
Külden Doğan, Ateşe Aittir.
" Hay sokayım yapacağınız işe. Başka zaman mı yoktu yavşak ? " Ata önünde oturan elleri bağlı adamlara yarım saattir saydırıyordu. Çınar Ahu'nun evindeyken camdan adamları görmüş, ve Ahu'nun evinden çıktıktan sonra takip edildiğini time söylemişti. Tim ise tuzağa düşürmüştü adamları. Ata adamlara söverken diğerleri arkada kalmıştı. Nil ve Murat bomboş adamlara bakıyordu. Çınar ise kollarını önüne bağlamış ve en arkadan adamları izliyordu. Cem ve Ceren yoktu. " Biz bir şey yapmadık. Bırakın bizi." Adamlardan esmer olanın söylediği söz ile Ata kahkaha atmıştı. " Bir şey yapmamış komutanım. Duydunuz mu ? Tabi canım... Hobi olarak takip ediyordunuz zaten. Kim hobi olarak bir askeri takip etmez ki. Bizim en sevdiğimiz hobidir bu. " Ata'nın söyledikleri ile Murat gülmüştü. Nil ve Çınar ise daha ciddiydi. " Allah'tan erken fark ettim. Ve içeri girmediler. Ya yanımda Ahu varken eve girselerdi ? Hayır. Düşünüyorum bulamıyorum. Acaba hangisi gönderdi bunları bana? " Hangisi ...... Sordukları soru buydu işte. Askerlikte sorulan ilk soru buydu. Hangisi... Bir sivili takip ettiğinizde sordukları sorular klasikti. ' Bu kim ? Beni niye takip ediyor ? ' Ya da ' Ben ne yaptım ? ' Normal birini takip ettiğinizde sordukları sorular bunlar olurdu. Fakat bir Askeri, bir Polis'i, bir Bekçi'yi ya da bir Güvenlik ve Koruma'yı takip ettiğinizde sordukları soru ' Hangisi ' olurdu. Çünkü bunun gibi silahla çalışan meslek gruplarında ki insanlar bilirdi ki onlar sıradan değildi. Ve takip ediliyorlarsa mutlaka birinin kuyruklarına basmışlardı. " Geçen ki doğum günü gecesinde bulunan araçla bir ilgisi var mıdır ? " Murat'ın sorduğu soru ile Nil gözlerini adamdan çekip Murat'a dönmüştü. " Siz bunu ner....." Ata, Nil'in konuşmasına fırsat vermeden adamların karşısından kalkmış ve Nil'in yanına geçmişti. " Tek asker olan sen değilsin güzelim. " dediğinde Nil olanları kafasında tartmış ve Ata'ya hak vermişti. Tabi ki biliyorlardı. Nil fark ettiyse diğerleri de fark etmişti elbet. Nil doğrudan Murat'a bakıyordu. Murat'ın gözleri ise adamlardaydı. " Komutanım ben...." Murat gözlerini adamlardan çekip Nil'e bakmıştı. " Bu konuyu sonra bizzat konuşacağım seninle. Barış'ın bile bildiği şeyi bizden nasıl saklandığının hesabını vermek durumundasın. Ya fark etmeseydik ? Bu timde herkesin canı birbirine emanet. Dua et adamlar sadece takip etmekle kaldılar." dediğinde Nil kafasını öne eğmişti. " Üzgünüm komutanım. " dediğinde Murat ellerini Nil'in omzuna koymuştu. " Bugüne kadar hiçbir hata yapmadın. Ama bizde yaptığın büyük bir hata diğer hatalara mâl olur. Bugüne kadar tek bir hatanı görmedim. Ama bu hatan diğerlerinden daha üstün. O yüzden özür dilemek yerine bir daha böyle bir şey yapmayacağına dair söz istiyorum senden. " Nil kafasını sallamıştı onaylayarak. Ata ve Çınar'ın aklında bir isim vardı. Barış.... Barış kimdi ? Nil bunu biliyordu. Boris'i araştırdığı sırada öğrenmişti. Daha doğrusu Bartın'ın masasının üstünde Boris'in dosyasını bulduğunda görmüştü. Diğerlerine söylerdi de ama bu durumda isim söylemek doğru değildi. Bu yüzden susmuştu. Barış, Boris'in diğer adıydı. Boris ismini babası koyarken, Barış ismini annesi vermişti ona. Yani Boris Honest'in bir yabancı birde türk olarak iki ismi vardı. Boris, Barış adını görevlerde ve Türkiye'de kullanıyordu. Yakın arkadaşları ise Boris diyordu. Yani Boris'in ikinci adı ona kod adı olarak görev görüyordu. Aynı şey Hannah içinde geçerliydi. Hannah'ın ilk ismi Hannah Walker'dı. Fakat onun da ikinci ismi vardı. O da Holly'di. Hannah'ın ikinci ismi Holly onun gizli görevlerde kullandığı kod adıydı. Arkadan müzik sesi geldiğinde herkes kapıya dönmüştü. Cem ve Ceren kapıdaydı. " Ben çok sıkıldım. Hadi eğlenelim. Aç müziği kardeşim." Ceren'in söyledikleri ile Cem gülmüş ve telefonunu çıkarmıştı. 