Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@alara.mrglu

2 Gün sonra

15 Ekim Cumartesi

Demir'in sürprizinin üzerinden 2 gün geçmişti. Demir'in yaptığı sürpriz karşısında öyle çok sevinmiştim ki yüzümden gülümseme hiç eksik olmamıştı. İzlediğimiz filmde aşırı güzeldi. Duygusal bir film olduğundan izlerken baya ağlamıştım. Demir de napsın canım benim beni sakinleştirmeye çalışmıştı. Sahilden eve döndükten sonra yüzümdeki gülümseme ve ağladığım için şişen gözlerimi gören anneme Demir'in sürprizini anlattığım da ses etmemişti. Fakat babam için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Benim Demirle olduğumu tabii ki biliyordu ama beni üzecek bir şey mi yaptı diye çok endişelenmişti. Ona durumu anlattığımda çok inanmamıştı. En sonunda saat bire gelirken babam Demir'i aramış bize gelmesini söylemişti. Annemle birlikte onu vazgeçirmeye çalışmıştık ama nafileydi. Gece vakti adamı yatağından kaldırıp bizim eve getirtti. Demir ürkek bakışlarla bize baktığında ben sorun yok dercesine bir hareket yaptım. Babam Demirle özel konuşacağım diyip bizi salondan çıkarmıştı. Tabii ben durur muyum? durmam. Demir'e ne konuştunuz diye sorsam bana söylemezdi o yüzden dinlemiştim. Babam Demir'e aynen şunları söylemişti.

 

"Demir oğlum biliyorsun biz seni oğlumuz gibi biliyoruz küçüklükten beri bu hep böyle oldu. Almilam bizim tek çocuğumuz ve biz küçüklükten beri onun üzerine çok düştük. Aman üzülmesin aman bir şey olmasın diye. Fakat hayatı öğrenebilmesi için de düşe kalka bu yollardan geçilir. Almila kızımla ilişkinizi öğrendim. Geçen ki festival zamanında gördüm sizi. Ben size karşı değilim tabi ki oğlum amma eğer kızımı üzecek, onun gözünden bir damla yaş akıtacak olursan yanında değil karşında olurum bunu da bilmiş ol. Bu akşam eve gelince hem mutlu hemde gözlerini şişmiş görünce sen üzdün onu sandım. Sonra açıkladı filme ağlamış da. Ben yine de endişelendim. Senin de onu üzmeyeceğini bilirim oğlum. İşte bu da baba yüreği naparsın. Sadece anneler böyle diyecek diye bir şey yok ya."

 

Babamın son sözünden sonra ikisi de güldüler. Sonrasında Demir beni hiç bir şekilde üzmeyeceğini babama çok güzel bir şekilde ikna ettirmişti.

 

Neyseki o gün sorunları hallettiğimize göre şimdi ki zamana dönebiliriz. Bugün Cumartesi olduğundan ve okula gitmeyeceğim için bahçemizdeki armut modeline benzeyen salıncağa oturmuş kahvemi yudumluyordum. Son son bu güzel havaların tadını çıkarıyordum. Sonbahardaydık aslında ama sonbahar kendini Kasım ayına saklıyordu galiba.

 

 

 

(Bahsettiğim salıncak)

Yere değen ayaklarımı çimlere bastırıp kendimi ileri geri hareket ettirerek salıncağı hareket ettiriyordum. Bu salıncak fazla sallanmaya gelen bir salıncak değil tabii ki babam sürpriz olarak bu sabah almıştı. Henüz yere montelememiştik anlayacağınız. Kupamdaki kahvemden son yudumu da aldıktan sonra kupayı yere koydum. Gözlerimi kapatıp biraz dinlenmeye karar verdim. Bütün haftanın yükünü bu şekilde çıkarmak istiyordum. Ortaokul öğrencilerine ders anlatmak deveye hendek atlatmaktan zordu. Öyle bir şey işte neyse. Yani şikayet ediyorum gibi gözükmesin sakın ben öğrencilerimi tabii ki seviyorum. İşimi de seviyorum. Bazen yorucu geliyor bana. Her işin de bir zorluğu yok değil yani. Galiba dinleneceğim diye bu sefer de düşüncelere daldım. Böyle de beynimi yormuş oluyorum.

