Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@alara.mrglu

Demirden

Birkaç aydır baş ağrılarım, baş dönmeleri, kusma, bayılma ve bazende çok unutkanlık yaşıyorum. İlk zamanlar yorgunluktandır diyip umursamamıştım. Fakat gün geçtikçe bu belirtiler artınca doktora gitmeye karar vermiştim. 3 gün önce doktora gittiğimde doktorun Beynimde tümör olabileceğini söylemişti. Birkaç test yapmış ve bir iki güne sonuçlar çıkar demişti.

İki saat önce Melek teyzelerde kahvaltı yaparken doktor aramıştı. Bir işim çoktı diyerek oradan ayrılmıştım. Tam telefonu açacakken kapanmıştı. Geri aradığımda ise başkasıyla görüştüğü için ulaşamamıştım. Şimdi ise aramasını bekliyordum. Lokantanın kapısını açıp içeriye gireceğim sırada elimde duran telefonumun titrediğini farkettim. Ekrana baktığımda 'Doktor Fırat arıyor' yazısını görünce içime bir şeyler olmuştu. Doktorun aramasını cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Merhaba Fırat Bey."

"Merhaba Demir Bey. Sabah tahlil sonuçların çıktı. Maalesef tahmin ettiğim şey doğru çıktı. Beyninde bir tümor var. Çektiğimiz tomografi sonucunda da tümörün ilerlediğini farkettik. Durum gittikçe kötüleşiyor. Sizi bir an önce ameliyata almalıyız.

(Arkadaşlar bu durumlar nasıl ilerliyor bilmiyorum bi kaç şey araştırdım ama tam istediğim şekilde şeyler yazmıyor internette)

Fakat ameliyatta masada kalma ihtimalinizde yüksek. Ameliyatı ertelerseniz de yaşama süreniz düşecek. Karar verip bir an önce ameliyat olmalısınız.

Doktorun söyledikleriyle lokantanın kapısının önünde durup boş boş içeriye bakıyordum. Neden başıma bu gelmişti. Gerçekten şu an ne hissettiğimi anlayamıyordum. Ne yapacağımı bilemiyordum. Aileme bu durumu nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Peki ya Almilaya bunu nasıl söyleyecektim. Daha onu sevdiğimi söyleyememiştim. Başıma giren ani ağrıyla elimi başıma götürüp başıma tuttum. Ağrı giderek artınca diğer elimle duvara tutunup ayakta kalmaya çalıştım.

"Demir abi iyi misin? Ne oldu?"

Lokantada çalışan garsonlardan Ahmet yanıma gelmişti. Kollarını bana sarıp beni bir sandalyeye oturttu.

"İyiyim Ahmet başıma bir anda ağrı girdi. Bu arada babam nerede?"

"İçeride lahmacun yapıyor."

"Çağırsana babamı."

Ahmet babamı çağırmak için içeriye geçtiğinde başımın ağrısı hala aynı şiddetle ağırmaya devam ediyordu. Hastalığımı ilk babama söyleyecektim. Belkide sadece ona söyleyebilirdim. Düşüncelerimle boğuşurken babamın telaşla yanıma geldiğini farkettim.

"Demir ne oldu oğlum iyi misin?"

"Baba sana söylemem gereken bir şey var."

"Kötü bir şey yoktur inşallah oğlum."

Babam yandaki sandalyeyi çekip yanına oturduğunda derin bir iç çekip anlatmaya başladım.

"Baba beynimde tümör varmış. Hani sürekli baş ağrılarım,mide bulantılarım, bayılmalarım falan vardı ya işte tümördenmiş o. Baba doktor bir an önce ameliyat olmamı söyledi. Bir de ameliyatta masada kalma riskim yüksekmiş ama hayatta kalma ihtimalimde çok düşük değil. Bir de ameliyati ne kadar geciktirirsem o kadar kötü olacakmış. Ne yapacağım ben baba anneme ve Buseye nasıl söyleyeceğiz."

