Yeni Üyelik
34.
Bölüm

Dilek Hakkı 2

@albayrakirem

Yola koyuldular.
“Buraya hiç gelmemeliydik. Annemler çok kızacak.”

“Eve bir dön de azar işitmen kalsın,” diye mırıldandı Mert. Dar bir patikadan ilerliyorlardı.

Aslı'nın yan tarafı uçurumdu. Aşağıya doğru bakmamaya çalışıyordu. Ağaçlar korkutucu bir hal almıştı. Mert'i tüm güçlerini kullanarak taşıyorlardı. Bir aralık Selma bir taşa takıldı ve sendeledi. Onunla diğer ikisi de sendeledi. Aslı, bir kayaya kafasını vurmadan önce elini kayaya koyup uzaklaştırarak Mert'i kurtardı.
“Reflekslerin iyi he, Aslıcık?” Mert güldü.

“Bir de kafan patlasaydı, senin mızmızlanmalarını çekemezdim.”

“Ben hiç mızmızlanmam oysaki.”
Aslı, ona baktı ve güldü.

Selma, az önceki sendelemeden dolayı Mert'i bıraktığı için tekrardan koluna girdi. Bu sırada rahatsız edici bir ses duydular. Üçü de kafalarını yeniden sesin geldiği yöne doğru çevirdiler. Kükreme, hırlama artık o şey her ne ise tuhaf sesi tekrar duyuldu. Selma titredi ve Mert'i daha sıkı sardı.

"Gitmemiz lazım. Hadi," dedi Aslı ve yola koyulmak üzere döndü.

"Bekle, Aslı."

Aslı durup, kafasını eğerek Mert'in yanındaki Selma'ya baktı. Selma da ona bakıyordu.

"Arkamızdan gelecek. Bizi bulacak."

“Ne bizi bulacak?” diye sordu Mert.

“Onun ne olduğunu biliyor musun?” Aslı doğruca Selma’ya bakıyordu. Selma bakışlarını kaçırdı.

“Konuşsana Selma. Neler oluyor?”

“Aslı, bende tam bilmiyorum. Gerçekten.”

Aslı ona inanmayan gözlerle bakıyordu. “Misafirlerin geliş nedeni bu ormandaki bir şey için. Yani öyleymiş. Ben ilk başta kuşlar falan sandım ama sanırım kuşlar değildi.” Duraksadı. Mert’e baktı. “Ne olduğunu cidden bilmiyorum. Ama Aslı projesinden bahsettiğinde ve malikanedeki o üst katı hatırladığımda diğerlerinin konuşmalarında neyi kastettiklerini anladım. Tahir dedemle ilgili bir şey olmalı.”

“Deden mi? Onunla ne ilgisi var? Ormana bir kurt bırakılmasından o mu sorumlu?” sesleri kurt sesine benzettiği için böyle konuşmuştu Mert.

“Korkarım o bir kurt değil.”

Mert ve Aslı bakıştılar. “Bize bildiklerini anlatır mısın? En baştan.”

“Şimdi anlatamam. Aslı.”

Aslı derin bir nefes verdi. “Tamam o halde yola devam edelim. Hızlıca buradan uzaklaşalım.” Aslı, Mert ile bir adım atarken Selma hareket etmedi. “Hızlı olamayız Aslı.”

Aslı, Mert'i nazikçe bıraktı. Selma da onun yere oturmasına yardım etti.
"Neyin var Selma? Gidiyoruz işte. Niye olumsuz konuşuyorsun? Hepimiz güvenli bir şekilde eve döneceğiz?"
Selma, titreyen ellerine baktı. Mert'in biraz ilerisinde duruyorlardı. O rahatsız edici ses bir kez daha, bu sefer daha yakından duyuldu.

"Hadi gidelim, kızlar." Mert, ayağa kalkmaya çalışıyordu. Selma o anda Aslı'nın tam karşısına geçti. Mert'i parmağıyla işaret etti.

"O yaralı. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, vaktinde eve varamayacağız."

Aslı gözlerini devirdi. "Selma, sen bizi durdurmasaydın çoktan şu kayaları aşmıştık."

Selma inatla kafasını salladı. Aslı'nın bir adım geri gitmesi için ona doğru bir adım attı. Aslı geriye giderken, ayağının teki boşluğa geldi ve hemen kendisini düzeltti. Selma'ya soran gözlerle baktı.

“Aslı, bak annem Mert ile görüşmemi sorun etmemişken ve her şey yoluna girmeye başlamışken mahvolmasına izin veremem. Mert'i kaybedemem Aslı. Eğer o şeye oyalanacak bir şey vermezsek hepimiz birden öleceğiz.” Son sözleri, aralarında soğuk bir rüzgâr estirdi.

"Saçmalama Selma!" diye haykırdı Mert. Şimdi ağaçtan destek alarak ayağa kalkmıştı.

Aslı, doğrudan Selma'nın gözünün içine baktı.

"Oyalanacak bir şey? Onun ne olduğunu ve neler yapabileceğini bildiğin anlamına mı geliyor bu? Her neyse bunu şu an sorgulamayacağım. Sakin olman lazım. Kimsenin zarar görmesine gerek yok. Şimdi yola koyulursak kurtuluruz. Hem ağabeyin senin evde olmadığını öğrenmiştir. Ormana gelecektir. Hem Hilmi de gelec-"

"Özür dilerim Aslı." Selma ağlamaya başlamıştı. Yaklaşıp Aslı'ya sarıldı. Aslı da onu sarıp sarmaladı.
"Sorun değil. Kafanın karışması normal. Çok korktun." Selma'nın saçlarını okşadı. Selma ondan ayrılıp ıslak gözlerle yüzüne baktı.

"Bir dilek hakkım vardı. Hatırlıyorsun değil mi? Onu şimdi kullanıyorum. Beni affet, olur mu?"

Aslı o an başına gelecekleri anlamıştı. Ancak hiçbir şey yapamamıştı. Selma, onu iki eliyle omuzlarından sertçe itmişti. Ayağı kayan Aslı geriye doğru düşerken Mert'in bağrışlarını duyuyordu. Gördüğü yüz ise Selma'nın kaskatı yüzüydü.

Bir kez daha insanoğlunun acımasızlığını tatmıştı. Bir kez daha yarı yolda bırakılmıştı. Ancak bu sefer her zamankinin aksine içinde öfkeye dair tek bir his bile barındırmıyordu. Kendisine bunu yapana kızamıyordu. Onu aşağıya iten o eller korkmuş bir genç kızın ellerinden başkasına ait değildi. Mecbur kalmıştı. Birkaç saniyelik düşünme anında ona hak verdiği bile söylenebilirdi. Kurduğu yalan cümlelerine rağmen yüreğindeki dostça hisleri öfkelenmeyi yasaklıyordu ona.

Belki de tüm çabası kendi sonunu görmek içindi. Birazdan ölecek olması onun seçimi miydi? Aslı düşerken gözlerini kapattı. Öleceğini anlamıştı.

 

DEVAM EDECEK

Loading...
0%