
"Kızım konuşsak mı biraz?" Başımı salladım. "Konuşalım annem. Ne konuşacağız? Hem sen bavulunu hazırladın mı?"
"Kolay iş bavul hazırlamak kızım. O en kolayı. Ama şu DNA testini konuşsak bir." Başımı salladım. "Konuşalım anne."
"Sen istiyor musun gerçek ailen ile görüşmek?" Başımı iki yana salladım. Elimde ki pijamayı kenara bırakıp anneme döndüm. Ellerinden tutup yatağa oturttum. Ben de yanına oturdum. "Anne, bak benim o aile görüşmek isteğim yok. Benim tek ailem sensin. Ama sen gerçek kızın ile görüşmek istiyorsan da sana saygı duyarım. Karışamam buna. Ama ben istemiyorum onlarla görüşmek. Yeni bir kırgınlık ya da herhangi bir yeni sorun ile karşılaşmak istemiyorum." Annem başını salladı. "Ben Hazal ile görüşmek istersem eğer bir şey demezsin değil mi?" Hafifçe gülümsedim. "O kızı tanımak hakkın anne. Sana bu konu da karışmaya hakkım yok."
"Onlar görüşmek isterse eğer." Derin bir nefes aldım. "O zaman da düzgün bir dille bu isteklerini ret ederim. Yapacak başka bir şeyim yok. Çünkü artık daha fazla kırılacak noktam kalmadı. Ve çok da uğraşmak istemiyorum açıkçası." Annem başını salladı. "Ama sen yine de bi düşün bunu kızım. Onlar da belki seni tanımak isteyecekler. Ben nasıl istiyorsam onlar da isteyeceklerdir belki de." Derin bir nefes verdim. "Senin için deneyeceğim ama söz veremem." Annem ellerimi avcunun içine alıp öptü. "Benim yüreği pamuk, güzel kızım. Annesinin gözbebeği." Annemin yanaklarından öptüm. "Annesinin kızıyım netice de. Ne sandın?" Anneme sıkıca sarıldım. Boynuna birkaç öpücük bıraktım. "Ohh, mis ya miss." Annemden ayrıldım. "Hadi kalk da bavulunu hazırla. Uçağa geç kalmayalım. Benim işim az kaldı." Annem saçlarımı okşayıp alnımdan öptü. "Tamam güzelim."
🕊🕊🕊
Kolumun dürtülmesi ile gözlerimde ki uyku bandını yukarı çektim. Tek gözüm kapalı, tek gözüm açık bir şekil de başımı yana çevirdim. "Ne var Enes?"
"Bişi sorcam?"
"Sor, ama hızlı ol. Uykum var."
"Şimdi biz gidiyoruz ya Mardin' e."
"Eeee, Enes."
"Biz şimdi oraya millete iş öğretmek için mi sadece gidiyoruz. Gecelere akmayacak mıyız?"
"Enes, elimin tersindesin. Çarparım bir tane gecelere bir akarsın. Görürsün o zaman geceleri akmayı. Bölme uykumu benim." Göz bandımı geri indirip gözlerimi de kapadım. Kolumun diğer taraftan dürtülmesi ile tekrar göz bandımı yukarı çektim. "Sen ne istiyorsun Mehmet?"
"Bir şey sorcam."
"Sor, Mehmet sor."
"Mardin' e gidince anamgilin yanına da gideriz demi?"
"Git, Mehmet. Bana niye soruyorsun?"
"Eee, benim ustam sensin. Senden izin alıcam tabi ki de. Ha, bir de sizinle gitmek istiyorum." Gözlerimi devirdim. "Ailen ile görüşmek için benden izin almana gerek yok."
"Hep beraber gider miyiz peki?" Derin bir nefes verdim. "Evet dersem beni inene kadar rahat bırakacak mısın?"
"Evet?"
"Tamam o zaman. Gideriz, Mehmet. Nerde ne halt etmek istiyorsan gideriz. Şimdi beni rahat bırakın. Uyumak istiyorum." Göz bandımı hızla indirip yerime iyice yayılıp kendimi yeniden uykuya bıraktım.