"Oğlum bu nasıl olur? Ne diyeceğimi bilemiyorum. Ah oğlum tümör dediğin an kalbime bir sancı girdi sanki. Ah bu illet hastalık dedende de vardı. Oğlum ameliyat olmaktan başka çaren yok. Allah büyüktür dua edeceğiz ve o ameliyattan sağ çıkacaksın. Ben sana inanıyorum oğlum ve doğru diyorsun annene ve Buseye nasıl açıklayacağız ben bile şu an bilemiyorum. Sen anneni ve Buseyi diyorsun ama ya Almila ve ailesi onlarda yıkılacaklar."

Başımın ağrısına baş dönmemde eklenince gözlerim babamı zor görür olmuştu. Elimi kaldırıp zar zor babamın kolunu tutunca daha fazla dayanamayıp gözlerim yavaşça kapandı.

Yazardan

Demir'in babası hem ağlayıp hem de bağırarak Ahmete ambulansı ara diyordu. Ahmet Mehmet'in yanına geldiğinde Demir'i Mehmet'in kucağında yattığını görünce gözyaşlarına hakim olamadı. Ahmet cebindeki telefonu zar zor çıkararak ambulansı aradı. Kısa bir süre sonra ambulans gelip Demir'i aldılar. O sırada lokantaya gelmekte olan Almila ambulansı farkettiğinde koşarak ambulansın arkasına geldi. Almila Mehmet amcasına bir şey olduğunu sanarken onu ayakta gördüğünde kime ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ambulansın arkasındaki sedyeye bakıp orada kimin yattığını görünce ağzı açık kaldı.

"Mehmet amca noluyor? Demir şu an neden sedyede yatıyor."

"Almila kızım gel sende ambulansa şu an konuşacak vakit yok sana hastanede anlatırım."

Mehmet ağlayarak sedyenin yanındaki sandalyeye oturduğunda Almilada gözlerinden yaşlar süzülerek Mehmet amcasının karşısındaki sandalyeye oturdu. Ambulans haraket ettiğinde ambulanstaki görevliler Demir'e müdahale ediyordu. Almila elini Demir'in saçına götürerek okşamaya başladı.

Almiladan

Hastaneye vardığımızda Demir'e ne olduğunu hala bilmiyordum. Onun sedyede yattığını gördüğüm anda başımdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibi olmuştu. Yoğun bakıma alındığında kendimi duvara yaslayıp yavaş yavaş yere eğilerek oturdum. Mehmet amca sandalyede oturmuş hala ağlıyordu. Mehmet amca hastanaye geldiğimizde Elif teyzeyi aramıştı. Elif teyze hastaneye gelir gelmez bayılmıştı. Ben annemleri arayacaktım fakat elim bir türlü telefonuma gitmiyordu.

 

 

Demir'e neler olduğunu öğrenmeliydim. Oturduğum yerden kalkarak Mehmet amcanın yanına gittim. Elimi Mehmet amcanın omzuna koyduğumda başını kaldırıp bana baktı.

"Mehmet amca Demir'in nesi var? İçimde kötü bir his var. Sanki çok kötü şeyler olacakmış gibi."

Mehmet amca konuşacağı sırada yoğun bakımın kapısı açıldı.

"Demir Boz'un yakınları siz misiniz?"

"Evet ben babasıyım."

"Demir'in beyninde tümör olduğunu da biliyorsunuzdur. Demir bey'e bu konu hakkında bilgi verildi bu sabah. Demir bey'in bir anca önce ameliyata alınması gerekiyor. Kendisininde karar vermesi gerekiyordu. Sizinde buna onay vermeniz gerekiyor. Bunun sonucunda masada kalma ihtimali de var."

Duyduklarımla elimi ağzıma götürüp kapattım. Her an bağırıp hastanayi çığlıklarımla inletebilirdim. Zar zor başımı Mehmet amcaya çevirdiğimde gözyaşlarımı tutamayarak ağlamaya başladım.