 

Düşüncelerimle boğuştuğum sırada eşofmanımın cebindeki telefonum iki kere titredi. Telefonumu titreşim moduna aldığımı bir anlığına unuttuğum için yayılmış olduğum salıncaktan sıçrayarak kalktım. Elimi cebimdeki telefona götürüp cebimden çıkardım. Sağ baş parmağımı yan tuşa dokundurduğumda parmak izimle telefonu açtım. WhatsApp'a girdikten sonra sohbetlerde mesajın Ayşenden geldiğini gördüm. Sohbete tıkladıktan sonra mesajı okumaya başladım.

 

"Almila canım ne yapıyorsun? Ben çok sıkıldım evde ya. Anneminde günü varmış oraya gitti beni de az kalsın zorla götürecekti zor kurtuldum."

 

"Almila bak ne diyeceğim saat 14.30 gibi buluşalım mı? Biraz alışveriş yaparız. Bir şeyler içeriz falan. Olur mu?

 

Ayşen'in annesi Sinem teyze güne gittiyse eğer kesin annemde gitmiştir. Ee öyle olsa bana haber verirdi. Neyse içeri geçtiğimde annem evde mi diye bakarım. Şimdi Ayşen'e vereceğim cevabı düşünüyordum. Alışverişe gidersem Ayşen'in on saat mağazaları dolaşmasından dolayı daha çok yorulacaktım. Diğer türlü yeni kıyafetler almam da gerekiyordu. Kıyafetleri deneyip üzerime nasıl oluyor diye bakmaya da üşeniyordum açıkçası. Neyse yine de gitmeliyim. Bu fırsatı kaçırmamak gerekiyor. Klavyede yazacağım harflere dokunarak Ayşen'e cevabımı gönderdim.

 

"Bir şartla gelirim her mağazada 2-3 saat bir şeye takılı kalmayacaksın. Anlaştık mı? Benimde yeni kıyafetlere ihtiyacım var ama çok uzun uzun incelemeye de üşeniyorum."

 

Bugün bir keyifsizlik bir halsizlik var üzerimde ama anlamadım. Mesajımı gönderdiğim anda anında görüp mesajıma cevap yazmaya başladı. Yazıyor.. kelimesi kaybolunca mesajı bana ulaştı.

 

"Aaa aşk olsun ben mi 2-3 saat takılı kalıyorum?"

 

Şimdi Ayşen trip atmaya başlayacak gibi duruyor. O yüzden telefonu kapatarak anneme bakmak ve üstümü giyinmek için oturduğum salıncaktan kalktım. O güzelim yerimden kalkınca bir üzülmüştüm ama mayışmaya biraz ara vermeliydim. Yere eğilip yerdeki kupamı alarak evin bahçeye açılan kısmındaki sürgülü kapıya doğru adım atmaya başladım. Sürgülü kapıya geldiğimde hala evden ses gelmediği için annemin güne gitmiş olduğunu anladım. Sürgülü kapıyı çekip mutfağa adımımı atarak tezgaha doğru ilerledim. Elimdeki kupayı tezgaha bırakarak hazırlanmak için hızlıca mutfaktan çıktım.

 

******

 

Üstümü giyinmemin ve makyajımı yapmamın üzerinden bir buçuk saat geçmişti. Son kez aynadan kendime bakarken telefonum çaldı. Telefonumu yatağın üzerinden alarak ekrana baktığımda Ayşen'in aradığını gördüm. Aramayı cevaplandırarak telefonu kulağıma götürdüm.

