18. Bölüm

17. Bölüm: Tehdit

Aley1Alos1
aley1alos1

(Beren'in gözünden)

 

Sabah telefonuma gelen bildirim sesleri ile uyandım. Yatağın yanında duran komodine uzanıp telefonumu elime aldım. Gizli bir numaradan iki mesajım ve üç de cevapsız aramam vardı. Mesajları açtım.

 

Gizli numara:

"Bu videoyu izlemek isteyebilirsin."

*Tek seferlik video.*

 

Şakınlıkla ekrana baktım, merakıma yenik düştüm ve videoyu açtım...

 

Ekranda gördüğüm yüz ile kalbim sıkıştı. Hira eski gibi duran bir depoda, sandalyeye bağlanmıştı ve ağızı açıktı. Gözlerinde ki korku benim nefesimi kesmişti. Yüzünde maske olan iki adam vardı. Biri eline bir bıçak alırken diğerinin elinde bir sopa vardı. Bıçağı alan adam Hira'nın arkasına geçti, sadece birkaç dakika içinde Hira'nın acı çığlıkları odada yankılanmaya başladı. Bıçağı olan adam Hira'nın parmaklarını kesiyor, kestikçe kameranın göreceği şekilde havaya kaldırıp yere atıyordu. O adamın işi bitince kenara çekildi, elinde sopa olan adam Hira'nın başında dikiliyordu. Hira sandalyeye bağlıyken onu yere düşürdüler. Diğer adam elinde ki sopa ile acımasızca Hira'ya vuruyordu. Birkaç dakika sonra Hira'nın acı sesleri ve hareketleri durmuştu.

 

Sadece 8 dakika 14 saniye... Hira'nın ölümü işte bu kadar sürmüştü...

 

O an birşey fark ettim; Hira'nın parmakları kesildiği gibi Aybüke ablanın da parmakları kesilmişti, sertçe yutkundum. İki ölümün de arakasında aynı kişi vardı.

 

Ben videoyu izledikten sonra aynı numaradan bir mesaj daha geldi.

 

Gizli numara:

"Bir anlaşmaya ne dersin?"

 

Sinirlendim, ne anlaşmasından bahsediyordu bu?

 

Beren Yıldız:

"Ne anlaşması?"

 

Gizli numara:

*Tek seferlik fotoğraf.*

 

Hızla fotoğrafı açtım, açtığımda nefessiz kaldım...

İlayda ve Yakup elleri ve ayakları bağlanmış bir hâlde, aynı deponun kanlı zemininde gözleri kapalı bir şekilde oturuyorlardı...

 

Gizli numara:

"Eğer çocukları canlı bir şekilde istiyorsan, Karga denen birini öldürmen gerekiyor. Onu zaten tanıyorsun, bu senin için kolay olsa gerek?"

 

Bu gerçek olamazdı... Karaca'yı öldüremezdim! Ama çocuklar... Ne yapacaktım ben?.. O an ellerimin titrediğini hissettim, korkuyordum...

Ben elimdeki telefona odaklanmışken Karaca odaya girdi. Kötü olduğumu anlamış gibi hızla yanıma geldi.

 

"Beren, iyi misin?"

 

Hızla telefonumun ekranını kapattım, bunu ona söyleyemezdim...

 

"İyiyim..."

 

"Değilsin, anlat bana."

Sesi oldukça keskindi.

 

"Cidden sorun yok..."

 

Aniden telefonumu elimden aldı, şifreyi girdi ve telefonu açtı, şifremi nereden biliyordu? Hiçbir şey demedim.

Karaca mesaj uygulamasını açtı, belki görüntüleri tekrar oynatamazdı ama mesajları okuyabilirdi.

Okudukça yüz ifadesi değişiyordu.

Telefonu kapatıp yanıma bıraktı, sonra kapıya yürüdü.

 

"Kahvaltı hazır, gel hadi."

 

Şaşkınlıkla ona baktım, ciddi olduğunu anladığımda sadece başımı salladım, bnun üzerine Karaca odadan çıktı. Bende yataktan çıktım ve salona ilerledim. Karaca'yı salonda göremeyince mutfağa baktım, yine yoktu. Nereye kaybolmuştu iki dakikada?

 

"Karaca?.."

 

Salon tarafında ki balkondan gelen sesle oraya yöneldim. Karaca, balkonun kapısını kapatmıştı ve telefonda biri ile konuşuyordu. Kulağımı kapıya dayadım, dinlemeye çalıştım.

 

"Biliyorum, bu yüzden orada buluşalım diyorum,"

 

Kısa bir sessizlik oldu, sonra Karaca tekrar konuştu.

 

"Evet ciddiyim, biz hâlâ bir ekibiz, yanılıyor muyum?"

 

Yine sessizlik oluştu, sonra Karaca'nın kapıya yönelen adımlarını duyarak geri çekildim, kendimi koltuğa attım.

Kapıyı açtığında telefonunu cebine koyuyordu. Beni görünce gülümsedi.

 

"Beni bekleyeceğine yemeye başlasayın keşke,"

 

Karşımda ki sandalyeye oturdu.

 

"Sorun değil.."

 

☽☽☽

 

Kahvaltıdan sonra ben bulaşıkları mutfağa bırakırken Karaca odasına gitmişti. Ondan da şühelenmeye başlamıştım... Birkaç dakika sonra koridorda karşılaştık, siyah takımını giymişti.

 

"Bir yere mi gidiyorsun?"

 

"Merkeze gidiyorum,"

Biraz sert duruyordu...

 

"Bende geleyim o zaman?"

 

"Üzgünüm Beren, gelemezsin..."

 

"Neden?"

 

"Çünkü atıldın..."

 

"Ne?.."

 

"Normal kimliğin ile suçlu ilan edildin, bu merkezin kurallarına aykırı."

 

Derin bir nefes aldı ve gözlerimin içine baktı.

 

"Dışarıdan istediğin bir şey var mı zambağım?"

 

"Zambağım mı? Bu da nereden çıktı şimdi?"

Bunu beklemiyordum...

 

"İçimden geldi, bir şey istersen mesaj atman yeter."

 

Gülümsedi ve kapıdan çıkıp gitti... Arkasından bakakalmıştım...

 

(Yazarın gözünden)

 

Karaca gittikten sonra Beren tekrar odasına çekilmiş, kısa sürede uyumuştu.

 

Karaca, Lina ve Onur ile buluşmaya gitmişti, plan yapmaları gerekiyordu.

Merkezde buluşmak yerine, en yakındaki kafeye gitmeyi tercih etmişlerdi.

 

"Yani diyorsun ki Çetin'in büyük planları var?"

Lina bu konuda endişeliydi.

 

"Öyle görünüyor."

 

"Peki bir planın var mı?"

Diye sordu Onur.

 

"Baskın yapıcaz."

 

"Sadece üç kişi ile? Bu fazla riskli değil mi Karaca?.."

 

Karaca, Lina'yı onayladığında Onur yüzünü ekşitti.

 

"Dostum cidden kafayı yemişsin..."

 

"En azından Berra'ya haber versek? Sonuçta o da o evde yaşıyor..."

 

"Ona söylersek bize engel olmaya çalışır. Bizen biri ölmeyecek."

 

Onlar kafede oturmuş plan yapıyordu. Beren ise Karaca'nın evinde, kaldığı odada kabusları ile boğuşuyordu...

Bölüm : 16.12.2024 00:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...