"Hayırrr olamaz olamaz Mehmet amca ben şu an bir rüyadayım değil mi? Lütfen rüya olduğunu söyle. Mehmet amcaaa Demir ölmeyecek de bana."

Mehmet amcaya bağırarak ağlıyordum. Baiım döndüğünde elimi anlıma götürdüğüm sırada biri beni arkadan tuttu.

"Almila kızım oğluma bir şey olmayacak. O güçlüdür. Kendimizi bu kadar yıpratmayalım. Demir bizi böyle görmek istemezdi canım. Hadi toparlan."

Konuşan kişinin Elif teyze olduğunu gördüğümde kollarımı açarak ona sarıldım.

"E-Elif teyze D-Demir ölmeyecek değil mi. Lütfen ona bir şey olmasın."

"Olmayacak Almila kızım öyle düşünme hadi gel oturalım şuraya."

Elif teyze koluma girip beni sandalyeye oturttu.

"Demir beyinde kararı gerektiği için onu uyandıracağız. Fakat ameliyat olmak istemezse bu yılın sonunu bile göremez maalesef."

Doktor beyin son sözleriyle gözlerim kaydı ve bedenim Elif teyzenin kucağına doğru düştü.

3 saat sonra

Demir uyandığında ona ameliyat olması gerektiği söylendi. Demir doktordan zaman istediğini söyledi. Demir'in neden zaman istediğini merak etmiştim. Neden bir insan ameliyat olmak için zaman ister ki. Ameliyat olmazsa yılın sonunu bile göremeyecek demişti doktor. Onu ameliyat olması için ikna etmeliydim.

Demir doktorla konuştuktan sonra hastaneden çıkmıştık. Fakat ameliyat olmaya karar verene kadar Demir hiçbir şey yapmamalıydı. İş yapmamalı, sinirlenmemeli, stres yapmamalıydı. Mehmet amca ve Elif teyze Demir'i evine götürdü. Bende eve geldiğimde durumu Anneme ve babama anlattığımda onlarda çok üzülmüştü. Demir'i kendi oğulları gibi seviyorlar nasıl üzülmesinler ki. Bu kadar olan şeyden sonra kendimi yatağıma bıraktığım sırada telefonuma gelen bildirim sesiyle komodinin üstünde duran telefonumu aldım. Ekran direk açıldığında mesajın Ayşenden geldiğini gördüm. Mesajı açıp okumaya başladım.

"Almila Demir'e olanları duydum. Çok üzüldüm. İnşallah o hastalığı atlatır. İyi misin sen? Yanına gelmemi ister misin?"

Ayşen'in mesajını okumayı bitirdiğimde Demir'in sedyedeki hali aklıma gelince gözlerim dolmaya başlamıştı. Demir iyi olacak ağlamamamalıyım ağlamamalıyım. Kendimi bu tarz cümlelerle sakinleştirip Ayşen'e mesaj atmaya başladım.

"Ayşen canım ben iyiyim. Geç oldu zaten bu saatten sonra gelme. Sende okula gidiyorsun ve yoruluyorsun bir de benimle uğraşma. Ve Demir inşallah o hastalığı atlatır. Çok korkuyorum Ayşen. Doktor masada kalma ihtimali de fazla dedi."

Mesajı gönderdikten sonra aklıma gelen şeyle tekrar üzülünce Ayşen'e bir mesaj daha atmaya başladım.

"Ay Ayşen şimdi hatırladım. Benim gelişimi kutlayacaktık. O iş de yattı. İnşallah Demir iyileşince yapalım onu o zaman."

Tabii Demir'in iyileşme süresi kısa mı olur uzun mu olur orasını bilemiyoruz.

Ayşen mesajlarımı okuyup cevap yazmaya başlamıştı.

"Canım arkadaşım benim korkma. Demir güçlü biri. O iyi olacak sakın kendini üzme. Ve o kutlamayı mı taktın aklına boşver. Demir iyileşince en güzel kutlamayı yapacağız."