 

'' Almila hazır mısın? Neredeyse iki saatir senin hazırlanmanı bekliyorum.''

 

"Hazırım şimdi çıkacağım evden."

 

Ayşen kapının önüne geldiğini söyleyince telefonu kapatarak odamdan çıktım. Dış kapının önüne geldiğimde vestiyerden hırkamı alarak dış kapının kolunu aşağı çekip açtım. Kapıyı açtığım an Ayşen önümde belirdi.

 

"Tövbe estağfurullah korktum Ayşen. Ne öyle bir anda çıkıyorsun önüme?"

 

Ayşen gülmeye başladığında somurtup ayakkabılarımı giymeye başladım. Keyifsizliğim gittikçe artıyordu. Şu ana kadar Demir beni hiç aramamıştı. O aramadı diye bende onu aramıyordum. Belki arayamayacak kadar meşguldü bilemiyorum. Ayakkabılarımı giyerken aklıma anahtar almadığım geldi. Hemen vestiyerin çekmeceli gözünden evin anahtarını alıp ayakkabılarımı sonunda giyindim.

 

"Almila noldu moralin bozuk gibi duruyor? Bir keyifsiz gibisin."

 

"Bir keyifsizlik var üstümde. Senin alışveriş işini de biraz kıyafete ihtiyacım var diye kabul ettim. Nedense bugün moodum iyi değil. Oysa sabah iyiydim ama bilmiyorum."

 

"Demir aramadı seni dimi o yüzden bu keyifsizliğin? Tanıyorum ben seni Almila bu tarz bir durum olsa hemen modun düşer."

 

Ayşen konuşmasını bitirdiği sırada çantamı alarak kapıyı kapattım. Anahtarla da kilitledikten sonra Ayşen benim koluma girdiği sırada yürümeye başladık.

 

"Hayır aramadı. Normalde sevgili olduğumuz günden beri sürekli sabahları mesaj atar öğle vaktinde arar. Belki arayamayacak kadar çok işi vardır. Öğle vaktini de geçti normalde araması gerekiyordu. Neyse bir açıklaması vardır elbet."

 

"Almila bencede sıkma canını evrene kötü mesajlar yollamayalım dimi? Şimdi bunu düşünmeyi bir kenara bırakıp alışverişimize odaklanacağız tamam mı?"

 

Başımı olumlu anlamda salladığında Ayşen yanağımdan bir makas aldı. Ayşen'in bu yaptigina gülümsediğimde 'ha şöyle ya gül biraz' diyerek daha da gülmemi sağlamıştı. Ayşen en iyi arkadaşım. Küçük hareketleriyle bile beni gülümsetmeyi başarıyordu.

 

****

Ana yolda biraz bekledikten sonra sürekli dolu olan ve bizi alamayan taksilerle sinirimiz tavana çıkmıştı. Fakat sonra şükür ki bomboş bir taksi geldiğinde ona binmiştik. Kırk dakika gibi bir süre sonra avmye geldiğimizde acıktığımı hissetmiştim.

 

"Ayşen ilk yemek mi yesek? Biraz acıktım gibi."

 

"Şu mağazaya girip sonra yesek olur mu? Çok güzel şeyler kestirdim gözüme."

 

"Ayşen geleli kaç dakika oldu ne ara kestirdin gözüne. Neyse bakalım bu mağazaya."

 

Mağazadan içeri girdiğimiz sırada mağazadaki cıvıl cıvıl renkleri olan kıyafetleri görünce şu an benim gözlerim kalp şeklini almış olabilirdi bence. Gözüme kestirdiğim eteği elime aldığımda bu benim olmalı diye düşündüm. Normalde çok kolay beğenen insan değilimdir. Fakat bu çok güzel bir etekti. Etiketine baktığımda fiyatında fazla olmadığını görünce Ayşen'e göstermek için onu reyonlarda aramaya başladım. Siyah bir blazer cekete bakan Ayşen'i görünce yanına doğru ilerledim.

 

"Ayşeeen çok güzel bir etek buldum."

 

Elimdeki eteği havaya kaldırarak ileri geri hareket ettirip Ayşen'in gözüne sokarcasına göstermeye çalışıyordum.

 

"Almila canım iyi misin? Senin bu hareketler hiç normal değil gibi geldi bana ama etek güzelmiş beğendim."

 

Ayşene bakarken aniden gözlerim mağazanın karşısındaki diğer mağazanın önünde Demir'e çevrilmişti. Allah Allah Demir'in burada ne işi vardı ki? Şu saatlerde lokantada olması gerekiyordu. Bana bile haber vermeden neden buraya gelmişti anlamadım. Gözlerimi dikmiş Demir'e bakarken Demir'in yanındaki hareketliliği farkettim. Demir'in yanında daha önce görmediğim bir kız vardı. Kızıl saçlı bir kızdı. Kız Demirle konuştuğu sırada elini Demir'in omzuna koymuştu. Bir dakika ne yapıyor bu kız? Allah aşkına kim bu kız?

 

"Almila ne oldu bir anda nereye bakıyorsun sen iyi misin canım?"

 

Ayşen'in söyledikleriyle Gözlerimi Ayşen'e çevirdim. Ayşen de benim az önce baktığım yere baktığında şaşkınlıkla bana döndü.

 

"Ayşen lütfen bana ordaki adamın Demir olmadığını şöyle. Gözlerin bozuk Demir'e benzettin herhalde o başka adam de bana."

 

Ayşen endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Ayşen de ne yapacağını bilmiyordu bu durumda.

 

"Almila doğru görüyorsun. Keşke yanlış görüyorsun diyebilseydim. Ama o kız kim neden samimi duruyorlar öyle.

 

İşte bende bunu bilemiyorum be Ayşe'nim. Şu an Demir'in yanına gidip tartışma yaratabilirdim. Eğer yanına gidersem ve tartışma olursa onu kırabilirdim. Ben onu sabahtan beri merak edeyim. O beni hiç aramasın ve tanımadığım daha önce hiç görmediğim bir kızla yan yana oturup sohbet etsinler.

 

"Almila bir tepki ver sen sustuğunda korkuyorum ben."

 

"Elbet bir açıklaması vardır dimi Ayşen düşündüğüm şey olmaz herhalde. Ayşen şimdi bir şey deneyeceğim izle de gör."

 

Telefonumu hırkamın cebinden alırken bir yandan da gözlerimi bir Demir'e bir de Kızıl saçlı kıza çeviriyordum. Onlardan bakışımı çekerek telefonun ekranını açtım. Sol alt köşeden Rehbere tıkladım. İ harfine gelerek İron Man yazısına tıkladım. Evet Demir'i önceden beri İron man şeklinde kaydetmiştim. (Demir adam😁) Aramaya tıkladığımda Ayşen'in bakışlarını üzerimde hissettim. Ayşen ne yapacağımı anlamış gibi bir ifadeyle bana baktı.

 

"Alo Alimalım."

 

Bir de Almila'm diyor ya. Ben hala nasıl sakın kalabiliyorum anlamıyordum. Kendimi sıkabileceğim kadar sıkıyordum şuan.

 

"Demir canım bugün hiç aramadın beni. Kötü bir durum yok değil mi? Merak ettim seni."

 

"Bir sorun yok Almilam. İşlerim çok yoğundu. Bankadada işlerim vardı onları da halledeyim dedim. Ha aradım ha arayacağım derken fırsatım olmadı. Seni meraklandırdığım için özür dilerim canım."

 

"Hmm anladım. Özür dilemene gerek yok Demircim özürlük bir durum yok. İşlerin bitti mi şimdi neredesin?"