🕊🕊🕊
"Anne, ben çıkıyorum. Kartım sen de zaten. İstersen dışarı çık gez dolaş. İstersen evde kal. Takıl kafana göre." Annem elinde sarı bez ile mutfaktan çıktı. "Erken değil mi daha kızım?" Ayakkabımı elime alıp anneme döndüm. "Erken de erken olmasına. Benim işim çok anne. Hadi ben kaçtım." Annemin yanağından öpüp ayakkabılarımı giyindim. Kapıyı açtığım sırada karşım da günler önce öğrendiğim biyolojik ailem vardı. Kaşlarımı çattım. "Cennet Hanım, Mardin de olduğunuzu söyleyince hoş geldiniz demek istemiştik. Yanlış bir zaman da geldik ama sanırım." Başımı çevirip anneme baktım. Ardından birkaç adım geriye çekilip kapıyı biraz açtım. "Buyurun, lütfen. Ben çıkıyordum zaten." Kolum da hissettiğim dokunuş ile anneme döndüm. "Biraz kalsan bizimle otursan kızım. Olmaz mı?"
"Anne iş-"
"Benim için kızım." Derin bir nefes verdim. Annem başını hafif yana eğdi. Ayakkabılarımı çıkarıp kenara ittim. Ceketimi de çıkarıp kenara koydum. "1 saatten fazla durmam. Fazlası için anlaşmaya oturmam haberin olsun anne." Salona doğru adımladım. Ev tutmuştum buradan. Ne kadar kalacağımız belli olmadığı için işi tehlikeye atmak istememiş, annemi de oteller de süründürmek istememiştim.
Benim ardımdan annemler de odaya girmişti. Hastanede ki kadro tam haliyle şimdi salonda oturuyordu. Tam karşımda oturan kıza baktım. Anneme benziyordu. Yüz hatları, gözleri, duruşu, bakışı, yüzünde ki gülümseme aynı annemdi. Yıllarca anneme neden benzemediğimi sorgulamıştım. Ama şimdi o sorunun cevabı net bir şekilde karşımdaydı. Sertçe yutkundum. "Umarım rahatsız etmedik Cennet hanım." Konuşan Arlan Beye baktım. Biyolojik babama. Boğazımda büyük bir yumru oluştu. "Estağfurullah, olur mu öyle şey. Gelmekle çok iyi ettiniz." Arslan Bey ile göz göze geldik. Ben ne kadar ifadesiz isem o bir o kadar sıcak bir ifadeyle bana bakıyordu. Derin bir nefes verdim. Annem dirseği ile beni dürttü. Omuzlarımı silkip önüme döndüm. Hazal ile göz göze gelmiştim bu seferde. Bana hafifçe gülümsedi. "Yanlış hatırlamıyorsam ismin Sidem' di değil mi?" Başımı salladım. "Doğru hatırlıyorsun. Sen de Hazal' sın." Başını salladı gülümseyerek.
"Cennet abla buraya geldiğinizi söyleyince çok mutlu oldum. Biraz garip ama yine de mutlu oldum." Hafifçe gülümsedim. "En azından birimizden birisi mutlu. Buna da şükür." Arslan Bey' in eşi oturduğu yerde biraz öne kaydı. "Biz, seninle tanışamamıştık. Ben, Heja. Eşim Arslan' ı ve Hazal' ı biliyorsun zaten. En büyük oğlumuz Ciwan, bir küçüğü Rojat, en küçükleri de Aram." Başımı salladım. "Beni tanıyorsunuz zaten. Kendimi tanıtmama gerek yok diye düşünüyorum." Heja Hanım heyecanla bana döndü. "Biliyorum sana garip gelecek ama. Biz, seni tanımak istiyoruz ve ailemize seni kabul etmeye hazırız. Hastanede üstüne gelmek istemedik. Hissettiklerini anlamaya çalıştık. Yıllarca doğup, büyüdüğün aileye bir an da sırtını çeviremeyeceğini tahmin edebiliyorduk. Ama bizim amacımız seni büyüten Cennet Hanımdan ayırmak değil. Sadece bizi tanı, biz de seni tanıyalım. Sonra da ailemize katılman. Tek isteğimiz bu. Seni zorlamadan yapmak istiyoruz bunu."
Boğazımda ki yumru gittikçe büyüdü. Aile ne demekti bilmiyordum. Koşulsuz şartsız sevgi ne demekti tam bilmiyordum. Baba ne demekti, kardeş ne demekti bilmiyordum. Hiçbir zaman öğrenememiştim. Bu fırsatı bana vermemiştiler. Hep bir şeyler almıştılar benden. Ama karşılığında bir şey vermemiştiler.
Derin bir nefes alıp verdim. Boğazımda ki yumruya rağmen konuşmaya çalıştım. "Bakın, Heja Hanım. Benim hayatım annemden ve işimden oluşuyor. Ne eksik ne fazla. Başka bir şeye yer yok hayatımda. Aile, arkadaş, aşk gibi kavramlar olmadı hiçbir zaman. Ben, annemi bildim. Onunla gözümü açtım. Hale yanımda annem var. Size bir anda alışmamı ya da benimsememi beklemeyin. Size alışabilir miyim onu da bilmiyorum. Ama denerim. Elimden geldiğince size alışmayı denerim. Hiçbir şey içine söz veremem size. Bunu bilin ve buna göre hareket edin. Sizi kırmak istemiyorum. Netice de siz de bir annesiniz ve annemin kalbini kırmak istemediğim gibi başka bir annenin de kalbini kırmak istemem. Anlayışla karşılamanızı umuyorum bu isteğimi." Sertçe yutkundum. Boynumu ovuşturdum. Heja Hanım heyecanla Arslan Bey' e döndü. Dizinin üstünde ki elini tuttu. Arslan Bey bu dokunuşa kayıtsız kalmayıp karısının elini avucunun içine alıp sıcak ve heyecanlı bir gülüş ile karşılık verdi.
"Yani, kabul ediyorsun bizi değil mi? Tamamıyla kabul etmek olmasa da bir şans vereceksin değil mi?" Ciwan' ın sorusu ile başımı salladım. "Bir şans veriyorum." Annem elini sırtıma koyup başparmağı ile okşamaya başladı. Masanın üzerinde çalan telefonumu alıp cevapladım. "Efendim."
"Sidem, ne zaman gelirsin?" Kaşlarımı çattım. "Bir şey mi oldu?" Enes sıkıntıyla ofladı. "Enes bana bir şeyi iki kez söyletme."
"Oğuz ve Mehmet boğaz boğaza gelmek üzereler." Gözlerimi kapatıp dişlerimi sıktım. "Toplasan bir saat geç gelecektim. Bu bir saatte de bir erinizde duramadınız. Geliyorum 15 dakikaya." Telefonu kapatıp ayağa kalktım. "Benim otele geçmem gerekiyor." Annem ve Heja Hanım da benimle beraber ayağa kalktı. "Bir şey mi oldu annem?" Saçlarımı karıştırdım. "Her zaman ki Oğuz ve Mehmet. Boğaz boğaza gelmişler yine."
"Ne olmuş onlara?"
"Bilmiyorum, anne. Her zaman ki Oğuz ve Mehmet mi yoksa başka bir şey mi bilmiyorum. Çok sıkıldım sadece bu ikisinin kavgasından. Ben çıkıyorum. Geç gelirim büyük ihtimalle. Haber veririm sana." Annemin yanağından öptüm. "Arayamazsam, mesaj atarım. Tamam mı?"
"Tamam, kızım." Heja Hanımlara döndüm. "Kusura bakmayın, benim çıkmam gerekiyor." Dış kapıya yönelip hızlıca ayakkabılarımı giyinip ceketimi de alıp kapının önünde ki arabama ilerledim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |