Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@alara.mrglu

Demir kaşlarını çatmış sinirli bir ifadeyle Umut abiye bakıyordu. Bu gergin anı sonlandırmam lazımdı. Demir'in bana bebeğim demesinden dolayı hala ona şaşkınca bakıyordum. Neden şaşırıyorsam neyse kendine gel Almila.

 

"Demir canım bir sorun yok. Artık gidelim mi? Üşümeye başladım da."

 

Demir'in Umut abiye olan bakışlarını çekip bana dönmüştü. Sınırlı ifadesi gitmiş yerine sevgi dolu endişeli bakışlar gelmişti. Anında elimi tutarak beni arabasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Şuan da açıkçası Umut abiyi o şekilde ona bir şey demeden gittiğimiz için ayıp olduğunu düşünmedim. Arabanın önüne geldiğimizde ellerimi bırakıp şoför koltuğuna geçti bende yanındaki koltukta yerimi aldığımda tekrar ellerimizi birleştirdi. Elimi dudağına götürüp öptüğünde ona gülümseyerek baktım. Vücudunu bana doğru döndürdüğü sırada bir şeyler söyleyeceğini anlamıştım. Çok geçmeden de söze girdi.

 

"Almila biliyorsun sana karşı olan hislerimi ve benden zaman istemiştin o zamanı boş verebilir misin? Gerçekten dışarıya karşı senin sevgilim olduğunu altını çizerek belirtmek istiyorum insanlara. Altını çizerek belirtmek istiyorum ki boş olmadığını biriyle birlikte olduğunu sevgilin olduğunu herkes bilsin ve insanlar duracakları yerleri bilsin istiyorum. Sana mantıksız mi gelir bilemem ama o siz beni farketmeden önceki sana olan bakışlarını beğenmedim. Büyük ihtimal tahmin ediyorum ki o bir hocaydı ve meslektaş gözüyle bakmadığı belliydi. Nereden anladığımı sorarsan bugün seni aradığımda arkadan duyduğum sesle seninle durakta konuşurken ki duyduğum ses aynıydı ve hoca olduğunu ondan dolayı tahmin ettim."

 

Demir'in söyledikleri karşısında şaşırmıştım. Baya uzun konuşmuştu ve gerçekten haklıydı. Bencede artık uzatmamalıydım. Evet çok uzatmadım gerçi kısa bir zaman oldu ama zaten Demir'i seviyordum. O da beni sevdiği için birbirimizden emindik şu an yalnız Demir çok ince düşünüyordu. Bir polis olsa ancak bu kadar çok ayrıntıyı irdeleyebilirdi. Çok sessiz kaldığım için Demir benim cevabımı sabırla bekliyordu şu an.

 

" Söylediklerinde çok haklısın Demir. Tamamdır o istediğim zamanı aklımızdan siliyoruz artık. Senin gönlünde olmayı sevgilin olmayı kabul ediyorum. Ve o konuya da gelirsek yine haklısın ki bugün Umut abinin tavırlarından bana karşı değişik davrandığını farkettim. Hayır yani okula geleli çok da olmadı nasıl benden etkilenmiş olabilir?"

 

Demir ilk sevinip son söylediklerimi duyduktan sonra kötü kötü bakmaya başlamıştı.

 

"O adamın sana bakan gözlerini yerinden çıkarmak vardı da ben öyle şiddet yanlısı olmayı sevmediğim için sakin kalmak zorundayım neyse bu konuyu kapatıp asıl meselemize gelelim. Gönlüme hoşgeldin bebeğim. Gönlümden ömrümün sonuna dek çıkmayacaksın. Seni o kadar çok seviyorum ki kelimeler yetmez sana olan sevgimi anlatmaya."

 

Kollarımı açıp bir anda Demir'e sarıldığımda şaşırdığını vücudunun kasılmasından anlamıştım. Başımı göğsüne koyduğumda kalp atışlarının çok hızlı olduğunu farkettim.

 

"Demir kalbin bile beni hissedip oradan çıkıp bana kavuşmak istiyor. Bende seni çok seviyorum."

 

Az önce kalple ilgili söylediğim şeye Demir gülmeye başlamıştı. Bende neye güldüğünü anladığımda bende gülmeye başlamıştım.

 

"Değişik bir güzel cümle kurmaya çalıştın bebeğim beni seni anladım sen merak etme. Güzel cümleleri düşünmüş olman bile güzel."

 

O anda hala orada olduğumuzu farkedince Demirden ayrılıp koltuğa düzgünce oturdum. Demirde arabanın anahtarını kontağa sokup çalıştırdı. 2 dakika sonra arabayı sürmeye başladığında duraktan ayrılmıştık.

 

*********

 

Mahalleye giriş yaptığımızda baya bir hareketlilik ve kalabalığın olduğunu farkettik. Demir arabayı durdurduğunda arabadan inip neler olduğunu anlayabilmek için insanların içine karıştık. Demir kaldırımda telefonla ilgilenen bir gence selam verip neler olduğunu sordu.

 

"Selamunaleyküm kardeşim, acaba bu hareketliliğin sebebi nedir? Bu kadar kalabalık hayra alamet değil?"

 

Tahminen 20 ya da 24 yaş aralığında olan çocuk başını telefonundan kaldırıp bize baktı. Bakışından Demir'i tanıdığı açıkça anlaşılıyordu.

 

"Demir abi aleykümselam bu akşam küçük bir festival gibi bir şey planlanıyormuş. Belediye başkanı planlamış bir hafta öncesinden söylenmiş ama mahallenin çoğu bilmiyordu. Şimdi onun hazırlıkları yapılıyor. Birkaç sanatçı da gelecekmiş. Yemekler içecekler de ikram edilecekmiş."

 

Ohh ne güzel bir organizasyon vallahi bugün ki yorgunluğumada iyi gelir. Demir çocuğa teşekkür ettikten sonra Demir elimi tutup ileriye doğru adım attığında durdurdum onu.

 

"Demir ne yapıyorsun senn?"

 

"Sevgilimin elini tutuyorum ne yapıyor olabilirim?"

 

"Mahalledeyiz farkında mısın bir gören olacak."

 

"Almila ben öyle ilişkimi gizli saklı yaşayamam kaç yaşında adamım milleten mi saklayacağım aşkımı. Zaten mahallenin çoğu seni sevdiğimi biliyordu."

 

Bu sözler karşısında daha da diyecek bir şey bulamayıp Demir'in elini daha sıkı tutunca yürümeye başladık. Demir'in yüzünde gülücükler açıyordu ve tabii ki benimde öyle. Kaldırımda ilerlerken ileri de Buseyi ve Ayşen'i görünce onlara seslendim.

 

" Kızlarrr!"

 

Buse ve Ayşen sesin nereden geldiğini anlamak için sağa sola bakarken bizi farketmişlerdi. Ayşen ve Buseyle bakıştığım sırada kızların gözleri bir anda fazlaca açıldı. Baktıkları şey demirle el ele tutuşuyor olmamızdı. Ayşen ve Buse hızlıca adım atarak yanıma geldiler.

 

"Hayırlı olsun abii Hayırlı olsun yengem"

 

Ayşen de hayırlı olsun enişte ve hayırlı olsun Almila dedikten sonra kaşlarımı çatıp sinirli olmaya çalışarak Demir'e baktım. Demir'de sırıtarak bana bakıyordu.

 

"O güzel kaşlarını çatmaya çalışma. Neden hemen kızıyorsun ama bebeğim?"

 

Elimi Demir'in elinde çekip kaşlarımı düzelttim.

 

"Demircim ortalık yerde elimi tutuyorsun ay tamam tut tabi sevmiyor değilim ama Buse ve Ayşen şimdi kırk yıl lafını eder."

 

"Bir şey olmaz lafını edemezler söyletmem bir şey. Değil mi kızlar?"

 

Demir Ayşen ve Buseye baktığında sus pus olmuşlardı. Başlarını aşağı yukarı salladıklarında olayı çözdüğümüzü varsayarak mahallede dolaşmaya başladık.

 

****

 

Saat 21:00 olduğunda herkes heyecanla mahallemize gelecek olan sanatçıyı bekliyordu. Demir, Ayşen, Buse, ben, annem, babam, Mehmet amca ve Melek teyze ve Ayşen'in annesi, babası ve kardeşi Ateş yan yanaydık. Evet Ayşen'in bir erkek kardeşi var ve o da Buse'nin gittiği üniversitede inşaat mühendisliği okuyordu. Sahneye gelen sanatçıyla şaşırarak gelen kişiye bakıyordum. Resul Dindar çoktan eline mikrofonu almış bizlere bakıyordu.

 

" Selam Mahalle halkı nasılsınız? Çok enerjik görüyorum sizi. Bu enerjikliğinizi kaybetmeden başlayalım ne dersiniz?"

 

Gençler evet diye bağırırken büyüklerde alkış tutuyordu. Resul dindar arkadaki çalgıcılara işaret edip şarkısını söylemeye başladı.

 

"Sevdaya düştüm yeni

Gene dert aldi beni

Sevdaya düştüm yeni

Gene dert aldi beni

Kavuştur ey Allahum

Alsun seven seveni

Kavuştur ey Allahum

Alsun seven seveni

Sevduğum sen olmasan

Sevduğum sen olmasan

Bana kim sarilacak

Bana kim sarilacak

Aşkumuzun sonine

Aşkumuzun sonine

Kalemler kırılacak

Kalemler kırılacak"

..."

 

Resul Dindar şarkıyı söylemeye devam ederken Demir başını yanağıma doğru yaklaştırdığında bu yakınlığından dolayı gözlerim babama ve anneme gitmişti. Allah'tan herkes Resul Dindar'a odaklıydı. Demir kısık sesle Resul Dindar'ın söylediği şarkıyı söylemeye başladı.

 

"Demir babam görecek şimdi az çekilir misin?"

 

"Almila sana şarkı söylüyorum şu romantikliği bozdun şimdi."

 

Demir alınmış bir şekilde başını çektiğinde Resul Dindar'a bakmaya başladı. Yüzüne baktığımda üzgün duruyordu. Kırılmış mıydı gerçekten? Ama bende ne yapabilirdim ki babam görebilirdi. Uff Demir ya. Demir'in koluna girmeye çalıştığım sırada kolunu çekmişti. Demirden trip yiyorum şuraya bakın şaka gibi. Demir yüzüme bakmadan arkasına dönüp uzaklaşmaya başladı. Ne yani gidecek miydi? Fazla mı abarttı acaba? Akşamımız güzel geçer diye ummuştum şu an cidden Demir'in bu yaptığını anlayamıyorum. Daha fazla uzaklaşan Demir'in arkasından bakamayacağımı düşünüp bende arkasından hızlıca ilerlemeye başladım.

Festival alanından çıkarken Demir'in hızlı yürümesine yetişmeye çalışıyordum.

 

"Demir durur musun artık sana yetişemiyorum."

 

Demir durup arkasına döndüğünde yüzünün kıpkırmızı olduğunu farkettim. Burnu kızarmıştı. Soğuktan mıydı yoksa ağlamış mıydı yani ağlayacak kadar da büyük bir olay yoktu ki ama.

 

"Demir neden bu kadar büyüttün? Tamam sen gizli saklı yaşayamam ilişkimi diyorsun ama babamların yanında da o şekilde olmazdı ki."

 

"Bebeğim anlıyorum seni ama sana romantik olmaya çalışıyordum şarkı söylüyorum sana. Sen bozuyorsun. Bende biliyorum saygılıyım ailene karşı o kadar rahat davranacak insanda değilim ben."

