Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm: Misafirler İle Sabahlama

@aley1alos1

"Yani siz birnirinize dövüş mü öğretiyorsunuz?"

 

"Evet!" Dedim en gerçekçi halim ile.

Karaca ise başını salladı, her yeri morarmıştı.

 

"Bu çok harika!" Dedi Yakup, ah bilse bu yalanın gizlediği gerçeği, tekrar harika der miydi emin değilim...

 

Karaca hâlâ Yakup'u izliyordu, cidden kıskanıyor muydu?

 

Saçmalama Beren, Karaca kim kıskanmak kim?

 

Hem kıskansa bile küçücük çocuğu mu kıskanacak?

İmkansız!

 

Arada Karaca'ya kaçamak bakışlar atıyordum ki gözüm hep moraran yanağına gidiyordu.

 

Ah, o yumruk gözünü nasıl iskaladı ya?

Nesye başka sefere artık.

 

Balkonuma kurduğumuz yastıklardan ve çarşaflardan oluşan minik çadırımızda oturmuş, Hira hakkında konuşuyorduk.

 

Evet, ablalarının dedikodusunu yapıyorduk sanki.

 

Sanki de değil, bildiğiniz kızın dedikodusunu çıkardık. Tabii biz bunu hep yapıyoruz. Karaca bize boş ve anlamsız bakarken biz dedikoduya devam ediyorduk.

 

"Ablam da asla eve kedi almıyacağız diyor ama Gümüş'ü saniyede eve alıyor!" Diye yakardı Yakup.

 

"Aslında... Belki ikna edebiliriz?" Dedi İlayda beklenti ile.

 

"Ah, Hira'yı tanıyorsam asla buna izin vermez."

 

"O zaman Gümüş'ü de almasın!"

 

"Neden? Gümüş ne yaptı sana?"

 

Gümüş Yakup'a cevap olarak sinirli gibi hırladı.

Evet, benim kedim de benim gibi psikopat.

 

Yakup yerinden sıçrayınca hepimiz güldük, Karaca bile. Gümüş ise gözlerini kısıp bir süre Yakup'a baktıktan sonra benim kucağıma yattı.

 

Saat akşama doğru geliyordu ama Karaca hariç hepimiz biliyoruz ki biz sabaha kadar uyanık kalıcaz.

 

Olay şu ki Hira bazı zamanlar kardeşlerinin sabahlamasına izin veriyor. Bunu her hafta yapmaya başladıklarında Hira çalıştığı için uykusuz kalıyordu.

Hafta sonu da kardeşleri kuzenlerinde kalıyordu ve orada sabahlama kavramı yoktu!

Bu sebeple bunu hafta içi yapmaları gerekiyor ama Hira da uykusuz kalıyordu.

 

Onlar uyanıkken uyumak demek gözünüzü benden iki saniye ayırdığınızda olanlar demek.

 

Tabii onların ki normal, benimki biraz -birazdan da fazla- psikopatça oluyor.

Onlar evdeki eşyaları katlediyor, bense düşman bildiklerimi.

 

Hira'nın karşı komşusu yani ben ise neredeyse her gün sabahladığım için buna dirençliyim.

 

Yani anlıyacağınız haftanın farklı günleri çocuklar bende sabahlar, evvelki gün öğlen ise Hira kardeşlerini ya kendi alır ya da akrabaları alırdı. Yarın hangisi olacak merak ediyorum.

 

☽☽☽

 

Saat akşam 21.38'i gösteriyordu.

Evet, Karaca birazdan neye uğradığına şaşıracak!

Çünkü sadece iki dakika sonra küçük bir oyunumuz var...

 

"Evet, saat geç oldu. Uyku vakti." Diyerek bizlerin yapmayacağı şeyi hatırlattı ama buna pişman olmak üzereydi.

 

Saat tam 21.40'ı gösterdiğinde yanımdaki telefonumun alarmı çaldı, hızla onu kapatıp güvenli bir kenara attım.

 

Hızlıca yanımdaki yastığı kaparak kendimi savunmaya aldım.

 

İlayda ve Yakup ise arkalarındaki yastıkları çoktan kapmış sırayla bir bana, bir savunmasız Karaca'ya vuruyorlardı!

 

Karaca gerçekten de neye uğradığını şaşırmıştı!

 

Önceden daire şeklinde olsa da şimdi şekli belli olmayan bozulmuş çadırda ayağa kalktım ve elimdeki yastık ile Karaca'ya vurmaya başladım.

 

Ben Karaca'ya vururken İlayda ve Yakup bana vuruyordu.

Karaca benim de ona vurmam karşısında yanına düşen yastığı alarak ilk bana sağlam vurdu ve hemen ardından çocuklara hafifçe vurarak kendine alan açtı.

 

Çocuklar bizim için alan açarken İlayda Karaca'ya seslendi.

 

"Karaca abi, Allah sana kolaylık versin!"

 

"Neden?"

 

"Birazdan anlarsın!" Dedi Yakup gülerek.

 

Bakalım Karaca yastık dövüşünde ne kadar iyi?

 

Hızla üzerine koşarak kafasına art arda üç yastık vuruşu indirdim. Daha o kendini toparlayamadan tekmemi karnına bastım.

 

"Ah Karaca, kaç defa dedim bir dövüşçü herşeye hazır olmalı diye?"

 

Aslında dövüşçü değil suikastçı demiştim de neyse.

 

Karaca atağa geçtiyse de yastığım ile onun vuruşunu engelledim.

 

"Neden odada yarım kalan işi bitirmiyoruz?" Dedi ve yastığını kenara atarak pozisyon aldı.

 

"Kabul." Dedim ve bende aynısını yaptım.

 

Birbirimizin etrafında dönmeye başladık.

İlk atak ondan geldi.

Kafama tekme atıyordu!

 

Sağa kaçtım ve hızla bacağını tutup tüm gücümle kendime çektim. Karaca sırt üstü yere düşünce yakasından onu kaldırıp arkasına dolandım ve kafasını sol kolumun içine alıp sağ tarafımdaki gücü sol koluma vererek iyice boğazını sıktım.

 

Üç defa yere vurunca kazandığımı anladım.

 

Karaca'yı serbest bıraktığım an atağa geçmesin diye çocukların yanına geçtim, sonuçta orada bana saldıramazdı.

 

"Sizi izlerken ben yoruldum!" Dedi İlayda.

 

"Film izleyelim mi?" Dedi Yakup.

 

"Olur!" Dedim ve koşarak abur cubur sepeti ile tabletimi almaya gittim.

Balkona döndüğümde çoktan film için hazırlık yapılmıştı.

 

☽☽☽

 

Filmi izlerken çocuklar uyumuştu.

 

Saat 23.56'ydı. Yavaş yavaş benimde uykum geliyordu.

 

Balkonda, hafif rüzgar eşliğinde uyumak güzel fikirdi ama yanımda Karaca vardı işte!

Beni öldürsenizde onunla yan yana uyumam!

Ama galiba olacak olan bu...

 

Şimdi çocuğu kovamam herhalde.

 

"Gecenin ışığı, gündüzün aptal gölgesi olmayı mı bekliyor?" Dedi alaycı alaycı.

 

"Kes sesini." Dedim fısıltı ile ve yatar pozisyon aldım.

 

Karaca da yatar pozisyon alıyordu ki Gümüş benim sorunumu anlamış gibi koşarak aramıza yatmıştı.

 

Kahraman kızım benim ya!

Karaca arkasını dönerken bense çocuklara doğru döndüm.

 

"İyi geceler Zambak..."

 

"Sana da Karga..." Dedim ve kendimi uykuya teslim ettim.

 

(Yazarın gözünden)

 

Beren'in kabusları ona çok şey anlatmaya çalışırdı. Beren'in kabuslarının anlatmak istediği esas şey ise onun hâlâ Ela da olduğuydu.

 

Beren hem gecenin hem de gündüzün insanı değildi, olamazdı.

Onu öyle yapan içinde bir yerde hâlâ Ela olduğunu bilmesiydi.

Beren, Kanlı Zambak demekti ve Kanlı Zambak gecenin insanıydı.

Ela ise gündüzün insanıydı.

 

Beren her ne kadar Ela olmayı kabul etmese de buna mecburdu.

 

Gecenin ve gündüzün ortası yok dese de ortası vardı.

 

O da kabul etmek istemediği Ela'yı kabul etmekti.

 

Çünkü ancak Beren değil, Beren Ela olmayı kabul ederse çıkış yolunu bulabilecekti.

 

Bunu o da biliyordu ama eski anıları onun kendisini kabul etmesine izin vermiyordu işte. Beren'in kaçamadığı korkuları, yüzleşemediği gerçekleri ve keşfedemediği sırları vardı.

 

Çözmesi gereken bir bulmaca, ortaya çıkarması gereken gerçekleri vardı.

 

Bulması gereken kişiliği ve seçmesi gereken yolları vardı.

 

Ama en önemlisi, alması gereken bir intikamı vardı.

 

Karmakarışık bir hikayesi ve bunu daha da karıştıracak gizemleri vardı.

 

Beren'in hayatında, gecenin gölgelerine sığınmış güneş ışığı vardı.

 

Ve aynı zamanda gündüzün gölgelerini kullanan gecenin olayları vardı.

 

Beren'in ise bunlardan haberi yoktu işte...

 

Loading...
0%