1 dakika sonra tuhaf bir müzik odayı doldurmuştu. Ata kahkaha atarken diğerleri kendilerini gülmemek için zor tutuyordu. ' Alçaklara kar yağıyor. Üşümedin mi? Sen bu işin sonunu düşünmedin mi? ' diyordu şarkıda. Cem ve Ceren gülerek şarkıyı söylerken Ata da onlara eşlik etmeye başlamıştı. Adamlar ise birbirine tuhaf tuhaf bakıyorlardı. 5 dakika sonra bir telefon zil sesi geldiğinde Cem müziği durdurmuş ve herkes adamlara dönmüştü. Murat kaşlarını çatarak, öne çıkmıştı. " Üstlerini kontrol etmediniz mi ? " diye sorduğunda Çınar, " Ettik. Ama galiba ikinci telefonu var. " dediğinde bir diğer öne çıkan Ata olmuştu. Ata, " Şimdi öğreniriz. " diyerek elini esmer olan adamın botuna daldırmıştı. Telefon bottaydı. Telefonu çekip çıkardığında kaşlarını çatmıştı önce daha sonra adamlara dönmüş en sonunda da time dönmüştü. " Bulduk seni. " dediğinde diğerleri ne olduğunu anlamamıştı. Ama Ata telefon ekranını onlara döndürdüğünde onların da kaşları çatılmıştı. Rüzgar.... Ekranda yazan isim buydu. Adamlar da ekranda yazan ismi gördüklerinde yerlerinde doğrulmuştu. Bunu fark eden ve öne çıkıp telefonu eline alan kişi Nil olmuştu. Adamlar için yolun sonuydu bu. Askerlerden kurtulsalar bile Rüzgar denen herif onları öldürecekti. Adamlardan daha genç olanı gözleri ile adeta ' açma ' diye yalvarıyordu. Fakat Nil'in dinlemeye niyeti yoktu. Ve dinlememişti de. Telefonu açıp haparlöre verdiğinde mekanik bir ses gelmişti. " Nerdesiniz siz ? Ne bok yiyorsunuz ? " Nil başını telefondan çekip Tim'e bakmıştı. Murat'tan onay geldiğinde ise telefona geri dönmüştü. Nil, " Kimsin sen ? Gerçek adın ne ? " diye sorduğunda bir sessizlik olmuştu önce. Daha sonra yine mekanik ses gelmişti. " Kimsin sen ? Adın ne ? " Nil gözlerini devirdiğine diğerleri sinirden köpürüyordu. Mekanik sesi kullanan ve Rüzgar denen herif her kimse onlarla dalga geçiyordu. Nil kendini toparlayıp yine konuşmuştu. Telefonu daha sıkı tutuyordu. " Önce ben sordum." Mekanik sesin ile umursamaz tavırları vardı. " Önce ben sordum." Yine taklit ettiğinde Ata, Nil'in elinden telefonu çekmişti. " Ulan ben senin dalganı da, gönderdiğin adamları da, seni de... Topunuzun gelmişini geçmişini sikeyim. Adam akıllı konuş." Mekanik sesten kahkaha sesi yükselmişti. " Bu cümle çok uzun. Taklit edemedim. Siz yine taklit etmişim gibi sinir olmaya devam edin. Ha bu arada yanında ki salaklara söyle sizden kurtulmaya çalışmasınlar. Yoksa sonları ölüm olur. " dediğinde telefon kapanmıştı. Adamlar ise birbirlerine bakıyorlardı. " Adam resmen bunları öldüreceğini söyledi. Bu nasıl rahatlıktır ya ? Yok mu bunu bulacağımız yol falan ? Sinyal takibi falan ? " Cem'in söyledikleri ile Nil kafasını sallamıştı reddederek. Nil, " İkinci telefon... Asıl telefonları aldık. Bunların ikinci telefonu olduğuna göre, ve bu adam onları bu ikinci telefondan aradığında göre bulunması imkansız. Sinyal dağıtıcı kullanıyor olabilir. " dediğinde Murat da ona hak vermişti. Murat, " Tamam şunları Bartın'a teslim edin. Bizde karargaha dönelim." dediğinde Ata ve Nil adamları kaldırmıştı. Ata ve Nil, adamları Bartın'a ve İstihbarat Teşkilatına götürken diğerleri Askeriye'ye geçmişti.
................