 

"İşim bitti. Lokantaya geldim bende şimdi. Sen ne yapıyorsun"

 

Evet bana yalan konuşuyordu. Neden bana yalan konuşuyordu ? Ne işler çeviriyorsun Allah aşkına ya?

 

"Lokantaya geçtin öyle mi anladım canıım. Bende Ayşenle geziyorum öyle. İyi o zaman canım sen işine geri dön."

 

Demirde görüşürüz dediğinde telefonları kapatmıştık. Ayşen sorgulayıcı bir surat ifadesiyle bana bakmaya başlamıştı. Daha fazla merakta bırakmamak için telefonumu hırkamın cebine koyarak Ayşen'e döndüm. Ayşen'in yüzüne baktığım sırada gözlerim dolmuştu. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Demirin şimdiden bu şekilde yalan konuşması ilişkiyi nereye sürüklerdi bilemiyordum.

 

"Almila Demir ne dedi sana? Almilacım gözlerin dolmuş. Ağlama sakın bak. Cidden ağlarsan bende ağlamaya başlarım ."

 

"Ay-.. Ayşen."

 

Kesik kesik konuşacağımı anladığımda Ayşen'in ismini zar zor söylerken cümlemi kuramadan susmuştum.

 

"Kuzum sakin ol tamam hadi gel çıkalım Avmden."

 

Avm dediği anda gözlerimi malum tarafa çevirdim. Demir ve kızıl saçlı kız ayağa kalkmıştı. Kızıl saçlı kız Demir'e sarılacağı an aklıma gelen fikirle tekrardan telefonumu cebimden çıkardım. Ayşen ne yaptığımı merak ederek korkuyla bana bakıyordu. Telefonumu tekrardan açarak kamerayı açtım. Video moduna alarak telefonu onlara doğru çevirdim. Videoyu baslattığım sırada Kızıl saçlı kız Demir'e sarılmaya yeltenirken Demir geri çekilmişti. Allahtan bunu yapabilmişti. En azından açıklama yaparken bir savunması olacaktı. Kızıl saçlı kız bir iki adım uzaklaşırken gözleri bizim mağazaya doğru çevrilirken anında videoyu kapatıp telefonu yere doğru indirdim.

 

" Almila az kalsın yakalanıyordun. Ama sende çok zeki çıktın elinde bir koz olsun diye video çekmeyi akıl ettin. Kimin kankası be! Amann dur ne diyorum ben seni de gaza getiriyorum. Almilacım şimdi sakin oluyorsun bu gördüklerine üzülmüyorsun çünkü elbet açıklaması vardır. Gel hadi artık çıkalım buradan darlandım."

 

Ayşen söylediklerinde haklıydı. Belki kuzenlerinden biriydi. Gerçi kuzenlerini de görmüştüm. Bu kız onlardan birine benzemiyordu ama en son 7-8 yıl önce kuzenlerini görmüştüm. Belki değişmiştir. Bu olsa bile bana yalan söylediği gerçeğini değiştiremezdi. Ayşen'in çıkalım buradan demesine de artık hak veriyordum. Bir an önce buradan çıkmalıydık. Artık görevliler bu manyaklar iki saattir aynı reyonda ne yapıyorlar diye sorgulamaya başlayabilirlerdi. Ayşen koluma girip beni çıkışa doğru çekiştirdi.

 

****

Mağazadan çıktığımızda Demir ve kızıl kafa çoktan Alışveriş merkezinden çıkmışlardı. Bizde başka mağazalara girecek enerji ve moral kalmadığı için Alışveriş merkezinin çıkış kapısına yol almıştık. Alışveriş merkezinden çıkarken kafamda bin türlü tilki dönüyordu. O çektiğim videoyu ona atıp bir süre aramalarına cevap vermeyecektim. Bana neden yalan söylediğini bir zahmet sorgulayıp düşünsün. İlişkimiz çok güzel başlamıştı. Çok mutluydum. Bu şekilde bir muamele görmeyi beklemiyordum. Alışveriş merkezinden çıktığımızda ana yoldaki kaldırıma çıktık. Kaldırımda yürürken ikimizden de ses çıkmıyordu. Ben Demir'in bana neden yalan konuştuğuyla ilgili beynimde türlü türlü senaryolar kuruyordum. Büyük ihtimalle Ayşen de beni sakinleştiremeyeceğini anladığında düşüncelerimle baş başa bırakmıştı.

