11. Bölüm

11.Bölüm

Aleyna Gece Kaya
aleyna_gece

Huzur ancak gökyüzündedir. Biz ise yeryüzündeyiz.

William Shakespeare

Sessizlik... Uzun sessizlik... Tim, hemşire ve doktordan gelecek olan haberi bekliyordu. 1 sene önce hastanede bekliyorlardı yine böyle. O zaman Yarbay'ın haberini bekliyorlardı. Şimdi ise Çınar'ı bekliyorlardı. Yarbay ölmüştü. Çınar ise belirsizdi şimdilik. Tim endişeliydi. Yarbay korkuyordu. Çınar'ı, timden birini kaybetmek istemiyordu. " Ameliyat bitti. Bundan sonrası Çınar'a kalmış. Bir gece uyuyacak. Yarın sabah uyandıracağız. Geceyi eğer atlatırsa, sevinebiliriz. Geçmiş olsun. " Doktor ve hemşire gittiğinde tim olduğu yere sinmişti.

" Uyusun tabi. Dinlensin kardeşim. " Ata konuştuğunda herkes ona bakmıştı. Ata ve Çınar'ın bağları diğerlerinden daha kuvvetliydi. Tim ilk kurulduğu zaman, Ata ve Çınar ilklerden biriydi. Kimse yoktu yanlarında. Diğerleri sonradan gelmişti. Daha önce de görevlerde birlikte olmuşlardı. " Ben yarın gelemeyeceğim. Çocukları göndermeyin lütfen. Yarın tatil yapsınlar. " Ahu konuştuğunda herkes gözlerini Ata'dan çekip ona bakmıştı.

" Kızım. Eve git dinlen. " Yarbay Alp'in konuşması ile Ahu başını iki yana sallamıştı reddederek. " Hayır burda kalacağım. Lütfen göndermeyin. " dediğinde Nil çöktüğü yerden Ahu'nun yanına gitmiş ve sarılmıştı. " İyi olacak. Endişelenme. " dediğinde Ahu'nun gözünden bir damla yaş düşmüştü.

" Komutanım? Korsan denen şerefsiz? Onu ne yapacağız ? " Hastaneye gelirken, Yarbay yanında iki askerle gelmiş, ve Korsan'ı onlara devretmişti. Askerler ise onu İstihbarat'a teslim etmişti. Yarbay, Bartın'a telefon açmış ve durumu anlatmıştı. Bartın Kuzey, Korsan'ı araştırmak ve sorgulamak ile meşguldü şuan belki de. " İstihbarat'a teslim edildi. Bartın elinden geleni yapıyordur. "

..........

( İSTİHBARAT )

" Cevap ver lan bana. İsim ver isim ! " Bartın Kuzey, Korsan geldikten sonra diğerlerine araştırma için emir vermiş, Korsan'ı da sorgu odasına çekmişti. Bartın'ın amacı başında duran, tasmalarını tutan adamı öğrenmekti. Çınar'ın vurulmasını sağlayan adam ile, 1 hafta önce operasyonda olan Nil'in vurulması emrini veren adam ile aynı olduğunu Bartın bulmuştu. Kenan olma ihtimalini elemişti Bartın. Çünkü onu yetiştiren adamı tanıyordu. O böyle bir kalleşlik yapmazdı. " Bilmiyorum. Yemin ederim bilmiyorum. Bırak beni bilmiyorum. Kimse görmez onu. "

" Siz nasıl iletişime geçiyorsunuz lan o zaman ? "

" Adamları ile. Adamları gelir söyler bize. Yanına gittiğimizde maske takar. Onu gören ölmüş demektir. "

" Adamlarının ismini ver o zaman. "

" Yapamam çoktan öldüler. O adamlarını bize gönderdikten sonra öldürür. Çünkü yüzünü görürler. İşi bittikten sonra öldürür o. "

" Bu adamın ismi cinsi , takma adı falan yok mu ? "

" Yapamam. Ölürüm. "

" Söylemezsen de ben seni öldürürüm. Bence onun elinden ölmek daha basittir. Bak çıkarması zor olur. Dikkatini çekerim. " Bartın Kuzey, elinde eski bir sandalyenin kırılmış bacağını tutuyordu. " Bak çıkarması zor olur diyorum. Konuş ! "

" Rüzgar... "

" Ne rüzgarı ? "

" Rüzgar diyorlar ona. Kod adı Rüzgar. "

" Niye Rüzgar ? "

" Rüzgar estiğinde ve yeterince güçlü ise, her şeyi yok eder diyordu. Fırtına çıkarır. Her şeyi kül eder, yıkar derdi. " Bartın Kuzey, elinde ki sopayla dışarı çıkmıştı. Kapının önünde bekleyen 2 adamdan birine, içerdekini aşağı götürmesini söyledikten sonra, diğer adama da ' Rüzgar ' kod adını vermişti. Ve onu araştırmalarını istemişti. Telefon açıp Yarbay'a bağlanacaktı. Hem Çınar'ın durumunu soracaktı. Hemde öğrendiği bilgileri söyleyecekti. Telefon ikinci çalışta açılmıştı. " Evet ? "

" Yarbay'ım Çınar nasıl ? "

" Geceyi uyuyarak geçirecek. Ameliyat bitti. Yarın bir komplikasyon olmazsa uyandıracaklar. "

" Tim nasıl ? "

" Sevdiği kız burda. Ailesine haber edemedik normalde yasak. Eğer kurtulursa o zaman haber edilecek. Şehit olursa da haber edilecek. "

" Sevdiği kız mı ? Çınar'ın sevdiği mi vardı ? "

" Evet. İsmi Ahu. Anaokul öğretmeni. Askeriye'ye gelmiş elinde kek ile. Helikopterde'yken konuştular büyük ihtimalle. Yapıp getirmiş. O zaman da Çınar'ın haberini almıştık. Ona da söylemek zorunda kaldım. Transa girmiş gibi. Elinde kek kalıbına bakarak, Çınar'ın uyanmasını bekliyor. Ata sinirli. Bıraksak Korsan denen adamı bir kaşık suda boğacak. Diğerleri daha normal. "

" Nil nasıl ? "

" Ne o ? Sende Nil'e mı aşık oldun ? Askerlerimden uzak dur Bartın Kuzey. " dedi alaylı sesle Yarbay. Bartın ise gülmüştü. " Hayır. Nil'e aşık değilim korkma. Benim kardeşim Nil. " dediğinde Yarbay gülmüştü. " Hadi ya .. İyiymiş... "

" Ben ciddiyim Yarbay. " dediğinde Alp'in gülümsemesi donmuştu. " Ne ? Nasıl yani ? "

" Hastaneye geleceğim. O zaman konuşuruz. "

" Bekliyorum. " Bartın Kuzey telefonu kapattıktan sonra adamlara hastaneye gideceğini söyleyip çıkmıştı. Telefonu çaldığında, arayan kişinin Boris olduğunu görmüştü. " Ne o ? Beni mi özledin ? "

" Ya sorma. Ölüyorum hasretinden. Aşığım sana. " demişti Boris alaylı sesi ile. " Bana yürüme. Biz kardeşiz. Etik değil bu. "

" Ha kardeş olmasak ve cidden aşık olsam kabul edeceksin yani ? "

" Ben kadınlardan hoşlanıyorum. " demişti bu sefer alaylı ses ile Bartın.

" Ben erkeklerden hoşlanıyorum sanki. Bende kadınlardan hoşlanıyorum. " Arkadan Hannah'ın ' Sen kimseden hoşlanmıyorsun. Sevgili bul kendine. ' diye bağırması geliyordu. Boris'in ise önce gülüş sesi gelmişti. Sonra da ' Ben bir insanın sahip olamayacağı mükemmel insanım. Layık değil kimse. ' cevabı gelmişti. Hannah ise ' Seni bir kitap yazarı yazsa bu egona sinir olurdu. ' diye cevap vermişti. Boris ise tekrardan gülmüş, ' Hayır bana aşık olurdu. ' diye cevaplamıştı. Bartın ayna da baktığı kişi ile yüzleşme yaşamıştı o anda. Farkında değildi ama tebessüm ediyordu. Aynadan kendini görünce gülüşünü bozmuştu. Boris de ciddileşmişti ve Bartın ile konuşmaya devam etmişti. " Yarın sabah. " dediğinde Bartın kaşlarını çatmıştı.

" Ne yarın sabah ? "

" Annemiz... Yarın sabah gömülecek. 11'de. " dediğinde Bartın donmuştu. Gözlerinin önüne annesi gelmişti. Ona kitap okurdu. ' Şeker Portakalı ' onu okurdu durmadan. Bartın'ın en sevdiği kitap oydu. " Tamam yarın otele gelirim. Birlikte gideriz. "

" Tamam. Nerdesin ? Otele gel. Hannah bir şeyler yiyelim diyor. " Bartın ne kadar zaman geçirmek istese de şuan hastaneye gittiği için otele gidemezdi.

" Gelemem. Yani şimdi gelemem. Hastaneye gidiyorum. Akşam uğrarım." Bartın görmese Boris kaşlarını çatmıştı. " Ne hastanesi ? Bir şeyin mi var ? " dediğinde Bartın yutkunmuştu. " Hayır. Ben iyiyim. Bir arkadaşımız, asker arkadaşımız vurulmuş. Onu ziyarete gidiyorum. " dediğinde Boris nefesini vermişti derince. Ve bunu Bartın da duymuştu. Ama hiçbir şey söylememişti. " Akşam uğrarım. Kapatıyorum şimdi. Hastaneye yaklaştım. "

" Tamam. Dikkatli ol. " Boris'in cevabından sonra kapatmıştı telefonu Bartın Kuzey. Hastaneye geldiğinde, arabayı park edip çıkmıştı içeriden. Kapı da duran danışmaya Çınar'ın nerde olduğunu sorup öğrenmişti. Çınar'ın kapısının önünde tim vardı. Cem ve Ceren yoğun bakım ünitesinin camından bakıyordu Çınar'a. Ata oturuyordu. Gözleri kapalıydı. Ama herkes biliyordu ki ufak sese uyanacaktı. Yarbay ve Murat Üsteğmen duvarın dibinde konuşuyordu. Ahu ve Nil yoktu. Bartın'ın geldiğini görünce, Yarbay, Murat ile konuşmasını bitirmişti. Cem ve Ceren yoğun bakım ünitesinden ayrılmış Bartın'a bakıyorlardı. Ata uyanmış ve ayaklanarak Bartın'ın yanına geçmişti.

" İki kişi eksik ? " diye sordu Bartın.

" Ahu kötü oldu biraz. Nil ile birlikte lavaboya gittiler. Ahu'nun elini yüzünü yıkamaya. " Murat Üsteğmen'in konuşması ile, Nil ve Ahu'nun gelmesi bir olmuştu. Ahu'nun elinde hala kek vardı. Lavaboya girerken, Nil'e vermişti. Nil de kapının önünde kek ile birlikte beklemişti. " Bir şey buldun mu ? " Nil'in sorusu ile Bartın aşağı yukarı kafasını sallamıştı. " ' Rüzgar ' kod adı o. Kimse bilmiyor nerde olduğunu. Yüzünü gören yok. Yüzünü gören ölüyormuş. Köpekler ile iletişimi adamları üzerine. Biriyle iletişime geçeceği zaman, adamlarını gönderiyor sonra da işi bittikten sonra adamlarını öldürüyormuş. Çünkü yüzünü görüyorlarmış. "

" Nasıl bir manyak bu ? " Cem'in konuşması ile, " Onun ben manyaklığını sikeceğim. Hele bir bulayım onu. " Ata'nın küfürü bir olmuştu. Daha sonra Bartın'ın hemen yanında duran ona şok olmuş şekilde bakan kıza bakmıştı Ata. " Kusura bakma sarışın. " dediğinde Bartın da Ahu'ya bakmıştı.

" Sen Ahu olmalısın. Çınar'ın sevdiği kız. Bartın Kuzey ben . İstihbarat. Elinde ki ne ? " Ahu, utangaç şekilde Bartın'ın elini sıkmıştı. " Bu kek. Çınar'ın sevdiği meyve portakalmış. Ben kek yapmıştım. Yesinler diye. Ama vurulduğunu bilmiyordum. " dediğinde Bartın tebessüm etmişti. Çınar şanslıydı. Uyanması lazımdı. Uyanıp o keki yemek zorundaydı. Nil, Bartın'ı izliyordu. Bartın kendisine bakan Nil'i görünce yutkunmuştu. " Konuşalım mı?" dediğinde Bartın bir şeyler olduğunu anlamıştı ama bir yandan da neden Nil'in onunla konuşmak istediğini bilmiyordu. Tek bildiği kötü bir şey vardı. Nil'in bakışı normal değildi. Nil, Bartın'ı kolundan tutup kenara çektiğinde kollarını birleştirmiş Bartın'dan açıklama bekliyordu. " Beni kimin vurmak istediği hakkında bilgi var mı ? " dediğinde Bartın reddederek başını sallamıştı. " Peki kimin kurtardığı ile ilgili? " Bartın yine reddederek başını sallamıştı. " Kimin vurdurmak istediği açık. Rüzgar denen kişi. Ama kimin kurtardığını bilmiyorum. Araştırmaya devam edeceğim. " dediğinde Nil başını sallamıştı onaylayarak. Bartın'ın telefonuna bildirim düştüğünde, Bartın Nil'e bakmıştı. Nil, " Ne oldu ? " diye sorduğunda, Bartın, " Rüzgar denen herife ait bir yer bulmuşlar. " demişti. " Tim'e haber vermem gerek. "

" Önce o yeri onaylatmam gerek. "

" Sen onaylat. Bizde hazırlanalım. "

" Hazırlığınızı yapın. Haber veririm. " Bartın gittiğinde, Nil Tim'in yanına geçmişti. " Rüzgar denen herife ait bir yer bulundu. Bartın servise gitti . Yerin doğruluğunu onaylatmaya. " Gölge timi birbirine bakmıştı. " Hazırlık yapmamız gerek. Askeriye'ye dönüyoruz. Toparlanın. " Yarbay çıktıktan sonra tim de toparlanmaya başlamıştı. " Seni eve bırakalım mı ? " Murat Üsteğmen'in, Ahu'ya sorduğu sorudan sonra Ahu ona bakıp kafasını iki yana sallamıştı reddederek. " Ben burda kalacağım. Gidin siz. " dediğinde, Tim'de ayağa kalkmıştı. Dışarı çıktıklarında, Murat Üsteğmen ablasını aramıştı. Ahu'nun yanına, hastaneye gelmesini söylemişti. Ablası onayladıktan sonra telefonu kapatmıştı. Diğerleri ile birlikte arabaya geçmişti. " O şerefsizi bana bırakın. " Ata'nın konuşmasından sonra kimse sesini çıkarmamıştı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 09.02.2025 14:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...