Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@alara.mrglu

3 Ekim Pazartesi

Günler hızlıca akıp giderken Demir'in taburcu olduğu günden bu güne 4 gün geçmişti. Ben okuldan sonra Demire uğramadan eve geçmiyordum. Bazen gelirken tatlı almamı isterdi. Bu sayede de en sevdiği tatlıyı da öğrenmiş oldum. Eskiden profiterolu severdi. Şimdiyse magnoliayı çok seviyormuş. 4 gündür sürekli magnolia yemesinden bu epey anlaşılıyordu. Şu an da yine iki kap magnoliayla Demirlerin evine gidiyordum. Tabii ki bir kabını ben yiyecektim. O yerken canım çekiyordu ne yapabilirim?

 

Düşüncelerimden sıyrılıp Demirlerin kapısının ziline bastığımda beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra kapınım ardından tıkırtı sesleri geldikten sonra kapı ardına kadar açıldı. Kapıyı Elif teyze açtığında bana hoşgeldin diyerek sarıldı. Sarılmamız bittikten sonra Elif teyze elimdeki poşete baktı.

 

"Yine Demir'e magnolia mı getirdin kızım?"

 

Elif teyzenin sorduğu şeye gülümseyip başımı evet anlamında aşağı yukarı salladım.

 

"Bu aralar çok zararlı besleniyor bu çocuk. Ne olacak bunun hali?"

 

Elif teyze kapıdan çekildiğinde içeri geçmem için yol verdiğini anlamıştım. İçeri girdikten sonra çok güzel yemek kokuları burnuma gelmişti.

 

"Elif teyze döktürmüşsün yine. Eve buram buram güzel yemeklerinin kokusu doldu."

 

"Güzel kızım utandırıyorsun beni. Melek benden daha güzel yemekler yapıyor hem benimkiler onun yanında ne ki?"

 

Onun dediğine gülerek Demir'in odasına doğru ilerledim.

 

"Kızım Demir uyuyordu şimdi uyandırma onu. Biz masayı hazırlayalım ondan sonra uyandıralım onu olur mu? Hem yemeğe de kalmış olursun."

"Ben rahatsızlık vermeseydim Elif teyze."

 

"Aaa ne konuşmuştuk ama Almilacım. Burası senin de evin duymamış olayım ."

 

"Tamam o zaman Elif teyze Ellerine kollarına sağlık."

 

Elif teyze kolunu omzuma attığında birlikte mutfağa geçtik. Mutfağa girdiğimde neyin nerede olduğunu bildiğimden tabaklardan, çatal ve kaşıklardan, bardaklardan 4 tane alarak masaya koyduktan sonra çatalların yanına da peçeteleri yerleştirirken mutfak kapısının orada birinin dikildiğini farkettim. Başımı kaldırıp baktığımda ise bu kişinin Demir olduğunu gördüm.

 

"Ellerin masayı hazarlamaya da ne güzel yakışıyor Almila."

 

Şaşkınlıkla Demir'e baktığımda gülerek yanıma geldi.

 

"Günaydın paşam biraz daha uyusaydın bütün günü uyuyarak geçirecektin. Bu arada Almila kızım yine sevdiğin tatlıdan almış."

 

"Öyle mi çok sevindim şu an. Teşekkür ederim Almila. "

 

Demire gülümserken kapının zili çalmaya başladı.

 

"Babandır oğlum gidip aç sen kapıyı ellerim temiz değil."

 

Demir mutfaktan çıktığında masada eksik bir şey var mı diye göz gezdirdim. Masada peçete olmadığını farkettiğimde peçetelikten peçeteleri alıp masaya düzgünce yerleştirdim. O sırada Demirle Mehmet amcada mutfağa girmişti.

 

"Hoş geldin Almila kızım. Nasılsın babanlar nasıl ?"

 

"Hoş bulduk Mehmet amca sende hoş geldin babamlar da allaha şükür iyiler."

 

3 saat sonra

 

Demirlerde yediğim akşam yemeğinden sonra eve dönmüş kendimi sıcacık yatağıma atmıştım. Demir ve ailesiyle bol kahkahalı bir akşam geçirmiştim. Elif teyze ve Mehmet amca beni kızlarının yerine koymuştu. Sürekli bunu dile getiriyorum ama ikinci bir ailemin olması yani bu hissi yaşamak gerçekten güzel. Düşüncelerimle boğuşurken telefonumun sesini duyduğumda yastığın altında duran telefonumu alıp baygın gözlerle ekrana baktım. Ayşen arıyor yazısını görünce yeşile basıp telefonu kulağıma götürdüm.

