Yeni Üyelik
1.
Bölüm

DUVARDA ASILI KALAN BEDENLER

@aleyisarchives1

 

 

 

 

 

 

 

CANIM BAL , RUHUM DENİZ

 

 

 

 

 

 

 

Bu kitapta bahsi geçen kişiler , yer ve kurumlar olmak üzere tümü hayal ürünüdür .

 

 

 

 

 

 

 

Herhangi kitaptan alıntı ya da konu bahsi geçmemektedir lütfen ona göre yorumunuzu yapın.



 

 

 

 

 

 

 

“Onca acıya göğüs gerip göğsünde bir yerlerde hala umudu büyütüp, besleyen insanlara ithafen yazılmıştır .”




 

 

İstanbul / Beyoğlu

 

İkbal Catarina Alkor / 17 Haziran Çarşamba , 2020


 

 

Her hafta sonu ailecek yaptığımız gibi pazar kahvaltısı yapıyorduk . Evimizde genel ama herkesin uyması gereken bir takım katı kurallar bulunurdu .Babamın türk genleri sağ olsun daima otoriter bir adam olmuştu . “Catarina kahvaltı sofrasında sana nasıl davranman gerektiğini 8 yaşındayken öğrettiğimi düşünmüştüm.” Babamın kalın sesi ile kendime gelirken ona doğru yavaşça ona döndüm .“Biliyorum, özür dilerim dalmışım“dedim hissettiğim utanç ile . Babam önünde ki yemeği yerken bana bakmıyordu .” Biliyorsan biliyormuş gibi davran o zaman!”diyerek sağ tarafta duran peçete ile dudağını silmeye başladı .”üzgünüm baba “diyebilmiştim sadece.

Babam ile hiçbir ortak yönümüz yoktu . Uzun boylu, yaşının ilerlemesinden kaynaklı olan biraz çıkmış göbeği , saçları koyukahverengiydi. gözleri yeşil ,mavi karışımı bir insanın görüp görebileceği en şahane gözlerden oluşuyordu . Burnu uzundu lakin onda çirkin durmuyordu aksine annemin dediği gibi onu daha da yakışıklı gösteriyordu abartılacak kadar uzun olmasa da babam burnundan pek de hoşlanmazdı . Ben ise ; Babamın tam zıttı biriydim . Onun koyukahve düz saçlarına tezat ben kıvırcık ve siyah saçlıydım.

Burnum küçük ve basıktı , gözlerim siyahtı . Babam gibi benim de yüzümde sevmediğim tek yerim yara izimdi. Alnımın sağ tarafında kaşımın hizasında belirgin bir yara izim vardı . Yara izlerini sevmezdim, yaralarımı sevmezdim ama onlarla yaşamayı öğrenmiştim . Her ne kadar kendim için yeterli olsam da babam için değildim ona benzemediğim için bana kızmadığı tek bir gün bile yoktu bugün de olduğu gibi yine sinirini benden çıkartmıştı .

Babam masadan yavaşça kalkarken hizmetlimiz maria ceketini giydirmek için babamın arkasına geçmişti . Ceketini giyerken bile bana bakmıyordu babam bana hiçbir zaman bakmamıştı ki . Boynuna fularını bağlarken maria’ya gitmesini başı ile işaret etti . “Catarina üniversite için nereyi düşünüyorsun ?”diye sordu . Benim için en iyisini isterdi ya da ben öyle sanırdım . Boğazımı hafifçe temizleyerek “Henüz belirli bir yer seçemedim baba “ babam ile iki cümle kurarken bile oldukça zorlanıyordum sanki birisi boğazımı sıkıyor ve konuşmamı istemiyormuş gibiydim. “Ne demek henüz seçmedim? Madem kendi başına kararlar veremiyorsun o zaman senin yerine karar verebilirim öyle değil mi cata?”dedi otoriter bir ses ile . Hayır deme lüksümüz yoktu hiç olmamıştı benden iki yaş küçük erkek kardeşime de böyle davranırdı . henüz beş Yaşını yeni doldurmuş küçük sevimli kız kardeşim hariç. Melanie Ayla Alkor evimizin tek neşesi küçük bebeğimdi.

İkbal Catarina Alkor

Diego Koray Alkor

Melanie Ayla Alkor

Nevzat Alkor ve cataleya Alkor’un çocuklarıydık.

Babamı daha fazla sinirlendirmeden “Elbette baba biliyorum ki benim için en iyisini istiyorsun.” Tebessüm etmeye çalışıyordum ancak bu babam bana bakarken pek de mümkün değildi. Öylesine ketum bir adamdı ki bazen hırsıma yenilip yüzüne herşeyi haykırma isteği ile dolup taşıyordum . Babam dediğim şeyden memnun olmuş gibi gururla başını kaldırıp bana baktı . “ Senin için değil kendim için en iyisini istiyorum Catarina” kalbim bir tane vardı eğer babam onu bin parçaya bölmeseydi . Gözlerim dolmuştu ama onun karşısında ağlayacak kadar da küçülmemiştim .

Daha fazla bir şey demeden öylece evden çıktı bende hep olduğu gibi kendi başıma korkularımla kaldım . Küçük kardeşimin ağlama sesleri evi neredeyse bir dağ gibi başımıza yıkacaktı sesi duyar duymaz odasına doğru koşmaya başladım . Kapısı her daim açık olduğunu bilerek hızımı kesmeden odanın içine girdim . Küçük fıstığımı kucağıma yavaşça alarak ona sarıldım çünkü tek tesellim ve dayanağım o’ydu .

“Küçük bebeğim ne oldu kabus mu gördün yoksa ?” Küçücükte olsa bu yaşında babamdan korkuyordu . O her zaman akıllı bir çocuktu babam onu yanına çağırdığında ya da kucağına almaya kalktığında bağırır, çığlıklarla beni isterdi . “Balımcığım dötü şeyley göydüm çok!”ağlaması daha da kuvvetlenmişti . Peltek olduğu için kelimelerin çoğunu yutarak konuşurdu adımı pek söyleyemez onun yerine” balım “derdi . Melanie’yi sakinleştirmek adına saçlarını öperken sırtını elimle sıvazlamaya başladım. “Ne gördün Birtaneciğim hadi söyle ablana?” Son birkaç haftadır kabus görme şiddeti artıyordu Annem ve babam her ne kadar “psikolog” adı altında bir sürü kişiye götürsede hiçbirinden kesin bir cevap alamamıştık.

“Balımcığım Şenin öydüyünü döydüm!” Ağlaması sürerken başını omzuma koymuştu . Kanım bedenimden çekilmiş gibi hissettim bir anda böyle bir kabus görmesi onu daha da kötü etkilemişti belli ki . Yüzünü avuçlarımın arasına alarak göz yaşlarını sildim yavaşça .” Bana bak fıstığım “ gözleri hala ıpsıslaktı bir kedi yavrusundan farkı yoktu küçük Aylam’ın. “Efeydim “ dedi koyu sarı saçlarını küçük omzundan aşağı bırakırken. Ben bu aile’nin hep en yabancısıydım ve bunu fark ederken bile yanımda en büyük farklılığım duruyordu . “Melanie, Tanrım! ben buradayım bebeğim bir yere gitmiyorum kabus görmüşsün” diyerek onu teselli etsemde bir işe yarayacağına inanmıyordum . ağlaması sessiz hıçkırıklara dönüşene dek onunla odasında kaldım .

 

Çünkü ben ağlarken genelde yanımda hizmetlimiz maria olurdu .

 

Annen değil ,Baban değil sadece maria olurdu Meğerse Sen yabancıdan da yabancıymışsın Catarina.

 

“Acıdır insanı büyüten ve acıdır küçük kızların kalbini körelten “demişti bir keresinde maria teyze o da herşeyin farkındaydı ama sesini çıkartırsa babamın neler yapacağını biliyordu . O zamanlar boyumdan uzun olan bir bez bebek için ağlamıştım annem almıyordu babamın ise umurunda değildi Beni odaya götürüp zorla ağlata ağlata o karanlıkta uyutmuştu .

Uyumak istemiyordum , Annemi istiyordum odama gelen kimse olmadı, artık kimse gelmeyecek diye düşünürken maria teyze sessiz adımlarla odama gelip benimle uyumuştu . Orada konuşmadan saatlerce öylece durmuş tavanımda ki Deniz şekillerine bakıyordum uyumadan önce dediği tek şey bu söz olmuştu .

Maria teyzeyi çok seviyordum , bir de denizleri çok severdim .

Maria teyze hep der ki ;”Neyi en çok seversen o şey seni ölüme götürür küçük Catarina “beni büyülü kelimelerle değil gerçeklerle büyütmüştü. O’na Çok şey borçluydum . Benim ölüm sebebim kardeşlerim olurdu ya da olmasını dilerdim çünkü onlardan daha çok sevdiğim bir şey yoktu bu dünyada .

 

Belki de olur Catarina sen bile farkında değilken , bir anda , ansızın o kişi için ölürsün .

 

Melanie omzumda uyurken onu yatağına yatırıp onunla beraber bende uzandım . Yorgun değildim ben his yorgunuydum . Uyusam geçmeyecek, uyumasam susmayacak bir yorgunluktu benimkisi. kendimi bildim bileli hep babam ne isterse onu yapmıştım çalışıp , çabalayıp keyfini babamın sürmesini izlemiştim . Annem … o hep sessiz bir kadındı çok konuşmaz babam ne derse onaylardı . bizi sever miydi yoksa seviyor mu şahibeli ama babamı ve evimize aşık biriydi . Melanie tıpkı anneme benziyordu ,diego ise babama … peki ya sen Catarina ? Sen kime benziyorsun ? Kimsin ki sen ? Neden yaşıyorsun ? Yok sayıldığın bir evde daha ne kadar durmayı düşünüyorsun ?

 

Önce doğur çiçek açsın sonra öldür yüzünde topraktan cenazeler yaşasın .

 

yaşamı çok seviyorsun ama idam sehpasından itilmeyi bekliyorsun Catarina.

 

Düşüncelerim beni boğuyor bir girdap gibi içine çekiyordu . ben Catarina Alkor… hayır ! İkbal Catarina Alkor henüz on sekiz yaşında kendime söz veriyordum bir gün babama karşı gelecek ve istediği kişi olmayacaktım . kendi kendime sözler verirken annem sessiz adımlarla yanıma gelerek “Cata “diye seslendi . Yüzümü ona dönerek kısık bir ses ile “Efendim Anne” henüz Melanie’nin uyanmasını istemezdim zar zor uyutmuş ve ikna etmiştim . Yataktan yavaşça kalkarak annemin yanına doğru ilerleyerek sorumu hala canlı tutuyordum .” Caterin, Baban aradı üniversiten hazırmış .” Sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum ama garip heyecanla “sen ciddi misin anne ? Ah Tanrım! Neresi ?nerede okuyacağım ?”sesim gürültülü çıkmasın diye kapıyı Aralık bırakmış ve salona doğru yavaşça annem ile yürümüştüm . Annem solgundu sesi pek hoş çıkmıyordu .” Caterin baban artık Kolombiya’da yaşaman gerektiğini söyledi tatlım” heyecanım yerini tedirginliğe hatta korkuyla bırakmıştı . Dudaklarımdan sadece o an “Ne?”kelimesi çıkmıştı. Annem bana bakıp başını aşağı yukarı sallayarak beni onaylarken kendimi daha da kötü hissediyordum . Midem bulanıyor , başım dönüyordu. dengemi kaybederek geriye doğru sendelerken annem beni omuzlarımdan tutarak ayakta tutmak için direniyordu . Zihnim bana sesleniyor dahası beni kendime daha da düşman etmeye çalışıyor gibiydi .

 

Catarina Alkor yine kendine verdiğin sözleri tutamadın !

Daha ne kadar böyle yaşayacaksın catarina ?

Susmayacağız catarina ,sen kendini bulana dek susmayacağız !

