Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Stajyer 2

@albayrakirem

Telefonunu çıkararak rehberden m harfine kadar geldi. Muhbir yazılı kişiyi bulduğunda arama tuşuna bastı. Telefon birkaç kez çaldı. Son çalışta telefon açıldı.


“Selam Aslı ne var ne yok?”


“Selam, bende aynısını sana soracaktım.”


“Kayda değer bir şey yok. Birkaç kapkaç haberi, ağız dalaşı yapan iki liseli okul çocuğu falan.”


“Berbatmış.”


"Aslında daha kötü şeylerin olmamış olması bizi mutlu etmeli ama işimiz yüzünden sevinemiyoruz.”


Aslı güldü. Ardından sesini biraz alçaltarak devam etti. “Şey, aslında ben bir şeyler duydum ama...”


“Ne duydun?”


“Bir ada hakkında.”


“Ne adası? Haber neymiş?”


“Ada hakkında pek bir bilgim yok. Sadece çok uzakta olduğunu ve bir çeşit izole yaşamın olabileceğini öğrendim. Adada ilginç olaylar oluyormuş.”


“Bu kadar mı?”


“Bunları etrafımdan duydum. Araştırmaya çalıştım ama pek bir şey bulamadım. Yardımın gerek.”


“Aslı...” dedi telefonunun ucundaki ses. “Biliyorum başarılı olmak istiyorsun ama kulaktan duyma bilgilerle...”


“Öyle değil.” Diyerek onun konuşmasını kesti Aslı.


“Kendi aralarında konuşurken duydum. Hem kıdemli biri tarafından da olaylarla ilgili yorumlar duydum. Kendi kulaklarımla, bir başkasının bana anlattıklarıyla değil. Hem kimse bana gelip bir şey anlatmadı ki herkes kendi arkadaş grubu içerisinde konuşuyorlardı.”


“...”


“Bak bana yardım etmek istemezsen sorun değil. Tek başıma halletmeye çalışırım.”


“Pelin ile olanları biliyorum. Ben seni yalnız bırakmam merak etme.”


Aslı istemsizce gülümsedi. Bunu duymak hoşuna gitmişti. “Teşekkür ederim Selim.”


“Şimdi ben bu adayla ilgili soruşturma yapar sana bilgi veririm. O zamana kadar uslu bir kız ol ve kendini tehlikeye atma.”


“Tamam. Görüşürüz.”


Telefonu kapattığında eve girmişti. Anne ve babası, kızlarının ikinci kez eve erken gelmiş olmalarına şaşırmışlardı ancak hiçbir şey söylememişlerdi.


Aslı odasına gittiğinde biraz araştırma yapmak istedi. Ancak uyku bedenini esir altına almıştı. Kıyafetlerini bile değişmeden yatağın üzerine uzandı ve çok kısa bir sürede derin bir uykuya daldı.


Yemeğin hazır olduğunu haber vermek için odasına gelen annesi, üzerine yattığı yorganın bir köşesinden tutarak omuzlarına kadar çekti. Yatağının kenarına oturdu. Kızının kaküllerini parmaklarıyla okşarken gülümsedi. Kızı kaküllerine dokunulmasını hiç sevmezdi. Odadan çıkmak üzere ayağa kalktığında yerdeki çantayı fark etti. Bir defter açık olan çantadan dışarı fırlamıştı. Eğilip çantayı ve defteri eline aldı. Çantayı sandalyeye bırakırken defteri bir süre elinde tuttu. Bu defteri kızı sürekli yanında taşıyordu. Arasına kalem sıkıştırılmış sayfayı istemsizce araladı. Aslı'nın el yazısı ile yazılmış olan sayfada şunlar yazıyordu:


“Ada... Tuhaf olaylar, oldukça uzak?”


Annesi bir süre yazılanlara baktı. Parmağını yazının üzerinde gezdirdi. Aslı bu satırları yazarken kalemini kâğıda bastırarak yazmıştı. İyi de bu ada, tuhaf olaylar da neyin nesiydi ve kızı bunları neden yazmıştı?


Uzun zaman gelmediği için odaya gelen babası, annesini elinde defterle öylece ayakta dikilirken görmüştü.


“Ne oldu? Niye yemek yemeden uyudu Aslı?” diye sordu. Annesi birden duyduğu sesle irkildi ve geriye dönüp eşine baktı.


“Dün sabaha kadar çalışmıştı. Sabah da zor kalkmıştı. Uykusuzdu tüm gün. Bak ben ne buldum, ama ne olduğunu anlamadım.” Elindeki defteri eşine doğru uzattı. Eşi defterde yazılanlara göz gezdirdi.


“İşle ilgili şeyler sadece. Hadi çıkalım odadan, yoksa uyanacak.”


Defteri masanın üzerine bırakıp odadan çıktılar. Aslı ise uykunun narin kollarında mışıl mışıl uyumaya devam etti.