 

"Biliyorum canım benim seni ben çok iyi anlıyorum."

 

Aramızda saniyelik bir sessizlikten sonra tekrar söze girdim.

 

"Demir böyle arkanı dönüp gitme bir daha. Senin üzülmeni istemiyorum. Senden ayrılmak istemiyorum."

 

"Tamam Almila'm bundan sonra arkamı dönmeyeceğim. Hadi dönelim Resul Dindar abimizi dinlemeye."

 

Demir saçlarımı okşamaya başladığında ona gülümsedim. Elini saçlarımdan çektiği sırada festival alanına geri döndük.

 

****

Festival bittiğinde hepimiz bitmiştik. Resul Dindardan sonra bir iki sanatçı daha gelmiş sonrada mahalledeki bazı Karadenizli komşularımız kemençe çalarak horon oynamışlardı. Tabii bizde yapabildiğimiz kadarıyla oynamaya çalıştık.

 

Saat 02:00'a geldiği sıralarda festivalden herkes dağıldığında evlere geçiş yaptık. Şimdiyse odamda pijamalarımı giyinmiş, sıcacık yatağımda sırt üstü yatmış tavanla bakışıyordum. Demir'in ne ara bu kadar hassas bir insan olduğunu düşünüyordum. Belki de ameliyattan sonra psikolojik bir durum olabilirdi. Bu işlerden çok da anlarım ya. Neyse uyumam lazımdı artık. Uyuyamazsam yarın öğrencilere ders anlatırken uyuklar bir şekilde olmayı istemiyordum.

 

12 Ekim Çarşamba

 

Sürekli kulaklarıma gelen o bildirim sesiyle rüyamdan maalesef ayrılmak durumunda kaldım. Çalan alarm değildi tabi. Alarm değilse alarmdan ne kadar erken uyandığımı öğrenmek için gözlerimi açıp komodinin üstündeki telefonumu aldım. Telefonumun kilit ekranına bastığımda saate baktım. Saat daha 6:30'du. Dersim 10'daydı ama ben 9da kalkıp hazırlanıp gideceğim için alarmı 8:45'e kurmuştum. Neyse bu bildirimin nereden geldiğine bakmak için düşüncelere daldığım sırada ekranı kapanan telefonu tekrar açtım. Bu sefer bildirimler kısmına baktığımda Buse'den 10 mesaj geldiğini gördüm. Allah Allah hayırdır inşallah. Bu arada Buse sabaha doğru yurda geri döneceğini söylemişti. Tabi Demir bırakacaktı onu yurda. Sabah sabah Buse'nin bana mesaj atması hiç hayra alamet değildi.

 

Mesajları açıp okumaya başladığımda beynim durmuştu. Sabah sabah uyandığım gibi okuduğum şeyleri algılamada sorun yaşıyordum.

 

"Almila abla rahatsız ediyorum seni sabah sabah ama kime anlatsam diye düşünüp duruyordum. uyuyorsun diye rahatsız etmek istemedim ama dayanamadım."

 

"Aramızda kalsın Ayşen ablaya bile şu anlık söyleme olur mu?"

 

"Ateşle bir süredir konuşuyoruz Almila abla. Aslında biliyorsun Almila abla küçükken de çok iyi anlaşıyorduk biz. Sürekli birlikte oynardık mahallede. Ateş bana değer verdiğini yani arkadaş anlamında değil tabi. 2 haftadır görüşüyoruz. Dün akşam da sürekli yan yanaydık. Abimden, babamdan çekiniyorum yani ama en çok da Ayşen abladan. Belki anlayışla karşılar. Ben tersi olur diye üzüldüm bi an neden bilmiyorum. Ayşen abla beni sever. Kardeşi gibi görür biliyorum. Ama bir anlık çekindim. Bunları da sana anlatmak istedim Almila abla. Çünkü sen benim ablamsın. Bir ablam olsaydı. O kişinin sen olmasını isterdim. Küçüklükten beri çok sahip çıktın bana. Tabi sen bir süre buralarda yokken çok üzülmedim değil yani. Ama hepsi geçti."