Ayşen'in yazdıklarıyla moralim bir nebzede olsa yerine gelmişti. Ayşen iyi ki hayatımda vardı. Telefon elimden yavaş yavaş kayarken uyuma vaktimin geldiğini anlamıştım. Bugün zor bir gün geçirmiştim. Ben bir hafta geç gelseydim bunları belkide bilemeyecektim. Kimse bana anlatmayacaktı. Düşüncelerime dalarsam daha çok kendimi yıpratacağımı düşünüp telefonu komodine koyarak uykuya geçiş yaptım.

*****

Gözlerimi zar zor açıp kollarımı yukarıya doğru kaldırarak esneme hareketi yaptım. Gözlerimi açtığım an gözlerimde acı hissetmiştim. Dün çok fazla ağlamaktan olsa gerek. Yatağımda doğrulup gözlerimi ovuşturmaya başladım.

Aniden aklıma gelenlerle ellerimi gözümden çektim. Komodinin üstünde duran telefonumu bildirim var mı diye bakmak için aldım. Üstteki açma düğmesine bastığımda Demirden 3 mesaj geldiğini gördüm. Ekrandaki tuşa sağ baş parmağımı koyup telefon elimi algılayınca telefon açıldı. (İphone kullanıyor 😂 yazarınızda iphone kullandığı için bu detayı verdim.)

Whattsaba girip Demirden gelen mesajı okumaya başladım.

Gönderen: İron man (ismi demir ya iron man de demir adam demek o yüzden bu geldi aklıma😂)

Almila sabah buluşalım mı bu ameliyat olup olmamakla ilgili kararı verdim. Ailemle konuştum. Seninle de konuşmak istiyorum. 23.20

Ben: Günaydın Demir. Olur buluşalım kaçta buluşacağız.

Mesajı gönderip telefonu kapattım. Yataktan kalktıktan sonra giysi dolabımım önüne geldim. Giysi dolabımın kapaklarını açtıktan sonra siyah dar paça bir pantolon ve üstüne beyaz sade bir tişort giyindim. Pijamalarımı dolaba koyup kapağını kapattım. Makyaj masamın önüne gelip tarağımı aldım. Dolapta olan aynaya bakıp saçlarımı taramaya başladım. Saçlarımı tararken telefonumun bildirim sesi odada yankılandı. Komodinin üstündeki telefonumu alıp bildirimin kimden olduğuna baktım. Demir mesaj atmış.

Gönderen: İron Man

Günaydın Almilacım. Saat 11de buluşalım. Bizim evin çaprazındaki cafede buluşuruz.

Demir'in mesajına tamam dedikten sonra telefonu pantolonumun cebine koyarak odamdan çıktım. Salona geldiğimde ev epey sessizdi. Babam çoktan işe gitmiş olmalıydı. Annem ise kesin bahçede çiçeklerine bakıyordur. Salondan mutfağa geçtiğimde yemek masasının üstünde kahvaltı hazır duruyordu. Başımı kaldırıp duvardaki saate baktığımda on olduğunu gördüm. Yemek masasına ilerleyip oturuncu masanın üstünde duran notu farkettim.

" kızım ben elif teyzenlere gidiyorum anahtar salondaki portmantoda. Bir yere gideceksen kapıyı güzelce kitleyip gidersin."

Notu okuduktan sonra kahvaltı yapmaya başladım. Kahvaltımı yaparken bir yandan Demir'in kararını düşünüyordum. Benim fikrim ameliyat olması yönündeydi. Olmazsa da günden güne ölüme yaklaşacaktı.

1 saat sonra

Cafenin kapısını açtığımda cafenin içinde göz gezdirerek Demir geldi mi diye bakıyordum. Biraz ilerideki cam kenarında oturmuş telefonunla ilgileniyordu. Cafenin kapısını kapatıp yanına doğru ilerlediğimde hala beni farketmediğini gördüm. Allah aşkına ne var şu telefonda.

"Öğhöm."

