
Sabah gözlerimi annemin saçlarımı okşamasıyla açmıştım. Uyandığım da saat 12' ye geliyordu nerdeyse. Sabaha karşı uyumuştum ve hala uykum vardı. Ama annemin öpücüklerine kayıtsız kalamamış uyanmıştım. Hızlıca bir şeyler atıştırmıştım. Şimdi de annemle mutfakta ben börek açarken annem de çay içiyordu. "Anne?"
"Efendim kızım."
"Ben bu böreği neden yapıyorum? Hayır, biz bu kadar büyük tepsi yiyemeyiz de ondan sordum. Ki zaten ben de guluten yemiyorum." Annem bardağını doldurmak için yerinden kalkıp ocağın önüne yöneldi. "Akşam Arslan ailesinin yanına gideceğiz." Gözlerimi büyütüp anneme döndüm. "Anne, saçmalama istersen. Ben, sana istemiyorum diyorum. Sen de inatla bizi aynı ortama sokmaya çalışıyorsun sürekli."
"Sidem, sinirleniyorum kızım ama artık."
"Pardon, neden sinirleniyormuşsun acaba?"
"Kızım, yakın olmak için çaba sarf etmen gerekiyor."
"Ben çaba sarf etmek istemiyorum demek ki. Ya, ben yeni aile istemiyorum ki. Bana, sen yetiyorsun işte. Neyi zorluyoruz acaba?"
"Sidem, dayak yiyeceksin ama artık." Böreği fırına koyup anneme döndüm. "Hiç bana laga luga yapma Sidem. Akşam sen de geleceksin benimle." Bezi tezgaha fırlatıp ofladım. "Tamam, anne tamam. Nasıl istiyorsan öyle olsun." Masayı ve tezgahı silip etrafı toparladım. "Böreğe sen bakarsın artık. Ben gidip bir duş alayım." Hızla mutfaktan çıkıp banyoya attım kendimi. Hızlı bir duş alıp üstümü giyinmek için odama döndüm. Cilt bakımı yapıp dolabımın önüne geçtim. Boyundan bağlamlı çiçekli elbisemi aldım. Çok açık değildi. İnce ten çorabımı giyindim. Elbisemi de giyinip makyaj masasının önüne oturdum. Gold takılarımı taktım. Saçlarımı ıslak bir görünüm verip ince ince dalgalar haline getirdim saçlarımı. Saçlarımı arkaya da tarayıp makyajıma geçtim. Rimel, allık ve ruj sürüp gözlerime de kalem çektim. Saat de altıya geliyordu. Hafif topuklu ayakkabılarımı da giyinip parfüm sıktım. "Anne, ben hazırım."
"Böreğin ilk sıcağı çıkmıştır. Sen güzelce sarıp sarmala böreği. Ben de 10 dakikaya hazırım." Mutfağa girip böreği güzelce paketledim. Evden çıkıp böreği bagaja güzelce yerleştirdim. Eve geri dönüp çantamı alıp geri arabaya döndüm. Annem de evden çıkıp yan koltuğa bindi. "Haberleri var mı gideceğimizden?" Annem gözlerini devirip sinirli sinirli bana döndü. "Kızım, sen salak mısın acaba?"
"Ha ha ha, ne komik ne komik anne. Ciddiyim ama ben."
"Kendileri çağırdılar kızım." Başımı salladım. "Börek çok güzel gözüküyordu. Ellerine sağlık bebeğim." Büyük konağın önüne gelince arabayı park edip indim aşağıya. Ben bagajdan böreği alırken annem de konağın kapısının önüne geçmişti. Arabayı kilitleyip yanına adımladım. Kapı bir an da açıldığın da irkilerek geriledim. Arslan Bey önde yanın da Heja Hanımla beraber duruyordu. Hafifçe gülümsedim. "Hoş geldiniz, buyurun lütfen." Annem önde ben arkada konağın büyük avlusuna adımladık. "Hatçe, kızım gel buraya. Sidem' in elinde ki tepsiyi al kızım." Hatçe elimde ki tepsiyi alıp içeriye geçti. Sırayla herkesle sarıldık. Arslan Bey elini sırtıma koydu. "Gel, kızım. Seni babaannen ve deden ile tanıştırayım." Hafifçe gülümsedim. "Hazal nerede?"
"Gelir şimdi o da. Odasındaydı, iner aşağıya şimdi." Heja Hanımın lafı biter bitmez Hazal yukarıdan inmeye başlamıştı. Biz de yukarı doğru çıkıyorduk. "Hoş geldiniiiz." Anneme hızlıca sarılıp bana döndü. "Hoş geldin, Sidem." Hafifçe gülümsedim. Sarılmasına karşılık verdim. "Hoş buldum, Hazal." Büyük teras da divanın üzerinde oturan yaşlı çifte ilerledik. Heja Hanım ve Hazal konuşuyordu. "Daye, baw, bakın kızımız geldi." Hafifçe gülümsedim. "Babam, Agir. Annem Zelal." Bana döndü. "Kızım, Sidem." Gerginliğim daha çok artmıştı. Birkaç adım da yanlarına varmıştım. Agir Beyin ve Zelal Hanımın ellerini öpüp alnıma dokundurdum. Gerginlikle doğruldum. "Hoş gelmişsi, keçe."
"Hoş buldum, Zelal Hanım." Annem de yanımıza gelince elimi annemin sırtına koydum. "Annem, Cennet." Annemler tanışırken stresle yerimde kıpırdandığım sırada Heja Hanım yanıma adımladın. "Tekrardan evimize hoş geldin güneşim." Hafifçe gülümsedim. "Nasılsınız, Heja Hanım?"
"İyiyim, kızım. Sen nasılsın? Çok şükür evimize geldin. Eksik yanımız tamamlandı." Kollarını bana sıkıca bir an da sarınca ellerim havada kalmıştı. Annem ile göz göze geldiğimiz de gözleri ile bana onay verdi. Kollarımı yavaşça sırtına koydum. Başımı omuzuna yaslayıp gözlerimi kapadım. İçimde garip bir duygu baş vermişti. Hiç tanımadığım bir duyguydu bu. Tuhaf ama tanıdık bir histi. Ve bu his bana çok iyi hissettirmişti. Yavaşça birbirimizden ayrıldık. Divana doğru ilerledik. Heja Hanım ve Arslan Beyin arasına oturdum. Etrafa göz gezdirdim. "Ciwan nerede?"
"Naz biraz huysuzlandı da. Onu sakinleştirmek için içeri geçmişlerdi." Rojat' a dönüp gülümsediğim sırada Ciwan kucağın da küçük bir kız ile içeri girdi. Arkasın da alımlı ve güzel bir kadınla beraber yanımıza geldi. Kucağında da Ciwan' a benzeyen bir erkek çocuğu vardı. "Hoş geldiniz. Kusura bakmayın geç kaldık. Ciwan annemin önünde durup onunla konuşurken kadın da benim yanıma adımladı. "Hoş geldin, ben Lara. Ciwan' ın eşiyim." Uzattığı eli tutup sıktım. "Hoş buldum, ben de Sidem." Kucağında ki küçük oğlan çocuğuna döndüm. "Merhaba yakışıklı. İsmi ne?"
"Mihran."
"Yaa, çok güzelmiş ismin." Bana bakıp utanarak başını annesini boynuna gömdü. Bu haline ufak bir kahkaha attım. Ciwan da yanımıza gelmişti. "Hoş geldin, Sidem." Gülüşüm biraz daha büyüdü. "Hoş buldum, Ciwan." Kucağında ki küçük kıza döndüm. "Merhaba, küçük hanım." Küçük kız uzattığım ellerime doğru atıldı birden. Hızla onu tutup kucağıma sabitledim. "İsmin nedir küçük hanım?"
