@alara.mrglu
|
10 Ekim Pazartesi Demir'den
Geçen hafta Almila'nın mesajlarını okumamdan sonra Alper denen herifi merak etmekten kendimi yiyip bitirmiştim. Almila'nın mesajlarını okuduğumu Almila anlamıştı ama hiçbir şey söylememişti. Zaten niye açıklama gereği duysun ki? Neyse şu an ki sorunum o Alperdi. Bugün Almila havaalanına gidip onu karşılayacaktı. Tabii bende durur muyum bende Almilayı götürme bahanesiyle onunla gidecektim. Şu an saat 15.00'a geliyordu ve Almilanın yarım saat sonra okuldan çıkış saatiydi. Çıkış saatine yetişmek için hızlıca üstümü giyinmiş bir şekilde odamda bekliyordum. Daha fazla dayanamayacağımı düşünüp komodinin üstünden telefonumu alarak odadan çıktım. Merdivenlerden inerken salondan Buse'nin ve annemin sesleri geliyordu. Merdivenleri indiğim sırada Buse beni farketmişti. Buse "Hayırdır abi süslendin püslendin nereye gidiyorsun?" dediğinde gözlerimi devirdim. Ona " her zaman ki halim canım. Hem bugün pazartesi değil mi senin çoktan yurda gitmiş olman gerekmiyor muydu?" Dediğimde gülümsemeyi kesmişti. Üzgün ifadeyle bakışlarını kaçırdığında bir problemi olduğunu farketmiştim. Yanına doğru yaklaşıp " suratın niye asık senin ne oldu? Okulda sana laf eden biri yok değil mi?" Diye sorduğumda yapmacık bir şekilde gülümseyerek yani ben o şekilde olduğuna eminim bana bakmaya başladı.
"Bir şey yok abi. Dersler canımı sıkıyor biraz."
Busenin bu dediğine inanacak değildim. Fakat Buse'nin derdini akşama çözecektim.
"Sen öyle diyorsan öyle olsun bakalım ama bir derdin olduğunda sakın içine atma. Bir şey mi oldu hemen gelip bana anlatıyorsun anlaştık mı?" Sözümü bitirip Buseye baktığımda gülümseyip kollarını açarak bana sarıldı. Bende kollarımı açarak sımsıkı sarıldım. Sarılma faslımız bitince görüşürüz diyerekten kapıya doğru hızlıca ilerleme başladım. Kapıya geldiğimde vestiyerdeki aynadan kendime son kez bakarak kendimi dışarıya attım. Arabama binip çalıştırdığım sırada telefonum çalmaya başladı. Telefonumu cebimden çıkarıp arayan kişiye baktım. Telefonun ekranında Almilanın ismini gördüğümde kaşlarımı çatarak aramayı cevaplandırdım.
"Demir Merhaba."
"Merhaba Almila ne oldu kötü bir durum yoktur inşallah?"
"Yok yok kötü bir şey yok. Bir yere yetişmem gerekiyor da taksi bulamadım seni de aramakta kararsız kaldım ama beni Havaalanına götürebilir misin?"
"Tabii ki götürürüm Almilacım. Niye öyle diyorsun bir ihtiyacın bir şey lazım olduğunda farketmez beni arayabilirsin."
"Teşekkür ederim Demir."
"Ben evden çıkmıştım arabadaydım zaten hemen geliyorum."
"Tamamdır Demir. Görüşürüz o zaman."
"Görüşürüzz."
Telefonu kapattıktan sonra arabayı sürmeye başladım. Gidecem yolun sonunda Almila olduğu için daha bir heyecanlı daha bir meraklı ve daha hızlı gitmeye başlamıştım. Almilayı düşündüğümde onu gördüğüm her vakitte kalbim yerinden atacakmış gibi oluyordu. En önemlisi de hani derler ya midemde kelebekler uçuşuyor o da oluyor galiba bende. Almilayı düşüne düşüne okula gelmiştim. Okulun yanındaki bankta oturan Almilayı gördüğümde yüzümde kocaman bir gülümse oluştu. Arabayı müsait bir yere parkedip arabadan indiğim sırada Almila beni farketmişti. Almila kalkıp yanıma doğru geldiğinde Almilaya aniden sarıldım. Benim sarılmamla Almila donup kalmıştı.
"Bu sarılmayı neye borçluyuz Demir bey?"
"Hiç öyle içimden sarılmak geldi."