 

"Kız Almila sen mahalleye döneli daha az görüşür olduk ya. Hiç sesin çıkmıyor. Okul dışında göremiyorum seni. Öğretmenler odası da olmasa göremeyeceğim herhalde."

 

"Sanada merhaba Ayşencim. Ayşen canım biliyorsun okuldan çıktıktan sonra Demir'e uğruyorum sonra da yorgun düşüp yatıyorum. Ama seni boşladığımın farkındayım Ayşencim. Bak ne diyeceğim yarın öğleden sonra dersin var mı?"

 

"Bilmez miyim canım Demirle aranızda neler oluyor her şeyi ince ayrıntısına kadar istiyorum. Bu arada yarın bir buçuk da dersim var.''

 

"Hmm o zaman saat üç gibi çıkarız okuldan bir kafeye gideriz olur mu?"

"Olur Almilacım gideriz."

 

Birbirimize görüşürüz diyerek aramayı sonlandırdığımda saatin 21.00lara geldiğini gördüm. Annemlerle vakit geçirmek istiyordum ama bir yandan da uyku ağır bastırıyor. Gözlerim kapandı kapanacakken odamın kapısı tıklandı.

 

"Almila kızım gelebilir miyim?"

 

Yataktan kalkıp oturuyor pozisyona geldiğimde annemin sorusuna gel deyip kapının açılmasını izledim.

 

"Annecim yavrum uyuyor muydun uyandırdım mı seni?"

 

"Yok uyumuyordum. Bir şey mi oldu?"

 

"Seninle bir şey hakkında konuşacaktım."

 

Annem odanın kapısını kapatıp yanıma doğru gelmeye başladı. Yanıma gelip oturduğunda ellerini saçlarıma götürüp okşamaya başladı.

 

"Canım kızım benim ne kadar büyüdün sen hala anlayamıyorum. İlk adımlarını atman ya da ilk cümlelerini kurman dün gibi aklıma.''

 

Annem bazen yanıma gelip bu cümlelere benzer cümleler kurarak eskilerden çok komik ve heyecanlı anılarımızı anlatır, beni hem ağlatır hem güldürürdü. Yine bu tarz bir şey olacağını düşünüyordum.

 

"Kızım bugün Aysellerin gününe gittik. Öyle laflarken bi kaç haddini bilmez kadınlar dedikodu yaptılar. Ağızlarının payını verdim ama kadına orada terliklerimi fırlatmamak için zor durdum."

 

"Kimin dedikodusunu yapmışlar?"

 

"Senin dedikodunu yaptılar. Bu nasıl edepsizlik yahu. Ben oradayım ve kızım hakkında olmayan şeyler hakkında konuştular. Neymiş efendim Almila Eliflere niye her gün gidiyormuş? Neymiş Arka bahçede Demirle oturup kahve içiyorlarmış falan. Bir kızla bir erkeğin yan yana olması her zaman sevgili olacağı anlamına gelmez normal bir şekilde arkadaş da olabilirler dedim. Hem bebeklikten beri arkadaşlar dedim. Biz bir aile gibiyiz dedim. Daha neler sıraladım neler. Sonra bozuldular tabi kalkıp gittiler."

 

"Olur mu öyle şey canım. Şu mahalleliye bak burada bu tarz dedikodular olmazdı anne. Şu kadınlar mahalleye geleli beri düzen bozuldu demek ki. Ben burada yokken daha çok insan taşınmıştır tabi. Annecim benim Demirle o tarz bir durumum yok dediğin gibi bebeklikten beri arkadaşız. Kaldı ki öyle bir şey olursa da onları bu hiç ilgilendirmez.''

 

Annem gülümseyip bana sarıldığında bende kollarımı ona dolayıp sarıldım.

 

"Canım kızım sen en iyisini bilirsin ve kendi kararlarını kendin verebilirsin. Eğer Demirle bir ilişkiniz olursa da ben daima yanındayım. Demiri de oğlum olarak görüyorum. Demir çok iyi bir adam ona güvenim sonsuzdur. Neyse çok konuştum ben. Biraz işlerim var sonrada yatarım."