 

Okuduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Bak sen Ateş ve Buse he. Buse'nin Ayşen'den çekinmesini de anlayamadım. Ayşen'e söylese çok sevinir gerçi. Neyse daha fazla bekletmemek adına klavyeye dokunup yazmaya başladım.

 

"Vay vay bak sen Buse hanıma Ateşle görüşüyorsunuz demek he. Bana bunları anlatmana çok sevindim. Biliyorsun ki hep yanındayım. Seni hep dinlerim. Ve hayırlı olsun. Bir düşündüm de yakışıyorsunuz siz ya. Bu arada Ayşen'den çekinmene hiç gerek yok biliyor olmalısın. O da senin bir ablan. Bu arada böyle mesajla olmaz haftasonu gel daha detaylı konuşalım. Ayrıca rahatsız da etmedin. Saat kaç olursa olsun yaz bana."

 

Mesajı attıktan sonra telefonu kapatıp yatakta oturur pozisyona geldim. Birkaç dakika geçmeden bildirim sesi geldiğinde telefonu elime alıp açtım. Mesaj tabii ki Busedendi.

 

"Mesajlarımı okuyup beni dinlediğin anladığın için teşekkür ederim Almila abla. Hazır olduğumuzda hem Abime hem de Ayşen ablaya söyleyeceğiz. Ben çekindiğimi söylediğimde işte Ateşte çekinmememi söyledi. Ve yine her şey için teşekkür ederim Almila abla."

 

***

 

Buseyle bir iki muhabbet daha ettikten sonra Demir de Günaydınlı romantik bir mesaj atmıştı. Tabii ki bu sefer romantikliğini bozmamıştım. Demirlede uzunca bir yazışmadan sonra artık okul için hazırlanmaya başladım. Kumaş pantolon gömlek ve ceket kombinleyip çantamıda alarak odadan çıktım. Aşağıya indiğimde mutfaktan bıçakla bir şeyler kesme sesi geliyordu. Mutfağa girdiğimde annem kahvaltı masasını çoktan hazırlamış olduğunu farkettim. Annemde tezgâhın orda bıçakla ekmeği kesiyordu.

 

"Günaydın annem."

 

"Günaydın Almila."

 

Annemin sesi bir garipti. Çok soğuk duruyordu şu an bana karşı. Annemin yanına biraz daha yaklaştığımda yüzüme bakmadan ekmekleri masadaki ekmek kabına koymuştu.

 

"Annem ne oldu neden böyle davranıyorsun?"

 

"Nedenini sen çok iyi biliyorsun Almila?"

 

Düşünüyordum düşünüyordum ama aklıma bir şey gelmiyordu.

 

"Aklıma bir şey gelmiyor anne söyler misin artık."

 

"Dün akşam baban Demirle seni görmüş. Kızım biliyorum ben Demir'in sana olan aşkını. Zaten Demir hiç saklayamıyordu sana olan bakışlarını, sana olan duygularını. Baban biraz sinirlendi. O ihtimal vermiyordu böyle bir şeye. İlk şaşırdı tabi ama karşıda çıkmadı sonra. Tek kızdığı şey neden bize gelip söylemedi dedi. Sizi öyle yani Demir yanağına doğru yaklaşmış yanağını öpüyormuş gibi duruyordu. Bende gördüm tabi ama dedim Yusuf'a öpmüyordur kulağına bir şey söylüyordur dedim. Baban bir şey bilmeden sizi öyle görünce kızmış hâliyle bende kızdım. Bana niye anlatmadın. Ne zaman başladı ilişkiniz söyle bakayım.

