sandalyeye oturdum.

"Mehmet amca Demir yok mu?"

Mehmet amca gülerek cevap vermeye başladı.

"Demir oğlum içeride lahmacun yapıyor. Dur söyleyeyim sana da bir tane yapsın."

Mehmet amcaya gülümseyerek başımı tamam anlamında aşağı ve yukarıya doğru salladım. Mehmet amca neşeli bir şekilde arka kapıya doğru ilerledi. Lokantaya göz gezdirmeye başladığımda birçok kişi yemeklerini yerken birçok kişide siparişlerini bekliyordu. Birkaç dakika sonra içeriden Mehmet amcanın çıktığını ve ardından yüzünü göremediğim bir adamın çıktığını gördüm. Mehmet amca kasaya doğru ilerlediğinde o adamın tam yüzünü gördüğüm anda şaşırıp kaldım. Demir'i görmeyeli ne kadar çok değişmiş. Ben tam üç buçuk senedir buralara gelmemiştim. Bu üç buçuk senede tek değişmeyen bizim ev ve annemdi. Demirle uzun bakışmamızdan sonra ayağa kalkıp hızlıca yanına gelerek bir anda ona sarıldım.

Yazarın anlatımından

Demir lokantasının mutfağında lahmacun hazırlarken bir yandan da sevdiği kızı yakında göreceğini düşünüyordu. Demir Almilayı küçüklüğünden beri seviyordu. Demir her ne kadar sadece arkadaş olarak sevmeyi denesede kalbine söz geçirememişti. Almilaya sevgisini hiç açıklayamamıştı. Almilaya söylerse arkadaşlıkları da bozulur diye sessiz kalmıştı. Şimdi sevdiği kız 1 hafta sonra gelecekti. Tabi Demir öyle biliyordu. Demir düşüncelerinle boğuşurken içeriye babası girdi.

"Demir oğlum inanamazsın az önce lokantaya kim geldi"

Demir kaşlarını çatarak elindeki hamuru bırakıp babasına döndü. Babası gülümseyerek ona bakıyordu.

"Oğlum sevdiğin kız gelmiş sonunda."

Demir babasının söylediğini anlamlandıramadığı için babasına bakmaya devam etti.

"Anlamadın mı oğlum Almila gelmiş. 1 hafta sonra gelecekti fakat erken gelmiş."

Demir de herkes gibi şaşkınlıkla babasına baktığında ellerini önlüğüne silip önlüğü bir çırpıda çıkararak bir kenara koyduğunda hızlıca lokanta tarafına geçti. Demir lokantanın içine göz gezdirdiğinde karşısındaki sarı saçları gördüğünde Almilayı tanımıştı. O sarı saçları kim unutabilirdi ki. Demir Almilayla göz göze geldiğinde özlemle hasretle ona bakmaya başladı.

Almiladan

Demir kollarını bana sımsıkı sarmıştı.

"Almilam seni çok özledim. Her ne kadar çok zamandır gelmediğinden dolayı sana kırgın olsam da seni karşımda gördüğüm an bütün kırgınlığım geçti. Bir daha gitme hiçbir yere olur mu?"

Başımı kaldırıp Demir'e en içten gülümsememi sundum.

"Bundan sonra"

Durup elimi Demir'in kalbine koydum.

"Buradan gitmeyeceğim."

Ahh ben az önce ne yaptım. Neden yaptığımı bilmiyorum fakat Demir'in yanına geldiğimde her şey tepetaklak oluyordu.

Loading...
0%