( İSTİHBARAT )
" Gir." İçeriden Bartın'ın sesi geldiğinde Nil ve Ata, adamlarla birlikte odaya girmişti. Bartın kafasını kaldırıp onlara bakmıştı önce. Daha sonra da adamlara bakmıştı. ' Yine ne oluyor ? ' dercesine tek kaşını kaldırıp, Nil'e bakıyordu. " Çınar'ı takip etmişler. Çınar dün Ahu'nun evine gitmişti. Camdan dışarıya bakarken fark etmiş aracı. Çınar, Ahu'nun evinden çıktığında da takip etmeye başlamışlar. Bize haber verdi. Bizde yakaladık. " Nil konuşmasını bitirdiğinde Bartın oturduğu yerden kalkmış ve masanın kenarına yaslanmıştı. " Bana niye getirdiniz ? Sizde sorgu yapabilirsiniz. " dediğinde Ata öne çıkmıştı. " Rüzgar denen herif yüzünden getirdik." Bartın kaşlarını çatıp Ata'ya dönmüştü. " Onunla alakası ne konunun ? " dediğinde konuşan yine Ata'ydı. " Biz adamları tuzağa düşürdüğümüz yerde konuşturmaya çalışırken telefon çaldı birinin. Arayan kişi oydu. Nil konuştu." dediğinde Bartın'ın bu sefer baktığı kişi Nil'di. " Ne dedi ? Ne konuştunuz ? " Nil olanlardan sıkılmış gibi derin bir nefes vermişti. " Bir şey konuşmadık. Her dediğimi papağan gibi tekrar edip dalga geçti. Birde şunlar eğer bizden kaçarsa yani bir şekilde bizim elimizden kurtulurlarsa, öldüreceğini söyledi." dediğinde Bartın burun kemerini sıkmaya başlamıştı. " Adamı tarif edebileceğin bir şey var mı bana Nil ? Sesi falan ? " Nil kafasını sallamıştı reddederek. Bartın, " Nasıl yok ? " diye sorduğunda konuşan bu sefer Ata olmuştu. " Yok. Çünkü sesi yok. Adamın sesi mekanik. Robotik ses yani. Kendi sesi değil." dediğinde Bartın, " Ses değiştirici kullanıyor. Tabi ki de kullanır . Riske girmez. " diyerek kafasını sallamıştı onaylayarak. Yine yerine oturmuştu. Telefonu eline aldığında birilerini çağırmış, ve 2 ajan odaya gelmişti 2 dakika sonra. Bartın, " Şunları sorgu odasına götürün koçum. Bende geliyorum birazdan." dediğinde odada ki ajanlar onaylayıp adamlarla birlikte çıkmışlardı odadan. Bartın , " Çınar nasıl ? Ahu ? Haberi var mı olanlardan? " diye sorduğunda Nil kafasını sallamıştı reddederek. " Hayır yok. Çınar'a gelirsek, şuan için sakin. Ama sakinliği bir fırtınayı getirecek eminiz. Çınar şuan Ahu ve bizden biri zarar görmediği için sakin. Ama Ahu'nun ya da bizden birinin o şerefsiz yüzünden ufacık bir yara alması içinde ki fırtınayı ortaya çıkarır. " dediğinde Bartın kafasını sallamıştı hak vererek. " Sen nasılsın ? Ha bu arada Barış kim ? " diye sorduğunda Bartın, Ata'ya dönmüştü. " Ben iyiyim. Barış, Boris'in diğer adı. " dediğinde Ata, Nil'e dönmüştü. " Murat Komutanım ve sen biliyordunuz bunu. " dediğinde Nil kafasını sallamıştı onaylayarak. Bartın'ın ise kaşları çatılmıştı. " Nerden biliyorsun pardon ? " dediğinde Nil kafasını yere eğmişti. " Şey... Sen Boris'i araştırdığın sırada ben babam için buraya geliyordum ya. Bir defasında dosyasını masada gördüm. Açıktı biraz. Sadece göz gezdirdim. Fazla okumadım. Orda yazıyordu. Boris Barış Honest olarak geçiyordu. " Bartın oturduğu yerden kalkmıştı sinirle. " Böyle bir şey yaptığına inanamıyorum ! Dosyalar gizlilik gerekçesiyle burda durur. Dosyaya bakan ajanın izni olmadan dosya okunamaz. Ya yakalansaydın ? Bunun cezası çok kötü Nil ! " dediğinde Nil kafasını sallamıştı onaylayarak. Bartın'ın ise sinirli halı yavaş yavaş kayboluyordu. " Bir daha böyle bir şey istemiyorum. Şimdilik de kimseye bir şey söylenmeyecek. Anlaşıldı mı ? " dediğinde Nil yine kafasını sallamıştı onaylayarak. Ata ortamın gerginliğinden sıkılmış gibi Nil'in koluna girmişti. " Neyse biz kaçalım artık. Karargâha döneceğiz. Sende adamları bir sorgula. Bakalım neler öğreneceğiz ? " dediğinde Bartın kafasını sallamıştı. Ata ve Nil ise odadan çıkmıştı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.86k Okunma |
184 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |