@aley1alos1
|
Hazırlanıp odamdan çıktım ve onların yanına gittim. Açıkçası biraz gergindim, sonuçta beni neyin beklediğini bilmiyordum. Kendimi kanıtlayamazsam neler olucağını da bilmiyordum. Büyük ihtimal ekipten atılırdım ki bu benim bütün planlarımı alt üst eder! Ama yapabilirim, değil mi?.. Ah sanırım baştan kaybettim... "Hazır mısın Beren?" "Ben hep hazırımdır." "Madem öyle," "Gel hadi, ne duruyorsun?" Derin bir nefes aldım ve kapıya doğru yürüdüm. Kayra hemen arkamdaydı. Kapıdan çıktık ve asansöre doğru ilerledik. Asansöre bindiğimizde Melisa, -1'e bastı. İkisinin de ellerinde bir kart vardı. Kartlara dikkatli baktığımda Melisa'nın kartında geyik, Kayra'nın ise kuzgunu temsil eden bir sembol vardı. Bu semboller onların peçesinde de vardı... ☽☽☽ Asansörün kapıları açılınca bizi bomboş bir koridor karşıladı. Melisa önden giderken ben onu takip ediyordum, Kayra ise hemen arkamdaydı. Biraz ilerledikten sonra önümüze tamamen camdan oluşan bir kapı çıktı, şifre veya kartla açıldığı belliydi. Anlaşılan ellerinde ki kart bu işe yarıyordu. "Ne o, korkuyor musun yoksa?" Cevap vermeden yanından geçtim ve içeri girdim. İçerisi baya kalabalıktı ve çoğu kişinin üstünde kan vardı. Burası geniş bir alandı, tellerle çevrelenmiş kafese benzeyen yerler vardı. Aslında birebir kafes diyebiliriz. Bu kafeslerden bazılarında dövüşenleri gördüm, hepsi oldukça yetenekliydi. Karşıma onlar gibi biri gelirse hiç şansım yoktu. Ben bakınmaya devam ederken Melisa yanıma gelmişti. "Bu taraftan, senin rakibin onlar değil." Ah harika, daha kaç kafes vardı ki burada? Melisa'yı takip ettim, diğer kafeslerden uzakta başka bir kafesin önünde durduk. "İşte rakibin, ikinizde eşitsiniz. Yeni Öldürücü adayısınız, kafeste üç turunuz olacak. Üç turun sonunda kazan kişi Öldürücü olucak, kaybeden ise İntikamcılara geri girebilmek için başka bir turda dövüşecek." Kafeste ki rakibimi inceledim, benimle aynı yapıya sahip gibi duruyordu. "Merhaba, ben Leyla. Güzel bir maç olması dileğiyle." Ona döndüm, gülümsüyordu. Bende gülümsedim. "Beren, memnun oldum. Başarılar." "Sana da." Bir görevli gelip bize kuralları söyledi. Maç boyunca üstümüzde silah bulundurmamız yasaktı. Ayrıca rahat bir dövüş olmasını istedikleri için ayakkabılarımızı çıkarmamızı söylediler. Kızı öldürmem gerekse son şansım olan ayakkabılarım da böylelikle gitmişti. Üstümüzde ki tüm silahları bıraktıktan sonra tüm görevliler kafesten çıktı ve bir hakem içeri girdi. Kafesin etrafı şimdiden kalabalıklaşmıştı. Başlarken bilerek zayıfı oynamaya karar verdim. İlk turu onun kazanması için hamlelerine karşılık vermedim ve evet, ilk turu o kazandı. "İkinci tur, hazır ve başla!" Yüzümü hedef alarak bir yumruk attığında onun bileğini sertçe kavrayıp öne çektim. Bunu beklemediği için dengesini kaybetti ve öne savruldu. "Pes et." "Asla!" Fazla inatçıydı ama hafiften almaya karar verdim. Kafasını bırakıp kolunu tuttum ve sırtında sabitledim. Kolunu sertçe çektiğimde acıyla inledi. "Pes mi?" "Hayır!.. "Sen bilirsin." Öyle ki en sonunda kolundan bir ses geldi, sesle aynı anda kendisi de acıyla haykırdı. "Pes! Pes ediyorum!" Hakem yanımıza geldi ve Leyla'ya dönerek konuştu. "Devam edebilir misin?" "Hayır!" "Durum berabere, senin yerine son tur için dövüşecek başka birini seçmek ister misin?" "Evet, seçimim şurada ki." İşte şimdi bittim ben... Hakem kafesin kapısını açarak onu içeri aldığında Leya kafesten çıktı. "Beren, yeni rakibin Aylin. Son tur, kazanan Öldürücü olucak. Yerlerinize!" İkimizde yerimize geçtik. "Hazır," Ve pozisyon aldık. "Başla!" Hakem aradan çekildiğinde gözlerimi ona kenetledim. En sonunda sabrı tükenmiş olucak ki ilk hamleyi yaptı. Çelme takmaya çalışsa da geri çekilerek kurtuldum. Anlaşılan pek sabırlı değildi. Dikkatle onu izliyordum, çok geçmeden ikinci hamlesi geldi. Yüzüme savurduğu yumruk ile kendimi sol tarafa çektiğimde alttan attığı çelmeyi görmediğim için sırt üstü yere düştüm. Kalkmak için hareket edecekken dizini karnıma dayadığında acıyla yüzümü buruşturdum, nefes alamadığımı hissediyordum ama sonuna kadar direnmeye kararlıydım. "Ölüceksin." "Son nefesime kadar direnmeye hazırım." Bunun üzerine bir eliyle boğazımı kavradı ve sıkmaya başladı. "Pes et." "Ölsem de pes etmem." Nefes alamıyordum, etraf kararmaya başlamıştı. "Bunu görücez." Yavaş yavaş etrafımda ki sesler kesiliyordu. "Beren!" |
0% |