 

Annemle ayağa kalkarak kapıya doğru ilerledi.

 

"İyi geceler yavrum. Allah rahatlık versin."

 

"İyi geceler anne. Sana da Allah rahatlık versin."

 

Annem gittikten sonra yatağıma uzandım. Annemin söylediklerini düşünmeye başladığımda acaba dedim Demirle benim aramda öyle bir şey olabilir miydi? Eve döndüğümden günden beri Demirle eski günlerdekinden daha çok yakındık. Ameliyatten sonra eve geldiğinde yanına uğradığım zaman, muhabbet ederken sürekli bana bakarken dalıp gittiğini farkediyordum. Acaba benden hoşlanıyor olabilir miydi? Ya da bana aşık da olabilirdi. Ben bu zamana kadar bu tarz duygular beslememiştim ona karşı. Biz küçüklükten beri çok yakındık bu zamana kadar babamdan sonra en yakın olduğum erkek Demirdi. Düşüncelerimle boğuşurken yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Gözlerim iyice kapandıktan sonra rüyalar alemine geçiş başladı.

 

 

***

Alarm çalmaya başladığında güzel rüyamdan sıyrılıp gerçek hayata dönmüştüm. Gözlerimi açıp telefonu komodinin üstünden alarak alarmı kapattım. Telefonun ekranını kapatmadan önce saate baktım. Ben saati neden 6.00'a kurmuştum acaba. Dersim 9.30daydı. Saati 8'e kurmam gerekirken yanlışlıkla erkene kurmuşum. Ben şimdi geride uyuyamam. Ayağa kalkıp pencerenin önüne geldim. Perdeyi çekip pencereyi açtığımda temiz havayı içime çektim. Dışarıya göz gezdirirken gözlerim Mehmet Amcaların evinde takılı kaldı. Mehmet amcaların evi bize çok yakın değildi ama çok da uzak değildi. Benim odam Demir'in odasına bakıyordu. Demir'in odasının penceresine baktığımda perde kenara çekildiği için odanın içi apaçık gözüküyordu. Bir de odanın gece lambası yanıyordu. Biraz daha dikkatli bakmaya başladığımda Demir'i yatağında yüz üstü uyuduğunu gördüm. Demir'e dalıp giderken odasına biri girdiğini farkettim. Elif Teyze yatağın yanına gelmiş Demir'in açılan üstünü örtmüştü. Saçlarını okşarken başını çevirip pencereye bakacağı sırada aniden eğilmiştim. Off acaba beni görmüş müydü? Almila kızım niye sabahın köründe dikilmiş pencereden Demire bakıyorsun ya. Böyle de rezil olursun işte. Eğildiğim yerden yavaş yavaş kalkıp Elif teyze hala orada mı diye baktım. Ortalıkta kimse gözükmüyordu.

 

***

Sabah ki olaydan sonra rezil oluşumu zar zor atlatıp saat 8'de kahvaltımızı ettikden sonra okula gitmek için hazırlanmaya başladım. Siyah bir pantolon üstüne lacivert bir kazak ve üzerine de koyu krem renginde bir trençkot giyindim. Ayakakkabı olarak da topuklu botlarımı giyindim. Dışarıda baya yağmur yağıyordu. Yağmur yağmasını hiç sevmezdim yani yağsın iyidir ama ben ıslanmaktan hoşlanmıyorum açıkçası. Böyle kapalı havaları kara bulutları, rüzgar esmesini o sararan yaprakların yerlerde uçuşmasını seviyordum. Sonbaharın sevdiğim yönlerinden biri sararan yapraklar olabilir.

Evden çıkıp okula yürümeye başladığımda telefonum çalmaya başladı. Çantamdan telefonumu çıkardım. Arayan kişi Gaziantepteki okuldan Alperdi. Bu adam şimdi niye arıyordu beni? Bu arada ben Türkçe öğretmeniyim bunu size söylemiş miydim? (İlk bölümlerde belirttim mi hatırlamıyorum şdşdlddş)

Daha fazla bekletmemek adına yeşile basıp telefonu kulağıma götürdüm.

 

"Alo Almila Merhaba."

