
Elimde ki çırpıcıyı kenara bırakıp sosun tadına baktım. "Mehmet, sosa az biraz daha bal ekle karıştır. Streçleyip kaldır. Ben, ustanın yanına gidiyorum." Önlüğümü çözüp kenara koydum. Ofisin önüne gelip kapıyı çaldım. İçerdekiler ile kaşlarımı çattım. Can abiye baktım. Omuzlarını silkti. Emre abinin yanına geçip beklemeye başladım. "Nazım aradı beni. Geçen akşam bayağı bir konuştuk. Mardin' de çalıştığı şimdi ki otele geçici eleman arıyormuş. Bana sordu. Ben de sizinle konuşayım dedim. Bildiğiniz üzeri otel tadilata giriyor. En az 4 ay kapalı kalacak otel. Bu süre zarfın da boş kalmak çok istemiyorum. Sizin de çok boş kalamayacağınız bildiğim için sizinle de konuşayım dedim."
"Oraya gidip ne yapacağız ki?" Altan usta bana döndü. "Otel el değiştirmiş. Yeni sahipleri sıfırdan bir menü ve kadro istiyormuş. Tecrübeli adamları getirip orada ki asıl kadroyu yetiştirmesini istiyormuş. Adamın dedesi biraz pimpirikli, eski kafa bir adammış." Başımı salladım. "Siz de düşündünüz ve bizi uygun gördünüz. Bizimle gelecek hem tatil yapacak hem çalışacaksınız. Biz de aynısını yapacağız. Yanlış mı anladım." Altan usta sigarasını söndürüp gülerek başını salladı. "Seni yanımda tutmamın sebeplerinden birisi de zekan Sidem. Tam olarak dediğin gibi. Hep beraber gidelim diyorum ben. İsterseniz aileleriniz de gelir hatta. Ne dersiniz?" Can abi, Emre abi, Enes ve Atilla bana doğru yaklaştılar. "Sidem geliyorsa geliriz, biz de usta. Bilirsin bizim huyumuzu." Başımı salladım. "Benim için bir sakıncası yok. Hem kafa da dağıtmış olurum. İyi gelir bana da. Ama sadece bu kadar mı olacağız. Berkan abi? Mehmet? Ecrin? Gelmeyecek mi?" Usta başını salladı. "İstersen gelirler tabi ki de."
"O zaman hazırlıkları yapmaya başlayalım." Can abiler benden uzaklaşınca ben de önümü tamamen ustaya çevirdim. "Az konuşabilir miyiz?" Başını sallayıp önünde ki boş koltuğu gösterdi. Herkes çıkınca koltuğa oturdum. "Ben de ısrarınız neden usta? Bana olan bu gözü kapalı güveniniz nedir usta?" Arkasına yaslandı. "Sen, bu işe başladığın da daha 15 yaşında bir kızdın Sidem. Ürkek, çekingen, değerli, akıllı ve en önemlisi fırsat verilse çok iyi bir yönetici olacak bir kızdın. Sen, benim yanıma getirildiğin ilk gün anladım ben bunu. Yıllar içinde seni işledim. Gelişmen için ne gerekiyorsa yaptım. Sen de durmadın. Ben, sana ne verdiysem üzerine yirmi katını ekledin yoluna öyle devam ettin. Zaman içerisinde yollarımız ayrıldı. Farklı yerler de çalıştın. Ama dönüp dolaşıp buraya geldin. Yanıma geldin. Daha 24 yaşındasın ama çok büyük işler başardın. Önemli bir mevkidesin. Elin hızlı ve lezzetli Akıllı ve mantıklı hareket ediyorsun. Attığın her adımı ölçüp, biçerek atıyorsun. Sana kim ne öğrettiysen onu uyguluyorsun. Salih Koç gibi bir adamın üstesinden geldin. Sana ettiği bütün hakaretleri, mobinglari çok güzel alt ettin. Sonunda sen kazandın ve ben de seni yeniden yanıma aldım. Sen, benim hem öğrencimsin hem de kızımsın. Küçücüktün be Sidem. Gözlerinde ki o hırsı, o çalışma azmini gördüm. Ve ben de, seni sadece işledim. İçinde ki pırlantayı çıkardım. Ama o pırlantayı değerli kıldıran kişi sensin." Dolan gözlerimi sildim elimin tersiyle.
"15 yaşındaydım sizin kapınıza geldiğim de. İş öğretin diye yalvardım, günlerce peşinizden koştum. Nitekim de öğrettiniz de. Yalan yok. Çok süründüm, çok fazla zorlandım. Her işi yaptım. Bazen birden fazla işte çalıştım. Bazen uykusuzluktan bitap düştüm. Hastalıktan sürünürken bile iş gittim. Fransa' ya gittim. Cenk abinin yanına. Orada yol bilmez, iz bilmez, dil bilmez halimle 2 yıl kaldım. Yol da öğrendim, iz de öğrendim, dil de öğrendim. Sonra döndüm buraya geldim. Tekrardan yanınıza döndüm. Ama gram pişman olmadım yaptığım, yaşadığım şeyler için. Bana olan sevginiz ve güveniniz için teşekkür ederim. Yeri geldi ustam da oldunuz, abim de oldunuz, babam da oldunuz. Hakkınızı ödeyemem. Siz olmasanız ben girdiğim o çukurdan çıkamazdım." Altan Usta yerinden kalkıp yanıma geldi. Birbirimize kollarımızı sıkıca sardık. "Düşünme artık bunları." Başımı salladım ve ofisten çıktım. Can abinin yanına yaklaştım. Geldiğimi fark edince beni hemen kolunun altına aldı. "Ben çıkıyorum. Sen gerisini halledersin artık." Başını salladı. "Memo buralar sana emanet. Ben kaçtım."
"Çok fenasın sen var ya." Omzumu silktim. "Hiç de bile." Gülerek yanağından öptüm Can abinin. "Sana hayatta başarılar reis. Benden bu kadar."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |