@aley1alos1
|
Bu olamaz... Hayır, böyle bir şeyin imkanı olamaz!
"Sen... Ama nasıl?"
"Bir gün yolda yürüyordum. Nereye gidiyordum hatırlamıyorum ama koşarak gidiyordum. Sonra bir ses duydum, kedi sesiydi. Tuhaf olansa sesin yukarıdan gelmesiydi. Durup etrafıma baktığımda sesin biraz ötede bir ağaçtan geldiğini anladım. Ağacın önüne gelip dallarına baktığımda bir kedinin ağacın kalın dallarından birinde durduğunu gördüm. İşin komik kısmı ağaca tırmanmayı bilmiyordum. Etrafta kimse yoktu. Sonra adım sesi duydum. Baktığımda benden birkaç yaş küçük bir kızın yaklaştığını gördüm. Kız zıplaya zıplaya geliyordu, mutluydu. Seslendim, yanıma geldi. Kediyi aşağı indirmek için ondan yardım isteyemezdim, sıska kolları güçsüz olduğunu haykırıyordu. Fakat o ne yaptı? Ağaca tırmandı. Kedinin olduğu dala geldiğinde kedi ondan korkarak dalın ucuna doğru gitmişti. Kız ise o kalın dala tutunup kendini çekti ve dala oturdu. Kediyi nasıl alacağını bilmez bir şekilde bana bakınca omuz silktim. Madem çıkıyordu bir şekilde almalıydı kediyi. Kız kediyi çağırıyor, yavaşça elini uzatıyordu ama kedinin umurunda değildi bu. Kız pes etmedi ve deli cesareti ile dalda ayağa kalkıp kediye doğru yürüdü. Kedi dalın ucuna gelene kadar dikkatlice yürüdü kız. Sanırım kediyi düşürmeye uğraşıyordu. Aşağıda olduğum için kedi düştüğünde onu tutabilirdim. Kediyi tutmak için yerimi aldığımda kız biraz daha yürüdü ama kedi bizi şaşırttı. Aşağı atlamak yerine kıza yaklaştı ve kızın bacağına tırmanmaya çalıştı. Kız bunun üzerine kediyi kucağına aldı ve dala tekrar oturdu. Kediyi sıkıca tutarak aniden aşağı atladı. Kız, sol kolunun üzerinde düşünce inleyerek kucağındaki kediyi bıraktı. Benimse elimden bir şey gelmiyordu. Sadece kızı yerden kaldırıp yakındaki banklardan birine oturmasına yardım ettim. Kedi ise peşimizden geliyor..."
Demişti ki lafını kestim.
"O kedi Gümüştü..." Bunu fark ettiğimde nasıl bir tepki vereceğimi bilemedim.
"O gün kız kedi ile evine gittiğinde onu takip ettim. Evlerimiz birbirine yakındı. Yürüdükçe siren sesleri gelmeye başlamıştı. Yaklaştığımızda kırmızı ve mavi renklerde ışıklar yanmaya başladı. Kız kediyi yere bırakıp koşmaya başladı. Kediyi alıp kızın peşinden koştum. Kıza yetiştiğimde donmuş gibiydi. Baktığı yere baktığımda büyük bir kalabalık vardı. Ambulans ve polis ekipleri etrafı sarmış durumdaydı. Ekipler binadan birini çıkarıp sedyeye yatırdı ve ardından o kişinin üstünü örtüp ambulansa aldılar. Kız, bunları görünce omuzları sarsılarak oraya gitti. Fark etmediğimiz bir ambulans olay yerini terk edince diğer ambulans da onun peşine takılmıştı. Arkalarında iki polis arabası da onlarla gitmişti. Polislerden biri kızın elini tutarak onu bir başka polis aracına bindirdi. Kalabalık dağıldıktan sonra kalan polis ekipleri de gitti. Kıza sonra ne oldu bilmiyorum. Kediyi orada bırakarak kendi evime gittim."
Dönüp bana baktı ve hafifçe gülümsedi.
"Sanırım Gümüş onu bıraktığım için beni sevmiyor." Dedi ve bir kahkaha attı.
Bense şoktaydım.
O gün beni evlat edinen ilk kişinin kardeşlerini kaybetmiştik. Sinan ve Sevim, o olayda hayatlarını kaybetmişti. Ambulanslardan birinde Sinan, diğerinde ise Sevim vardı ve ikisi de hastaneye yetişemeden hayata gözlerini yummuştu.
Gümüş'ü ilk gördüğümde sadece 5 yaşımdaydım. Bu durumda Karaca o zamanlar 7 yaşındaydı. Ben şuan 20 yaşımdaydım ve Karaca ise... 22 yaşında. Aman ne kadar da önemli bir bilgi!
Karaca beni tanıyordu, o benim kimliğimi biliyordu.
O hayatımda olmaması gereken biri. O bir tehdit. O bir tehlike. O geçmişin anısı. O geçmişin acısı... Ondan uzak durmalıyım!
Karaca'yı orada bırakarak hızla uzaklaştım ondan. Evimi bildiği için oraya gidemezdim. Belki Aybüke abla beni geçici olarak yanına alırdı.
☽☽☽
Gümüş'ü evden aldığım gibi soluğu Aybüke ablamda buldum. Neyse ki beni reddetmişti. Ona söylediğim yalan ise aşırı iyiydi.
Ona "Evimi böcekler basmıştı, bende evi ilaçladım." Dedim.
Evet, en basit ve en absürt yalanım belki de buydu. Ama işe yaramıştı, bu yüzden çok takmadım. Misafir odasına geçtiğim gibi defteri açıyordum ki telefonum çaldı.
Ah hadi ama! Cidden mi? Arayacak zaman mı kalmadı ya?
"Efendim Hira?"
"Kanka, Karaca kapıma dayandı gitmiyor. Söyle şuna gitsin kapımdan!"
"Gitti, bir daha da gelmeyecek de..."
"Ne?"
"Kapıyı aç ve ona gittiğimi, bir daha da gelmeyeceğimi söyle."
"Eh, peki madem. Gelecen ama değil mi?"
"O deli peşimi bırakır bırakmaz gelecem merak etme."
"Tamam, bekle söylüyorum."
Kapı açılma sesi, Karaca'nın endişeli ve korkulu soruları. Hira'ya söylettiğim yalan ve Karaca'nın sinirli sesi... Yeni bir rota hazırlasam iyi olacak.
|
0% |