 

"Merhaba Alper."

 

"Almila kaç gündür sana ulaşmaya çalıştım. Gittiğinde haber edecektin. Kaç gün oldu aramadın."

 

"Ah Alper ben tamamen unutmuşum. Kusura bakma. Burada da işler karışıktı."

 

"Ne kusuru Almilacım. Çok meşgul olduğunu bilemezdim. Biraz çıkıştım sana. Neyse iyisin değil mi?"

 

Alperle konuşmaya devam ederken okulun önüne gelmiştim.

 

"İyiyim Alper sen de iyisindir inşallah?"

 

"Bende iyiyim allaha şükür. Ben seni bir şey demek için aramıştım aslında. Eşimin tayini istanbula çıktı. Bende tayinimi oraya aldırıyorum. Hep ayrı gayrı kaldık. O bu sefer tayinini aldırınca artık evli olduğumuz için de aynı şehire tayinimi aldırabiliyorum. Birkaç okul çıktı önüme bir tanesinde Matematik öğretmeni eksiği olunca orayı yazdım."

 

"Aaa bu çok iyi haber Alper. Hangi okulu yazdın?"

 

"Tuzla Piri Reis Ortaokulu. Eşimde Çağrıbey Ortaokulu."

 

Bir dakika bu Piri Reis benim öğretmenlik yaptığım okul.

 

"Sen ciddi misin Alper Piri Reis ortaokulundayım bende şu an."

 

"İnanamıyorum gerçekten bilmiyordum oraya gittiğini. Çok sevindim şimdi. Demek artık sık sık göreceğiz birbirimizi."

 

Alperle biraz daha sohbet ettikten sonra konuşmamız bittiğinde okula girdim. Yazdığı okul çıkarsa birkaç güne toparlanıp geleceklerdi büyük ihtimal. Alperle Gaziantepteyken çok iyi anlaşırdık. Birkaç kere de eşiyle görüşmüşlüğüm olmuştu. Şimdi bunu bir kenara bırakıp canım öğrencilerime odaklanmalıydım. Merdivenleri çıkıp öğretmenler odasının kapısının önüne geldiğim sırada bir öğrencim bana seslendi.

 

"Almila hocam"

 

Yanıma doğru dönüp baktığımda ismini çok iyi hatırladığım öğrencim nedeni ise baya yaramazlık yapar ve derste de sürekli soru sorar. Aslında zeki bir öğrenciye benziyor. Neyse bunları bir kenara bırakıp öğrencim Emirhana bakmaya başladım.

 

"Hocam Merhaba nasılsınız?"

 

"İyiyim Emirhancım sen nasılsın?"

 

"Bende iyiyim hocam."

 

Emirhan elindeki test kitabının kapağını açıp sayfalarını çevirmeye başladığında ona gülümseyerek bakmaya başladım.

 

"Hocam yapamadığım bir soru vardı. Sorular zor değil tabi ama bir konu da takıldım."

"Olsun canım kolayda olsa yapamadığın takıldığın bir yer olunca mutlaka sor. Çünkü bazen kolay diyipte sonra soruyu yanlış yapan oluyor."

"Evet haklısınız hocam."

 

***

Emirhanın sorusunu çözdükten sonra bir de o soruya benzer bir soru bulup emirhana çözdürdüm. O soruyu çözerken konuyu anladığını farkedince sevinmiştim. Emirhan yanımdan ayrıldıktan sonra dersime girdim. Saatler geçerken bir an önce çıkış vakti gelsede eve gitsem diyordum. Yaptığım işi seviyorum tabii ki ama bu aralar nedense saatleri sayar olmuştum.

Tenefüs zili çaldığında artık başka dersim kalmadığı için eşyalarımı toparlayarak okuldan çıkmak için hazırlandım. Okuldan uzaklaşmaya başladığımda telefonum çalmaya başladı. Telefonumu trençkotumun cebinden çıkarıp arayan kişiye baktım. Arayan kişi annemdi. Hayırdır neden arıyor ki acaba. Aramayı cevaplandırıp telefonu kulağıma götürdüm.

 

"Alo kızım dersin bitti mi?"

 

"Evet anne şimdi çıktım okuldan."