Baban seninle kurulan bir oyuncak gibi oyun oynuyor catarina !

Sen hiçbir zaman ikbal olmayacaksın ! Kimse gerçek benliğini bulamayacak catarina Alkor !

Küçük catarina yoksa ağlayacak mısın?

henüz ölmedin ama ölmekten beter olacaksın…

 

Henüz ölmedim ama öldüğümde huzurlu olacağım . henüz ölmedim ama ölmeden kendime olan sözümü tutacağım. Henüz ölmedim ama cenazemde kendim için ağlayacağım çünkü kimse arkandan ağlayacak kadar değerli görmeyecek .

 

Bir çiçek , bir diken

bir bal , bir deniz

Ölmeden sana yeteriz

Seni yeniden var edebiliriz .

 

“Catarina iyi misin?”Annem beni sandalyelerden birine oturtmuş başımın dibinde resmen ağlıyordu kaç dakikadır böyleydim bilmiyordum zaman kavramını yitirmiştim . Yitirdiğin tek şey o olmayacak sevgili güzel Catarina “Tanrı Aşkına kate! On iki dakikadır durmadan yere bakıyordun iyi misin ? Delirecegim babanı aramamı ister misin tatlım ?” Zaten babam yüzünden bu haldeyim anne neden babamı arayacaksın ki? Zar zor nefes alarak “iyiyim anne lütfen bana biraz izin ver odama gidip nefes almam gerek “diyerek annemin elini itip odama doğru yol aldım . Burda ağlamak istemiyordum, bunu yapmak istemiyordum.

Kolombiya’ya gitmek istemiyordum oradan nefret ediyordum ve kimse beni duymuyordu yine aynı şeyleri yaşamaktan korkuyordum Tanrım! Çok korkuyordum . Gözyaşlarım gittikçe artıyor ve çığlıklara dönüşüyordu . “HEPİNİZDEN NEFRET EDİYORUM! UMARIM ÖLÜRSÜN BABA !TANRIM LÜTFEN ONU YANINA AL ARTIK DAYANAMIYORUM ! KİMSEYE DAYANAMIYORUM! ORAYA GİTMEK İSTEMİYORUM! İSTEDİĞİM BÖLÜMÜ OKUMAK İSTİYORUM! LÜTFEN BENİ YANINA AL ! Lütfen … lütfen çünkü daha ne kadar dayanırım bilemiyorum“ iki yaşından beri Kolombiya’da yaşıyordum sonra babamın işi gereği istanbul’a onun ülkesine taşınmıştık. Kolombiya benim için cehennem gibi bir yerdi orayı sevmiyordum ,orada okumak ,yaşamak değil orada ancak ölürdüm. “Tanrım duy sesimi ve al beni yanına !” sinir krizlerimde kimseyi odama almaz ve kendi kendime geçmesini beklerdim .

Uyumak istiyordum kafamı yerden kaldıracak vaktim yoktu küçük halının üzerinde öylece cenin pozisyonunda uzanmış yatıyordum .göz kapaklarım artık beni taşımıyor kapanıyordu .” Oraya gitmek istemiyorum” dediğim tek cümle buydu .

Ben Catarina Alkor on sekiz yaşımda kendime verdiğim sözü tutamadım .

Ben Catarina Alkor cenazemde yağmur yağmasını diliyorum .

Ben ikbal Catarina Alkor henüz ölmeden yaşamın ne olduğunu tatmak istiyorum.







 

 

 

 

 

 

 

Bölümün sonuna geldinizzzz

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölümleri uzun uzun yazacaktım ama her halükarda kısa bir kitap olacak bu yüzden de tadını almak istiyorum yazarken .

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlarınızı bekliyorummm lütfen eleştiri dahi olsa herşeye açığım eksiğim neler söylemenizi isterim ancak “ELEŞTİRİ “adı altında hakaret içeren yorumlar yapmayın kibarca söylemenizi tercih ediyorum .

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ana karakterlerin ismini değiştirdim belki yan karakter olarak belki de bu kitapta hiç bahsetmem onlardan bilemiyorum .


















 

Loading...
0%