Gerçekten o an Almilayı gördüğümde onu sımsıkı sarasım gelmişti. Sarılmamın çok uzun sürdüğünü farkederek ondan ayrıldım. Almila tam ağzını açacakken telefonu çalmaya başlamıştı. Telefonunu ince hırkasının cebinden çıkardığında havanın soğuk olmasıyla üşüyor olabilme ihtimalini düşünmeye başlamıştım. Almila telefonunu cebinden çıkarırken arabaya geçelim diye işaret ettim. Telefonda arayan kişiyi cevaplandırdığında arabaya binmiştik. Almilayı arayan Alper denen şahıstı. Uçaktan inmiş ve Almilayı bekliyorlarmış o zaman Alper denen şahıs yalnız gelmemişti. Ya başka erkekte varsa? Kıskançlık damarlarıma işlemeye başlıyordu. Sakin kalmaya çalışarak arabayı sürmeye başladım. Almila telefon konuşmasını bitirdikten sonra bakışlarını bana çevirdi.
"Sana da zahmet verdik. Belki bir işin vardı. Düşüncesizlik edip aradım seni."
Sırf Alper denen herifin yanına tek başına gitmesin diye onunla birlikte gittiğimi bilmiyordu. Bakışlarımı yoldan ayırmadan söze girdim.
"Ne zahmeti Almilacım duymamış olayım. Önemli bir işim sensin. Senin beni araman önemliydi. Beni araman iyi oldu. Tek başına gideceğin yere gitmeni istemezdim açıkcası."
Birkaç sohbet konusu açarak yolculuğumuzu devam ettirdik. Sonunda havaalanına geldiğimizde Almila ilerde bavullarla bekleyen kıvırcık siyah saçlı, sarı elbiseli bir kadın ve Turuncu saçlı, saçlarını arkadan toplamış olan bir erkeği işaret parmağınla bana gösteriyordu. Arabayı durdurduğumda Almila gülümseyerek arabadan indi.
Almila'dan
Yolculuk boyunca Demir ara ara bana bakıp gözlerini kaçırıyordu. Bir derdi var gibiydi ama anlayamıyordum. Zaten arabaya binmeden önceki sarılışı kalbimi yerinden sökecek gibiydi. Kalbimin o hale gelmesini çözemiyordum. Bu konuyu bir kenara bırakarak can dostumu karşılamak için arabadan indim. Benim ardımdan Demir arabanın kapısını sertçe kapatarak arabadan indi. Bismillahirrahmanirrahim noluyor ya. Niye öyle sert kapattı acaba? Bir şeye mi sinirlendi? Demire anlamsız bakışlar atarak Alperin ve eşi Suna'nın yanına doğru hızlıca ilerlemeye başladım. Yanlarına vardığımda arkamdan Demir'in de geldiğini farketmiştim.
"Hoş geldiniiz canlarım."
Alper ve Suna aynı anda hoşbulduk dediğinde gülümsedim. Birbirleriyle çok uyumlulardı ve çok yakışıyorlardı. İlk önce Alpere sarıldım. Sarıldığım anda arkamdan bir öksürük sesi geldi. Alperden ayrılıp arkama baktım. Öksüren kişi demirdi. Ne oldu gibisinden baktığımda eliyle sorun yok dercesine işaret yaptı. Önüme dönüp bu sefer Sunaya sarıldım. Sarılma faslımız sona erince Demir yanıma gelerek kolunu omzuma attı.
"Almilacım beyefendiyle tanıştırmayacak mısın bizi?"
Suna'nın sorusuna karşılık vermek için elimi Demir'in omzuna koydum. Demirde bi anlık bakışlarını bana çevirerek kocaman gülümseyerek gözlerime baktı.
"Tabii ki tanıştıracağım. Kendisi Demir benim çocukluk arkadaşım olur. Küçükken yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi tabii hala öyle. Ailelerimiz de çok yakın zaten. Sizi karşılamak için taksi bekliyordum. Fakat hiçbir taksi geçmedi. Demiri aradım bende. Sağ olsun hep yardımcı olur bana."
Alper imalı bakışlarıyla bana baktığını anladığımda bazı şeylerin o an farkına varmıştım. Tam şu an kalbimin neden o şekilde çarptığını son zamanlarda neden sürekli Demir'i düşündüğümü evet yakınız ama bu farklıydı. Artık bunun ne olduğunu anlamıştım. Fakat hala bunu beynim öne çıkaramıyordu. Düşüncelerimden Suna'nın sesiyle ayrıldım.