 

"İyi iyi güzel. Bak ne diyeceğim bu akşam Elif teyzenlere oturmaya gideceğiz gelirken pastaneden güzel tatlılar al. Bende bir şeyler yaptım götüreceğim."

"Tamam anne alırım. Başka bir şey lazım mı?"

 

"Yok yavrum. Dikkatli ol hadi görüşürüz."

 

Bende görüşürüz dedikten sonra telefonu kapatıp trençkotumun cebine geri koydum. Yürümeye devam ederken ilerdeki pastaneyi farkettiğimde adımlarımı oraya doğru yönlendirdim.

 

Pastanenin önüne geldiğimde kapıyı açıp içeriye girdim. Pastaneye giriş yaptığım anda buram buram poğaça kokuları geliyordu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra tezgaha doğru ilerledim.

 

"Hoşgeldiniz buyurun."

 

"Hoşbuldum. Tatlı almaya geldim. Bu pastaneyi de ilk defa görüyorum. Yeni mi açtınız?"

 

Soruyu sorarken o sırada tezgahın oradaki tatlılara ve kurabiyelere göz gezdiriyordum.

 

"Evet bu sene açtık pastaneyi.Aslında büyüklerimiz yani dedemin babası ve onun babası böyle uzuyor ordan beri bu pastane işi sürüyor. Bir 15 sene önce bu pastaneyi kapatıp gurbete gitmişler. Ondan sonrada babamla ben bu pastaneyi açmaya karar verdik."

 

"Çok iyi yapmışsınız. O zaman sizin pastalarınız baya iyidir. O zaman ben alacaklarımı söyleyeyim. Tatlılarınızı denemek için sabırsızlandım şimdi."

 

İstediğim tatlılardan ve kurabiyeleri ben söylerken o da kutuya yerleştiriyordu. Kutuya yerleştirmeyi bitirdikten sonra kutuyu kapatıp kutunun yanlarına açılmasın diye bant yapıştırdı. Tezgahın alt tarafından çıkardığı poşete de kutuyu koyup bana uzattı.

 

"Çok teşekkür ederim. Borcum ne kadar?"

 

"178 Tl"

 

Cüzdanımdan kartımı çıkarıp ödemesini yaptıktan sonra kasiyere iyi günler diyip pastaneden ayrıldım.

 

Eve doğru yürümeye başladım. Bizim mahalleye giriş yaptığım sırada, sokakta oynayan çocukları gördüğümde eskileri hatırladım. Ayşenle bu sokaklarda ne güzel günlerimiz geçmişti. Anılara dala dala yürürken evin önüne geldiğimi farketmiştim. Bizim kapının önünde babamı görünce hızlıca yanına doğru ilerlemeye başladım.

 

"Hoşgeldin kızım."

 

"Hoşbuldum baba."

 

Babamın yanına geldiğim sırada babam kolunu omzuma atarak ilerlemeye başlayınca bende onunla birlikte ilerlemeye başladım.

 

"Annem geçti mi Elif teyzelere?"

 

"Evet kızım. Bende işten yeni geldim. Şimdi bende gidiyordum onlara. Bu arada elindeki nedir?"

 

Elimdeki poşeti havaya doğru kaldırıp konuşmaya başladım.

"Annem tatlı almamı söyledi. Elif teyzelere götüreceğim. Bende gelirken en güzellerini seçip aldım."

 

Babam başını sallayıp yürümeye devam edince birlikte Elif teyzelerin kapısının önüne gelmiştik.

 

Babam zile bastığında beklemeye başladık. Kısa süre sonra kapı açıldığında karşımızda Demir'i gördük.

 

"Oğlum sen niye açıyorsun kapıyı. Daha ameliyat olalı kaç gün oldu ki?"

"İyiyim ben Yusuf amca. Bu arada hoşgeldiniz."

 

"Hoşbulduk oğlum. Hadi içeri geçelimde sende fazla ayakta durma."

 

Babam ayakkabılarını çıkarıp içeri geçtiğinde bende ayakkabılarımı çıkardım. İçeri girdiğim sırada Demirin elini koluma koyunca duraksadım.

 

"Tatlı mı getirdin sen? Niye zahmet ettin güzelim."

 

"Ne zahmeti Demir. Hadi içeriye hadi. Ayakta fazla durmamalısın."

 

Salona girdiğimizda salondaki masanın üstünde olan yemekleri farkettiğimde masaya oturmamak için kendimi zor tuttum. Ben gözlerimi dikmiş masaya bakarken Elif Teyzenin sesini duydum.

 

"Hoşgeldin Yusuf abi.Hoşgeldin Almila kızım. Nasılsınız iyi misiniz?"

 

"İyiyiz Elif. Mehmet gelmedi mi daha?"

 

"Mehmet gelir şimdi biraz önce konuşmuştuk. Siz sofraya geçin işten geldiniz acıkmışsınızdır. Mehmette gelince başlarız hep birlikte yemeye."

 

Annemde mutfaktan elinde börekle çıktığında babama ve bana hoşgeldin demişti. O sırada elimdeki poşeti hatırlayınca Elif teyzenin yanına gittim.

 

"Elif Teyze size aldım. Hepsini özenle seçtim ve beğeneceğinizi düşünüyorum."

 

Elif teyze bana gülümseyip Teşekkür ettiğinde kapının zili çalmaya başlamıştı. Elif Teyze kapıyı açmaya gittiğinde bizde koltuklara oturduk.

Salona Mehmet amcanın girdiğini gördüğümde ayağa kalktım.

 

"Cümleten hoşgeldiniz. Nasılsınız iyi misiniz?"

 

"İyiyiz.Nasıl olalım iş güç."

 

"Ee hadi bakalım bu hazırlanan güzel masaya oturalım hepimiz acıkmışızdır.''

 

***

 

1 saat sonra

Yemekler yendikten sonra çay faslına geçiş yapmıştık. Benim aldığım tatlılardan da tabaklara koymuştum. Tatlıları herkes çok beğenmişti. Özellikle Demir harika tatlı seçimleri yaptığımı söyleyip durmuştu.

Çayımı yudumlarken telefonumdan gelen iki mesaj sesiyle koltuğun kenarında duran telefonumu elime alıp ekranı açtım. Bir mesaj Ayşenden diğeriyse Alperden gelmişti. İlk Ayşenin mesajını açıp okumaya başladım.

 

"Yaa Almila okuldan sonra buluşacaktık sana tam darılacaktım ki Mehmet amcalara gittiğinizi öğrendim. Olsun biz sonrada buluşuruz. Demirle bir şeyler olursa bana anlatmayı unutma."

 

Allah allah şunun yazdığına bak Demirle ne olabilir yani. Ona cevabımı yazıp Alperin mesajını açıp okumaya başladım.

 

"10 Ekimde geliyoruz Almila haber vermek istedim."

 

Mesajı gördüğümde çok sevinmiştim. Alper ve eşi buraya geldiğinde artık bol bol buraları gezdirirdim onlara. Çünkü bende Gaziantepe ilk gittiğim zamanlar Alper ve Eşi (o zamanlar daha sevgiliydiler) benimle baya ilgilenip orada ev bulmama yardım etmişlerdi. Alperin mesajına cevap vermek için klavyeyi açtım ve yazmaya başladım.

 

"Buna çok sevindim Alper. İneceğiniz zaman bana haber edin de sizi karşılamaya geleyim."

 

Mesaj gönderildikten sonra mesajlardan çıkıp telefonu kapattım. Başımı kaldırıp sağıma baktığımda kaşları çatık bir şekilde bana bakan Demiri gördüm.

 

Demirden

Almilaya mesaj geldiğini farkettiğimde onu izlemeye başladım. Tam yanında oturuyor oluşumdan dolayı telefonunu net bir şekilde görüyordum. İlk Ayşenle mesajlaştıktan sonra sohbetten çıkıp Alper diye birinin mesajına tıkladığını gördüm. Merak edip daha da telefonuna odaklandığımda 10 Ekimde geliyoruz Almila haber vermek istedim mesajını gördüğümde beynimde şimşekler çakmaya başladı. Bir anda damarlarımdan sinirler akmaya başladı. Kimdir bu Alper ulan? Bir de Almila sizi karşılamaya gelirim diyor. Alper kimdir ve kiminle gelecek çok merak etmeye başlamıştım. Acaba Alper Almilanın görüştüğü biri miydi? Deli deli sorular üretmeye başladığım sırada Almila bir anda başını kaldırıp bana baktığında dona kaldım.

 

Bölüm sonu

Loading...
0%