@alaska_perisi
|
1 hafta dolmuş ve bizde hep beraber hastaneye gelmiştik. Haluk amcanın odasındaydık. Ben yine yorulduğum için tekerlekli sandalyem de oturuyordum. Kapı tıklatıldı içeri diğer aile girdi. Haluk amca masasından kalkıp adam ve kadının elini sıktı. Kerim abim bana biraz daha yaklaştı. Elimi daha sıkı tuttu. "Herkes burada olduğuna göre sonuçları açıklayayım isterseniz." Sessiz bir baş onayı verdik sadece. "Ala, güzeli iyisin değil mi? Kendini kötü hissetmiyorsun ?" Kemoteraipye girmiştim. Yine. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Yavaşça yutkundum. "İyiyim ama bir an önce eve gitmek istiyorum." Haluk amca başını salladı. Test kağıdını zarfdan çıkarıp açtı. "Ala Kurt ve Salih Arslan arasında %99,9 oranında kan bağı bulunmaktadır. Buse Arslan ve Kenan Kurt arasında %85,9 oranında kan bağı bulunmaktadır." Kerem abimin elini sıktım. Stres olmuştum. Midem bulanıyordu. "İsterseniz oturup bir yerler de bu konuyu konuşalım." "Şimdi olmaz Salih Bey. Ala çok yorgun. İlk önce Ala' nın dinlenmesi gerekiyor biraz. Çok yorgun, acele edemeyiz şu anda." Salih Bey başını salladı. "Nasıl isterseniz." Salih Bey iç cebinden bir kart çıkarıp Kenan babama uzattı. "Müsait olduğunuz zaman lütfen arayın." Kenan babam başını salladı."Orhan, Kerim, siz annenizi ve kardeşlerinizi alıp arabaya gidin. Ala' ya dikkat edin. Gerekirse Kerim sen önden götür kardeşini." "Baba, ablamla gidicem bende." Başımı salladım yavaşça. "Gelsin baba. Sorun olmaz benim için." Babam elimi hafifçe sıktı. "Sen nasıl istersen öyle olsun bebeğim. Hadi annenle gidin siz artık." Kerim abim sandalyemi itip beni odadan çıkardı. Orhan abim, Tarık ve annem de bizim arkamızdan çıktı. Babamda içerde kalmıştı. Aşağıya inip arabaya bindik. Başımı annemin göğsüne koyup gözlerimi kapadım. Kısa sürede uykuya dalmıştım. -3 Gün Sonra- Üstüme kısa kollu bir tişört ve kot pantolon giyinmiştim. Peruğumu da takıp at kuyruğu yapmıştım. Hırkamı giyinirken kapım çalmıştı. "Hazır mısın abla?" Başımı salladım. "Gidelim bebeğim." Kolumu omuzuna attıp ve odadan çıktık. Yavaşça merdivenlerden inip salona geçtik. "Hoş geldiniz." Salih Bey ve ailesi kltuklarda oturuyordu. Orhan abim elinde tabak ve su ile içeri girdi. "Hoş bulduk kızım." Annem ve babamın arasına oturduğum sırada Orhan abim önümde belirdi. "İlaçlarını iç. Sonra ne istersen onda özgürsün bir tanem." İlaçları tek tek içip bardağı ve tabağı geri uzattım. "Bitti." Abim alnımdan öpüp gei çekildi. Orhan abim salona geri girdikten sonra birkaç dakika bayunca sesizlik oldu. Boğazımı temizledim hafifçe. "Artık konuşalım mı şu konuyu? Ertelemenin bir manası yok." Salih Bey başını salladı. "Haklısın, artık ertelemenin bir faydası yok. Konuşalım ve açıklığa kavuşturalım." Başımı salladım. "Buse' nin, sizin kızınız olmadığını nasıl anladınız?" "Buse' nin kan değerlerine baktırmamızın gerektiği bir zamanda ailemizden birisi ile kanının uyuşmadığını fark ettik ve test yaptırdık. Ardından zaten siz gerisini biliyorsunuz." Başımı salladım. "Anladım." Kenan babama döndüm. "Ablamı alıp gidecek misiniz?" Kerim abi, Tarık' ın omzuna elini atıp kendine çekti. "Saçmalama aslanım. Ablan istese bile biz onu bırakmayız." Hafifçe gülümsedim. "Merak etme ablacığım. Ne olursa olsun hep senin ablan olarak kalacağım." Salih Beye döndüm. "Bundan sonra ne olacak peki?" Koltuktan biraz öne kaydı. "Buse bizim her zaman kızımız ve öyle olmaya da devam edecek. Buse ile de konuştuk bu konuyu. Biz, seni tanımak istiyoruz. Buse de isterse kendi ailesini tanımak isterse tanıyabilir. Eğer istemezse de bizimle kalmaya devam edecek. Buse' nin, bizim kızımız olduğu gerçeğini hiçbir şey değiştiremez." "Ne güzel. Bizim de yeni kız kardeşe ihtiyacımız yok." Kaşlarımı çatıp Orhan abime döndüm. "Orhan abiii!" Omuzlarını silkti. "Orhan abi dedim!!!" Önüme geri döndüm. "Bakın ben de, Buse de 20 yaşında iki genç kızız. Yani ben size tamam desem, yarın bir gün sizi istemesem evime geri gelmek istesem. Zorluk çıkaracak ısınız bana? Benim ailem bu konuda zorluk çıkarmaz. Bundan eminim. Ama siz bunu göze alabilir misiniz? Gitmek istesem, zorluk çıkarmadan beni bırakabilecek misiniz?" "Sen nasıl mutlu olacaksan öyle olur kızım. 20 yıldır bizen uzaktaydın evet. Hepmizden daha çok senin ve Buse' nin hayatını etkileyen bir olay bu. İyi ya da kötü 20 yıl başka ailelerde büyüdünüz. Başkalarını anne-baba, kardeş, abi bildiniz. Bizlere de zor olacak ama size daha zor olacak. Gitmek istersen gidersin. Kalmak istersen kalırsın. Ama gidrsen de, annen ve baban olarak elimiz hep üstünde olur. Bize seslendiğin an yanında oluruz ama." Başımı salladım. "Buse burada kalmak isterse kalabilir. Ancak ben bu konuyu düşünmek istiyorum. Yeni bir aile fikri şu an da çok korkunç geliyor bana." Kenan babama döndüm. "Buse' yi tanımak isterseniz ve bu evde kalmasını söylerseniz size kırılmam, küsmem." Orhan abime döndüm. "Abi, yoruldum ben. Odama çıkmama yardım eder misin?" Orhan abim yerinden kalkıp yanıma geldi. Beni yavaşça koltuktan kaldırdı. "İzninizle, dinlenmek istiyorum. Kendimi halsiz hissediyorum." Orhan abim beni bir andan kucağına almasıyla kollarımı hızla boynuna sardım. Asansöre ilerleyip bindik. Odama girip beni yavaşça yatağın üzerine bıraktı. "Biraz konuşalım mı?" Sessizce başını salladı. Yatağa oturup sırtını yatak başlığına yasladı. Başımı göğsüne koyup rahat bir pozisyon aldım. İki kolunu bana sardı. "Hatırlıyor musun? Saçlarım dökülmeye başladığındı gördüğümde ağlayıp kriz geçirmiştim. Kerim abim ertesi gün ağlayarak saçlarımı kesmişti. Sen ve Tarık da gelip saçlarınızı sıfıra vurmuştunuz. Hatta Tarık' ı vazgeçirmeye çalıştık." Abim başımın üzerinden öptü. "Hatırlıyorum, güzelim. Nasıl unuturum o günleri?" Belinde ki kolumu daha sıkı sardım. "Sen ve Kerim abimi üçüncü kez ağlarken görmüştüm. Canım çok yanmıştı. İlki annemler öldüğü zaman benimle beraber sabağa kadar ağlamıştınız. İkincisi kanser olduğumu öğrendiğimiz gün ve sonuncusu da saçlarımı kestiğimiz gün." Dolan gözlerimi kırpıştırdım. "Onlarla gidip bir süre vakit geçirmelimiyim bilmiyorum. Ama abi, Buse bunu isteyebilir. O burada kaldığı süre boyunca ban nasıl davranıyorsan ona da öyle davran olur mu? Sana kırılmam ya da küsmem. Bilirim, sen hep benim arkadaşım olacaksın. Her daim önceliğin ben olacağım ama onun içinde bunlar çok. Hem daha tanımadan gerçek annesi ve babasını da kaybetti. Belki de canı çok yanacak. Bilemeyiz. Sizin yerinize de kimseyi koyamam ben zaten." Daha sıkı sarıldım. Abim sarsılmaya başladığı sırada yavaşça ondan ayrıldım. "Abi." Abim başını iki yana salladı. Ellerimi titreyerek tuttu. "Yapamam, Ala. Seni kaybeteye göze alamam. Sen benim en kıymetlimsin. Bu dünyada ki en büyük servetimsin. Annemden bile önce gelen, gelebilecek tek kadınsın. Her şeye dayanırım. Ama benden, bizden gitmene asla dayanamam. Her şeyi yaparım bizi, beni bırakmaman için. Gerekirse iyilik meleği bile olurum." "Bizim kızımız Ala. Kimse bunu değiştiremez. Gitmek istese bile biz onu bırakmayız. Ne var yani? Ben doğurmadıysam ya da Aslı doğurmadıysa. Ala bizim kızımız. Tüm cihan bir araya gelse bile bunu değiştiremez. Ben kızmı bırakmam. Aslı dan sonra ben anne oldum ona. Hastalandı geceler boyu ben başında bekledim. Canı yandı benim canım gitti. Düştü, dizlerini yaraladı, ben sardım o dizleri. Ağladı ilk geldiği kucak benim kucağım oldu. Hla koynumda uyutuyorum kızımı ben. Bir bebek gibi. Kimse cürret edemez onu bizden almaya." Melek anne, Kenan baba, Kerim abim ve Tarık kapının önünde gözleri dolu dolu bize bakıyorlardı. Tarık ve Melek annem ağlıyordu bile. Bende ağlamamak için kendimi sıkıyordu. Başımı salladım. "Evet, bırakamam ben sizi. Nasıl bırakayım hem? Ailemden vazgeçemem. Annemde, babamdan, abilerimden ve küçük erkek kardeşimden asla vazgeçmem." |
0% |