"Çok güzelsiniz ya. Böyle çocuklukluktan beri arkadaşlığı sürdürmek zordur."
"Teşekkür ederiz. Gerçekten zordur katılıyorum bu sözüne."
Bir süreliğine sessizlik oluştuğunda Demir konuşmaya girdi.
" Ee biz niye duruyoruz böyle. Alper ve Suna'yı bırakalım. Tabi ondan önce bir yemek yiyelim isterseniz."
Ah tabi Demir isimlerini nereden biliyor diye merak ediliyordur. Demir arabada sohbet ederken isimlerini sormuştu. Fakat neyim olduklarını sormamıştı. Arkadaşlarıyımdır diye düşündüğü içindir yani.
"Demir kardeşim size hiç rahatsızlık vermeyelim. Biz aslında taksiye binecektik diye hesap ediyorduk ama. Sağ olun geldiniz buraya kadar."
"Olur mu öyle şey Almilanın misafirleri benimde misafirimdir.Bırakmam sizi güzel bir yemek yemeye gidelim." (Demir'in iç sesi: tabi tabi ne demezsin.)😂
Demir bu şekilde ısrar ettiğine göre acıkmış olmalıydı. Çünkü yeni tanıştığı insanlara karşı biraz ön yargılı bir insandı. Tabi önceden öyleydi ben Gaziantepe gittikten sonra bu huyu değişti mi bilemiyordum. Alper ve Suna sonunda ikna olduklarında arabaya geçmiştik. Alper öne oturmuştu. Ben ve Suna da arkaya oturmuştuk. Demir arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında Suna kulağıma doğru yaklaşıp bir şeyler fısıldamaya başladı.
"Siz ne iş Demirle? Sadece çocukluk arkadaşı olmadığınız 100 metre öteden anlaşılıyor gibi."
Suna'nın söylediğiyle kaskatı kesilmiştim. Bu şekilde anlaşıldığını hiç düşünemiştim. Suna'ya dönerek kaşlarımı çatarak bakmaya başladım.
"Başka ne olabilir ki Suna?"
"Bilemem artık. Neyse bu arada bu Demir neden suratı asık duruyor deminden beri?"
Evet Demir'in moralinin bozuk olduğunu havaalanına gelirken farketmiştim. Fakat tabii ki bana anlatmayacağı için üstünde durmuyordum.
"Bilmiyorum ki hiçbir şey anlatmadı."
Demir'in neden moralinin bozulduğunu daha çok merak etmeye başlıyordum. Acaba başı mı ağırıyordu? Yeni ameliyat olmuştu hemen düzelemezdi tabii ki. Eğer başı ağırıyorsa bunu öğrenmeliydim. Yaslandığım yerden biraz öne şoför koltuğuna doğru eğildim. Demir eğildiğimi farkedince anlamazca bana bakmaya başladı.
"Demir suratının asık olduğunu farkettim. Moralin bozuk gibi duruyor. Bir şeyin yok değil mi? Eğer başın ağırıyorsa söyleyebilirsin. Ağrı kesici var çantamda."
"Yok yok başım ağırmıyor sağ ol Almila. Suratım asık mı duruyor? Hiç öyle durduğunu düşünmüyordum açıkcası."
Koltuğuma geri yaslanarak gideceğimiz lokantaya kadar birkaç sohbet konusu açarak konuşmaya başlamıştık.
*** Demir'den İstanbul'un en güzel yerine denize bakan, boğazı gören Banyan restorana gelmiştik. Buraya birkaç kez daha gelmiştim. Buranın ayrıca bendeki yeri de çok özeldi. Çünkü küçükken tam hatırlamıyorum 14 ya da 15 yaşlarındayken Almila'nın ve benim ailem birlikte bu restorana gelmiştik. O gün Almilanın o şirin halini, mor elbisesini ve örgülü saçlarını gördüğümde masum bir aşk doğmuştu içimde. Hep arkadaş gibi oyunlar oynadığım, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen kıza olan sevgim o akşam aşka dönüşmüştü. Düşüncelerimi bölen şey Alper'in sesiydi.
"Burası çok güzelmiş. Hayalimde hep bu şekilde Sunayla boğazın karşısında birlikte olmak vardı. Tabii bugün Demir kardeşimle tanıştığım için mutluyum. İstanbulda yalnız olmayacağımızı bilmek içimi ferahlattı."
Başımı eyvallah der gibi salladım. Benim anlamadığım bir nokta vardı. Alper Almilayla yakındı. Şu anda karşımda Sunayla birlikte samimi bir şekilde oturuyorlardı. Anlamazca kafamı Almilaya çevirerek kafamdaki soru işaretlerini geçirmek için söze girdim.
"Bende sizi tanıdığım için mutlu oldum. Fakat siz beni tanıdınız. Ama ben size birbirinizin neyi olduğunuzu sormadım."
Alper gülümseyerek mahçup ifadesiyle bakarak söze girdi.
"Biz Sunayla evliyiz. Sunayla ilk sevgili olduğumuz dönemlerde Almila'nın Gaziantepteki okulda öğretmenliğe başladığı sıralardı. Almila'nın okula alışması ve şehre alışması için çok yardımcı oluyordum. Tabii Suna baya bir kıskanıyordu beni Almiladan. Sonra Suna ve Almilayı birkaç kez bir araya getirince kıskançlığının boşuna olduğu ortaya çıkmıştı. Sunayla bir yıl öncede evlendik. Sunayla evlenince buraya birlikte gelmemiz kolaylaştı tabii."
"Siz evli misinizz? Hiç evli olduğunuzu düşünmemiştim. Allah ayırmasın kardeşim. Bu arada söylemeden duramayacağım. Almila'nın telefonuna yanlışlıkla gözüm dalmıştı ve seninle olan yazışmasını görünce Almilanın seninle görüştüğünü düşünmüştüm."
Suna ve Alper bu söylediğim karşısında gülerek bana bakıyorlardı. Söylediklerimde gülünecek bir şey mi var diye düşünmeye başlamıştım.
***
Almila'dan Restorandan ayrılmamızın üzerinden 3 saat geçmişti. Demirle, Alper ve Suna'yı Alperin gelmeden önce ayarladıkları eve bırakarak bizde evlerimize dönmüştük. Demir'in yanlış anlamasına Suna'nın ve Alper'in güldüğü anlarda benim düşündüğüm tek bir şey olmuştu. Demir benim telefonda mesajlaşmamı incelemişti. Üstüne üstlük Alperle benim görüştüğümü zannetmişti. Beni kıskandığı apaçık ortadaydı ya da ben öyle düşünmek istiyordum. Kıskanmış olsa neden kıskandığı bile bir soru işaretiydi. Demir'in beni arkadaştan öte sevebileceğini düşünmek, şu anda midemde kelebekleri harekete geçiriyordu. Düşüncelerimle boğuşurken odamın kapısının tıklatılmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.
"Gelebilirsinn."
Kapı açıldığında karşımda arkadaşım Ayşen'i görünce yatağımdan kalktım. Ayşen odanın kapısını kapatarak yanıma gelmişti. Kollarımı açarak Ayşene sımsıkı sarıldım.
"Almila okuldan apar topar çıkmıştın merak ettim. Zaten uzun zamandır şöyle iki çift lafın belini kıramamıştık. Bende aldım pijamalarımı sana geldim. Annemde sabah Melek teyzeye gelecekmiş. Ne zamandır görüşemiyoruz diyordu bana."
"İyi yapmışsın Ayşencim. Geldiğin iyi oldu biraz dedikodu yaparız."
Ayşen yatağıma oturduğunda bende onun yanına oturdum. Ayşen merakla gözlerime bakmaya başladı.
"Hadi dökül bakalım. Demirle neler oluyor? Neler yapıyorsunuz?"
Ayşen'in sorularıyla Demirle olan her anımı düşünmeye başlamıştım. Bugün olanları Ayşen'e anlatmam lazımdı.
"Ayşen bugün ne oldu biliyor musun?"
Ayşen pür dikkat bakarak beni dinlemeye başladı. Bugün olan bütün her şeyi ince ayrıntısına kadar anlatmıştım. Ayşen çok şaşırmış bir ifadesi yoktu. ( Ayşen Demir'in Almilayı sevdiğini biliyor ya o yüzden fazla şaşırmadı.)
"Demir basbaya kıskanmış seni Almila."
"Öyle mi diyorsun? Bilemiyorum ben ya. Neden beni kıskansın ki? Sadece arkadaş olarak değer verdiği biriyim yani."
"Öyle düşünme bence Demir senden hoşlanıyor olabilir. Aha buraya yazıyorum."