 

***DEMİRDEN***

 

Saat on iki sularında bankada işim bitmiş bankanın önünde taksi bekliyordum. İşimin erken bitmesine sevinmiştim. Çünkü tam öğle vaktine geliyordu ve bankalar öğle paydosuna girecekti. Bir de lokantaya döndüğümde Sevgilimi görürsem daha mutlu olacaktım. Almilayı bugün hiç aramadığım aklıma geldi. Şimdi kim bilir onu neden aramadım diye bana kızıyordur. Ama benimde yapacağım bir şey yoktu. Sabah 8'den beri bir o bankada bir bu bankada uğraşıyordum. Sabahtan da uykusunu bölmeyeyim diye mesaj atmamış ya da aramamıştım. Daha fazla Almilayı merakta bırakmadan telefonumu ceketimin cebinden çıkardım. Telefonumu açıp rehberde 'Aşkım' yazısına dokunacağım esnada farklı bir ekran açıldı ve zil sesim çalmaya başladı. Açılan ekranda 'Kuzen Deren' arıyor yazısını gördüğümde bir şey mi oldu acaba diye merak etmeye başladım. Aramayı cevaplandırarak telefonu kulağıma götürdüm.

 

''Demir abi müsait misin?''

 

Deren'in sesi anladığım kadarıyla kötüydü. İnşallah başına bela almamıştı. Bela derken Deren 2 yıldır polisti. İki yıllık üniversite okuyup bitirince direk polislik sınavlarına ve mülakatlarına girip kazanmıştı. Meslekte yeni olmasına rağmen işini çok iyi yapıyordu.(Deren halasının kızı) Yani diğer kuzenim amcamın oğlu Batuyla aynı karakolda çalıştıkları için Batudan namını çok duyuyordum. Ama iyi olduğu kadar başına bazen iş açtığı ve soluğu yanımda aldığı da oluyordu. Yine onlardan biri olacaktı galiba.

 

"Tabii müsaitim kuzen."

 

"Demir abi yüz yüze görüşebilir miyiz? Şu an neredesin?"

 

"Alışveriş merkezinin oralardayım şu an. Sen iyi misin Deren?"

 

Deren büyük bir off çektiğinde sıkıntının büyük olduğunu düşünmeye başladım. Genelde şerefsiz olan erkekleri yakalamaya gittiği anlarda sinirlerine hakim olamadığında suçlulara dalabiliyormuş. Tabii Deren'in bunu yapması da bir suç orası ayrı. Deren en çok bana yakın hissettiği içinde aldığı cezaları gelip bana anlatıyordu. Sonrada Batuya söylememi isteyip Batuyu ikna ederek belki cezasını hafifletebilir ya da cezasını bitirebilir diye Batuyla konuşmamı istiyordu. Çok anlamsız gibi duruyor olabilir. Çok basit bir şeymiş gibi durabilir sizin için ama Deren çok hassas bir insandı. Hassas olmasına rağmen böyle bir mesleği seçmesi de ironikti ama o zamanlar çok inatçıydı. İlla ben polis olacağım diye tutturmuştu. Bu kadar ısrarcı olmasının sebebini anlatayım. Derenin annesi Deren üniversitesiyi bitirdiği yıllarda vefat etmişti. Yani benim halam oluyor. Babam ve halam eskiden beri aralarında küslük olduğu için biz sadece kuzenler olarak buluşuyorduk. Yani halamın sadece bir çocuğu var. O da Deren oluyor tabi. Bu durumda dediğim gibi sadece Diğer kuzenler olarak Derenle konuşuyorduk. Deren halam öldüğünde bir süre toparlayamadı. Kendi içine kapandı. O süreçlerde çok zayıfladı. Ama bunların hepsi bizden uzakta oldu. Hepsini halamın eşinden öğrendik. Biz burada mutlu mesut yaşarken bunlar oluyordu.