Garip bir öksürük sesi çıkardığımda başını kaldırıp bana baktı. Hemen ayağa kalkıp kollarını belime sardı. Bu hareketiyle şaşırarak bende aynı şekilde kollarımı ona sardım. Demir'in kollarının altında bir anlığına huzurlu olduğumu hissettim. Kollarını benden ayırdığında bir boşluk oluşmuştu. Demir bana gülümseyerek sandalyeye oturduğunda, bende karşısındaki sandalyeyi geri çekip oturdum.

"Saçların bugün daha bir güzel olmuş sanki."

"Teşekkür ederim Demir. O senin güzel bakışındandır."

Demir bu söylediğime bir kahkaha attığında hemen sonra ciddileşti.

"Almila ben ameliyat olmayacağım. Ameliyatta masada kalmaktan korkuyorum. Ameliyat olmasam da bu sefer daha kötü. Hem kafamda oturtamadığım bazı konular var. Onları açıklayamadan da ölmek istemiyorum. Yani benim sana söylemem gerek-"

Telefonumun çalmasıyla Demir'in söyleyeceği şey yarım kalmıştı. Pantolonumun cebinden telefonumu alarak kimin aradığına baktım. Annem arıyordu. Aramayı onaylayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Kızım eve geldim de seslendim sana bulamadım seni evde. Nereye gittin sen?"

"Annecim Demirle cafedeyiz."

"Yavrum akşama teyzenler gelecek. Yemek hazırlamak için yardımın lazım işin bittiyse gel kızım."

"Tamam anneciğim kalkıyorum şimdi ben."

"Ha bu arada Demir oğluma selam söyle."

"Tamam anne söylerim."

Telefonu kapattıktan sonra bir anlık sessizlik oluşmuştu. Fakar ardından idrak ettiğim gerçekle somurttum.

"Uff ya teyzem ve baş belası oğlu bize gelecek. Anneme yemek yapmada yardım etmem lazım. Bir de annemin sana selamı var."

Benim söylediğim şeyle Demirde somurtmuştu. Teyzemin çok yaramaz bir oğlu vardı. Demirle bu yaramaz oluşunı zamanında çok çekmiştik.

"Aleykümselam. Ay o Ahmet mi geliyormuş. Lütfen o gidene kadar beni evinize çağırmayın."

Demir'in söylediğine gülerek oturduğum yerden kalktım.

"O zaman sonra görüşürüz. Bu arada ameliyat olmamanı onaylamıyorum. Senin bir an önce ameliyat olman için ikna çalışmalarıma başlamalıyım. Bu arada sen en son bir şey diyordun."

"Sonrada konuşuruz onu. Sen Melek sultanı bekletme."

***

Evden içeri girdiğim an annemin mutfaktan sesini duydum.

"Kızım hoşgeldin."

"Hoşbuldum anne."

"Kızım ben yemekleri yaptım. Sende bir tatlı yaparsın olur mu? Çok yoruldum. Oturma odasına gidip bir dinleneyim ben."

"Tamam anne. Islak kek yaparım o zaman teyzem her geldiğinde isterdi benden."

Annem tamam anlamında başını salladıktan sonra mutfağa girerek ıslak kekin malzemelerini çıkarmaya başladım. Tüm malzemeleri tezgahın üstünde koyduktan sonra ıslak keki yapmaya başladım.

Kek hamuru hazır olduktan sonra borcam tepsiye döktüm. Sonra fırını açarak tepsiyi içine koyup düğmeleri çevirdim. O pişmeye başlarken bende malzemeleri yerlerine koymaya başladım. O sırada zilin sesini duydum. Aha kesin teyzem ve oğludur bu.

"Kızıım kapı çalıyor aç kapıyı."

Mutfaktan istemeye istemeye çıkarak kapıya doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde dışarıdaki sesleri duyabiliyordum. Duyduğum seslerden anlaşılıyor ki Teyzem ve oğlu gelmişti. Kapının kolunu aşağıa çekip açtığımda içimden şunu dedim:

Hadi bakalım gazamız mübarek olsun.

Loading...
0%