Sabahın erken saatlerinde uykusunu almış bir şekilde uyanan Aslı, ilk olarak banyoya girdi. Saçlarına havlu sarıp bilgisayarının başına geçti ve adayla ilgili bir şeyler bulmak adına arama motoruna girdi. Selim'den mesaj gelip gelmediğini kontrol etti. Ancak mesaj yoktu. Saat henüz yediydi ve evdeki kimse uyanmamıştı. Aslı tek başına kahvaltı yaptı ve evden çıktı.


İşe gitmeden önce yolunun üzerindeki bir yere uğramak istedi. Zile bastığında uzunca bir süre cevap alamadı. Birkaç kez kapıyı yumrukladı. Zili uzunca çalmaya başladığında kapı sonuna kadar açıldı.


“Günaydın!” diyerek içeri girdi.


“Gerçekten de harika bir gün ayması oldu bana. Kızım daha doğduğundan güneşin haberi yok. Ne bu enerji?” diyen Selim, Aslı’nın peşinden salona girdi. Sarı saçları birbirine girmişti. Eliyle kirli sakallı yüzünü ovuşturdu.


“Şey... Kusura bakma ya işe gitmeden bir uğrayayım dedim.” Aslı gülümsüyordu.


“Bir şey mi oldu? Yoksa haber mi buldun?” diye heyecanla soran Selim, ona doğru bir adım attı.


“Hem evet hem hayır.”


“O ne demek Aslı? Yoksa şu ada meselesi mi?”


“Ta kendisi.”


Aslı salonun içinde dolaşmaya başladı. Salonda bir tane ikili koltuk bir tane de tekli koltuk vardı. Ortadaki sehpanın üzeri bardaklar ve cips artıklarıyla doluydu. Artık renginin ne olduğunu kendisinin de unuttuğu halının içi kırıntılarla doluydu. Duvardaki dev plazma toz içindeydi.


“Aslı daha araştırmam bitmedi.”


Aslı onu duymadı bile. “Selim, evine bir yardımcı almayı düşünmez misin? Evin tam anlamıyla pislik yuvası olmuş. Şu halının üstüne sakın basma, kırıntılar buradan bile gözüküyor.”


“Bırak şimdi bunu. Bak Aslı, sana söyledim. Ben soruşturup öğreneceğim o zamana kadar bekleyeceksin.”


Selim karşısına geçip durdu. Aslı ona bakmamaya çalışarak gözlerini etrafta gezdirdi.


“Aslı!” Bu sefer sesi yüksek çıkmıştı.


“Ne? İçimden bir his oraya gitmem gerektiğini söylüyor Selim. Ha buradan araştırıp gitmişim ha direkt orada her şeyi öğrenmişim fark eder mi?”


“Olmaz Aslı. Olmaz. Kesinlikle olmaz. Kızım sen kafayı mı yedin? Ne olduğunu, nasıl bir olay döndüğünü bilmiyorsun, bilmiyoruz. Hal böyleyken gitmene nasıl izin verebilirim. Hadi beni geçtim ailen bunu nasıl kabul eder? Hissetmekle olacak iş mi?”


Aslı kollarını göğsünde birleştirdi. “Anlamıyorsun.”


“Neyi anlamıyorum neyi ya?”


“Her gün mücadele edip bir arpa boyu yol alamamanın ne olduğunu bilmiyorsun. Senden küçüklerin karşına geçip patronluk taslaması ne demek bilmiyorsun. Tüm bunların ne kadar can yaktığını bilmiyorsun. Başkalarının gölgesi olup kendi gölgemi kaybetmek istemiyorum.”


Selim, Aslı’nın iki omzuna elini koydu. “Aslı, seni kız kardeşimden ayırmam biliyorsun değil mi? Yaşadığın zorlukları biliyorum. Ama şunu da biliyorum ki sen çok güçlüsün. O ada hakkında bilgi edinmeden yola çıkman herkesi endişe içerisinde bırakacak bunu da düşün.”


“Selim, ben burada kaldığım sürece yok olup gideceğim. Ama oraya gidersem var olmak için bir umudum olacak. Ona tutunacağım. Lütfen umudumu benden alma. Beni vazgeçirmeye çalışma.”


Aslı'nın omzundaki eller iki yanına düştü. Selim kafasını kaşıdı.


“Bak sorun çıkmayacak. Eğer bana yardım eder ve ailemi ikna...”


“Dur bakalım... Ben söylediklerini hazmedebilmiş değilim daha. Hala biraz daha beklemen konusunda diretiyorum.”


Aslı kafasını olumsuz anlamda salladı. “Sen destek olsan da olmasan da şu an kararımı verdim.”


Saate bakmak için telefonunu çıkardı. 8.25 idi. “Şimdi gitmem gerekiyor,” dedi ve dış kapıya doğru yürüdü.


Selim kapıda onu durdurdu.


“En azından iki gün ver bana,” dedi.


Aslı ona gülümsemekle yetindi ve kapıdan çıkıp gitti.


Loading...
0%