"Najj." Gözlerimi büyüttüm. "Aaa, ne kadar da güzelmiş ismin. Ben de, Sidem." Ciwan ve Lara boş yerlere otururken bende yerime oturdum kucağımda Naz ile. Naz' ı kucağıma sabitleyip ilgilenmeye başladım. Kolyem ilgisini çekmiş olmalı ki Naz bütün dikkatini kolyem verdi. "Eee, hadi yemeğe geçelim artık." Zelal Hanım ayağa kalkınca hepimiz sırayla ayağa kalktı. Naz ile masaya doğru ilerlerken annem de yanımıza geldi. Naz' ın saçlarını okşayıp omuzumdan öptü. "Maşallah, çok tatlı." Başımı salladım. Hepimiz yerlerimize oturduk. Hem kendim yiyordum hem de Naz' a yediriyordum bir yandan. Mihran, birden Lara' nın kucağında huysuzlanarak ağlamaya başlamıştı. Bir yandan da yere inmeye çalışıyordu. "Bir şey mi oldu?" Heja Hanım, Mihran' a uzanmıştı ki daha çok çırpınmaya başlamıştı. Naz da ayaklarını sallayıp kucağımdan inmek için hareketlenince yavaşça yere indirdim Naz' ı. Mihran da annesin kucağından inip benim sandalyeme yaklaştı. Eliyle bacağıma hafifçe vurmaya başladı. "Ne oldu?" Sandalyemi arkaya hafifçe itip Mihran' ı kucağıma aldım. "Gel bakalım küçük bey."
"Sidem, sen ver bana. Yemek yiyemezsin öyle. Rahat etmezsin." Başımı iki yana salladım. "Sorun değil, hallederim ben bir şekilde." Mihran kucağıma iyice yerleşip bana yaslandı. Hafifçe gülümsedim. "Velede bak hele. Gitti kızın hemen kucağına kuruldu." Rojat' ın lafıyla güldük. "Çalışıyormuşsun kızım." Mihran' ın ağzına bir parça et verip Agir Beye döndüm. "Evet, çalıyorum Agir Bey."
"Bey nedir kızım? Dede diyebilirsin bana. Öyle beyli laflara gerek yok." Başımı salladım. "Ne iş yapıyorsun peki kızım?"
"Aşçıyım, ben. Ankara da büyük bir otel de çalışıyorum. Şu anlık Mardin de bir ustamıza yardım için ekibimle beraber geldim ama." Agir dede başını ağır ağır salladı. "Cennet Hanım börek çok güzel olmuş. Ellerinize sağlık."
"Böreği ben yapmadım. Sidem yaptı." Ciwan elinde ki börek bana döndü. "Gerçekten mi?" Başımı salladım. "Afiyet olsun. İstediğiniz zaman yaparım size."
"Sen niye yemiyorsun kızım?" Başımı iki yana salladım. "Teşekkürler am yiyemem."
"Neden? Bir sorun mu vardır yoksa?"
"Normal un tüketemiyorum. Rahatsızlanıyorum."
"İçli köfte de yiyemezsin?" Rojat' ın masum ve tatlı haline güldüm. "İrmik bulunuyor için de. İrmik de guluten kategorisine girdiği için yiyemiyorum."
"Desene onca güzel şeyden mahrum kalıyorsun."
"Aslın da gulutensiz hallerini yiyebilirim ama o rahatsızlığıma değecek bir şeyse yerim." Mihran' ın ağzını silip suyundan içirdim. Yemeğin geri kalanında ufak ufak sohbetler ve benim, Mihran ile ilgilenmemle geçmişti. Yemek faslı bitince ben ellerimi yıkamaya lavaboya gitmiştim. Döndüğümde divan da oturan birkaç kişi vardı. Mihran, beni görünce Aram' ın kucağından inmiş bana doğru paytak paytak adımlarla yürümeye başlamıştı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |