24. Bölüm

21.Bölüm

Aleyna Gece Kaya
aleyna_gece

Bilardo masasında oyuna geleni arayıp da bulamıyorsan, kandırılan muhtemelen sensindir.

 

< Umarım sınavınız iyi geçmiştir çocuklar. İyi Okumalar dilerim..... >

 

Bölüm Şarkımız :

Ege Can Sal - Başa Sar

..........

" Eee ne yapacağız ? " Boris ve Hannah dışarı çıkmışlardı. Şuan ise otele dönüyorlardı. Hannah'ın sorusu ile Boris durmuştu. " Ne demek ne yapacağız ? Neyi ne yapıyoruz ? " Hannah gözlerini devirmişti. " Amerika diyorum canım. İş diyorum. Uzun zamandır Türkiye'deyiz. Orayı baya boşvermiş olduk. Baban beni aradı. Ne zaman dönüş yapacağımızı soruyor. " Bu sefer gözlerini deviren Boris olmuştu. " Henüz karar vermedim. " dediğinde Hannah onu durdurmuştu. " Korkuyorsun ? Bu ana hiç tanıklık etmemiştim. Sen sürekli soğukkanlı tarafında duran kişiydin. " Boris, Hannah'a boş gözlerle bakıyordu. " Ne için korkuyormuşum ben ? " Hannah gülerek Boris'in koluna girmişti. " Bartın ve Nil... Korkma sebeplerin. Yıllar sonra kardeşini buldun. Onu burda bırakmak istemiyorsun. Burda kalmaya karar versen, beni bırakmış olursun. Onu da istemiyorsun. Bu yüzden değil mi ? İki taraftan birini seçmek zorunda kaldığın için bu kadar uzun sürdü burda ki tatilimiz. " Boris kafasını sallamıştı reddederek. " Alakasız. Biz hep burda tatil yaparız. " dediğinde başını sallayan kişi Hannah olmuştu bu sefer. " Evet ama sen burda en fazla 1 hafta kalırdın. Daha sonra dönmek isterdin Amerika'ya. Boris ? Nerdeyse 1 ay oldu. Biz hala buradayız." Hannah konuşmasını bitirdiğinde Boris hiç konuşmadan yürümeye devam etmişti. Kolunu ise Hannah'tan kurtarmıştı. " Bilmiyorum belki de haklısın. " dediğinde Hannah'tan hiç ses gelmediğini ve Hannah'ın ayağında bulunan topuklu ayakkabının da sesini duymadığını anlayınca arkaya doğru bakmıştı Boris. Hannah yolun ortasında durmuş birini izliyordu. Kulaklarına bir müzik dolduğunda Boris, Hannah'ın baktığı yere bakmıştı. Bir adam vardı orda. Sakalları fazla uzun değildi. Kirli sakallı biriydi. Saçları koyuydu. Üzerinde yeşil gömlek vardı. Şarkı söylüyordu. Elinde gitar vardı. Sokak şarkıcısı gibi görünüyordu. Ama Boris'in takıldığı başka bir nokta vardı. Sokak şarkıcıları normalde para toplarlardı. Önünde gitarın kutusu ve içinde para olması gerekiyordu. Fakat bu adam para toplamıyordu. Sadece bir banka oturmuştu şarkı söylüyordu. Etrafında insanlar vardı onu dinleyen. Ama hiçbiri para atmıyordu ona. Ve dikkat çeken bir şey daha vardı ki o da tanıdık biriydi bu. Boris, bu kişiyi tanıyormuş gibi hissetmişti. Ama nerden tanıdık geldiğini çözemiyordu. Boris, Hannah'a baktığında kaşlarını çatmıştı. Yeşil gözlerinin içi parlıyordu adama bakarken. Boris içinden ' Aşık olmuş olma. ' diye geçirmişti. Başa Sar şarkısını söylüyordu adam. ' Dönüp bakmam inan artık geriye. Ama sanki silinmez kazınır deriye. Bu yaşadıklarımın izi tenimde gelir benimle.' diyordu sözlerde. Hannah şarkıyı söylemeye başlayınca Boris'in kaşları daha fazla çatılmıştı. Koluna girip, onu dürtmüştü. " Sakın söyleme ! Sen bu şarkıyı bilmiyorsun. Bilmediğin bir şarkıya nasıl eşlik edebilirsin ? " diyerek kızdığında Hannah gülümsemişti. Hannah, " Ağzını okuyorum. Biliyorsun yeteneğim var bu konuda. O şarkıyı sesli söylerken ben ağzını okuyup, eşlik ediyorum. " dediğinde Boris burun kemerini sıkmıştı sabır dileyerek. Boris, " Adama bak. " dediğinde Hannah'ın gülümsemesi büyümüştü. " Bakıyorum zaten. " dediğinde Boris burnundan soluyordu. " Onu demek istemedim. Hayran olan aşık kızlar gibi bakma adama. Mesleğin ile bak. Tanıdık gelmiyor mu ? Ayrıca bunda tuhaflık var. Türkiye de sokak şarkıcıları para toplarlar. İşleri bu. Onlar şarkıyı söyler. Sesini sevenler de para atar destek için. Ama bu herif bunu yapmıyor. " dediğinde Hannah şok olmuş gibi ona bakıyordu. " Her şey tuhaf olmak zorunda değil. Bazı şeyler normal olabilir. Boris sen takıntılısın. " dediğinde Boris yürümeye başlamıştı tekrardan. Hannah ise peşinden gitmeden önce yanında ki adamdan kağıt almıştı. Kağıda bir şeyler karaladıktan sonra önünde ki ufak çocuğa kağıdı verip ve şarkıyı söyleyen adamı göstererek bir şeyler söylemişti. Çocukta başı ile onaylamıştı Hannah'ı. İşi bittiğinde ise Boris'in peşine takılmıştı Hannah.

.............

( İstihbarat )

" Konuş artık. Yordun beni yordun. " Bartın, sorgu odasında adamları konuşturmaya çalışıyordu. " Bilmiyorum. Yüzünü görmedim." Bartın iki saattir sorgudaydı. " Bu Allah'ın kulunu bir kere bile gören yok mu ? Yakını da mı yok ? " dediğinde adam aklına bir şey gelmiş gibi gözleri ile Bartın'a bakmaya başlamıştı. " Oğlu. Oğlu ve yeğeni. Bir yeğeni ve bir oğlu var diye duydum. " Bartın biraz önce kalktığı sandalyeye geri oturmuştu. Soran gözlerle adama bakıyordu. " Bakma öyle. İsimlerini bilmiyorum. Konuşmuyorlarmış. Yeğenini hiç görmedim. Kız mı erkek mi onu da bilmem. Oğlu ise yıllar önce silmiş babasını. İsmini bilmiyorum. " dediğinde Bartın yine sandalyeden kalkmıştı. Adamdan daha fazla bir şey öğrenemeyeceğini anladığında kapıda duran görevliye kişiyi teslim etmiş ve kendisi de odadan çıkmıştı. Odasına geçtiğinde aradığı kişi Nil olmuştu. Bir şey öğrenemediğini, sadece bir yeğeni ve oğlu olduğunu ama kim olduklarını bilmediklerini söylemiş ve telefonu kapatmıştı.

..................

 

( Askeriye )

" Bir şey buldu mu acaba Bartın ? " Ceren'in konuşması ile Nil'in odaya girmesi bir olmuştu. " Şimdi konuştum Bartın ile. " Nil'in girişi ile Tim ona bakmıştı. " Bir şey bulmuş mu ? " Murat'ın konuşması ile Nil kendine bir sandalye çekip oturmuştu. " Bir oğlu ve yeğeni varmış. Ama kim oldukları belli değil. Yeğenini hiç görmemişler. Cinsiyeti bile belli değil. Oğlu ise yıllar önce babası ile iletişimi kesmiş. Haber yok oğlundan da. " dediğinde Ata gülmüştü. Ata, " Oğlu kimse akıllı herifmiş. Ben olsam bende konuşmam böyle bir baba ile. " dediğinde Çınar gülmüştü. Çınar, " Katılıyorum. Yeğeni peki onunla konuşuyor mudur sizce ? " dediğinde Nil kafasını sallamıştı reddederek. " Sanmıyorum. Oğlu bile konuşmuyormuş. Bence yeğeni de konuşmuyordur. " dediğinde herkes hak vermişti. Cem, " Nasıl bulacağız ? Oğlu ve yeğenini ? " dediğinde herkes sessizdi. Ceren, " Adamın kimliğine ulaşmak için oğlu ve yeğenini bulmamız lazım. Ama oğlu ve yeğenini bulmak içinde, adamın kimliğine ulaşmak lazım. İş giderek çıkılmaz halde. " dediğinde yine herkes sessizdi. Çınar, " Çıkar kokusu elbet. " diyerek kalktığında Ata ona bakıyordu. Ata, " Sen yine nereye gidiyorsun ? " diye sorduğunda Çınar gülümsemişti. " Ahu ile buluşmaya. Birazdan burda olur. Yine kek yapmış canımın yarısı. Ve hayır sen yemeyeceksin ! " diyerek kızıp odadan çıktığında Ata somurtuyordu. Sinirleri bozulmuştu. Ata, " Bu kız sürekli burda. Çocuğun yüzünü doğru düzgün göremez olduk. " dediğinde Ceren kahkaha atmıştı. " Çınar'a mı aşık oldun ? Kıskanç seni. " dediğinde Ata gözlerini devirmişti. Ata, " Ne alaka ? " dediğinde Ceren hala gülüyordu. " Ahu geldiğinde sinirlerin bozuluyor. Sen kardeşinin sevgilisine aşık olacak insan değilsin. Yani Ahu'ya aşık olmuş olamazsın. Geriye kaldı Çınar. Gay mi olmaya karar verdin ? " dediğinde Ata sandalyeden sinirle kalkmıştı. Göz ucuyla cama bakıyordu. Ve Ahu oradaydı. Üzerine mavi gömlek ve beyaz pantolon giymişti. Elinde kek kalıbı vardı. Ve şeffaf kapta kekin hangi aromada olduğu görünüyordu. Vişne... Bu sefer ki kek vişneliydi. Gözlerini camdan çekmeden konuşmaya başlamıştı. " Gecenin yarısında, ' Sen kapat. ' ' Hayır ben kıyamam sen kapat.' muhabbeti dinlersen, seninde sinirin bozulur. " dediğinde bu sefer gülen Cem'di. " Sonra ne oldu ? " Soruyu soran kişi Murat'tı. " Telefonu alıp ben kapattım. " dediğinde Cem ve Ceren gülmekten yıkılıyordu. Murat, " Sen normal değilsin. Aşık olursan, ilişki tavsiyesi alacaksın birinden. Yoksa direk kaybedersin. İlişki tavsiyesi veren o kişi ben olmayacağım baştan uyarayım. Bana gelme. " diyerek yüzünde gülümseme ile odadan çıkmıştı. " Aşkmış ? Sanki ben aşık olurum da tavsiyesi kaldı. " Ata, söylenerek odadan çıktığında Nil kafasını sallamıştı iki yana. " Bir gün birini sever mi acaba ? " diye sorduğunda Ceren kahkahasını durdurup, tebessüm etmişti sadece. Giden Ata'nın arkasından bakıyordu. " Sevse bile, sevdiği kişi normal olmayacak bence. " dediğinde Nil onu onaylamıştı. Cem, " Düşünsenize kendi karakterine tıpa tıp benzeyene tutuluyormuş. İki deli artık nasıl baş ederlerse birbirleri ile. " dediğinde düşündükleri Nil'i gülümsetmişti. Bir kişi dışında. Ceren... Ceren bu ihtimali düşününce korkmuştu. Ceren, " Öyle bir şey olursa, kayıtlı olan kişi rehberimde ilk sırada Ambulans olacak. Çünkü böyle bir şey olursa, ikisinden biri diğerini mutlaka bir gün gebertir. " dediğinde gülen kişiler Nil ve Cem'di. Nil, " Cidden o nereye kayboldu ? " diye sorduğunda Ceren sandalyeden kalkmıştı. Camdan bakıyordu. Ve oradaydı. Ahu ve Çınar bankta konuşurlarken, uzakta ki başka bir bankta sigara içen Ata vardı. " Dışarıda sigara içiyor. Ve minnak çiftimizi izliyor." dediğinde Nil ve Cem de ayağa kalkıp, camdan dışarıya bakmaya başlamıştı.

 

 

Bölüm : 21.06.2025 13:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...