Uzun lafın kısası ben ve Batu Deren'in yaşadığı bu zor günleri öğrenince ona çok destek olduk. Bu polis ısrarını da onunla sürekli buluşurken öğrenmiştik. Halam, Deren'in küçüklüğünden beri polis olmasını istiyormuş. Halam da küçükken polis olmak istemiş ama o zamanki durumları bilirsiniz babası onu ne liseye göndermiş ne de ortaokula sadece okuma yazma öğrenmiş o kadar. Çok uzun konuştum değil mi? Buraları anladığınızı varsayarak Derenle telefon konuşmama geri dönüyorum.

 

"Demir abi ço - çok kö- kötüyüm ben. Bunu telefondan anlatamam sana. 15 dakikaya alışveriş merkezine gelirim ben gelince konuşalım."

 

Dereni sakin olması gerektiğini söyleyerek onu alışveriş merkezinde bekliyor olduğumu söyleyip telefonu kapattım.

 

*** Yazarın anlatımından***

 

Deren bir görev gereği suçlu olan bir insanı yakalamaya çalışırken küçük bir kız çocuğunun gözlerinin önünde öldürüldüğünü görmüştü. Tam bir saat boyunca donakalarak o kız çocuğuna bakmıştı. Sonradan onu oraya toplanan insanlardan biri geri çekmişti.

****

 

Deren Demir abisinin yanına geldiğinde ona gizli görevlerinden bahsetmişti. Tabii ki bunu telefonlarını tamamen kapatarak güvenli olacak bir şekilde yapmışlardı. Deren gizli görevini sadece Demir'e anlatmıştı ve Demire başka kimseye anlatmamasını istemişti.

 

(Arkadaşlar gizli görev olduğu için bunun ne olacağını bizde söyleyemiyoruz malesef.😂)

 

***Almiladan***

 

Eve geldiğimde çektiğim videoyu Demir'e göndersem mi göndermesem mi diye düşünüp duruyordum. Ayşen bana yapmamam gerektiğini söylemişti. Belki hata ettiğimi ilk başta Demir'i dinlemem gerektiğini söylemişti. Doğru olan da buydu ama ben gördüklerimden dolayı aklıma söz geçiremiyordum. Düşüncelerimden sıyrılıp hemen telefonumu elime aldım. Düşünmeyi bırakmalıydım yoksa bunu bir daha yapamazdım. Bunu yaparsam en azından yalan konuştuğundan dolayı eğer ki suçsuz ise bu yalan konuştuğu nedeniyle durumu sonradan toplayabilirdim belki bilemiyordum.

Telefonumda Whatsapp uygulamasını açıp İron Man yazana tıkladım. Yazı yazdığımız kısımda fotoğraf ve video gönderme olan hemen soldaki yere tıkladığımda videoyu seçip altına da şunları yazdım.

 

"Demir senden iki tane mi var dünyada ya da bir ikizin vardı da ben mi bilmiyordum. Kendini mi klonladın ne yaptın yani yoksa hem lokantada olup hemde kızıl saçlı bir kızla alışveriş merkezinde olabilmenin imkanı yok değil mi?"

 

Bir kaç dakika Demir'in cevap vermesini bekledim. En sonunda telefonumun bildirim sesini duyduğumda sohbeti açmadan bildirim kısmından ne yazdığına baktım.

 

"Almila canım bak ne düşündün bilmiyorum kafanda bir şeyler de kurmuş olabili

Loading...
0%