İşaret parmağını yatağımın yanındaki komodinin üstüne koyarak yazıyormuş gibi yaptı.
"Ayşen neyse bu konuyu sonra daha detaylı konuşuruz biraz da senden konuşalım."
"Beni biliyorsun sen. Ben aşk meşk işlerini malum kişiden sonra bıraktım." "Biliyorum canım ama aşka küsmemelisin. Birinin yaptığı şeyler yüzünden bütün erkeklere küsmüş oldun sen."
"Off bilmiyorum kimseye güvenemiyorum Almila. Bu konuyu açmayalım." Moralinin bozulduğunu anladığımda Ayşen'e yaklaşıp kollarımı açarak ona sımsıkı sarıldım.
Geri çekildiğimde Ayşen'in yüzünü incelemeye başladım.
"Annemin yanına inelim istersen kafa dağıtırız."
"Olur inelim . Hem Ben buraya çıkarken Melek teyze kek yaptığını söylemişti. Çay yapacağım içeriz demişti. Ayy Melek teyzeye yardım ederdik. Burada konuşmaya dalınca söylemeyi unuttum."
"Evet doğru Islak kek yapacağını söylemişti. Hadi o zaman inelim masayı kurmaya yardım ederiz."
Oturduğumuz yerden kalktığımızda Ayşen'in koluna girdim. Birlikte odanın kapısına geldiğimizde ışığı kapatarak odadan çıktık. Merdivenlere geldiğimizde burnuma buram buram kek kokusu gelmişti. Hızlıca merdivenleri aşarak mutfağa doğru yöneldik. Mutfağa girdiğimiz esnada kapı çalmaya başlamıştı.
"Almila kızım baban gelmiştir açar mısın kapıyı?"
Ayşen'in kolundan ayrılarak mutfak kapısından geriye salona yönelmiştim. Sokak kapısına ikerlediğimde aklıma saate hiç bakmadığım geldi. Babam genellikle 20.30- 21.00 gibi eve geliyordu. Büyük ihtimalde saat bu civarlardaydı. Kapıya geldiğimde kapının kolunu aşağı indirerek açtım.
"Hoşgeldin babacıım."
"Hoşbulduk güzel kızım. İçeriden mis gibi kokular geliyor Meleğim yine neler döktürdü acaba?"
"Mis gibi kek yaptı babacım."
Hem sohbet ederken hemde o sırada babam ayakkabılarının bağcığını çözüyordu. İlk sağ ayağıyla içeri girerek bismillahirrahmanirrahim dedi. Sonra sol ayağını da yere basarak evin kapısını kapattı. Babamın elindeki poşetleri alarak birlikte mutfağa doğru ilerlemeye başladık. Mutfaktan Annemin ve Ayşen'in seslerini duyuyorduk.
"Ayşen kızım mı geldi?"
"Evet babacım bu akşam bizde kalacak."
Babam bu cümlemden sonra gülerek söze girdi.
"Tam bir kardeş gibisiniz. Çok iyi anlaşıyorsunuz takdir ediyorum sizi." Mutfağa girdiğimizde elimdeki poşetleri masaya koydum.
*** Annem, Babam, Ayşenle birlikte çok güzel bir çay keyfi yapmıştık. Bol kahkahalı bir akşam geçirmiştik. Annem ve babam Ayşen'i benden ayrı tutmazlardı hiç. Hep gerçek biyolojik kızlarıymış gibi davranırlardı. Bu yüzden Gaziantepten önceki zamanlarda hep böyle akşamlarımız olurdu. Bu akşam ayrı bir keyifli geçmişti. Güzel sohbetli akşamımız sürekli esnemeye başlamamızla son bulmuştu. Ayşen'le odama geldikten sonra direk yatağa uzanarak yorganı üzerimize örtmüştük. Biz sürekli beraber yatardık. Normalde misafir odamız tabii ki vardı ama Ayşenle birlikte uyımayı seviyorduk. Ben düşünceler içinde gezdiğim sırada yan tarafımda çoktan uykuya dalan Ayşen'e baktım. İçimden Kalbi kırık güzel arkadaşım diye düşünce geçmişti. Kalbi biri tarafından çok kırılmıştı ama hayat enerjisini kaybetmemişti. Bir süre sonra esnemeye başladığımda artık uyuma vakti geldiğini anlamıştım. Başımı yastığa tamamen gömerek uykuya geçiş yaptım. |
0% |