Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm: Hastane Odası

@alaska_perisi

 

"Benimle bir ömür geçer mi ki?" dedim.

"Seninle geçirmeye ömür yeter mi?" dedi.

İşte bu bana bir ömür yetti.

Özdemir Asaf

 

Gözlerimi beyaz tavana dikmiştim. 5 dakikaya yakın bir süredir hareketsizce yatıyordum. "Sidem, öldüysen ses verir misin canım arkadaşım?" Başımı hafifçe yana çevirdim. "Tamam." Aslı gözlerini devirdi. "Aferin ml insan. Daha ne kadar öyle yatmayı planlıyorsun?" Yerimden hafifçe doğruldum. "Çok mu konuşmaya başladın yine sen? Ben mi çok sustum?"

"Sen çok sustun balım." Başımı salladım sadece. "Sandalyemi getirir misin?"

"Sid-"

"Aslı, lütfen. Kelimeleri tüketmenin manası yok." Aslı' nın getirdiği sandalyeme oturdum onun yardımıyla. "Ama, Sidem. Olmaz ki böyle." Dolan gözlerimle Aslı' ya döndüm. "Olur, Aslı. Oldu bile. Bekledim. Tam 5 yıl bekledim. Ama olan sadece bana oldu. Başka kimseye olmadı. O beni dilmek, unutmak istedi. Ve başardı da. Ben de artık bırktım. Bir yabancıdan daha da yabancı baktı bana bugün. Hem sevgilisi varmış. Başkasını seven bir adam dan bana yar olmaz artık. Ancak yara olur." Tekerlekli sandalyemin tekerleklerinden tutup yön verdim ve odadan çıktım. Aslıların evinde de asansör vardı.Benim için yaptırmışlardı.Asansöre binip aşağı kata indim. Salondan gülüşme sesleri geliyordu. Oraya sürdüm. İçeri girdiğimde o, sevgilisi ve arkadaşları salonda oturmış gülüyorlardı. Beni fark eden Mert olmuştu. "Güzelim, neden ordasın? Gelsene yanımıza." Bir şey demeden sandalyemi onlara doğru sürdüm. Mert yüzümü görünce kaşlarını çatmıştı. Büyük ihtimalle gözlerim, burnum ve yanakalrım kızarmıştı. En ufak bir göz yaşında bile böyle oluyordum. "Ağladın mı sen? Sidem, bir sorun yok değil mi?" Boğazıma bir yumru oturdu. Zorlukla yutkundum. Başımı iki yana salladım. "Meltem anneme söylersin sen. Eve dönüyorum ben." Mert yerinden kalkıp önümde diz çöktü. "Bir tanem?"

"Mert, eve gitmek istiyorum sadece. Yorgunum ve uyumak istiyorum. Bahçe kapısı zaten açık olacak. Salon camı da açık olur. Arayıp ulaşamazsanız eğer uyuyorumdur büyük ihtimalle. İstediğiniz zaman gelirsiniz zaten. Bu arada abime de söyler misin? Bu gece evde kalıp dinlenmek istiyorum. Size katılamayacağım o yüzden."

"Sidem bak eğer aklından o saçma düşü-" Başımı iki yana salladım. "Onlarla bir alakası yok. Yorgunum bu yüzden. Birkaç gündür kendimi çok zorluyorum. Biliyorsun, benim bünyem sizin kadar güçlü ve dayanıklı değil. Çabuk yoruluyorum. Kaç gündür adamakıllı dinlenmiyoru da. Bu yüzden. Altında başka bir şey aramana gerek yok." Ayağa kalkıp arkama geçecekken elinden tutup durdurdum."Mert, kendim giderim eve. Arkadaşlarınla kal sen. İyiyim, gerçekten. Dinlensem yarın sabaha bir şeyim kalmaz."

"Sidem, güzelim aklım kalır ama." Burukça gülümsedim. Gözlerim yeniden doldu. "Unuttun mu? Benim kalbim bu dünya ve gerçekleri için çok hassas ve yorgun. Ama merak etme. İyi olucam.İlaçlarımı da içicem." Mert eğilip saçlarımın üzerini öpüp geri çekildi. Tebessüm etmeye çalışarak salondan çıktım. Biran bile onunla göz göze gelemedim. Eskiden olsa dibinden ayrılmaz gözlerini gözlerimden ayırmazdım. Şimdilerde ise bir yabancıdan daha da yabancıydım. Evden çıktım ardından bahçeden. Evlerimiz yan yanaydı. Kendi evime geçmem zor olmamıştı bu yüzden. Annemler dışarıdaydı. Rahat rahat ağlayabilirdim yani. Eve girdiğim an başlamıştı gözyaşlarım akmaya. Asansörle odama çıktım. Onunla odalarımız karşılıklıydı. Üstümde ki hırkayı çıkarıp sporcu atletim ile kalmıştım sadece. Başımı kaldırdığım anda daha çok ağlamaya başladım. O ve sevgilisini ayakta harahetli bir şekilde öpüşüyordu. İçimde bir şeyler koptu. Son umut parçalarım da yerle bir olmuştu. Ağlamam şiddetlendikçe nefes almakta zorluk çekiyordum. Aldığım her soluk boğazımda düğümleniyor ve aşağıya inmiyordu. Son gördüğüm şey hala ikisninde öpüşüyor oluşuydu. Gerisi karanlıktı.