 

Aman aman neler olmuş ya. Babam bizi görmüştü işte. Ah Demir ah. Babam da karşı çıkmazdı tabi biliyordum babamı. O da Demir'i seviyor ve güvendiği bir insandır. O yüzden bir şey diyeceğini düşünmemiştim hiç.

 

"Annecim dün başladık ama normalde birbirimizi sevdiğimizi bilip birbirimize söyleyemedik. Demir artık dayanamadı tabii. Öyle başladı."

 

"Sizin adınıza sevindim kızım. Ama bu tarz şeylerde bizede söyle tamam mı kızım. Yani en azından babanın bu tarz yakalamalarından önce bileyim bende ona göre hareket edeyim. İki ayağım bir pabuca giriyor sonra.

 

"Tamam annecim. O zaman hallettik bunu da. Ben geç kalmayayım gideyim okula artık."

 

"Kızım kahvaltı etseydin bari."

 

"Atıştırırım ben bir şeyler annem hadi çıkıyorum ben dikkat et kendine."

 

****

 

Birinci dersim bitmiş çocuklar tenefüse çıkarken bende öğretmenler odasına gitmek istemediğim için biraz bahçede oturmak için arka bahçeye gelmiştim. Ön bahçe kadar arka bahçede bir sürü öğrenciyle doluydu. Arka bahçe de olan çardaklardan birine geçip oturduğumda telefonum çalmaya başladı. Hırkamın cebinden telefonumu çıkardığımda arayanın Demir olduğunu gördüm.

Çok bekletmeden açtım.

 

"Bebeğim müsait misin? Derste değilsin dimi? Rahatsız etmiyorum umarım."

 

"Demircim müsaitim. Dersten daha yeni çıktım. Bu arada sorun yok dimi?"

 

"Hayır yok Almila'm. Sesini duymak için aradım."

 

Demir'in söylediğine güldüğümde Demir de derin bir iç çekmişti.

 

"Şimdi o gülüşünü görmek vardı. Bugün kaçta çıkacaksın okuldan?"

 

"Öğleye kadar var dersim sonra bitecek."

 

"Güzel buna sevindim. Bugün bir şeyler-"

 

Demir cümlesinin devamını getiremeden arkadan Mehmet amcanın sesi duyuldu.

 

"Oğlum sen hala oturuyor musun? Müşterilerimiz bekliyor hadi kalk."

 

Demir'in benimle ilgili planları suya düşmüştü. Bende üzüldüm açıkçası ama Mehmet amcada yoğun olmalıydı. İş şu an önemliydi. Mehmet amcanın lokantadaki yükünü hafifletmek için Demir'in yardım etmesi daha iyiydi şu an. Akşamda görüşebilirdik nasıl olsa.

 

"Demircim sen Mehmet amcaya yardım et. Sonra görüşürüz biz."

 

Her ne kadar morali bozulsada ekmek tekneleriydi sonuçta. Vedalaştıktan sonra telefonları kapattığımız sırada bizim okulun ders zili çalmaya başlamıştı. Bende oturduğum çardaktan kalktım ve okula doğru ilerlemeye başladığım sırada gözlerim kararmaya başladı. Sanki gözlerime bir perde inmişti. Gözlerimi sımsıkı kapatıp tekrar açtığımda biraz daha ilerlemeye başladık. O sırada arka bahçedeki öğrencilerin çoğu okula girmişti. Merdivenlerin başına geldiğim sırada tekrar gözlerim karardığında yanımdan geçmekte olan bir öğrencinin omzuna elimi koydum. Gözlerimi zar zor araladığımda karşımdaki kız öğrenci tedirgin bakışlarla bana bakıyordu. Elimi zar zor omzundan çektiğim sırada dengem tamamen gitmiş bilincimde giderken son duymaya çalıştığım ses " hocam iyi misiniz? Yardım edin arkadaşlar hoca bayıldı" olmuştu.

 

Bölüm sonu

Loading...
0%