-Hastane-

Gözlerimi açtığımda tanıdık beyaz tavanlarla karşılaşmıştım. Kriz geçirmiştim. Yine. Kim beni bulduysa hastaneye getirmişti.Kapının şiddetli bir şekilde açılmasıyla annemin bana sıkıca sarılması aynı saniyede gerçekleşmişti.Gözyaşları omuzumu ıslatıyordu. Babam, annemi benden uzaklaştırıp kendisi sarıldı.Aslı yanımda elimi tutmuştu. "Bir tanem, nasıl hissediyorsun?" Gözlerimi kapatıp ağırca yutkundum."Yorgun." Aslı elimin üzerini öptü birkaç kez. O, sevgilisi, Mert ve onun yakın arkadaşı Melih de odadaydı. "Mert doğrulmama yardım eder misin?" Gözleri kızarmış ve şişmişti hafiften. Ağlamıştı, benim yüzümden ağlamıştı. Sesini çıkarmadı. Sessizce başını salladı ve doğrulmama yardımcı oldu. Kadir Amca elinde ki dosya ile arkasında dört kişi ile girdi. Siyah, kıvırcık saçlı ve gözlüklü çok elinde ki dosyayı açıp göz gezdirdi. Başımı geriye yaslayıp tavana diktim gözlerimi. "Sidem Akbulut, 24 yaşında. Has-"

"Hastanenize kalp yetmezliğinden kaynaklı atak sonucu getirildi. Getirildiği zaman solumu yavaş ve nabzı düşüktü. 2 milgram adranelin verilp, solunum cihazına bağlandı. EKG' sin de düzensiz kalp ritimleri gözlemnedi. Damar yolu açıldı ve sakinleştirici serum takıldı. Tahminen yarım saate de biter zaten. Aynı zaman da geçirdiği kaza sonunca omuriliği zarar gördüğü için belden aşağısını hissetmiyor ve kullanamıyor. Kısacası sakat ya da kötürüm halk dilinde. Tavsiyen de organ bağış listesinde en üste çekmem. Çünkü bu kalple en fazla 3 ay daha yaşarım. Unutmadan bir de omurilik soğanıma yakın daha kötü ü yoksa iyi mi tespit edilemeyen bir tümör var." Dolan gözlerimi kapadım. Birer damla gözlerimden düştü. Gözlerimi açıp başımı kladırdım. "Atladığım bir nokta var mı stajyer doktor? Sanmıyorum." Kadir amcaya döndüm. "Serum bitince çıkarım. Uğraşmana gerek yok."

"Sidem, anneciğim neden böyle yapıyorsun?"

"Ne yapıyorum anne? Sadece durumumu kabullendim. Bu kalple en fazla 3 ay daha yaşarım. Geçirdiğim iki kalp ameliyatı da başarısız oldu. Omuiliğimde ki tümör iyi huylu olsa dahi tehlikeli bir noktada. Felç olduğum kısımada gelirsek eğer. Bo konuya kimse bir şey yapamaz artık." Kadir amcaya yeniden döndüm. "İlaç dozlarım artacak. Yeni bir beslenme programı ve yeni birçok test. Hiçbirini istemiyorum. Ölmedim bakın. Hala karşınızda oturup size laf yetiştirebiliyorum. Ayrıca zaten yakında ölücem. Bu olayı bu kadar büyültmeye gerek yok. En fazla bir hafta ağlarsınız. Ama sonra alışır ve unutursunuz." İstemsizce bakışlarım ona kaydı. "Sevdiğiniz bir insanı bir hafta içinde unutabiliyorsunuz. Emin olun bundan." Zorlukla gözlerimi ondan çekip başımı yastığa yasladım, gözlerimi kapadım. "Şimdi yarım saat boyunca beni yanlız bırakın. Kafamı dinleyip, uyumak istiyorum sadece. Serum bitince gideriz eve." Dişlerimi sıktım. Ağlamak istemiyordum. En azından şimdi. O buradayken.

Kadem Kılıç,

Benim ilk kalp ağrım, ilk gözyaşım, ilk mutluluğm, ilek aşkım ve son aşkım. Sen, benim varlığım hatırlamayı bırak atrık bilmezken bile, aklımda, kalbımde, baktığım her yerde, beraber vakit geçirdiğimiz her yerde seni yaşattım. Ölsem dahi seni unutmam demiştin. Yaşadın ama unuttun beni sevgilim. İsetesem bile sana kızamıyorum sevgilim. Şu an yanında sevgilin var ve ben sana sevglim diyorum. Ne kadar ironik ama değil mi? Beni hiç hatırlamak istemedin, bende vazgeçtim çabalamaktan. Seni seviyorum sevgilim. Git, git ve daha fazla canımı yakma. Yalvarırım döndüğün yere geri git. Uzaktan sevmek daha az canımı acıtıyordu. Hasta kalbim daha fazla dayanamıyor. Yalvarırım, git...

Loading...
0%